leblebi82
30.12.2007, 21:55
Arkadaşlar bir meseleyi sizinle paylaşmak istedim. Ben Sivas Merkez doğumlu birisi olarak yanlış bir düşünceyi düzeltmek istedim. Zira hem bir Tarihçi hem de bir gazeteci olarak bunu kendime görev biliyorum.
Bildiğiniz gibi Sivas'ımız Türkiye'de en çok yerleşme birimine sahip bir il konumundadır. Hem de ülkemizin toprak bakımından ikinci büyük vilayeti olduğundan Sivaslılık tanımı içerisine çok geniş bir vatan parçasını dahil etmemiz mümkündür. Hatta Sivas'ın Osmanlı döneminde Sancak Merkezi olduğunu da bu hesaba katarsak Şebnikarahisar v.b. gibi bazı yerlerin de bu coğrafi yapının içerisinde kabul edildiğini hatırlatmak yerinde olacaktır.
Bunu neden hatırlattığımı belirtmem gerekirse özellikle bazı konuşmalarda veya kendimizi tanıtmamız gerektiğinde Sivaslı olduğumuzu ifade ettikten sonra buranın büyük bir coğrafya olmasından dolayı Sivas'ın neresinden olduğumuz sorusu gündeme gelir. Sivas'ın yerlisi olduğumuzu söylediğimiz zaman bazı kişilerin yanlış bir tutumla Sivas'ın yerlileri hakkında mesnetsiz bazı yorumlarda bulunduğuna şahitlik ettiğimiz olmuştur.
Belki bazen cahillik nedeniyle, bazen şaka olarak takılmak için kullanılan bu ifadelerin özellikle benim gibi hayatının önemli bir dönemini başka şehirlerde geçirmiş bir kişinin karşısına o şehirlerde de çıkıyor olması bu meselenin halledilmesi gereken bir konu olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu konuda ypmış olduğum çalışmaların çok kısa bir özetine değinip burada değerli vaktinizi almadan konuyu açıklamak istedim. Sivas'ın yerlisi olanlar hakkında bazen yanlış bir şekilde kullanılan "Poşa" ifadesinin genellikle Kafkas Çingeneleri için kullanıldığını görmekteyiz. Bu insanlar geçimlerini göçebe veya Konar-göçer sürdürdükleri için gerçi zaten bir yerin yerlileri olmaları mümkün değildir ama tabiki diğer şehirlerde olduğu gibi zamanla Sivas bölgesine göçler de yapmışlardır. Yani daha en baştan bu ifadenin yanlışlığı ortaya çıkmaktadır.
İkincisi Sivas bölgesi Anadolu'da en başta Türkleşen bölgelerin başında gelmektedir. Malazgirt Savaşı (1071) sonrası kısa bir süre içinde bölgede Danişmend hakimiyeti sağlanmıştır. Bu zamana kadar diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi şehirde Bizanslı, Ermeni, Gürcü unsurların yer aldığını biliyoruz. Zamanla Selçuklu hakimiyeti ve Osmanlı döneminde İslam Hukuku çerçevesinde şehirdeki Türk varlığı dışında kalan unsurların Ehl-i Zimmet statüsünde ve Millet Sistemi içerisinde diledikleri gibi yaşadıklarını, kendi mahallelerinde oturduklarını ve özellikle ticaret ve zanaat konusundaa faliyet gösterdiklerini görmek mümkündür. Dolayısıyla şehirdeki Türk varlığının ilk zamanlardan itibaren önemli ölçüde korunduğu muhakkaktır.
Ankara Savaşı ile 93 Harbi (1877-1878) gibi hadiseler Sivas'ın demografik yapısı ile ilgili önemli hadiselerdir. 93 Harbi sırasında Rus zulmünden kaçan önemli bir Türk unsurunun Sivas'a göç ettikleri bilinmektedir. Özellikle bugün Çavuşbaşı bölgesinin ve bazı merkez köylerinin temelleri o dönemde atılmıştır. Zaten I. Dünya Savaşı sırasında işgal yaşamayan şehrin nüfus yapısı korunmuştur. Hatta güvenli olması nedeniyle Milli Mücadeleye 108 gün kadar ev sahipliği yapmıştır.
Temel çıkış noktalarını açıkladığım konu hakkında yorumları size bırakıyorum. Özellikle Sivas'ın yerlilerinin yabancılar olduğunu söylemenin yanlışlığını başka şehirler için de aynı şeylerin söylenebileceği noktasına getirmek istemedim. Çünkü bu mantığa göre bizim Orta Asya'ya gitmemiz gerekir. Ama şükür ki; Türkiye bizim vatanımız, sebebimiz, çaremizdir.
