EyüphanAydın
06.02.2008, 15:12
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Lider Sivasspor΄un sezon başından beri oynadığı maçların tamamına ilk 11΄de başladın ve takımın en fazla sahada kalan oyuncusu unvanına sahipsin. Öncelikle bu istikrarı neye bağlıyorsun?
Aslına bakarsanız bu istikrar geçen sezon Sakaryaspor΄dan beri devam ediyor. Geçen sezon 31 lig maçında forma giymiştim. Bu sezon Sivasspor΄da da istikrarımı devam ettirmemin arkasında, Bülent Hocanın bana çok güvenmesi ve ekstra çalıştırmasının yanı sıra benim de çok çalışıp, kendime iyi bakmam, yani profesyonelliğin gerektirdiği gibi yaşamamın payı var.
Süper Lig΄de 200΄e yakın maçta forma giydin ama biz hikâyenin en başına dönelim istersen. Futbolla başlaman nasıl oldu?
İlkokul 5. sınıfa gidiyordum. Okulumuza amatör bir takım olan Ilıcaspor΄un antrenörü geldi ve seçme yapmak istedi. Sınıf arkadaşlarımın zoruyla girdim ve kazandım. Ertesi akşam evimize gelerek lisans çıkartmak istediler. Babam önce şaşırdı. Futbola da pek iyi bakmıyor, eğitimime devam etmemi istiyordu. Ama ağabeylerim araya girdi ve babamı ikna ederek imzayı attırdılar.
Seni beğenip evine kadar gelen antrenör kimdi?
Osman Kangal Hocamdı. Kendisiyle hâlen görüşürüz. Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir insandır.
Ilıcaspor΄da amatör olarak başladıktan sonra neler yaşadın?
Ilıcaspor΄da 3-4 yıl oynadım. Bu süreçte Samsun΄da hep göz önünde oldum. Samsunspor beni istiyordu ama Osman Hocamın niyeti Trabzonspor΄a vermekti. Bir ara Trabzon΄a gitmiştik. O zamanlar Trabzonspor΄un başında Özkan Sümer vardı. Beni izleyip beğendi ve kalmamı istedi ama ailem izini vermedi. Sonuçta 14-15 yaşlarındaydım ve ailem Samsun΄da yaşıyordu. Annem yaşlı bir insan, o zamanlar 65 yaşlarındaydı.
Kaç kardeşsiniz?
Dört erkek, üç kız, yedi kardeşiz ve ben ailenin en küçüğüyüm. Benimle en küçük ağabeyim arasında 15 yaş fark var. En büyük ablam 54 yaşında. Trabzonspor beni istediğinde bütün kardeşlerim evlenmişti ve ben evin tek çocuğu gibiydim. O yüzden Trabzon΄a göndermediler. Sonrasında da Samsunspor΄a transfer oldum. İki yıl genç takımda oynadıktan sonra PAF takıma çıktım ve arkası geldi.
Futbola başladığın dönemde etkilendiğin, örnek aldığın bir oyuncu var mıydı?
Ertuğrul Sağlam, o zamanlar Samsunspor΄da oynuyordu. Onu çok beğeniyor, hep onun gibi bir futbolcu olmak istiyordum. Tabii ki o zamanlar kendisini tanımıyordum ve beyefendiliğini de bilmiyordum. Kişiliğini görünce ilerleyen yaşlarda da onu örnek almaya çalıştım.
Bugün futbola başlayan gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursun? Geçmişe dönmek gibi bir şansın olsaydı neyi farklı yapardın?
Futbola yeni başlayan demeyelim de belli bir yere gelmiş genç arkadaşlara tavsiyem hiçbir zaman küsmemeleri, her zaman daha fazla çalışmaları. Samsunspor΄da A takıma çıktığımda bazen oynuyor bazen oynamıyordum. Oynamadığım zamanlar kendime ve futbola çok çabuk küsüyordum. Bu olaylar 22-23 yaşlarımda oluyordu. Derler ya "Sen çalışacaksın, kul görmezse Allah görür" diye. Yani sen çalıştığın zaman bir yerlerden sana o şans geliyor. Çalışmanın karşılığını mutlaka alıyorsun.
Birkaç sene öncesine kadar Championship Manager oyununda gelecek vaat eden oyuncuların başından geliyordun ve oyundaki transfer ücretin oldukça yüksekti. Bu oyunu sen de oynuyor muydun?
Hiç oynamadım ama oynayan arkadaşlardan bu konuyu çok duydum. Oyundaki bilgiler bilgisayara bayağı bir araştırma yapılarak yükleniyormuş. O zamanlar demek ki gerçekten iyiymişim (Gülüyor). Diyorum ki geleceği görmüşler ama keşke daha iyi yerlerde olabilseydim (Gülüyor).
Samsunspor, Celil, Mehmet Nas, Serkan, Adnan, Tanju ve senin gibi birçok önemli oyuncunun yetiştiği bir takım ama Süper Lig΄de yok. Bunu neye bağlıyorsun?
