PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : < 18 Mart 1915 > Şehitleimizi Saygı ve Rahmetle Anıyoruz..


Kaptan-58
13.03.2009, 13:36
BİR GÜL BAHÇESİNE GİRER GİBİ ÖLÜME KOŞAN ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI, RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ. BU MİLLET SİZİ ASLA UNUTMAYACAK...

<< ŞEHİTLERİMİZİ UNUTMADIK... UNUTTURMAYACAĞIZ .... >>

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
13.03.2009, 13:38
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] .com/2008/03/gecilmez.gif

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] .com/2008/03/son-dua.jpg

Kaptan-58
13.03.2009, 13:39
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
13.03.2009, 13:40
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
13.03.2009, 13:47
Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy

Kaptan-58
13.03.2009, 13:50
Şehitler Ölmez - Mustafa Yıldızdoğan

Önce vatan millet
Sonra ana ve yar
Bu yolda savrulan
Birileri var

Ezan dinmez diyen
Bayrak inmez diyen
Şehit ölmez diyen
Birileri var

Şehitler ölmez

Bayrakla dertleşen
Toprakla birleşen
Can verip devleşen
Birileri var

Ezan dinmez diyen
Bayrak inmez diyen
Şehit ölmez diyen
Birileri var

Şehitler ölmez
Şehitler ölmez

Dilsad Hatun
13.03.2009, 13:50
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
13.03.2009, 13:58
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
13.03.2009, 15:48
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kaptan-58
16.03.2009, 09:20
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Kardelencicegi
16.03.2009, 09:55
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] )
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle "bu, bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer,
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğımın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerir azmini tevkîf edemez sun-u beşer;
Bu gögüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
ÂSIM'ın nesli.. diyordum ya... Nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek,
Şühedâ gövdesi, baksan a, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ...
BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek KÂBE'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı SELÂHADDÎN'i,
KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.

Mehmed ÂKİF ERSOY

Kardelencicegi
16.03.2009, 10:07
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] neis4.gif)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun.

TÜRKLÜK TÜRKÜSÜ

Türküz! Türklük özümüz bizim
Mertlik doğruluk sözümüz sözümüz bizim.
Her karış zerresi, taşı toprağı
Elimiz, kolumuz, gözümüz bizim.

Erzurum barı Konya havası
Çiftetellisi, oyun havası
Efesi, zeybeği; harmandalısı
Sazıyla, sözüyle, özüyle bizim.

İzmir’i, Uşak’ı, Afyon’u için.
Hatay’ı, Mersin’i, Antep’i için.
Şu cennet vatanın cümlesi için
Akıtılan kanların alayı bizim.

Türküz! Türklüğün gururu biziz
Her işin, her gücün, göz nuru biziz
Yanan ocağın tüten bacanın
Ateşi, dumanı, devamı biziz

Kader birliği yapmışız özden
Türküz dönmeyiz verilen sözden
Kim hesap sorar! biz Türküz bizden
Türkün namını duyuran biziz

Türkün şerefi şanı da biziz
Adını tarihe yazdıran biziz
Onun koruyanı yılmaz bekçisi
Silahı, tüfeği, siperi biziz.

S.Çimendağ.

Kardelencicegi
16.03.2009, 10:19
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] mazipr.jpg)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


BİR ŞEHİDİN FERYADI

Engel olmak için biz, alevden o sele,
Süngümüzü kuşandık, çektik de besmele,
Kurtuldu vatan, namus, Kuran ve istikbal,
İmanın şahlandığı, yerdir Çanakkale!

Ey tarih! Dile gel de, açık açık anlat,
Neler uğruna şehit, oldu bunca evlat? [/COLOR][/B]

yiğidoturan
16.03.2009, 11:11
--------------------------------------------------------------------------------

BİR GÜL BAHÇESİNE GİRER GİBİ ÖLÜME KOŞAN ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI, RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ. BU MİLLET SİZİ ASLA UNUTMAYACAK...

<< ŞEHİTLERİMİZİ UNUTMADIK... UNUTTURMAYACAĞIZ .... >>

Kibrisli
16.03.2009, 11:49
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

ey zavallı vatanım
neden böyle ağlıyor
neden midir, çünkü ona
evlatları bakmıyor
...........

oğul: bakmaz isem ben sana
haram olsun türklük bana
işte ana gidiyoruz
vatan için ölmeye
gidiyorum öleceğim
dönmeyeceğim geriye

...

ana: git oğlum git
vatanına hizmet et
vatan için kanını
her şeyini feda et
nişanlına köyüne
her şeyine veda et

...

oğul: gidiyorum ben ana
selam söyle babama
yavukluma söyle ki
ağlamasın hiç bana

23 şubat 1330 (8 mart 1915)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]ım%20Hikmet%20Desen%20Fatih .JPG

