PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ARTIK MÜTTEFİK DEĞİLİZ...!


SONMEZ
31.10.2008, 08:41
Hürriyet 31 Ekim 2008
Kasım CİNDEMİR / WASHINGTON


Bir dönem CIA’nın Ankara’daki istasyon şefi olarak görev
yapan Graham Fuller, ABD’nin tek süper güç olmak için hegemonyacı davrandığı bir ortamda Türkiye’nin daha bağımsız hareket ettiğini belirterek "100 yıl sonra ilk kez, Türkiye büyük bir bölgesel güç oldu. Çevresinde çok aktif. Fiili anlamda, Türkiye artık bir ABD müttefiki değildir diyebilirim. Zaten bu kelimenin modası da geçti" dedi.

CIA’nın eski üst-düzeyli yetkilisi Graham Fuller, "Türkiye, fiili anlamda artık bir ABD ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]) müttefik değil diyebilirim" dedi. Jamestown Vakfı’nın düzenlediği, Türkiye ve Kafkaslar konulu bir toplantıda konuşan Graham Fuller, ABD ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])’nin son sekiz yıldır tek süpergüç olmak istemesinin ve hegemonik davranışının uluslararası tepki gördüğünü ve tek kutuplu dünyadan çok kutuplu bir dünyaya doğru geçildiğini belirtti.

Türkiye’nin son yıllarda çok daha bağımsız hareket ettiğini kaydeden Graham Fuller, "100 yıl sonra ilk kez, Türkiye büyük bir bölgesel güç oldu. Çevresinde çok aktif. Fiili anlamda, Türkiye artık bir ABD ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]) müttefiki değildir diyebilirim. Zaten bu kelimenin modası da geçti" diye konuştu.

Eskiden Washington ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])’u ziyaret eden Türk generallerin "biz kötü bir mahallede yaşıyoruz" dediklerini söyleyen Fuller, bugün, Türkiye’nin çevresindeki her ülke ile iyi ilişkiler içinde olduğunu vurguladı. Fuller, Türkiye’nin diğer coğrafi kimlikleri arasında Ortadoğu’lu kimliğinin de olduğunu ve Ortadoğu’daki heryerde de Müslüman kimliğin ve İslami dayanışmanın öne çıktığını belirtti.

Bölgesel örgütlenmeleri savunan Fuller, petrol ve doğal gaz boru hatlarına ABD ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])’nin jeopolitik yaklaşımını eleştirdi ve "İran dahil her yerden ne kadar fazla boru hattı gelirse o kadar iyi" dedi. Graham Fuller, Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin AB’ye üyeliğini de savundu.

Atatürk yaşasa devrim yapardı

Aynı toplantıda konuşan bir başka eski CIA ve Dışişleri görevlisi olan Paul Goble, Türkiye’deki Kuzey Kafkas diasporasının 4-5 milyon kadar ve etkili olduğunu söyledi. Goble, Türk Generallerin yüzde 55’inin ve Türk istihbaratçıların önemli bölümünün Kuzey Kafkas asıllı olduğunu da iddia etti. Paul Goble şöyle konuştu:

"Türkiye artık eskisi gibi güzel bir Atatürk ülkesi değil. Atatürk, şimdi Ankara ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])’daki herhangi bir tepeden kente baksa ve cami ve minareleri görse yeni bir devrim başlatırdı. Çünkü yapmak istediği bu değildi." Goble, Rus Gizli Servisi’nin, Türkiye’deki Kuzey Kafkas diasporası içinde aktif olduğunu da ileri sürdü.

yerliturkuaz
31.10.2008, 11:33
Artik eskisi kadar Amerika`yi tutanda kalmadi zaten...

Ulkemizin 90`li yillarin basindan beri yuruttugu politakalar ve istikrar sayesinde bizden korkulur duruma gelmistir...

