PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yöntem yanlışsa, doğru anlamakta mümkün olmayacaktır.


halukgta
18.04.2012, 18:57
Günümüzde din ve iman adına, yaptığımız en büyük yanlışlardan biriside, Hadisler olmasaydı, Allah ın emri olan namazı nasıl kılacağımızı, zekâtı nasıl vereceğimizi, orucumuzu nasıl tutacağımızı, Haccı nasıl yapacağımızı bilemezdik düşüncesine iman etmek olmuştur.


Bir konuyu doğru anlamak için, takip ettiğimiz yol ve yöntem, eğer yanlışsa, anlamaya çalıştığımız konunun da açıkça doğru anlaşılması, asla mümkün olmayacaktır.


Acaba bizler dinimizi yaşadığımız, Kur’an ı anlamak adına takip ettiğimiz yol ve yöntem doğrumu? Yani Kur’an dan istifade ederken, doğru bir yol üzerinde miyiz? Allahın katından indirilen, eşi benzeri olmayan, hadi bir benzerini getirsinler diyen Rabbin kelamına, yanlış bir yöntemle, yanlış pencereden bakıyorsak, doğru cevapları bulabilir miyiz?


Gelin bunu birlikte, Allah ın kelamından yararlanıp, üzerinde düşünerek anlamaya çalışalım. Gerçekten Allah bizlerin sorumlu olduğu, imtihanımızın olacağı kitabın farz hükümlerini yerine getirmek adına, Kur’an da gereken detayları vermemiş, açıklamamış olabilir mi? Vermediğine inandığımızda, Allah açıklamadığı, detay vermediği bir konudan sorumlu tutar mı bizleri?


Düşebiliyor musunuz, Allah sizlere öyle bir rehber gönderdim ki, bütün şanınız, şerefiniz, bilgi kaynağınız, kurtuluşunuz, imtihan olacağınız kaynak, tutunacağınız, sarılacağınız tek rehber KUR’AN dır diyor. Bizler ise, Allah ın rehberinde çok önemsediği namaz, zekât, oruç ve hac konusunda, bizlere gereken detayın olmadığını, Kur’an a göre bu önemli ibadetleri yapmamız mümkün olamayacağını söyleyebiliyoruz. Bu fikre inanmakla acaba bizler, büyük bir yanılgının içinde olabileceğimizi hiç düşündük mü?


Acaba bu sözleri söyleyenler ve inananlar Kur’an ı, ameli icraat boyutunda yetersiz görenler,(HÂŞÂ) ne söylediğinin farkındalar mı? Hüküm yalnız benimdir diyen, Rahmanın sözlerini duymazdan gelenler, Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez, biz Kur’an da sizlere lazım olan her şeyden nice örnekler verdik, Allah unutkan değildir, sizlere indirdiğimiz Kur’an yetmiyor mu, Kur’an dan sonra hangi söze inanacaksınız, Kur’an ın ipine sarılın dediğini de, elbette fark edemeyeceklerdir.



Hadi bir benzerini getirin diyen Allah a inatla, bugün nice beşerin yazdığı kitapları, Kur’an ın karşısına koyup, adeta Kur’an ile eş görerek, bunlarda Allah ın bilmem kimin gönlüne, kalbine vahiy olarak indirdikleridir ve bu kitaplar Kur’an ayetlerinin ayetidir diyenler, şunu sakın unutmasınlar. Bu işin şakası yoktur. Allah ve resulü ile şaka yapılmaz, düşünmeden ise hiç konuşulmaz.


Tüm bu sözleri söyleyenlere ve inananlara, tek bir hatırlatmam olacak. Allah ın sizlere rehber olsun diye gönderdim dediği kitabı yetersiz görüp rivayetleri, emin olmadığımız bilgileri Kur’an ın önüne geçirerek, onlar olmasaydı bu ibadetleri yapamazdık, çünkü Kur’an ı anlayamazdık diyerek, HARAM batağının içine boğazımıza kadar batmayalım. Bunu yapanlar, asla Rabbin gazabından kurtulamayacağını bilmelidirler.


