Orijinalini görmek için tıklayınız : Alevilik dersi, Alevilere zorunlu olsun!
mansur58
07.04.2012, 11:47
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Alevi yazar
Sevilay Yükselir
Biliyordum, ezber bozmanın ne mene, ne zor bir iş olduğunu. Binbir türlü tezvirat ve safsata ile yıllardan beridir mışıl mışıl uyutulmakta olan bir toplumu, epeyce sivri olan bir kalemle dürterek uyandırmanın nasıl bir karşılık bulacağını. O yüzden, iki gündür yediğim yumruklar hiç canımı acıtmıyor.
Yaptığım şeyin farkındayım. Ağır gelebilir bazılarına yazdıklarım. Ama yapacak başka bir şey yok! Çünkü eninde sonunda birilerinin kabak gibi ortada duran bu tezatı gündeme getirmesi lazımdı.
Birisinin çıkıp, "Yolum Hak-ı Muhammed-Ali yoludur. Soyum, Ehl-i Beyt soyudur" diyen Alevilere, "Peki birader. O zaman ilköğretim müfredatına seçmeli Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed dersleri konulduğu için niçin havalara zıplıyorsun?" demesi gerekiyordu.
Bu ben oldum. İyi de oldu. Çünkü bu soruyu dışarıdan biri sorsaydı, mesele muhakkak başka türlü anlaşılırdı.
Ha... Benim de bu soruyu sormamdaki niyeti, bu korkunç tezatı "güm" diye gündeme getirmemdeki gayeyi kötüye yorumlayanlar yok mu?
Yazdıklarımın bal gibi de doğru olduğuna emin olduğu için sorularıma cevap veremeyip sadece, "İktidara yalakalık yapmak için yazıyorsun bütün bunları" diyen yok mu? Var. Ama hiç umurumda değil.
Sanmayın ki iki günden beri posta kutuma Alevi kesiminden gelen mesajların hepsi olumsuz.
"Aleviyim ama Ali'siz Aleviliği tercih ediyorum!" diyen cahillerin yanı sıra yazdıklarıma destek veren yüzlerce Alevi yurttaşımız da var.
Yazmış bir kardeşim mesela. "İnsanların, 'Aleviyim' dedikten sonra benim Allah'a inanıp inanmadığımı, İslamiyet'i kabul edip etmediğimi, Hz. Muhammed'i peygamber olarak görüp görmediğimi sormasından 'gına' geldi artık Sevilay Hanım. İnanın, her defasında, 'Aleviyim. Ve Müslüman'ım. Ateist değilim' demekten bunaldım!" diyor.
Bir diğeri "Fransa'da yaşıyoruz. Zaten kafam karışıktı. Bu yazınızdan sonra iyice allak bullak oldum. Komşularımın, arkadaşlarımın çoğu Hıristiyan. Aralarında Katolik de var. Protestan da. Katolikler daha radikal ama sonuçta inandıkları kutsal kitapları tek. Protestanların da yatağının baş ucunda muhakkak bir 'İncil' vardır. Yazınızdan sonra sordum kendi kendime; 'Alevi'yim ama Müslüman'ım. Yolum Hak-ı Muhammed-Ali yolu. O halde neden benim evimde Kuran yok? Madem Alevi inancının temelini, Ehl-i Beyt sevgisi ve bağlılığı oluşturur.' O halde asıl Müslümanlar, İslamiyet'e asıl sahip çıkması gerekenler biz olmuyor muyuz?" demiş.
Keşke teolojik konularda yeterli olsam da tek tek cevaplayabilsem tüm soruları. Ama ben de bilmiyorum ki!
"Niye Alevilik İslam'ın hem içinde olup, hem de İslam'a bu kadar uzak?" sorusunun bende de hâlâ bir karşılığı yok ki!
Biliyor musunuz? Bir insanın atalarından gelen bir inanç şekline temelde nelerin sebep olduğunu bilmeden yaşaması tuhaf bir durumdur.
Ananız, babanız ya da birlikte yaşadığınız etrafınız size ne derse ona inanırsınız. Ama sonradan edindiğiniz çevrelerde gördükleriniz, duyduklarınız sizi önceki öğrendiklerinizle muhakeme yapmaya zorlar. Bir şey bilmediğinizin ya da yanlış öğretildiğinin farkına varınca da kalakalırsınız.
Tıpkı boynu kırılmış bir ördek gibi.
Ateizmin özellikle Aleviler'de yoğun olarak görülmesinin en büyük nedeni işte bu keşmekeştir.
Zıplamasınlar ateist arkadaşlar sakın. Karşı olduğumdan, onları yargıladığımdan değil bu söylediğim.
Bir insanın, bilerek ve o bildiklerinden hareket ederek ateist olması başka bir şey.
Ama sırf bilmediği, öğretilmediği, öğrenemediği için "ateist" olması ise bambaşka bir şeydir.
Problemli bir durumdur bu.
Düşünün. Sünni inancına mensup ebeveynler evde de olsa çocuklarına din eğitimini verebiliyor. Ama Alevi ailelerin büyük çoğunluğu bunu yapamıyor. Çünkü kendileri de bilmiyor.
Olması muhtemel bu problemin ortadan kaldırılması, Aleviliğin ve yeni nesillerinin sağlıklı bir geleceğe doğru yol alması için yetkin kişilerin derhal önlem alması gerekir.
O önlem de gayet basittir.
"Alevilik inancının temeli nedir? Kutsal kitapları hangisidir? Ehl-i Beyt kimlere denir? Neden bağlılık hâkimdir? Hz. Ali kimdir? Aleviler için Hz. Muhammed'den sonra gelen değer olmasının nedeni nedir? Kerbela'da ne yaşanmıştır? Muaviye kimdir? Yezid kimdir? İmam Cafer-i Sadık kimdir? Semah nedir? Cem Evi nedir?" sorularının ve daha birçok konu başlığının yer alacağı bir "Alevilik Dersi" Alevilere zorunlu olarak okutulmalıdır!
Alevi yazar
Sevilay Yükselir
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
mansur58
07.04.2012, 12:04
Kuran-ı Kerim Alevilerin kutsal kitabı değil mi?
Farkında mısınız bilmiyorum ama Kuranı Kerim'in, Hz. Muhammed'in hayatının ilköğretimde seçmeli ders olması tartışılmaya başladığından beri nedense hep bu seçmeli derslere ilk tepki gösteren kesimlerin başını Aleviler çekiyor.
Sosyal medyada, TV'lerde yapılan yorumları gördükçe çıldırıyorum. Mesela ismi lazım değil ama Alevilerin mühim şahsiyetlerinden bir kişi geçenlerde devletin demokrat ve eşit olması gerektiğini yorumladığı TV'deki konuşmasında dedi ki: "Kuranı Kerim seçmeli olacaksa, o zaman muhakkak Alevilik de seçmeli dersler arasında olmalı!" Buyurun buradan yakın! Kardeşim ne alakası var? Alevilerin başka kutsal bir kitabı var da biz mi bilmiyoruz? Niye Kuran'ın karşısına Alevilik'i koyuyorsan be aptal!
