PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İbadet lisanı Arapçadır


ukba
19.09.2009, 06:55
Sual: Yazarın biri, (Her millet, namazda okunan sureleri, âyetleri, namaz kılarken kendi lisanı ile, yani tercümesini okuyabilir) diyor. Öyle midir?
CEVAP
Diyanetin hazırladığı Kur'an-ı kerim mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur'an-ı kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kur'anın yalnız manasını ifade eden sözleri, Kur'an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz.)

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimi Arabiden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak, sözbirliği ile haramdır. Arabiden başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış Kur'anı okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi Arabi harflerle, okunduğu gibi yazmak sureti ile değiştirmek bile, sözbirliği ile haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s.37]

Sual: Allah yerine tanrı demenin caiz olmadığını bildirdiniz. 1940dan 1950 yılına kadar müezzinlik yaptım. "Allahü ekber" yerine "Tanrı uludur" dedim. Ezanı da, kameti de hep Türkçe okudum. Namazımı da âyetlerin tercümesi ile kılıyorum. Dinimizde zorluk yoktur. Tanrı kimseye gücünün yetmediğini yüklemez. Bırakın her toplum, kendi dili ile ibadetini yapsın! Kimseyi zorla Arap yapamayız. İslamiyet’in şartı temizlik ve güzel ahlaktır, dil değildir. Hangi dille ibadet edersen et hiç sakıncası olmaz. Öyle değil mi?
CEVAP
Hayır öyle değildir. Namazda sureler ve dualar Arapça okununca sadece iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine (Tanrı uludur) dense veya başka bir şey söylense namazın yine sahih ve kabul olmayacağı bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. Mesela Redd-ül muhtarda açıkça yazılıdır. Hatta selamdan önce okunan duaları bile Arabi okumak şarttır. Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şerifte olmayan duaları okumak bile namazı bozar. Arabiden başka herhangi bir dil ile namaz kılmanın sahih olmadığını bütün âlimler ittifakla bildirmişlerdir. (Hindiyye)

Biz, başka milletlerin milli marşlarını tercüme ederek söylesek, onlar da bizim istiklal marşımızın tercümesini söyleseler uygun görülmez. Her devletin kanununda bildirilen esaslara uymak gerektiği gibi, Allahü teâlâ da bize namazı nasıl kılmamızı emrediyorsa öyle kılmamız gerekir. Dinimizde kolaylık vardır. Fakat kolayına geldiği gibi dini değiştirmek yoktur.

Mesela sizin isminiz İsmet, günahsızlık, temizlik demektir. Bir kimse sizi, Arapça olan İsmet kelimesiyle değil de tercümesi olan temizlik kelimesi ile çağırsa, İsmet Bey yerine, Temizlik Bey dese ne dersiniz? Bir ismin bile tercümesini söylemek çok tuhaf olurken namazdaki sureleri Türkçe olarak okumak nasıl caiz olur?

Dinde, sizin veya bizim fikrimize itibar edilmez. Muteber din kitapları ne yazıyorsa ona bakılır. Allahü teâlânın emri olduğu için ibadet lisanı Arabidir. Dinin sahibi nasıl istemişse öyle yapılır. Başka türlü istemek dine aykırı olur. Kur'an-ı kerimin tercümesini Kur'an hükmünde tutmak ve namazda okumak asla caiz değildir. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde, (Benim kitabım Arabidir, Kur'anı Arabi lisan ile indirdim) buyuruyor. O halde Allahü teâlânın melek ile indirdiği kelimelerin, harflerin ve manaların toplamı Kur'andır. Kur'an-ı kerim Arabiye bile çevrilse, yine Kur'an olmaz. Kur'anın açıklaması olur. Manası bozulmadan da, bir harfi bile değişince, Kur'an olmaz.

Fetava-i fıkhiyye’de buyuruluyor ki:
(Kur'an-ı kerimi başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak ve Kur'an-ı kerimi Arabi harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile sözbirliği ile haramdır. Kur'an-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah kelamının icazı bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun gibi sebeplerle de Kur'an-ı kerimin tercümesi namazda okunamaz.)