Allah ın ayetlerinden ders almayanlara, söyleyecek sözüm elbette yoktur. Benim sözüm Allah ile aldatılan din kardeşlerimedir. Gönlünde Kur’an nuru olan, kalbinde Allah ve peygamber aşkını taşıyan kardeşlerime, yine Allah ın rehberinden örnekler vermek istiyorum ve bu örnekler üzerinde düşünen, aklını kullanan, tüm gerçekleri görecektir. Çünkü peygamberimizde, yalnız Kur’an a uymuş ve topluma yalnız Kur’an ı tebliğ etme görevi almıştır.


Ahzap 2: Rabbinden sana vah yedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.

Enam 19: De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: Benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu………

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.


Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.



Bakara 5. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.


Muhammet 2: İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.



Lütfen dikkatle düşünelim bu ayetleri. Allah ın elçisi topluma yalnız Kur’an ı tebliğ etme ve onun la hükmetme görevi aldığı, sizce çok açık değil mi? Allah kurtuluşa ereceklerin, günahlarını bağışladığı kullarının, kimler olduğundan bahsediyor? Elbette yalnızca Kur’an ın ipine sarılanların. Peygamberimizde yalnız Kur’an a iman ettiyse, nasıl olurda Kur’an ın açıklamadığı, detay vermediği bir konuda, peygamberimizin hüküm verdiğine inanırız, bunu düşünen var mı?



Ama bizler kalkıp Allah ın çok önemsediği namaz, zekât, oruç ve hac konusunda bizlere rehber olsun diye gönderdiği Kur’an da, hala Allah ın detay vermediğini, bizlere ulaşan rivayet hadisler olmasaydı, asla bu farz görevlerimizi yapamazdık diyebiliyoruz. Yaptığımız saygısızlığın farkında mıyız? Farkında olmadığımız çok açık. Allah bizleri affetsin.


Mezhepleri düşünün. Bahsettiğimiz bu ibadetler dört mezhepte de, Kur’an ın emrettiklerine ilaveleri, farklı uygulanır. İşin ilginci hepside uygulamadaki bu farklılıkları, peygamberimizin hadislerine dayandırırlar. Peygamberimiz aynı konuda farklı farklı sözler söylemeyeceğine göre, bir yerlerde büyük bir yanlış yok mu? Kendilerine sorduklarında, herkes yaptıklarının en doğru olduğunu savunuyor. Sizce Allah bizleri, böyle bir yola yönlendirmiş olabilir mi? Bununda cevabını elbette Kur’an veriyor ve bakın dinde bölünme konusunda bizleri nasıl uyarıyor.


Enam 159: Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.


Dört halife devrine kadar, hiçbir mezhebin kurulmasına izin verilmediği halde, yeni halifenin menfaat ve çekişmelerin had safhaya varmasından dolayı seçilememesi neticesinde, İslam dininin bölünmesini ve toplumların birbirine düşman olmasını görmezden gelenlerin, bunu normal karşılayarak, dinde bölünmenin dine bereket, güzellik getirdiğini söyleyenler, bunun vebalini taşıdıklarını unutmamalıdırlar.



Neredeyse Kur’an ı HÂŞÂ yetersiz görüp, rivayet hadisler olmasaydı, dinimizi yaşayamazdık diyenlere şunu hatırlatmak isterim. Tüm hadisler BİR RİVAYETE GÖRE diye başlar ve anlatılır. Rivayet söylenti anlamındadır. İçinde doğru bilgide bulunma ihtimali olan sözlerdir. Rivayet bilgilere dayanarak, nasıl olurda dine hüküm ilave yaparız ve bunlar olmasaydı, dinimizi doğru yaşayamazdık deriz?


Nasıl olur ebedi yaşamımızı, rivayetlere endeksleyerek yaşayıp, riske atarız, bunu düşünemiyor muyuz? Hani Hüküm veren, yalnız benim, biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, Kur’an ın ipine sarılın diyordu Allah? Bu ayetleri unuttuk mu? Yoksa beşeri itikatlarımıza, kurban mı ettik Allah ın ayetlerini?


Bizler günlük yaşantımızda bile yapmayacağımız hataları, din ve iman adına Kur’an a yaptığımızın farkın damıyız? Sizlere eşiniz ya da çocuğunuz ile ilgili sizin hoşunuza gitmeyen bir bilgi aktarılsalar, hemen kabul eder misiniz? Kesinlikle hayır hemen araştırırsınız, doğruyu bulmak için kanıt ararsınız. Peki dinimizi yaşamak adına, bu Dünyada gösterdiğimiz hassasiyeti, neden inancımızda, imanımızı yaşarken göstermiyoruz?