Bu çok acı bir durum. Samsunspor aslında Süper Lig΄de ilk 5-6΄nın arasına girmesi gereken bir takım. Ama bildiğiniz gibi çok büyük bir maddi sıkıntıları var. Bu da takımın belini büktü. Neticesinde benim oynadığım dönemde de küme düştü. Ben ve birçok arkadaşım dayanabildiğimiz yere kadar dayandık. Son iki sezon para alamadık. Samsunspor΄u çok seviyoruz ama bu işi de profesyonel olarak yapıyoruz. Hayatımızı sürdürmemiz içinde de maddi anlamda bir şeyler kazanmamız gerekiyor.
Sivasspor dışında profesyonel olarak iki farklı takımda, Samsunspor ve Sakaryaspor΄da oynadın. İki takım da senin oynadığın dönemlerde küme düştü.
Evet, maalesef. Samsunspor΄un küme düşmesi tamamen mali sıkıntılardandı. Sakaryaspor΄un düşmesi ise yönetimin hatasıydı. Sakaryaspor ile önceki yıl sezona başlarken takımın hiç borcu yoktu. Ama küme düştüğümüz sezon takımın 14-15 milyon dolar borcu olmuştu. Aslında çok iyi bir kadroya sahiptik ama çok fazla antrenör değişikliği yaşadık ve bir türlü gereken uyumu sağlayamadık.
Sakaryaspor küme düştü ama sen transferin gözde oyuncularındandın. Transfer döneminde adın İstanbul takımlarıyla da anılıyordu ancak sen Sivasspor΄a gittin. Neden İstanbul takımlarını değil de Sivasspor΄u seçtin?
Açıkçası medyada adım İstanbul takımlarıyla geçiyordu ama resmi bir teklif gelmemişti. Bunda belki de takımımızın küme düşmesinin etkisi oldu. Sivasspor΄u seçmemdeki en büyük etken ise Bülent Hocadır. Sakaryaspor΄da oynarken de onunla sürekli görüşüyordum. Ama Sivas hakkında kafamda soru işaretleri vardı.
Neydi bu soru işaretleri?
Orada futbol anlamında negatif şeyler yaşayan arkadaşlarım olsun, orada yaşayan tanıdıklarım olsun pek olumlu şeyler söylemiyordu. Önyargılarım vardı. Ama Sivas΄a gittiğimde bu önyargılar silindi. Sosyal anlamda sıkıntı yaşıyorum tabii ama futbol açısından baktığımızda Sivas, Türkiye΄de futbol oynanacak en iyi şehirlerden birisi. Tesisleri olsun, yönetimi olsun çok iyi durumda ve sürekli gelişiyor. Bülent Hocanın da Sivas΄a kattığı çok şey var. O Sivasspor΄da sadece bir teknik direktör değil, bir başkan, bir yönetici ya da herhangi bir personel gibi her işi yapıyor.
Bülent Uygun΄la yaptığımız röportajda, futbolcularla ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu söylemişti. Bülent Uygun΄un senin bu yükselişindeki payı nedir?
En başta psikolojik olarak beni çok rahatlatıyor. Maça çıkarken benim açımdan stres diye bir şey olmuyor. Bu bütün arkadaşlarımız için geçerli. "Bu maçı mutlaka kazanmamız gerekiyor, şöyle olmalı, böyle olmalı" gibi şeyler yok. Bülent Hoca da biliyor ki sahaya çıktığımızda elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Karşılıklı sevgi ve saygı içinde işler çok iyi yürüyor. Üzerimdeki etkisini cümlelerle anlatamam, onu inanılmaz derecede seviyorum.
Teknik olarak sana ve takıma neler kattığını düşünüyorsun?
Bülent Hoca΄nın en büyük artılarından birisi uyguladığı antrenman teknikleri. İdmanlarımız inanılmaz neşeli geçiyor. Vücut olarak belki yoruluyoruz ama psikolojik olarak hiçbir yorgunluk hissetmiyoruz. Daha önceki takımlarımda böyle olmuyordu. Kendimizi psikolojik olarak da yorgun hissediyorduk. Bülent Hoca öyle bir sistem kurdu ki; hangi oyuncu oynarsa oynasın sistem değişmiyor. Ayrıca maç içerisinde bana verdiği bir özgürlük var. Beni belli bir mevkide oynatmıyor. "Her şeyi bildiğin gibi yap" diyor. Aslında bizim serbest oyuncumuz Mohammed Ağabey ama bana da özgürlük tanıyor. Bu da beni olumlu etkiliyor.
Sivassporlu her futbolcu takım içerisindeki arkadaşlığı ön plana çıkartıyor. Böyle bir uyumu nasıl sağladınız?
Bu kadroyu Bülent Hoca yaptı. Sonuçta futbolu çok iyi bilen bir insan. Bir futbolcuyu transfer ederken sadece teknik özelliklerine bakmıyor. Karakterini de çok iyi araştırıyor ve etüt ediyor. Onun etkisiyle böyle bir uyum ve arkadaşlık oluştu. Bu arkadaşlık skorlara bağlı da değil.
Sezon başından beri maç başına paralarınızın aksadığını biliyoruz. Birçok takım sizden çok daha fazla olanaklara sahipken, siz bu imkânsızlıklar içinde yarışı sürdürüyorsunuz.
