PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mut'a Nikahı Modern Zina'nın Ta Kendisidir!


Naksidamlasi
28.07.2009, 12:25
Mut'a Nikahı Modern Zina'nın Ta Kendisidir!

Müslümanların muta’ya karşı çıkmaları ve bu işin kaldırılması için gayrete gelmeleri, zamanımızda en elzem vazifedir.

Serseri insanlar, genelevini meşru gör*dükleri gibi, mut'a ve muvakkat nikahı da meşru görürler.

İslam dîninde zinanın her çeşidi ve her sureti haram kılınmıştır. Acaba Şîa akımına girip, onların sapık fikirlerim yaymak bir ma*haret midir?!..

Bizim gençlerimizden bir sürü cahiller, din kisvesi altında fuhşun modern çeşidi olan mut'a nikâhının helal olduğunu ve mut'a nikâhının sadece Hazreti Ömer radıyALLAHu anh tarafından yasaklandığını ileri sürmektedirler.
Dinî gayret ve salâbetimizden tahammül*süz bir hale düştüğümden, bunun Hazreti Ömer radıyALLAHu anh tarafından değil, biz*zat Hazreti Mustafa SallALLAHu aleyhi ve Sellem tarafından yasaklandığını ve "muta”nın nikâh olmadığını yazmaya; bir vecibe-i İslamiyeyi bildirmeye mecbur oldum.
"Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o ger*çekte bir hayâsızlıktır; kötü bir yoldur." (EI-İsra–32)

Yani zinayı irtikap etmek şöyle dursun; gerek ona niyet etmek, gerekse başlangıç olabilecek sebeplere yapışmak suretiyle yaklaşmayın da. (H.Basri Çantay)

İmam Malik, Buharî, Müslim ve daha bir*çok hadis imamlarının tahric ettikleri hadîs-i şerif aynen şöyledir:
"Gerçekte Rasulullah sallALLAHu aleyhi ve Sellem Hayber gününde, kadınların mut'asını yasakladı. Ve ehli eşeğin etinin yenmesini nehyetti."

Bazı rivayetlerde "Hayber günü" yerinde "Fetih gününde" diye varid olmuştur.
İmam Malik bu hadîsi senediyle "Kitab-un -Nikah bab:18 h.n. 41"; Buharî "Kitab-ul-Meğazî Bab-u Gazvet-i Haybere h.n. 3945" Müslim "Kitab-un-Nikah Bab-u Nikah-il-Mut’ati h.n. 1407" de tahric etmişlerdir.Ebu Davud'dan başka Kütüb-ü Sitte'nin beşi bu hadîsi tahric etmiştir. [1]

Beğavî "şerh-us-Sünne h.n.2292"; Abdurrezzak "EI-Musannaf h.n.14032" de tahric etmişlerdir. Yine Abdurrezzak aynı eserde 14034 no'lu şu hadîsi tahric etmiştir:

"Gerçekte Rasulullah SallALLAHu aleyhi ve Sellem, kadınlarla mut'ayı haram kıl*mıştır."

Bu hâdisi ayrıca Beyhakî de tahric et*miştir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, mut'a nikahı, bizzat Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sel*lem tarafından yasaklanmıştır. Kendilerine nehiy ulaşmayan ashabdan bazıları, mut'anın neshini bilmedikleri için yapmışlardır. Hazreti Ömer radıyALLAHu anh, bu işi yapan*ların hakkında haddin tatbik edileceğini va'detmiştir.

Nitekim Beğavî Şerh-us-Sünne'nin 2292 no'lu hadîsinin şerhinde: "Bu hadîsin sıhhati üzerine ittifak edilmiştir. . Aynı zamanda ulema, mut'a nikâhının haramlığı üzerine de ittifak ettiler. Ve gerçekte müslümanlar arasında bu, icmai ümmet gibidir." demiştir. [2]

Ahmed bin Hanbel'in rivayetinde "Fetih günü" geçiyor. Aynî diyor ki: "Rasulullah SallALLAHu aleyhi ve Sellem, iki sefer helal, iki sefer haram kılmıştır. Artık kıyamete kadar mut'a nikâhı Peygamber sallALLAHu aleyhi ve Sellem tarafından haram kılınmıştır."

Davudoğlu da, Aynî'nin ibaresinin hemen hemen hepsini, Müslim'in şerhi c.7 h.n.1407 s.223-225'te tercüme etmiştir.

Anlaşıldı ki, muta’nın haramlığı hakkında Ehli Sünnet arasında ihtilaf yoktur. Ve şiadan başka ona cevaz veren olmamıştır. Şim*di şianın akımına düşenler, bu fuhşu din namına modern bir şekilde yapmak istemek*tedirler.