Bizlere bir rivayete göre diye başlayan bir bilgiyi aktarıyorlar, ama biz hiç şüphe duymadan araştırmadan, sorumlu olduğumuz, imtihanımızı yaşadığımız kitaba, rehbere danışmadan hemen kabul edebiliyoruz. Sizce yaptığımız bu davranış doğru olabilir mi? Akla, mantığa, Kur’an a uyuyor mu?


Elbette din ve iman adına her bilgiden, peygamberimizin hadislerinden onun örnek yaşamından yararlanmalıyız. Ama bunu yine peygamberimizin işaret ettiği yöntemi kullanarak yapmalıyız. Yani elimizdeki Allah ın rehberi ile karşılaştırmalıyız. Çünkü Kur’an da birçok ayetinde Allah elçisine, kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet emrini vermiştir. Peygamberimizde zaten birçok hadisinde, bizlerin bu konudaki dikkatini çekmiş ve bir hadisinde bakın nasıl uyarmıştır bizleri.

(Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.)


Allah ın dinde sakın bölünmeyin emrine kulak bile asmayanlar, bu bölünmeyi süsleye püslüye bizlere sunarak, bölünmekte bereket vardır deme cesaretini dahi göstermişlerdir. Bunlarda yetmemiş, Allah ın vermediği hükümleri, bunlarda dinin emridir, bunlar olmazsa namazımızı kılamayız, kıldığımız namaz kabul olmaz şekline büründürüp, Allah ın iradesine bile müdahale ederek, öyle ilaveler yapmışlardır ki, neyin Allah emri olduğu, artık toplum tarafından anlaşılmaz olmuştur.


Allah Casiye suresi 20. ayetinde;


(Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o der bizlere)



Allah Kur’an ın, bizlerin kalp gözlerini açacağını, inanan bir toplum içinde kılavuz ve rahmet olacağını söylediği halde, hala bizler Allah ın rahmetini, rehberliğini, rivayetler yoluyla bizlere gelen bilgilerle değiştirebiliyor ve beşeri bilgiler olmasaydı, Kur’an ı anlayamazdık, ibadetlerimizi yapamazdık deme gafletine bile düşüyoruz.



Nasıl olurda Allah katından gelen eşi benzeri olmayan bir rehber, yol gösterici bir ışık, bir başka beşeri rehber olmasaydı anlaşılmaz ve gereği gibi uygulanmazdı diyebiliriz? Sanırım bizler düşünme melekemizi yitirdik, Allah ın örnek verdiği gibi gözlerimiz ve gönlümüz perdelenmiş, mühürlenmiş. Bunun mantıklı hiçbir açıklaması yok başka.


Allah bakın aşağıdaki ayette bizlere neler anlatmak istiyor.


Nur 34: Yemin olsun ki, size, gerçeği açık-seçik anlatan ayetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler, korunanlar için de bir öğüt indirdik.


Allah yemin ederek bizlere, tüm gerçekleri açık seçik bildirdiğini söylüyor. Peki bizler ne diyoruz? Allah bizleri sorumlu tuttuğu, hesap soracağı farz ibadetlerin detayını vermemiştir. Eğer rivayet hadisler olmasaydı, biz bu görevlerimizi yerine getiremezdik, deme cesaretini gösteriyoruz. Hani Yaradan, hiç bir şeyi biz bu kitapta eksik bırakmadık, her şeyi açık, seçik anlattık diyordu? Duyan, işiten var mı Rabbin sözlerini? Kur’an devre dışı kalınca, elbette Rahman ın sözlerini duyanda olmayacaktır.


Rabbim bizleri affet. Bu ne saygısızlık anlayamıyorum. Allah Kur’an da verdiği bir örnek geldi aklıma. Siz olsanız hemen cezalandırırsınız, ama ben mühlet veririm diyordu. Gerçekten de çok doğru, Kur’an a yapılan bu kadar açık bir saygısızlığa, doğrusu benim nefsim tahammül edemiyor.



Bir beşerin yazdığı kitaba dahi yapmayacağımız bu saygısızlığı bizler, Allah ın kitabına yaparak, onun kitabında, gereken detayların olmadığını, Allah sorumlu olduğumuz konularda hükmünü verdiği halde, nasıl yapılacağının izahının yeteri kadar Kur’an da olmadığını söyleyerek, birde doğru yol üzerinde olduğumuzu zannediyoruz. Aman Allah ım, bu ne büyük bir yanılgı.