Son 5-6 sıradaki takımlarda bile arkadaşlarımızın sadece 3-4 maç paraları içerde kalmış. Bizim ise 12 maç başı paramız içeride ve hâlâ şampiyonluk kovalıyoruz. Tabii ki parayı düşünüyoruz. Sonuçta biz bu işi para kazanmak için yapıyoruz. Ama öyle bir samimiyet var ki kulüpte, bir söz her şeyi bitiriyor. Bize paranız şu zaman verilecek dendiğinde biliyoruz ki para o zaman elimizde olacak. Geçen sezon da böyle şeyler yaşanmış ama sezon sonunda futbolcuların bütün paraları ödenmiş. Ayrıca maçlara çıkarken bu konuları hiç düşünmüyoruz.
Balili, Mehmet Yıldız ve Mohammed Ali ile birlikte ileri uçta çok etkili bir dörtlü oluşturdunuz. Sen de attığın gollerle takıma büyük katkı sağladın. Değişen futbol anlayışında orta saha oyuncuları gol yollarında daha etkili olmaya başladı değil mi?
Bizim takımın en önemli özelliklerinden birisi hücuma çok çabuk çıkması. Türkiye΄de bizim kadar çabuk kontratağa çıkan takım yok. Bildiğiniz gibi Balili zaten çok hızlı. Mehmet Yıldız boğa gibi güçlü. Mohammed Ağabey ve ben de ortadan bindirdiğimiz zaman rahat pozisyon buluyoruz. Zaten dediğiniz gibi değişen futbol anlayışında artık orta saha oyuncuları hücuma daha fazla çıkıyor. Genel olarak da takımların çoğu artık dörtlü defans ve tek forvetle oynuyor. Rakibin tek forvetini stoperlerden biri tutuyor, bir stoper de boşta kalıyor ve bu şaşkınlık yaratıyor. Bu şaşkınlık da orta saha oyuncuları lehine bir avantaj oluyor.
Petkoviç, Sedat, Yasir ve Balili gibi önemli oyuncularınız sakat. Ayrıca Sylla ve Diallo Afrika Kupası için milli takımlarına gitti. Bu eksiklikler takımı nasıl etkiler?
Açıkçası bu eksiklikler beni tedirgin ediyordu. Kendi kendime "Hadi sezonun ilk yarısını lider tamamladık ama ikinci yarıda nasıl olacak?" diye çok düşünüyordum. Sedat bildiğiniz gibi sezonun ilk yarısında müthiş bir performans ortaya koymuştu. Petkoviç bence Türkiye΄nin en iyi kalecisi. Defanstaki bu eksiklikler beni korkutuyordu. Üstelik Trabzonspor maçının iki-üç gün öncesine kadar transfer de yapılmamıştı. Ama hocamız son anda Saidi adında bir oyuncu getirdi. Saidi aramıza katılalı daha iki-üç gün olmuştu ama Trabzonspor maçında öyle oynadı ki, sanki sezon başından beri bu takımın oyuncusu. Bu konuda hocamızı ayrıca tebrik etmek istiyorum. Saidi΄yi gördükten sonra benim de tedirginliğim kalmadı. Artık takımdaki herhangi bir eksiklik beni korkutmuyor.
İlk yarıyı lider tamamladınız ve ikinci yarıya da iyi başladınız. Sence Sivasspor futbolseverlerin yıllardır beklediği Anadolu΄dan bir takımın şampiyon olması hasretine son verebilecek mi?
Bu hasrete son vermek için uğraşıyoruz ama aynı zamanda da biliyoruz ki dört büyük takımla aramızda dağlar kadar fark var. Biz de gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz. Bunun için tabii ki Sivas halkının da bize destek olması gerekiyor.
Geçmişte V. Manisaspor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Kocaelispor şampiyonluğa yaklaşmıştı ama bir türlü olmadı. Sizin hakkınızda da bugün, yarın takılacaklardır diye düşününler çoğunlukta.
Evet, herkes nerede kopacaklar diye bekliyor ama bizim değişik bir özelliğimiz var. Mesela Vestel Manisaspor, geçen sezonun ilk haftalarını lider götürdü ama biz bu sezon liderliği sezonun başında almadık. Yavaş yavaş, hazmederek bu noktaya ulaştık. Zaten sezon başında Bülent Hoca΄nın bize koyduğu hedef, Avrupa΄dan bir takımı Sivas΄a getirmekti. Bunun da gerçekleşmesi için ilk üçe girmemiz ya da Türkiye Kupası΄nı kazanmamız gerekiyor. Öncelikle ilk üçün içindeyiz. Bu gerçekleşince de "Neden şampiyonluk olmasın?" diye düşünmeye başladık ve ilk yarıyı lider bitirdik. Diğer takımlar gibi şampiyonluk stresimiz de yok. Sadece gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz.
Şampiyonluk yolunda sizi en çok hangi takımın zorlayacağını düşünüyorsun?
Burada takım değil de takımlar demek daha doğru olur sanırım. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş bizi çok zorlayacaklar elbette. Ama oynanan futbol açısından baktığımızda Fenerbahçe diğerlerine nazaran biraz daha fazla zorlayacak gibi.
Anadolu takımlarının taraftarları bile birinci takım olarak büyüklerden birini tutuyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Bunun değişmesi bence Anadolu takımlarının elinde. Mesela Trabzonspor bunu yapmayı başardı. Nasıl başardı? Şampiyon olarak başardı. Eğer Anadolu takımlarından biri şampiyon olursa o da başarır. Şampiyonluk halinde taraftarlar kendi takımlarını daha çok destekler. Bizim de şimdi taraftarlarımız var ama birçoğu sizin de dediğiniz gibi bizi ikinci takımları olarak tutuyor.
