_DuMaN_58
08.04.2008, 12:25
Alman Frankfurter Allegemeine Zeitung'un 'Türkiye neden Avrupa'ya ait' başlığı ile verdiği haberde eski Almanya Cumhurbaşkanı Scheel'den ilginç açıklamalar geldi.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Walter Scheel, Türkiye'nin AB üyeliğinin, bir başarı öyküsünün mantıklı devamı olacağını söyledi.
Scheel, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ve ''Frankfurter Allgemeine Zeitung'' adlı gazetede ''Türkiye neden Avrupa'ya ait'' başlığıyla yayınlanan ek için yaptığı açıklamada, Avrupa'nın büyümesini ve Türkiye'yle bağlantısını önce Dışişleri Bakanı, daha sonra da Cumhurbaşkanı olarak yakından izlediğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:
''Türkiye'nin AB üyeliği, bir başarı öyküsünün mantıklı devamı olacaktır. Türkiye'nin 1960'lı yıllardan bu yana toplu gelişmesine bakıldığında, örneği olmayan bir başarı öyküsünden söz etmek gerekir. Türkiye'nin güvenilir bir siyasi dost olarak sürekli gelişmesi, başarılı bir şekilde uygulanan reformların sayısı ve Türkiye'nin Avrupa ekonomisindeki istikrarı sağlama payı sayılamayacak kadar fazla.''
-''TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ BİZİ GÜÇLENDİRECEK''-
Daimler-Benz şirketinin eski Yönetim Kurulu Başkanı Edzard Reuter de, Nasyonal Sosyalizm döneminde ailesiyle Almanya'dan kaçmak zorunda kaldığı için Türkiye'de büyüdüğünü, Nazi barbarlığının Avrupa'daki kültürü yok etmeye başladığı zamanlarda Türkiye'nin Avrupalı olma yolunda ilerlediğini hatırlattı.
Türkiye'nin o zamandan bu yana siyasi liberalleşme, kültürel mübadele ve piyasaların açılmasıyla kararlılıkla gelişmeye devam ettiğini ifade eden Reuter, ''Bu bizim ve Türkiye'nin kendisi için iyi. Alman, Avrupalı ve Türkiye dostu olarak Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyorum. Bu bizi güçlendirecek'' dedi.
Alman Federal Meclisi üyesi Lale Akgün ile Berlin eyalet meclisi üyeleri Emine Demirbüken-Wegner ve Bilkay Öney de, Türk kökenli politikacılar olarak Avrupa'nın birlikte büyümesini yürekten desteklediklerini, böylece sadece Türkiye'nin değil, Almanya ve Avrupa'nın da Türkiye'yle birlikte kültürel ve ekonomik olarak gelişeceklerini ifade ettiler.
Arend Oetker Holding Genel Müdürü Arend Oetker, bir şeye karar verilmek istendiği zaman o şeye çok iyi bakılması gerektiğini, ön yargılara ve klişelere yer olmadığını belirterek, şunları söyledi:
''Büyük ölçüde iştirak ettiğim şirketler uzun yıllardan bu yana Türkiye'de üretim yapıyorlar. Seyahatlerimde beni etkileyen sadece misafirperverlik değil, büyük bir hizmet isteği ve güçlü bir ilerleme iradesi de gördüm.''
Türkiye'nin gelecekte daha fazla ekonomik ve siyasi önem kazanacağını da kaydeden Oetker, ''Bu dinamizmde pay sahibi olmak isteyip istediğimiz konusunda ön yargı olmadan karar vermemiz gerekir'' dedi.
Alman Deutsche Bank baş uzmanlarından Norbert Walter de, Türkiye'nin ekonomik olarak Avrupa'nın önde gelen ülkelerinden daha hızlı bir şekilde büyüdüğünü belirterek, Türkiye'nin geçen yıl Almanya'dan 11 milyar avro tutarında mal ithal ettiğini, aynı zamanda doğal gaz ve petrol hatlarıyla da Rusya'ya enerji bağlılığını azalttığını ifade etti.
