fertelliyim
17.01.2008, 13:35
İNTERNETTEN ALINTIDIR.
Arkadaşım Erdoğan KAYIHAN’dan alıntıdır.
Bölünmemenin, Yıkılmamanın TEK YOLU ŞUDUR:
Büyük Hun imparatoru Atilla diyor ki;
Eğer sınırlarınızda sorun varsa,
bunu gidermenin tek yolu,
sınırlarınızı genişletmektir. ..!!
Son günlerde "Bölüneceğiz, bölünmek üzereyiz,
bölmeye çalışıyorlar" söylemleri çok fazla artmış ve
kamuoyu üzerinde etkili olmaya başlamıştır..
Bu durum Kodadı medya tarafından üzüntüyle
izlenmektedir. .
Yüce Türk halkı şunu bilmelidir ki, bedeli ne olursa
olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse bölemeyecek,
yıkamayacaktır. .
Bütün bu yapılanlar, yabancı devletlerin yerli
işbirlikçiler eliyle yürüttüğü PSİKOLOJİK SAVAŞ’ın
bir parçasıdır..
Türk halkının beyninde bölünme korkusu
yaratılarak, “Ya iç savaşa gidecek ya da Barzani
denen teröristi tanıyacak ve iç savaştan
kurtulacaksını z” mesajı verilmektedir. .
Barzani’nin tanınması durumunda, 7-8 yıl sonra
iyice güçlenen ve palazlanan terörist Barzani’nin,
denize açılmak için Türkiye’nin önüne dikileceği
gerçeği Türk milletinden saklanmaya çalışılmaktadır..
Oysa, Papa’yı önünde diz çöktürerek yüzüğünü
öptüren Büyük Hun İmparatoru Atilla diyor ki;
“Eğer sınırlarınızda sorun varsa, sorunu gidermenin
tek yolu vardır: Sınırlarınızı GENİŞLETMEK...
Bu, çok doğru bir yaklaşımdır..
Dikkat edilirse, Türkiye yıllardır sürekli olarak
defans yapmaktadır.. Atağa kalkma girişimlerinde
bile, dünyanın nasıl çark ettiği son 8 asker için dişini
gösterdiği anlarda bir kez daha ortaya çıkmıştır..
Türk Milletine sürekli olarak korku yaşatılmaktadır,
“Yıkılacaksınız, bölüneceksiniz” diye.. Ve, önüne
gelen Türkiye’den toprak istemektedir. .
“Şurası benim, burası benim” denilerek..
Basiretsiz ve sadece kendi siyasi çıkarlarını
düşünen Türk yöneticiler ise “Bizim kimsenin bir
karış toprağında gözümüz yok” sözü gibi korkak,
sorunu gizleyen cümleler ile durumu
geçiştirmektedirler. ..
Burada sorulması gereken soru şudur:
Kardeşim, senin, kimsenin toprağında gözün
olmaya bilir, ama onların var..!! Senin de onların
toprağında gözün olsun ki, toprağını kaybetmek
istemeyen devletlere karşı bir caydırıcılığın olsun..
Hep korkan taraf biz mi olacağız...!!?
Onlar haritalar yayınlıyorlarsa,
sen de yayınlayacaksın
GENİŞLETİLMİŞ TÜRKİYE HARİTALARINI..
Resmi olarak yapamıyorsan, el altından yapacaksın..
Yaptırtacaksın. .
Sen de onların ruhsal dengelerini bozacaksın..
Vücut kimyalarını bozacaksın..! !
Sonra da keyifle "onları" seyredeceksin. .
Sana bu acıları yaşatanların moralini darmadağın
edeceksin.. Hayatı zindan edeceksin..
onlar da “bölünme, çarpılma, toplama veya çıkarma”
korkuları yaşacaklardır. .
Yani, demek isteyeceksin ki,
“Sen benim toprağıma göz dikersen, ben de senin
toprağına göz dikerim..
Bu işin sonu fena olur..”
Bak o zaman Halk düşmanı Faşist teröristleri
desteklerler mi..? O zaman bilecekler ki,
kendileri birilerini desteklerse,
Türkiye’de birilerini destekleyecektir. ..
Durum tam da budur..!!
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün
“Yurtta sulh, dünyada sulh” sözü bizim basiretsiz ve
korkak yöneticilerimiz tarafından yanlış anlaşılmış,
yanlış uygulanmıştır.. .
Çapsız politikacılar bu sözü eritmişlerdir. .
Oysa işin aslı öyle değildir..
Atatürk asla “korkak olun” dememiştir..