Sivas΄ta futbolcu olmak nasıl? Şehir desteğini arkanızda hissediyor musunuz?
Dediğim gibi, Sivas bir futbolcunun spor yaşantısı için güzel bir yer. Sivas halkı da futbolu inanılmaz seviyor ve bize çok büyük sevgi, saygı gösteriyor. Takıma da manevi yönden destek oluyorlar ama maddi anlamda bunu söyleyemiyorum. Bildiğiniz gibi bizim bir 5058 diye bir SMS kampanyamız var. Sivas΄ta yaşayan insanların imkânları belli. Bu konuda Sivas dışında yaşayan Sivaslılardan da destek bekliyoruz.
Sekiz yıldır devam eden profesyonel futbol hayatında kendine koyduğun hedeflerin ne kadarına ulaştın? Gelecekle ilgili planların neler? Avrupa΄da oynamak gibi bir hayalin var mı?
Samsunspor PAF Takımı΄nda oynarken bir hedefim vardı. A takımda oynayayım ve futbolu orada bırakayım diye düşünüyordum. 22 yaşındayken Samsunspor΄un en fazla oynayan oyuncusuydum. Ama sonraki sezon o performansı devam ettiremedim. O zamanlardaki hedefim ise önce Milli Takım΄a, sonra da büyük takımlardan birine gitmekti ama olmadı. Şimdi en büyük hedefim Milli Takım΄da oynamak ve Sivasspor΄u arkadaşlarımla birlikte en üst noktaya taşımak. İleride Avrupa΄da oynamayı da istiyorum.
Şimdiye kadar hiç milli formayı giymemiş bir oyuncu olarak kendini oraya ne kadar yakın hissediyorsun? Euro 2008 kadrosunda seni görebilecek miyiz?
Öncelikle Milli Takımımızı çok beğeniyorum. Çok kaliteli bir takım, mükemmel oyuncular var. Tabii ki ben de o kadronun içinde olmak isterim ama benim dezavantajım Milli Takımımızda çok iyi orta saha oyuncularının bulunması. Ben de onların seviyesine gelmek için çalışıyorum ve yavaş yavaş geldiğimi düşünüyorum. Fatih Terim Hocamız ileride beni çağırırsa, milli formayı büyük bir gururla giyerim.
Euro 2008 finallerinde Milli Takımımızın şansını nasıl değerlendiriyorsun?
İsviçre ile yakın zamanda oynadığımız maçlar hâlâ hafızalarımızda. İsviçre maçı zorlu geçecek mutlaka ama Portekiz ve Çek Cumhuriyeti maçları daha zor olacak. Ancak söylediğim gibi, bizim takımımız çok kaliteli oyunculardan oluşuyor ve bu maçları kazanıp turnuvada başarılı işler yapacaktır.
Süper Lig΄de oynanan futbolu nasıl değerlendiriyorsun?
Futbol kalitemiz her geçen gün biraz daha gelişiyor. Avrupa ile aramızdaki farklılıklara gelince; bence onlar bize nazaran daha çabuk oynuyor. Türkiye΄de futbol ileriye dönük olarak iyi oynanıyor ama defansif olarak eksiklikler var. Defans oyunumuzu geliştirmemiz gerekiyor. Avrupa liglerini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. İngiltere, İspanya ve Almanya liglerini beğeniyorum.
Trabzonspor΄la eksi 20 derecede gibi dondurucu bir soğukta oynadınız. Futbolcuların bir bölümünün kulaklarında donmalar yaşandı. Bu kadar soğuk bir havada oynamak seni nasıl etkiledi?
Bence o kadar soğuk havada kesinlikle futbol oynanmamalı. Futbolu bir kenara bırakalım, biz de birer insanız. Hakem faul verdiği ya da top taca, auta çıktığında herkes titriyor, kulaklarını korumak istiyordu. Ayak parmaklarımızı, burnumuzu hissetmiyorduk. Nefes aldığımızda, boğazımızda ve ciğerlerimizde yanma oluyordu. İnanın ağzımı açtığımda içeri hava girecek diye, maç sırasında konuşmak bile istemiyordum.
Hayat futboldan ibaret değil elbette. Sen futbolun dışındaki hayatında neler yapıyorsun?
Ailemle evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. İki ay önce Ceylin ismini koyduğum bir de kızım oldu. Onunla birlikte olmayı çok seviyorum. Sivas΄ta sosyal anlamda yapacak pek bir şey olmadığı için evde zaman geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Stresten uzak yaşamayı seven bir insanım. Ufak tefek şeyleri kendime sıkıntı yapmam. Bir sahil çocuğu olduğumdan denizi ve güneşi de çok severim. Hayatta en sevmediğim şey ise suiistimaldir. Suiistimal edilen ilişkilerden, insanların ikiyüzlülüğünden hiç hoşlanmıyorum. Geçenlerde bir şairden"Keşke ikiyüzlü arkadaşım olsa, artık beş yüzlü, on yüzlü insanlar olduğu için onların arasında ikiyüzlüleri tercih eder duruma geldim" sözlerini okudum. Bu cümleler çok hoşuma gitmişti.