Kibrisli
16.03.2009, 12:05
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

YUKARDAKİ RESİM 57. ALAYA AİT... 1 TEK ER GERİ DÖNMEMİŞTİR O ALAYDAN.... İLGİNÇTİR KURTULUŞ SAVAŞINDA DA 57. TÜMEN ÇİĞİLTEPE'Yİ ALMAK İSTERKEN ATATÜRK'E SÖZ VEREN TÜMEN KOMUTANI ALBAY REŞAT BEY VERDİĞİ SÖZÜ TUTAMADIĞI İÇİN İNTAHAR ETMİŞ, O ŞEHİT OLDUKTAN SONRA SON ERİNE KADAR SAVAŞAN TÜMEN ÇİĞİLTEPE'Yİ 20 DK İÇERİSİNDE ALMIŞLARDIR VE İZMİR YOLU AÇILMIŞTIR... BU OLAY ÜZERİNE ATATÜRK SOYADI KANUNU ÇIKTIĞINDA REŞAT BEY'İ UNUTMAMIŞ ÖLÜMÜNDEN 11 YIL SONRA, ÖLMÜŞ OLMASINA RAĞMEN SOYADI VERİLEN TEK İNSAN OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR.... REŞAT ÇİĞİLTEPE, TORUNU'DA SİVAS DEVLET TİYATROSU MÜDÜRLÜĞÜNÜ YAPIYORDU 2-3 SENE ÖNCESİNE KADAR, ŞİMDİ HALA SİVAS'TA MIDIR BİLİNMEZ???

"Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldırmadığı demir gibi pak kalbinle düşmanı nihayet alt eden gayretin için minnet ve şükranımı ifade etmeyi en aziz bir borç bilirim."
M. Kemal Atatürk

Kibrisli
16.03.2009, 15:32
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

CHP Belediye Başkan Adayı Halit Mete Oltulu’nun
“18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 94.YILDÖNÜMÜ
VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ” MESAJI
Türk tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 94’üncü yıldönümünü kutlamanın onur ve gururunu hep birlikte dayanışma içerisinde yaşamaktayız.
Çanakkale Zaferi, askerlerine “Ben, size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” diyen Ebedi Başkomutan Atatürk’ün, vatan uğruna canını seve seve feda eden 250 bin şehidimizin, on binlerce gazimizin ve bir milletin topyekûn zaferidir. Dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Çanakkale Zaferi; Milli Mücadelenin ilk meşalesinin tutuşturulduğu ve Türk Milleti’nin vatan ve millet sevgisinin doruğa ulaştığı bir kahramanlık destanı olarak tarihe geçmiştir.
Uğrunda canımızı hiç düşünmeden feda ettiğimiz bu cennet vatanımız aziz şehitlerimizin iç ve dış saldırılara tek bir yürek halinde karşılık vermesiyle bugün artık bağımsız, saygın bir devlet olmuştur.
Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu iyi bilmelidirler ki Türk milleti kutsal vatan topraklarını ve şanlı bayrağını, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en kutsal emanet olarak muhafaza edecektir.
Bu duygularla CHP Adayı olarak, başta Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olmak üzere, Türk Milleti’nin bölünmez bütünlüğü uğruna canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal eden ve hayatta olan kahraman gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, saygılarımı sunuyorum.

Halit Mete Oltulu
Cumhuriyet Halk Partisi
Sivas Belediye Başkan Adayı

Kaptan-58
16.03.2009, 15:58
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

altuntas58
16.03.2009, 16:21
ÇANAKKALE
Öğün ey Çanakkale , cihan durdukça öğün !
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün ,
Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin !


Sen savaşa girince mızrakla , okla , yayla ,
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla .
Sen topun donanmayla , tüfeğin bataryayla ,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin !

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devrinden,
Koştu senin koynuna çıkar çıkmaz evinden
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin !

Toprağından fazladır sende yatan adamlar ,
Irmağın kanla çağlar , yağmurun kanlı damlar,
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son dövüştüğü yersin !


Bir destana benziyor senin bugünkü halin ,
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Öğün , ey Çanakkale ki Mustafa Kemal’in,
Yüz milletle yüzyüze görüştüğü yersin.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

seva
17.03.2009, 13:28
Allah rahmet eylesin sevgilerimle

Allah şehitlerimizin şefaatine nail eylesin inş...

barikat58
17.03.2009, 13:46
Allah çanakkale şehitlerimizden ve gazilerimizdan razı olsun mekanları cennet olsun

Sivasprensi
17.03.2009, 16:27
sehitlerimizin mekani cennettir tarih hicbirini unutmayacak herzaman hatırlayacaktır..

altuntas58
17.03.2009, 17:25
Hiç bir zaman unutmayalım ki bizler şehitlerimiz sayesinde varız. Ne yapsak da onların haklarını ödeyemeyiz, onlara layık olamayız.Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum, ruhları şad olsun, rahat uyusunlar..Allah hepsinden tek tek razı olsun...

kronik
18.03.2009, 08:36
.Bugün 18 Mart.Allahtan hepsine rahmet diliyorum.Onlar yattıkça bu vatan biz torunlarına emanettir.Bayrağımız, onurumuz, namusumuz ve şerefimiz için, canlarını veren tüm vatan evlatlarımızın, atalarımızın ruhu şad, mekanları cennet olsun.