Allah bizlere, elçisinin görev ve sorumluluğunu çok daha iyi anlatabilmek için, dine herhangi bir ilave yapıp yapamayacağını, bakın nasıl anlatıyor ve apaçık söylüyor. Tabi gözler perdeli, gönüller mühürlüyse yapacak hiç bir şey yok demektir.


Hakka 44; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 -Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46- Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.


Değerli din kardeşlerim, siz bu ayetten, peygamberimizin Allah ın vermediği hükümleri verme, ya da dine ilave yapma yetkisinin olduğunu mu, yoksa asla Kur’an dışından bir hüküm verilemeyeceğini mi anladınız? Doğrusu bu ayeti açıklama gereği dahi duymuyorum.


Allah öyle bir ayetle bizleri uyarıyor ki, inanç sınırlarımızı keskin bir bıçak gibi kesiyor ve bakın ne diyor.


İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.


Sizlere soruyorum, emin olduğunuz kesin kanıt ve delili olan bilgi sizce hangisidir? Elbette emin olduğumuz, Allah ın koruması altındaki, imtihanımızın olacağı KUR’AN dır. Ne yazık ki aynı değerde kabul gören ve tıpkı Kur’an gibi korunduğu iddia edilen Rivayet hadisler de, Allah ın koruması altında olduğu günümüzde söylenmekte ve inanılmaktadır. Bunları söyleyenler ve inananlar bizlerin yaratıcısı Allah ın gönderdiği, eşi ve benzeri olmayan Kur’an a bakın bir başka hatayı daha nasıl yapıyorlar ve bakın ne söylüyorlar.


( Resulullah, Kur'an-ı kerimde, kısa ve kapalı olarak bildirilenleri açıklamasaydı, Kur'an-ı kerim kapalı kalırdı.)


Rabbim sen bizleri affet. Sanırım bu gelen NURUN Allah katından geldiğini unutuyorlar. Tıpkı bizlerde Yahudilerin ve Hıristiyanların yaptığı yanılgılara düşerek peygamberimize, Allah ın vermediği yetkileri, sorumlulukları vererek dinden çok ama çok uzaklaşıyoruz. Hâlbuki peygamberimizin bu konudaki yetki ve sorumluluğunu bizlerin anlayabilmesi için, bakın Allah nasıl bir açıklama yapıyor.


Ankebut 50: Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.


Enam 48: Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.



Kur’an ın indirilmesinin en önemli nedeni, Yahudilerin ve Hıristiyanların, elçilerinin bu Dünyadan ayrılmalarından sonra, peygamberlerini Allah ın oğlu ilan edip, onlara Allah ın yüklemediği yetkileri yükleyerek, Allahın rehberinden uzaklaşıp, edindikleri velilerin ve kitaplarının ardı sıra giderek, gelecek nesillere yalan yanlış bilgileri aktararak, dinden uzaklaşmaları nedeniyle Kur’an indirilmiştir. Bizlerde ne yazık ki aynı hataları yapmaya devam ediyoruz ve elbette bizlerde Allah ın dininden öyle bir uzaklaştık ki, cahiliye devrini hiç aratmıyoruz.



Ama bizlerin bir şansı var. Allah başka uyarıcı kitap ve elçi göndermeyeceğini söylediğinden, koruması altına aldığı rehberi, güneşi, gönül gözü sapasağlam elimizde duruyor. Gelin ona yaptığımız saygısızlıktan artık vazgeçelim.


Allah namaz kılın, oruç tutun, zekât verin, hacca gidin diyorsa, bizleri sorumlu tuttuğu rehberinde, şunu sakın unutmayalım ki, yapmamızı emrettiği sorumlulukların şartlarını, kurallarını da rehberinde açıklamış ve belirtmiştir.


Allah sözünde, vaadinde durandır. Açıklamadığı, detay vermediği bir hükümden bizleri hiç sorumlu tutar mı? Bunu damı akıl edemiyoruz? Zaten Kur’an bizleri ilgilendiren, gereken her detayın verildiğini de söylüyor. Bizlerin yaptığı yanlış, beşerin ilavelerini Kur’an da bulamadığımızda, takındığımız yanlış tavırdan kaynaklanmaktadır. Önce bunun bilincinde olmalıyız.



