seva
11.06.2008, 17:24
O, ornek bir koca ve ideal bir babaydi
Rabb'imiz, engin rahmetinin bir tecellisi olarak bizlere, saymaya guc yetiremeyecegimiz kadar cok nimetler lutfetmistir. Hic suphe yok ki ihsan ettigi lutuflardan en yucesi, Hazreti Muhammed Mustafa'dir (sallallahu aleyhi ve sellem).
Rahmeti Sonsuz Rabb'imiz, diger canlilardan farkli olarak bize sadece hayat, akil ve irade vermekle kalmamis, her seyin en dogrusunu yasayarak gosteren bir Rehber de bahsetmistir. O, oyle bir Rehber'dir ki yolunda giden asla zarar etmez, husrana ugramaz. Matlubuna en kestirmeden ve en hizli bir sekilde ulasir. Dolayisiyla Efendimiz'in (sas) yasantisindan uzak, O'nu tanimadan ve ornek almadan yasanilan bir hayat dolambacli, karanlik ve eksik bir hayattir.
Hayatinda pekcok sahsi, ailevî ve toplumsal problem bulunan insanlik, bunlarin tumune birden ornek cozumler sunan boyle kutlu bir Rehberden dolayi Rabb'isine ne kadar sukretse azdir. Bu sebeple butun insanlar, gece gunduz "Allah'im! Bize Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa'yi (sallallahu aleyhi ve sellem) rehberimiz olarak gonderdigin icin Sana sonsuzlarca hamd ediyoruz." seklinde dua etmelidir.
Bizleri mutsuzluga iten, adeta hayata kusturen sorunlarin basinda ailelerimizle yasadigimiz problemler gelir. Nazarlarimizi dogrudan Rehber-i Ekmel Efendimizin hayat-i seniyyelerine ve tavsiyelerine cevirdigimizde, yasadigimiz sorunlarin cozum yollariyla karsilasiriz. Kur'an ahlakiyla ahlaklanan Efendimizin hayatinda, yanlisa ve eksiklige yer yoktur. Zira O, ayagina giydigi nalina bulasan bir necasetten dolayi bile hemen Rabb'imiz tarafindan ikaz edilen kutlu bir nebidir. Rabb'imizin himayesinde ve gozetiminde boyle bir hayat yasayan Efendimiz (sas), hayati boyunca ummetine kullugun zirvelerine cikmanin yollarini gostermistir.
O'nu tanimadigi halde hakkinda ileri geri konusan, ustune ustluk akademik kariyeri olan bazi insanlar, O'nun hayatina dair kareleri azicik inceleseler zannediyorum insanligin yuzune bakmaktan hicap duyacaklardir.
Evet, O, alinip satilan bir meta olan kadini, saygi duyulan, gerekli vasiflari tasidiginda da cennetin bile ayaklarinin altina serildigi bir makama cikarmistir. Resul-i Ekrem Efendimiz (sas) her firsatta ummetine, bilhassa kadin ve cocuklara karsi adaletli olma tavsiyesinde bulunmustur. "Allah (celle celaluhu) kadinlarin ve cocuklarin haklarinin ihmalinden oturu gazaplandigi kadar hicbir seyden gazaplanmamistir; yani Gayret-i Ilâhi'ye en cok dokunan, kadinlarla cocuklarin durumudur" buyurarak muminleri bu konuda son derece hassas ve dikkatli olmaya sevk etmistir. Kadina hak ettigi degeri fazlasiyla veren Efendimiz, yapacagi nafile ibadetler icin bile Hazreti Aise annemizden musaade istemek suretiyle bunu yasantisinin her karesinde uygulayarak bizler icin guzel bir ornek teskil etmistir.
Hazreti Aise'nin (radiyallahu anhe) anlattigi su vakia, kadinin O'nun nazarindaki degerine isaret eden orijinal bir hadisedir : "Bir bayram gunuydu. Siyahiler mescidde kilic-kalkan oyunu oynuyorlardi. Ben mi Resulullah'tan (aleyhisselatu vesselam) taleb etmistim, yoksa o kendiliginden mi soylemisti bilemiyorum, "Seyretmek ister misin?" diye buyurdular. Ben: "Tabii!"dedim. Kalkti, beni geri tarafina aldi, yanagim yanaginin ustunde oldugu halde durduk. "Ey Erfideogullari goreyim sizi (oynayin)!" diyordu. Ben usanincaya kadar boyle devam ettik. Usandigimi fark edince "yeter mi?" buyurdular. Ben, "evet" dedim. "Istersen gidebilirsin" dediler. Resulullah'in Aise validemize karsi gosterdigi bu nezaket ve incelik, kari koca arasindaki muhabbetin tesisi adina ne kadar da guzel bir ornek degil mi?
