PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : KANGAL-Deliktaş


Serd@r
11.05.2007, 19:45
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Nüfusu: 580

İle Uzaklığı: 65 km

İlçeye Uzaklığı: 19 km

Serd@r
12.05.2007, 21:28
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Nüfusu: 580

İle Uzaklığı: 65 km

İlçeye Uzaklığı: 19 km

rotasiz_fr
13.05.2007, 12:25
slm gardas sen nerelisin deliktaslimisin???
msn adresmi eklede bi resimleri bane bi zahmet yolla turkey_58_49_@hotmail.com

Serd@r
13.05.2007, 19:08
slm gardas sen nerelisin deliktaslimisin???
msn adresmi eklede bi resimleri bane bi zahmet yolla turkey_58_49_@hotmail.com

Yok ben Deliktaşlı değilim,resimleri MSNden yollamaya gerek yok resmin üzerine gel sağa tıkla ve Farklıkaydetten kaydet.

merkez_reis
23.05.2007, 19:42
Vayyy Be Köyüme bak Bende DEliktaşlıyım Gurur Duyuyorum köyümle :)

merkez_reis
23.05.2007, 19:46
Tarihi :

KOYUN YAKININDAKI BIR DELIKLITAŞTAN ISMINI ALMIŞTIR DELIKTAŞ KÖYU YAKLAŞIK 600 SENELIK GEÇMIŞI SAHIP BIR YERDIR TARIHI PAŞA PINARI BU YILLARIN BIR ESERIDIR DAHA KOYUN BIR ÇOK YERINDE ESKI MEZARLAR VARDIR KALITSAL BIR SEY YOKTUR FAKAT ERMENI MEZARLIKLARI OLDUGU SOYLENIR ÖNCELERI 400 HANELI BIR NAHYE OLAN ŞIMDI 65 HANELI BIR KOY KALMISTIR ZAMANINDA 19 KOYUN BAGLI OLDUGU SOYLENIR.. BILGILENDIRME AMAÇLIDIR. SAVAŞ TOPUZ 05363703893

=ASIK RUHSATIKULTUREL SENLIKLERI HER YIL HAZIRAN AYINDA YAPILIR


Coğrafya : Sivas iline 65 km, Kangal ilçesine 19 km uzaklıktadır.


İklim : Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir.


Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 580
1997 633


Ekonomi Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.


Muhtarlık :: Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:

2004 - Osman Aldıkaçtı
1999 - YUSUF ÖCAL
1994 - YUSUF ÖCAL
1989 - ECE YALÇIN
1984 -

Altyapı bilgileri [değiştir]Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. [[]] ve Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Köyde saglık ocağı olup PERSONELİ VARDIR

merkez_reis
23.05.2007, 19:53
Ünlü Ozanımız Aşık Ruhsati


RUHSATİ
(1835 - 1911)


Asıl adı Mustafa olan Ruhsatî Sivas'ın Kangal İlçesine bağlı Deliktaş Köyü'nde H.1251 (M.1835) yılında doğmuştur. Şiirlerinden babasının adının Mehmet Olduğunun öğrenilmesine karşılık, annesinin ismine tesadüf edilememiştir. Ünlü araştırmacı yazar Eflatun Cem Güney, annesinin isminin Safiye olduğunu söylemektedir.



Fakir bir ailenin çocuğu olan Ruhsatî oniki yaşında iken babasını kaybetmiştir. Babasının ölümü üzerine Deliktaş ağalarından Ali Ağa'nın yanında azaplık etmiş, çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağlama uğraşı vermiştir.



Kuvvetli bir tahsil görmemiş olan Ruhsatî'nin şiirlerinde Arapça'ya kısmen de olsa vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Ruhsatî'nin başınhdan dört nikah geçmiştir. İlk karısı Meryem dediği Mihri'dir. Mihri ölmüş, beş çocuğu öksüz kalmıştır. Eflatun Cem Güney, Mihri'nin ölümünden sonra Ruhsatî'nin Ayşe adında bir kızla evlendiğini söylemektedir. Fakat bunun da ömrü vefa etmemiş, genç yaşında ölmüştür.



Ruhsatî, Mihri'nin ölümüyle kaybettiği sevgiyi üçüncü karısı Fatma'da bulmuştur. Fatma'nın da ölmesiyle dünyası kararmış, onsuz dünya gözüne görünmez olmuştur. Ruhsatî dördüncü evliliğini Mühimme ile yapmıştır. Ancak Mühimme hakkında geniş bir bilgi mevcut değildir. Dört defa evlenen Ruhsatî'nin bu evliliklerinden yirmi üç çocuğu olmuştur. Ancak bunlardan çoğu sağlığında vefat etmiştir. Hatta bir günde dört çocuğunu birden kaybettiğini şiirlerinde belirtmektedir. Ömrünün tamamını doğduğu köyde geçiren Ruhsatî, hayatının sonlarında da köyünde imamlık yapmıştır. H.1327 (M.1911) yılında vefat eden Ruhsatî'nin mezarı doğduğu köy olan Deliktaş'tadır.



Ruhsatî alçak gönüllülüğüyle, mütevazi karaktaxeriyle herkes tarafından sevilip saılan bir insandır. Yazdığı taşlamalarında bile munistir. Haramdan, koğ ve gıybetten ömrü boyunca kaçmıştır. Kendine emanet edilen sırları ne pahasına olursa olsun saklamasını bilmiştir. Basiret, kanaat, tevazu ve iz'an sahibi birisidir. Kimseyi kıskanmamıştır. Kimsenin malına göz dikmemiş, kimsenin işine karışmamıştır. Dinine aşk derecesinde balı bir insandır. Hayatı hep yoksullukla geçmiş, öyle günler olmuştur ki borcunu ödeyemez durumlara düşmüştür. Devrin ileri gelenlerinden ve zenginlerinden yardım telebinde bulunurken bile onurundan taviz vermemiş, dilenci durumuna düşmemiştir.



Ruhsatî, aşıklığı genç yaşta elde etmiştir. Kendisi bunu bade içmesine bağlamaktadır. Onun ne Sümmani'nin Gülperi'si, ne de Feryadi'nin Güldane'si gibi hayaline yandığı bir sevgilisi vardır. Çevresinde Hak aşığı olarak bilinen Ruhsati'ye aşıklık "Bismillah" ile verilmiştir. Şiirlerinde Ruhsat, Ruhsat Baba, Aşık Ruhsat ve genellikle de Ruhsatî mahlasını kullanmıştır. İrticalen söyleyebilen şair, saz çalmasını bilmemektedir. Ruhsatî, anlatmak istediği düşünceyi gayet usta bir söyleyişle dile getirmesini bilmiştir. Şiirlerinde tekrara düşmemeye özen gösterir. Ancak ifadeye kuvvet vermek isterken şuurlu olarak tekrara baş vurur. Bunu yaparken de sıkıcılığa düşmediği gibi, üslubuna ahenk katar. Ruhsatî'nin şiirlerinde en göze çarpan özellik tasvirlerdir. Öyle tasvirler vardır ki, çoğu aşıklarda rastlanılmayacak güzelliktedir. Diğer aşıklarda olduğu gibi Ruhsatî de şiirlerinde aşk, tabiat, gurbet, öğüt, taşlama, tenkit, şikayet, dilek, mistik düşünce ile fanilik konlarını ele almıştır. Şiirlerini 8, 11, 14 ve 15 hece ile söylemiştir. Nadir de olsa 5 ve 7 heceli şiirleri vardır. Aruz vezni ile de şiirler yazmışsa da bunda pek başarılı olamamıştır. Şiirleri teknik yönden oldukça başarılıdır. Gereği gibi okuyamayan şairin en büyük düşmanı cehalettir. Ona göre insanı insan yapan en önemli özellik eğitim ve terbiyedir. Ferdin, ailenin, toplumun ve milletin huzuru için sağlam bir terbiye ile köklü bir eğitim esastır. Ruhsatî'nin şiirleri incelendiğinde, onun, en çok Karacaoğlan'ın etkisinde kaldığı görülür. XVII. Yüzyılın güçlü temsilcilerinden Aşık Ömer ve Gevherî'nin de Ruhsatî de etkisi görülür. Ayrıca Ruhsatî, Pir Sultan, Kul Himmet Üstadım ve Dadaloğlu gibi aşıklarla, çağdaşı aşıklardan Dertli ve Seyrani'nin de etkisinde kalmıştır. Başta oğlu Minhacî, Meslekî, Zakirî (Noksanî), Emsalî ve Tabibî gibi aşıklar Ruhsatî'den etkilenmişlerdir. Bekir Kılıç, Dilhanî, Ehramî, Firakî, Gafili Hamza, Sızırlı Hasan, Hitabî, Kelamî, Kenanî, Memiş Eroğlu, Muzaffer, Nedimî gibi aşıklar da Ruhsati'yi usta kabul etmişlerdir.



Daha senden gayı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem'den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül

Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül

Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül

Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül

Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk'ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzımı açmış hey deli gönül

Mevlâm kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
RUHSATÎ dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül

deliktaşlı
28.05.2007, 08:19
KANGAL/DELİKTAŞ. Köyü 725 yıllık tarihi bir okadarda güzel aşık ruhsati gibi büyük ozan;a vatanlık yapmış osmanlının ipek yolun,a koruyucu kalesi olmuş soğuk ve berrak su,larıyla kangal köpeğinin ana vatanı 1750 metre yüksekliğindeki süper oksijeniyle velhasıl herkesin köyü gibi çok güzel dir benim köyüm gelingöeünki şimdilerde nahiyeklikten mezralığa düşmek üzere son yıllarda dernekler vasıtasıyla ruhsati şenlikleri düzenlensede yetersiz inşallah duyarlı her deliktaşlı köyümüze sahip çıkar saygı ve sevgilerimle

merkez_reis
03.06.2007, 18:06
deliktaşlı hemserim varsa beklerim

sivasspor_emre@hotmail.com

ismail karahan
04.06.2007, 08:05
eyvallah kardeşler bende sivas merkaz demiryazı köyündenim adım ismail msn adresim uni_sivas_58@hotmail.com ekleyin muhabbet edelim

merkez_reis
06.07.2007, 03:34
Köyümüzün büyük ozanlarınan Aşık ruhsati baba Yarın Köyümüzde anılacaktır..Tüm Hemşerilerimizi bekleriz

hektor
13.09.2007, 15:44
Sanırım deliktaşlı bikaç köylü burada
Köyümüzün sitesi yapım aşamasındadır ilgilenen arkadaşlar girip sayfaya bakabilirler [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
sizde mail adresi almak isterseniz isminiz@deliktas.com diye lütfen benimle irtibat kurunuz msn adresim kasim@deliktas.com

serce
16.09.2007, 11:33
nasıl indircez bu resimleri yardımcı olun

rotasiz_fr
14.11.2007, 21:08
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

TIKLAYIN LUTFEN DELIKTAS RESIMLERI ICERMEKTEDIR ! ! ! ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[/QUOTE]

altuntas58
15.11.2007, 15:01
köyünüzün resimleri çok güzel cıkmış emeğine sağlık

nurettin.
17.11.2007, 01:05
katılıyorum gerçekten güzel olurdu. yinede emeği geçen herkesten ALLAH razı olsun. gençler bende merkez yeniköydenim. kangal endüstri meslek lisesinin ilk mezunlarıyız. yani 1984-1985 yılları sizin köyden çok okul arkadaşım vardı. mesala rahmetli oldu turan amcanın oğlu hacı kadir, abdulbaki, ahmet özdal halit zortaş v.s . deliktaşada 3-5 kez gitmişliğim vardır. özellikle 3 kez ruhsati babayı ziyerete gittim
sizlerdem istihramım zamanınız oldukça kangalın tüm köylerini ziyaret edinki en azından bir kaynaşma tanışma ortamı olsun. mesala etyemezli arkadaşlar ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]) adresinde muazzam bir site yapmışlar gezip görmenizi tavsiye ederim. benim ismim nurettin güneyli. 20 yıldır sivasta TCDD 4 bölge yol atelyesi işyerinde yol makina oparatörü olarak çalışmaktayım.nasip olursa deliktaşdan geçen yolun bakım ve tamiri için gelirim. buradan bütün yiğidolara selamlar

rotasiz_fr
18.11.2007, 18:11
saolsin kardas

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

hektor
11.12.2007, 09:12
Selamü aleyküm Fatih saol eklediğin resimler için
Deliktaş'ımızın sitesi açılmıştır daha fazla resim ve köy hakkında bilgi alak için lütfen ziyaret ediniz [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

rotasiz_fr
12.01.2008, 00:13
RESIMLERLE DELIKTAS
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] g
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ng
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]


OZUMUZ SOZUMUZ DELIKTAS'IMIZ
>>>>>>[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
ASIK RUHSATI'NIN HAYATI
RUHSATI bir koy sairidir.SIVAS'in DELIKTAS koyunde dogmus,omrunun hemen hemen tamamini burada gecirmistir.Deliktas,ismini bir kayadan almistir.Bu kaya takbiren 80cm.capinda delik olup Sivas yolu uzerinde Deliktas'a 3km.mesafedir.
Ruhsati,zaman zaman siirlerinde memleketinden soz etmistir.