Namaz haricinde her milletin kendi diliyle dua etmesi caizdir. Vaaz ve nasihati kendi lisanıyla yapması gerekir. Din için yapılacak diğer bütün hizmetler de böyledir.

Diyanet işlerinin kararı
Diyanet işleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı da özetle şöyle:
(Kur’andan kolayınıza geleni okuyun) âyetinde olduğu gibi, Peygamber efendimiz de namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’andan hafızandakilerden kolayına geleni oku) buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’an-ı kerim okumak; kitap, sünnet ve icma ile sabit bir farzdır. Kur’an, sadece mana olarak değil, Resulullahın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mana Kur’an değildir. Çünkü, indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana, Kur’an değildir. Kur’an kavramında sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’an denilemeyeceği ve Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir.

1926’da Göztepe camii imamı Cemal Efendi’nin Cuma namazında Kur’an-ı kerimin tercümesini okuması üzerine, İstanbul müftülüğü, Diyanet işleri reisi Rıfat Börekçi’nin de imzası bulunan Müşavere heyeti kararında denmiştir ki:
“Namazda Kur’an okumak, icma ile farz ve Kur’anın herhangi bir tercümesini Kur’an yerine koymak asla caiz değildir. Bu husus İslam âlimlerinin icmaı ile sabittir. Bu bakımdan Cemal Efendi’nin vazifeden alınmasına zaruret hasıl olmuştur.”

İbadet dili Arapça’dır
Sual: Bir profesör, “Allah, her dili bilir, namazda Arapça okumak şart değil, Allah’tan hiçbir şey gizli değildir. O her şeyi görür. Onun için, insanlar yokken çıplak namaz kılmanın sakıncası olmaz” dedi. Bana da mantıklı geldiği için doğru mu diye sorma gereğini duydum.
CEVAP
Mantıkla din olsa, herkes kendine göre bir din meydana çıkarır. İnsan sayısı kadar din olur. Dinde nakil esastır. Nakil de selim olan akla aykırı değildir. Evet, Allahü teâlâ her dili bilir. Zaten bütün dilleri O yarattı. Fakat ibadet dilini Arapça olarak bildirdi. Onun emrine uymak şarttır.

Evet, Allah gizli olanları da bilir ve görür. Ama çıplak durmayı, çıplak ibadet etmeyi yasakladı. Namaz kılarken en güzel elbisemizi giymemizi emretti. Peygamber efendimiz de, yıkanırken bile örtünmemizi bildirerek buyuruyor ki:
(Avret yerlerinizi örtün! Yalnız iken de Allahü teâlâdan haya edin!) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ hayayı ve örtünmeyi sever. Öyle ise yıkanırken avret yerinizi örtün.) [Ebu Davud]

İbadet dili
Sual: İbadette Arapçayı bilmeden, anlamadan okumanın ne faydası olur? Her millet kendi diliyle okusa ne mahzuru olur?
CEVAP
Dinimiz, ibadet dilinin Arapça olduğunu bildirmiştir. İbadetin geçerli olması için Arapça okumak şarttır, anlamak şart değildir. Kur’an-ı kerimi, lisanı Arapça olanlar bile anlayamaz; hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullaha sual ederdi. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerim Allahü teâlânın metin [sağlam] ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]

Kur'an-ı kerimin, çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kâğıt ve mürekkep bulunamayacağı, bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir:
(De ki, Rabbimin [ilmini, hikmetini bildiren, hayrete düşüren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 10]

Demek ki, her Arapça bilen, Kur’an-ı kerimi anlayamaz. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Cenab-ı Hakkın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur’an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur)buyurduğunu bildirmektedir. (İhya)

ayten58
19.09.2009, 07:00
canım paylaşımın için teşekkür ederim.sağol.

ukba
19.09.2009, 07:06
canım paylaşımın için teşekkür ederim.sağol.

