PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dostuma Bütün Bunlar...


Kardelencicegi
07.04.2011, 01:26
Dostuma Bütün Bunlar...



Her insan yaşamında ‘yakın bir dost’ arayışı içindedir.
Mutlu anında da zor zamanlarında da yanında olacak, koruyup kollayacak,
sorunlarının çözümünde destek olacak, hatalarını bağışlayacak,
hastalığında ve yaşlılığında kendisini yalnız bırakmayacak sevgi dolu,
sadık bir dosta ihtiyaç duyar.

İnanan insan için aradığı dost yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu gözeten ve Kur’an
ahlakını yaşayan diğer müminlerdir.
Allah’tan yüz çeviren kişiler ise kendileri gibi dünyevi çıkarlarını gözeten
kişilerle dostluklar kurarlar. Müminler arasındaki güçlü dostluk ve iman
etmeyen insanlar arasındaki dünyevi çıkarlara dayalı ilişkiler ise birbirinden tamamen farklıdır.

Gerçek dostluk bir insanı yalnızca güzel ahlakı için sevebilmektir.
Samimiyet üzerine kurulan dostluklar kalıcıdır.
Kuşkusuz her insanın ihtiyacı olan dostluk, büyük nimettir.
Gerçek dost, insanın iyi ve kötü gününde yanındadır, kendi için
istediğini arkadaşı için de ister, onun mutluluğunu en az kendisi
için istediği kadar arzu eder.
Bu dostlukta kıskançlık, haset ve rekabet gibi duygulara yer yoktur.

Gerçek dost samimidir; içiyle dışı birdir, kalbinde ne hissediyorsa
dilindeki de aynıdır.
Dürüst, açık ve nettir; düşüncelerini hiç saklamadan, kendisini olduğundan
farklı göstermeye çalışmadan gerçek karakterini açıkça ortaya koyar.
Kuran ahlakına göre insan samimiyeti derecesinde değerlidir,
samimi olduğu için o kişiye güvenilir ve sevgi duyulur.

"Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler
olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir." (Maide Suresi, 55)

Kuran ahlakını yaşama çabası içinde olmayan kimseler, gerçek bir yakın dostu
asla bulamaz, yaşamları boyunca ararlar. Onlar ‘çok yalnızdırlar’,
‘bir tane dahi dostları yoktur’ ve‘tüm arkadaşları iyi gün dostudur’!..

Bu kişilerin zenginlik, güzellik, saygınlık, makam gibi değerler üzerine
kurdukları dostlukları hiçbir zaman uzun süreli olmaz.
Çünkü bu değerlerde bir değişiklik olduğunda, dostluk da biter.
Örneğin güzellik ya da zenginliğe dayalı dostluklar, kişilerden birinin
bunları kaybetmesi durumunda gördüğü ilgi, yakınlık ve dolayısıyla
dostluk da son bulur.

Dostu olduğunu söylediği insanı rakibi gibi gören haset kişiler,
ancak zorunlu olduklarında başkalarına hatalarını söylerler.
Çünkü başkalarının kendilerinden iyi durumda olmasını çekemezler ve
“seni böyle, olduğun gibi seviyoruz" gibi sözlerle samimiyetsiz
yaklaşımlarda bulunurlar.

Çıkarlarını gözeterek yaşayan kimseler, kendileri de yaşamlarında
birtakım kayıplara uğrar; güzelliklerini, gençliklerini, sağlıklarını,
zenginliklerini yitirebilirler. Ancak gerçek dost zannettikleri kişilerin,
yaşlılıklarında, muhtaç duruma geldiklerinde kendilerine değer
vermediklerini görürler.
Hatta iyi günlerinde yakınlık gösteren bu insanlar, tanımazlıktan gelecek kadar
uzak davranırlar. Sorunları olduğunda danışacakları, yardım isteyecekleri hiç
kimsenin olmadığını görürler.
En iyi dostları olduğunu zannettikleri kişilerin dahi yakınlıklarının gerçek nedeninin çıkarları olduğunu anlarlar.

Kuran ahlakına göre yaşamayan insanlar, birbirlerinin kötü ahlak özelliklerini
bilirler.
Bu yüzden de birbirlerine gerçek anlamda sevgi ve saygı duyup, güvenemezler.
Yalan söyleyen, samimiyetsiz ve yapmacık davranışlarla çıkar ilişkisi kuran
bir kişiye insan doğaldır ki sevgi ve saygı duyamaz.

Gerçek dost, arkadaşının dünyada da ahirette de mutlu olmasını hedefler.
Gerektiğinde dürüst ve açık konuşup, varsa ona imani yönden hata ve
eksiklerini hatırlatır, öğütle uyarır. Kişiyi ahireti için uyaran insan gerçek
anlamda samimi bir dosttur.

Allah sevgisi, Allah korkusu ve iman, Kuran ahlakını yaşayan insanların
birbirlerine gerçek anlamda sevgi, saygı ve güven duymalarını sağlayan
değerlerdir.
İnananların birbirlerine duydukları sevgi ve sadakat, onların Allah yolundaki
çabalarına göre şekillenir.
Malını, canını Allah yolunda feda etmiş müminin Allah’ın hoşnutluğunu
kazanabilme mücadelesi, diğer müminlere örnek olur ve kalplerinde
ona karşı sevgi oluşturur. Eğer dostluk, Allah korkusu, iman ve güzel
ahlak üzerine kurulmuş ise, sapasağlam temeller üzerine inşa edilmiş demektir.

Ancak Kur’an’dan yüz çeviren, Allah’ın sınırlarını korumaktan kaçınan kişiler,
hesap günü Allah'ın huzuruna çıktıklarında "...
Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı.
Meğer ne kötü yakın-dost(muşsun sen)." (Zuhruf Suresi, 38) diyerek
birbirlerine lanet edeceklerdir.

O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der:
"Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım,"
"Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim."
"Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan)
saptırmış oldu.
Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız" bırakandır."
(Furkan Suresi, 27-29)

Yapayalnız, yardımsız ve dostsuz kalmaktan, yanlış dost edinmekten
ve ahirette “ah keşke” demekten Allah esirgesin…

Amin...

Elif Alaca

goramaz
07.04.2011, 17:20
dostum, dost yolktur.. der Sokrates