Diyorlar ki: «En-Nisa' suresinin: "...O hal*de onlardan hangisiyle faydalandıysanız, ücretini takdir edildiği veçhile verin..." mealindeki 24. ayet-i kerimesinde: "onlardan hangisiyle faydalandıysanız" ve "ücretini takdir edildiği veçhile verin" buyrulmuştur. Faydalanmak mut'adır. Aksi takdirde "ücret" yerinde "mehir" denilecekti. Şüphesiz hadislerin birçoğunda da muta’ya cevaz verilmiştir. Ebu Bekr zamanında dahi bu iş yapılırdı. Nihayet Amr bin Hureys'in hadisesi zamanında Ömer radıyALLAHu anh mut'ayı kaldırmıştır, İbni Abbas da buna fetva vermiştir.» [3]

Şevkanî diyor ki: «Mekke'nin fethinde Peygamber SallALLAHu aleyhi ve Sellem, Haccet-ul-Veda hutbesinde muta’yı kaldırmıştır.» Hattabi’den naklen de diyor ki: «Mut’anın yasaklığı üzerinde icmai ümmet olmuştur. An*cak Şîa'dan bazıları mut'aya cevaz verdiler. Beyhakî, Cafer bin Muhammed'den naklen diyor ki: Muşarun ileyh mut'adan sorulunca: "O, zinanın ta kendisidir. " demiştir.»

Yine Şevkanî, ibnu Dakîk-il-îd'den naklen diyor ki: « Hanefilerden bazılarının, Maliki mezhebinde mut'anın cevazına dair naklet*tikleri söz yanlıştır. Çünkü Malikîler mut'a nikahına şiddetle karşı çıkmışlar ve bu sebeble muvakkat nikahın da helal olmadığını söylemişlerdir.» [4]

Şiadan bazılarının En-Nisa' suresinin 24. ayetinden aldıkları delil dört cihetle çürük ve batıldır:


1. "...O halde onlar*dan hangisiyle faydalandıysanız..." mea*lindeki ayet-i kerimede ayet =faydalanmak'tan maksad, nikaha dayalı olan fayda*lanmaktır. Tabiî ki nikâhın şartı da müebbet olmasıdır. Aksi takdirde zinanın meşruiyetine, daha doğrusu modernleşmesine ve modalığına fetva verilmiş olur.

2. Aynı ayetin başında, şer'an ma'ruf ve muayyen olan nikahtan bahsedilmiştir. Aye*tin ortasında = "faydalanma"yı, ma'ruf olan nikahtan başkası zannetmek, Kur'an-ı Hakîm'in hükmünü değiştirmekten ibaret olur.[5]

3. Ayet-i kerimede "mehir", "ücret"le ifade edilmiştir. Binaenaleyh "...ücretini takdir edildiği..." sözünden murad, nikâh mukabilinde tayin edilen mehirdir; oynaşma, flört ve modernleşmiş zinanın ücreti değildir.

Nite*kim En-Nisa' 25, yine EI-Maide 5, EI-Ahzab 50, EI-Mümtehine 10. ayetlerinde nikâhta ve*rilecek olan '"mehir", "ücret" kelimesiyle isim*lendirilmiştir. Binaenaleyh muta’nın ücreti kastedilmemiştir.
Bu takdirde, En-Nisa' suresinin 24. ayetindeki harfi, şart manasındadır. Yani meşru nikâhla tayin edilen mehrin, zifafa girmeden evvel, zifafa girmek murad edildiği zaman verilmesi emredil*miştir. Çünkü bu şekilde veriş, iki eşin ara*sındaki sevgiyi artırır. [6]

4. Peygamber SallALLAHu aleyhi ve Sellem, bazı gazvelerinde zarurete mebni muta’ya cevaz verdiyse de, bilahare yani veda haccında onu kaldırdı. Nitekim “Ey insanlar, gerçekte Ben kadınlar*dan faydalanmakta size izin vermiştim. Gerçekte ALLAH Teala kıyamet gününe ka*dar bunu haram kılmıştır.”

Kimin yanında kadınlardan birşey olursa, peşi bırakılsın. (Önceden) Onlara verdiğiniz birşeyi almayınız." buyurmuştur.

Bu hadîsi Müslim "Kitab-un-Nikah Bab-u Nikah-il-Mut'ati ve Beyan-u Ennehu Ubîha sümme Nusiha" başlığı altında 21 nolu ha*diste tahric etmiştir.
İmam Ahmed bin Hanbel de bu hadîsi tahric etmiştir. Bu hadis dahi sahihtir.

Artık bununla beraber mut'a nikâhının haramlığını, Hazreti Ömer radıyALLAHu anh'a isnad etmek korkunç bir hatadır!