-''TÜRKİYE AVRUPA'NIN GÜVENİLİR BİR DOSTUDUR''-
Almanya'nın eski Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı ve eski Başbakan Yardımcısı Franz Müntefering de Türkiye'nin, Avrupa'nın güvenilir bir dostu olduğunu, küreselleşmeden dolayı ekonomik, siyasi ve kültürel olarak bu bağın daha da önem kazanacağını belirterek, bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliğinin siyasi bir başarı haline getirilmesi için müzakere sürecinde tutarlı adımların atılması gerektiğini kaydetti.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Gunther Verheugen de, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda siyasi nedenlerin ağır bastığını, ancak ekonomik nedenlerin de hafife alınmaması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin ekonomik potansiyelinin Avrupa ekonomisini iç ve dışta daha fazla rekabet edebilir hale getirebileceğini söyledi.
Türkiye'nin üyeliğinin, ekonomik olarak karşılıklı bir ''kazan-kazan'' durumu olacağını vurgulayan Verheugen, bunun Almanya'da da daha fazla istihdama yol açacağını belirtti.
-''TÜRKİYE AVRUPA İÇİN BİR KAZANÇTIR''-
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da, Türk halkının kendisini Avrupalı olarak gördüğünü, bu nedenle de AB'nin bir parçası olmak istediğini, Türkler ile AB ülkeleri vatandaşlarının birçok ortak tutkusu olduğunu, ancak Türkiye'nin AB üyeliğinin ekonomik ve stratejik avantajları da olduğunu ifade etti.
Türkiye'yle Avrupa ekonomik alanının daha da büyüyeceğini, Türkiye'nin daha şimdiden AB'nin enerji alımı için önemli bir irtibat ülkesi olduğunu belirten Yalçındağ, ancak henüz AB içinde ve Türkiye'de de yapılacak çok iş olduğunu, buna rağmen üyelik müzakerelerinin ülkedeki reform sürecini çok hızlandırdığını kaydetti.
''Türkiye Avrupa için bir kazançtır'' başlığıyla TÜSİAD tarafından ekte yer alan bir açıklamada da, Türkiye'nin ekonomisinin ve enerji sağlama imkanlarının AB için büyük bir kazanç olacağına, Türkiye'nin ayrıca AB'nin güvenliğini artıracağına dikkat çekildi.
Dünya gittikçe küçüldüğü için AB'nin büyümesi gerektiği, bunun için de AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğu belirtilen açıklamada, Türkiye'nin, Doğu ve Batı kültürüyle Avrupa'yı kültürel açıdan da zenginleştireceği, üyelik süreci içinde uzun ve başarılı bir yol aldığı, AB üyesi olması durumunda da ülkedeki reformlarla gerçek potansiyelini ortaya koyacağı kaydedildi.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Walter Scheel, Türkiye'nin AB üyeliğinin, bir başarı öyküsünün mantıklı devamı olacağını söyledi.
Scheel, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ve ''Frankfurter Allgemeine Zeitung'' adlı gazetede ''Türkiye neden Avrupa'ya ait'' başlığıyla yayınlanan ek için yaptığı açıklamada, Avrupa'nın büyümesini ve Türkiye'yle bağlantısını önce Dışişleri Bakanı, daha sonra da Cumhurbaşkanı olarak yakından izlediğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:
''Türkiye'nin AB üyeliği, bir başarı öyküsünün mantıklı devamı olacaktır. Türkiye'nin 1960'lı yıllardan bu yana toplu gelişmesine bakıldığında, örneği olmayan bir başarı öyküsünden söz etmek gerekir. Türkiye'nin güvenilir bir siyasi dost olarak sürekli gelişmesi, başarılı bir şekilde uygulanan reformların sayısı ve Türkiye'nin Avrupa ekonomisindeki istikrarı sağlama payı sayılamayacak kadar fazla.''
-''TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ BİZİ GÜÇLENDİRECEK''-
Daimler-Benz şirketinin eski Yönetim Kurulu Başkanı Edzard Reuter de, Nasyonal Sosyalizm döneminde ailesiyle Almanya'dan kaçmak zorunda kaldığı için Türkiye'de büyüdüğünü, Nazi barbarlığının Avrupa'daki kültürü yok etmeye başladığı zamanlarda Türkiye'nin Avrupalı olma yolunda ilerlediğini hatırlattı.
Türkiye'nin o zamandan bu yana siyasi liberalleşme, kültürel mübadele ve piyasaların açılmasıyla kararlılıkla gelişmeye devam ettiğini ifade eden Reuter, ''Bu bizim ve Türkiye'nin kendisi için iyi. Alman, Avrupalı ve Türkiye dostu olarak Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyorum. Bu bizi güçlendirecek'' dedi.