Goruldugu gibi hadiseler, O'nun tam bir sefkat peygamberi oldugunu gosteriyor. Yine baska bir hadisede, Akrâ bin Hâbis, Allah Resulu'nun Hazreti Hasan ve Huseyin'i kucagina alip sevdigini gorunce : "Benim on cocugum var; daha hic birini opmus degilim" der. Allah Resulu ise soyle cevap verir: "Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almissa, ben sana ne yapabilirim ki?" Dusunsenize bir devleti idare eden, bir ordunun kumandanligini yapan, hepsinden de ote Islam'in yayilmasi gibi cok onemli bir vazifesi bulunan bu kutlu Peygamber (sas), torunlarina zaman ayiriyor, onlari merhametinin tecellisi olarak opuyor, kokluyor. Bu durum, ufak tefek dunyalik islerini bahane ederek cocuklarini ve ailesini ihmal eden gunumuz insani icin ibretlik ve ornek alinacak bir durumdur.
O, camide, cemaatin icinde namaz kilarken torununu omuzuna alir, egilirken yere birakir, kalkarken de yeniden omuzlardi. Cocuklarin namaza alistirilmasi ve onlarla ilgilenme adina ortaya konan bu tablo, yirmi birinci yuzyilda onu seyredenlerin ilham alacagi essiz tablolardan sadece bir tanesidir.
Ailesine olan sefkatinin ve merhametinin sadece cok az bir kisminin aksettirildigi bu tablolarin yaninda, O'nun aile yasantisinda ornek gosterilebilecek o kadar cok vakar, ciddiyet ve saygi televvunlu tablolar vardir ki, bunlar bir araya getirildiginde ortaya bir denge insaninin portresi cikacaktir. Ve bu portrenin adi da Insanligin Iftihar Tablosu'dur.
Rabb'imiz, engin rahmetinin bir tecellisi olarak bizlere, saymaya guc yetiremeyecegimiz kadar cok nimetler lutfetmistir. Hic suphe yok ki ihsan ettigi lutuflardan en yucesi, Hazreti Muhammed Mustafa'dir (sallallahu aleyhi ve sellem).
Rahmeti Sonsuz Rabb'imiz, diger canlilardan farkli olarak bize sadece hayat, akil ve irade vermekle kalmamis, her seyin en dogrusunu yasayarak gosteren bir Rehber de bahsetmistir. O, oyle bir Rehber'dir ki yolunda giden asla zarar etmez, husrana ugramaz. Matlubuna en kestirmeden ve en hizli bir sekilde ulasir. Dolayisiyla Efendimiz'in (sas) yasantisindan uzak, O'nu tanimadan ve ornek almadan yasanilan bir hayat dolambacli, karanlik ve eksik bir hayattir.
Hayatinda pekcok sahsi, ailevî ve toplumsal problem bulunan insanlik, bunlarin tumune birden ornek cozumler sunan boyle kutlu bir Rehberden dolayi Rabb'isine ne kadar sukretse azdir. Bu sebeple butun insanlar, gece gunduz "Allah'im! Bize Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa'yi (sallallahu aleyhi ve sellem) rehberimiz olarak gonderdigin icin Sana sonsuzlarca hamd ediyoruz." seklinde dua etmelidir.
Bizleri mutsuzluga iten, adeta hayata kusturen sorunlarin basinda ailelerimizle yasadigimiz problemler gelir. Nazarlarimizi dogrudan Rehber-i Ekmel Efendimizin hayat-i seniyyelerine ve tavsiyelerine cevirdigimizde, yasadigimiz sorunlarin cozum yollariyla karsilasiriz. Kur'an ahlakiyla ahlaklanan Efendimizin hayatinda, yanlisa ve eksiklige yer yoktur. Zira O, ayagina giydigi nalina bulasan bir necasetten dolayi bile hemen Rabb'imiz tarafindan ikaz edilen kutlu bir nebidir. Rabb'imizin himayesinde ve gozetiminde boyle bir hayat yasayan Efendimiz (sas), hayati boyunca ummetine kullugun zirvelerine cikmanin yollarini gostermistir.