RUHSAT'im oldu bir asik
Amma her isim dolasik
DELIKTAS'tan cikmaz asik
Lakin bir tane geldim ben


O kizdan kimseler olamaz miras
Deliktasli Asik RUHSAT var iken


Biz de pir elinden doldurduk cile
Ask ile ederdik dosta gule gule
Deliktas'in yerlisiyiz essela
Konar gocer obalardan degiliz


BUNUN YANINDA ONUN;

Dedem vilayeti gitsem Tonus'a
Saklamaz sirriniz sezegen olur

sozlerinden,soyunun Tonus(Yeni adi : Altinyayla) ilcesinden geldigi hukmune variyoruz.

Ben bilirim seyh Mehmet'tir pederim
RUHSATi'ye es ben oldum aglarim

deyisinden,Ruhsati'inin babasinin Mehmet oldugunu ogreniyoruz.Fakat siirlerinde annesinin ismine tesaduf edemedik.Efletun Cem Guney,annesinin isminin safiye oldugunu soyluyor.Ruhsati on iki yasinda oksuz ve yetim kalmistir.Bununla ilgili bilgiye''kildim nazar''Ve''vah vah''redifli siirlerinde rastliyoruz

On ikime kadembastim basima kildim nazar
Peder mader gitti yetim basima kildim nazar

On iki yasimda sebevetimde
Yitirdim pederi anami vah vah


Deliktas'a gelen Sivas Valisi Resit Pasa,ruhsat'yi de ziyaret eder.Asagidaki siir,mehtemelen bu sebeple soylenmistir.

Merhaba hosgeldiniz dilde siarim merhaba
Sita gecti yaz eristi nev-baharinm merhaba
Cok cila verdi yakilmis gonlume tesrifiniz
Bihamdillah kusad oldu bahtiyarim merhaba

Mecazi deil sidk ile can icre bir cansiniz
Meclis-i kubra icinde soz bilir irfansiz
Buyurun sadr-i balaya serimde mihmansiz
Feda olsun yolunuza kulli varim merhaba

Vacib idi zatinizi eylemek davet bize
Can u dilden eylemissin siz dahi ragbet bize
Emrediniz el goguste edelim hizmet size
Yine artti sayenizde itibarim merhaba

Acildi gul gulustanlar sukufz reyhan gibi
El goguste gozum nuru donelim devaran gibi
Bu dugun cemiyysedir gulusun bayram gibi
Simdi gozet dort koseyi gozde nurum merhaba

Ey RUHSATIi bazi asik huri ve gilman sever
Muhibb-i dunya olanlar sim u zer mercan sever
Su bizim hane sahibi sidk ile mihran sever
Acildi ikbal kapisi kisb u karim merhaba

rotasiz_fr
12.01.2008, 00:14
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] g
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

rotasiz_fr
22.01.2008, 12:47
Koyumuzden Kisdan MANZARALAR


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ta%C5%9F.jpg
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] B1%C5%9F%C4%B1%20ba%C5%9Fka%20 .jpg
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] %20e%C4%9Fitim%20%C5%9Fart.jpg
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 1nar%C4%B1.jpg
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ak%C4%B1%C5%9F.jpg

Sweetgirl
22.01.2008, 12:54
resimler süper yaaa
emegine saglik
bir an kendimi o karin tam ortasinda sandim :D
canim kartopu oynamak istiyor ben simdi nerde bulacam kari yaa :rolleyes:

puar
22.01.2008, 14:18
tertemiz pırıl pırıl...
paylaşım için teşekkürler.

fertelliyim
22.01.2008, 18:41
Kış dediğin böyle olur istanbulda bu görüntülere hasret kaldık paylaşımın için teşekkür ederim resimde olsa kar gördük.

rotasiz_fr
02.03.2008, 22:52
evet koyumuzden manzarali olmasada bize gore manzara olan resimleri
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] eG/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] Ro/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] i6/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] Ze/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pT/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] g_/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] Kt/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] tc/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 8Z/
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] EZ/

asi_58
05.08.2008, 09:42
resimler harika olmuş ilk kez gördüm sanırım biraz geç oldu ama olsun benim köyümün her hali güzel yaz ayrı kışı ayrı güzelll emegi geçenlerden allah razı olsun ellerinize saglık...

seva
18.09.2008, 17:23
köyün adını köyün magra köyü tarafından gelirken yol üzerindeki delikkaya dan aldıgı düşünülmektedir..


başlıca yemekleri: madımak yemeği,baklava türleri,et yemekleri,söbelek yayla çorbası

sinan58_34
18.04.2009, 15:14
cok guzel resimler paylasmıssınız emeginize saglık koyume bak be tertemiz pırıl pırıl bende asık RUHSATİ hakkında birseyler paylasım bari

AŞIK RUHSATI
Türkiye de Sivas denilince insanların aklına iki şey gelmektedir, bunlardan birisi Aşık Veysel diğeri ise dünyaca ünlü Kangal Köpeği dir. Ancak Sivasta öyle bir Halk Şairi yetişmiştir ki onun hakkkıyla bilinmemesi ve ikinci derecede zikredilmesi bir haksızlıktır. Bu onun yeterince tanınmadıgından ve tanıtılmadığından kaynaklanmaktadır. Burada kısada olsa Sivas ın yetiştirdiği ender şahsiyetlerden Aşık Ruhsati yi tanıtacagız.
Ruhsati aslen Sivas ın Deliktaş köyünde 1835- 1911 yılları arasında yaşamıştır. On iki yaşında babasını kaybeden Ruhsati uzun müddet Deliktaş ağaları`nın yanında azaplık yapmıştır. Daha sonra hayatın çetin şartlarına karşı çeşitli işlerde çalışarak mücadele vermiştir. Kimi zaman degirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde kiracılık, rençberlik ve çobanlık yapmıştır.
Asıl adı Mustafa olup Ruhsati mahlasını kullanmıştır. Ruhsati kuvetli bir tahsil görmese de kısmen Arapçayı bilmekte, Ebced hesabını da yapabilmektedir. Daha yakın zamanlara kadar Türkiye de kendisi hakkkında yeterli araştırma yapılmamıştır, öyleki şiirleri nin ortaya çıkarılmasında ABD Kaliforniya Üniversitesin de bulunan Ruhsati Cönkünden istifade edilmiştir.
Ruhsati aşıklığı genç yaşta elde etmiştir. Kendisi bunu bade içmesine bağlamaktadır. Bazı şiirlerinde bu durumu açıkça ifade etmektedir. Şiirlerini irticalen söyleyip saz çalmamıştır. Şirlerin`den anlaşıldığına göre kendisi Nakşibendi tarikatina mensubtur. XIX. yüzyılın seçkin halk şairlerinden olan Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. Ancak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15`li şekilleri ile şiirler (divanlar) yazdığı da olmuştur. Uğru ile Kadı Hikayesi`ni 473 beyitte aruz vezni ile yazmıştır. Şiirleri kendisinden sonra gelen şairler üzerinde etkisini göstermiş ve bir Aşık Ruhsati kolu oluşmuştur.
Şiirlerin`den bazı parçalar:
Küçücükten meyil verdim ben sana
Dür ile mercana degişmem seni
Lutfeyle sevdiğim cevretme bana
Deryayı ummana degişmem seni
Çık salın sevdiğim izzü naz ile
Bağ ile bostana değişmem seni
Methetsem kaleme gelmez söz ile
Çifte bedestana degişmem seni
Gören aşık can bağışlar yoluna
Mail oldum yüzde çifte halına
Yüz bin altın zülüflerin teline
Taht-i al- Osman`a değişmem seni
.............................. ..........
Yenile bir şuha gönül düşürdüm
Açılmış goncası bağları taze
Kement kurmuş gamzesinden ok atar
Çekti bu sinemi dağları taze
Yavru şahın kanatlanmış kol açar
On üçünden ondördüne yol açar
Domur domur çiçeklenmiş gül açar
Hemen sarılacak çağları taze
.............................. .................

Nasihatim budur sana bir öğüt
Sözünü bilmeyen kuldan ırak ol
Yoklamadan geçme herbir dereyi
Dibi görünmeyen gölden ırak ol
Bazı köşeleri saymazsam hele
Sayılı fırtına başa pek bela
Akıbet getirir işine hile
Aslı velet başı kelden ırak ol
Eğer akil isen bu sözümde dur
Vadinde durmazsa hem aslını sor
Sag gözü egr` olsa sol gözü de kör
Kulak sağır kıç topaldan ırak ol
Nasihatim budur alana kelam
Dür döker ağzından vasfetmez kalem
Dağ başında adam olmaz vesselam
Şeriat bilmeyen ilden ırak ol
Aşık isen bir alışkın saza düş
Salik isen bir dogruca ize düş
Evlenirsen bir bakire kiza düş
Yıdızı sönmüş duldan ırak ol
Eğer yiğit isen sıradan kalma
Mesnet oldum diye fakiri yolma
Nasihatim budur iç güvey olma
Avradından gelen maldan ırak ol
Ruhsati diyor ki doğrudur sözüm
Hakk`ın dergahına tutmuştur yüzüm
Sinnim seksen oldu görmüyor gözüm
Yaz bahar ayında selden ırak ol
.............................. ......................

Daha senden gayri aşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Ademden beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü karime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
Inanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavat geldi boydan aşiyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu rüyayı yor deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hak`ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlam kanat vermiş uçamiyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
RUHSATI dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Ruhsati`den bir hatıra:
Halk Ruhsati`ye:
-Sümmani mi üstün sen mi, diye sorar.
Ruhsati de onları meraktan kurtarmak için Sümmani`ye bir mektup gönderir. Mektubun bir yerinde;
-Bana Erzurum`dan bir tosun al, ama rengi beyaz olmasın, sarı olmasın, kara olmasın, boz olmasın..... Diye bütün renkleri yazar ve mektubun cevabını bekler.
Haftalar sonra Sümmani den cevap gelir. Mektupta şunlar yazılıdır:
-Istediğin tosunu aldım. Almak için pazartesi gelme, salı çarşamba gelme, perşembe cuma gelme, cumartesi pazarda gelme, başka ne zaman gelirsen gel, tosun hazır.
Ruhsati, Sümmani Baba`nın yanına gider.
-Bugün günlerden ne, çarsamba. Ben sana bugün gelme demedim mi? Deyince Ruhsati, oradakilere sorar. Onlarda bir ağızdan; Bu gün Bayram cevabını verirler.





ASIK RUHSATİNİN MEZARI

pendikoviç
18.04.2009, 15:21
gerçekten güzel resimler emeğine sağlık...............

figen-58
18.04.2009, 16:10
çok ğüzel bu mezarı çok iyi bilirim o mezarlıkta anılarım var bide yenğemin mezarıda bu mezarlıkta

alix_özdemir
18.04.2009, 19:58
Deliktaşlı değilim ama Âşık Ruhsati'nin memlekti olması ve mezarının burada bulunması, oraya karşı ayrı bir sevgi oluşturuyor bende. Ayrıca "Sinan58_34"ün de yazısında olduğu gibi Ruhsati'yi tama anlamıyla tanıtamadık ve daha acısı biz Sivaslılar bile onu tam manasıyla tanıyamadık. Umarım bunu gelecek nesildeki yetişmiş Deliktaş ve Sivas insanı yapar. Saygılarımla...

barikat58
19.04.2009, 01:32
komşu köyümüz olan aşık ruhsatinin köyü deliktaşlı hemşerilerime saygı ve sevgilerimi sunuyorum

sinan58_34
19.04.2009, 01:38
SAYGILAR BIZDEN .............................. ....