sen de sağol ablam bi kişi dahi olsa yönünü islam a çevirebilrsek ne mutlu bize ;)

Salim58
19.09.2009, 07:18
teşekkürler kardeşim sağol eline emeğine sağlık

ayten58
19.09.2009, 07:50
küçükten allah korkusunu aşılarsan islama yönünü çevirirsin büyüdükten sonra çok zor güzelim atalarımız neden ağaç yaşken eğilir demişler.

goramaz
19.09.2009, 15:26
türkçe ibadet edip etmemek ayrı bir şeydir ibadetin kabul olup olmadığını yargılamak ayrı bir konudur.. ilginç bir başlık...

qio
19.09.2009, 16:23
Tamamda bu konu zaten ibadetin türkçe olamadığı iddasını yargılmak adına açılmış.

Arif Coşkun
19.09.2009, 17:09
İnsanın ne okuduğunu bilmesi kadar daha doğal ne olabilirki. Elbetteki insan ne okuduğunu anlayarak idrak ederek okumalı. Yoksa bu ezbercilik ve yarım yamalak olur.

LaEdri
19.09.2009, 17:13
İnsanın ne okuduğunu bilmesi kadar daha doğal ne olabilirki. Elbetteki insan ne okuduğunu anlayarak idrak ederek okumalı. Yoksa bu ezbercilik ve yarım yamalak olur.

O zaman okuduğumuz şeyin anlamını da bilsek nasıl olur?

goramaz
20.09.2009, 01:01
namaz kılmak için fatiha başta belki en az 10 kısa sure arapça ezan bunun dışında arapça ne var bilmiyorum

Kuran okumak da bir ibadettir onu da 6 yaşındaki çocuklar bile öğrendiğine göre zor bir durum olmasa gerek..

ezanın da ne manaya geldiğini en kara cahil insan bile bilir...zor olan nedir anlamıyorum...

Urumçi
20.09.2009, 06:09
namaz kılmak için fatiha başta belki en az 10 kısa sure arapça ezan bunun dışında arapça ne var bilmiyorum

Kuran okumak da bir ibadettir onu da 6 yaşındaki çocuklar bile öğrendiğine göre zor bir durum olmasa gerek..

ezanın da ne manaya geldiğini en kara cahil insan bile bilir...zor olan nedir anlamıyorum...

peki ezanın ne manaya geldiğini en kara cahil bile biliyor ama, kaç hatip kuran'ın ne anlattığını biliyor? Mesele de bu işte...

Arkadaşlar öyle bir Tanrı düşününki sadece tek dil biliyor ve tek dili anlıyor. Öyle bir tanrıya ben inanmam.

Neyse gelgelelim esas konuya Bizim Tanrımız, yerin göğün ve dünyadaki her şeyin (buna lisan da dahil) yaratıcısı olduğuna inandığımız Allah(cc) doğal olarak bizim dilimizi söylediğimiz her şeyi işitiyor, biliyor. Zaten işitip bilmemesi beklenemez. Bu durumda Allah(cc)'ın lafzını Türkçe okumak, öğrenmek gayet iyi bir şey zira ne okudğumuzu seziyoruz ve anlıyoruz bu vesileyle.

Tamam ibadet Arapça olabilir ki bir görüşe göre Arapça olması Sünnettir Farz değil. Her ne olursa olsun Sünneti terketmemiz zaten beklenmemelidir. Ancak bize gerek olan şey Kur'an'ı anlamak, arapça ezberlemek değil. Ki ne mutlu bize Kur'anı Türkçe ezberleyebilmek en faydalı husustur çünkü ne dediğini bilirsin, bilmekle yetinmez söylersin. Bunun başka bir yolu'da eski arapçayı öğrenmektir zira bu lisan arap yarımadasında bile anlaşılmamakta en yakın olanı ise Mısır'da konuşulmakta. Yani mesele Kur'an'ı Türkçeleştirmek değil sadece, yerel dillere de çevirip o şekilde öğretmek. Zira hiç düşünüyor musunuz siz ayetleri bile zamanın değişimlerine cevap verebilip yeni manalar taşıyabilen Kuran'ın Mukaddes Yaratıcı Allah(cc)'nin bu konuda bu kadar tutucu olduğu beklenemez. Buna hiçbir Müslüman kanaat getiremez.

