Serd@r
18.06.2008, 16:44
CHP lideri Deniz Baykal, Humeyni'yi sevip Atatürk'ü sevmediğini belirten türbanlı kızın AK Parti'ye oy verenleri temsil ettiğini savundu.
Türkiye'de geniş kesimlerin 'o türbanlı kız' gibi düşündüğünü savunan CHP lideri, bu nedenle rejimin ve cumhuriyetin tehlike adlında olduğunu ileri sürdü. Baykal, "Ben 'türban değil, laiklik sorun' diyordum. Artık daha ilerisini söylüyorum. Söz konusu olan rejimdir, cumhuriyettir. Dillerin altında baklalar var. Bu baklalar yavaş yavaş çıkıyor. Büyük bir aldatmacayla karşı karşıyayız" iddialarında bulundu.
Deniz Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yine sert açıklamalarda bulundu. Ülkenin geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çizen Baykal, 'vatandaşı AK Parti iktidarıyla korkutma' söylemini sürdürdü. Halkın perişan olduğunu, AK Parti ve 'yandaşları'nın ise marka giyip 7 yıldızlı otellerde kaldığını iddia eden Baykal, "Devletin temel kurumlarına saldırıyorlar. Dinimizi siyasete alet ediyorlar. Vatandaş aç, onlar köşeyi dönüyorlar" diye konuştu. AK Partili yöneticilerin son dönemlerde 'türban' kelimesini kullanmamalarını eleştiren Baykal, "Siyaset adamının sermayesi güvenilirliğidir. Sözünün arkasında durmasıdır. Önemli olan söylediğinizin altında durabilmektir" ifadelerini kullandı.
Deniz Baykal, bir televizyon programında Atatürk'ü sevmediğini ancak İran devrim lideri Humeyni'yi sevdiğini belirten başörtülü bir kızı eleştirirken, geniş kesimlerin aynı düşüncede olduğu imasında bulundu. Baykal, şunları söyledi: "Türban takıp, 'Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum' diyor. Atatürk'e yönelik sevgisizlik nereden kaynaklanıyor merak ediyoruz. 'Humeyni'yi seviyorum' diyorsa, sevgisizliğin nerden kaynaklandığını anlıyoruz. Bunu duyunca Ali Babacan'ın sözünü hatırlıyorum. "Türkiye'de Müslümanlar baskı altındadır" demişti yurt dışında. Bu bir zihniyettir. Milli mücadele başlarken de durum aynıydı. Damat Ferit ve Vahdettin'in anlayışı bu kızımızın kafasındaki düşüncedir. Böyle düşünen ve yazan mütareke basınımız da var. Bu zihniyetin nerelere kadar kök salabilmiş olduğunu algılamalıyız. Atatürk'e sevgisizlik ile AKP'nin ilgisi var mı? Acaba paylaşıldığı bir geniş alan söz konusu mudur?" Baykal, Türkiye'deki sorunun türbanın ve laikliğin de ötesinde rejim ve cumhuriyet sorunu haline geldiğini savundu.
CHP lideri Baykal, son günlerde bazı üst düzey bürokratlarla ilgili ortaya çıkan belgeleri de 'fitne, fesat siyaseti' olarak yorumladı. Siyasetin yargıyı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef aldığını savunan Baykal, şöyle konuştu: "Yargıya karşı fesat, yalan, dedikodu, fitne kampanyası var. Tarihimizin hiçbir döneminde yaşanmamış fitne, yalan siyaseti 10 gündür yaşanmaktadır. Türkiye'de siyaset partiler arasında yapılmaktadır. Şimdi yargı ile partiler arasında yapılmaya başladı. Yargıya karşı yalan kampanyası, Silahlı Kuvvetlere karşı kampanyalar başladı. Bu temel kurumlara karşı olağanüstü bir nefret kampanyası sürdürülüyor. Ne var bunun altında? Kimsiniz siz? 'Biz iktidarız' deyip, bundan habersizmiş gibi davranıp gizli gizli seviniyorlar. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir anlayıştır." CHP lideri, Türkiye'nin Milli Takım'ın 70. dakikadan sonra Çek maçını aldığı gibi, sürüklendiği kabustan sıyrılması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'de geniş kesimlerin 'o türbanlı kız' gibi düşündüğünü savunan CHP lideri, bu nedenle rejimin ve cumhuriyetin tehlike adlında olduğunu ileri sürdü. Baykal, "Ben 'türban değil, laiklik sorun' diyordum. Artık daha ilerisini söylüyorum. Söz konusu olan rejimdir, cumhuriyettir. Dillerin altında baklalar var. Bu baklalar yavaş yavaş çıkıyor. Büyük bir aldatmacayla karşı karşıyayız" iddialarında bulundu.