Salim58
17.05.2009, 16:30
deliktaşlı hemserim varsa beklerim

sivasspor_emre@hotmail.com

seni bi gören bide göremiyor kardeş genelde gündüzleri olmuyon sonsuz selamlar

ayten58
17.05.2009, 17:21
bizi bir nebzede olsa bilgilendirdiğin için çok teşekkür edrim sinan kardeş harika bir mezar ve deyişler bende y.karahisarlı olarak gurur duyuyorum komşu köyümden

AKÇAMAGRALI58
18.05.2009, 10:29
çok teşekkürler hemşerilerim paylaşım için ruhsatiler veyseller kolay yetişmedi.
evet veysel desen herkes bilir ama ruhsati pek tanıtılmadı galiba buda bundan sonra siz sayın hemerilerim deliktaşlılara düşer onun şahsını ve eserlerini tanıtmak bir görevdir selamlar...

seva
18.05.2009, 11:07
DELİKTAŞ TARİHİ
Deliktaş, ismini köyün yakınlarında bulunan “delik taş”tan almış olup Osmanlı kayıtlarında “Delikli-taş köyü” olarak anılmaktadır. Köy tarihi Bağdad Caddesi üzerinde bulunmakta olup, Osmanlı döneminde çok önemli ve stratejik bir konumda bulunması nedeniyle önemli derbent(karakol)lerden biri idi. Anadolu’nun orta kolu güzergâhında bulunan Deliktaş bölgesi, İstanbul’dan çıkarak Osmanlının Diyarbakır, Erzurum, Van, Şam, Halep, Bağdat ve Arabistan gibi vilayetlere giden yolların geçiş noktasında bulunmaktaydı. Bu kadar önemli ve yoğun bir yolcu güzergâhında bulunan Deliktaş’ın etrafında bir takım tehlikeler dolaşmaktaydı. Bu tehlikeler aynı zamanda bu güzergâhtan geçen yolcuları da tehdit etmekte hatta buradan geçen yolcu ve kervanları soyarak Deliktaş’ın yakınlarında bulunan dağlık bölgelere ve mağaralara saklanmakta idi. Osmanlının tabiri ile Deliktaş bölgesi “eşkıyanın cevelengâhı” /“eşkıya yatağı” haline gelmişti. Bu nedenle burada bir han yapılarak planga (küçük kale) cami çeşme ve imaret yapılması, derbentçi (karakol bekçisi) tayin edilmek üzere konar-göçer Türkmenlerden yerleştirilmesi hususunda 1764 yılında teşebbüse geçildi. Karaman Valisi Feyzullah Efendi tarafından bu yıllarda başlayan Planga ve han inşaatı 1767 yılında ancak bitirilebildi. Bu tarihte Deliktaş Derbendi’ne 50 asker tayin edilerek bu hanın ve bölgenin emniyetinin sağlanması amaçlandı. 1762 yılında Reyhanlı Aşiretinden bir bölük getirilerek buraya iskânı sağlandı. 1777 yılında ise burada yapılan han, cami ve hisar tam faaliyete geçirilerek 200 asker daha görevlendirildi. Deliktaş Derbendi’nin halkının görevi güzergâhtaki gelip geçen yolcuları koruyarak hazineyi muhafaza etmekte, kış mevsiminde kapanan yolları ve özellikle de Yağdonduran mevkiini kardan temizlemekte, posta tatarlarının eşkıyanın tasallutuna maruz kalmadan bu bölgeden geçişini sağlamakta idi. İşte Deliktaş halkı bu ve benzeri güvenlik tedbirlerini sağlanması için derbentçi tayin edilmiş ve bu görevleri karşılığı olarak vergi, askerlik ve diğer mükellefiyetlerden muaf tutulmuşlardı.
Deliktaş’tan tarih boyunca birçok yolcu gelip geçmiş, kimi burada konaklamış kimi ise burayı bir geçiş güzergâhı olarak kullanmıştır. Birçok Osmanlı devlet adamı, paşası ve subaylarıyla birlikte Avrupa’dan gelen seyyahların da Deliktaş’a uğradıklarını görmekteyiz. Bu seyyahlardan biri de Adrien Dupre’dir. 1807 yılının 26 Eylülünde Deilktaş’a gelen seyyah izlenimlerini şu şekilde anlatmaktadır: “…bir müddet sonra silahlı üç kişiye rastladık. Eğer sayıca biz onlardan fazla olmasaydık bize saldıracakları kesindi. Bu yol Malatya’ya kadar hırsızlarla, eşkıyalarla dolu imiş. Küçük bir koyakta kısa bir süre önce katledilen bir çuhadarın mezarını gördük. Tepesinde delik bir kayanın bulunduğu dağın üzerinden geçip küçük bir Türk Köyü olan Deliktaş’a vardık. Köyde hasat daha yeni yapılmıştı. Çeçler henüz dışarıdaydı. Yolar pek güvenli olmadığından yolumuza devam etmek için bu köyde ertesi güne kadar beklemeye mecbur kaldık. 27 Eylül sabah saat 7’de Deliktaş’tan 15 kişilik bir muhafız gurubuyla hareket ettik. Muhafızların bazısında tüfek, bazılarında tabanca, diğerlerinde sopalar ve kamalar vardı. Güzel bir yolu bir müddet takip ettikten sonra bazı aşiretlerin sürüleriyle birlikte yazın gelip yerleştikleri çorak ve gayr-i meskûn yörelerden geçtik. Buralarda demir ve bakır ihtiva eden çok sayıda taşlar vardı. “
Yine 1878 yılında Deliktaş’a uğrayan seyyahlardan Henry Tozer ise izlenimlerini şöyle aktarmaktadır: “Sivas’ı 12 Ağustos sabahı saat 6’da terk ettik. Harput’a gitmek üzere izlenmesi gereken yol Bağdat’a giden posta yoluydu. Anlatılanlar bu yolun oldukça ıssız bir bölgeden geçen bir yol olduğu yönündeydi. Bizimle yola çıkan zaptiyenin bize yol boyunca eşlik etmesi gerekiyordu…
Hep güneye doğru yol aldık. Eteklerinde ki yeşil çayırlarla dağdan gelen berrak ırmağın ikiye ayırdığı vadinin güneydoğusuna yöneldik. Yukarıda solumuzda azametle yükselen kireçtaşı teperli bulunmaktaydı. Fakat bunların aşağısında, vadinin karşısındakiler ise, volkanik kayalardı. Aşağı indikçe bodur ardıç ağaçlarının rast gele serpildiği dağlık bir aşlana yaklaştık. Ağaçların kalın gövdelerinden çok yaşlı oldukları anlaşılıyordu. Yoldan 4,5 metre yukarıda Deliktaş olarak adlandırılan ve tabanında sığ bir mağara bulunan kayaya ulaştık. Arkasındaki geçit ve yakınındaki köy ismini bu kayadan almıştı. Bu köyde konakladığımız ev, Sivas’ta bize ev sahipliği yapan Kangal ağası’nın bir yakınına aitti. Kangal ağasının atalarının memleketi olan Kangal kasabası ise izlediğimiz yolun solunun biraz aşağısında kurulmuştu. Burada daha önce gördüklerimizden pek farklı olmayan geniş bir odaya yerleştik. Bu evin daha öncede 1838 yılında Kont Von Moltke’nin kaldığı ev olduğunu seyahatnamesindeki bir mektubunda okuduğum için biliyordum. Moltke, o tarihte Türk ordusunda askeri danışmandı ve Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın Güneydoğu Anadolu’ya kadar gelen kuvvetlerini durdurabilmek için buradan geçmiş. Moltke yöreden mart ortalarında Prusyalı ve Türk Subaylarıyla etrafın karlarla kaplı olduğu, lapa lapa kar yağdığı bir gün Deliktaş Geçidi’ne ulaşmış, Kont Voltke mektubunda şunları yazıyor:
“Bazı dere beyler tarafından yapıldığı sanılan bu geçitte, oldukça sağlam bir kalenin kalıntıları dikkatimi çekti. Reşit Paşa burada yolun güvenliğini sağlamak amacıyla bir “ayan”ı görevlendirmişti. ;At üstünde yorucu geçen bir yolculuktan sonra, ayanın evine davet etmesi bizi çok sevindirdi. Ocakta muazzam bir ateş çatırdıyordu. Geniş odanı tavanı sık köknar mertekleriyle örtülmüştü, üzerlerine de toprak çekerek sıkıştırmışlardı. Bunlar çatı vazifesini görüyordu. Yerler temiz halılarla örtülüydü. Ağaçtan ince direkler, kibar misafirlere mahsus olan orta kısmı, uşaklar için olan yerden ayırıyordu. Minderlerin üzerine uzandık. Çok geçmeden, üzerinde bir Türk yemeğini teşkil eden bir sürü sahanın bulunduğu büyük sac tepsi geldi. Sahanlar tahta kaşıklar ve uzun yarı ipekli bir el havlusu fakirlerin de zenginlerin de yemek servisini teşkil ediyordu. Güzel bir Rus çayı Türk arkadaşlarımın pek hoşuna gitti. “
Seyyahların da bahsettiği gibi Bağdat anayolu üzerinde bulunan Deliktaş’ta bulunan han, bu yoldan gelip geçen yolcuların ve kervanların en önemli uğrak yerlerinden biri olarak tarihte çok büyük bir işlev görmüştür.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Deliktaş derbendi Kangal ve Alacahan nahiyeleri ile birlikte Sivas Mutasarrıflığı tarafından idare olunmakta ve Sivas sancak merkezinin güneyinde yaya yürüyüşü ile 12 saat mesafede bulunmaktaydı.
Hicri 1287 yılı Sivas Vilayeti Salnamesine göre Deliktaş’ın 1870’li yıllarda Sivas Sancağına bağlı Nahiye merkezi olduğunu görmekteyiz. Nahiye müdürlüğünü ise Abdullah Ağa yapmakta idi. Deliktaş Nahiyesi’nin toprakları da Üsküdar’da bulunan Atik Valide Sultan Vakfı’na bağlı bulunması nedeniyle vergi bakımından vakıflar idaresine bağlıydı.
Söz konusu salnamede, Deliktaş’a bağlı bulunan 4 köyde 143 hane ve 399’ı Müslim 152’si gayr-i Müslim olmak üzere 551 nüfus bulunmaktaydı.
1872 tarihinde ise Deliktaş Nahiye müdürlüğünü Salih Ağa yapmaktadır.

1881 yılına gelindiğinde Deliktaş Nahiyesi müdürlüğünü yine Salih Ağa yapmaktadır. Müdür muavini Ohannes Ağa olup, Azalar ise Mehmet Ağa, Ahmet Ağa, Fazlı Ağa, Osman Ağa, Abdulkadir Ağa ve Asadır Ağadan oluşmaktaydı. Nahiyeye bağlı 4 köyde toplam 411 hane bulunmaktadır. Bu 4 köyde yaşayanların nüfusu ise kadın erkek toplam 1914 kişiyi bulmaktadır. 1884 yılı sayımında nahiye merkezi olan Deliktaş’ın nüfusu ise 1180 kişi idi. Bu tarihlerde Deliktaş’ta 1 İlk mektep bulunmakta olup bu mektepte 103’ü erkek ve 22’si kız olmak üzere toplam 125 öğrenci okumakta idi.
1891 yılının Şubat ayında Basteke’ye gitmek üzere İstanbul’dan yola çıkan Sultan Abdülhamit’in Askeri Danışmanlarından Binbaşı Abdulkadir Efendi’nin yolu Deliktaş’tan geçmektedir. 13 Şubat 1891 tarihinde bir Cuma günü Deliktaş Köyü’ne gelen Abdulkadir Efendi Cuma namazını kılmak üzere köy camisine uğrar. Yıkık dökük ve adeta içine girilemez hale gelmiş olan köy camisinde Cuma namazını eda ettikten sonra köylülerle konuşma imkânı bulur ve bu arada köylülerin istek ve şikâyetlerini de dinler. Bu şikâyetleri Padişah’a iletmek üzere Mabeyn-i Hümayun (Padişahın Özel Kalem Müdürlüğü) kalemine hitaben şu yazıyı kaleme alarak telgraf çeker.
“Padişah Hazretlerinin İkinci Danışmanı’na
Basteke’ye gitmek üzere Sivas Vilayeti’nde anayol üzerinde bulunan Deliktaş Köyü’ne Cuma günü geldim. Deliktaş Köyü ve civarı 300 haneden ibaret olup hepsi İslam olduğu halde 5 vakit namazda namazlarını kılacak camileri harap olmuş durumdadır. Köy halkı ise fakir olduğu için bu camiyi yaptırmaya güçleri yetmemektedir. Bu caminin yapılması için 30 liraya ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu camiyi yaptırmanın çok büyük sevabı bulunmaktadır. Deliktaş Köyü halkının bana yapmış oldukları istirhamları üzerine bu konuyu arz eylemiş bulunmaktayım. 1 Şubat 1306 ( 13 Şubat 1891)
Binbaşı Abdulkadir “
Deliktaş’ın Bağdad Caddesi üzerinde bir geçiş güzergâhında bulunması, verimli ve geniş arazilere sahip olması nedeniyle, tarihimizde 93 harbi olarak bilinen 1877–78 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında kaybedilen Osmanlı topraklarından gelen muhacirlerin iskânı için bir cazibe merkezi olmuştur. Daha önceleri Kafkas muhacirlerinde olduğu gibi Kars ve Terekeme (Karakalpak) muhacirleri de bu bölgede iskân edilmiştir.
Bunun sonuçlarından biri olarak bölgede idari ve asayiş sorunları baş göstermiş, mevcut idari yapı ile bu sorunların üstesinden gelinemeyeceği görülmüştür. Özellikle bölgenin güvenliğini sağlamakla görevlendirilen Deliktaş ve Alacahan derbentlerinin bu görevleri yapmadıkları gibi birbirleriyle de sürekli kavgalı olmaları yetkililere acil önlemlerin alınması gerekliliğini hatırlatmıştır. Kangal bölgesini idari ve asayiş bakımından düzene sokacak ve söz konusu derbentlerin görevlerini yapacak yani bir yapının oluşturulması amacıyla Kangal nahiyesinin “Kaza”ya tahvili çalışmalarına başlandı. Bu çalışmaların neticesi olarak 9 Nisan 1902 tarihinde Sivas Valiliği maiyet memuru Ahmet Muammer Bey, Kangal Kazası’nın ilk kaymaka mı olarak göreve başladı. Bu tarihten itibaren Deliktaş Nahiyesi Kangal Kazasına bağlanarak Nahiye Müdürlüğüne Abdullah Ağa tayin edildi.
Osmanlı Döneminin son Salnamesinde ise Deliktaş Nahiye Müdürü olarak Ahmet Hamdi Efendi’yi, Kâtip olarak Halid Efendi’yi, İlk Mektep öğretmeni olarak Dursun Efendi’yi, Polis olarak da Hasan Efendi’yi görmekteyiz.
Deliktaş, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da nahiye konumunu sürdürmekte idi. 1935 yılı Sivas Vilayet Bülteni’ne göre nahiyeye Acıyurt, Pöhrenkli, Kalburveran, Yeni Karahisar, Mağara, Eski Karahisar, Kertme Ağca mescit, Kertme Karacaveran, Viranlıca, ,İmam damı, Tahtalı, Hüyüklü yurt, Çat, Baş çayır ve Geven köyleri bağlı bulunmakta idi. Bu yıllarda Deliktaş Nahiye müdürlüğü görevini ise Sedat Özkan yapmakta idi.
Salih Şahin
Arşiv Uzmanı