Zira daha güzel bir husus vardırki Bir millet düşünün dinini kendi dilinde tekbir edecek kadar benimsemiş, özümsemiş ve o dini anlayan... Bundan güzel bir şey olamaz şahsi görüşümce. Günümüzde Kuran'ın arapça hatmedilmesi, öğretilmesi konusu anlamamız konusunda dinimizi büyük sorun. Dediğim gibi ibadeti Kuran dilinde yapalım ama bir zahmet ne dediğini de bilelim. Her Müslümanın görevi buysa Kuran'ın ya da ayetlerin Türkçe okunması gayet önemli bir hadistir...

Ezan mevzusuna gelince:

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın.

Demiştir Türk-İslam Ülküsünün yaratıcılarından Ziya Gökalp;)

sandalli
20.09.2009, 07:55
Meal ve mana arasında ki farkı bilenler Kur´an-i Kerim´in türkçe olamayacağını da bilirler. Yabancı dil konuşabilenler çok iyi bilir ki, hiç bir zaman sözcükler başka bir dilde gerçek anlamını bulamaz. Ancak meallerle anlamlara yaklaşılır ama gerçek mana orjinal dilde kalir. O yüzden ezanın ve Kur´an´in arapça dışında başka bir dilde okunması doğru değildir. Anlamını merak edenler açarlar Kur´an-i kerim mealini okurlar.
Namaz, kur´an´in meali ile kılınmaz ama kişi isterse duasını istediği dilde yapabilir.

Klimasuyu
20.09.2009, 08:58
Ezan Arapça okunsun, ibadet ederken namaz kılarken sureleri arapça okuyalım ama anlamlarını meallerini de öğrenelim, örneğin Kevser suresini okurken, o surede Allah(c.c.)'ın sana namazı ve kurbanı emrettiğini bil...

Cley
20.09.2009, 09:49
Halen Türkçe ibadet mi tartışılıyor. Yazık çok yazık bize.

sandalli
20.09.2009, 09:59
Halen Türkçe ibadet mi tartışılıyor. Yazık çok yazık bize.

Ne mucize Ne efsun
Ne örümcek ne yosun
Çankaya yeter bize
Kabe Arab'ın olsun...

Diye düşünen zihniyet hala yaşıyor demek ki. Üzüldüm :(

goramaz
20.09.2009, 11:42
peki ezanın ne manaya geldiğini en kara cahil bile biliyor ama, kaç hatip kuran'ın ne anlattığını biliyor? Mesele de bu işte...

Arkadaşlar öyle bir Tanrı düşününki sadece tek dil biliyor ve tek dili anlıyor. Öyle bir tanrıya ben inanmam.

Neyse gelgelelim esas konuya Bizim Tanrımız, yerin göğün ve dünyadaki her şeyin (buna lisan da dahil) yaratıcısı olduğuna inandığımız Allah(cc) doğal olarak bizim dilimizi söylediğimiz her şeyi işitiyor, biliyor. Zaten işitip bilmemesi beklenemez. Bu durumda Allah(cc)'ın lafzını Türkçe okumak, öğrenmek gayet iyi bir şey zira ne okudğumuzu seziyoruz ve anlıyoruz bu vesileyle.

Tamam ibadet Arapça olabilir ki bir görüşe göre Arapça olması Sünnettir Farz değil. Her ne olursa olsun Sünneti terketmemiz zaten beklenmemelidir. Ancak bize gerek olan şey Kur'an'ı anlamak, arapça ezberlemek değil. Ki ne mutlu bize Kur'anı Türkçe ezberleyebilmek en faydalı husustur çünkü ne dediğini bilirsin, bilmekle yetinmez söylersin. Bunun başka bir yolu'da eski arapçayı öğrenmektir zira bu lisan arap yarımadasında bile anlaşılmamakta en yakın olanı ise Mısır'da konuşulmakta. Yani mesele Kur'an'ı Türkçeleştirmek değil sadece, yerel dillere de çevirip o şekilde öğretmek. Zira hiç düşünüyor musunuz siz ayetleri bile zamanın değişimlerine cevap verebilip yeni manalar taşıyabilen Kuran'ın Mukaddes Yaratıcı Allah(cc)'nin bu konuda bu kadar tutucu olduğu beklenemez. Buna hiçbir Müslüman kanaat getiremez.

