HaZaN
28.01.2009, 15:26
Evet, kıyametim kopmuştu,
Kıyametimdeki sur beynimde bir kez üflenmişti bile.
Dur diyemezsin,
Son diyemezsin.
…Öncelikle sadece kendinsen
Sadece en azından şu an kendinsen, ya da kendin olmayı daha önceden seçebilmişsen, sadece kendin için, öncelikle sadece kendine sor.
Neden varım ben?
Kim için?
Ne için?
Hangi amaç için?
İnanın ki dayanılması güç şeylerdir gerçek cevapları, ne güldürür ne ağlatır, sadece susturur ve düşündürür.
Hazır mısınız? Ne gülmeye, ne ağlamaya, sadece düşünmeye?
Kendin için, şimdilik sadece kendin için...
…Sizce neden varız biz?
Bir insan, neden var olduğunu hiç düşünmez mi? Anlatılanlarda bir neden aramaz mı hiç?
Düşünmeden etmeden koşulsuzca inanmak mı gerek? Yoksa üzerinde vicdanımızı rahatlatacak cevabı bulana kadar araştırmak mı? Konu ciddi. Neden var olduğun, yani ben, sen, ya da onlar, bu aslında hepimizin sorunu, bu aslında hepimizin kendi oyunu…
Bunu en başta kendim için yapmam gerekmez miydi, aklım ilk başıma geldiği zaman?
Şimdiye kadar neden hiç düşünmedik ki?
Şimdi biraz da bunu düşünsek, biraz da bunu sorsak kendimize?
Neden varım ben?
…Tesadüf mü desek?
Ne kadar alışmışız değil mi her şeyi tesadüf sanmaya, öyle yormaya. Zamanında “ne büyük tesadüf” ya da “aman tesadüf işte” dediğimiz birçok olay, bizleri ne kadar yanlış bir girdabın içine sokmuş meğer. Tesadüfe olan inancınız bittiğinde emin olun ki siz de zamanında ne kadar yanlış yaptığımızı anlayacaksınız. Tesadüfe olan inancınızı bitirseniz hayatınızdaki inanılmazlıklara emin olun ki inanamazsınız. Mesela şu an bitirin. Bunu bitirdiğiniz andan itibaren tesadüf sandığın tüm o şeylerin neden olduğunu düşünmeniz gerekmez mi?
Düşün bakalım sence ne, neden?
Dolayısı ile bu kitabı okuyor olmanız da tesadüf değil, öyle değil mi?
Hiçbir dinde, hiçbir kitapta, Allah’ın yasalarında ve bilimde bile tesadüf olmaz ise, sizce sizin şu an bu kitabı okuyor olmanız tesadüf mü peki?
Yaşamdaki hiçbir şey tesadüf değilse ve her olayın da bir amacı varsa, bu kadar hassas bir konu hakkında bilgi edinmeye başlarken, özgür düşüncenize ve sizin için amaçlanmış bu sahneye özen gösterin, çünkü yaşam adına önemsemediğimiz bu sahneler size kendini anlatana kadar hayatta farklı yollarla hatırlatılacaktır. Her olay bir derstir hayatta ve tesadüf bu yüzden yoktur.
Eğer eksiğin yoksa, eğer sorunların yoksa! Yoksa zaten tesadüfü içinde barındırmayan bu hayat senin bu kitabı okumana sebep olur muydu?
Düşünün.
Eğer öğrenmen gereken bir şey olmasaydı sence tesadüfü içinde barındırmayan hayat seni bu dünyada hala var eder miydi?
Hayat bir okul, bunlar da okulun dersleri. Bu okulun kurucusu Allah, işleteni yasalar, kurallarını koyan da vicdanlarımızdır. Alınmayan ders her zaman alınmaya mecburdur. Bu yaşam okulundaki derslerden bütünleme ile geçmek olmaz; geçene kadar dersi işlemek vardır.
Bu hayat okulunda herkes önce sadece kendinden sorumludur. Kendi sorumluluklarını yerine getiremeyen bir insan başka bir insanın sorumluluğunu alabilir mi?
