AĞAOĞULLARI
18.08.2010, 23:40
bizler gibi 70 yaşın üstündeki ihtiyar nesil geçmiş ramazanları kalbimizde gönlümüz de yad ediyoruz. O eski Ramazan temaşesi nerede .İftar sofralarının ahengi nerede. Eller tıkanır besmele çekilir Allaha şükür duaları okunarak iftar açılırdı. Tahminim o durki günümüzde oruç tutanların bir çoğu gece sahura kalkmıyor. Kalksa da yarınki gün için oruç niyeti etmiyor. Bir çokları da komşu baskısı yüzünden oruç tutuyor. Teravih namazını kılmıyor. Eski Ramazanlarda usule ve geleneklere uyulurdu. Komşuluk Arkadaşlık saygı sevgi hürmet vardı bunların hepsi birbirini tamamlayan bir bütündü. Ogünleri yad edip arıyoruz.
Günümüz Ramazanları pek sönük geçiyor. Sevginin saygının olmadığı ,İnsanların birbirinin malında canında olduğu ramazanlara kaldık. Örf ve adetler tamamıyla farklı dolaysiyla kültürümüz de değişiyor. Oturduğumuz aynı binada komşumuz vefat ediyor haberimiz olmuyor duyarsız bir toplum olduk. Duyarlı insanların yaptıklarını da mucize olarak karşılıyoruz. Cesur bir genç in bir yangında kalan çocuğu kurtarması topluma bir ders olmalı. Bu kişi adsız kahraman olarak anıldı. Aslında yıllar önce hepimiz böyleydik birer adsız kahramandık. Zamanla bir çoğumuz dejenere olduk bozulduk. Dönelim ramazanlara.
Günümüz de ramazan ayında varlıklı aileler davetlerle birbirini ağırlıyor. Sofralarında bir fakir bulunmaz. Dolaysıyla zekat fitire verende azaldı. Tabi bu bütün toplumu kapsamaz. Ülkemizde çok büyük hayır sahipleri bulunmaktadır. İstisnalar kaideyi bozmaz onlar istisnadır. Genel anlamda fakir ve yoksula ramazan ayında rağbet yok. Zevkine sefasına midesine düşkün olanlar ,bu mübarek günde bir kase çorbaya muhtaç olan fakir insanları düşünmez .
Pakistanda sel baskınlarından zarar gören insanların feryadını duymaz mı. Bir lokma ekmek için ağlayan çocukların sesini duymaz mı. Sen tok iken komşunun aç yattığını biliyormusun. Senin masanda beş türlü yemek varken bir kase çorba ile iftar açannın duygularını anlayabiliyormuyuz. Türkiye genelinde Ramazan çadırlarının kurulması çok güzel bir şey. Bu yardımları yapanların yardımları kabul olsun. Ancak yapılan yardım masraflarının ticari kazançtan düşmemek kaydıyla.
Bır çok insanların ağzından duyarız "Benim günahım çok " derler bile bile işlediği günahların hesabını veremez sonra da affettirmek için Allaha el açıp dua ediyoruz. Bunu günahı işlerken düşünmedin mi. Kul hakkı yerken hiç düşünmeyiz sonradan helallık almak isteriz. O kişinin hakkı ödenmeden hak helal olmaz. helal ettim demekle hak helal olmaz. Gasp ettiğin hakkın karşılığını ödemek zorundasın. Bu kuru bir sözle ödenmez. Ortak olduğun öz kardeşinin işyeri hakkını iyi yerini sen alıyorsun ona kazık atıyorsun hakkını alıyorsun ;sonrada dönüp diyorsun ki " Ben emlaktan iyi anlarım " bu gasptır haksızlıktır. Kul hakkı almadır. Sonra da bunları Allah indinde affettirmek için fakir fukaraya yardımda bulunuyorsun. Allahın affına sığınıyoruz. Bu yardımların kabulunu Allah bilir. Hikmetinden sual olunmaz.
Kımse inancından dolayı sorgulanamaz. kendi doğru bildiği yol o kişinin inancıdır. inancında serbesttir. kimse onu başka yöne kamçılıyamaz. biri için doğru olan bir başkası için yanlıştır. o kişinin kendi görüşüdür kendini bağlar. Bunun önemli olanı bile bile haksızlık yapması dır gasptır. Buna viçdanen inanmış olmasıdır. Bir başka anlamda her ülkenin kendisine göre yasaları vardır.Bu yasalara uyulması zorunludur. Toplumların yaşam şekilleri kanunlarla sınırlıdır. Bunun dışına çıkılmaz.