Lider Sivasspor΄un sezon başından beri oynadığı maçların tamamına ilk 11΄de başladın ve takımın en fazla sahada kalan oyuncusu unvanına sahipsin. Öncelikle bu istikrarı neye bağlıyorsun?
Aslına bakarsanız bu istikrar geçen sezon Sakaryaspor΄dan beri devam ediyor. Geçen sezon 31 lig maçında forma giymiştim. Bu sezon Sivasspor΄da da istikrarımı devam ettirmemin arkasında, Bülent Hocanın bana çok güvenmesi ve ekstra çalıştırmasının yanı sıra benim de çok çalışıp, kendime iyi bakmam, yani profesyonelliğin gerektirdiği gibi yaşamamın payı var.
Süper Lig΄de 200΄e yakın maçta forma giydin ama biz hikâyenin en başına dönelim istersen. Futbolla başlaman nasıl oldu?
İlkokul 5. sınıfa gidiyordum. Okulumuza amatör bir takım olan Ilıcaspor΄un antrenörü geldi ve seçme yapmak istedi. Sınıf arkadaşlarımın zoruyla girdim ve kazandım. Ertesi akşam evimize gelerek lisans çıkartmak istediler. Babam önce şaşırdı. Futbola da pek iyi bakmıyor, eğitimime devam etmemi istiyordu. Ama ağabeylerim araya girdi ve babamı ikna ederek imzayı attırdılar.
Seni beğenip evine kadar gelen antrenör kimdi?
Osman Kangal Hocamdı. Kendisiyle hâlen görüşürüz. Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir insandır.
Ilıcaspor΄da amatör olarak başladıktan sonra neler yaşadın?
Ilıcaspor΄da 3-4 yıl oynadım. Bu süreçte Samsun΄da hep göz önünde oldum. Samsunspor beni istiyordu ama Osman Hocamın niyeti Trabzonspor΄a vermekti. Bir ara Trabzon΄a gitmiştik. O zamanlar Trabzonspor΄un başında Özkan Sümer vardı. Beni izleyip beğendi ve kalmamı istedi ama ailem izini vermedi. Sonuçta 14-15 yaşlarındaydım ve ailem Samsun΄da yaşıyordu. Annem yaşlı bir insan, o zamanlar 65 yaşlarındaydı.
Kaç kardeşsiniz?
Dört erkek, üç kız, yedi kardeşiz ve ben ailenin en küçüğüyüm. Benimle en küçük ağabeyim arasında 15 yaş fark var. En büyük ablam 54 yaşında. Trabzonspor beni istediğinde bütün kardeşlerim evlenmişti ve ben evin tek çocuğu gibiydim. O yüzden Trabzon΄a göndermediler. Sonrasında da Samsunspor΄a transfer oldum. İki yıl genç takımda oynadıktan sonra PAF takıma çıktım ve arkası geldi.
Futbola başladığın dönemde etkilendiğin, örnek aldığın bir oyuncu var mıydı?
Ertuğrul Sağlam, o zamanlar Samsunspor΄da oynuyordu. Onu çok beğeniyor, hep onun gibi bir futbolcu olmak istiyordum. Tabii ki o zamanlar kendisini tanımıyordum ve beyefendiliğini de bilmiyordum. Kişiliğini görünce ilerleyen yaşlarda da onu örnek almaya çalıştım.
Bugün futbola başlayan gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursun? Geçmişe dönmek gibi bir şansın olsaydı neyi farklı yapardın?
Futbola yeni başlayan demeyelim de belli bir yere gelmiş genç arkadaşlara tavsiyem hiçbir zaman küsmemeleri, her zaman daha fazla çalışmaları. Samsunspor΄da A takıma çıktığımda bazen oynuyor bazen oynamıyordum. Oynamadığım zamanlar kendime ve futbola çok çabuk küsüyordum. Bu olaylar 22-23 yaşlarımda oluyordu. Derler ya "Sen çalışacaksın, kul görmezse Allah görür" diye. Yani sen çalıştığın zaman bir yerlerden sana o şans geliyor. Çalışmanın karşılığını mutlaka alıyorsun.
Birkaç sene öncesine kadar Championship Manager oyununda gelecek vaat eden oyuncuların başından geliyordun ve oyundaki transfer ücretin oldukça yüksekti. Bu oyunu sen de oynuyor muydun?
Hiç oynamadım ama oynayan arkadaşlardan bu konuyu çok duydum. Oyundaki bilgiler bilgisayara bayağı bir araştırma yapılarak yükleniyormuş. O zamanlar demek ki gerçekten iyiymişim (Gülüyor). Diyorum ki geleceği görmüşler ama keşke daha iyi yerlerde olabilseydim (Gülüyor).
Samsunspor, Celil, Mehmet Nas, Serkan, Adnan, Tanju ve senin gibi birçok önemli oyuncunun yetiştiği bir takım ama Süper Lig΄de yok. Bunu neye bağlıyorsun?
