PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ÖĞÜTLER


seva
18.04.2008, 12:43
Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.
Allâh'a sığın, onun emrine itaatsizlik etme!
Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dil dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar.
Allah'tan ne gelirse ona râzı ol!
Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık.
Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki top bez düşer.
Bu dünya renkli bir gölge gibidir, onun peşine düşersen kaçar; sen kaçarsan o seni kovalar..
Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise birdir. İnsan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer.
Bütün halka içten gelen merhamet göster.
Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
Büyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam, tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibari günden güne azalır.
Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.
Dâima iyilik yap ki, kendin de iyilik bul.
Doğan ölür, ondan eser olarak söz kalır. Sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
Dünya ve âhireti her ikisini birden elde etmek istersen, şu birkaç işi bırakma; muktedirsen bunları mutlaka yerine getir!
Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
Ey asil insan! insanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Allah'a kulluk et ve O'nun kapısına yüz sür.









KISSADAN HİSSE



Hapishanede Kılınan Namaz

Horasan vâlisi Abdullah bin Tâhir, çok âdil biriydi. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi. Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı. O sırada Hiratlı bir demirci, Nişabur'a gitmişti. Demirciyi, gece eve giderken, jandarmalar yakaladılar ve diğer zanlılarla beraber vâliye çıkardılar. Vâli dedi ki:
- Hepsini hapsedin!
Bir suçu olmayan demirci, hapishanede hemen abdest alıp, namaz kıldı. Ellerini uzatıp:
''Yâ Rabbi! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın!'' diye duâ etti. Vâli uyurken rüyâsında dört kuvvetli kimse gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uykudan uyandı. Hemen kalkıp, abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu anladı. Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:
- Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?
Müdür dedi ki:
- Bunu bilemem efendim. Yalnız biri namaz kılıyor, çok duâ ediyor göz yaşları döküyor.
- Hemen adamı buraya getiriniz. Demirciyi vâlinin yanına getirdiler. Vâli hâlini sorup, durumu anladı, ve dedi ki:
- Sizden özür.diliyorum.Hakkını helâl et ve şu bin gümüş hediyemi kabul et. Herhangi bir arzun olunca bana gel! Demirci de cevabında dedi ki:
-Ben hakkımı helâl ettim. Verdiğiniz hediyeyi kabul ettim. Fakat işimi, dileğimi senden istemeye gelemem.
- Neden gelemezsiniz?
- Çünkü benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çevirten sâhibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır mı? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı. Pek çok murâdıma kavuşturdu. Nasıl olur da başkasına sığınırım? Rabbim, nihayeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını, ihsân sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de, boş döndü? İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın!
Akıl isen kıl namâzı, çün saâdet tâcıdır.
Sen namazı şöyle bil ki, müminin mirâcıdır.




ALINTI..

altuntas58
18.04.2008, 13:06
=seva;
Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
Ey asil insan! insanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Allah'a kulluk et ve O'nun kapısına yüz sür.


Hapishanede kılınan namaz

benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çevirten sâhibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır mı? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı. Pek çok murâdıma kavuşturdu. Nasıl olur da başkasına sığınırım? Rabbim, nihayeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını, ihsân sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de, boş döndü? İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın!
Akıl isen kıl namâzı, çün saâdet tâcıdır.
Sen namazı şöyle bil ki, müminin mirâcıdır.


Paylaşımlarınız için teşekkürler

seva
30.04.2008, 16:53
Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.

Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.

Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.

Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.

Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi heva ve heveslerine hakim ol.

Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! ölümsüz olursun.

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.

Ey nimet sahibi olan kimse, şükret. Şükredene Allah nimetini artırır.

İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.

İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir. Mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebalı altında kalır.

Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.

Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.

Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı pişmanlıktır. Elinden gelirse, kötülüğün inadına iyilik yap.

Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.

Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.

Gönlünü ve dilini doğru tut!

Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.

Halka faydalı ol, onlara zarar verme!

nurullah şahin
30.04.2008, 18:57
AMACIMIZ
1. Müslümanlar kardeştir. İslam ümmet birliğini zedeleyecek, bu birlikteliğe giden yolda köstek olacak her türlü tavır ve davranışlardan uzak durmayı taahhüt eder. Samimiyet ve iyi niyetle Müslümanların birlikteliğini hedefleyen her çalışmayı kimden ve hangi çevreden olduğuna bakmaksızın destekler.

2. İslami yapılanmalar inkâr edilemez bir olgudur. Yapımız kendi varlığını başka yapıların yokluğu üzerine bina etmez.

3. Kardeş kuruluşlar olarak kabul ettiği diğer İslami yapılanmaları ümmetin vahdeti önünde bir engel ve kendisine rakip olarak değil, ümmet denizine dökülmek için akan birer ırmak olarak kabul eder ve Allah’ı razı etmek için yapılan her meşru çalışmayı takdirle karşılar.