İslami kurallar çerçevesindeki yasalara da uyulması şarttır. O da Allahın emirlerini yerine getirmektir. İnanç birliğimizi perçinlemektir. Yani bir taraftan islami yasalara uyacağız diğer taraftan içinde yaşadığımız toplumun anayasal düzeninin gerektirdiği şartları yerine getireceğiz. Biri gerçek dünyayı içine alır diğeri de içinde yaşadiğimiz dünyayı konu alır. Hoşca kalın Ağaoğulları 18/8/2010.
Günümüz Ramazanları pek sönük geçiyor. Sevginin saygının olmadığı ,İnsanların birbirinin malında canında olduğu ramazanlara kaldık. Örf ve adetler tamamıyla farklı dolaysiyla kültürümüz de değişiyor. Oturduğumuz aynı binada komşumuz vefat ediyor haberimiz olmuyor duyarsız bir toplum olduk. Duyarlı insanların yaptıklarını da mucize olarak karşılıyoruz. Cesur bir genç in bir yangında kalan çocuğu kurtarması topluma bir ders olmalı. Bu kişi adsız kahraman olarak anıldı. Aslında yıllar önce hepimiz böyleydik birer adsız kahramandık. Zamanla bir çoğumuz dejenere olduk bozulduk. Dönelim ramazanlara.
Günümüz de ramazan ayında varlıklı aileler davetlerle birbirini ağırlıyor. Sofralarında bir fakir bulunmaz. Dolaysıyla zekat fitire verende azaldı. Tabi bu bütün toplumu kapsamaz. Ülkemizde çok büyük hayır sahipleri bulunmaktadır. İstisnalar kaideyi bozmaz onlar istisnadır. Genel anlamda fakir ve yoksula ramazan ayında rağbet yok. Zevkine sefasına midesine düşkün olanlar ,bu mübarek günde bir kase çorbaya muhtaç olan fakir insanları düşünmez .
Pakistanda sel baskınlarından zarar gören insanların feryadını duymaz mı. Bir lokma ekmek için ağlayan çocukların sesini duymaz mı. Sen tok iken komşunun aç yattığını biliyormusun. Senin masanda beş türlü yemek varken bir kase çorba ile iftar açannın duygularını anlayabiliyormuyuz. Türkiye genelinde Ramazan çadırlarının kurulması çok güzel bir şey. Bu yardımları yapanların yardımları kabul olsun. Ancak yapılan yardım masraflarının ticari kazançtan düşmemek kaydıyla.
Bır çok insanların ağzından duyarız "Benim günahım çok " derler bile bile işlediği günahların hesabını veremez sonra da affettirmek için Allaha el açıp dua ediyoruz. Bunu günahı işlerken düşünmedin mi. Kul hakkı yerken hiç düşünmeyiz sonradan helallık almak isteriz. O kişinin hakkı ödenmeden hak helal olmaz. helal ettim demekle hak helal olmaz. Gasp ettiğin hakkın karşılığını ödemek zorundasın. Bu kuru bir sözle ödenmez. Ortak olduğun öz kardeşinin işyeri hakkını iyi yerini sen alıyorsun ona kazık atıyorsun hakkını alıyorsun ;sonrada dönüp diyorsun ki " Ben emlaktan iyi anlarım " bu gasptır haksızlıktır. Kul hakkı almadır. Sonra da bunları Allah indinde affettirmek için fakir fukaraya yardımda bulunuyorsun. Allahın affına sığınıyoruz. Bu yardımların kabulunu Allah bilir. Hikmetinden sual olunmaz.
Kımse inancından dolayı sorgulanamaz. kendi doğru bildiği yol o kişinin inancıdır. inancında serbesttir. kimse onu başka yöne kamçılıyamaz. biri için doğru olan bir başkası için yanlıştır. o kişinin kendi görüşüdür kendini bağlar. Bunun önemli olanı bile bile haksızlık yapması dır gasptır. Buna viçdanen inanmış olmasıdır. Bir başka anlamda her ülkenin kendisine göre yasaları vardır.Bu yasalara uyulması zorunludur. Toplumların yaşam şekilleri kanunlarla sınırlıdır. Bunun dışına çıkılmaz.
İslami kurallar çerçevesindeki yasalara da uyulması şarttır. O da Allahın emirlerini yerine getirmektir. İnanç birliğimizi perçinlemektir. Yani bir taraftan islami yasalara uyacağız diğer taraftan içinde yaşadığımız toplumun anayasal düzeninin gerektirdiği şartları yerine getireceğiz. Biri gerçek dünyayı içine alır diğeri de içinde yaşadiğimiz dünyayı konu alır. Hoşca kalın Ağaoğulları 18/8/2010.