Zira daha güzel bir husus vardırki Bir millet düşünün dinini kendi dilinde tekbir edecek kadar benimsemiş, özümsemiş ve o dini anlayan... Bundan güzel bir şey olamaz şahsi görüşümce. Günümüzde Kuran'ın arapça hatmedilmesi, öğretilmesi konusu anlamamız konusunda dinimizi büyük sorun. Dediğim gibi ibadeti Kuran dilinde yapalım ama bir zahmet ne dediğini de bilelim. Her Müslümanın görevi buysa Kuran'ın ya da ayetlerin Türkçe okunması gayet önemli bir hadistir...

Ezan mevzusuna gelince:

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın.

Demiştir Türk-İslam Ülküsünün yaratıcılarından Ziya Gökalp;)

yazınızdan hiç etkilenmedim...kendi kendinize soru sormuş kendi kendinize cevaplamışsınız.. o kafanızdaki tanrı tasavvuru size ait bana değil.. saydığınız özellikte bir tanrı olmadığını herkes biliyor..

öyle bir yazı yazmışsınız ki okuyan da zanneder ''bu Türkler Orta Asya saf Türkçesini kullanıyor'' türkçede kaç tane , halen kullanılan öz Türkçe kelime var..

LaEdri
20.09.2009, 14:26
peki ezanın ne manaya geldiğini en kara cahil bile biliyor ama, kaç hatip kuran'ın ne anlattığını biliyor? Mesele de bu işte...

Arkadaşlar öyle bir Tanrı düşününki sadece tek dil biliyor ve tek dili anlıyor. Öyle bir tanrıya ben inanmam.

Neyse gelgelelim esas konuya Bizim Tanrımız, yerin göğün ve dünyadaki her şeyin (buna lisan da dahil) yaratıcısı olduğuna inandığımız Allah(cc) doğal olarak bizim dilimizi söylediğimiz her şeyi işitiyor, biliyor. Zaten işitip bilmemesi beklenemez. Bu durumda Allah(cc)'ın lafzını Türkçe okumak, öğrenmek gayet iyi bir şey zira ne okudğumuzu seziyoruz ve anlıyoruz bu vesileyle.

Tamam ibadet Arapça olabilir ki bir görüşe göre Arapça olması Sünnettir Farz değil. Her ne olursa olsun Sünneti terketmemiz zaten beklenmemelidir. Ancak bize gerek olan şey Kur'an'ı anlamak, arapça ezberlemek değil. Ki ne mutlu bize Kur'anı Türkçe ezberleyebilmek en faydalı husustur çünkü ne dediğini bilirsin, bilmekle yetinmez söylersin. Bunun başka bir yolu'da eski arapçayı öğrenmektir zira bu lisan arap yarımadasında bile anlaşılmamakta en yakın olanı ise Mısır'da konuşulmakta. Yani mesele Kur'an'ı Türkçeleştirmek değil sadece, yerel dillere de çevirip o şekilde öğretmek. Zira hiç düşünüyor musunuz siz ayetleri bile zamanın değişimlerine cevap verebilip yeni manalar taşıyabilen Kuran'ın Mukaddes Yaratıcı Allah(cc)'nin bu konuda bu kadar tutucu olduğu beklenemez. Buna hiçbir Müslüman kanaat getiremez.