Elbette ki “En kötü barış, en iyi savaştan iyidir”
ancak, sürekli acı çeken taraf sen olmamalısın..! !
Bu durum büyük bir haksızlıktır..
Herkesin bir ideali, varmak istediği bir yer vardır..
Mesela, Yunan’ın, Kıbrıslı Rum'un, Barzani'nin,
Ermeni’nin, Fransız'ın, Alman’ın, İngiliz'in,
Amerika'nın bir menzili, 25-30 yıl sonra ya da 50-60 yıl
sonra varacakları hedefleri vardır, kafalarındaki
haritaları hazırdır.. Peki, Türk'ün neden varmak
istediği bir haritası olmasın..?
Olmalıdır..
Eğer olursa, karşındakilerin de korkuları olur,
senin karşında..!!
Kısacası,
Eğer başkalarının senin toprağında gözü varsa,
senin de onların toprağında gözün olmalıdır..
En azından, gözün yoksa da olduğunu
hissettirmelisin. . Gözün varmış gibi davranmalısın. .
Böylece, psikolojik üstünlük sağlamış olursun..
Oysa, psikolojik üstünlük sürekli olarak karşı
güçlerdedir..
Hiçbir şey yapamıyorsan DİK durmayı becereksin..
Bir kez daha hatırlatmakta yarar var..
Papa’yı önünde diz çöktüren Büyük Hun
İmparatoru Atilla’ya kulak verin:
Eğer sınırlarınızda sorun varsa,
SINIRLARINIZI GENİŞLETİN
sorunu halletmiş olursunuz..! !
Ve, Unutulmamalıdır ki, Atatürk de diyor ki;
"Bayrağımızın 1 ay bile dalgalandığı her yerde,
(zamanı geldiğinde) iddiamız vardır...!!"
İşte olay BUDUR..!!
O zaman kusura bakmayın,
bu harita da TÜRK gençliğinden size armağan olsun.
Atatürk'ün Lozan Antlaşmasından dokuz yıl sonra (1933)
General Mac Arthur'a söylediği "Allah nasip eder,
ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım.
Selânik de dâhil Batı Trakya’yı TÜRKİYE hudutları içerisine katacağım”
sözlerini hatırlatıyor, biz ATATÜRK çocukları, sevgili müttefiklerimize
TÜRKLERLE uğraşmamasını tavsiye ediyoruz.
Arkadaşım Erdoğan KAYIHAN’dan alıntıdır.
Bölünmemenin, Yıkılmamanın TEK YOLU ŞUDUR:
Büyük Hun imparatoru Atilla diyor ki;
Eğer sınırlarınızda sorun varsa,
bunu gidermenin tek yolu,
sınırlarınızı genişletmektir. ..!!
Son günlerde "Bölüneceğiz, bölünmek üzereyiz,
bölmeye çalışıyorlar" söylemleri çok fazla artmış ve
kamuoyu üzerinde etkili olmaya başlamıştır..
Bu durum Kodadı medya tarafından üzüntüyle
izlenmektedir. .
Yüce Türk halkı şunu bilmelidir ki, bedeli ne olursa
olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse bölemeyecek,
yıkamayacaktır. .
Bütün bu yapılanlar, yabancı devletlerin yerli
işbirlikçiler eliyle yürüttüğü PSİKOLOJİK SAVAŞ’ın
bir parçasıdır..
Türk halkının beyninde bölünme korkusu
yaratılarak, “Ya iç savaşa gidecek ya da Barzani
denen teröristi tanıyacak ve iç savaştan
kurtulacaksını z” mesajı verilmektedir. .
Barzani’nin tanınması durumunda, 7-8 yıl sonra
iyice güçlenen ve palazlanan terörist Barzani’nin,
denize açılmak için Türkiye’nin önüne dikileceği
gerçeği Türk milletinden saklanmaya çalışılmaktadır..
Oysa, Papa’yı önünde diz çöktürerek yüzüğünü
öptüren Büyük Hun İmparatoru Atilla diyor ki;
“Eğer sınırlarınızda sorun varsa, sorunu gidermenin
tek yolu vardır: Sınırlarınızı GENİŞLETMEK...
Bu, çok doğru bir yaklaşımdır..
Dikkat edilirse, Türkiye yıllardır sürekli olarak
defans yapmaktadır.. Atağa kalkma girişimlerinde
bile, dünyanın nasıl çark ettiği son 8 asker için dişini
gösterdiği anlarda bir kez daha ortaya çıkmıştır..