O'nu tanimadigi halde hakkinda ileri geri konusan, ustune ustluk akademik kariyeri olan bazi insanlar, O'nun hayatina dair kareleri azicik inceleseler zannediyorum insanligin yuzune bakmaktan hicap duyacaklardir.
Evet, O, alinip satilan bir meta olan kadini, saygi duyulan, gerekli vasiflari tasidiginda da cennetin bile ayaklarinin altina serildigi bir makama cikarmistir. Resul-i Ekrem Efendimiz (sas) her firsatta ummetine, bilhassa kadin ve cocuklara karsi adaletli olma tavsiyesinde bulunmustur. "Allah (celle celaluhu) kadinlarin ve cocuklarin haklarinin ihmalinden oturu gazaplandigi kadar hicbir seyden gazaplanmamistir; yani Gayret-i Ilâhi'ye en cok dokunan, kadinlarla cocuklarin durumudur" buyurarak muminleri bu konuda son derece hassas ve dikkatli olmaya sevk etmistir. Kadina hak ettigi degeri fazlasiyla veren Efendimiz, yapacagi nafile ibadetler icin bile Hazreti Aise annemizden musaade istemek suretiyle bunu yasantisinin her karesinde uygulayarak bizler icin guzel bir ornek teskil etmistir.
Hazreti Aise'nin (radiyallahu anhe) anlattigi su vakia, kadinin O'nun nazarindaki degerine isaret eden orijinal bir hadisedir : "Bir bayram gunuydu. Siyahiler mescidde kilic-kalkan oyunu oynuyorlardi. Ben mi Resulullah'tan (aleyhisselatu vesselam) taleb etmistim, yoksa o kendiliginden mi soylemisti bilemiyorum, "Seyretmek ister misin?" diye buyurdular. Ben: "Tabii!"dedim. Kalkti, beni geri tarafina aldi, yanagim yanaginin ustunde oldugu halde durduk. "Ey Erfideogullari goreyim sizi (oynayin)!" diyordu. Ben usanincaya kadar boyle devam ettik. Usandigimi fark edince "yeter mi?" buyurdular. Ben, "evet" dedim. "Istersen gidebilirsin" dediler. Resulullah'in Aise validemize karsi gosterdigi bu nezaket ve incelik, kari koca arasindaki muhabbetin tesisi adina ne kadar da guzel bir ornek degil mi?
Goruldugu gibi hadiseler, O'nun tam bir sefkat peygamberi oldugunu gosteriyor. Yine baska bir hadisede, Akrâ bin Hâbis, Allah Resulu'nun Hazreti Hasan ve Huseyin'i kucagina alip sevdigini gorunce : "Benim on cocugum var; daha hic birini opmus degilim" der. Allah Resulu ise soyle cevap verir: "Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almissa, ben sana ne yapabilirim ki?" Dusunsenize bir devleti idare eden, bir ordunun kumandanligini yapan, hepsinden de ote Islam'in yayilmasi gibi cok onemli bir vazifesi bulunan bu kutlu Peygamber (sas), torunlarina zaman ayiriyor, onlari merhametinin tecellisi olarak opuyor, kokluyor. Bu durum, ufak tefek dunyalik islerini bahane ederek cocuklarini ve ailesini ihmal eden gunumuz insani icin ibretlik ve ornek alinacak bir durumdur.
O, camide, cemaatin icinde namaz kilarken torununu omuzuna alir, egilirken yere birakir, kalkarken de yeniden omuzlardi. Cocuklarin namaza alistirilmasi ve onlarla ilgilenme adina ortaya konan bu tablo, yirmi birinci yuzyilda onu seyredenlerin ilham alacagi essiz tablolardan sadece bir tanesidir.
Ailesine olan sefkatinin ve merhametinin sadece cok az bir kisminin aksettirildigi bu tablolarin yaninda, O'nun aile yasantisinda ornek gosterilebilecek o kadar cok vakar, ciddiyet ve saygi televvunlu tablolar vardir ki, bunlar bir araya getirildiginde ortaya bir denge insaninin portresi cikacaktir. Ve bu portrenin adi da Insanligin Iftihar Tablosu'dur.