Kardelencicegi
18.03.2009, 10:22
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
Hepinizi Saygiyla ve Rahmetle aniyorum.
Siz olmasaydiniz biz bugün olmazdik.
Ruhunuz SAAD olsun.

Kardelencicegi
18.03.2009, 10:27
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] if)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Bir elimde silah birinde kuran,
geldi diyorlar bak şehitlik sıran,
babam bile olsa karşımda duran,
önce vatan sonra vatan!

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] )
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

sivaslıgenç
18.03.2009, 11:24
Keşke bende o savşta yer alsaydım en büyük dileğim o ama nasip olmuyor.
Allah bütün şehiterimizden razı olsun hepsinin mekanı cennetin en güzel yeri olsun ruhları şad olsun.Onları hiçbir zaman unutmayacağız.Biz varsak onlar sayesinde varız.

sivaslıgenç
18.03.2009, 11:32
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Âkif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine

Kaptan-58
18.03.2009, 11:34
ÇANAKKELE ŞEHİTLİK ZİYARETLERİNE 5 DEFA GİTTİM AMA HER DEFASINDA İLK KEZ GİDİYOMUŞ GİBİ HEYECANLIYDIM. EĞER SİZ DAHA HİÇ GİTMEDİYSENİZ BENCE MUTLKAKA AMA MUTLAKA GİTMELİSİNİZ. GİTME İMKANINIZ YOKSA AŞAĞIDAKİ LİBNKE TIKLAYIP ŞEHİTLİĞİ GEZEBİLİRSİNİZ...


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

ErdalGüler
18.03.2009, 11:53
Tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz...
Bu Vatan uğrunda gözlerini kırpmadan Vatan için ölümü göze alan şehitlerimiz için ölüm bir başlangıç aslında, Kalbimizde, yüreğimizde onlar ölümsüz ve sonsuza dek yaşayacaklar. Bu Vatan toprağı ve her karıştaki bir zerre dahi onlara minnettardır. Sözlerimi birkaç ayet ve hadis ile bitirmek istiyorum...


"Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilâkis onlar diridirler, fakat siz onu anlayamazsınız."0

Başka bir ayette şöyle buyuruluyor:

"Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah'ın Iütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmaktadır."1

Sevgili Peygamberimiz şehitliğin derecesiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

"Hiç kimse cennete girdikten sonra - bütün dünya'ya sahip olsa bile tekrar dünya'ya dönmek istemez. Yalnız şehitler, keramet (ve erdikleri nimetler) sebebiyle dünya'ya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler."2

Bizzat Peygamberimiz, bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buşurmuştur:

"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim."3

Şehitlik olmadan vatan olmaz. Evet, vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehitlerin kan akıttıkları toprak parçasıdır. "Toprak, eğer uğruna ölen varsa vatandır." sözü, ne güzel bir sözdür.


0 Bakara, 154.
1 AI-i İmran, 169-170.
2 Buhari, Cihad, 6; Müslim, İmâre, 29.
3 Buhari, Cihad, 7; Müslim, İmâre, 28.

Kaptan-58
18.03.2009, 11:57
Türk oğluyum Türk olarak ölürüm
Kanım Türktür dilim Türkçe sözüm Türk
Türk olmayı en mukaddes bilirim
Dinim islam içim Türktür özüm Türk

Türk’e karşı kim olursa karşım var
Arş ileri arş ileri marşım var
Bu ülkede Türk İstiklal Marşım var
AYYILDIZ’lı bayrağım Türk tezim Türk

Türkçe yürür her kıtada gezerim
Şiirim Türk,bağlamam Türk,yazım Türk
Türklüğüme zarar görsem ezerim
Avrupa’da iz bıraktım izim Türk

Türk’e karşı kim olursa karşım var
Arş ileri arş ileri marşım var
Bu ülkede Türk İstiklal Marşım var
AYYILDIZ’lı bayrağım Türk tezim Türk

besyo_cu
18.03.2009, 11:58
Çanakkale de verdiğimiz 250.000 sehidimizin ve tum şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmetle, saygıyla anıyoruz. Vatan severlikleri ve kahramanlıkları şimdiki ve gelecekteki Türk kuşaklarına örnek olsun.Ruhları saad olsun

abircan
18.03.2009, 12:03
bu eşsiz vatanı bize emanet eden , yüzbinlerce şehidimizin kanlarıyla korunmuş bu toprakların kıymetini bilelim, ruhu şad olsun nur içinde yatsın tüm şehidlerimiz

Rallim58
18.03.2009, 12:12
Şehit kanları ile sulanmış vatana,
Çanakkale geçilmez dedirten atana,
Vatan için Çanakkalede yatana,
Üç ihlas bir fatiha oku, gönder atana...