Madem Kur’an dan sorumluyuz, gelin Kur’an a sorumlu olduğumuz rehber bilinciyle bakalım. İşte o zaman bizlere gereken her detayın, Kur’an da olduğunu bakın nasıl göreceğiz. Geleneksel İslam ın bizlere öğrettiği, ilaveleri o zaman çok daha açık fark edip, onlarında inancımızda bilinçli olduğumuzda, hiçbir zararın olmadığını görüp, yanlışları temizleyip, Kur’an a yaptığımız saygısızlıktan da kurtulmuş olacağız.



Kur’an Allah katından indirilen NURDUR, bunu sakın unutmayalım. Allah ın nuru ne eksik olur, nede gerekenden fazla. Allah ın nurunu anlamak ve yaşamak için, bir beşerin kitabına ihtiyacın olduğunu söylemenin korkunç günahını, lütfen artık fark edelim.


Allah yemin ederek bu kitabı sizler için kolaylaştırdım diyorsa, gelin onu zorlaştırmanın yarışına girmeyelim. Çünkü bunu yaparak, dinden uzaklaşacağımızın farkına varalım.

Dilerim Rabbimden, Kur’an ın nurunun farkında olan Kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Cley
18.04.2012, 19:13
yani hadisleri red mi ediyorsunuz?

halukgta
18.04.2012, 19:22
Hiç bir bilgi toptan reddedilemez. Kur'an süzgecinden geçirilir ve öyle kabul edilir. Çünkü bu yolu izlememizi peygamberimiz bizlere önermiştir. Bakın peygamberimiz ne diyor.


Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403

Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılma-dım. Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım.
İbni Hişam Siret 4 sayfa 332

Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN.

Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.
Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20

Sizce yukarıdaki peygamberimizin hadisleri, bizleri nereye yönlendiriyor, sizce çok açık değil mi? zaten Kur'anda bizleri bu doğrultuda sizlere indirdiğime iman edin, onun ipine sarılın, peygamberiniz de size yalnız Kur'an ile hükmedecek, demiyor mu ayetlerinde?

Sizce aşağıdaki hadis, bizleri nereye yönlendiriyor ve uyarıyor?

Allah Kur’a na göre amel eden kavimleri yükseltir, onun gösterdiği yoldan gitmeyenleri de alçaltır.
Rivayet Ömer b. Hattab Müslim

Rabbim cümlemizi Kur'anın ipine sarılan kullarından eylesin.
saygılarımla

Cley
18.04.2012, 19:37
yani siz sünneti red mi ediyorsunuz?

halukgta
18.04.2012, 19:39
Siz benim verdiğim cevaptan bunu mu anladınız?

Cley
18.04.2012, 20:14
Daha önceki paylaşımlarınızı da baz alarak hadis ve sünnet hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Kendi düşünceleriniz olsun lütfen kopyala yapıştır olmasın

halukgta
18.04.2012, 20:23
Yazdığım yazılarımın tamamı benim şahsıma ait yazılardır. Yani kopyala yapıştır değil, önce onu belirtmek isterim.

Hadisleri ve peygamberimizin sünnetini inkar eden bir insan, size hadisleri örnek verip cevap verir mi?

Verdiğim cevaba baktığınızda anlamanız gerekirdi. Peygamberimizin adına o kadar yalan yanlış sözler uydurmuşlardır ki, bunlara düşünmeden, Kur'an ile karşılaştırmadan inanmak, peygamberimize saygısızlıktır.

Hesabın görüleceği gün, peygamberimizin şahitliğinde, eğer peygamberimiz ben böyle bir söz söylemedim derse, kimi şahit göstereceğiz, halimiz nice olur bunu iyi düşünmeliyiz.

Peygamberimiz sağlığında bu tehlikeyi görmüş ve söylediği bir sözün, dolaşa dolaşa farklılaştığını gördüğünden, benim sözüm olup olmadığını anlamanız için Kur'an ile karşılaştırınız demiştir.

Hatta ben söylemediğim halde, kim bu peygamber sözüdür diyorsa, cehennemdeki yerini hazırlasın diyerek, bizlerin dikkatini çekmiştir.

İşte kardeşim bende bunu yapıyorum RABBİM ŞAHİTTİR.

Saygılarımla

mansur58
18.04.2012, 23:58
Bismihi Teala

Değerli kardeşim paylaştığınız yazınızdan yola çıkarak size sormak istediğim sorular olacak !