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Salim58
18.05.2009, 12:01
DELİKTAŞ TARİHİ
Deliktaş, ismini köyün yakınlarında bulunan “delik taş”tan almış olup Osmanlı kayıtlarında “Delikli-taş köyü” olarak anılmaktadır. Köy tarihi Bağdad Caddesi üzerinde bulunmakta olup, Osmanlı döneminde çok önemli ve stratejik bir konumda bulunması nedeniyle önemli derbent(karakol)lerden biri idi. Anadolu’nun orta kolu güzergâhında bulunan Deliktaş bölgesi, İstanbul’dan çıkarak Osmanlının Diyarbakır, Erzurum, Van, Şam, Halep, Bağdat ve Arabistan gibi vilayetlere giden yolların geçiş noktasında bulunmaktaydı. Bu kadar önemli ve yoğun bir yolcu güzergâhında bulunan Deliktaş’ın etrafında bir takım tehlikeler dolaşmaktaydı. Bu tehlikeler aynı zamanda bu güzergâhtan geçen yolcuları da tehdit etmekte hatta buradan geçen yolcu ve kervanları soyarak Deliktaş’ın yakınlarında bulunan dağlık bölgelere ve mağaralara saklanmakta idi. Osmanlının tabiri ile Deliktaş bölgesi “eşkıyanın cevelengâhı” /“eşkıya yatağı” haline gelmişti. Bu nedenle burada bir han yapılarak planga (küçük kale) cami çeşme ve imaret yapılması, derbentçi (karakol bekçisi) tayin edilmek üzere konar-göçer Türkmenlerden yerleştirilmesi hususunda 1764 yılında teşebbüse geçildi. Karaman Valisi Feyzullah Efendi tarafından bu yıllarda başlayan Planga ve han inşaatı 1767 yılında ancak bitirilebildi. Bu tarihte Deliktaş Derbendi’ne 50 asker tayin edilerek bu hanın ve bölgenin emniyetinin sağlanması amaçlandı. 1762 yılında Reyhanlı Aşiretinden bir bölük getirilerek buraya iskânı sağlandı. 1777 yılında ise burada yapılan han, cami ve hisar tam faaliyete geçirilerek 200 asker daha görevlendirildi. Deliktaş Derbendi’nin halkının görevi güzergâhtaki gelip geçen yolcuları koruyarak hazineyi muhafaza etmekte, kış mevsiminde kapanan yolları ve özellikle de Yağdonduran mevkiini kardan temizlemekte, posta tatarlarının eşkıyanın tasallutuna maruz kalmadan bu bölgeden geçişini sağlamakta idi. İşte Deliktaş halkı bu ve benzeri güvenlik tedbirlerini sağlanması için derbentçi tayin edilmiş ve bu görevleri karşılığı olarak vergi, askerlik ve diğer mükellefiyetlerden muaf tutulmuşlardı.
Deliktaş’tan tarih boyunca birçok yolcu gelip geçmiş, kimi burada konaklamış kimi ise burayı bir geçiş güzergâhı olarak kullanmıştır. Birçok Osmanlı devlet adamı, paşası ve subaylarıyla birlikte Avrupa’dan gelen seyyahların da Deliktaş’a uğradıklarını görmekteyiz. Bu seyyahlardan biri de Adrien Dupre’dir. 1807 yılının 26 Eylülünde Deilktaş’a gelen seyyah izlenimlerini şu şekilde anlatmaktadır: “…bir müddet sonra silahlı üç kişiye rastladık. Eğer sayıca biz onlardan fazla olmasaydık bize saldıracakları kesindi. Bu yol Malatya’ya kadar hırsızlarla, eşkıyalarla dolu imiş. Küçük bir koyakta kısa bir süre önce katledilen bir çuhadarın mezarını gördük. Tepesinde delik bir kayanın bulunduğu dağın üzerinden geçip küçük bir Türk Köyü olan Deliktaş’a vardık. Köyde hasat daha yeni yapılmıştı. Çeçler henüz dışarıdaydı. Yolar pek güvenli olmadığından yolumuza devam etmek için bu köyde ertesi güne kadar beklemeye mecbur kaldık. 27 Eylül sabah saat 7’de Deliktaş’tan 15 kişilik bir muhafız gurubuyla hareket ettik. Muhafızların bazısında tüfek, bazılarında tabanca, diğerlerinde sopalar ve kamalar vardı. Güzel bir yolu bir müddet takip ettikten sonra bazı aşiretlerin sürüleriyle birlikte yazın gelip yerleştikleri çorak ve gayr-i meskûn yörelerden geçtik. Buralarda demir ve bakır ihtiva eden çok sayıda taşlar vardı. “
Yine 1878 yılında Deliktaş’a uğrayan seyyahlardan Henry Tozer ise izlenimlerini şöyle aktarmaktadır: “Sivas’ı 12 Ağustos sabahı saat 6’da terk ettik. Harput’a gitmek üzere izlenmesi gereken yol Bağdat’a giden posta yoluydu. Anlatılanlar bu yolun oldukça ıssız bir bölgeden geçen bir yol olduğu yönündeydi. Bizimle yola çıkan zaptiyenin bize yol boyunca eşlik etmesi gerekiyordu…
Hep güneye doğru yol aldık. Eteklerinde ki yeşil çayırlarla dağdan gelen berrak ırmağın ikiye ayırdığı vadinin güneydoğusuna yöneldik. Yukarıda solumuzda azametle yükselen kireçtaşı teperli bulunmaktaydı. Fakat bunların aşağısında, vadinin karşısındakiler ise, volkanik kayalardı. Aşağı indikçe bodur ardıç ağaçlarının rast gele serpildiği dağlık bir aşlana yaklaştık. Ağaçların kalın gövdelerinden çok yaşlı oldukları anlaşılıyordu. Yoldan 4,5 metre yukarıda Deliktaş olarak adlandırılan ve tabanında sığ bir mağara bulunan kayaya ulaştık. Arkasındaki geçit ve yakınındaki köy ismini bu kayadan almıştı. Bu köyde konakladığımız ev, Sivas’ta bize ev sahipliği yapan Kangal ağası’nın bir yakınına aitti. Kangal ağasının atalarının memleketi olan Kangal kasabası ise izlediğimiz yolun solunun biraz aşağısında kurulmuştu. Burada daha önce gördüklerimizden pek farklı olmayan geniş bir odaya yerleştik. Bu evin daha öncede 1838 yılında Kont Von Moltke’nin kaldığı ev olduğunu seyahatnamesindeki bir mektubunda okuduğum için biliyordum. Moltke, o tarihte Türk ordusunda askeri danışmandı ve Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın Güneydoğu Anadolu’ya kadar gelen kuvvetlerini durdurabilmek için buradan geçmiş. Moltke yöreden mart ortalarında Prusyalı ve Türk Subaylarıyla etrafın karlarla kaplı olduğu, lapa lapa kar yağdığı bir gün Deliktaş Geçidi’ne ulaşmış, Kont Voltke mektubunda şunları yazıyor:
“Bazı dere beyler tarafından yapıldığı sanılan bu geçitte, oldukça sağlam bir kalenin kalıntıları dikkatimi çekti. Reşit Paşa burada yolun güvenliğini sağlamak amacıyla bir “ayan”ı görevlendirmişti. ;At üstünde yorucu geçen bir yolculuktan sonra, ayanın evine davet etmesi bizi çok sevindirdi. Ocakta muazzam bir ateş çatırdıyordu. Geniş odanı tavanı sık köknar mertekleriyle örtülmüştü, üzerlerine de toprak çekerek sıkıştırmışlardı. Bunlar çatı vazifesini görüyordu. Yerler temiz halılarla örtülüydü. Ağaçtan ince direkler, kibar misafirlere mahsus olan orta kısmı, uşaklar için olan yerden ayırıyordu. Minderlerin üzerine uzandık. Çok geçmeden, üzerinde bir Türk yemeğini teşkil eden bir sürü sahanın bulunduğu büyük sac tepsi geldi. Sahanlar tahta kaşıklar ve uzun yarı ipekli bir el havlusu fakirlerin de zenginlerin de yemek servisini teşkil ediyordu. Güzel bir Rus çayı Türk arkadaşlarımın pek hoşuna gitti. “
Seyyahların da bahsettiği gibi Bağdat anayolu üzerinde bulunan Deliktaş’ta bulunan han, bu yoldan gelip geçen yolcuların ve kervanların en önemli uğrak yerlerinden biri olarak tarihte çok büyük bir işlev görmüştür.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Deliktaş derbendi Kangal ve Alacahan nahiyeleri ile birlikte Sivas Mutasarrıflığı tarafından idare olunmakta ve Sivas sancak merkezinin güneyinde yaya yürüyüşü ile 12 saat mesafede bulunmaktaydı.
Hicri 1287 yılı Sivas Vilayeti Salnamesine göre Deliktaş’ın 1870’li yıllarda Sivas Sancağına bağlı Nahiye merkezi olduğunu görmekteyiz. Nahiye müdürlüğünü ise Abdullah Ağa yapmakta idi. Deliktaş Nahiyesi’nin toprakları da Üsküdar’da bulunan Atik Valide Sultan Vakfı’na bağlı bulunması nedeniyle vergi bakımından vakıflar idaresine bağlıydı.
Söz konusu salnamede, Deliktaş’a bağlı bulunan 4 köyde 143 hane ve 399’ı Müslim 152’si gayr-i Müslim olmak üzere 551 nüfus bulunmaktaydı.
1872 tarihinde ise Deliktaş Nahiye müdürlüğünü Salih Ağa yapmaktadır.

