PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : AZA KANAAT...


Kardelencicegi
01.07.2009, 08:57
Günlerden bir gün; padişah,yanına vezirlerinide alarak,halkın arasına karışıp,durum
vaziyetleri kendi gözleriyle görmek ister.
Sarayburnu'na geldiklerinde,kendi halinde balık tutan bir
vatandaşın yanına yaklaşırlar..
Padişah der ki;
"eğer oltanın ucuna şu kadar zaman sonra bir balık takılırsa;
sana onun ağırlığınca altın vereceğim!"
Gariban balıkçı,bu teklif karşısında hem şaşırır hem de çok sevinir!...
"Ya Bismillah" diyerek,oltasını denize sallar...
Bir müddet sonra balıkçı,oltasına balık takıldığını sanarak,habire çeker de çeker;
lâkin oltaya takılan balık değil,bir kemik parçasıdır.
Balıkçı; bu durum karşısında çok üzülür...
Padişaha dönerek; "üzgünüm padişahım!...
Bizim şansımıza da balık yerine kemik çıktı!" der.
Padişah,balıkçıyı teselli etmek için; "üzülmene gerek yok,
ben sözümde duracağım ve sana kemiğin ağırlığı kadar altın vereceğim!"
diyerek,balıkçıyı saraya götürürr...
Padişah; vezirlerine, bir terazi getirmelerini ve kefenin bir tarafına kemiği,
diğer tarafına da ağırlığınca altın koymalarını emreder!...
Vezirler,Hazine Nazırı'nı görevlendirerek,hazineden bir miktar
altın getirmesini isterler...
Hazine Nazırı; terazinin bir kefesindeki kemiği görünce,bu kemik ne kadar
altın çekecek ki diyerek,kefeye 3-5 altın koyar.
Ama o da ne?... Kemiğin bulunduğu kefe bir türlü yerinden oynamıyor!...
5,10,20,50... altın derken,neredeyse hazinenin tamamı huzura getirilir.
Gelelim kefe bir türlü yerinden oynamaz!...
Padişah bu işe çok sinirlenir ve derhal bir bilgeye başvurulmasını emreder!...
Bilge adam padişahın huzuruna çıkarılır ve kendisinden bu durumun izahını yapması istenir!...
Bilge adam,bir kemiğe bakar,bir de balıkçıya!...
Derhal kendisine bir avuç toprak getirilmesini isteyince ;
padişah,daha çok sinirlenerek; "bu nasıl bir iştir?...
Kilolarca altının yerinden oynatamadığı kefeyi,bir avuç toprak mı oynatacak?"
diye bilge adama çıkışır...

Bilge adam hiç istifini bozmaz ve bir avuç toprağı terazinin diğer kefesine koyar...
Koyduğu andan itibaren de,kemiğin olduğu kefe yukarıya çıkar!...
Padişah;hem sevinçli hemde üzgündür!...
Çünkü bilge adama kızmış,neredeyse kalbini kırmıştı!...
Bunun sebebi hikmetini bilge adamdan sorar.
Bilge adam padişaha ve vezirlerine dönerek;
"Bu kemik,dünyadayken aç gözlü bir faniye aittir.
Her canlının ölümü tadacağı gibi,o da ölümü tatmıştır.
Şunu unutmayalımki; padişah da olsak,vezir de olsak,ölümü tadacağız" der.

Salim58
01.07.2009, 09:03
güzel paylaşımlarınız için sonsuz teşekkürler yazının son bölümü herşeyi anlamamıza yetiyor bence

.............................. .............................. .............................. ..............

Bilge adam hiç istifini bozmaz ve bir avuç toprağı terazinin diğer kefesine koyar...
Koyduğu andan itibaren de,kemiğin olduğu kefe yukarıya çıkar!...
Padişah;hem sevinçli hemde üzgündür!...
Çünkü bilge adama kızmış,neredeyse kalbini kırmıştı!...
Bunun sebebi hikmetini bilge adamdan sorar.
Bilge adam padişaha ve vezirlerine dönerek;
"Bu kemik,dünyadayken aç gözlü bir faniye aittir.
Her canlının ölümü tadacağı gibi,o da ölümü tatmıştır.
Şunu unutmayalımki; padişah da olsak,vezir de olsak,ölümü tadacağız" der

sibelYILMAZ
01.07.2009, 09:46
vayyyy güzeldi Allah razı olsun ablacım yüreğine sağlık....

MİKAİLOGLU
14.11.2009, 01:36
Her canlının ölümü tadacağı gibi,o da ölümü tatmıştır.
Şunu unutmayalımki; padişah da olsak,vezir de olsak,ölümü tadacağız" der
ÇOK GÜZELDİ.TŞK.