Ruhları şad, Mekanları cennettir inşaallah...

Kardelencicegi
18.03.2009, 12:13
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

HaZaN
18.03.2009, 12:52
Avustralyalı Piyade Er J.C. Davies’in annesine yazdığı bir mektupta Türk kadın savaşçılarından şöyle bahsediyor:

“Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu.
Çok sayıda adamımızı vurdu.
Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm.
Tahminen 19-21 yaşlarında bir genç kızdı.
Bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı.”


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]


Hakkınızı bize helal edin....
Biz sizlere layık olmadık...
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez](5).JPG

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Ruhları için El-Fatiha

FatihCan
18.03.2009, 13:03
Yüce rabbim o günleri bizlere bir kez daha yaşatmasın....

Şehitleri rahmetle anıyoruz...

AKÇAMAGRALI58
18.03.2009, 13:24
BİR GÜL BAHÇESİNE GİRER GİBİ ÖLÜME KOŞAN ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI, RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ. BU MİLLET SİZİ ASLA UNUTMAYACAK...

<< ŞEHİTLERİMİZİ UNUTMADIK... UNUTTURMAYACAĞIZ .... >>

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Mehmet'im korkusuz yattı pusuya,
Düşman gemileri gark oldu suya,
Telaşa kapıldı koskoca dünya,
/////////Nice seyitlere minnettir vatan,
/////////Çanakkale geçilmez ,Şehit'tir yatan...

Şu koca tepede heybetle duran,
Bir top mermisiyle düşmanı vuran,
İman dolu yürek elinde Kurân ,
///////////Nice seyitlere minnettir vatan,
///////////Çanakkale geçilmez ,şehit'tir yatan...

Düşersen bir dara tarihine bak,
Saplansa göğsüne o hain mızrak,
Düşmana yok burdan bir karış toprak,
///////////Nice seyitlere minnettir vatan,
///////////Çanakkale geçilmez ,şehit'tir yatan...

18.03.2008.Orhan KIZLARKAYASI

MeLody58
18.03.2009, 13:25
Çanakkale Şehitleri

Gök kubbe altında ne müthişti harp,
Destan sende pişti, hey Çanakkale!
Nuh tufanı sanki! Semirmişti garp,
Yahya Çavuş Coştu hey Çanakkale!

Şahlanmıştı ceddim, batıl Hak gördü,
Kükredi Seyidim, bir koca ordu,
Ya Allah! Deyince sırtına vurdu,
Gör Akdeniz taştı, hey Çanakkale!

Ya İstiklal şarkım, bestesi ölüm,
Cihad-ı Ekber hey! Vuslattır gülüm,
Yezitleşti Churchill bitmişti zalim,
Ruhum destanlaştı hey Çanakkale!

Malazgirt şahlandı Çanakkale’de,
Alparslan canlandı Çanakkale’de,
Bir devir sonlandı Çanakkale’de,
Mehmet Aslanlaştı, hey Çanakkale!

Son kozuydu garbın iğrençti karar,
Ne istiyor Anzak, Yunan ne arar,
Torun gelmiş garptan dedeyi sorar,
Sordu torun şaştı, hey Çanakkale!

Ben Haçlıya değil bize şaşarım,
Maziyle kavgalı soysuz taşırım,
Ben Çanakkale ben! Senle yaşarım,
Görev kime düştü, hey Çanakkale!

Satılmış kalemler satarlar her gün,
Şehit Çanakkale! Şehitler sürgün!
Bu devran dönecek elbette bir gün,
Tekbirler ağlaştı, hey Çanakkale!

Hey Çanakkale hey! Yiğit diyarı,
Sen ulu davanın son yadigarı,
Yedi düvel sardı ulu çınarı
Yatanlar gardaştı, hey! Çanakkale. Ruhları Sad OLsun :(

Alperen.
18.03.2009, 13:56
Çanakkale ruhu güç kaynağımızdır Allah o ruhu yaşamayı bizlere nasip etsin...

Bu topraklar için şehit olmuş tüm Mehmetçiklerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz Allah cennetinde onlarla birlikte olabilmeyi nasip eylesin...

baran_07
18.03.2009, 14:38
3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.

Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.

Türk Ulusu; İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış; 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır.