Bu çok acı bir durum. Samsunspor aslında Süper Lig΄de ilk 5-6΄nın arasına girmesi gereken bir takım. Ama bildiğiniz gibi çok büyük bir maddi sıkıntıları var. Bu da takımın belini büktü. Neticesinde benim oynadığım dönemde de küme düştü. Ben ve birçok arkadaşım dayanabildiğimiz yere kadar dayandık. Son iki sezon para alamadık. Samsunspor΄u çok seviyoruz ama bu işi de profesyonel olarak yapıyoruz. Hayatımızı sürdürmemiz içinde de maddi anlamda bir şeyler kazanmamız gerekiyor.
Sivasspor dışında profesyonel olarak iki farklı takımda, Samsunspor ve Sakaryaspor΄da oynadın. İki takım da senin oynadığın dönemlerde küme düştü.
Evet, maalesef. Samsunspor΄un küme düşmesi tamamen mali sıkıntılardandı. Sakaryaspor΄un düşmesi ise yönetimin hatasıydı. Sakaryaspor ile önceki yıl sezona başlarken takımın hiç borcu yoktu. Ama küme düştüğümüz sezon takımın 14-15 milyon dolar borcu olmuştu. Aslında çok iyi bir kadroya sahiptik ama çok fazla antrenör değişikliği yaşadık ve bir türlü gereken uyumu sağlayamadık.
Sakaryaspor küme düştü ama sen transferin gözde oyuncularındandın. Transfer döneminde adın İstanbul takımlarıyla da anılıyordu ancak sen Sivasspor΄a gittin. Neden İstanbul takımlarını değil de Sivasspor΄u seçtin?
Açıkçası medyada adım İstanbul takımlarıyla geçiyordu ama resmi bir teklif gelmemişti. Bunda belki de takımımızın küme düşmesinin etkisi oldu. Sivasspor΄u seçmemdeki en büyük etken ise Bülent Hocadır. Sakaryaspor΄da oynarken de onunla sürekli görüşüyordum. Ama Sivas hakkında kafamda soru işaretleri vardı.
Neydi bu soru işaretleri?
Orada futbol anlamında negatif şeyler yaşayan arkadaşlarım olsun, orada yaşayan tanıdıklarım olsun pek olumlu şeyler söylemiyordu. Önyargılarım vardı. Ama Sivas΄a gittiğimde bu önyargılar silindi. Sosyal anlamda sıkıntı yaşıyorum tabii ama futbol açısından baktığımızda Sivas, Türkiye΄de futbol oynanacak en iyi şehirlerden birisi. Tesisleri olsun, yönetimi olsun çok iyi durumda ve sürekli gelişiyor. Bülent Hocanın da Sivas΄a kattığı çok şey var. O Sivasspor΄da sadece bir teknik direktör değil, bir başkan, bir yönetici ya da herhangi bir personel gibi her işi yapıyor.
Bülent Uygun΄la yaptığımız röportajda, futbolcularla ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu söylemişti. Bülent Uygun΄un senin bu yükselişindeki payı nedir?
En başta psikolojik olarak beni çok rahatlatıyor. Maça çıkarken benim açımdan stres diye bir şey olmuyor. Bu bütün arkadaşlarımız için geçerli. "Bu maçı mutlaka kazanmamız gerekiyor, şöyle olmalı, böyle olmalı" gibi şeyler yok. Bülent Hoca da biliyor ki sahaya çıktığımızda elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Karşılıklı sevgi ve saygı içinde işler çok iyi yürüyor. Üzerimdeki etkisini cümlelerle anlatamam, onu inanılmaz derecede seviyorum.
Teknik olarak sana ve takıma neler kattığını düşünüyorsun?
Bülent Hoca΄nın en büyük artılarından birisi uyguladığı antrenman teknikleri. İdmanlarımız inanılmaz neşeli geçiyor. Vücut olarak belki yoruluyoruz ama psikolojik olarak hiçbir yorgunluk hissetmiyoruz. Daha önceki takımlarımda böyle olmuyordu. Kendimizi psikolojik olarak da yorgun hissediyorduk. Bülent Hoca öyle bir sistem kurdu ki; hangi oyuncu oynarsa oynasın sistem değişmiyor. Ayrıca maç içerisinde bana verdiği bir özgürlük var. Beni belli bir mevkide oynatmıyor. "Her şeyi bildiğin gibi yap" diyor. Aslında bizim serbest oyuncumuz Mohammed Ağabey ama bana da özgürlük tanıyor. Bu da beni olumlu etkiliyor.
Sivassporlu her futbolcu takım içerisindeki arkadaşlığı ön plana çıkartıyor. Böyle bir uyumu nasıl sağladınız?
Bu kadroyu Bülent Hoca yaptı. Sonuçta futbolu çok iyi bilen bir insan. Bir futbolcuyu transfer ederken sadece teknik özelliklerine bakmıyor. Karakterini de çok iyi araştırıyor ve etüt ediyor. Onun etkisiyle böyle bir uyum ve arkadaşlık oluştu. Bu arkadaşlık skorlara bağlı da değil.
Sezon başından beri maç başına paralarınızın aksadığını biliyoruz. Birçok takım sizden çok daha fazla olanaklara sahipken, siz bu imkânsızlıklar içinde yarışı sürdürüyorsunuz.