Ama daha cok eksiklerimiz var elbette...

abircan
31.10.2008, 11:56
aman abdyle artık müttefik falan olmayalım zaten , feto dayı oralı olalı beri nasıl rahatladık anlatamam artık cıa gerekli ödülleri verir rahatlıkla kendisine, arada sırada aradaki milli münasebeteleri artırıcı faaliyetler düzenler konferanslar falan derken iyi niyet büyükelçisi olarak kendisi eski müttefikimizle olan ilişkilerimizi dışişleri bakanlığımız aracılığıyla çifte vatandaş feto olarak devam ettirecektir, ekip zaten sağlam buradakilerin hepsi tezgahtan geçmiş çocuklar çok şükür benim ilişkilerin kesildiğine dair bir korkum ve şüphem asla yok

Arif Coşkun
31.10.2008, 12:17
ABD'yle müttefik olsak ne olur,olmasak ne olur?
ABD'den dostmu olur?
Amerikan Emperyalizminin amacı bellidir. İşgal etmek, iliklerine kadar sömürmek.Hala bizim dostumuzdur diyen varsa aklına şaşarım.
Yanı komşumuz Sovetler Birliği varken,onunla işbirliğine gitmek varken 10 bin km. uzaklardaki işgalci bir devleti benimseyen ,aman komünizm gelir kaygısıyla sırtını Amerikaya dayayan ve onu dost sanıp sarılanlar bilmem şimdi diyetini neyle ödüyor.
Müttefiklikleri batsın katil amerikadan ne kadar müttefik olurki?

Kibrisli
31.10.2008, 13:52
nasıl bölgede söz sahibi ülke olduk???? Söz sahibi derken Irak'ta Barzani ile görüşmek, bize ve Atalarımıza katil diyenlerle maç izlemek görüşmek söz sahibi olmaksa kusura bakmayın biz içimize kapanalım daha iyi. Korku kültürü diyorsunuz efendim bu ülkeye yıllarca güney komşularından saldırı geldi, batı komşuları oradaki soydaşlarına baskı uyguladı, Kıbrıs'ta Türklere soykırım yaptı, PKK'yı destekledi ve eğitti ki hala yapmaktadır. Siz bu insanlarla nasıl bir ilişki kurulmasından yanasınız merak ettim, ABD PKK yı destekliyor, yunan subaylar hala eğitim veriyor o ********lere, Ermenistan'a gittik maç izledik sohbet ettik dışilişkiler bakanı her hafta gidiyor, elimize ne geçiyor??? bekleyin efendim biraz dediğinizi duyar gibiyim. Annan planı zamanında yılların politikasını değiştik bu hükümet Denktaş'ı sattı bu Talat denen adamı getirdi?? Plana da evet dedi oradaki Türkler AKP sayesinde ne değişti??? Sadece onurumuzdan olduk, KKTC'nin Türkiye'den kopuşu hızlandı. Lütfen bazı şeyleri düşünürken azıcık ama azıcık millici olun. Herşey para pul değil, Bizim ithalat yapmamıza gerek yok kendimize yeteriz ihracat bile yaparız ama önce bilinç atlaması yapmalıyız.
Bu ABDli herifin söylediği bir konuya %99 oranında katılıyorum Atatürk biyerlerden bizi izleseydi Minarelere Camiilere karışmazdı ama Devrim yapıp darağaçlarını hazırlatırdı.

Saygılar

Kibrisli
31.10.2008, 14:24
Bir de bu Fuller denen adamı araştırdınız mı hiç? Eski CIA'ci oldu yazıyor güzelde PKK sorunu hakkında düşüncelerini yazdığı kitaplarda bahsettiği konulardan haberiniz var mı? Bu adam soğuk savaş döneminde ortaya çıkan yeşil kuşağın fikir babası.