Eyy cahil! Sırf dedeleri olan peygamber Hz. Muhammed'in İslam anlayışını yaymak ve "Allah'ın Aslanı" olarak anılan babaları Hz. Ali'nin yolundan gitmek için çıktıkları yolda, Kerbela'da şehit edilen İmam Hüseyin ve kardeşlerinin öldürülürken bile yanlarında Kuran-ı Kerim yok muydu?
Tamam. Laik kesim havalara zıplıyor anladık. (Onlara hak da veriyorum. İkinci yazımda da görülebileceği üzere!) Peki sen niye "Alevilik" adına zıplıyorsun? Otur biraz oku. Araştır. Derinlere in.
O evinin her bir köşesini resimleriyle süslediğin Hz. Ali'nin yolunun gerçekten nasıl bir yol olduğunu, onu Allah'ın Aslanı yapan o kudretli iman gücünün nasıl bir güç olduğunu oku da gör! Hz. Muhammed'in can parçası kızı Fatma'yla evlenen ve onun soyunu evlatlarıyla devam ettiren gerçek ve ilk Müslüman Hz. Ali'yi biraz anlamaya çalış! O da, çocukları da son nefesini verene kadar iman etmişler İslamiyet'e. Kuran-ı Kerim'e ve Hz. Muhammed'e...
Hem de harfi harfine...
Eğer, "Onun yolundan gidiyorum. Ehl-i Beyt'e inanıyorum" filan diyorsan bi sus bu tartışmada! Ha illa da konuşacağım diyorsan. O zaman bari söze, "Ali'nin yolundayım" diye başlama gudubet!
Sevilay Yükselir
Arif Coşkun
07.04.2012, 13:16
Şimdiye kadar ne kadar acı ne kadar zulum ne kadar gözyaşı ne kadar savaş olmuşsa ya dini yada ırk meselesi yüzünden çıkmış ve yaşanmıştır. İnsanlık evrensel bir varlıktır. Kimimiz esmer, kimimiz, kumral, kimimiz sarışın olsakta, hepimizin iki eli iki gözü iki ayağı var aynı güneşi aynı yıldızı görüyor aynı oksijeni soluyoruz.
İnsanlar doğarken kendi tercihlerine göremi doğuyor? Bugün 2 aylık bir bebeği dünyanın her hangi bir ülkesine götürün orda yaşasın büyüsün orada ne duymuş ne görmüşse onu kabul edecektir. Sonuçta çevremizde neyi görüyor neyi duyuyorsak ona göre yetişiyoruz. O açıdan insanları inançlarından dolayı suçlamakta yanlış. Herkes kendi inancına doğru gözle bakıyor ona göre yaşamına yön veriyor.
Artık bu din üzerinden ırk üzerinden siyaset çıkar işlerine prim vermemeli, Dünya insanları olarak insanların ortak değerleri yine insan olmaktır ve birbirlerine hoşgörü sevgi ve saygı ile bakmaları gerekir, Dünyayı tek bir devlet tek bir şehir gözüyle görmek ve Dünya barışı ancak bu şekilde bir bakış şekliyle mümkün olabilir, yoksa birbirimizi yemeye devam ederiz daha nice bin yıllar sürer devam eder gider.
sivaslınet
07.04.2012, 20:31
Şimdiye kadar ne kadar acı ne kadar zulum ne kadar gözyaşı ne kadar savaş olmuşsa ya dini yada ırk meselesi yüzünden çıkmış ve yaşanmıştır. İnsanlık evrensel bir varlıktır. Kimimiz esmer, kimimiz, kumral, kimimiz sarışın olsakta, hepimizin iki eli iki gözü iki ayağı var aynı güneşi aynı yıldızı görüyor aynı oksijeni soluyoruz.
İnsanlar doğarken kendi tercihlerine göremi doğuyor? Bugün 2 aylık bir bebeği dünyanın her hangi bir ülkesine götürün orda yaşasın büyüsün orada ne duymuş ne görmüşse onu kabul edecektir. Sonuçta çevremizde neyi görüyor neyi duyuyorsak ona göre yetişiyoruz. O açıdan insanları inançlarından dolayı suçlamakta yanlış. Herkes kendi inancına doğru gözle bakıyor ona göre yaşamına yön veriyor.
Artık bu din üzerinden ırk üzerinden siyaset çıkar işlerine prim vermemeli, Dünya insanları olarak insanların ortak değerleri yine insan olmaktır ve birbirlerine hoşgörü sevgi ve saygı ile bakmaları gerekir, Dünyayı tek bir devlet tek bir şehir gözüyle görmek ve Dünya barışı ancak bu şekilde bir bakış şekliyle mümkün olabilir, yoksa birbirimizi yemeye devam ederiz daha nice bin yıllar sürer devam eder gider.
İnsanların değerlerine hoşgörü, sevgi, saygı, kardeşlik ancak bu kadar kısa öz ve güzel bir şekilde anlatılır.
İyiki varsın Arif Coşkun. Bu forum ve bizler seninle gurur duyuyoruz.
Alibaba58
07.04.2012, 20:57
Harika bir yorum yapmış, başka türlü nasıl anlatılır bilemiyorum. Saygılar Sayın Arif Coşkun.
Ben alevi değilim ama gerçekten yazarı tebrik ediyorum. Bu toprakların kültürel dokusuna uygun bir yazı yazmış. Aleviliğin okullarda zorunlu ders olarak okutulmasını ben de yürekten isterim.
mansur58
07.04.2012, 23:39
Ben alevi değilim ama gerçekten yazarı tebrik ediyorum. Bu toprakların kültürel dokusuna uygun bir yazı yazmış. Aleviliğin okullarda zorunlu ders olarak okutulmasını ben de yürekten isterim.
Harfiyyen katılıyorum.
sivaslınet
08.04.2012, 08:41
Ben alevi değilim ama gerçekten yazarı tebrik ediyorum. Bu toprakların kültürel dokusuna uygun bir yazı yazmış. Aleviliğin okullarda zorunlu ders olarak okutulmasını ben de yürekten isterim.
Bırak alevileri, diğer dinlerden, mezheplerden, her hangi bir inançtan tek kişi dahi olsa demokratik düzen onun inancını korumak ve aynı şartlarla(sayısal oranlı hizmet) yaklaşmak zorundadır. Demokrasinin gereği zaten budur.
Demokrasi çoğunluğun isteği ile azınlığa hükmeden bir sistem değildir.
mansur58
08.04.2012, 13:44
Tanklarin namlusunu halkına çeviren darbeciler sorgulanıp hakettikleri cezaya çarptırılmadıkça demokrasi de gelmez.
Dün 27 mayısçılar, 12 Eylülcüler, 28 şubatçılardı bu gün ergenekoncular, balyozcular...
12 Eylül cuntacılarının hapishanelerinde gayri müslim vatandaşlarımızın zorla sünnet ettirilmesini düşünmek bile çok korkunç.
Dün referandumda darbelerin yargılanmasına hayır kampanyasıyla blok halinde destek verenler bu gün müdahil olmak için sıraya girmiş durumdalar. İki yüzlü olmamak lazım.
ÖnceVatan_58
08.04.2012, 22:15
Elbette "İşime gelince binerim gelmezse inerim" demokrasisi ile hiç olmaz.