Son 5-6 sıradaki takımlarda bile arkadaşlarımızın sadece 3-4 maç paraları içerde kalmış. Bizim ise 12 maç başı paramız içeride ve hâlâ şampiyonluk kovalıyoruz. Tabii ki parayı düşünüyoruz. Sonuçta biz bu işi para kazanmak için yapıyoruz. Ama öyle bir samimiyet var ki kulüpte, bir söz her şeyi bitiriyor. Bize paranız şu zaman verilecek dendiğinde biliyoruz ki para o zaman elimizde olacak. Geçen sezon da böyle şeyler yaşanmış ama sezon sonunda futbolcuların bütün paraları ödenmiş. Ayrıca maçlara çıkarken bu konuları hiç düşünmüyoruz.
Balili, Mehmet Yıldız ve Mohammed Ali ile birlikte ileri uçta çok etkili bir dörtlü oluşturdunuz. Sen de attığın gollerle takıma büyük katkı sağladın. Değişen futbol anlayışında orta saha oyuncuları gol yollarında daha etkili olmaya başladı değil mi?
Bizim takımın en önemli özelliklerinden birisi hücuma çok çabuk çıkması. Türkiye΄de bizim kadar çabuk kontratağa çıkan takım yok. Bildiğiniz gibi Balili zaten çok hızlı. Mehmet Yıldız boğa gibi güçlü. Mohammed Ağabey ve ben de ortadan bindirdiğimiz zaman rahat pozisyon buluyoruz. Zaten dediğiniz gibi değişen futbol anlayışında artık orta saha oyuncuları hücuma daha fazla çıkıyor. Genel olarak da takımların çoğu artık dörtlü defans ve tek forvetle oynuyor. Rakibin tek forvetini stoperlerden biri tutuyor, bir stoper de boşta kalıyor ve bu şaşkınlık yaratıyor. Bu şaşkınlık da orta saha oyuncuları lehine bir avantaj oluyor.
Petkoviç, Sedat, Yasir ve Balili gibi önemli oyuncularınız sakat. Ayrıca Sylla ve Diallo Afrika Kupası için milli takımlarına gitti. Bu eksiklikler takımı nasıl etkiler?
Açıkçası bu eksiklikler beni tedirgin ediyordu. Kendi kendime "Hadi sezonun ilk yarısını lider tamamladık ama ikinci yarıda nasıl olacak?" diye çok düşünüyordum. Sedat bildiğiniz gibi sezonun ilk yarısında müthiş bir performans ortaya koymuştu. Petkoviç bence Türkiye΄nin en iyi kalecisi. Defanstaki bu eksiklikler beni korkutuyordu. Üstelik Trabzonspor maçının iki-üç gün öncesine kadar transfer de yapılmamıştı. Ama hocamız son anda Saidi adında bir oyuncu getirdi. Saidi aramıza katılalı daha iki-üç gün olmuştu ama Trabzonspor maçında öyle oynadı ki, sanki sezon başından beri bu takımın oyuncusu. Bu konuda hocamızı ayrıca tebrik etmek istiyorum. Saidi΄yi gördükten sonra benim de tedirginliğim kalmadı. Artık takımdaki herhangi bir eksiklik beni korkutmuyor.
İlk yarıyı lider tamamladınız ve ikinci yarıya da iyi başladınız. Sence Sivasspor futbolseverlerin yıllardır beklediği Anadolu΄dan bir takımın şampiyon olması hasretine son verebilecek mi?
Bu hasrete son vermek için uğraşıyoruz ama aynı zamanda da biliyoruz ki dört büyük takımla aramızda dağlar kadar fark var. Biz de gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz. Bunun için tabii ki Sivas halkının da bize destek olması gerekiyor.
Geçmişte V. Manisaspor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Kocaelispor şampiyonluğa yaklaşmıştı ama bir türlü olmadı. Sizin hakkınızda da bugün, yarın takılacaklardır diye düşününler çoğunlukta.
Evet, herkes nerede kopacaklar diye bekliyor ama bizim değişik bir özelliğimiz var. Mesela Vestel Manisaspor, geçen sezonun ilk haftalarını lider götürdü ama biz bu sezon liderliği sezonun başında almadık. Yavaş yavaş, hazmederek bu noktaya ulaştık. Zaten sezon başında Bülent Hoca΄nın bize koyduğu hedef, Avrupa΄dan bir takımı Sivas΄a getirmekti. Bunun da gerçekleşmesi için ilk üçe girmemiz ya da Türkiye Kupası΄nı kazanmamız gerekiyor. Öncelikle ilk üçün içindeyiz. Bu gerçekleşince de "Neden şampiyonluk olmasın?" diye düşünmeye başladık ve ilk yarıyı lider bitirdik. Diğer takımlar gibi şampiyonluk stresimiz de yok. Sadece gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz.
Şampiyonluk yolunda sizi en çok hangi takımın zorlayacağını düşünüyorsun?
Burada takım değil de takımlar demek daha doğru olur sanırım. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş bizi çok zorlayacaklar elbette. Ama oynanan futbol açısından baktığımızda Fenerbahçe diğerlerine nazaran biraz daha fazla zorlayacak gibi.
Anadolu takımlarının taraftarları bile birinci takım olarak büyüklerden birini tutuyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Bunun değişmesi bence Anadolu takımlarının elinde. Mesela Trabzonspor bunu yapmayı başardı. Nasıl başardı? Şampiyon olarak başardı. Eğer Anadolu takımlarından biri şampiyon olursa o da başarır. Şampiyonluk halinde taraftarlar kendi takımlarını daha çok destekler. Bizim de şimdi taraftarlarımız var ama birçoğu sizin de dediğiniz gibi bizi ikinci takımları olarak tutuyor.