Türk Milletine sürekli olarak korku yaşatılmaktadır,
“Yıkılacaksınız, bölüneceksiniz” diye.. Ve, önüne
gelen Türkiye’den toprak istemektedir. .
“Şurası benim, burası benim” denilerek..
Basiretsiz ve sadece kendi siyasi çıkarlarını
düşünen Türk yöneticiler ise “Bizim kimsenin bir
karış toprağında gözümüz yok” sözü gibi korkak,
sorunu gizleyen cümleler ile durumu
geçiştirmektedirler. ..
Burada sorulması gereken soru şudur:
Kardeşim, senin, kimsenin toprağında gözün
olmaya bilir, ama onların var..!! Senin de onların
toprağında gözün olsun ki, toprağını kaybetmek
istemeyen devletlere karşı bir caydırıcılığın olsun..
Hep korkan taraf biz mi olacağız...!!?
Onlar haritalar yayınlıyorlarsa,
sen de yayınlayacaksın
GENİŞLETİLMİŞ TÜRKİYE HARİTALARINI..
Resmi olarak yapamıyorsan, el altından yapacaksın..
Yaptırtacaksın. .
Sen de onların ruhsal dengelerini bozacaksın..
Vücut kimyalarını bozacaksın..! !
Sonra da keyifle "onları" seyredeceksin. .
Sana bu acıları yaşatanların moralini darmadağın
edeceksin.. Hayatı zindan edeceksin..
onlar da “bölünme, çarpılma, toplama veya çıkarma”
korkuları yaşacaklardır. .
Yani, demek isteyeceksin ki,
“Sen benim toprağıma göz dikersen, ben de senin
toprağına göz dikerim..
Bu işin sonu fena olur..”
Bak o zaman Halk düşmanı Faşist teröristleri
desteklerler mi..? O zaman bilecekler ki,
kendileri birilerini desteklerse,
Türkiye’de birilerini destekleyecektir. ..
Durum tam da budur..!!
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün
“Yurtta sulh, dünyada sulh” sözü bizim basiretsiz ve
korkak yöneticilerimiz tarafından yanlış anlaşılmış,
yanlış uygulanmıştır.. .
Çapsız politikacılar bu sözü eritmişlerdir. .
Oysa işin aslı öyle değildir..
Atatürk asla “korkak olun” dememiştir..
Elbette ki “En kötü barış, en iyi savaştan iyidir”
ancak, sürekli acı çeken taraf sen olmamalısın..! !
Bu durum büyük bir haksızlıktır..
Herkesin bir ideali, varmak istediği bir yer vardır..
Mesela, Yunan’ın, Kıbrıslı Rum'un, Barzani'nin,
Ermeni’nin, Fransız'ın, Alman’ın, İngiliz'in,
Amerika'nın bir menzili, 25-30 yıl sonra ya da 50-60 yıl
sonra varacakları hedefleri vardır, kafalarındaki
haritaları hazırdır.. Peki, Türk'ün neden varmak
istediği bir haritası olmasın..?
Olmalıdır..
Eğer olursa, karşındakilerin de korkuları olur,
senin karşında..!!
Kısacası,
Eğer başkalarının senin toprağında gözü varsa,
senin de onların toprağında gözün olmalıdır..
En azından, gözün yoksa da olduğunu
hissettirmelisin. . Gözün varmış gibi davranmalısın. .
Böylece, psikolojik üstünlük sağlamış olursun..
Oysa, psikolojik üstünlük sürekli olarak karşı
güçlerdedir..
Hiçbir şey yapamıyorsan DİK durmayı becereksin..
Bir kez daha hatırlatmakta yarar var..
Papa’yı önünde diz çöktüren Büyük Hun
İmparatoru Atilla’ya kulak verin:
Eğer sınırlarınızda sorun varsa,
SINIRLARINIZI GENİŞLETİN
sorunu halletmiş olursunuz..! !
Ve, Unutulmamalıdır ki, Atatürk de diyor ki;
"Bayrağımızın 1 ay bile dalgalandığı her yerde,
(zamanı geldiğinde) iddiamız vardır...!!"
İşte olay BUDUR..!!
O zaman kusura bakmayın,
bu harita da TÜRK gençliğinden size armağan olsun.
Atatürk'ün Lozan Antlaşmasından dokuz yıl sonra (1933)
General Mac Arthur'a söylediği "Allah nasip eder,
ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım.
Selânik de dâhil Batı Trakya’yı TÜRKİYE hudutları içerisine katacağım”
sözlerini hatırlatıyor, biz ATATÜRK çocukları, sevgili müttefiklerimize
TÜRKLERLE uğraşmamasını tavsiye ediyoruz.