O zamanlar yalakalık yapıp iyiki darbe oldu yoksa ülke elden gitmişti diyip şimdide yargılamaya kalkanlar gibi olmamak gerekir bencede.
mansur58
08.04.2012, 22:32
Elbette "İşime gelince binerim gelmezse inerim" demokrasisi ile hiç olmaz.
O zamanlar yalakalık yapıp iyiki darbe oldu yoksa ülke elden gitmişti diyip şimdide yargılamaya kalkanlar gibi olmamak gerekir bencede.
Referandumda yargılamaya hayır oyu veripte şimdi yargılamaya müdahil olmak için sıraya giren iki yüzlüler gibi değilmi.
Alibaba58
08.04.2012, 23:19
Kendi anayasanı oluşturmak için araya birkaç madde sıkıştır kalan maddeleri kendi çıkarlarına göre ayarla sonra hayır diyenleri eleştir asıl iki yüzlülük budur.
mansur58
08.04.2012, 23:32
Kendini akıllı bu halkı aptalmı sandın %58 oyla bu halk göstere göstere oyunu verdi onayladı.
Hele sen bölücü, halkın büyük çoğunluğunun manevi değerlerine hakaret eden köşe yazılarını paylaşarak benim konularıma bir kelime bile yazmaman lazım ama nerdee. Şaşkın ördek misali...
Kendini akıllı bu halkı aptalmı sandın %58 oyla bu halk göstere göstere oyunu verdi onayladı.
Hele sen bölücü, halkın büyük çoğunluğunun manevi değerlerine hakaret eden köşe yazılarını paylaşarak benim konularıma bir kelime bile yazmaman lazım ama nerdee. Şaşkın ördek misali...
Bencede...
Asıl halkı kandıranlar onlardır. Onlar bunu çok iyi bilirler. Yıllardır halkı sürü zannettiler kendilerini çoban. Ama artık halk yemiyor. Artık halkı kandıramıyo olmaları da onları çılgına çeviriyor.Dolayısıyla da çılgınlıklarının sebebi bu.
ÖnceVatan_58
09.04.2012, 00:14
Referandumda yargılamaya hayır oyu veripte şimdi yargılamaya müdahil olmak için sıraya giren iki yüzlüler gibi değilmi.
Hiç kimse darbe heveslisi değilki. Her darbe ülkeyi 10 yıl geriye götürmüştür. Darbelerinde dış ve iç güçleirn birlikte hazırladıkları birer tezgah olduğu aşikar. Kim darbe heveslisi olur darbe ister? Öyle bir ortam yaratıldıki sanki referandumda hayır demek darbeci taraf, evet demek darbeye karşı olmak gibi son derece çirkin bir siyasi oyun oluşturularak halka yansıtıldı. Oysa darbeciler bahane edilerek bir iki madde yanırsına onlarca yasa dayatılarak birlikte geçti.
Geçtide ne oldu ne değişti işsizlikmi çözüldü? Tarımcılık, hayvancılıkmı gelişti? Açlıkmı, yoksullukmu son buldu? Geçimmi daha kolaylaştı? Ne değişti ?Cumhuriyetin temel taşlarını oynatmaktan başka? Atatürk'ün temel ilkeleriyle uğraşmaktan başka. Endişem bu gidişle yargılama işi Atatürk'e kadar uzanacak sanıyorum, padişahlığı kaldırıp neden Cumhuriyeti kurdun diye?
Cumhuriyet ve kazanımları hiç olmadığı kadar güçlü..Ama yetmez.
mansur58
09.04.2012, 00:41
Hiç kimse darbe heveslisi değilki. Her darbe ülkeyi 10 yıl geriye götürmüştür. Darebelerinde dış ve iç güçleirn birlikte hazırladıkları birer tezgah olduğu aşikar. Kim darbe heveslisi olur darbe ister? Öyle bir ortam yaratıldıki sanki referandumda hayır demek darbeci taraf, evet demek darbeye karşı olmak gibi son derece çirkin bir siyasi oyun oluşturularak halka yansıtıldı. Oysa darbeciler bahane edilerek bir iki madde yanırsına onlarca yasa dayatılarak birlikte geçti.
Geçtide ne oldu ne değişti işsizlikmi çözüldü? Tarımcılık, hayvancılıkmı gelişti? Açlıkmı, yoksullukmu son buldu? Geçimmi daha kolaylaştı? Ne değişti ?Cumhuriyetin temel taşlarını oynatmaktan başka? Atatürk'ün temel ilkeleriyle uğraşmaktan başka. Endişem bu gidişle yargılama işi Atatürk'e kadar uzanacak sanıyorum, padişahlığı kaldırıp neden Cumhuriyeti kurdun diye?
Halkımız büyük çoğunlukla anayasa referandumunda neye oy verdiğini bilerek evet oyu vermiş ve onaylamıştır. Bunu zaten tartışmaya gerek yoktur.
Cumhuriyetin kazanımlarına gelince siz merak etmeyin güzel olan hiç bir kazanım yok olmaz. Asıl cumhuriyetin kazanımlarını halkın özgürlüklerini ne yazıkki yine cumhuriyet adına darbeler ve darbeciler yok etmiştir. Cumhuriyet ditatörlük değildir. Bu halk cumhuriyetin nimetlerinden faydalanıp tadını çıkaracakken milli şaflik dönemi araya girmiş sonra darbeler araya girmiş derken bir türlü bu halk gerçek demokrasiye kavuşamamıştır.
Bu gün işte sözde cumhuriyetle ditatörlüğemi devam edilecek yoksa gerçek cumhuriyetle egemenlik halkın mı olacak onun mücadelesi veriliyor. Şu an itibariyle halk bu mücadeleyi büyük ölçüde kazanmış durumda. Yani Mustafa Kemal in vadettiği gerçek cumhuriyet ortaya çıkıyor.
sivaslınet
09.04.2012, 09:20
Referandumda yargılamaya hayır oyu veripte şimdi yargılamaya müdahil olmak için sıraya giren iki yüzlüler gibi değilmi.
Bizler yanlı yargılamaya "hayır" demiştik. Mesela deniz fenerinin bağımsız yargı ile yargılandığına hiç kimse inanmıyor.
Hocam, mümkün olduğunca hakaretvari sözler kullanmayalım. Siz iki yüzlü derseniz, benim de takiyyeciler deme hakkım doğar. Bu da tartışmayı polemiğe sokar ve hiç bir yere varamayız.
Bakın şu fikirdir, polemiğe yer vermez, kafidir: Bağımsız yargıya asla "hayır" demeyiz, diyemeyiz.
Kibrisli
09.04.2012, 09:48
Temelden yanlış bir istek hanım efendinin söylediği. Ayrıma neden olabilir, bunun yanında fişlemek için ekstra birşey yapmaya gerek kalmaz. Din Kültürü dersleri Sünni inancına göre değil de Din Kültürü dersi olarak verilirse Alevilik için ayrı, şu mezhep için ayrı bu mezhep içi ayrı zorunlu dersler koymaya gerek kalmaz...
Alibaba58
09.04.2012, 10:45
Kendini akıllı bu halkı aptalmı sandın %58 oyla bu halk göstere göstere oyunu verdi onayladı.