4. Kardeş İslami kuruluşlara karşı eleştiri hakkını kullanırken "sevgi"yi mihver, "insaf"ı mi’yar, "itidal ve adalet"i mikyas olarak alır. Niyeti, gayesi ve usulü meşru her çalışmayı imkânlar nispetinde desteklemeyi taahhüt eder.

5. CAMİAMIZ, Müslümanlar arası ilişkilerde "onlar kendi aralarında şefkatli ve merhametli" Kuran-i düstur uyarınca İslami yapılanmaların diyalog zemininin karşılıklı sevgi ve merhamet üzerine bina edilmesini öngörür.

6. CAMİAMIZ, İslam’ın sabiteleri konusunda ittifakın esas olduğunu, değişkenleri konusunda ise hiçbir yapının hiçbir şey adına kendi görüşünü tek doğru gibi savunmaya ve bir başkasına dayatmaması gerektiğine inanır.

7. CAMİAMIZ, İslami yapılanmalar arası diyalog zemininin selamlaşma ve ziyaretleşme Nebevi tavsiyelerinin bir uzantısı olarak görür ve İslami yapıları kendi tanımladıkları gibi tanır.

8. CAMİAMIZ, İslam hukukuna sonuna kadar riayet eder. Hukuku sadece kendi bireyleri arasında değil, tüm Müslümanlara yönelik olmasına dikkat eder.

9. CAMİAMIZ, Yukarıdaki hedefleri gerçekleştirmek için diğer yapılanmalardan gelecek iyi niyetli teklif, tavsiye ve tenkitlere açıktır.

10. CAMİAMIZ, marjinalleşmekten ve marjinalleştirilmekten şiddetle uzak durulması gerektiğine, toplumsal olaylar karşısında da itidalli ve basiretli olmanın zaruretine inanır.
İLKELERİMİZ
Allah, her şeyi insana, insanı da kendisine tahsis etmiştir. Allah’ın vazettiği bu ilkeyi, zedeleyici tavır ve davranışlardan uzak durulması şiarımızdır. İnsanı, beton binalardan teşekkül olan vakfa, ‘dava’ denilen mefhuma, çizgiye, meşrebe, kendi cinsi olan insana; yani Allah’tan gayrisine alet etmemek!...
Bilakis tüm bunları; vakfı, davayı, çizgiyi, dergiyi vs... insan için bilmek ve adamak...
1- Eksende İnsan:
Cenabı Hak her şeyi insana, insanı da yalnız kendisine tahsis etmiştir..
Allah’ın vaaz ettiği bu ilkeyi zedeleyici tavır ve davranışlardan uzak durulması şiarımızdır. İnsanı beton binalardan teşekkül eden vakfa, "dava" adlı mevhum bir şeye, çizgiye, meşrebe, kendi cinsi olan insana, şahıslara; yani Allah’tan gayriye alet etmemek!.. Bilakis tüm bunları; vakfı, davayı, çizgiyi, dergiyi, meşrebi insan için bilmek ve ona adamak... İnsanı faaliyetlerin değil, faaliyetleri insanın hizmetine sunmak

2- Tasarrufta İhtiyaç:
Tüm tasarrufların temelinde ihtiyaç bulunmalı. İhtiyaçtan doğmayan her şey lükstür. Bunun dini literatürde adına "israf" denir. Elimize geçen zamanı ve her türlü imkânı kullanırken soracağımız ilk soru "ihtiyaç mı?" sorusu olacaktır. Çalışmayı kurmaya teşebbüs ederken sorduğumuz gibi... İhtiyaç olmayan şeylerden uzak durmak şiarımızdır.

3- Tavırda Denge:
ADALET VE İTİDAL BAKIŞIMIZIN MİHENGİDİR..
İNSANI, EŞYAYI VE OLAYLARI DEĞERLENDİRİP YORUMLARKEN ADİL VE MUTEDİL OLMA GAYRETİ İÇİNDEYİZ... BU KONUDA ALLAH’TAN YARDIM NİYAZ EDERİZ.
DENGE’DEN KASTIMIZ, RASULULLAH’IN SÜNNETİNİ TAKSİM ETMEDEN, BÖLÜŞTÜRMEDEN, BİRİNİ DİĞERİNE FEDA ETMEDEN, EMİR VE YASAKLARDAKİ KUR’ANİ ÖNCELİK SIRASINI BOZMADAN YAŞAMAKTIR. BUNUN TEMEL KARAKTERİSTİĞİ, "KAFA, YÜREK VE BİLEK DENGESİ; DUYGU, DÜŞÜNCE VE EYLEM DENGESİ’DİR. BU ÜÇ VASFIN HİÇBİRİNİN DİĞERİNE FEDA EDİLMEDİĞİ NEBEVİ BİR DENGENİN OLUŞTURULMASIDIR AMAÇ.
KİTAP, AKSİYON VE TESBİH DENGESİNİ ŞAHSINDA KURABİLMİŞ MÜ’MİNE OLAN İHTİYAÇ; BUGÜN, HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLADIR.
DEĞİLSE ORTALIĞI "KURBANLAR" KAPLAYACAK, BUNLARIN "KİTAP KURBANLARI", "SİLAH KURBANLARI", YA DA "TESBİH KURBANLARI" OLUŞU BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYECEKTİR.


