PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kutlu Doğum Haftasında, Hz.Peygamber ve Engelliler


seva
18.05.2010, 12:42
Uzun zamandır, ülkemizde, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kutlu doğum haftası dolayısı ile, Hz. Peygamber efendimiz, çeşitli etkinliklerle anılmaktadır. Bu etkinliklerde, Hz. Peygamber her yönüyle ele alınır. İnsan olarak peygamber, devlet başkanı olarak peygamber ve Allah’ın elçisi olarak Hz. peygamber. Ama dikkatinizi çekti mi? Bilmiyorum. Özürlülerin hamisi, koruyucusu olarak hiç Hz. Muhammed’ten (a.s) söz edilmemiştir.

Oysa din her zaman sosyal politikaların oluşmasında her zaman belirleyici olmuştur. Son peygamber olan, Hz. Muhammed (a.s) insanlığa örnek model olarak gönderilmişti.Bu örneklik sosyal politikaların oluşumunda da belirleyici olmuştur. Kur-an peygamberin engelliyle nasıl bir iletişim kurması gerektiğini, onların topluma kazandırılması için neler yapması gerektiğini, daha önemlisi, engellilerin lanetlenmiş insanlar olmadıklarını öğütlemiştir.

Sonuç olarak üzülerek takip ettim ki, bu etkinliklerde hiç engellilerle peygamberin ilişkisinden söz edilmemiştir.

Hz. Peygamberin (a.s) ve sahabelerin, engelliyi topluma kazandırmak adına yaptığı çok önemli birkaç uygulamadan başlayalım.

Görme engelli bir sahabe evden dışarı çıkamıyordu. Hele Cuma namazına gidememesi, kardeşleriyle beraber olamaması engelli sahabeyi kedere salmıştı. Haber Hz. Peygambere ulaştırıldı. Hz. Peygamber(a.s) ve sahabeler, engelli sahabenin evine hapsolmasına gönülleri razı olmamıştı. Bir çok formül tartışıldı. Sonunda bir karara varıldı. Gözleri görmeyen bu sahabenin, mescide gelebilmesi için, camii ile evinin arasında ip gerilmiştir' Böylece engelli sahabenin iplere tutunarak camiye gelmesi sağlanmıştır. Tabi Zamanla görme engelli sahabe yolu ezberlemiş, sonraki zamanlarda kendisi tek başına iplere tutunmadan mescide gelmeye başlamıştır.

Bu o dönemde bir görme engellinin baston yerine, yol güzergâhını ezberlemesi için bulunmuş en iyi formüldür.

Bir diğer örnek uygulama da, Hz. Peygamber efendimizin, bazı bedenî kusurları olduğu için, toplum içinde bulunmaktan tedirgin olan ve bu yüzden çölde yaşamayı tercih eden Zahir isminde bir sahabeyi topluma kazandırmak adına yaptığı uygulamadır.

Bedensel engelli sahabe Zahir’e (r.a) ticari, ortaklık önerir. Yaşadığı köyde bazı bitkileri toplayıp getirmesini ister. Bu bitkileri Medine pazarında beraberce pazarlamayı önermiştir.

İnsanların en şereflisi olan Hz. Muhammed (a.s) pazara getirilen bitkileri, birlikte satmışlardır. Pazardaki tüm süreçte Zahir’e yardımcı olan Peygamberimiz, etrafına da “Zahir bizim çölümüzdür, biz de onun şehriyiz” diyerek sürekli iltifatlarda bulunmuştur.

İşte bu iki örnek, Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş, Hz. Muhammed (a.s) engellileri topluma kazandırmak için neler yapılması gerektiğini en iyi anlatan uygulamalardır.

Hz. Peygamber’imizin,(a.s) özürlü sahabelerine nasıl davranması ve davranmaması gerektiği hususunda yeri geldiğinde Cenab-ı Hak’tan ilahî mesajlar ve hatta ikazlar almıştır. Peygamber efendimizin özürlü sahabelere özel bir ilgi gösterdiğini uygulamalarından görüyoruz.

Abese Suresi’nde geçen, görme engelli Hz. Abdullah İbn-i Ümmü Mektûm olayı, Hz. Peygamber’imizin özürlülere davranışının nasıl olması gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu ilahi ikaz, peygamberin şahsında,insanlığa da,öğütte bulunmuştur.

“Peygamberimiz ileri gelen müşriklere tebliğde bulunuyordu. Bu esnada Hz. Abdullah, belki de farkına varmadan tam toplantının arasına girer ve Peygamber’imizden ısrarla nasihat talep eder. Peygamber’imizin yüzünü hafifçe buruşturması üzerine hemen ihtar ayetleri gelir. Bu ayetlerden sonra Peygamberimiz her zamankinden daha çok özürlülere iltifatta ve ikramda bulunmuş, onlarla şakalaşmış, onların sosyal hayata katılımlarını sağlayan kolaylıklar getirmiş,

Meslekî anlamda ve istihdam boyutuyla yeni imkânlar sağlamıştır. Mesela Hz. Abdullah’a hem müezzinlik hem de yöneticilik görevi vermiştir. Bacağından sakat olan Hz. Muaz bin Cebel, bizzat Peygamberimiz tarafından Yemen valisi olarak tayin edilmiştir.”

Peygamber’imizin, toplum içinde hiçbir sosyal statüye sahip olmayan ve horlanan özürlüleri, şefkat politikalarıyla bu durumdan kurtarmıştır.

Önce yetim bir çocuktu,sonra mazlumların ve mağdurların(özürlülerin) hamisi oldu. Sonrada insanlara rahmet olarak gönderilen, insanların en şereflisi olduğu Kur-an aracılığı ile insanlığa müjdelendi.

Peygamber, engellilerin acısını, sevincini paylaşmada örnek olmuştur.

Eyy! Peygamber,senden özür diliyoruz.Sen her alanda olduğu gibi sosyal politikalara da örnek olman gerekirken,biz çözümü başka mercilerde arıyor olduk.Seni ve uygulamalarını anlamak yerine, başka çöz
M önerilerine kulak verdik…

Eyy! peygamber (a.s) Sana ve ashabına salat ve selam olsun.

Selam ve dua ile

Salim58
18.05.2010, 13:53
Bu dünyayı hiç bitmeyecek hiç yok olmayacak gibi düşünüyoruz.oysa birgün kıyametimiz kopacak bunun farkına bir türlü varamıyoruz.ölüm gelmeden önce ölmek gerek,yaratılan her canlıya şefkatli ve merhametli olmamız gerek ama nerde,dünyayı önümüze almışız ahireti arkamıza yürüyoruz peki nereye kadar orası meçul.....