Türk Ulusu ve dünya O'nu böylece tanırken, O da Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in, kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir. 18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915'in Mart ayında İstanbul'a girerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti.

Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915'te sona erecekti. Çanakkale Zaferi; harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Gelibolu Yarımadası'nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb. Mustafa Kemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır.

Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü yukarda belirtilen noktalarda toplamak mümkündür.



18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞI VE ÖNCESİ

Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunma grubu halinde tertiplenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyamızda, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti. İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı.


İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı. İstanbul'a bir ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı. Plan gereğince, 3 Kasım 1914 günü 7 zırhlı ile Boğaza bir keşif taarruzu yaptı. Girişteki tabyalarımız zarar gördü. İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında 7 gün süreyle devam ettirdi. Türk topçusunun atış menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaza girdi orta kesimdeki tabyalar 8 saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı. Son darbe 18 Martta indirilecekti. Ne var ki, kağıt üzerinde yapılan bu savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymayacaktı.



18 MART 1915 GÜNÜ SAVAŞI

18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te açtı. Savunma planımıza göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı. Düşman; yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komuta köprüsü uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu.

Bu sırada Fransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadına koşan SUFFREN ve GAULOIS da aynı akıbete uğramıştır. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 dakika sonra OCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Yzb. Hakkı'nın tuzağına takılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a dönüyordu. Böylece 6 saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu.









ÇANAKKALE ZAFERİ

Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir.

1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havan topu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.

24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.

19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzilli bir bombardımana girişti. Boğaz'a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.

İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlardı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan*mayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi.

Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı.

18 Mart 1915: İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi. Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu.

İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.

İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor:

«İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütun*ları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.»

Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.

«Saat 13.45'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patla*mayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.»

Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralandı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.

İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı*yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi.

Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da, savaştı. Cephanesi biten askerlere:

— Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ;
— «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.

Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. 19 - 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 - 9 Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.

Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir.

Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu.

Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir.





SEVGİLİ ARKADAŞLAR!

Çanakkale Savaşları, yüzyılımızın en büyük savaşlarından birisidir. Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmek isteyen düşman devletler, gemileriyle Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u almak istiyorlardı.

Osmanlı ordusu, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazı’nda aylar süren bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır.

300.000 askerimizin şehit olduğu bu savaşlar sonucunda, düşman donanmaları ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. Çanakkale Savaşlarının denizle ilgili bölümü, 18 Mart 1915 tarihinde, düşman gemilerinin geri çekilmeleriyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, her 18 Mart gününde Çanakkale Savaşlarını anmaktayız.
Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İngiliz ve Fransız gemileri, 3 Kasım 1914’de boğazın iki yakasındaki birliklerimize ateş açtılar. Birliklerimizin karşı ateşi ile geri çekilmek zorunda kaldılar. 19 Şubat 1915’de düşman donanması kesin hücuma başladı. Osmanlı ordusunun karşı ateşi ile tekrar geri çekildiler. 18 Mart 1915’de İngiliz ve Fransızlar 16 harp gemisi ile büyük bir hücum daha başlattı. Üç gemisi sulara gömülen düşman donanması, tekrar geri çekilmek zorunda kaldı.
Çanakkale Boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız, topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askerler 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başladılar. Kara savaşları, 9 Ocak 1916 tarihinde son düşman birlikleri de geri çekilene kadar devam etmiştir. 6-7 Ağustos 1915 gecesi Anafartalara yapılan çıkarma harekatını Mustafa Kemal komutasındaki birliğimiz durdurmuştur. 25 Nisan 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasında , yaklaşık sekiz ay boyunca şiddetli kara savaşları olmuştur.

Sevgili arkadaşlar!
Çanakkale Savaşları, Türk Tarihinin belki de en önemli savaşıdır. Daha geniş ve ayrıntılı bilgi sahibi olmak için kaynakları mutlaka okumanızı öneriyoruz. Bugün özgür olarak yaşadığımız bu topraklara çok kolay sahip olmadığımızın bilinmesi gerekir.
Allah bizlere, bir daha böyle bir savaş göstermesin!

baran_07
18.03.2009, 14:44
18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur, bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top, tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Fatmalar.

MeLody58
18.03.2009, 15:48
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

seva
18.03.2009, 15:50
18 Mart Çanakkale şiirim....


Ey şanlı Kumandan, Ey şanlı asker
Muhteşem heybetiniz görülmeye değer
Bu Vatan sizlerle yeniden kuruldu
Düşman sizlerin imanıyla kovuldu.