Hele sen bölücü, halkın büyük çoğunluğunun manevi değerlerine hakaret eden köşe yazılarını paylaşarak benim konularıma bir kelime bile yazmaman lazım ama nerdee. Şaşkın ördek misali...
Sizin yazılarınıza bir tek kelime bile yazmam ama o köşe yazılarını hergün paylaşırım. Gerçekler canınızı acıtıyor ama yapacak birşey yok.
NECMEDDİN ÖZBEK
09.04.2012, 12:34
bir zamanlar bu halk 12 eylül anayasasınada %98 oy vermişti .
mansur58
09.04.2012, 12:51
bir zamanlar bu halk 12 eylül anayasasınada %98 oy vermişti .
12 Eylül anayasasına oy verirken o günün siyasi şartlarını bir düşünmenizi öneririm. Bötün partiler yasaklı ve asker nezaretinda oy sandıkları...
mansur58
09.04.2012, 13:07
Sizin yazılarınıza bir tek kelime bile yazmam ama o köşe yazılarını hergün paylaşırım. Gerçekler canınızı acıtıyor ama yapacak birşey yok.
Cevap vermeye bile gerek duymuyorum ama sadece şunu söyleyim; istediğin kadar istediğin yazarın yazısını paylaşabilirsin özgürsün şahsen ben okumuyorum. Çünkü benim vaktim; hezeyanlarla dolu, modası geçmiş, alıcısı bile kalmamış köhne fikirlere zaman ayırmayacak kadar değerlidir
Ama sen kendini tutamayıp bütün yazılarımı okuyorsun. Bu kişilik meslesidir...
Madem okuyorsun anlayark okumanı tavsiye ederim. Kolay gelsin.
Alibaba58
09.04.2012, 13:11
Paylaştığım yazılar sizi o kadar kızdırmış ki yazıları bile yanlış yazıyorsunuz. Emin olun bundan sonra ne yazılarınızı okurum ne de cevap veririm. Hoşçakalın...
mansur58
09.04.2012, 13:17
Temelden yanlış bir istek hanım efendinin söylediği. Ayrıma neden olabilir, bunun yanında fişlemek için ekstra birşey yapmaya gerek kalmaz. Din Kültürü dersleri Sünni inancına göre değil de Din Kültürü dersi olarak verilirse Alevilik için ayrı, şu mezhep için ayrı bu mezhep içi ayrı zorunlu dersler koymaya gerek kalmaz...
Bu din kültürü dersi adı altında mı olur yada başka bir düzenleme mi yapılır bilmem ama Türküye de yaşayan ne kadar din ve mezhep mensubu varsa hepsinin ihtiyacı karşılanacak şekilde düzenleme yapılmasından yanayım. Hatta şeytana tapan Yezidilerin bile Yezidilik dini konusunda ihtiyaçları karşılanmalıdır. Madem bu ülkenin vatandaşlarıysa ve bizim gibi vergi veriyorlarsa buna hakları vardır.
sivaslınet
09.04.2012, 13:22
şahsen ben okumuyorum.
:)
Hocam, daha bir gün önce "bildiklerini paylaşanlara saygı duyarım" dediniz. İnsanlar bildiklerini paylaşıyor burada. Köşe yazarları da dahil.
Ben Flaş güncel yazıları okuduğum gibi, sizin yazılarınızı da aynı içtenlikle okuyorum. Benim için önemli olan doğruları kapmak.
Bilmem farkındamısız; diğer iletide bir fikrinize "altına imzamı atarım" dedim.
Aklın yolu birdir.
sivaslınet
09.04.2012, 13:25
Bu din kültürü dersi adı altında mı olur yada başka bir düzenleme mi yapılır bilmem ama Türküye de yaşayan ne kadar din ve mezhep mensubu varsa hepsinin ihtiyacı karşılanacak şekilde düzenleme yapılmasından yanayım. Hatta şeytana tapan Yezidilerin bile Yezidilik dini konusunda ihtiyaçları karşılanmalıdır. Madem bu ülkenin vatandaşlarıysa ve bizim gibi vergi veriyorlarsa buna hakları vardır.
Bu fikirleriniz de tamamen doğru. Bunlara da imzamı atarım. Devamı gelmesi dileğiyle.. :)
mansur58
09.04.2012, 14:18
:)
Hocam, daha bir gün önce "bildiklerini paylaşanlara saygı duyarım" dediniz. İnsanlar bildiklerini paylaşıyor burada. Köşe yazarları da dahil.
Ben Flaş güncel yazıları okuduğum gibi, sizin yazılarınızı da aynı içtenlikle okuyorum. Benim için önemli olan doğruları kapmak.
Bilmem farkındamısız; diğer iletide bir fikrinize "altına imzamı atarım" dedim.
Aklın yolu birdir.
Değerli arkadaşım sanırım bir Alman atasözü olmalı : Camdan evde oturuyorsan başkalarının camına taş atma diye.
Seviyeli tartışmalara her zaman varım. Karşılıklı saygı çerçevesinde saldırmadan, hakaret etmeden her türlü fikri, düşünceyi tartışmaktan keyif alırım.
Benim itirazım seviye sorununun yaşanmasına. Siz bana yada değerlerime saldırın ben size ve değerlerinize saldırayım sonuç kalp kırmadır, gönül yıkmadır boşu boşuna vakit kaybıdır.
Ben kendince dinini yaşamaya çalışan bir müslümanım fakat karşı fikirlere ve akımlara yönelik bir saplantı veya ön yargı içerisnde olmam olamam çünki buna İslam izin vermez. Kimse kimseye zarar vermediği sürece, kimse kimsenin sınırlarını aşmadığı sürece sonuna kadar her kes kendi inancına göre yaşamalıdır.
Bir hıristiyan veya başka bir dine mensup olan kişinin elindeki içki şişesini bir müslüman vurup kırsa; o şişenin maddi manevi bedelini bu eylemi yapan müslümandan alıncaya kadar hıristiyanın yanında yer alırım.
Kibrisli
09.04.2012, 16:44
12 Eylül anayasasına oy verirken o günün siyasi şartlarını bir düşünmenizi öneririm. Bötün partiler yasaklı ve asker nezaretinda oy sandıkları...
Şu anda da pek değişim yok aslında. Yüzlerce muhalif hapislerde, bazıları suçlarını bile bilmeden 4 -5 yıldır yatıyor. Nitelik olarak belki 800-900 oy yapıyor ancak dışarıda halkı kendi fikirlerince bilinçlendirerek belki de nicelik olarak milyonlar yapıyorlar.
mansur58
09.04.2012, 17:02
Tutuklu yargılamalara karşıyım. Özgürlük her zaman esastır.
NECMEDDİN ÖZBEK
09.04.2012, 18:01
12 Eylül anayasasına oy verirken o günün siyasi şartlarını bir düşünmenizi öneririm. Bötün partiler yasaklı ve asker nezaretinda oy sandıkları...
ben düşünüyorumda siz unutmuşa benziyorsunuz istiklal ilk okulunda hemde bağırarak hayır oyu kullandım.
mansur58
09.04.2012, 18:28
Necmeddin Bey siz o şekilde oy vermiş olabilirsiniz. Benim yaşım tutmuyordu ama anne, babam ve yakın çevrem bütün baskılara rağmen 12 eylül anayasasına ve Kenan Evren in cumhur başkanlığına hayır oyu vermişlerdi.