Sivas ile ilgili yanlış yorumlar yapıp veya mesnetsiz değerlendirmelere itibar edip şehrimizin imajını zedelemeyelim.
Bildiğiniz gibi Sivas'ımız Türkiye'de en çok yerleşme birimine sahip bir il konumundadır. Hem de ülkemizin toprak bakımından ikinci büyük vilayeti olduğundan Sivaslılık tanımı içerisine çok geniş bir vatan parçasını dahil etmemiz mümkündür. Hatta Sivas'ın Osmanlı döneminde Sancak Merkezi olduğunu da bu hesaba katarsak Şebnikarahisar v.b. gibi bazı yerlerin de bu coğrafi yapının içerisinde kabul edildiğini hatırlatmak yerinde olacaktır.
Bunu neden hatırlattığımı belirtmem gerekirse özellikle bazı konuşmalarda veya kendimizi tanıtmamız gerektiğinde Sivaslı olduğumuzu ifade ettikten sonra buranın büyük bir coğrafya olmasından dolayı Sivas'ın neresinden olduğumuz sorusu gündeme gelir. Sivas'ın yerlisi olduğumuzu söylediğimiz zaman bazı kişilerin yanlış bir tutumla Sivas'ın yerlileri hakkında mesnetsiz bazı yorumlarda bulunduğuna şahitlik ettiğimiz olmuştur.
Belki bazen cahillik nedeniyle, bazen şaka olarak takılmak için kullanılan bu ifadelerin özellikle benim gibi hayatının önemli bir dönemini başka şehirlerde geçirmiş bir kişinin karşısına o şehirlerde de çıkıyor olması bu meselenin halledilmesi gereken bir konu olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu konuda ypmış olduğum çalışmaların çok kısa bir özetine değinip burada değerli vaktinizi almadan konuyu açıklamak istedim. Sivas'ın yerlisi olanlar hakkında bazen yanlış bir şekilde kullanılan "Poşa" ifadesinin genellikle Kafkas Çingeneleri için kullanıldığını görmekteyiz. Bu insanlar geçimlerini göçebe veya Konar-göçer sürdürdükleri için gerçi zaten bir yerin yerlileri olmaları mümkün değildir ama tabiki diğer şehirlerde olduğu gibi zamanla Sivas bölgesine göçler de yapmışlardır. Yani daha en baştan bu ifadenin yanlışlığı ortaya çıkmaktadır.
İkincisi Sivas bölgesi Anadolu'da en başta Türkleşen bölgelerin başında gelmektedir. Malazgirt Savaşı (1071) sonrası kısa bir süre içinde bölgede Danişmend hakimiyeti sağlanmıştır. Bu zamana kadar diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi şehirde Bizanslı, Ermeni, Gürcü unsurların yer aldığını biliyoruz. Zamanla Selçuklu hakimiyeti ve Osmanlı döneminde İslam Hukuku çerçevesinde şehirdeki Türk varlığı dışında kalan unsurların Ehl-i Zimmet statüsünde ve Millet Sistemi içerisinde diledikleri gibi yaşadıklarını, kendi mahallelerinde oturduklarını ve özellikle ticaret ve zanaat konusundaa faliyet gösterdiklerini görmek mümkündür. Dolayısıyla şehirdeki Türk varlığının ilk zamanlardan itibaren önemli ölçüde korunduğu muhakkaktır.
Ankara Savaşı ile 93 Harbi (1877-1878) gibi hadiseler Sivas'ın demografik yapısı ile ilgili önemli hadiselerdir. 93 Harbi sırasında Rus zulmünden kaçan önemli bir Türk unsurunun Sivas'a göç ettikleri bilinmektedir. Özellikle bugün Çavuşbaşı bölgesinin ve bazı merkez köylerinin temelleri o dönemde atılmıştır. Zaten I. Dünya Savaşı sırasında işgal yaşamayan şehrin nüfus yapısı korunmuştur. Hatta güvenli olması nedeniyle Milli Mücadeleye 108 gün kadar ev sahipliği yapmıştır.
Temel çıkış noktalarını açıkladığım konu hakkında yorumları size bırakıyorum. Özellikle Sivas'ın yerlilerinin yabancılar olduğunu söylemenin yanlışlığını başka şehirler için de aynı şeylerin söylenebileceği noktasına getirmek istemedim. Çünkü bu mantığa göre bizim Orta Asya'ya gitmemiz gerekir. Ama şükür ki; Türkiye bizim vatanımız, sebebimiz, çaremizdir.
Sivas ile ilgili yanlış yorumlar yapıp veya mesnetsiz değerlendirmelere itibar edip şehrimizin imajını zedelemeyelim.