Zira daha güzel bir husus vardırki Bir millet düşünün dinini kendi dilinde tekbir edecek kadar benimsemiş, özümsemiş ve o dini anlayan... Bundan güzel bir şey olamaz şahsi görüşümce. Günümüzde Kuran'ın arapça hatmedilmesi, öğretilmesi konusu anlamamız konusunda dinimizi büyük sorun. Dediğim gibi ibadeti Kuran dilinde yapalım ama bir zahmet ne dediğini de bilelim. Her Müslümanın görevi buysa Kuran'ın ya da ayetlerin Türkçe okunması gayet önemli bir hadistir...

Ezan mevzusuna gelince:

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın.

Demiştir Türk-İslam Ülküsünün yaratıcılarından Ziya Gökalp;)

İbadetlerini yapan birisi için Kuran'ın Türkçesini okumak zor olmasa gerek..Sen namaz dışında da Kuran'ı Türkçesinden oku engelleyen yok ki..Ancak şunu soruyorum.Necip FAzıl'ın bir tane şiirini İngilizce'ye,Almanca'ya ya da diğer dillere çevirebilir misin?..YA da "ipe un sermek" deyimini başka bir dile nasıl çevireceksin?..Çevirisi yapsan bile özü kalır mı bu deyimin ya da Necip Fazıl'ın şiirinin..Bu da böyle!

barikat58
20.09.2009, 15:11
İbadetlerini yapan birisi için Kuran'ın Türkçesini okumak zor olmasa gerek..Sen namaz dışında da Kuran'ı Türkçesinden oku engelleyen yok ki..Ancak şunu soruyorum.Necip FAzıl'ın bir tane şiirini İngilizce'ye,Almanca'ya ya da diğer dillere çevirebilir misin?..YA da "ipe un sermek" deyimini başka bir dile nasıl çevireceksin?..Çevirisi yapsan bile özü kalır mı bu deyimin ya da Necip Fazıl'ın şiirinin..Bu da böyle!

Haklısın yiğiter "ipe un sermek" ;)

goramaz
20.09.2009, 15:57
sen de sağol ablam bi kişi dahi olsa yönünü islam a çevirebilrsek ne mutlu bize ;)

bu başlığı okuyup da Türkçe ibadet yapmaya başlayan biri olursa ondan da mutlu olursunuz artık

LaEdri
20.09.2009, 16:29
Haklısın yiğiter "ipe un sermek" ;)

BAzı şeyler ayrıntıda gizli..Anlayana..:)

ukba
21.09.2009, 21:38
bu başlığı okuyup da Türkçe ibadet yapmaya başlayan biri olursa ondan da mutlu olursunuz artık


goramaz abla sen bu başlığa niye taktın anlamadım ki neyi kastettiği de gayet açık…

bu yazımdan sonra Türkçe ibadet yapmaya başlayan olursa eğer tabi mutlu olurum niye olmayım. Üstelik gurur da duyarım bundan iyi şeylere vesile olduğum için.

Ana dilimiz Türkçe. Kuranı öğrenirken bile ilk önce Türkçesine bakarak harfleri öğrenmeye, hecelemeye başlıyoruz( hatta herkes bilir küçük çocuklara Kur’an öğretilirken Türkçe yazan yerler kapattırılır ki altındakine bakıp ta ezbere gitmesin diye ;))

Okuma –yazması olmasa bile öğretenin ağzından Türkçe söyleneni Arapçayla çatmaya başlıyor insan. Ben okuma yazma bilmeyene de öğrettim okuma yazma bilene de öğrettim Kur’anı. İkisinin de yolu Türkçeden gidiyor. Arapça bilmeyenleri de bu kadar korkutmayın. Çünkü kıyamette toplanınca herkes anadili gibi konuşacak bu dili.

Zaten anadilimizi bir araç değil dinimizi öğrenmek için araç olarak kullanıyoruz. Konuyu farklı yönlere lanse ettirmeden düşüncelerimizi paylaşalım.

