PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ölmüş müminleri kötülemek


bayatlı kenan58
22.07.2008, 19:15
Birkaç hadis-i şerif meali:
(Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini söylemeyin.) [Tirmizi]

(Ölülerinizi iyilikle anın. Eğer Cennetlikse, kötü söylemekle günahkâr olursunuz. Cehennemlik ise, zaten içinde bulunduğu hâl kâfi gelir.) [Nesai]

(Ölen bir müminin iyi olduğuna şahitlik edilirse, Allahü teâlâ onun kötü olduğunu bildiği halde, "Müslümanların bu ölü hakkındaki şahitliklerini kabul ettim. Onun kötülüklerini de affettim" buyurur.) [İ. Ahmed, Bezzar]

(Siz kime iyi derseniz, Cennet ona vacib olur, kime de kötü derseniz, ona da Cehennem vacib olur. Siz, yeryüzünde, Allah’ın şahitlerisiniz.) [Buhari]

(Hangi Müslümanın iyiliğine, dört kişi şahitlik ederse, Allahü teâlâ onu Cennete koyar. Üç, hatta iki kişi şahitlik ederse, yine böyledir.) [Buhari]

Bir Müslüman, kâfir olarak ölebilir. Onun kâfir olarak veya iman ile öleceği bilinmediği halde, ona kâfir denmez. Buna kâfir demek, küfür olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari]

Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Bir Müslümanın bir işinde veya sözünde 99 küfür ihtimali olsa, bir iman ihtimali olsa, buna kâfir denmez. Müslümana hüsnü zan edilir, onun hayırlı ve salih olduğuna inanmak, ibadet olur. (Berika)

Evliya, şehid, hatta imanlı ölen her günahkâr Müslüman da sonunda muhakkak Cennete girecektir. Onun için ölen Müslümanlara Merhum demek müstehabdır. (Redd-ül Muhtar)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretlerini ve diğer evliya-yı kiramı binlerce âlim, iyilikle anmış, Cennetlik olduğunu söylemişlerdir. Allahü teâlâ iki Müslümanın şahitliğini kabul eder de, asırlardır gelen milyarlarca Müslümanın, binlerce âlimin, evliyanın ittifakla söylediği sözleri, kabul etmez mi?

Dinimiz, görünüşe göre hüküm verir. Bir gayrimüslim de, iman edip Müslüman olarak ölebilir. Hatta Müslüman da olmuş olabilir. Ama çevresinden çekindiği için, Müslümanlığını açıklamamış olabilir. Buna rağmen, Müslüman olduğu bilinmediği için, böyle Müslümana merhum, yani rahmetli denmez.


Bid’at ehlini kötülemek gıybet olmaz
Sual: Bid'at ehli bazı kimselerin sapıklıklarını söyleyince, "Ölülerin kötü tarafı söylenmez. Ayrıca gıybet de olur" deniyor. Fakat bu bid'at ehli şahıslar, başta Hazret-i Osman olmak üzere Eshab-ı kiramın çoğunu kötülüyorlar. Eshab, bizim ölülerimiz değil mi, onları kötülemek gıybet değil mi?
CEVAP
Bid'at ehlini kötülemek gıybet olmaz. Gıybet, bir kimsenin gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir. Harbilerin ve bid'at sahiplerinin ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını ve zulmedenlerin ve alış verişte hile yapanların bu fenalıklarını Müslümanlara duyurarak, bunların şerrinden sakınmalarına sebep olmak ve Müslümanlığı yanlış anlatanların bu iftiralarını söylemek gerekir, gıybet olmaz. (Redd-ül Muhtar c.5, s.263)

Eshab-ı kirama dil uzatanlar, ölü olsun, diri olsun, bunları açıklamak, gıybet olmaz, aksine dinin emrine uymak olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bid'atler çıkıp, Eshabıma kötü söz söylendiği zaman, doğruyu bilen, herkese söylesin! Allahü teâlâ, bildiği [ve gücü yettiği] halde doğruyu söylemeyen böyle âlime lanet eder.) [Deylemi]

Eshab-ı kiramın hepsi Müslümandır. Bizim ölülerimizdir. Hiç kimsenin onları tenkit etmesi caiz olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın.) [Tirmizi]