Alman Federal Meclisi üyesi Lale Akgün ile Berlin eyalet meclisi üyeleri Emine Demirbüken-Wegner ve Bilkay Öney de, Türk kökenli politikacılar olarak Avrupa'nın birlikte büyümesini yürekten desteklediklerini, böylece sadece Türkiye'nin değil, Almanya ve Avrupa'nın da Türkiye'yle birlikte kültürel ve ekonomik olarak gelişeceklerini ifade ettiler.
Arend Oetker Holding Genel Müdürü Arend Oetker, bir şeye karar verilmek istendiği zaman o şeye çok iyi bakılması gerektiğini, ön yargılara ve klişelere yer olmadığını belirterek, şunları söyledi:
''Büyük ölçüde iştirak ettiğim şirketler uzun yıllardan bu yana Türkiye'de üretim yapıyorlar. Seyahatlerimde beni etkileyen sadece misafirperverlik değil, büyük bir hizmet isteği ve güçlü bir ilerleme iradesi de gördüm.''
Türkiye'nin gelecekte daha fazla ekonomik ve siyasi önem kazanacağını da kaydeden Oetker, ''Bu dinamizmde pay sahibi olmak isteyip istediğimiz konusunda ön yargı olmadan karar vermemiz gerekir'' dedi.
Alman Deutsche Bank baş uzmanlarından Norbert Walter de, Türkiye'nin ekonomik olarak Avrupa'nın önde gelen ülkelerinden daha hızlı bir şekilde büyüdüğünü belirterek, Türkiye'nin geçen yıl Almanya'dan 11 milyar avro tutarında mal ithal ettiğini, aynı zamanda doğal gaz ve petrol hatlarıyla da Rusya'ya enerji bağlılığını azalttığını ifade etti.
-''TÜRKİYE AVRUPA'NIN GÜVENİLİR BİR DOSTUDUR''-
Almanya'nın eski Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı ve eski Başbakan Yardımcısı Franz Müntefering de Türkiye'nin, Avrupa'nın güvenilir bir dostu olduğunu, küreselleşmeden dolayı ekonomik, siyasi ve kültürel olarak bu bağın daha da önem kazanacağını belirterek, bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliğinin siyasi bir başarı haline getirilmesi için müzakere sürecinde tutarlı adımların atılması gerektiğini kaydetti.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Gunther Verheugen de, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda siyasi nedenlerin ağır bastığını, ancak ekonomik nedenlerin de hafife alınmaması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin ekonomik potansiyelinin Avrupa ekonomisini iç ve dışta daha fazla rekabet edebilir hale getirebileceğini söyledi.
Türkiye'nin üyeliğinin, ekonomik olarak karşılıklı bir ''kazan-kazan'' durumu olacağını vurgulayan Verheugen, bunun Almanya'da da daha fazla istihdama yol açacağını belirtti.
-''TÜRKİYE AVRUPA İÇİN BİR KAZANÇTIR''-
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da, Türk halkının kendisini Avrupalı olarak gördüğünü, bu nedenle de AB'nin bir parçası olmak istediğini, Türkler ile AB ülkeleri vatandaşlarının birçok ortak tutkusu olduğunu, ancak Türkiye'nin AB üyeliğinin ekonomik ve stratejik avantajları da olduğunu ifade etti.
Türkiye'yle Avrupa ekonomik alanının daha da büyüyeceğini, Türkiye'nin daha şimdiden AB'nin enerji alımı için önemli bir irtibat ülkesi olduğunu belirten Yalçındağ, ancak henüz AB içinde ve Türkiye'de de yapılacak çok iş olduğunu, buna rağmen üyelik müzakerelerinin ülkedeki reform sürecini çok hızlandırdığını kaydetti.
''Türkiye Avrupa için bir kazançtır'' başlığıyla TÜSİAD tarafından ekte yer alan bir açıklamada da, Türkiye'nin ekonomisinin ve enerji sağlama imkanlarının AB için büyük bir kazanç olacağına, Türkiye'nin ayrıca AB'nin güvenliğini artıracağına dikkat çekildi.
Dünya gittikçe küçüldüğü için AB'nin büyümesi gerektiği, bunun için de AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğu belirtilen açıklamada, Türkiye'nin, Doğu ve Batı kültürüyle Avrupa'yı kültürel açıdan da zenginleştireceği, üyelik süreci içinde uzun ve başarılı bir yol aldığı, AB üyesi olması durumunda da ülkedeki reformlarla gerçek potansiyelini ortaya koyacağı kaydedildi.