1881 yılına gelindiğinde Deliktaş Nahiyesi müdürlüğünü yine Salih Ağa yapmaktadır. Müdür muavini Ohannes Ağa olup, Azalar ise Mehmet Ağa, Ahmet Ağa, Fazlı Ağa, Osman Ağa, Abdulkadir Ağa ve Asadır Ağadan oluşmaktaydı. Nahiyeye bağlı 4 köyde toplam 411 hane bulunmaktadır. Bu 4 köyde yaşayanların nüfusu ise kadın erkek toplam 1914 kişiyi bulmaktadır. 1884 yılı sayımında nahiye merkezi olan Deliktaş’ın nüfusu ise 1180 kişi idi. Bu tarihlerde Deliktaş’ta 1 İlk mektep bulunmakta olup bu mektepte 103’ü erkek ve 22’si kız olmak üzere toplam 125 öğrenci okumakta idi.
1891 yılının Şubat ayında Basteke’ye gitmek üzere İstanbul’dan yola çıkan Sultan Abdülhamit’in Askeri Danışmanlarından Binbaşı Abdulkadir Efendi’nin yolu Deliktaş’tan geçmektedir. 13 Şubat 1891 tarihinde bir Cuma günü Deliktaş Köyü’ne gelen Abdulkadir Efendi Cuma namazını kılmak üzere köy camisine uğrar. Yıkık dökük ve adeta içine girilemez hale gelmiş olan köy camisinde Cuma namazını eda ettikten sonra köylülerle konuşma imkânı bulur ve bu arada köylülerin istek ve şikâyetlerini de dinler. Bu şikâyetleri Padişah’a iletmek üzere Mabeyn-i Hümayun (Padişahın Özel Kalem Müdürlüğü) kalemine hitaben şu yazıyı kaleme alarak telgraf çeker.
“Padişah Hazretlerinin İkinci Danışmanı’na
Basteke’ye gitmek üzere Sivas Vilayeti’nde anayol üzerinde bulunan Deliktaş Köyü’ne Cuma günü geldim. Deliktaş Köyü ve civarı 300 haneden ibaret olup hepsi İslam olduğu halde 5 vakit namazda namazlarını kılacak camileri harap olmuş durumdadır. Köy halkı ise fakir olduğu için bu camiyi yaptırmaya güçleri yetmemektedir. Bu caminin yapılması için 30 liraya ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu camiyi yaptırmanın çok büyük sevabı bulunmaktadır. Deliktaş Köyü halkının bana yapmış oldukları istirhamları üzerine bu konuyu arz eylemiş bulunmaktayım. 1 Şubat 1306 ( 13 Şubat 1891)
Binbaşı Abdulkadir “
Deliktaş’ın Bağdad Caddesi üzerinde bir geçiş güzergâhında bulunması, verimli ve geniş arazilere sahip olması nedeniyle, tarihimizde 93 harbi olarak bilinen 1877–78 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında kaybedilen Osmanlı topraklarından gelen muhacirlerin iskânı için bir cazibe merkezi olmuştur. Daha önceleri Kafkas muhacirlerinde olduğu gibi Kars ve Terekeme (Karakalpak) muhacirleri de bu bölgede iskân edilmiştir.
Bunun sonuçlarından biri olarak bölgede idari ve asayiş sorunları baş göstermiş, mevcut idari yapı ile bu sorunların üstesinden gelinemeyeceği görülmüştür. Özellikle bölgenin güvenliğini sağlamakla görevlendirilen Deliktaş ve Alacahan derbentlerinin bu görevleri yapmadıkları gibi birbirleriyle de sürekli kavgalı olmaları yetkililere acil önlemlerin alınması gerekliliğini hatırlatmıştır. Kangal bölgesini idari ve asayiş bakımından düzene sokacak ve söz konusu derbentlerin görevlerini yapacak yani bir yapının oluşturulması amacıyla Kangal nahiyesinin “Kaza”ya tahvili çalışmalarına başlandı. Bu çalışmaların neticesi olarak 9 Nisan 1902 tarihinde Sivas Valiliği maiyet memuru Ahmet Muammer Bey, Kangal Kazası’nın ilk kaymaka mı olarak göreve başladı. Bu tarihten itibaren Deliktaş Nahiyesi Kangal Kazasına bağlanarak Nahiye Müdürlüğüne Abdullah Ağa tayin edildi.
Osmanlı Döneminin son Salnamesinde ise Deliktaş Nahiye Müdürü olarak Ahmet Hamdi Efendi’yi, Kâtip olarak Halid Efendi’yi, İlk Mektep öğretmeni olarak Dursun Efendi’yi, Polis olarak da Hasan Efendi’yi görmekteyiz.
Deliktaş, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da nahiye konumunu sürdürmekte idi. 1935 yılı Sivas Vilayet Bülteni’ne göre nahiyeye Acıyurt, Pöhrenkli, Kalburveran, Yeni Karahisar, Mağara, Eski Karahisar, Kertme Ağca mescit, Kertme Karacaveran, Viranlıca, ,İmam damı, Tahtalı, Hüyüklü yurt, Çat, Baş çayır ve Geven köyleri bağlı bulunmakta idi. Bu yıllarda Deliktaş Nahiye müdürlüğü görevini ise Sedat Özkan yapmakta idi.
Salih Şahin
Arşiv Uzmanı
.............................. .............................. .................
bizim köyü benden iyi biliyon kardeşim sağolellerine sağlık tüm kardeşlerime sonsuz selamlar

Salim58
21.05.2009, 12:42
deliktaşlıyızda bi deliktaşlı bulamadık neyseki sitenin tamamı hemşerimiz kardeşimiz

Salim58
24.05.2009, 07:04
cok guzel resimler paylasmıssınız emeginize saglık koyume bak be tertemiz pırıl pırıl bende asık RUHSATİ hakkında birseyler paylasım bari

AŞIK RUHSATI
Türkiye de Sivas denilince insanların aklına iki şey gelmektedir, bunlardan birisi Aşık Veysel diğeri ise dünyaca ünlü Kangal Köpeği dir. Ancak Sivasta öyle bir Halk Şairi yetişmiştir ki onun hakkkıyla bilinmemesi ve ikinci derecede zikredilmesi bir haksızlıktır. Bu onun yeterince tanınmadıgından ve tanıtılmadığından kaynaklanmaktadır. Burada kısada olsa Sivas ın yetiştirdiği ender şahsiyetlerden Aşık Ruhsati yi tanıtacagız.
Ruhsati aslen Sivas ın Deliktaş köyünde 1835- 1911 yılları arasında yaşamıştır. On iki yaşında babasını kaybeden Ruhsati uzun müddet Deliktaş ağaları`nın yanında azaplık yapmıştır. Daha sonra hayatın çetin şartlarına karşı çeşitli işlerde çalışarak mücadele vermiştir. Kimi zaman degirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde kiracılık, rençberlik ve çobanlık yapmıştır.
Asıl adı Mustafa olup Ruhsati mahlasını kullanmıştır. Ruhsati kuvetli bir tahsil görmese de kısmen Arapçayı bilmekte, Ebced hesabını da yapabilmektedir. Daha yakın zamanlara kadar Türkiye de kendisi hakkkında yeterli araştırma yapılmamıştır, öyleki şiirleri nin ortaya çıkarılmasında ABD Kaliforniya Üniversitesin de bulunan Ruhsati Cönkünden istifade edilmiştir.
Ruhsati aşıklığı genç yaşta elde etmiştir. Kendisi bunu bade içmesine bağlamaktadır. Bazı şiirlerinde bu durumu açıkça ifade etmektedir. Şiirlerini irticalen söyleyip saz çalmamıştır. Şirlerin`den anlaşıldığına göre kendisi Nakşibendi tarikatina mensubtur. XIX. yüzyılın seçkin halk şairlerinden olan Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. Ancak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15`li şekilleri ile şiirler (divanlar) yazdığı da olmuştur. Uğru ile Kadı Hikayesi`ni 473 beyitte aruz vezni ile yazmıştır. Şiirleri kendisinden sonra gelen şairler üzerinde etkisini göstermiş ve bir Aşık Ruhsati kolu oluşmuştur.
Şiirlerin`den bazı parçalar:
Küçücükten meyil verdim ben sana
Dür ile mercana degişmem seni
Lutfeyle sevdiğim cevretme bana
Deryayı ummana degişmem seni
Çık salın sevdiğim izzü naz ile
Bağ ile bostana değişmem seni
Methetsem kaleme gelmez söz ile
Çifte bedestana degişmem seni
Gören aşık can bağışlar yoluna
Mail oldum yüzde çifte halına
Yüz bin altın zülüflerin teline
Taht-i al- Osman`a değişmem seni
.............................. ..........
Yenile bir şuha gönül düşürdüm
Açılmış goncası bağları taze
Kement kurmuş gamzesinden ok atar
Çekti bu sinemi dağları taze
Yavru şahın kanatlanmış kol açar
On üçünden ondördüne yol açar
Domur domur çiçeklenmiş gül açar
Hemen sarılacak çağları taze
.............................. .................

Nasihatim budur sana bir öğüt
Sözünü bilmeyen kuldan ırak ol
Yoklamadan geçme herbir dereyi
Dibi görünmeyen gölden ırak ol
Bazı köşeleri saymazsam hele
Sayılı fırtına başa pek bela
Akıbet getirir işine hile
Aslı velet başı kelden ırak ol
Eğer akil isen bu sözümde dur
Vadinde durmazsa hem aslını sor
Sag gözü egr` olsa sol gözü de kör
Kulak sağır kıç topaldan ırak ol
Nasihatim budur alana kelam
Dür döker ağzından vasfetmez kalem
Dağ başında adam olmaz vesselam
Şeriat bilmeyen ilden ırak ol
Aşık isen bir alışkın saza düş
Salik isen bir dogruca ize düş
Evlenirsen bir bakire kiza düş
Yıdızı sönmüş duldan ırak ol
Eğer yiğit isen sıradan kalma
Mesnet oldum diye fakiri yolma
Nasihatim budur iç güvey olma
Avradından gelen maldan ırak ol
Ruhsati diyor ki doğrudur sözüm
Hakk`ın dergahına tutmuştur yüzüm
Sinnim seksen oldu görmüyor gözüm
Yaz bahar ayında selden ırak ol
.............................. ......................

Daha senden gayri aşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Ademden beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü karime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
Inanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavat geldi boydan aşiyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu rüyayı yor deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hak`ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlam kanat vermiş uçamiyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
RUHSATI dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Ruhsati`den bir hatıra:
Halk Ruhsati`ye:
-Sümmani mi üstün sen mi, diye sorar.
Ruhsati de onları meraktan kurtarmak için Sümmani`ye bir mektup gönderir. Mektubun bir yerinde;
-Bana Erzurum`dan bir tosun al, ama rengi beyaz olmasın, sarı olmasın, kara olmasın, boz olmasın..... Diye bütün renkleri yazar ve mektubun cevabını bekler.
Haftalar sonra Sümmani den cevap gelir. Mektupta şunlar yazılıdır:
-Istediğin tosunu aldım. Almak için pazartesi gelme, salı çarşamba gelme, perşembe cuma gelme, cumartesi pazarda gelme, başka ne zaman gelirsen gel, tosun hazır.
Ruhsati, Sümmani Baba`nın yanına gider.
-Bugün günlerden ne, çarsamba. Ben sana bugün gelme demedim mi? Deyince Ruhsati, oradakilere sorar. Onlarda bir ağızdan; Bu gün Bayram cevabını verirler.





ASIK RUHSATİNİN MEZARI





SİNAN KARDEŞİM ELLERİNE SAĞLIK İNŞALLAH NASİP OLURSA BU YIL RUHSATİ ŞENLİKLERİNE KATILACAĞIM

Salim58
16.01.2010, 14:37
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]




Bizim köyden benden başka kimse yok demekki :)

altuntas58
16.01.2010, 16:15
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 6_3268111_7709552_n.jpg
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 6_3268114_8380584_n.jpg
Deliktaş köyü

AĞAOĞULLARI
10.02.2010, 20:38
Ben Deliktaş ın 1600 Yıllarında ilk Köyün kururu ailelerindenim. Deliktaşlılar sitesinde de ilgili konu ile araştırmalarım var.Kaynaklı yazılarım var. Detaylı bilgilerim mevcuttur. Edindiğim bilgiler doğrultusunda Deliktaşlıları iyi görüyorum. Toplumsal yapıda içe kapalı olan Köy kalkı dışa açılmış. Sosyal ve kültürel alanda
çok mesafe almışlar. Bu Köyün kurucu ailelerinden olarak çok sevindim. Bunlar benim hemşehrilerim. Bu gelişmeden mutluluk duydum. Yanlız Deliktaşlı olmalarına
rağmen Deliktaş ve bölgesel tarihini bilmiyorlar. Yüzeysel bilgilerle yetinmişler. Detaylı geniş kapsamlı bir araştırma yapılmamış. Gurbette olan deliktaşlılar Birbirlerine bol bol teşekkür ediyorlar. Sorarım sizlere yaşlı insanların dizinin dibine oturup canlı tarihleri dinlediniz mi ? Deliktaş hakkında Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptınız mı?Bu işler bilgi ve belgeye dayanır. Deliktaş çok eski bir köy eski olduğu gibi tarihi de çok eskidir. O Köyün ilk kurucusu bizleriz. Yani bizler varken sizler yoktunuz. Sorarım Hırsız pınarını ne yaptınız? Cankurtaranı ne yaptınız? Deliktaş ın Kalesini ne yaptınız?Kalenın taşları ne oldu.Deliktaşhanı ne oldu.Bu hanın taşları nerelerde kullanıldı.Taşlar kaybolmş Temel taşlarını buldum. Değeli arkadaşlar sizler bu köye sahip çıkamadınız. Tarihi ve kütürüyle kayboldu. Tarihi mirasa böyle sahip cıkılmaz Deliktaş hakkında ne varsa efsaneleriyle,menkibeleriyle hikayeleriyle, Tarihiyle ,Kültürüyle hepsi bende var. Kulaktan dolma söylemler olmaz. Deliktaşlı olmak
yetmez sosyolojik ve kültürel alanda bilgi sahibi olmak gerek. Bu günkü genç nesil Deliktaş hakkında hiç bir şey bilmiyor. Zannederim hevesleri olmadığından
merak etmemişler ne zaman ki gurbet yollarına düşmüşler doğduğu yerlere özlem duymuşlar. Sitelerde hasret gideriyorlar bu da tabii haklarıdır. Bizleri tanımak isteyenler olabilir.Deliktaş ağaları ,Geven ağaları,ve Ömerağa çıftliği olarak biliniriz.Aşık Ruhsatinin kitaplarında ve onun oğlu Minhacının kitaplarında
ismi geçen Ali ağa ve onun oğlu Salih ağanın torunlarındanız. Aşık Ruhsatiyi 12 Yaşında hızmetine alan ve onu Mihri ile evlendiren Ali ağanın soyundan Mehmet Ağaoğulları.Derneği kuruldu mezarı yapıldı bu da bizleri mutlu etti. 2009 yılında derneği ziyaret ettim hediyemi verdim ve Delikta a gittim camiyi ziyaret ettim oraya da birşeyler verdim okulu ziyaret ettim orayada hediyem oldu.Deliktaş yanlız kalmış bir dağ köyü olmuş. Kuş konmaz kervan geçmez bir yer olmuş.Doğunun bağdat yolu ipek yolu ordu yolu ıssız kalmış .Saygılar
Mehmet Ağaogulları 10/02/2010.