Mut'a nikahı; Kur'an, sünnet, icma' ve akıl ile haram kılınmıştır. EI-Mü'minun suresinin 5 ve 6. ayetleriyle, mut'a ve muvakkat nikâh gibi zinanın her çeşidi haram kılınmıştır. İmanlı bir kimse bu işi işleyemez.

Amma hadiste ise; yukarıdaki hadisler*den başka, neshe ve muta’nın haramlığına dair yüz kadar hadis vardır. Amma icma' ise; İmamiyye'den başka ümmetin ittifakıyla, Kadî İyaz'ın da dediği gi*bi, Rafızî müstesna diğer âlimlerin icmai ile mut’a haram kılınmıştır. [7]

Yukarda Hattabî ve Beğavî'nin de, "Bu hususta icmaın vuku bulduğu" ibaresini nak*letmiştik.

Amma aklen ise; birçok faydalı maksadlar ve hayat-ı ictimaiye'nin dengesini korumak için, müebbed olan nikah meşru kılınmıştır.
Tabiî ki bunda neslin korunması, iki eş arasında tayyibe hayatın olması ve namusun korunması vardır. Amma mutada ve muvak*kat nikahta, cinsel arzuların yerine getirilmesinden başka hiçbir gaye yoktur. [8]

Müslümanların muta’ya karşı çıkmaları ve bu işin kaldırılması için gayrete gelmeleri, zamanımızda en elzem vazifedir.
Serseri insanlar, genelevini meşru gör*dükleri gibi, mut'a ve muvakkat nikahı da meşru görürler.
İslam dîninde zinanın her çeşidi ve her sureti haram kılınmıştır. Acaba Şîa akımına girip, onların sapık fikirlerim yaymak bir ma*haret midir?!.

Ey Müslüman Türk gençleri! Varlığınız; namusu korumak ve zinayı kaldırmak, fuhşa karşı çıkmak içindir. Eğer Şîanın modern fuhuş işlemesine ortak olursanız, ALLAH koru*sun memleketinizi, mukaddesatınızı çiğne*miş olursunuz.
Üstaz Fakih Şeyh İsmail Çetin

Dipnotlar;
[1] El-Benaye c.4 s.100 ve devamı.
[2] Bkz. Umdet-ul-Karî c.8 s.310-312 ve EI-Benaye c.4 s.100 ve devamı.
[3] El-Fıkh-ul-İslamî c.7 s.65 ve devamı.
[4] En-Neyl-ul-Evtar c.6 s.271'e bakınız. Bu kitabda, derli toplu olarak mut’anın haramlığı hakkında deliller toplanmıştır. EI-Münteka c.3 s.335 ve devamına bakın. Alüsî c.2
s.71; EI-Camiu li Ahkam -il-Kur'an c.5 s.132,133; Feth-ul-Kadîr c.2 s.384 ve devamına bakınız. Müslim'in Şerh-i Nevevîsi'ne de bakınız.
[5] Alusî c.2 s.70, 71; El-Camiu li Ahkam-il-Kur'an c.5 s.130
[6] Bir önceki kaynak EI-Camiu li Ahkam-il-Kur'an; Cessas c.2 s.187 ve devamı; Revaiu-l-Beyan c.1 s.459
[7] En-Neyl-ul-Evtar c.6 s.271; EI-Münteka c.3 s.334; Feth-ul-Kadîr c.2 s.384 ve devamına bak.

Salim58
28.07.2009, 13:06
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (BAKARA SURESİ / 221)

Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar. (BAKARA SURESİ / 230)

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) öğüt verilir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah, bilir de siz bilmezsiniz. (BAKARA SURESİ / 232)

(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır. (BAKARA SURESİ / 235)

Eğer onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir. (BAKARA SURESİ / 237)

Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır. (NİSA SURESİ / 3)

Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. (NİSA SURESİ / 6)

Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir.' Ne kötü bir yoldu o!... (NİSA SURESİ / 22)

İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (NİSA SURESİ / 25)

Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki: "Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir. (NİSA SURESİ / 127)

Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır. (NUR SURESİ / 3)

Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir. (NUR SURESİ / 33)

(Babaları) Dedi ki: "Doğrusu ben, sekiz yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere, şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan, artık o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem; beni de inşaallah salih olanlardan bulacaksın." (KASAS SURESİ / 27)

Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin. (AHZAB SURESİ / 49)

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resûlü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır. (AHZAB SURESİ / 53)

Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (MÜMTEHİNE SURESİ / 10)

Allah, inkâr edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiç bir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi. (TAHRİM SURESİ / 10)