(Ölülerinize sövmeyin, onlar amelleriyle başbaşa kalmıştır.) [Buhari]

(Hazret-i Âişe, "Lanetlik İbni Kays ne yapıyor?" diye sorar. Oradakiler "Öldü", derler. Hazret-i Âişe hemen, estağfirullah der. "Neden önce lanetledin, sonra istiğfar ettin?" diyene, "Resulullah (Ölülerinizi kötülemeyin) buyurduğu için" diye cevap verir.) [İbni Hibban]

Eshaba dil uzatmak
Eshab-ı kiramın kusuru olsa da, bizim ölülerimiz olduğu için ve Allahü teâlâ onların kusurunu affettiği için bunları söylemek caiz olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Eshabımın ismini işitince, susun, şanlarına yakışmayan söz söylemeyin!) [Taberani]

(Eshabımın kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Allahü teâlâ, onları bana bağışlayacak, kusurlarını affedecektir.) [İbni Asakir]

(Eshabımın kusurlarından bahsetmeyin, onlardan soğuyabilirsiniz. Eshabımın iyiliklerinden bahsedin ki, kalbleriniz onlara ısınsın!) [Deylemi]

(Eshabım arasında fitne çıkacaktır. Allahü teâlâ benimle olan sohbetlerinin hürmetine o fitnelere karışanları, af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler ise, bu fitnelere karışan Eshabıma dil uzatarak Cehenneme girecektir.) [Müslim]

(Allah’tan korkun, Eshabıma dil uzatmayın! Onları seven, beni sevdiği için sever. Onları sevmeyen, beni sevmediği için sevmez. Onlara el ile, dil ile eziyet eden, Allah’a eziyet etmiş olur.) [Buhari]

(Eshabım, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar]

Bazı mezhepsizlerin dil uzattığı Hazret-i Osman, Allah resulünün damadı olduğu gibi, Cennetle müjdelenmiş on kişiden biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Osman bendendir, ben de Osman’danım.) [Taberani]

(Yüz kızım olsa, hepsini de Osman’a verirdim.) [İbni Asakir]

(Meleklerin hayâ ettiği zattan [Osman’dan] ben hayâ etmez miyim?) [Beyheki]

(Osman’ın şefaati ile Cehennemlik 70 bin kişi, hesap görmeden Cennete girer.) [İ.Asakir]

Tebük gazvesinde Hazret-i Osman, kendi ticaret malından üç bin deve, yetmiş at, on bin altın getirdi. Resulullah efendimiz, bunları askere dağıttıktan sonra, (Bugünden sonra Osman’a günah yazılmaz) [Bundan sonra Allah Osman’ı günah işlemekten korur] buyurdu. (Tirmizi)
Ve şöyle dua etti:
(Ya Rabbi, Osman’ın geçmiş, gelecek, gizli-açık, Kıyamete kadar bütün günahlarını affet!) [Ebu Nuaym]

Bir gün Hazret-i Fatıma, Hazret-i Ali’nin bir hareketine incinmişti. Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer Peygamber efendimize ricada bulundularsa da, Resulullah efendimiz sükut etti. Hazret-i Osman rica edince damadı Hazret-i Ali’yi affetti. İki kayınpederinin ricasını kabul etmeyip de, damadı Hazret-i Osman’ın ricasını niçin kabul ettiği sual edilince, (Öyle birinin şefaatini [ricasını, af talebini] kabul ettim ki, yer ile göğün yerini değiştir diye, dua etse, Allahü teâlâ değiştirir) buyurdu. (Mesabih)


Mürtede hüsnü zan etmek
Sual: Her fırsatta Müslümanlığın aleyhine konuşanlar, İslamiyet’e düşmanlığı ile ün kazananlar, ölünce, (Belki tevbe etmiştir, tevbesini gizlemiştir) diyerek onları rahmetle anmak caiz midir?
CEVAP
Asla caiz değildir. Dinimiz zahire [görünüşe] göre hükmeder. Belki ile olmaz. Açıkça işlenen günahların tevbesi de açık olmalıdır. (Ben senelerce İslam’a düşmanlık ettim, ama şimdi tevbe ediyorum) demesi gerekir. Kalbden tevbe etmese bile, böyle söylediği kesin ise, artık ona hüsnü zan edilir.