PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : kızıldağ yaylaları


karnuslu
13.11.2008, 16:32
aranızda kaç kişi (gurbette oturanlar) köyüne ve yaylasına devamlı gidiyor, köyünün o kendine has kokusunu doyasıya içine çekiyor, kaç kişi kendi yöresine ait oyun havalarını oynayabiliyor, kaç kişi ahır kürüdü, yaylaların soğuk sularında elleriyle balık tuttu, ormandan nacaklarla odun kesip sırtlayarak getirdi.... gerçekten merak ediyorum.

karnuslu
13.11.2008, 16:44
özellikle gölovalı ve suşehrili hemşerilerim bilirler. kızıldağ gölova ve imranlı topraklarının sınırını oluşturur. imranlı tarafı oldukça kel kalmıştır, gölova tarafı ise alabildiğine çam ormanları ile kaplıdır ve dağdan gelen küçük dereciklerin ve gözelerin birlerek oluşturduğu dereler ormanların içinden yıl boyu akar. tv'lerde her zaman rize ve doğu karadeniz yaylalarını gösterip dururlar, bizim yaylarımızında onlardan hiç bir farkı yoktur, özellikle soğuk suları belki doğu karadanizde bile yoktur belki de...

karnuslu
19.11.2008, 12:12
ben köyümde doğup büyümedim, sadece yaz tatillerinde senede bir defa birkaç günlüğüne veya bir-iki haftalığına giderdik ve yaylamızda kalırdık çoğunlukla. o zamanlar "çatma" dediğimiz yayla evlerimiz tek gözden oluşan basit moloz örme duvarlı ve üzeri yeşil çadırlarla örtülen evlerden oluşurdu. köyden yaylaya göç zamanı geldiğinde traktörün römorku tepeleme istiflenerek göçülürdü yaylaya...

Arif Coşkun
19.11.2008, 12:20
Ne yazıkki Kızıldağ eteklerinde değil köyümüz. Bütün güzelliğiyle hergün izler görürdük. Hiç kar eksik olmazdı zirvesinde Kızıldağ'ın kar karın üstüne yağardı güzel dağımın.
Heyy gidii heyy çok özledim Kızıldağ seni şöyle yamacına geçip te izlemeyi.

karnuslu
19.11.2008, 12:43
köyün sığır ve davar sürüleri ise 20km'lik yolu çobanların ve kangal köpeklerinin eşliğindde yürüyerek katederlerdi. yaylaya göçüldüğünün ilk günleri adam boyu ot olurdu, her taraf yemyeşil... bazen yürüyemezdiniz otların arasından... sonraki günlerde ve haftalarda hayvanlar yiyip tüketerek kısaltırlardı otların boyunu....

karnuslu
19.11.2008, 12:54
göçün ilk gününde bir telaş alırdı herkesi, saatler boyu boşluk bırakmadan istiflenen römork birkak dakika içinde boşaltılırdı, herşey ortada, açıkta ve darmadağınık.. herşeyden önce çatmanın duvarlarında hasar varsa hasar onarılırdı. dahasonra köyden hazır olarak getirilen sırıklarla çatmanın çatı iskeleti oluşturulur, bu iskeletin üzerine çadır çekilirdi. çekilen çadır kenarlarından kazıklar vasıtasıyla toprağa çakılarak sağlamlaştırılırdı. hatta çatmanın etrafına çit çekilirdi ki hayvanlar çatmanın içine düşmesin diye...

karnuslu
19.11.2008, 13:01
çadır çekme işi bittikten sonra çatmanın içinde büyüyen otlar temizlenir, içerisi bir güzel süpürülür ve apar topar yerleşilirdi çatmalatra, çünkü akşam olmak üzeredir, hatta göçü geç gelenler akşamın geç saatlerine kadar sürdürürlerdi yerleşme işlerini meydan ateşi yakarak...
artık herkes biraz olsun rahatlamıştır ancak acıkmışlardır da... alelacele demlenen çayın yanında sac ekmeği (bazlama) ve çökelik (çökelek), varsa birkaç çeşit daha yenir ve kalkılırdı hemen...

serif_uslu
20.11.2008, 19:39
slm ben şerif sarıyusuf koyundenım

karnuslu
05.12.2008, 14:30
işin ağır olan kısmı bitmiştir artık ve çatmayı yerleştirmeye gelmiştir sıra. döşekler ,yorganlar, yastıklar yüklüğün üzerine düzenli bir şekilde istiflenir, kap - kacak çatmanın bir köşesinde mutdfak olarak kullanılan tezgaha ve tereğe dizilirdi.
bu arada erkekler çatmaya bitişik olan ahırı da çatma gibi üzerini çadırlarla kapatarak ve alacasını (kapısını) takarak hazır duruma getirirlerdi. eğer koyunlarınız varsa bir tarafa da kuzuluk yapılırdı. köyün sığı ve davarı da uzun bir yolculuktan sonra yaylaya varmışlardır artık. ahırlara alınan ineklerin, camışların ve koyunların akşam karanlığında alelacele sütleri sağılır ve bağlanırlardı. bizim yaylamızın yüksekliği 2000m'nin üzerinde olduğundan yazın ortasında bile akşamları hava dondurucu olurdu.

karnuslu
05.12.2008, 15:13
ertesi sabah rutin yayla hayatı başlamıştır artık. sabah güneşin ilk ışıklarıyla kalkılır, ilk önce mallar (sığırlar), davarlar yaylım için güverilir (sürüye katılır) ve ahır kürülürdü(temizlenir). bu arada sobanın üzerindeki çay artık demini almıştır. yer sofrası hazırlanır ve başta tereyağı, çökelik ve peynir olmak üzere Allah ne verdiyse yenir ve kalkılırdı. evde odun yoktur; nacaklar, örkenler (çaput parçalarından örülen sicim) alınarak ormana odun kesmeye ve kozak toplamaya gidilirdi. bu iş haftanın birkaç günü tekrarlanırdı bıkkınlık verene kadar.