leblebi82
01.02.2008, 20:55
Ben de Salihli Gündem Gazetesi'nde geçtiğimiz haftalarda yayımlanan yazımı eklemek istedim. 15 OCAK 2008
Bu ilk yazımla birlikte Salihli Gündem ailesine katılmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Gönlüm ilk yazımda ülkemizdeki güzelliklerden bahsetmek isterdi. Ama maalesef son dönemlerde karşılaştığımız tablo böyle bir yazı yazmama fırsat vermedi.
Mevzubahis ülkemiz olunca bütün uğraşlarımızı bir kenara bırakarak ülkemiz için birşeyler yapabileceğimizi geçtiğimiz yıl içerisinde dostumuza düşmanımıza göstermiştik. Büyük bir kenetlenme ile birlik ve beraberliğimizi kanıtlamıştık. Bu durum bizleri umuda götüren bir ışık gibi yurdun her sathına yayıldı. Fakat anlaşıldığı kadarıyla bizim kadim milletimizin büyüklüğünü anlayamayan veya küçük beyinlerine sığdıramayan şer odakları akıllanmışa benzemiyor. Terör örgütünün Diyarbakır'da yapmış olduğu son saldırının arkasından beni çok da şaşırtmayan bazı açıklamalar duymaya başladık.
Pkk'nın Meclis şubesi gibi çalışan Dtp'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın Pkk'yı kediye benzeterek sürdürülen operasyonlarla Türk ordusunun kedinin kuyruğuna bastığını itiraf etmesi ve saldırıların sebebinde bu operasyonların yattığını söylemesinin üzerinden çok geçmeden Dtp'li Bengi Yıldız'ın "PKK, ne yazık ki geçmişteki olumsuz uygulamaların sonucu olarak bölgede etkin bir partidir." demesi aklımıza bazı soru işaretleri düşürdü. Bunlara acaba terör örgütünün yeni lideri mi diye sorduğumuz Siyasi Fahişe Barzani'nin terör örgütünü tanımak zorunda olmadığı açıklamasını da ilave edersek aslında fazla eksiğimizi kalmadığını görecek oluruz.
Bu noktada özellikle bütün bunlara karşı ne kadar etkin bir mücadele yapabildiğimizi sorgulamak istiyorum. Neredeyse hükümet yetkililerinden bu açıklamalara karşı sert diyebileceğim bir tepki duyamadım. Bazı Mhp Milletvekilleri ve Bbp Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun taşı gediğine koyan açıklamaları dışında iktidar ve ana muhalefetten biz Doğulu milletlere has olan düşmanı yok sayma illetine kapıldıkları izlenimini edindim. Benim üzerinde durduğum asıl nokta ise Mecliste temsil edilen Pkk'nın daha başka nerelerde olduğudur. Mhp lideri Devlet Bahçeli'nin de dediği gibi meclisle birlikte bugün üniversitelerde, devletin çeşitli kurumlarına sızmış Pkk'lılar vardır. Bugün yakalanan militanlara bakıldığı zaman aralarında öğretmenlik,doktorluk,avukatlı k okuyanların olduğunu görüyoruz. Bu durum artık merhum Erol Güngör'ün de dediği gibi kadroların millileşmesi ve halklılaşması zorunluluğunu getiriyor. Türkiye önümüzdeki dönemde bununla ilgili çok ciddi bir imtihan verecektir.
Türkiye'nin vereceği imtihanda Sivil Anayasa gündemin öncelikli konusu konumunda. Tahmin ediyorum yeni Anayasa çalışmalarından önce suni bir gündem maddesi olarak "Türban" konusu ana muhalefet ve yandaşlarınca ısıtılacaktır.
Sivil anayasa konusunda toplumun büyük bir beklentisi vardır. Biz bu aşamada bu beklentilerin boşa çıkarılmaması konusunda dua etmekten başka birşey yapamıyoruz. Ama Nihal Atsız'ın bir sözünü hatırlamadan da geçemiyorum açıkcası. Atsız "Milletlerarası politikalarda tarafsız davranmaya çalışmanın esasında tarafsızlık değil, düşmanın tarafını tutmak" olduğunu çok güzel açıklıyordu. Biz de aynı şekilde yapılan çalışmalarda milletimizden yana taraf tutulması gerektiğine inanıyoruz.
Sivil anayasa çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte iç ve dış tehditlere karşı etkin bir mücadelenin devam etmesi ve ekonomi alanında başta istihdama yönelik tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu dileklerle 2008 yılında daha güzel bir Türkiye , daha müreffeh bir vatan görmek ümidiyle...