Ben bunları çoğunluğun yanında münferit olaylar olarak görüyorum. O, evet oyu veren çoğunluğun psikolojisini de çok iyi hatırlıyorum. Kimisi şunlardan kurtulalımda ne olursa olsun düşüncesiyle, kimisi de korkularla sindirilmiş ve hayır derse başına ne geleceğini kendince tahmin eder bir düşünceyle oyunu vermiştir.
Düşünsenize sandığa gitmeme gibi bir lüksünüz de yoktu. Hayır kampanyası yapanların başlarına neler geldiğini çok iyi hatırlıyorum. Hatta hayır veren bir çok köyü kasabayı yıllarca cezalandırdılar. Böyle bir ortamda Hacı Bektaşi Velinin menkıbesinde anlatıldığı gibi; Kışın zemheride yolu bir köye düşer her taraf donmuş, köyün köpekleri saldırır. Kendini savunmak için hangi taşa elini atmışsa taşlar yere çakılmış gibi donmuş koparamıyor ve o zaman şu meşhur sözünü söylüyor. Allahım nasıl bir köye düştüm ki taşlar bağlanmış köpekler salıverilmiş der.
O günlerde böyle günlerdi. Çok şükür o günler geride kaldı şimdi bu halk hiç bir baskı veya zorlama altında kalmadan kendi özgür iradesiyle oyunu kullanabiliyor. Aradaki fark budur.
MAKALE - Alevilik kültür mü? İdeoloji mi ?
Türkiye insanının toplum yapısı genel olarak incelendiğinde ilk olarak ayrılmaz bir bütün olduğu sezilecektir. Anadolu İnsanı tabiri hepimizi ortak paydaya alan kültür ve bakış açısı yönüyle özdeşleştiğimiz homojen bir tabirdir. Aynı kaderi yaşamanın, aynı geçmişi hatırlamanın ve aynı inancı paylaşmanın sağladığı girift yapı toplumsal bağlarımızın kopamaz oluşuna delildir. Bu bağı koparmaya çalışan ne kadar hissedar ve girişimci var ise er ya da geç iflas bayrağını çekeceğini tüm özgüvenimle söyleyebilirim. Fakat şu var ki ne kadar iflasa uğrasalar dahi bizden de kopardıkları bazı şeyler olacaktır. Bunların en önemlileri ise zaman ve sağlıklı düşünme fırsatı bulamayışımızdır.
Birlik ve beraberliğimizi kendileri için tehlike görenler, perde arkasındaki karanlık güçler ve sanal öcüler değildir. Varlığını hep bildiğimiz fakat kim olduklarını sezemediğimiz ve bu sebeple daha gizemli hale büründürdüğümüz düşmanlarımız aslında tabur tabur içimizde. Her birimizin korkularıyla, hassasiyetleriyle oynuyorlar. Bu yolla bizleri yeri geldiğinde birbirimize karşı satranç tahtasında hamle sırasına koyanlar onlar, mecbur kalıp dizilenlerse bizleriz. Farklı düşünüyor ve farklı yaşıyor olabiliriz fakat unutmamamız lazım ki asla birbirimiz için tehlike değiliz. Mevzuyu derinleştirebilmek için daha da somutlamamız icap eder. Din elden gidiyor, vatan elden gidiyor, laiklik elden gidiyor, yaşam tarzım elden gidiyor, Türklük elden gidiyor, Kürtlük elden gidiyor …vs. Bu gibi fikirleri benimseyerek her bir kesim cemaat, topluluk, fikir ya da fikir akımı ve bunun gibi beşeri müesseseler etrafında kenetlenmiş olabiliriz. Bu gayet tabiidir. Yaşam standardının arttırılması, daha iyi eğitim şartlarının sağlanması, inanma ihtiyacının ve gereklerinin her ortamda koşulsuz sağlanabilmesi gibi konularda hak arama isteği hepimizin hakkıdır. Ancak bu birbirimizin sınırlarına girmeden ve hassasiyetlerini çiğnemeden gerçekleşmelidir. Birbirimize saygı duymayı, birbirimizi anlamayı, birbirimizin yarasını sarmayı en mühimi birlik olmayı; savaşlar, depremler ve felaketler dışında da gerçekleştirebilmeliyiz. Zira aslında hiçbir şeyinde elden gittiği yok. Elden gidiyor diye ver yansın ettiklerimizin hepsinin tapusu vardır. Din, vatan, bayrak, yasa, vatandaşlık hepsi bizimdir, Anadolu İnsanı’nın üzerine kayıtlıdır. Bunlar taşınmaz mülklerdir. Birde sahip çıkmazsak taşınabilen, medeniyet canavarları tarafından yok edilebilecek değerimiz var. O kültürdür. Ve kültürün tapusu yoktur. Kültürümüzün içine zehirler karıştırılarak bizi uyuşturan, zenginliklerimizi birbirimizle çatıştırıp yıpratan kurgulanmış oyunlara gelmememiz gerekir.
Alevilik, yaşam biçimi olarak Anadolu İnsanı’nın yüzyıllardır benimsediği önemli bir kültürümüzdür. Asırlarca zenginliğimiz olarak kalan ve birlikteliğimize ayrı bir muhabbet katan bu cevher içeriden ve dışarıdan bazı art niyetli kişilerce yeniden kurgulanmaya çalışılıyor. İçindeki saflığı ve güzelliği arındırılmaya çalışılıyor. Tarihten edindiğimiz tecrübeleri hiçe sayarak yine aynılıklarımızı farklılaştırmaya çalışıyorlar. Özgürlük namına beynimize ayrılıkçı ideolojiler yükleyip yine çarpışmaya zorlanıyoruz. Buna izin vermeyelim. Kültürümüzü sulandırmaya, bünyesini bozmaya izin vermeyelim. Yine devam etmeli beraberliğimizi anlatan güzel anılarımız…
Sosyalizm, Komünizm ve hatta Ateizm gibi birçok ideoloji Alevilik’e engaje edilmeye çalışılmaktadır. Alevilik’e ait birçok örf, adet ve anane silinip bu boşluğu kendi zehirli fikirleriyle doldurmaya çalışıyorlar. Kültürlerinin bunlar ve bunlara benzer birçok akımla ilişkilendirilmesinden tüm gerçek Aleviler rahatsızdır. Bunu yapan fesat şebekeleri ilk bakışta bile, bir paragrafın akışını bozan cümle gibi seçilebilir ve ayırt edilebilirler. Çünkü Hacı Bektaşi Veli Hazretleri’nin dergahının düsturlarını, havasını solumamış oldukları için sırıtırlar. Bu ideoloji sahipleri özellikle Alevi gençleri bir militan olarak kullanıp güya devrimlerini onlara armağan edeceklerdir. Fakat bu koskoca bir yalan ve oyalamadan ibarettir. Alevi vatandaşlarımızın inanış ve yaşayışlarının ancak bu ideolojileri benimsemeleri sebebiyle temin edilebileceğini söylüyorlar ve siz bize mecbursunuz yoksa tehlikedesiniz telkini yapıldıktan sonra toplum mühendisliğine soyunuyorlar. Alevilik adına Alevilik için ortaya atılan vaadlerden birçoğu tamamen siyasi menfaatler için yapılan söylemler olarak kalıyor. Neden bu vaadlerden bir tanesi Alevilik kültürünün araştırılması, temel dayanak noktası, felsefi derinliği ve yaşatılması adına olmuyor ? Neden Alevilik olgusu edilgen olmaktan çıkıp etken olamıyor ? Neden Aleviler kendi haklarını kendileri aramayıp başkalarına muhtaç bırakılmaya çalışılıyor ? Siz bizi destekleyin biz sizin adınıza da konuşuruz demek nasıl bir hadsizliktir ? Koca bir kültürü siyasi çekişmelere alet edilmesi doğru değildir. Evrensel çerçevede de kültürler siyaset üstü varlıklardır. Alevilik dendi mi lisedeki gibi arkadaşlarım Cihan ve Özgür aklıma gelmeli, derslerimizde birbirimize yardımcı olmamız, biz oruç tuttuğumuzda saygısından yemeğini başka yerde yemesi, ben düştüğümde o, o düştüğünde ise benim elinden tutmam. Kederine beraber ağıtlar yakabilmemizdir bizim birlikteliğimiz. Aynı aşure kabına beraber kaşık sallamamızdır. Hasta olduğumuzda birbirimize ziyaretler edişimizdir. Ya da kiralık bir eve bakarken fiyatını biraz çok bulduğumuzda kocasına: “Bunlar öğrencidir az alalım.” deyip sonra yalvarırcasına gözlerinin içine bakıp elini tutarak: “Sevaptır.” diyen ninemizin sözlerinin altında yatar gerçek Alevilik. Anadolu İnsanı’nın aziz hatırasını tekrar tekrar tazelemektir. Bunlar bizim güzelliğimiz işte.