Adamın PKK sorununun araştırmasında çözüm için öncelikle “Demokratikleşme kısıtlamalarının kaldırılması” üzerinde duruluyor. Bu bağlamda da, Kürt kökenli vatandaşların TBMM’de temsil edilmelerinin önemi ısrarla belirtiliyor ve tek çıkış yolunun “ekonomik-sosyal-kültürel-siyasi” önlemler olduğu ileri sürülüyor. Kürt kökenlilere “insan muamelesi yapılması” söz hakkı verilmesinin artık kaçınılmazlığına dikkat çekiliyor. Nasıl yani insan muamelesi yapmak hayvan gibi mi davranıyoruz. Nasıl bir cümledir bu Kürtler bizim kardeşlerimiz, bu onları isyana itecek bir sözdür. Belliki ABD nin Türkiye üstünde farklı bir oyunu olacak o yüzden bu adamı görevlendirmişler Türkiye'de lobi yapsın diye Bizleri inandırmak için. Ama bukez yemesin anadolu çocuğu ne olur.

Birde yukarda yazdığım bir kelime hakaret anlamı içerdiğinden sansür görmüş bilmiyordum böyle bir özellik olduğunu özür dilerim ama düzeltemiyorumda çok ağır bir şey söylemedim sadece o bilinsin yanlış anlaşılmasın.

Saygılar

Arif Coşkun
31.10.2008, 14:35
Bir de bu Fuller denen adamı araştırdınız mı hiç? Eski CIA'ci oldu yazıyor güzelde PKK sorunu hakkında düşüncelerini yazdığı kitaplarda bahsettiği konulardan haberiniz var mı? Bu adam soğuk savaş döneminde ortaya çıkan yeşil kuşağın fikir babası.

Adamın PKK sorununun araştırmasında çözüm için öncelikle “Demokratikleşme kısıtlamalarının kaldırılması” üzerinde duruluyor. Bu bağlamda da, Kürt kökenli vatandaşların TBMM’de temsil edilmelerinin önemi ısrarla belirtiliyor ve tek çıkış yolunun “ekonomik-sosyal-kültürel-siyasi” önlemler olduğu ileri sürülüyor. Kürt kökenlilere “insan muamelesi yapılması” söz hakkı verilmesinin artık kaçınılmazlığına dikkat çekiliyor. Nasıl yani insan muamelesi yapmak hayvan gibi mi davranıyoruz. Nasıl bir cümledir bu Kürtler bizim kardeşlerimiz, bu onları isyana itecek bir sözdür. Belliki ABD nin Türkiye üstünde farklı bir oyunu olacak o yüzden bu adamı görevlendirmişler Türkiye'de lobi yapsın diye Bizleri inandırmak için. Ama bukez yemesin anadolu çocuğu ne olur.

Birde yukarda yazdığım bir kelime hakaret anlamı içerdiğinden sansür görmüş bilmiyordum böyle bir özellik olduğunu özür dilerim ama düzeltemiyorumda çok ağır bir şey söylemedim sadece o bilinsin yanlış anlaşılmasın.

Saygılar

Bu ajanın amacı sanırım ortalığı karıştırmak. "Tavşana kaç tazıya tut" misali.
Bu açıklamaları yapıyorsa emin olunki bunda bir iş var,bizi övüp sonrada birşeyemi karışrtımak istiyorlar dersiniz.
Bu ülkede kürtlere nasıl davranılıyormuşki insan gibi davranılsın?
Bu ülkede Türk, Kürt diye ayrımmı var Kürtüde Türküde her makama gelebiliyor, hiç bir engel yok. Artık bu oyuna bir son verilsin,
Dış politika iyi yapılsın gerçekler konuşulsun,kendimizi anlatamama ifade edememe sorunumuzmu var acaba.

dark_yamtar58
31.10.2008, 14:43
Eğer ajanlar Türkiyenin bölgesel bir süper güç olduğunu söylüyorlarsa yandık demekkiiiii.?