Salim58
12.02.2010, 08:10
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
( Delikkaya )

H_Turan
12.02.2010, 09:41
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
( Delikkaya )

Resim Çok güzel Paylaştığın için sağol.

Salim58
12.02.2010, 12:44
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])



[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


Eskiden bizim köyde bunları kullanırlardı. şimdi teknoloji gelişti bunlardan eser kalmadı .:) o günler ne güzeldi.

AĞAOĞULLARI
13.02.2010, 21:46
Deliktaş yıllar öncesinde Bağdat yolu üzerinde çok işlek bir nahye idi. Çok eskisi Deliktaş derbent ağalarına dayanır. Ben 1945-50 yıllarından bahsedeceğim. Deliktaş Kangaldan sonra aklagelen bir ilçe gibi idi. Burada nahye müdürlüğü vardı. Jandarma karakolu vardı bölgenin güvenliğini saglamak için. Ayrıca kahvesi vardı,Bakkalları vardı Aşık Ruhsatinin soyundan gelenler tarafından işletilirdi. Tarım Kredi kooparatifi vardı. Orta okulu ve İlk okulu vardı. Sivas kangal, Malatya
Divriği ve doğuya giden ipek yolu buradan geçerdi. Çevre köylerin asayışı buradan sağlanırdı. Karayolları teşkilatı burada idi. Sosyal ve kültürel yapısı gelişmekteidi. Kangal deliktaş arası kurusırt at yarışları burada yapılırdı. Otoriter
ve dirayetli nahye müdürleri buraya tayin edilirdi. Çevre köylerin ihtiyacını karşılayacak konumda ilçe şeklindeydi. Bir çok idari ve hukuki meseleler burada çözülürdü. Deliktaş Derbent ağaları olan dedemler zamanından kalma ahşap Camii
vardı. Deliktaş derbent ağaları tarafından gündeme gelen ve Sivas paşası
Feyzullah paşa tarafından yaptırılan Paşa pınarı vardı.Hükümet konağı vardı. Can
kurtaran kulübesi ve kazıklı bölgesi vardı. Eski ismi mamaş köyü olan yerde Kurt kulağı denilen bölgede Deliktaş ın yaylası vardı. Döl ayında bu yaylaya gidilirdi. Deliktaş benim gençlik yıllarımda çok güzel şirin çekici bir ilçe görünümünde idi. Aşık Ruhsati şiirli dizeleriyle Derliktaş ı tanıtıyordu .Duygu yüklü dizelerinde halkın gönlünde taht kurmuştu. Onun şiirlerini düğünlerde davutlardan Halil ibo söylerdi. Bu şiirler günümüze kadar devam edip gelmektedir. Deliktaş geçmiş yıllarda çok göç aldı köy genişledi nüfus arttı
dışa açılan köy halkı son yıllarda çok göç verdi. Köyün nüfusu azınlığa düştü.Bağdat yolu da buradan kaldırıldı jandarma karakolu buradan kaldırıldı.
Deliktaş bir dağ köyü konumuna düştü. Siyasi gelişmeler ve köye sahip çıkılmaması köyü bu duruma getirdı. Bu duruma gelmesinde yüksek rakımda bulunmasının da faktörü vardır . Deliktaşlılar yıllar öncesinde de buraya sahip
çıkamadılar Hanları ,Kale surları ,Lüleli çeşmeleri kayboldu. Tarıma elverişli bir
arazi yapısı olmadığı için istenilen tarım yapılamadı.Hayvancılık alanında bir hamle yapıldı buda çok uzun sürmedi. Başarılı olunamadı. Şimdi yapılacak olanlar var. Bir köy kahvesi ister halkın toplu bulunabileceği. Sağlık ocağı ister .
Ebe ister, Bir Hasta ambülans ı ister köy engebeli ve dağlık bir yapıya sahiptir.
Alt yapısı yok Kanalizasyonu yok bunların yapılması islami kurallara göre şarttır. Deliktaş ı güzelleştirme ve geliştirme bu günkü genç neslin görevi olmalı saygılar Ağaoğulları 13/02/2010.

OSMAN ECE
13.02.2010, 22:12
ruhun şaad olsun ruhsati baba
nerde emekler verdğin çaba
ahırı gireriz topraktan kaba
ruhuna fatiha okur nesiller

OSMAN ECE
13.02.2010, 22:35
ruhsati baba zamanın piri
cenneti fürdevis mekanı yeri
cihana gelmedi onun gibi biri
ruhuna dualar okur nesiller

Salim58
14.02.2010, 06:31
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


Çok Şükürler Olsun

Çok şükürler olsun gani Mevlaya
Çoğu farketmezdik az olmayınca
Kışı cehenneme misal yaratmış
Cenneti bilmezdik yaz olmayınca

Yüzümü Hakka eyledim türap
Cümleye yardımcı ol gani Yarap
Nice bin gölleri eylersin harap
İçinde turnası koy olmayınca

Birgün olur elin ermez dilbere
Genç iken kendine bir derman ara
Kim olursa olsun girer vebala
Ölçekle terazi düz olmayınca

Yar ile gördüm safayı demi
Gitmiyor başımdan dünyanın gamı
Ruhsatı zamane tutmaz adamı
Elinde kemani saz olmayınca

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Salim58
14.02.2010, 06:53
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])



Ayrılık Badesin Tatlı Mı Sandın


Ayrılık badesin tatlı mı sandın
Ne tez tebdil olmuş çimenin dağlar
Bu güzellik geçer sana da kalmaz
Daha neye bağlı gümanın dağlar

Nice güzellerden alırsın bac'ı
Al yeşil renklerden giyersin tacı
Yardan ayrılması zehirden acı
Bu yüzden gitmiyor dumanın dağlar

Gece gündüz yalvarmıştım Süphana
Birden vuslat bulamadım sunama
Daha şimden geri beni kınama
Semaya erişmiş figanın dağlar

Ruhsat gibi karaları bağlarsın
Aşkın ateşiyle yürek dağlarsın
Benim ahvalime sen de ağlarsın
Var ise zerrece imanın dağlar

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

bilal kose
14.02.2010, 12:49
delikdasli hemserilerime selamlar sevgiler bu sevgi gununde yureklerinden sevgi hic eksik olsasin

Salim58
12.03.2010, 15:38
PAŞA PINARI.


SEN GİDELİ BURALARIN TADI YOK
YORGUN YORGUN AKAR PAŞA PINARI
KUŞLAR BİLE ÜZERİNDEN GEÇMİYOR
DARGIN DARGIN AKAR PAŞA PINARI

ARTIK KOYUN KUZU SUYUN İÇMİYOR
İNCEBELDEN ARABALAR GEÇMİYOR
TARLADA IRGATLAR ORAK BİÇMİYOR
MASUM MASUM AKAR PAŞA PINARI

YAŞLI KALMAMIŞ ABDEST ALACAK
GÜZEL KALMAMIŞ SU DOLDURACAK
ÇOBAN YOKKİ KAVAL ÇALACAK
DERTLİ DERTLİ AKAR PAŞA PINARI

ÖREN OLMUŞ BAHÇELERİ BAĞLARI
YALAN OLMUŞ DELİKTAŞIN AĞLARI
ISSIZ KALMIŞ O GÜZELİM DAĞLARI
KÜSKÜN KÜSKÜN AKAR PAŞA PINARI

BÖYLE OLDU İŞTE DOSTLAR HALIMIZ
GİDEN GİTTİ YANLIZ KALDI KÖYÜMÜZ
DEĞERSİZ OLDU O GÜZELİM SUYUMUZ
ARTIK BOŞA AKAR PAŞA PINARI

aykut topuz

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Salim58
29.03.2010, 10:17
KÖYÜM

Ayrılmış köyünden körpe kuzuyken
Gözünde tüterdi baba ocagı
Görmedi gençleri ana kucagı
Fedarkardır benim köyün gençleri
xx xx
Gurbet elde geçirdiler ömrünü
Yıkamadı şu felegin bendini
Yüklendiler gardaş bütün aile derdini
Garibandır Benim köyün gençleri
xx xx
Övünürdük gardaş köyümüzün adıyla
Bir lokma yiyemedik agız tadıyla
Hep beraber yandık aşkın oduyla
Sefakardır benim köyün gençleri
xx xx
Paşa Pınarı'ndan içerlerdi suyunu
Ruhsatiler'den almışlar güzel huyunu
Azmı yaydık gardaş bizde boz koyunu
Çobanlık da yaptı köyün gençleri
xx xx
Her işin de Fedakarlık yapardı
Memleket deyince haşaa tapardı
Bu gurbet varya bizi dalımızdan kopardı
Serme sefil oldu köyün gençleri
xx xx
Diyorum ki gelin dostlar buluşak
Buluşak ta birbirimize alışak
Köyümüzü ilerletmek için yarışak
Dinliyorsa benim köyün gençleri
xx xx
Belki bana kızar yeni yetmeler
İsimlerde degişti nerde hani eski Ayşe Fatma'lar
Herk ederken çift sürerken o dağda yatmalar
Unuttu mu benim köyün gençleri
xx xx
Gençliğimde gitti, şimdi benim 50 yaşlarım
İhtiyarlattı bak agardı saçlarım
Çok çetin geçerdi eski kışların
Şimdi enginleşmiş gardaş köyün gençleri
xx xx
Ben yazarsam uzun uzun yazarım
Unutursam köyümü, düzenimi bozarım
Kendi ellerimle mezarımı kazarım
Üstüme toprağı siz örtün köyüm gençleri
xx xx
Uzatmayalım artık bu kadar yeter
Birlikle beraberlikle ocaklar tüter
Deliktaşlı her hayır işin ucundan tutar
Bilesiniz bunu sayın gençlerim
xx xx
Adımı sormayın yazmayacağım
Bundan böyle kimseye kızmayacağım
Vallahi kimseyi üzmedim üzmeyeceğim
Bunuda böyle bilesiniz gençler
xx xx
Yazdım bu şiiri takdir sizindir
Sevinçlerim bir teşekkürde gizlidir
Deliktaş Hepimizin köyüdür
Sözümü yabana atmayın gençler.

Adem Çınar.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

bilal kose
29.03.2010, 10:20
benden selamlar olsun salim abinin koyunune

Salim58
17.04.2010, 07:50
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


İnşallah Eylemez İmana Muhtaç

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
İnşallah eylemez imana muhtaç
Eğer bir kişide irfan oldukça
Beş vaktına devam edüp kış ve yaz
Dilinde zikr ile Kur'an oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Bihamdillah geçinirim az ile
Düşerim babına bin niyaz ile
Yanaşmam cehenneme söz ile
Muhammed Mustafa sultan oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Ümidim muhkemdir beş ile dörde
Ne havfim dünyada ne de mezarda
Mizanda sıratta korkulu yerde
Ebubekir Ömer Osman oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Sofunun hayını huyunu bilmem
Gafur ismi elde ummana dalmam
İnşallah mahşerde susuz da kalmam
Aliyülmurtaza aslan oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Allah Muhammedi mahzun göndermez
Ümmetinin hatırını sındırmaz
Cehennemde hicap edüp yandırmaz
İmam Hüseyin'le Hasan oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Ruhsatı yetmez mi bu kadar ahın
Rahmetinden fazla mıdır günahın
Aşıkıyım Hakkın Resulullahın
Kaçan ceset ile bu can oldukça
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Salim58
23.06.2010, 14:38
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

aysima58
23.06.2010, 17:24
selam ikinci köyüm deliktaş nasılsınız uşah valla biliyordums enin ikinci köyün örencik değilmi diyeceğinizi ama ben daha o köyü hiçbir defa bile görmedimki ama deliktaşa iki kez gittim gezdim içini biraz inişli yokuşlu ama güzel şirin bir köydü neyemi gittim düğüne be gelin getirdik kangala salim kardeşim köyün çok tatlı çok şirin.

_DuMaN_58
23.06.2010, 19:14
selam ikinci köyüm deliktaş nasılsınız uşah valla biliyordums enin ikinci köyün örencik değilmi diyeceğinizi ama ben daha o köyü hiçbir defa bile görmedimki ama deliktaşa iki kez gittim gezdim içini biraz inişli yokuşlu ama güzel şirin bir köydü neyemi gittim düğüne be gelin getirdik kangala salim kardeşim köyün çok tatlı çok şirin.

Abla benimde ikinci köyüm örencik :) halbiyen. halbiyende "ağ pınar" diye bir yer var. sizin eski muhtarın(mehmet şinayda" nın tarlasının oldugu bir yer :) ağ pınar süper bir yer. oraya sahip çıkın bence.

tabi deliktaş da ikinci köyüm sayılır ama deliktaş daha çok ilk köyümü gibi birşey. sonucta bizim büyük dedeler deliktaşdan gelmiş :) ...