Şimdi sizden tek ricam; kendi aklınıza ve mantığınıza uygun gelmeyenler üzerine, kendi vicdanınızı kullanarak düşünmeniz. İnsan ancak kendi başına birey olabildiği, kendi hayatı adına kararlarını kendi verebildiği zaman bu okuldaki sınıfta olduğunun farkına varabilir.
Kendi olamayan, kararlarını kendi veremeyen, kendini ve hayatını sevmeyen hiçbir insan okuldaki ilk dersten yani ‘kendinin ve neden var olduğunun farkına varmak’ tan geçemez!..
Dünya üzerindeki yaşam sürprizlerle dolu koca bir serüvenin başlangıcıdır. İster oyununuzun farkına varıp kendinize gelin, isterseniz başkalarının oyunlarında piyon olmaya devam edin.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman eskilerin masallarıdır derler. (Mutaffifun 13. ayet)
Ayette yazan bu düşünce ile neden var olduğumun peşinde bilgi edinmeye başlarken edindiğim ilk izlenim en önemli olanın, insanın en başta kendi olabilmeyi başarması ve bütün sorularının cevaplarını ancak bu yolla bulabilmesidir.
Maddi veya manevi, kimsenin etkisinde kalmamak, sadece Allah’ın etkisinde olmak en doğru yolu buldurandır.
Şimdi şunu anlayın ve hissedin; hiçbir kutsal kitap masal değildir. Sadece masalsıdır. Bütün kutsal kitapları en yüce insanlar yani peygamberler yazmıştır, ilham katılmaması mümkün mü?
İçlerinden buna inanacak var, inanmayacak var. Bozguncuları Rabbin daha iyi bilir. (Yunus 40. ayet)
Ve şimdi artık sadece kendiniz olun…
Ve sorularınızı sadece Allah’a sorun...
Cevap mı? Çevrenize bakın ve anlayarak kutsal kitapları okuyun...
Ben okudum, sordum, baktım, gördüm, yazdım.
Siz de okuyun, sorun, bakın, görün, yaşayın ya da okuyup inanmayıp görmeden yaşamaya devam edin...
Ne de olsa elbet göreceksiniz, ne de olsa elbet bileceksiniz!
Sonrasını, öncesini...
Zamanı tamamen size kalmış!
Alıntı
Kıyametimdeki sur beynimde bir kez üflenmişti bile.
Dur diyemezsin,
Son diyemezsin.
…Öncelikle sadece kendinsen
Sadece en azından şu an kendinsen, ya da kendin olmayı daha önceden seçebilmişsen, sadece kendin için, öncelikle sadece kendine sor.
Neden varım ben?
Kim için?
Ne için?
Hangi amaç için?
İnanın ki dayanılması güç şeylerdir gerçek cevapları, ne güldürür ne ağlatır, sadece susturur ve düşündürür.
Hazır mısınız? Ne gülmeye, ne ağlamaya, sadece düşünmeye?
Kendin için, şimdilik sadece kendin için...
…Sizce neden varız biz?
Bir insan, neden var olduğunu hiç düşünmez mi? Anlatılanlarda bir neden aramaz mı hiç?
Düşünmeden etmeden koşulsuzca inanmak mı gerek? Yoksa üzerinde vicdanımızı rahatlatacak cevabı bulana kadar araştırmak mı? Konu ciddi. Neden var olduğun, yani ben, sen, ya da onlar, bu aslında hepimizin sorunu, bu aslında hepimizin kendi oyunu…
Bunu en başta kendim için yapmam gerekmez miydi, aklım ilk başıma geldiği zaman?
Şimdiye kadar neden hiç düşünmedik ki?
Şimdi biraz da bunu düşünsek, biraz da bunu sorsak kendimize?
Neden varım ben?
…Tesadüf mü desek?
Ne kadar alışmışız değil mi her şeyi tesadüf sanmaya, öyle yormaya. Zamanında “ne büyük tesadüf” ya da “aman tesadüf işte” dediğimiz birçok olay, bizleri ne kadar yanlış bir girdabın içine sokmuş meğer. Tesadüfe olan inancınız bittiğinde emin olun ki siz de zamanında ne kadar yanlış yaptığımızı anlayacaksınız. Tesadüfe olan inancınızı bitirseniz hayatınızdaki inanılmazlıklara emin olun ki inanamazsınız. Mesela şu an bitirin. Bunu bitirdiğiniz andan itibaren tesadüf sandığın tüm o şeylerin neden olduğunu düşünmeniz gerekmez mi?