Milletimizin bilinçaltına Alevilik’i yanlış tanıttılar oysa bizim inanışımızda da fikriyatımızda da farkımız yoktu. Yaşadığım başka bir olayda kafa karışıklığımızı özetlemektedir. Üniversiteden bir arkadaşım bana şu komünistlerle niçin geziyorsun diye sorunca neden onlarla gezemeyeceğimi sordum. O bana onlar Alevidir deyince sinirlendim ve: “Ne olmuş Alevilerse?!” deyince yaptığı küstahlığını hala anlamadan: “Yoksa sende mi Alevisin?” deyişi ve bir Alevi arkadaşımla aynı haksızlığa uğramış olmamıza rağmen bu haksızlığı sadece Alevi olduğuna bağlaması kadar beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu örnekler genel çerçevede anlayış yapısını da özetlemektedir. Birbirimizi anlamadan, tanımadan yargılara varmamız fitne kazanını kaynatanların aramıza ektiği nifak tohumlarıdır. Bizim konuşarak halledemeyeceğimiz bir sorunumuz yoktur. Hava durumu raporu verircesine yazılar yazan olaylara ve sorunlara derinlemesine inceleyip problemlere çözüm üretmekten korkan birçok aydınımız olsa da artık beraberliğe çağıran, konuşmayı ve kucaklaşmayı seçen insanların da sesi çıkmaktadır.
İslam’ın ulu kubbesi altında bu kültürümüze sahip çıkıp layık bir şekilde yaşatılması, bilhassa Alevi gençlerin kendi kültürleriyle uyuşmayan fikirleri reddetmelerinden geçer. Özendirmede yoluyla başlatılan ve sonra propaganda bombardımanlarına karşı yürütülen bu mücadelede kendi öz benliğine sarılarak karşı durmalıdır. Bu topraklarda yetişmeyecek fikirleri savunmak, bu toprakların haz etmeyeceği kişilerin posterlerini kaldırmak, toprağın enerjisini boşa harcamanın yanında Anadolu İnsanı’na yapılmış bir hakarettir.
Ulvi ve köklü bir davayı ancak o davanın gereklerini yerine getirerek yüceltebiliriz. Zor bir coğrafyada yaşadığımız için zorluğunun hakkını verircesine birlikte çok çalışmalı ve uyanık olmalıyız. Her gün yeni yeni adetler çıkararak ayrıştırılıp içeriden ve dışarıdan mengeneye alınmaya çalışıyoruz. Bu sebeple bu yazı birliğimize ve dirliğimize vurgu yapmak için yazılan bir çağrıdır. İyi ve kötünün mücadelesinde sadece dostu ve düşmanı ayırt edip belirtmek, önlem almak adına kaleme alınan namedir. Bizden gibi gözüken nifak ajanlarını kendi hallerine bırakalım, birliğimizle meydan okuyalım. İyi olan kazansın.
Yakup KARAHAN
mansur58
09.04.2012, 23:03
Eyvallah açıklayıcı bir paylaşım olmuş
sivaslınet
10.04.2012, 08:31
Alevileri, aleviliği, alevilik inancını, alevilik kültürünü, alevierin kendilerinden dinlemek daha doğru olur. Net'te bir çok alevi siteleri ve forumları var. Takip ettiğm kadarıyla aleviler, demokrasiye, demokratlığa, aydınlığa, çağdaşlığa, Atatürkçülüğe kararlı bir şekilde sahip çıkıyorlar. Tüm halkların, kültürlerin kardeşliği için bu yeterlidir.
mansur58
10.04.2012, 13:26
Bu yazıyı kaleme alan da Alevi bir yazar.
sivaslınet
10.04.2012, 15:29
Bu yazıyı kaleme alan da Alevi bir yazar.
Ben de zaten kişiden değil aleviler topluluğundan, dinlemek gerekli demiştim.
İşte bu da alevi toplumunu temsil eden bir yazar:
MECLİS'E CEM EVİ
Bu günlerde bir yerlere ve bir şeylere müdahil olmak gündemde olunca ben de sade ve sıradan bir vatandaş olarak son anayasa tartışmalarına müdahil olmak istedim. Beni kimin dinleyeceğinin ya da kimlerin beni kaale alacağının pek önemi yok. Zaten yaşanacak olan sürteçte de göreceğiz ki yeni anayasa meselesinde de herkes konuşacak ama bir iki kişi karar verecek. Bu nedenle söyleyeceklerimin dert edilip edilmeyeceğini de dertetmiyorum.
Bendeniz öncelikle ülkenin daha demokratik bir hal alabilmesinin yolunun benim söyleyeceklerimin gerçekleşmesinden geçtiğini belirtmek isterim. Aksini düşünmek bile demokratik beklentileri zedeleyecektir diye düşünüyorum.
Gelelim taleplerime ve önerilerime: Öncelikle Türkiye’nin yakıcı sorunlarından birisi olan ve son günlerde kaşınmaya başlanan Alevi meselesinin çözümlenebilmesi için kimi önerilerim var.
Herşeyden önce Türkiye’deki bütün köylere derhal cemevi yapılmasını istiyorum. Alevi, Sünni ya da Şii köyü farketmez. Her köy mutlaka bir cemevine sahip olmalıdır diye düşünüyorum. Biliyorum ki kimi Sünni köylerimiz bu talebe pek sıcak bakmayacaklardır.