Salim58
18.07.2010, 13:54
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

AĞAOĞULLARI
31.07.2010, 00:05
DELİKTAŞLI AŞIK RUHSATİYE SAHİP ÇIKANLAR.
Aşık Ruhsatinın Babası Ahmet .Anası Safiyedir. 1835 de doğar 1911 de vefat eder. Aşık Mustafa 12 yaşlarında anasını ve babasını kaybeder. Öksüz ve yetim kalan Mustafayı Deliktaş Derbent Ağası Ali Ağa himayesine alır sahiplenir. Bölgeyi yönetim ve denetim altında tutan ali Ağa ve sonrasında oğlu Salih Ağa ona iş verir aş verir netice de yine himayesinde bulunan yürük kızı mihri ile evlenbdirir. Ev yaptırır evini ayırır. Arkasından her türlü destegini de ihmal etmemiş. Yol göstermiş çeşitli iş kollarında çalıştırarak emeginin karşılıgını fazlasıyla vermiş. Zamanla birbirlerini baba oğul bilmişler. Ali Ağadan sonra oğlu Salih Ağa sahiplenmiş.Son zamanlarda Deliktaşta Hükümet konağı olarak bilinen Derbent Ağası Ali Ağanın da konağı yanmış. Aşık Ruhsatıyi yuvadan uçurmuşlar.Ruhsatinin adı Mustafadır Aşıklık mahlası Ruhsatidir.
1927 Yıllarına gelindiğinde Sıvasta Edebiyat öğretmeni olan Eflatun cem güney sahiplenmiştir. Köy köy gezerek şiirlerini derlemiş araştırmış incelemiş şiirlerini toplamış uzun ve yorucu bir çalışma neticesinde "Deliktaşlı Aşık Ruhsati " adı altında bir kitap yayınlamış.Türk halk edebiyatına girmesini sağlamış eseri günümüze kadar gelmiştir.
Sonradan Sivaslı vehbi cem aşkun sahiplenmiş şiirlerini biraz daha genişleterek kapsamlı bir çalışma ile Ruhsatiye sahip çıkmış .Yöre halkına tanıtmış sevdirmiş. Ona da ayrıca Teşekkür borçluyuz.
Daha sonraları benimde lıseden hocam olan Kadri özyalçın sahıplenmiş. Aşık Ruhsatıyı genişleterek farklı şiirlerini araştırarak bularak bir çalışma neticesinde o da bir eser çıkarmış .Ruhsatiye sahip çıkmış tanıtımında vesile olmuş.
Sonradan Mustafa nihat sahiplenmiş . Ruhsatinin farklı değişik şiirlerini toplayarak 1930 yıllarında Aşığa sahip çıkmış tanıtmış . Bunların çalışmaları ayri ayri el emegi göz nuru.
1930 yılında Sivasa tayin olan Ahmet Kutsi Tecer.Yılmadan ,yorulmadan Aşıklık gelenegini Sivasta yaygın hale getirmiş. Özel günler düzenlemiş. Türk şiir sanatına olan bağlılığını Türk halk şairlerinin geleneksel günlerini düzenlemiş. Halka tanıtmış yaygınlaştırmış.
Daha sonraları yine Sivasli hemşerimiz Dr Doğan Kaya beyefendi Aşık Ruhsatiyi sahiplenmiş . Türk Halk Edebiyatına olan saygi ve sevgisini "Aşık Ruhsati " adı altında çıkardığı eserle perçinlemiş. Aşık ruhsatı hakkında çeşitli çalışmalar yapan Sivaslı yazar hemşerilerimize ayrı ayrı Teşekkür ederiz. Ellerine ve gözlerine sağlık. Geçmişte Aşık Ruhsati hakkında bilgi ve belge veren ve emegi geçen herkese Teşekkür ederiz.
Aşık Ruhsati hakkında olaylar böyle gelişmekte iken ozanlar diyarı olan Sivas ta Aşık Ruhsatiye Deliktaşlı hemşerilerimiz çok geç sahip çıkmışlar. Uzun yıllar sonra sahiplenmişler. Aşık Ruhsati dernegini kurmuşlar. Ama her şeye rağmen yinede iyi bir çalışma yapmışlar. Uzun yıllar sonra tam teşekküllü Aşık Ruhsatiyi gün ışığına çıkarmışlar. Dernek çalışmalarında emeği geçen başta Dernek Başkanı Metin yıldırıma ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz .Mehmet Ağaoğulları Deliktaş Derbent ağaları ailesinden 31/7/2010. Dernekten her yıl gelenesel Aşık Ruhsati şenliklerinin devamını dileriz.

aysima58
31.07.2010, 01:57
merhabalar delikdaşlılar ne iş gorüyorsuuz kele hiç sesiiz solunuz çıhmıyor.eyimisiniz huuu.

Salim58
31.07.2010, 07:14
2010 Aşık Ruhsati Anma Programı.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

AĞAOĞULLARI
30.08.2010, 18:16
Zaman içerisinde Deliktaş'tan ayrılan genç nesil Delikta'ı iyi tanıyamaz. Deliktaş ı sadece Aşık Ruhsati'den dolayı tanımış olmaları üzücü doğrusu. Deliktaş sadece Aşık Ruhsati'den ibaret değil. O köyde yetişenler kendi köylerini iyi tanımamış olmaları da ayrı bir konu. O Köyün kurucusu Deliktaş Derbent ağaları sonrasında Aşık Ruhsati ve sonrasında da Deliktaşlı halkı.Halk kültürü ve gelenekleri toplumsal yapısı gelir. Deliktaş'ta hırsız pınarı var bu pınar bölge halkı tarafından çok iyi bilinir .Suyu çok soğuk' tur bu yolda yolculuk edenlerin ateşli yüreklerini soğutur onları mutluluğa sevkeder di. Buz gibi su içtikçe içesin gelir Ruhunda yanan Ateşi söndürür'dü. Hayalimde canlandırdığım o sudan şimdilerde bir eser kalmadı. Burası yolcuların konaklama mekanı idi. Bu sudan bir avuç içen şifa bulurdu. Akşam güneşi arzın üzerinden perde perde inmekte iken o suyun başında bir avuç içip dinlenmek sonra da biraz uyku kestirmek insan ruhuna zevk ve şevk verirdi. Uyandığında huzuru bulmuş olurdun. Deliktaş'ın Paşa pınarı bu pınardan su içen çok zeki ve uyanık olur derler. Başarılı ve çalışkan olarak değerlendirilir. Bu su'da çevre köyler tarafından bilinir ve tanınır. Kaynak suyudur buz gibidir Köyde kalkın hizmetinde dir. Bu pınarı Sivas paşası feyzullah paşa yaptırdığı için ismi paşa pınarı olarak kalmıştır. Ali ağa ve Abdullah döneminde (Deliktaş ağaları)Bu pınarında adı ve namı vardır. Dilden dile dolaşır dertli dertli akar suyun sesi ninni gelir insana uyumak istersin başında .Ela gözlerini uyku bürümüş pınar başında yatmış uyumuş uyku aleminde huzuru bulmuş derler. Bu pınar dertli pınar dile gelse de kimlere hizmet ettiğini ve başından geçenleri anlatsa çıltler dolusu kitap olur.
Ağustos ayında delik kayanın karı bitmez di uğrayan yolcuların yüreğini soğuturdu. Bir avuç kar bir surahi su gibidir buradan kar getirirdik. Çevre köyler köylerine kar taşırdı bu kar suları soğutur yürekleri rahatlatırdı. Karlı Dağlar da karanlık basınca Akşamlar farklı olurmuş. Geçmişi o yıllara göre ve o günün şartlarına göre değerlendirelim günümüzle değil. Deliktaş'tan hastalara kar getir derler. Bu karda kalmadı iklimler ve doğa yapısını değiştirdi.
Deliktaş'ta Avcular vardı. Tüfekli ibolar tanınmıştı. Bu köyden çok avcu çıkardı Davutlar vardı burada insanları nam ve şöhretleriyle anlatmak istedim.Ağızdan dolma tüfeklerle saçma atan tüfekler vardı.Kışın Tecer Dağlarını karış karış elerlerdi. Keklik ,Tavşan ne bulurlarsa boş dönmezlerdi.Tecer Dağlarında bulunan Dağkeçisi,geyik ve bir çok av hayvanını Deliktaşlı avcular bitirdi. Bu köy halkı ava çok meraklıydı.
Dliktaş'ın kışı dillere destan olmuştu. Kurt ulutan soğuklar vardı. Şiddetli kar bastırınca damların üzeri kapanırdı kapıdan kapıya tunelle gidilirdi. Kar yolları kapatınca dış dünya ile köy halkı irtibatı keserdi. 8 Ay kış 4 Ay yaz olurdu.Kar yolları kesince evli evine köylü köyüne dönerdi. Bir Şairimizin dizelerinde olduğu gibi . Tipiler dağları titretmiş gibi /Çığlardan bir olmuş tepeler düzler /Bir ana yüzüne hasretmiş gibi /Ufukta güneşi arıyor gözler .der tıpkı şiirde olduğu gibi Deliktaş'ın Dağları Ovaları kış uykusuna yatardı.
Yıllar öncesınde Deliktaş ta koyunculuk çok ileri idi. Köylünün merakı çoktu her evden aşağı yukarı bir sürü çıkardı. Boyalı koçlar,yanı kuzulu koyunlar vardı. Akşam serinliğinde koyun kuzu buluşunca bir bayram olurdu harman yerlerinde . Meleyen kuzular yavrusunu arayan koyunlar bir renk çümbüşünü oluştururdu. Bu Köyün koyunları çevrede tanınmıştı cıns koyunlar bu Köyde bulunurdu. Koçları da çok meşhurdu Köyde yetişen koyun cinsi'nin kemik yapısı da çok farklıydı. Satış pazarlarında bu cins koyunlar çok rağbet görürdü. Bunlardan da bir eser kalmadı.
Deliktaşta çoban Köpekleri de çok tanınmştır. Hayvancılığa meraklı olan köy halkı sürünün bekçisi olan köpeklerede çok mereklıydı. Bu köpekleri özel eğitir ve beslerlerdi. Karabaş ,Akbaş gibi cinsleri vardı. Bunların yavruları çok sevimli olurdu. Bir çift bir sürüye bekçilik ederdi. Bunların nesli günümüzde de devam ediyor.
Ayrıca Deliktaşta çok mahir teçrübeli sanatına meraklı Değirmen ustaları vardı. O yıllarda biz ağaçtan adam yaparız derlerdi. Suyun ,Değirmen taşının ve taşı döndüren pervanelerin en ince hassas noktalarını bilirlerdi. Buğdayın un halıne gelmesinde sanatlarının inceliklerini ortaya korlardı. İyi bir değirmen ustasının unu ve ondan yapılan Ekmek dillerde şamildi. Bunlar Tecer beşgözler su değirmenlerinde olurdu. Bu devirde kapandı şimdi yerlerinde yeller esiyor.
Dolaysıyla Deliktaş bu gibi özelliklere haizdi. Deliktaş'ın bu 8 tane özelliği günümüz de kayboldu. Bunlar yabana atılacak unsurlar değil deliktaş tarihine kazınmış olaylardı günümüzün gençleri bunları bilmeye bilir araştırmaları gereklıdır. Sevgiler
Ağaoğulları 30/8/2010.