Düşün bakalım sence ne, neden?
Dolayısı ile bu kitabı okuyor olmanız da tesadüf değil, öyle değil mi?
Hiçbir dinde, hiçbir kitapta, Allah’ın yasalarında ve bilimde bile tesadüf olmaz ise, sizce sizin şu an bu kitabı okuyor olmanız tesadüf mü peki?
Yaşamdaki hiçbir şey tesadüf değilse ve her olayın da bir amacı varsa, bu kadar hassas bir konu hakkında bilgi edinmeye başlarken, özgür düşüncenize ve sizin için amaçlanmış bu sahneye özen gösterin, çünkü yaşam adına önemsemediğimiz bu sahneler size kendini anlatana kadar hayatta farklı yollarla hatırlatılacaktır. Her olay bir derstir hayatta ve tesadüf bu yüzden yoktur.
Eğer eksiğin yoksa, eğer sorunların yoksa! Yoksa zaten tesadüfü içinde barındırmayan bu hayat senin bu kitabı okumana sebep olur muydu?
Düşünün.
Eğer öğrenmen gereken bir şey olmasaydı sence tesadüfü içinde barındırmayan hayat seni bu dünyada hala var eder miydi?
Hayat bir okul, bunlar da okulun dersleri. Bu okulun kurucusu Allah, işleteni yasalar, kurallarını koyan da vicdanlarımızdır. Alınmayan ders her zaman alınmaya mecburdur. Bu yaşam okulundaki derslerden bütünleme ile geçmek olmaz; geçene kadar dersi işlemek vardır.
Bu hayat okulunda herkes önce sadece kendinden sorumludur. Kendi sorumluluklarını yerine getiremeyen bir insan başka bir insanın sorumluluğunu alabilir mi?
Şimdi sizden tek ricam; kendi aklınıza ve mantığınıza uygun gelmeyenler üzerine, kendi vicdanınızı kullanarak düşünmeniz. İnsan ancak kendi başına birey olabildiği, kendi hayatı adına kararlarını kendi verebildiği zaman bu okuldaki sınıfta olduğunun farkına varabilir.
Kendi olamayan, kararlarını kendi veremeyen, kendini ve hayatını sevmeyen hiçbir insan okuldaki ilk dersten yani ‘kendinin ve neden var olduğunun farkına varmak’ tan geçemez!..
Dünya üzerindeki yaşam sürprizlerle dolu koca bir serüvenin başlangıcıdır. İster oyununuzun farkına varıp kendinize gelin, isterseniz başkalarının oyunlarında piyon olmaya devam edin.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman eskilerin masallarıdır derler. (Mutaffifun 13. ayet)
Ayette yazan bu düşünce ile neden var olduğumun peşinde bilgi edinmeye başlarken edindiğim ilk izlenim en önemli olanın, insanın en başta kendi olabilmeyi başarması ve bütün sorularının cevaplarını ancak bu yolla bulabilmesidir.
Maddi veya manevi, kimsenin etkisinde kalmamak, sadece Allah’ın etkisinde olmak en doğru yolu buldurandır.
Şimdi şunu anlayın ve hissedin; hiçbir kutsal kitap masal değildir. Sadece masalsıdır. Bütün kutsal kitapları en yüce insanlar yani peygamberler yazmıştır, ilham katılmaması mümkün mü?
İçlerinden buna inanacak var, inanmayacak var. Bozguncuları Rabbin daha iyi bilir. (Yunus 40. ayet)
Ve şimdi artık sadece kendiniz olun…
Ve sorularınızı sadece Allah’a sorun...
Cevap mı? Çevrenize bakın ve anlayarak kutsal kitapları okuyun...
Ben okudum, sordum, baktım, gördüm, yazdım.
Siz de okuyun, sorun, bakın, görün, yaşayın ya da okuyup inanmayıp görmeden yaşamaya devam edin...
Ne de olsa elbet göreceksiniz, ne de olsa elbet bileceksiniz!
Sonrasını, öncesini...
Zamanı tamamen size kalmış!
Alıntı