Yanıbaşımızda bir avuç ne olduğu belirsiz it sürüsüyle uğraşamazken hergün onlarca Mehmetçik şehit olurken birileri çıkıp bölgemizde süper güç olmuşuz demezmi.........!!!!!!!!!!!!

abircan
31.10.2008, 14:55
Sağlıklı bir sağ kalemden , konuya yakın sayılır o yüzden bilinsin istedim, burada sağcıyım diye geçinen amerikalılara duyurulur

Sabahattin Önkibar


"Mustafa" filmi Kürtlere özerklik adına operasyondur! 30-10-2008 03:07



Hayır ben komplo teorisi bilmem, hamaseti de sevmem.
Dolayısıyla yazacaklarım bu çerçevede değildir.
Tarih: 29 Ekim 2008, yani Cumhuriyet'imizin 85. kuruluş yıldönümü.
Tam bu tarihe ilginç bir olay denk getiriliyor.
Can Dündar'ın hazırladığı Atatürk'ü anlatan "Mustafa" filmi büyük gürültülerle vizyona sokuluyor.
Önce Can Dündar'ın kimliğini hatırlatalım.
Babası MİT görevlisi, kendisinin ne olduğu ise meçhul.
Dündar bir gün devrimcidir, öbür gün AB taraftarı. Bir gün İslamcıları ve PKK'yı bile kucaklayan sözde özgürlükçüdür, öbür gün Kemalist. Bir gün masa başı belgesellerini finanse eden şirketlerin sözcüsüdür, ertesi gün özel girişim düşmanı. Bir gün ÖDP'lidir, ertesi gün Ecevitçi, yani kısacası ne olduğu belli olmayan bir meçhul adamdır.
Boğuk sesli romantik Che Guavera pozlarındadır ama köşeli, yani tarif edilebilir değildir. Çizgisi ve tutarlılığı yoktur. İlişkileri ise kafa karıştırmaktadır.
Haksızlık mı ediyorum...
Son teşebbüsü "Mustafa" filmini sorgulayalım.
Dündar bu belgesel filmde güya insan Mustafa Kemal'i anlatıyor, ama gerçek bu değil.
İnsani boyut sadece kamuflaj, yani kılıftır.
Gerçekte yapılan psikolojik bir operasyondur.
Önce filmde gizlenerek verilen ince mesajlara bakalım:
1) Atatürk'ün kendi sözleriyle güya Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor. 2) Atatürk'ün, cahillerin seviyesine inmem diyerek halkı güya aşağıladığı mesajını veriyor.
3) Kendi heykellerini diktiren bir diktatör olduğu imajı bilinçaltına pompalanıyor.
4) Atatürk için günde bir büyük rakı ve üç paket sigara içiyordu denilerek dolaylı olarak adeta içki düşkünü ayyaş portresi çiziliyor.
5) Atatürk için çevresinde kimse kalmamıştı ve yalnız öldü denilerek kişiliğiyle ilgili şüpheler uyandırılmaya çalışılıyor.
6) Atatürk'ün manevi oğlu için gerçek oğluydu havası verilerek gayrimeşru ilişkileri ve de çocuğu olduğu imaları yapılıyor.
Sorarım size böylesine uçuk mesajların ustalıkla yerleştirildiği filmin Cumhuriyet'in kuruluş gününde farklı bir ambalajla vizyona konması operasyon değil de nedir?
Hayır hayır, ben Atatürk için Peygamber misali günahsızdır diyenlerden değilim. Atatürk de insandır, eksiği, zaafları elbette olmuştur. Söylemek istediğim bulunduğumuz bu konjonktürde böylesine kafa karıştırıcı mesajların neden verildiğidir.
Yooook hiç kimse bu durumu bana tesadüf diye izah edemez!
Bir tarafta dış dinamiklerin arkasında olduğunu bizatihi MİT yöneticilerinin söylediği Ergenekon operasyonu, diğer tarafta yaşanan Kürt kalkışması ve özerklik talepleri ve tam bu süreçte Atatürk'ün Kürtlere güya muhtariyet istediğini anlatan filmin gösterime sokulması.
Anlayamadığım, Genelkurmay'ın bu filme niçin destek verdiğidir?
Tamam desteği veren mevcut Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ değil Yaşar Büyükanıttır da bu neyin nesidir?
Filmi beğendiğini açıklayan Yaşar Paşa da yoksa Kürtlere muhtariyet mi istiyor?
Düşünüyorum da biz ve bizim gibi düşünenler herhalde kraldan çok kralcıyız.
Baksanıza Atatürk'un ordusu ya da onun bazı komutanları böyle bir tavrı takınıyorsa bize ne oluyor ya da biz niye çırpınıyoruz ki!
Hem bu ordunun eski Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın oğlu değil midir Çanakkale'deki şanlı zaferimizi Anzak destanına çeviren!
Yok yok, tablo bu olsa da ben duramam, yine de itirazımı sürdüreceğim.
Bak Yaşar Büyükanıt, bak Özden Örnek, bak Can Dündar; Mustafa Kemal, vatan yapılan bu coğrafyada birlikte yaşama adına, bölünmezlik adına semboldür. Adı üstündeki titizliğimiz onun içindir. Semboller paspas yapılırsa bütünlük de kaybedilir. Mustafa Kemal'i maske takıp aşındırmak ve aşağılamak, bu milleti aşağılamakla eşanlamlıdır...