Kiminiz aç, kiminiz yaralı ,kiminiz bitkin
Ama hepiniz özeldiniz, hepiniz seçkin
Öyle bir yürek vardıki sizde kılıçtan keskin
Siz cesurdunuz düşman ise miskin


Bizler savaşan ataların torunlarıyız
Göğsümüzde Ayyıldız sizlerle varız
Seyit Onbaşım,şehit atalarım,ninelerim
Bu tarih sizlerle hep anlatılsa yine dinlerim

Dünyada görülmemiş bir savaş yaşandı
Mermiler havada çarpıştı ,toprak kana doymadı
Milletimiz boyun eğmedi, Vatan için uyandı
Atatürk ,şanlı ve muheteşem ordumuza güvendi.


Bu Türk halkı sizlerle gurur duyuyor
Tarih sizlerin güzel zaferiyle coşuyor
Şanlı Türk bayrağı ihtişamla dalgalanıyor
Ezan sesi sayenizde hiç susmuyor.

Bu Vatan sizlerle daima gurur duydu
Ülkemize ise en güzel bayram oldu
Tüm şehitlerimiz Allah'ın rahmetine kavuşsun
Çanakkale zaferi hepimize kutlu olsun


AHMET İDİZ....

gul-i_ahmer
18.03.2009, 15:52
Çanakkale Geçilmez

Mülüman Türk Milletti,nin kahramanlılıklarla dolu bir tarihi vardır.Şanlı tarihimizi incelediğimiz zaman,Çanakkale,nin Türk tarinideki yeri ve öneminin ne kadar büyük olduğunu anlarız.18 Mart 1915,artık tükendi denen Müslüman Türk,ün gücünün dünyaya ispatladığı ve edildiği gündür.Buğüntüm dünyaya Çanakkale geçilmez!... sözünün söylendiği gündür.

1.Dünya savaşı 1914-1918 yıları arasında yapıldı ve 4 yıl sürdü Osmanlı Devleti Almanlarının yanında savaşa katıldı.İtilaf Devletleri denilen İngilizler,Fransızlar,İtalyanl ar vs.Çanakkale ve istanbul boğazlarından geçmek istediler. Gayeleri,zor durumda olan Rusya,ya yardım etmekti.Engüçlü donanmv cok sayda gemiyle Çanakkale boğazına geldiler.Fakat Türk Topcusu Mehmetçik parolasını söylemişti:

Çanakkale Geçilmez!...

Yiğit ve Kormaz yürekli personele sahip Nusret mayın gemisi düşman gemilerini birer birer batırarak denizin dibine gönderdi.

Türk yurdundan,vatan topraklarından bir karış toprak vermeyeceğini haykıran;bunu kanlarıyla ödeyen Mehmetcikler,canlarını Allah yolunda seve seve feda ettiler.Çanakkale Zaferi,ni bizlere kazandıran bütün şehit ve gazilerimizi saygı,hürmet,minnet ve rahmetle anıyoruz

ramazan_d
18.03.2009, 16:35
çanakkaledeki aziz sehit atalarımızı saygıyla anıyorum ruhları şaad olsun..ruhuna fatiha....
Çanakkale Şehitlerine
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,değe rli arkadaşlar bizler hür yaşıyorsak çanakkaledeki atalarımızın sayesinde bu güzel günleri yaşıyoruz ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

..

ommy
18.03.2009, 17:15
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

KINALI ALİ

Üst teğmen Faruk cepheye yeni gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla laflıyordu nerelisin gibi sorular soruyordu. Bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk gördü. Merakla
'adın ne senin evladım' der. Çocuk
'Ali' diye cevap verir.
Nerelisin? der. Ali
Tokat Zile’denim der.
Peki evladım bu kafanın hali ne?' Ali
'anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım der.
Neden? der komutan. Ali
'bilmiyorum komutanım' der:
Peki gidebilirsin Kınalı Ali' der. O günden sonra herkes ona Kınalı Ali der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer. Kısa surede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Ali'nin okuma yazması da yoktur arkadaşlarından yardim ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler arkadaşları yazar
'sevgili anne babacım ellerinizden öperim ben burada çok iyiyim beni merak etmeyin' diye başlar. Kız kardeşini kendinden bir küçük erkek kardeşini sorar köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini kendileri var oldukça düşmanın bir adim bile ilerleyemeyeceğini yazdırır.

Gururla mektubu bitirir neden sonra aklına gelir ve yazının sonuna anasına NOT düşer: Alinin kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır. 'Anacağım kafama kına yaktın burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler sakin kardeşim Ahmet'e de yakma onla da dalga geçmesinler der ellerinden öptüm' diye bitirir. Aradan zaman geçer. İngilizler kati netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler.
Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşmüşlerdi.

Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış onların sayıları da epey azalmıştı Gelibolu düşmek üzereydi kınalı alinin komutanı da olayı görüp yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Onlar yeni gelmişti onları insan bedeninin sungu ve mermilerle orak gibi biçildiği bu yere dua ediyordu.Komutanların bu düşünceli hali gören ve durumun vahametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresiz gönderir.

Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz hepsi şehit olmuştur. Aradan zaman geçer. Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun cevabi gelir. komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler.

(bu mektubun asli Çanakkale müzesinde sergilenmektedir)

Babası anlatır. Ali' nin. 'oğlum Ali nasılsın iyi misin gözlerinden öperim selam ederim dedikten sonra öküzü sattık paranın yarısını sana yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz simdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da siz sakin bizi merak etmeyin bizi düşünmeyin der koyu akrabalarını anlatır ve mektubu bitirir ali ananın da sana diyeceği bir şey var' Anasını anlatır: ' oğlum ali yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler kardeşime de yakma demişsin kardeşine de yaktım komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler bizde 3 şeye kına yakarlar
1- gelinlik kıza, gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye
2- kurbanlık koça, ALLAHA kurban olsun diye
3- askere giden yiğitlerimize, vatana kurban olsun diye.....
gözlerinden öper selam ederim ALLAHA emanet olun'

Mektubu okuyan Alinin komutanı ve diğerleri hıçkıra hıçkıra ağlamaktadırlar

tatli-dilli
18.03.2009, 19:09
Sehitlerimizin ruhlari sadolsun,
rabbim sizi hep korusun...

MeLody58
18.03.2009, 19:24
Çanakkale AskeriAdına binlerce destan yazılan


Yıllar sonra bir bir anılan


Toprağına taşına yazılan


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale




Adım adım koşan asker


Düşmanını yenen asker


Vatanını seven asker


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale




Tüm dünya'ya örnek asker ,


Komutanıyla yürek asker


Vatan millet diyen asker


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale




Çanakkale geçilir mi sandın


Topuna tüfeğine mi kandın


Türk'ü yenilir mi sandın


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale




Al bayrakla koşan asker


Ölüm emrini alan asker


Yaralı düşmanı saran asker


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale




Bu destan anlatılmaz yaşanır


Bu şehitler unutulmaz anılır


Koca Seyit Bismillah der kaldırır


Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

KANAYAN YARAMIZDIR..
TÜM ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞAD OLSUN!!!!!

MeLody58
18.03.2009, 19:28
Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.
Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün".
Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler..."

Kardelencicegi
18.03.2009, 21:12
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 50c.jpg)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Kardelencicegi
18.03.2009, 21:40
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] .gif)
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Atalarımızdan dedelerimizden bizlere altın gümüş değil ÇANAKKALE'de,KOSOVA'da meydanlarda göğüslerindeki kahpe kurşun şanlı şerefli bir tarih ve bu eşsiz VATAN miras kalmıştır!!!!!!!!!!!

Ben Oflu Hasan'im
Gerzeli Ali de olabilirim.
Belki de Veniköylü Haydar'im
Köprüde bulusacaktik yarin
Inanmaz !sari kiz inanmaz!!
Ölecek adam miydim ben tegmenim?

RUHLARI SAD OLSUN ...........



Çanakkale zaferini kazanarak;
Vatanı, bayrağı ve milleti için hayatının baharında gül gibi
solarak şehit olan kahraman MEHMETÇİK’ lerimizi minnet
ve şükranla anıyoruz. Aziz ruhları şad olsun.

recosan58
18.03.2009, 21:41
Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]ÇANAKKALE%20ŞEHİTLERİ.jpg

seva
19.03.2009, 12:13
ÇANAKKALE SAVAŞINDA İLLERE GÖRE ŞEHİT SAYISI



ADANA (842)
ADIYAMAN (11)
AFYON (95)
AKSARAY (285)
AMASYA (32)
ANKARA (1772)
ANTALYA (183)
ARTVİN (10)
AYDIN (1746)
BALIKESİR (2779)
BARTIN (254)
BAYBURT (21)
BİLECİK (854)
BİNGÖL
BİTLİS (59)
BOLU (1405)
BURDUR (606)
BURSA (3737)
ÇANKIRI (972)
ÇANAKKALE (1788)
ÇORUM (1333)
DENİZLİ (2195)
DİYARBAKIR (49)
EDİRNE (858)
ELAZIĞ (159)
ERZİNCAN (282)
ERZURUM (109)
ESKİŞEHİR (843)
GAZİANTEP (502)
GİRESUN (114)
GÜMÜŞHANE (39)
HATAY (283)
İÇEL (1218)
ISPARTA (55)
İSTANBUL (1648)
İZMİR (1720)
KAHRAMANMARAŞ (213)
KARAMAN (455)
KARS (1)
KASTAMONU (2425)
KAYSERİ (771)
KIRIKKALE (232)
KIRKLARELİ (366)
KIRŞEHİR (448)
KOCAELİ (583)
KONYA (2488)
KÜTAHYA (1487)
MALATYA (141)
MANİSA (2174)
MARDİN (7)
MUĞLA (671)
MUŞ (7)
NEVŞEHİR (525)
NİĞDE (509)
ORDU (56)
RİZE (71)
SAKARYA (526)
SAMSUN (44)
SİİRT (40)
SİNOP (1488)
SİVAS (25)
TEKİRDAĞ (646)
TOKAT (47)
TRABZON (155)
TUNCELİ (30)
URFA (383)
UŞAK (818)
VAN (36)
YOZGAT (661)
ZONGULDAK (753)
TOPLAM : 48148