Zaman içerisinde Deliktaş'tan ayrılan genç nesil Delikta'ı iyi tanıyamaz. Deliktaş ı sadece Aşık Ruhsati'den dolayı tanımış olmaları üzücü doğrusu. Deliktaş sadece Aşık Ruhsati'den ibaret değil. O köyde yetişenler kendi köylerini iyi tanımamış olmaları da ayrı bir konu. O Köyün kurucusu Deliktaş Derbent ağaları sonrasında Aşık Ruhsati ve sonrasında da Deliktaşlı halkı.Halk kültürü ve gelenekleri toplumsal yapısı gelir. Deliktaş'ta hırsız pınarı var bu pınar bölge halkı tarafından çok iyi bilinir .Suyu çok soğuk' tur bu yolda yolculuk edenlerin ateşli yüreklerini soğutur onları mutluluğa sevkeder di. Buz gibi su içtikçe içesin gelir Ruhunda yanan Ateşi söndürür'dü. Hayalimde canlandırdığım o sudan şimdilerde bir eser kalmadı. Burası yolcuların konaklama mekanı idi. Bu sudan bir avuç içen şifa bulurdu. Akşam güneşi arzın üzerinden perde perde inmekte iken o suyun başında bir avuç içip dinlenmek sonra da biraz uyku kestirmek insan ruhuna zevk ve şevk verirdi. Uyandığında huzuru bulmuş olurdun. Deliktaş'ın Paşa pınarı bu pınardan su içen çok zeki ve uyanık olur derler. Başarılı ve çalışkan olarak değerlendirilir. Bu su'da çevre köyler tarafından bilinir ve tanınır. Kaynak suyudur buz gibidir Köyde kalkın hizmetinde dir. Bu pınarı Sivas paşası feyzullah paşa yaptırdığı için ismi paşa pınarı olarak kalmıştır. Ali ağa ve Abdullah döneminde (Deliktaş ağaları)Bu pınarında adı ve namı vardır. Dilden dile dolaşır dertli dertli akar suyun sesi ninni gelir insana uyumak istersin başında .Ela gözlerini uyku bürümüş pınar başında yatmış uyumuş uyku aleminde huzuru bulmuş derler. Bu pınar dertli pınar dile gelse de kimlere hizmet ettiğini ve başından geçenleri anlatsa çıltler dolusu kitap olur.
Ağustos ayında delik kayanın karı bitmez di uğrayan yolcuların yüreğini soğuturdu. Bir avuç kar bir surahi su gibidir buradan kar getirirdik. Çevre köyler köylerine kar taşırdı bu kar suları soğutur yürekleri rahatlatırdı. Karlı Dağlar da karanlık basınca Akşamlar farklı olurmuş. Geçmişi o yıllara göre ve o günün şartlarına göre değerlendirelim günümüzle değil. Deliktaş'tan hastalara kar getir derler. Bu karda kalmadı iklimler ve doğa yapısını değiştirdi.
Deliktaş'ta Avcular vardı. Tüfekli ibolar tanınmıştı. Bu köyden çok avcu çıkardı Davutlar vardı burada insanları nam ve şöhretleriyle anlatmak istedim.Ağızdan dolma tüfeklerle saçma atan tüfekler vardı.Kışın Tecer Dağlarını karış karış elerlerdi. Keklik ,Tavşan ne bulurlarsa boş dönmezlerdi.Tecer Dağlarında bulunan Dağkeçisi,geyik ve bir çok av hayvanını Deliktaşlı avcular bitirdi. Bu köy halkı ava çok meraklıydı.
Dliktaş'ın kışı dillere destan olmuştu. Kurt ulutan soğuklar vardı. Şiddetli kar bastırınca damların üzeri kapanırdı kapıdan kapıya tunelle gidilirdi. Kar yolları kapatınca dış dünya ile köy halkı irtibatı keserdi. 8 Ay kış 4 Ay yaz olurdu.Kar yolları kesince evli evine köylü köyüne dönerdi. Bir Şairimizin dizelerinde olduğu gibi . Tipiler dağları titretmiş gibi /Çığlardan bir olmuş tepeler düzler /Bir ana yüzüne hasretmiş gibi /Ufukta güneşi arıyor gözler .der tıpkı şiirde olduğu gibi Deliktaş'ın Dağları Ovaları kış uykusuna yatardı.
Yıllar öncesınde Deliktaş ta koyunculuk çok ileri idi. Köylünün merakı çoktu her evden aşağı yukarı bir sürü çıkardı. Boyalı koçlar,yanı kuzulu koyunlar vardı. Akşam serinliğinde koyun kuzu buluşunca bir bayram olurdu harman yerlerinde . Meleyen kuzular yavrusunu arayan koyunlar bir renk çümbüşünü oluştururdu. Bu Köyün koyunları çevrede tanınmıştı cıns koyunlar bu Köyde bulunurdu. Koçları da çok meşhurdu Köyde yetişen koyun cinsi'nin kemik yapısı da çok farklıydı. Satış pazarlarında bu cins koyunlar çok rağbet görürdü. Bunlardan da bir eser kalmadı.
Deliktaşta çoban Köpekleri de çok tanınmştır. Hayvancılığa meraklı olan köy halkı sürünün bekçisi olan köpeklerede çok mereklıydı. Bu köpekleri özel eğitir ve beslerlerdi. Karabaş ,Akbaş gibi cinsleri vardı. Bunların yavruları çok sevimli olurdu. Bir çift bir sürüye bekçilik ederdi. Bunların nesli günümüzde de devam ediyor.
Ayrıca Deliktaşta çok mahir teçrübeli sanatına meraklı Değirmen ustaları vardı. O yıllarda biz ağaçtan adam yaparız derlerdi. Suyun ,Değirmen taşının ve taşı döndüren pervanelerin en ince hassas noktalarını bilirlerdi. Buğdayın un halıne gelmesinde sanatlarının inceliklerini ortaya korlardı. İyi bir değirmen ustasının unu ve ondan yapılan Ekmek dillerde şamildi. Bunlar Tecer beşgözler su değirmenlerinde olurdu. Bu devirde kapandı şimdi yerlerinde yeller esiyor.
Dolaysıyla Deliktaş bu gibi özelliklere haizdi. Deliktaş'ın bu 8 tane özelliği günümüz de kayboldu. Bunlar yabana atılacak unsurlar değil deliktaş tarihine kazınmış olaylardı günümüzün gençleri bunları bilmeye bilir araştırmaları gereklıdır. Sevgiler
Ağaoğulları 30/8/2010.

Salim58
30.08.2010, 19:29
SEFA GELDİNİZ

Aşığın kıymetini bilen erenler,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!
Kültürü, töreyi, ilmi sevenler,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

O ki sözlerini Hak’tan söyleyen,
İlahi aşk ile candan inleyen,
Nice ermiş gibi yüzü gülmeyen,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

Bazen rençber oldu, bazende usta,
Nasihat eyledi düşmana dosta,
Çileyi yaşadı yazda ve kışta,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

İlahi badeyi Kertme’de içti,
Faninin atlasın söz ile biçti,
Dokuzyüzonbirde Dünya’dan göçtü,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

Minhacı’sı onun aşık oğludur,
Ağgelin’in derdi gayet zorludur,
Özüne bakarsan Samet soyludur,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

Nice aşıklarla cengi kazandı,
Seyyah oldu çok yerlere uzandı,
“Topraklar başına”deyip yazandı,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

Peygamberi sevdi, Rabbi’ne taptı,
Aynı sevda beni Meçhuli yaptı,
Cümle dostlar bize şerefler kattı,
Ruhsat’ın Köyü’ne sefa geldiniz!

(Meçhuli)

OSMAN ECE
08.09.2010, 12:53
başta saygı değer salim beyin ve bütün deliktaşlıların bayramı mubarek olsun

Salim58
09.09.2010, 14:59
başta saygı değer salim beyin ve bütün deliktaşlıların bayramı mubarek olsun

Çok Teşekkür Ederim Osman Abi.Bende Senin Ve Tüm Köylülerimin Bayramını Kutlarım.Rabbim Daha Nice Güzel Bayramlar Görmemizi Nasip Eder İnşaallah..

doğan bulut58
09.09.2010, 17:24
salim kardeşim ve ailesinin vede tüm deliktaşlı hemşerilerimin bayramını kutlar esenlikler dilerim


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

OSMAN ECE
17.11.2010, 15:48
başta salim beyin ve tüm ailesinin ve tüm delik taşlıların kurban bayramını kutlarım

OSMAN ECE
01.01.2011, 16:43
başta saygı değer salim bey ve tüm ailesi olmak üzere tüm deliktaş
halkının yeni yılını kutlar hayırlara vesiyle olmasını allahtan dilerim

bilal kose
01.01.2011, 17:01
Tum delikdasli hemserilerimin yeni yili kutlu olsun.

Salim58
21.06.2011, 08:31
Büyük Ozan Aşık Ruhsati'yi Anma Etkinliklerine Davetlisiniz.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

OSMAN ECE
21.06.2011, 14:14
mekanın cennet olsun büyük usta gönül insanı

OSMAN ECE
26.08.2011, 14:28
başta salim bey ve ailesinin tüm müslümanların deliktaşlıların mübarek kadir gecesini kutluyorum

AĞAOĞULLARI
31.03.2012, 23:19
SAYIN SEVA YAPMIŞ OLDUĞUNUZ ALINTI İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. BU ALINTIYI ARKADAŞIM DOSTUMUZ ARŞİVCİ SALİH ŞAHININDİR HEMŞERİ CANLI BİR ARKADAŞTIR. YENİ NESİL BU BÖLGENİN TANITIMINI BİLMİYOR .KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE DONATILMIŞTIR. HİÇ BİR BELGE VE KAYNAK GÖSTERİLMEDEN RESMİYET KAZANILMAZ. BU BİLGİLERİ ÇEVRE HALKINA AŞILAMAK GEREK. DELİKTAŞ HAKKINDA SALİH BEYLE OSMANLI ARŞİVİNDE ÇOK UĞRAŞ VERDİK. DELİKTAŞI TARİHİ BELGELERİYLE GÜN İŞİĞINA ÇOKARDIK

BEN DE DELİKTAŞA İLK YERLEŞEN VE O KÖYÜ ŞENLENDİREN DELİKTAŞ DERBENT AĞALARININ SOYUNDAN GELEN BİR ARAŞTIRMACIYIM. BİRÇOK KAYNAK KARIŞTIRDIM VE ARŞİVDEN KAYITLARINI ÇIKARDIM BUNLARI OSMANLICADAN SADELEŞTİREREK BU GÜNKÜ DİLİMİZE CEVİRTTİRDİM. SİVASLA İLGİLİ 4 ADET BASIMA HAZIR KİTAP HAZIRLADIM. İNŞALLAH YAKINDA BASILACAK . DELİKTAŞ BİZİM İLK KÖYÜMÜZ KÖKENİMİZ 1600 YILINDA DAĞISTANDAN GELEREK UZUN YILLAR SONRA DELİKTAŞ A YERLEŞMİŞİZ. DELİKTAŞ DERBENT AĞALIĞI FERMANLA İLK ÖNCE ABDULLAH AĞAYA SONRADA OĞLU SALİH AĞAYA VERİLMİŞ VE BU BÖLGEYİ HAKİMİYETLERİ ALTINA ALMİŞLAR ŞER ODAKLARDAN KORUMUŞLAR.

1765 YILLARINDA FERMANDA SABİTTİR DERBENT AĞALIĞINI ÜSLENMİŞLER 1910 YILLARINA KADAR DEVAM ETMİŞLER O YILDAN SONRADA JANDARMA TEŞKİLATINA DEVREDİLMİŞ. DERBENTLİKLER KALDIRILMIŞ HAKİMİYET JANDARMAYA GEÇMİŞ. BU TEŞKİLATIN SOYUNDAN GELENLER OLARAK 3 GURUPTA BULUNMAKTADIRLAR. DELİKTAŞ KÖYÜ, ÖMERAĞA ÇİFTLİĞİ, GEVEN KÖYÜ OLARAK BÖLGELERİNDE İKAMET ETMEKTEDİRLER. SOYADLARI İSE AĞAOĞULLARI,TECER, YALÇIN,ERDOĞDU, DERBENTOĞLU OLARAK BİLİNİR.

( ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]İKTAS.COM )SİTESİNDE DELİKTAŞLA İLGİLİ OSMANLI ARAŞTIRMALARIM VAR . BURAYI TIKLARSANIZ DAHA DETAYLI BİLGİLERE ULAŞABİLİRSİNİZ. DELİKTAŞ DERNEGİNE DELİKTAŞLA İLGİLİ NE VARSA HEPSİNİ VERDİM . ORADA CAN KURTARAN LA İLGİLİ,KURUSIRT AT YARIŞLARIYLA İLGİLİ, DELİKTAŞA YAPILAN BASKINLARLA İLGİLİ,VE DELİKTAŞ ,ALACAHAN DERBENTLERİNİN DERBENTLİKLERİNİN SIYASAL VE EKONOMİK ANLAŞMAZLİKLARINI GÖREBİLİRSİNİZ. ( OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA DERBEN TEKİLATI) (OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA AŞİRETLERİN İSKANI) ( SEYYAHLARIN GÖZÜYLE SİVAS ) DAHA BİRÇOK KAYNAK VAR.

VON MOLTKENİN VE ANDRENİN DELİKTAŞTA MİSAFİR OLDUĞU EV VE DELİKTAŞ DERBENTİ BÜYÜK DEDELERİMİZ OLAN ALİ AĞANIN EVİDİR DELİKTAŞTA KALAN GÜNÜMÜZDE YALÇIN SOYADLILAR BULUNMAKTADIR.

AŞIK RUHSATİ İLE İLGİLİ BİRÇOK KAYNAKLAR VAR. BU OZANIMIZI DA DELİKTAŞTAŞ DERNEĞİ GÜN IŞIĞINA ÇIKARDI ONLARADA AYRICA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ. EFLATUN CEM GÜNEY, TÜRKÇE HOCAM KADRİ ÖZYALCIN,HEMŞEHRİMİZ DOĞAN KAYA GİBİ YAZARLARIMIZIN ESERLERİYLE MEYDANA ÇIKTI. AYRICA DOĞAN KAYANIN ESERİNDE RUHSATİNİN OĞLU MİNHACININ ŞİİRLERİ VE AĞGÜL KONULU BİR HİKAYESİ VAR. BÜYÜK DEDEMLER ALİ AĞA VE SALİH AĞA İLE İLGİLİ GÜZEL BİR ESER. HOÇCA KALIN

DELİKTAŞI TANIYALIM TANITALIM, AŞIK RUHSATİYİ TANIYALIM TANITALIM,MİNHACIYI TANIYALİM TANITALİM. BU HALK OZANLARIMIZ BİZİM KÜLTÜR MİRASIMIZDIR ÖNEM VERELİM ESERLERİNİ OKUYALIM OKUTALIM.
SEVGİLERİMLE HOŞCA KALIN . BİLGİ ÇOK YAŞLILIK VAR SERDE AĞAOĞULLARI.