Ama olsun. Demokratikleşebilmek için gerekli olan adımlar atılırken bir kaç çatlak sesin çıkmasına da devlet olarak göz yumulmaması gerektiğinden bu köylere de zorla cemevi yapılacak ve aksi durumda gerekirse buralara “hizmet gitmeyeceği” şeklinde muhtarlarla konuşularak ince bir ayar çekilecektir.
Ancak sadece her köye zorunlu cemevi yapılmasıyla demokratik bir sistemin oturtulması olası değildir. Bu nedenle bu cemevlerini ve oralara atanacak dedeleri de finanse eden bir kurumun varlığı da elzemdir. “Alevi İşleri Başkanlığı” adı verilecek olan bir kurumdan da bu cemevlerine dede atanması en büyük talebim. Ancak dedelerin Kerbela’yı nasıl anlatacakları, Hz. Hüseyin’in yasını nasıl tutacakları hatta insanların nasıl ve ne kadar göz yaşı dökecekleri de bu kurumdan belirlenecek ve bu anlamda aşırıya gitmeler de önlenmiş olacaktır.
Tabii ki demokrasi pahalı bir rejimdir. Dolayısıyla bu kurumun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için yüklüce bir para gerekmektedir. Üstelik gereken personel sayısı
yaptığım hesaplara göre 100.000 civarında olmalıdır. Tabii ki böylesine önemli bir kuruluşun da yine bir çok bakanlıktan büyük bir bütçeye sahip olması da gerekenler
arasındadır.
Ancak itikadlı bir nesil yetiştirebilmenin yolu buradan geçse de bu sadece bir başlangıçtır diye düşünüyorum. Bu nedenle okullara öncelikle “Zorunlu Alevilik” derslerinin konulmasının yararlı olacağını görüyorum. Bu zorunlu ve olağanüstü hal bir şeylerden emin olununca kaldırılabilir. Örneğin ülkenin itikadı sağlam imanlı nesillere kavuştuğu inancı sağlamlaşırsa “zorunluluk” yerini “seçmeli” ye bırakabilir.
Ancak hiç kuşkusuz bu önlemler de yeterli olmayacaktır. Zorunlu din derslerinde çocuklara temsili cem yaptırılması ve zaman zaman Alevi İşleri Başkanlığı tarafından gönderilecek bir dede karşısında “dara” durmaları da öğretilmelidir. Çocukların sağlıklı bir şekilde bu durumu içselleştirebilmesi için onlara sıklıkla “Aranızda Sünniler var mı?” gibi sorular sorup çocukların olabilecek kirlenmelerden oto sansürle uzaklaşmaları da sağlanmalıdır diye düşünüyorum.
Fakat geriye elbette çeşitli kanun ya da kararnamelerle düzenlenecek olan bir “sokak” kalmaktadır. Mahallede, köylerde ve diğer yaşam alanlarında da itikadlı bir neslin
zuhur etmesini engelleyecek çeşitli davranışlar ve tutumlar daha doğmadan saptanmalı ve önlemler alınmalıdır. Örneğin Muharrem Yası sırasında sokaklarda su içilmesi pek hoş karşılanmayıp yas’ın gerekenlerine uymayanlara bulundukları mekan göz önünde bulundurularak en azından ters ters bakılması da yerinde olacaktır.
Olmaz ama bir öneri de meclis için getirmek istiyorum: Kızmayın ama meclise de cemevi istiyorum. Orada da dedenin karşısında “dar”a duracaklar var gibi. Lütfen.
Söz konusu taleplerimin saf ve temiz bir vatandaş olarak bendenizin demokrasiye ufak olsa bir katkısı olarak değerlendirilebilir.
Değerli okuyucular şaka bir yana elbette bu söylediklerim olanaksız. Siz Mahzuni Şerif’in dediği gibi yapın. Ne demişti usta “Hasılı sözümün tersine yürü/ Görmesin
gözlerin topalı koru/ Kısa yerden eksik etme ömürü/ Mahzuni Şerif’ten bık da öyle git.
Zaten böylesine bir sistem olamaz değil mi? Zorunlu Alevillik derslerinin olduğu, zorla köylere cemevleri yaptırıldığı bir sistem olsa olsa teokratik ya da totaliter bir sistem olur ki bunu bizim ülkemizde görmek olası değil. Hatta “diktatör” denilen Esad rejiminde
görmek bile olası değil.
-Ali İRAT-
mansur58
10.04.2012, 16:00
Bir topluluk bireylerden oluşur. Ben size alevilikle ilgili çok farklı görüş ve taleplere sahip kişilerin yazılarını buraya alıntılayabilirim.
Alıntıladığınız yazarın bütün bir alevi toplumunu temsil ettiğini hiç sanmıyorum. Çünki alevilik çok geniş bir yelpazaye yayılmış kültürel bir olgudur.
Bazı Aleviler ateist olduklarını söylerler, bazıları beş vakit namaz kılarlar, bazıları cem evlerinde semah yaparak yaşamlarını sürdürürler, bazıları yatırlara inanarak dini ihtiyaçlarını giderirler, bazıları zerdüştlükle meşgul olurlar, bazıları Allah, peygamberliği yanlışlıkla Hz Ali ye değilde Hz Muhammed e verdiğini söylerler, Suriye nusayri alevileri kadının cinsel organını kutsarlar, iran alevileri namaz kılarken yanlarındaki taşıdıkları taşlara secde ederler... bu akımın daha bir çok çeşitleri sayılabilir.
Ama konumuz bunlardan hiç birisi değil konuyla da alakalı değil. Kimseyi neden böyle düşünüyorlar diye yargılayıp sorgulamıyorum. Biliyorum bazı arkadaşlar yukarıda ki Alevi çeşitleriyle ilgili olarak sazanlık yapıp konuyu hiç olmadığı yere çekecekler. Herkesin inancı kendine. Siz yadınız diye kısaca yazıp geçiyorum.
Asıl konu bu ülke vatandaşlarının isteklerine cevap vermek mi vermemek mi ? Siz o konu üzerinden yazın isterseniz. Çünki açılan konu budur.
ÖnceVatan_58
11.04.2012, 00:53
Alevileri, aleviliği, alevilik inancını, alevilik kültürünü, alevierin kendilerinden dinlemek daha doğru olur. Net'te bir çok alevi siteleri ve forumları var. Takip ettiğm kadarıyla aleviler, demokrasiye, demokratlığa, aydınlığa, çağdaşlığa, Atatürkçülüğe kararlı bir şekilde sahip çıkıyorlar. Tüm halkların, kültürlerin kardeşliği için bu yeterlidir.
İşte bundan dolayıdır ki alevi olmasamda alevi kardeşleirmide çok seviyorum.
çorbada benimde tuzum olsun
:)
MECLİSE CEMEVİ
ALİ MURAT İRAT
Bu günlerde bir yerlere ve bir şeylere müdahil olmak gündemde olunca ben de sade ve sıradan bir vatandaş olarak son anayasa tartışmalarına müdahil olmak istedim. Beni kimin dinleyeceğinin ya da kimlerin beni kaale alacağının pek önemi yok. Zaten yaşanacak olan sürteçte de göreceğiz ki yeni anayasa meselesinde de herkes konuşacak ama bir iki kişi karar verecek. Bu nedenle söyleyeceklerimin dert edilip edilmeyeceğini de dertetmiyorum.