seva
19.03.2009, 12:16
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
O gün kana boyandı Çanakkale Boğazı
Yeri göğü inletti askerimin avazı

Dört taraftan saldırdı düşman delicesine
Şarapneller saplandı Mehmetçiğin göğsüne

Türk’e karşı kin kustu,beraber oldu cihan
Damla damla gözyaşı döktü yere asuman

Allah’ın askerleri melekler yere indi
Hakk’a kavuşan erler kanatlarına bindi

Bir lodos fırtınası zaferden haber verdi
Dengeler değişince arttı kâfirin derdi

On sekiz Mart’ta sular kan gölüne dönmüştü
Zâlimin balonları gün doğmadan sönmüştü

Ertuğrul tabyasından ateş yükseliyordu
Ceddin iman güneşi aydınlatıyor yurdu

Seddülbahir’de akan kan gövdeyi götürdü
Bu çile nöbetleri hem gün,hem gece sürdü

Conkbayırı’nda yazdı Mustafa Kemal destan
Coğrafyaya dönüştü damarlardan akan kan

Izdıraplara mahkûm vatanım ancak güldü
Düşman bataryaları soğuk suya gömüldü

Küfür tek bir millettir, ayrı gayrı seçilmez
Mehmetçik haykırıyor: “Çanakkale Geçilmez”

İnsanlıktan nasipsiz küstah uğurlar ola!
Hatırla bu destanı,hatırla da gel yola!

İnancımız odur ki payidar olmaz zulüm
Rabbim senin yolunda bize düğündür ölüm

Taş ve toprak şahittir o muhteşem bozguna
Çok acı bir ders verdik o salyalı azgına

Al bayrağın altında gölgelenen askerim!
Cennet-i Âlâ’sında bekler seni ol Kerim!

Çanakkale içinde Hilâl,Sâlib’i ezdi
Türk’ün mücahitleri bir büyük destan yazdı.

Yuvasından ayrılan artık geri dönmedi
Onların sâyesinde al bayrağım inmedi

Ey toprağın bağrına gömülen yiğit erler!
Döktüğünüz kanlarla ulvîleşti bu yerler

Ey semaya taht kuran yüce,soylu er oğlu!!
Duygusallıkta Kerem,yiğitlikte Köroğlu

Ey asırları aşıp cihana hükmeden Türk!
Zafer kaderin olsun Rabbine şükreden Türk!

ErdalGüler
21.05.2009, 10:43
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

17 Mayıs Pazar Gühertaş Köyü Derneğimiz üyeleri ile muhteşem bir Çanakkale ziyaretinde bulunduk. Her Vatan evladının Çanakkale'yi görmesini dilerim. Orada yatan Tüm Aziz Şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Kaptan-58
23.05.2009, 12:19
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Dilsad Hatun
23.05.2009, 16:18
Nice kurbanlar verdik, vatana tarih boyu,
Kutsal emânet için, düşen cansın şehidim.
Bu toprağın bağrında, huzur içinde uyu,
Artık sen vatan oldun, vatan sensin şehidim.

Yağan yağmurda türkün, yellerde nefesin var,
Şırıldayan sularda, dinmeyecek sesin var,
Yurdun her köşesinde, gururun var, yasın var,
Meriçsin, Erciyessin, Ağrı, Vansın şehidim.

Senin kurban olduğun, vatan bekçisiz kalmaz,
Arslan yatan toprağı, bilir, çakallar gelmez,
Dününden habersizin, yarınlarıda olmaz,
Hem bugünsün, hem yarın, hemde dünsün şehidim.

Seni anlamayanlar, ne anlarki vatandan,
Onlar başka şey bilmez, rahat içinde candan,
Ölüm onlara sondur, sana sıyrılış tenden,
Bırak ruhsuzlar seni, öldü sansın şehidim.

Yurda bahar gelende, açan güllerde varsın,
Ovada esen yelsin, yüce dağlarda karsın,
Toprağı vatan yapan, ruhtaki kutlu sırsın,
Gönüllerde duasın, şeref, şansın şehidim..

ilhan esen