TALHA GÖNÜLALAN
Bu ilk yazımla birlikte Salihli Gündem ailesine katılmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Gönlüm ilk yazımda ülkemizdeki güzelliklerden bahsetmek isterdi. Ama maalesef son dönemlerde karşılaştığımız tablo böyle bir yazı yazmama fırsat vermedi.
Mevzubahis ülkemiz olunca bütün uğraşlarımızı bir kenara bırakarak ülkemiz için birşeyler yapabileceğimizi geçtiğimiz yıl içerisinde dostumuza düşmanımıza göstermiştik. Büyük bir kenetlenme ile birlik ve beraberliğimizi kanıtlamıştık. Bu durum bizleri umuda götüren bir ışık gibi yurdun her sathına yayıldı. Fakat anlaşıldığı kadarıyla bizim kadim milletimizin büyüklüğünü anlayamayan veya küçük beyinlerine sığdıramayan şer odakları akıllanmışa benzemiyor. Terör örgütünün Diyarbakır'da yapmış olduğu son saldırının arkasından beni çok da şaşırtmayan bazı açıklamalar duymaya başladık.
Pkk'nın Meclis şubesi gibi çalışan Dtp'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın Pkk'yı kediye benzeterek sürdürülen operasyonlarla Türk ordusunun kedinin kuyruğuna bastığını itiraf etmesi ve saldırıların sebebinde bu operasyonların yattığını söylemesinin üzerinden çok geçmeden Dtp'li Bengi Yıldız'ın "PKK, ne yazık ki geçmişteki olumsuz uygulamaların sonucu olarak bölgede etkin bir partidir." demesi aklımıza bazı soru işaretleri düşürdü. Bunlara acaba terör örgütünün yeni lideri mi diye sorduğumuz Siyasi Fahişe Barzani'nin terör örgütünü tanımak zorunda olmadığı açıklamasını da ilave edersek aslında fazla eksiğimizi kalmadığını görecek oluruz.
Bu noktada özellikle bütün bunlara karşı ne kadar etkin bir mücadele yapabildiğimizi sorgulamak istiyorum. Neredeyse hükümet yetkililerinden bu açıklamalara karşı sert diyebileceğim bir tepki duyamadım. Bazı Mhp Milletvekilleri ve Bbp Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun taşı gediğine koyan açıklamaları dışında iktidar ve ana muhalefetten biz Doğulu milletlere has olan düşmanı yok sayma illetine kapıldıkları izlenimini edindim. Benim üzerinde durduğum asıl nokta ise Mecliste temsil edilen Pkk'nın daha başka nerelerde olduğudur. Mhp lideri Devlet Bahçeli'nin de dediği gibi meclisle birlikte bugün üniversitelerde, devletin çeşitli kurumlarına sızmış Pkk'lılar vardır. Bugün yakalanan militanlara bakıldığı zaman aralarında öğretmenlik,doktorluk,avukatlı k okuyanların olduğunu görüyoruz. Bu durum artık merhum Erol Güngör'ün de dediği gibi kadroların millileşmesi ve halklılaşması zorunluluğunu getiriyor. Türkiye önümüzdeki dönemde bununla ilgili çok ciddi bir imtihan verecektir.
Türkiye'nin vereceği imtihanda Sivil Anayasa gündemin öncelikli konusu konumunda. Tahmin ediyorum yeni Anayasa çalışmalarından önce suni bir gündem maddesi olarak "Türban" konusu ana muhalefet ve yandaşlarınca ısıtılacaktır.
Sivil anayasa konusunda toplumun büyük bir beklentisi vardır. Biz bu aşamada bu beklentilerin boşa çıkarılmaması konusunda dua etmekten başka birşey yapamıyoruz. Ama Nihal Atsız'ın bir sözünü hatırlamadan da geçemiyorum açıkcası. Atsız "Milletlerarası politikalarda tarafsız davranmaya çalışmanın esasında tarafsızlık değil, düşmanın tarafını tutmak" olduğunu çok güzel açıklıyordu. Biz de aynı şekilde yapılan çalışmalarda milletimizden yana taraf tutulması gerektiğine inanıyoruz.
Sivil anayasa çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte iç ve dış tehditlere karşı etkin bir mücadelenin devam etmesi ve ekonomi alanında başta istihdama yönelik tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu dileklerle 2008 yılında daha güzel bir Türkiye , daha müreffeh bir vatan görmek ümidiyle...
TALHA GÖNÜLALAN