Deniz Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yine sert açıklamalarda bulundu. Ülkenin geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çizen Baykal, 'vatandaşı AK Parti iktidarıyla korkutma' söylemini sürdürdü. Halkın perişan olduğunu, AK Parti ve 'yandaşları'nın ise marka giyip 7 yıldızlı otellerde kaldığını iddia eden Baykal, "Devletin temel kurumlarına saldırıyorlar. Dinimizi siyasete alet ediyorlar. Vatandaş aç, onlar köşeyi dönüyorlar" diye konuştu. AK Partili yöneticilerin son dönemlerde 'türban' kelimesini kullanmamalarını eleştiren Baykal, "Siyaset adamının sermayesi güvenilirliğidir. Sözünün arkasında durmasıdır. Önemli olan söylediğinizin altında durabilmektir" ifadelerini kullandı.
Deniz Baykal, bir televizyon programında Atatürk'ü sevmediğini ancak İran devrim lideri Humeyni'yi sevdiğini belirten başörtülü bir kızı eleştirirken, geniş kesimlerin aynı düşüncede olduğu imasında bulundu. Baykal, şunları söyledi: "Türban takıp, 'Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum' diyor. Atatürk'e yönelik sevgisizlik nereden kaynaklanıyor merak ediyoruz. 'Humeyni'yi seviyorum' diyorsa, sevgisizliğin nerden kaynaklandığını anlıyoruz. Bunu duyunca Ali Babacan'ın sözünü hatırlıyorum. "Türkiye'de Müslümanlar baskı altındadır" demişti yurt dışında. Bu bir zihniyettir. Milli mücadele başlarken de durum aynıydı. Damat Ferit ve Vahdettin'in anlayışı bu kızımızın kafasındaki düşüncedir. Böyle düşünen ve yazan mütareke basınımız da var. Bu zihniyetin nerelere kadar kök salabilmiş olduğunu algılamalıyız. Atatürk'e sevgisizlik ile AKP'nin ilgisi var mı? Acaba paylaşıldığı bir geniş alan söz konusu mudur?" Baykal, Türkiye'deki sorunun türbanın ve laikliğin de ötesinde rejim ve cumhuriyet sorunu haline geldiğini savundu.
CHP lideri Baykal, son günlerde bazı üst düzey bürokratlarla ilgili ortaya çıkan belgeleri de 'fitne, fesat siyaseti' olarak yorumladı. Siyasetin yargıyı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef aldığını savunan Baykal, şöyle konuştu: "Yargıya karşı fesat, yalan, dedikodu, fitne kampanyası var. Tarihimizin hiçbir döneminde yaşanmamış fitne, yalan siyaseti 10 gündür yaşanmaktadır. Türkiye'de siyaset partiler arasında yapılmaktadır. Şimdi yargı ile partiler arasında yapılmaya başladı. Yargıya karşı yalan kampanyası, Silahlı Kuvvetlere karşı kampanyalar başladı. Bu temel kurumlara karşı olağanüstü bir nefret kampanyası sürdürülüyor. Ne var bunun altında? Kimsiniz siz? 'Biz iktidarız' deyip, bundan habersizmiş gibi davranıp gizli gizli seviniyorlar. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir anlayıştır." CHP lideri, Türkiye'nin Milli Takım'ın 70. dakikadan sonra Çek maçını aldığı gibi, sürüklendiği kabustan sıyrılması gerektiğini kaydetti.