İP UCUNA DA RAZIYIZ...
Örtülü Ödenek'te dehşet harcamalar!
Dün Örtülü Ödenek ile ilgili harcamaların resmi dokümanı elime geçti. Buna göre Başbakan Erdoğan'ın emrinde olan ve hiç kimsenin hesap soramayacağı ve hatta dokümanlarının bile yasa gereği imha edileceği harcamalarda korkunç artışlar var. Bana ulaşan verilerdeki tablo şudur: 2003 yılında 103 trilyon, 2004'te 107 trilyon, 2005'te 84 trilyon, 2006'da 207 trilyon, 2007'de 136 trilyon ve 2008'de Eylül itibarıyla 204 trilyon... Örtülü Ödenek Başbakan'ın çök özel hallerde yaptığı harcamalardır ve bu miktarlar Menderes'ten bugüne hiç bu kadar artmamıştı. Rakamlardan hareketle yapılan örtülü harcamalarda Tayyip bey, Menderes, Demirel, Ecevit, Yılmaz, Akbulut, Çiller ve Erbakan'ın neredeyse on misli bir artış kaydetti. Tabii bunun nerelere gittiğini sormak yasa gereği mümkün değil. Tamam yasa böyle diyor ama Tayyip bey acaba mahrem olanların dışında kalem kalem olmasa bile genelinin nerelere harcandığına dair bazı ipuçlarını verebilir mi? Öyle ya, şeffaf idare anlayışı bunu gerektiriyor.


MERAK ETTİM...
Çankaya'da kimse var mı?
Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve kurumlar arasında ahengi sağlar. Görev ve misyon bu, ancak Sayın Abdullah Gül maalesef sorun çözeceğine adeta varlığıyla sorun olmaya devam ediyor. Sahi bugün kim Çankaya Köşkü'nün layıkıyla doldurulduğuna inanıyor? Bakın bu satırların yazarı Başbakan'ı ve uygulamalarını hep eleştirir, ama Tayyip Erdoğan'ın siyasi bir fenomen olduğu hakikatini de kabul eder. Doğruya doğru Tayyip bey hakikaten vakıadır. Peki Abdullah Gül? Emin olun onun varlığı ve yokluğu arasında zerre bir fark yoktur. Olsa da olur olmasa da! Son olarak Güneydoğu'da kalkışmalar yaşanır ve kıyametler koparken devletin başı olarak ondan bir tavır bekledik, ama zerresini göremedik. Abdullah bey bugünkü hali ve görüntüsüyle AKP'lilerin bile değil, Cengiz Çandar, Ahmet ve Mehmet Altan gibilerin Cumhurbaşkanı gibidir. Seyahatlerinde, davetlerinde ve mahrem sohbetlerinde hep onlar vardır... Basın danışmanı Marksist Ahmet Sever de Selanik kökenli Merhum İsmail Cem'in yakın sırdaşı ve de AB misyoneridir... Eh çevresi bu olanın kendisinden de başka bir şey beklenmez zaten!