Zannetmiyorum ki Türkçe ibadet etmeye başlayan biri bununla kendini sınırlasın. Yeniliğe açık olan insanoğlu Arapçasında öğrenecektir ve öğreniyor da sen hiç merak etme goramaz abla. Çünkü dinimiz öğrenmeye başladıkça seviliyor doyumsuzlaşıyor. Bu doyumsuzluğun doruklarına herkes ulaşır inşallah. Sen yeter ki yüzünü Allah’a dön onunla konuş. Türkçe Arapça ya da başka bir dil fark etmez. O bizi de ne istediğimizi de ne manaya geldiğini de anlar.

Konuyu açarken de yazdım bir daha tekrar edeyim ŞEKLE DEĞİL MANAYA BAKIN.

goramaz
21.09.2009, 21:58
canan ben bu konuya senle tartışmak için yazmadım..

bir de ben kimseyi korkutmadım arapça bilmediği için- ki ben de bilmiyorum-...benim yazdıklarımdan böyle bir anlam çıkmaz.. sadece ibadet içn fazla bir Kuran ezberine gerek olmadığını bunun da kolay olduğunu yazdım..yıllarca tartışılan bir konu Türkçe ibadet...ibadet derken bu konuda sadece namaz kılmak ve Kuran okumak giriyor diğer ibadetler için zaten dile ihtiyaç yok ki..
artı şu da var ben sadece ezberden bilin yeter manasına gerek yok diye bişey de yazmadım.. manasını bilerek okumak önemli tabi ki..ama sandallı abinin de dedği gibi tam karşılamıyor manayı...

başlık konunda şöyle bir cümle kullanmışsın..''şekle takılmayın manaya bakın'' bu cümle bana çok ağır geldi ne yalan söyleyeyeim...

''benim kalbim zaten temiz namaz kılmama gerek yok '' diyenlere kapı aralamıyor mu cümle..
ya da ''ben fakirleri zaten anlıyorum oruç tutup aç kalmaya gerek yok'' diyenlere kapı aralamıyor mu?

peygamberden daha mı temiz kalbimiz o ''şekle takıldı'' namazı erkanına göre kıldı da biz mi kılmayacağız...manayı ondan daha mı iyi anlıyoruz da şekle takılmıyoruz

iyi bayramlar dilerim

mhmt_dmr
19.05.2010, 23:50
Diyanetin hazırladığı Kur'an-ı kerim mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur'an-ı kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kur'anın yalnız manasını ifade eden sözleri, Kur'an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz.)

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimi Arabiden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak, sözbirliği ile haramdır. Arabiden başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış Kur'anı okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi Arabi harflerle, okunduğu gibi yazmak sureti ile değiştirmek bile, sözbirliği ile haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s.37]

Akif
19.05.2010, 23:55
İstiklal MArşını ingilizceye ,Almanca'ya çevirin bakalım.Aynı ruhu,o özü yakalayabilecek misiniz?

WåñTêd_øØ7
20.05.2010, 00:45
Diyanetin hazırladığı Kur'an-ı kerim mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur'an-ı kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kur'anın yalnız manasını ifade eden sözleri, Kur'an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz.)

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimi Arabiden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak, sözbirliği ile haramdır. Arabiden başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış Kur'anı okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi Arabi harflerle, okunduğu gibi yazmak sureti ile değiştirmek bile, sözbirliği ile haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s.37]


devamını koymakta fayda var ;)

____________________________

İbadet dili
Sual: İbadette Arapçayı bilmeden, anlamadan okumanın ne faydası olur? Her millet kendi diliyle okusa ne mahzuru olur?
CEVAP
Dinimiz, ibadet dilinin Arapça olduğunu bildirmiştir. İbadetin geçerli olması için Arapça okumak şarttır, anlamak şart değildir. Kur’an-ı kerimi, lisanı Arapça olanlar bile anlayamaz; hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullaha sual ederdi. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerim Allahü teâlânın metin [sağlam] ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]

Kur'an-ı kerimin, çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kâğıt ve mürekkep bulunamayacağı, bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir:
(De ki, Rabbimin [ilmini, hikmetini bildiren, hayrete düşüren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 10]

Demek ki, her Arapça bilen, Kur’an-ı kerimi anlayamaz. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Cenab-ı Hakkın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur’an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur)buyurduğunu bildirmektedir. (İhya)

KAYNAK: DİNİMİZİSLAM

AYRINTILI BİLGİ
([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
AYRINTILI BİLGİ 2 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])


Namazda Türkçe Olarak Dua Edilebilir mi?

"Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" (Müsned, V, 447-448; Nesaî, “Sehv”, 20; bk. Müslim, “Mesâcid”, 35; Ebû Dâvûd, “Salât”, 174).

Hadiste geçen "insanların kelâmı" sözü, başka biriyle karşılıklı konuşmak anlamına gelebileceği gibi insanların kendi aralarındaki konuşmaları türünden konuşma, gündelik konuşma ve insan sözü anlamına da gelebilir.

"Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" ifadesi ise, hasr ifade edecek şekilde anlaşılacak olursa, namazda bunların dışında bir şey yapılamayacağı sonucu çıkar. Nitekim bazı Hanefîler bu noktadan hareketle Kur'an lafızları dışında bir şeyle namazda dua edilemeyeceğini söylemişlerdir. Diğer âlimler ise, namazda konuşma yasağının Mekke döneminde geldiğini, halbuki namazdaki özel dua ve zikirlerin pek çoğunun Medine döneminde hadislerle sabit olduğunu ve bu hadislerin "Namaz tesbihten… ibarettir" hadisinin kapsamını daralttığını öne sürerek, namazda her türlü lafızla dua edilebileceğini savunmuşlardır.

Hz. Peygamber bir gün namaz kılarken arkasında bir adamın "Ey Allahım, bana ve Muhammed'e merhamet et, başka da hiç kimseye merhamet etme" diye dua ettiğini duymuş, selâm verdikten sonra bu şekilde dua eden bedevîye dönerek "Geniş olan bir şeyi (Allah'ın rahmetini) daralttın" demiştir (Buhârî, “Edeb”, 27). Hz. Peygamber, namazda bu şekilde dua ettiği için o kişiye namazı yeniden kılmasını söylememiş, sadece bencillik yapmaması için uyarmıştır. Bu olay, namaz kılan kimsenin namazın dua ve münâcâta ayrılmış bu bölümünde Kur’an ve Sünnet lafızları dışında fakat onlara uygun içerikte sözlerle istediği gibi dua edebileceğini göstermektedir.

Hz. Peygamber rükûdan doğrulurken "Semiallahü limen hamideh" demiş, kendisiyle birlikte namaz kılan arkadaşlarından Rifâa "ve leke'l-hamd hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh" diye ilâve etmiş; Hz. Peygamber selâm verince arkaya dönerek "Demin konuşan kimdi?" diye sormuş; Rifâa "Bendim" deyince, bunun üzerine Hz. Peygamber, "Otuz küsur melek gördüm, senin söylediğin o sözü önce yazıp göğe götürmek için birbirleriyle yarışıyorlardı" diyerek, Rifâa'nın ihdas ettiği bu sözü onaylamıştır (bk. Şevkânî, II, 317-322).

Bu hadisler, namazda konuşma yasağının başka biriyle konuşmaya ilişkin olduğunu, içerik bakımından uygun olmak şartıyla, kişinin istediği lafızlarla dua edebileceğini göstermektedir.
Namazda "Ey Allahım, beni evlendir, karnımı doyur" gibi insanların konuşmalarına benzeyen sözler söylenirse, Hanefîler'e göre bunu söyleyen kişinin namazı bozulur. Çünkü bu söz, Kur'an'daki dualara ve Hz. Peygamber'in namazda okuduğu veya okunabileceğini bildirdiği dualara benzememekte, içerik olarak namazın genel çerçevesine aykırı düşmektedir. Fakat Şâfiî, dünyevî bir arzunun gerçekleşmesine yönelik olmakla birlikte sonuçta bunun da bir dua olduğunu, dolayısıyla bu şekilde dua etmekle namazın bozulmayacağını ileri sürmüştür.

kaynak:[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]