Görünen o ki, İslam Coğrafyası’nın çok boyutlu bir işgale uğradığı bu çağda "hayırda" yardımlaşmadan bir yere varmak mümkün değildir.

NURULLAH ŞAHİN
nurullah_sahin34@hotmail.com

seva
10.05.2008, 11:21
Her mahlûk kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar.
Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.
Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.
İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.
İnsan süsü, yüz; yüzün süsü, göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür.
İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
İnsana insanlığı nispetinde mukabelede bulun. Böyle mukabelede bulunduğu için, insana insan adı verilmiştir.
İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
İyi hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır!"
Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.
Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir.
Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.
Öfke ve gazapla işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.
Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.

seva
12.05.2008, 14:16
İmam-ı Azam'dan nasihatler

Oğlum! Sana ilk vasiyetim, takvaya riayet etmendir.
Vasiyetler arasında önce takvanın zikredilmesinin sebep ve hikmeti, tatların en üstünü olmasıdır. Takva ile temizlenip tatla süslenirsin.
Cenab-ı Hakk'ın "Allah katında en üstün olanınız, (O'nun yasaklarından) en çok korkanınızdır." ayeti kerimesiyle, Resûl-i Zîşan'ın "Sen takvaya riayet et, muhakkak takva, bütün güzellikleri cami (toplayıcı) ve önemli bir ibadettir." mealindeki hadis-i şerifi takvanın değerini göstermiş bulunmaktadır.
Takva, ahirette zararlı olan her türlü kötülükten sakınmaktır. "Ey iman edenler! Allah'tan gereği gibi korkunuz." ayetinden anlaşılan gerçek takva da budur. Dikenli arazide yalınayak yürüyen kişinin sakındığı gibi, her çeşit günahtan sakınmak gereklidir. Küçük günahları küçümsememek gerekir. Zira görünen büyük dağlar, küçük taşların birikmesiyle bir araya gelmiştir.
Rivayete göre, bir adam Hazret-i Ali'ye (radıyallahu anh) gelerek; Sana sormak istediğim dört sualim var demiş:
- Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?
- Yakin nedir? Yakinden yakin nedir?
- Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?
- Zor nedir? Zordan daha zor nedir?
Hazret-i Ali (radıyallahu anh) cevaben:
- Tövbe etmek vaciptir, günahları terk ise ondan evvel vaciptir.
- Kıyamet yakındır, ölüm ondan daha yakındır.
- Dünya acayiptir, dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.
- Kabir zordur, azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur, buyurmuştur.
Oğlum!
Öğrenmek mecburiyetinde olduğun bir meseleyi bilmemeye devam ve ısrar etme. Muhtaç olduğun meseleyi öğrenmek maksadıyla alimlere müracaat ederek öğren.
İnsanlara karışmak bir şey ifade etmez, ancak sermayesi kîl u kâl (dedikodu) olan, hezeyan ve alay ifade eder. Sen insanlarla arkadaşlık yapma, meğer ki ilim öğrenmek veya bir fena durumu ıslah için ola.
Hiçbir şahısla fazla samimi olma, ancak din ve dünya işlerini yerine getirmekte samimi olup görüşebilirsin.
Adaleti önce kendi sözünde, işinde, nefsinde tatbik et, adaletli ol.
Hazret-i Ali (radıyallahu anh) şöyle buyurdu:
"Adalet güzeldir. Lakin emirlerde daha da güzeldir. Cömertlik güzeldir, lakin zenginlerde daha da güzeldir. Sabır güzeldir, fakirlerde daha da güzeldir. Haya güzeldir, kadınlarda daha da güzeldir."
Ne bir Müslüman hakkında, ne de bir zimmi Hıristiyan veya Yahudi hakkında, sözünle veya işinle düşmanca muamele etme.
Cenab-ı Hakk'ın sana vermiş olduğu rızka, yaptığı taksimata rıza göster. Sana ayırdığı mal olsun, makam ve mansıp olsun hakkına razı ol.
Darb-ı meselde vârid olmuştur ki: "İnsanların hayırlısı kanaatkâr olanıdır. Fakirliğin en fenası, zenginlere yaltaklık (müdahane) etmektir."
Elinin altında mevcut olan rızkı, istikbalindeki durumunu nazarı itibara olarak tedbirli harca. Ta ki insanlardan müstağni olasın.
Hiç kimseye muhtaç olmamak ve bu şekilde davranmak, israf etmemekle mümkün olur. Ne israf, ne cimrilik, her ikisi de beğenilmez.
İnsanların tepeden hakaretamiz şekildeki bakışlarını üzerine çekme.