Bendeniz öncelikle ülkenin daha demokratik bir hal alabilmesinin yolunun benim söyleyeceklerimin gerçekleşmesinden geçtiğini belirtmek isterim. Aksini düşünmek bile demokratik beklentileri zedeleyecektir diye düşünüyorum.
Gelelim taleplerime ve önerilerime: Öncelikle Türkiye’nin yakıcı sorunlarından birisi olan ve son günlerde kaşınmaya başlanan Alevi meselesinin çözümlenebilmesi için kimi önerilerim var.
Herşeyden önce Türkiye’deki bütün köylere derhal cemevi yapılmasını istiyorum. Alevi, Sünni ya da Şii köyü farketmez. Her köy mutlaka bir cemevine sahip olmalıdır diye düşünüyorum. Biliyorum ki kimi Sünni köylerimiz bu talebe pek sıcak bakmayacaklardır.
Ama olsun. Demokratikleşebilmek için gerekli olan adımlar atılırken bir kaç çatlak sesin çıkmasına da devlet olarak göz yumulmaması gerektiğinden bu köylere de zorla cemevi yapılacak ve aksi durumda gerekirse buralara “hizmet gitmeyeceği” şeklinde muhtarlarla konuşularak ince bir ayar çekilecektir.
Ancak sadece her köye zorunlu cemevi yapılmasıyla demokratik bir sistemin oturtulması olası değildir. Bu nedenle bu cemevlerini ve oralara atanacak dedeleri de finanse eden bir kurumun varlığı da elzemdir. “Alevi İşleri Başkanlığı” adı verilecek olan bir kurumdan da bu cemevlerine dede atanması en büyük talebim. Ancak dedelerin Kerbela’yı nasıl anlatacakları, Hz. Hüseyin’in yasını nasıl tutacakları hatta insanların nasıl ve ne kadar göz yaşı dökecekleri de bu kurumdan belirlenecek ve bu anlamda aşırıya gitmeler de önlenmiş olacaktır.
Tabii ki demokrasi pahalı bir rejimdir. Dolayısıyla bu kurumun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için yüklüce bir para gerekmektedir. Üstelik gereken personel sayısı
yaptığım hesaplara göre 100.000 civarında olmalıdır. Tabii ki böylesine önemli bir kuruluşun da yine bir çok bakanlıktan büyük bir bütçeye sahip olması da gerekenler
arasındadır.
Ancak itikadlı bir nesil yetiştirebilmenin yolu buradan geçse de bu sadece bir başlangıçtır diye düşünüyorum. Bu nedenle okullara öncelikle “Zorunlu Alevilik” derslerinin konulmasının yararlı olacağını görüyorum. Bu zorunlu ve olağanüstü hal bir şeylerden emin olununca kaldırılabilir. Örneğin ülkenin itikadı sağlam imanlı nesillere kavuştuğu inancı sağlamlaşırsa “zorunluluk” yerini “seçmeli” ye bırakabilir.
Ancak hiç kuşkusuz bu önlemler de yeterli olmayacaktır. Zorunlu din derslerinde çocuklara temsili cem yaptırılması ve zaman zaman Alevi İşleri Başkanlığı tarafından gönderilecek bir dede karşısında “dara” durmaları da öğretilmelidir. Çocukların sağlıklı bir şekilde bu durumu içselleştirebilmesi için onlara sıklıkla “Aranızda Sünniler var mı?” gibi sorular sorup çocukların olabilecek kirlenmelerden oto sansürle uzaklaşmaları da sağlanmalıdır diye düşünüyorum.
Fakat geriye elbette çeşitli kanun ya da kararnamelerle düzenlenecek olan bir “sokak” kalmaktadır. Mahallede, köylerde ve diğer yaşam alanlarında da itikadlı bir neslin
zuhur etmesini engelleyecek çeşitli davranışlar ve tutumlar daha doğmadan saptanmalı ve önlemler alınmalıdır. Örneğin Muharrem Yası sırasında sokaklarda su içilmesi pek hoş karşılanmayıp yas’ın gerekenlerine uymayanlara bulundukları mekan göz önünde bulundurularak en azından ters ters bakılması da yerinde olacaktır.
Olmaz ama bir öneri de meclis için getirmek istiyorum: Kızmayın ama meclise de cemevi istiyorum. Orada da dedenin karşısında “dar”a duracaklar var gibi. Lütfen.
Söz konusu taleplerimin saf ve temiz bir vatandaş olarak bendenizin demokrasiye ufak olsa bir katkısı olarak değerlendirilebilir.
Değerli okuyucular şaka bir yana elbette bu söylediklerim olanaksız. Siz Mahzuni Şerif’in dediği gibi yapın. Ne demişti usta “Hasılı sözümün tersine yürü/ Görmesin
gözlerin topalı koru/ Kısa yerden eksik etme ömürü/ Mahzuni Şerif’ten bık da öyle git.
Zaten böylesine bir sistem olamaz değil mi? Zorunlu Alevillik derslerinin olduğu, zorla köylere cemevleri yaptırıldığı bir sistem olsa olsa teokratik ya da totaliter bir sistem olur ki bunu bizim ülkemizde görmek olası değil. Hatta “diktatör” denilen Esad rejiminde
görmek bile olası değil
alooooo ne ollduuuu demokrat ileri gericiler ne dersiniz yukarıdaki anayasa teklifine
alooooo ne ollduuuu demokrat ileri gericiler ne dersiniz yukarıdaki anayasa teklifine
Ben saçmalık demek istiyorum.
mansur58
13.04.2012, 22:39
alooooo ne ollduuuu demokrat ileri gericiler ne dersiniz yukarıdaki anayasa teklifine
Anayasa neredeyse hazır günaydın. Bir çok kurum ve kuruluş yeni anayasa paketine destek için kendi isteklerini içeren destek paketlerine Meclis başkanlığına sundular bile.
Yukarıdaki anayasa teklifine bir şey demem de ilerici gerici diye yazman bana Necip Fazılın şu sözünü hatırlattı:
Rahmetli Necip Fazıl bir konferansta konuşurken katılımcıların arasından birisi kalkıyor, çok konuştun in aşağı gerici adam diye bağırıyor.
Necip fazıl konuşmayı kesiyor: Tamam inek ne bağırıyorsun bizi kaç defa gerinizde buldunuz diye sesleniyor.
Anayasa neredeyse hazır günaydın. Bir çok kurum ve kuruluş yeni anayasa paketine destek için kendi isteklerini içeren destek paketlerine Meclis başkanlığına sundular bile.
Yukarıdaki anayasa teklifine bir şey demem de ilerici gerici diye yazman bana Necip Fazılın şu sözünü hatırlattı:
Rahmetli Necip Fazıl bir konferansta konuşurken katılımcıların arasından birisi kalkıyor, çok konuştun in aşağı gerici adam diye bağırıyor.
Necip fazıl konuşmayı kesiyor: Tamam inek ne bağırıyorsun bizi kaç defa gerinizde buldunuz diye sesleniyor.
üstadın birde şu söz var '' Biz bize gerici diyenlere ancak DEH demek için gerideyiz . . .'' Necip Fazıl Kısakürek
vBulletin v3.8.3, Copyright ©2000-2024, Jelsoft Enterprises Ltd.