Sivas΄ta futbolcu olmak nasıl? Şehir desteğini arkanızda hissediyor musunuz?
Dediğim gibi, Sivas bir futbolcunun spor yaşantısı için güzel bir yer. Sivas halkı da futbolu inanılmaz seviyor ve bize çok büyük sevgi, saygı gösteriyor. Takıma da manevi yönden destek oluyorlar ama maddi anlamda bunu söyleyemiyorum. Bildiğiniz gibi bizim bir 5058 diye bir SMS kampanyamız var. Sivas΄ta yaşayan insanların imkânları belli. Bu konuda Sivas dışında yaşayan Sivaslılardan da destek bekliyoruz.
Sekiz yıldır devam eden profesyonel futbol hayatında kendine koyduğun hedeflerin ne kadarına ulaştın? Gelecekle ilgili planların neler? Avrupa΄da oynamak gibi bir hayalin var mı?
Samsunspor PAF Takımı΄nda oynarken bir hedefim vardı. A takımda oynayayım ve futbolu orada bırakayım diye düşünüyordum. 22 yaşındayken Samsunspor΄un en fazla oynayan oyuncusuydum. Ama sonraki sezon o performansı devam ettiremedim. O zamanlardaki hedefim ise önce Milli Takım΄a, sonra da büyük takımlardan birine gitmekti ama olmadı. Şimdi en büyük hedefim Milli Takım΄da oynamak ve Sivasspor΄u arkadaşlarımla birlikte en üst noktaya taşımak. İleride Avrupa΄da oynamayı da istiyorum.
Şimdiye kadar hiç milli formayı giymemiş bir oyuncu olarak kendini oraya ne kadar yakın hissediyorsun? Euro 2008 kadrosunda seni görebilecek miyiz?
Öncelikle Milli Takımımızı çok beğeniyorum. Çok kaliteli bir takım, mükemmel oyuncular var. Tabii ki ben de o kadronun içinde olmak isterim ama benim dezavantajım Milli Takımımızda çok iyi orta saha oyuncularının bulunması. Ben de onların seviyesine gelmek için çalışıyorum ve yavaş yavaş geldiğimi düşünüyorum. Fatih Terim Hocamız ileride beni çağırırsa, milli formayı büyük bir gururla giyerim.
Euro 2008 finallerinde Milli Takımımızın şansını nasıl değerlendiriyorsun?
İsviçre ile yakın zamanda oynadığımız maçlar hâlâ hafızalarımızda. İsviçre maçı zorlu geçecek mutlaka ama Portekiz ve Çek Cumhuriyeti maçları daha zor olacak. Ancak söylediğim gibi, bizim takımımız çok kaliteli oyunculardan oluşuyor ve bu maçları kazanıp turnuvada başarılı işler yapacaktır.
Süper Lig΄de oynanan futbolu nasıl değerlendiriyorsun?
Futbol kalitemiz her geçen gün biraz daha gelişiyor. Avrupa ile aramızdaki farklılıklara gelince; bence onlar bize nazaran daha çabuk oynuyor. Türkiye΄de futbol ileriye dönük olarak iyi oynanıyor ama defansif olarak eksiklikler var. Defans oyunumuzu geliştirmemiz gerekiyor. Avrupa liglerini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. İngiltere, İspanya ve Almanya liglerini beğeniyorum.
Trabzonspor΄la eksi 20 derecede gibi dondurucu bir soğukta oynadınız. Futbolcuların bir bölümünün kulaklarında donmalar yaşandı. Bu kadar soğuk bir havada oynamak seni nasıl etkiledi?
Bence o kadar soğuk havada kesinlikle futbol oynanmamalı. Futbolu bir kenara bırakalım, biz de birer insanız. Hakem faul verdiği ya da top taca, auta çıktığında herkes titriyor, kulaklarını korumak istiyordu. Ayak parmaklarımızı, burnumuzu hissetmiyorduk. Nefes aldığımızda, boğazımızda ve ciğerlerimizde yanma oluyordu. İnanın ağzımı açtığımda içeri hava girecek diye, maç sırasında konuşmak bile istemiyordum.
Hayat futboldan ibaret değil elbette. Sen futbolun dışındaki hayatında neler yapıyorsun?
Ailemle evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. İki ay önce Ceylin ismini koyduğum bir de kızım oldu. Onunla birlikte olmayı çok seviyorum. Sivas΄ta sosyal anlamda yapacak pek bir şey olmadığı için evde zaman geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Stresten uzak yaşamayı seven bir insanım. Ufak tefek şeyleri kendime sıkıntı yapmam. Bir sahil çocuğu olduğumdan denizi ve güneşi de çok severim. Hayatta en sevmediğim şey ise suiistimaldir. Suiistimal edilen ilişkilerden, insanların ikiyüzlülüğünden hiç hoşlanmıyorum. Geçenlerde bir şairden"Keşke ikiyüzlü arkadaşım olsa, artık beş yüzlü, on yüzlü insanlar olduğu için onların arasında ikiyüzlüleri tercih eder duruma geldim" sözlerini okudum. Bu cümleler çok hoşuma gitmişti.