Birincisini bu bölümde soruyorum ve karışıklık olmasın diye diğerlerini de siz soruma cevap verdikten sonra soracağım işallah.

Peygamberimiz (SAV) ' in hadisleri gereği gündelik hayatımızda uyguladığımız hangi ibadetlerimiz Kur'an la çelişki içerisindedir ? Kastım hurafeler ve batıl inançlarla yapılan gündelik isler değildir.

Selamlar

halukgta
19.04.2012, 11:50
Güzel bir soru. Peygamberimizin hayatı, yaşamı bizler için hayatımızda örnektir. Bu tür hadisler bizler için çok önemli ve yol göstericidir. Zaten bunu Kur’an öneriyor.

Diğer konulara gelince. Peygamberimiz Asla Allah ın hüküm vermediği bir konuda, hüküm veremeyeceğini apaçık hadislerinde de bizlere bildirmiştir, Kur'anda zaten bunu açıklıyor. O halde bizlerin dikkat etmesi gereken konuları çok açıktır. Bizlere peygamberimizin hadisleri diye nakledilen rivayetleri, Kur’an süzgecinden geçirmek görevimiz olmalıdır. Sanırım buda imtihanımızın en zor kısmı olsa gerek. İbadetlerimize gelince.

Kıldığımız namazda Allah ın istediği farzlara ilave edilen hiç bir detayda bir sorun yok. Çünkü Allah ın istediği kıyam, rükû ve secde hepsinde var. Burada yaptığımız yanlışlık, Allah ın farzlarına ilave ettiklerimiz olmasaydı namazımız eksik olurdu, kabul edilmezdi demektir. Bu Allah ın hükmüne müdahaledir.

Namazlarımızda ki rekât sayısına gelince. Allah bu konuda bir hüküm vermemiş ve vakit namazlarımızı istediğimiz rekâtta kılmamızı bizlere bırakmıştır. Kısaltılmış rekatı da özellikle tarif etmiştir. Bununda bizim anlayışımızla bir rekat olduğu anlaşılıyor.

Bugün cami kültürü oluşması nedeniyle kılınan ve belirlenen rekât sayısında da elbette bir sorun yoktur. Ama bunları bilmeseydik namazımızı kılamazdık dememiz büyük hatadır. Bunları söylemek Kur'an ın eksik ve yetersiz olduğunu söylemekle aynıdır.

Namazlarımızda okuduğumuz dualar ve ayetler konusuna gelince. Allah benden namazla yardım dileyin, kolayınıza geleni Kur'andan okuyun diyorsa, namazlarımızda ne okuyacağımız nasıl dualar yapacağımızda bizlerin öz iradesi ile bağlantılıdır. İlla şu ya da bu duayı okuyacaksın demekte yanlıştır.

Zekât konusuna gelince. Allah sana zekâtı ve ne kadar vereceğini sorarlar diye apaçık soruyor ve cevabını veriyor. Diyor ki, sana ve ailenin ihtiyacından arta kalanından ver diyor. Yani zekâtı da ne kadar vereceğimizi de bizzat öz irademize bırakıyor. Zaten imtihanın özü de öz irademizle olmuyor mu? Ama birçok ayetinde ne kadar çok verirsen, sana o kadar sevap yazarım şeklinde birçok ayetle, fazla vermemizi teşvik ediyor. Hatta yok mu bana bir borç verecek diye de, zekâtı kendisine borç verme ile eş tutuyor teşvik ediyor.

Peki, bizlere öğretilen zekât dağıtımı nasıldı onu hatırlayalım. Altını, parası olanın kırkta birini verecek. Köylü ektiği biçtiği mahsulün eğer yağmur sulamışsa onda birini, yok kendi emeği ile sulamışsa yirmide birini zekât olarak verecek diye öğretildi hatırlarsanız.


Bu ne demektir biliyor musunuz? Köylü kardeşim, şehirde çalışıp para kazanan, altın ve değerli eşya edinen bir insandan, tam dört kat fazla zekât verecek anlamındadır. Kırkta bir ile onda bir arasında tam dört kat vardır. Sizce bu adaleti Allah ya da peygamberimiz önermiş olabilir mi?

Oruç konusuna gelince. Oruç konusunda her şeyi apaçık yazıyor. Ne zaman başlanacağı, ne zaman biteceği, oruç tutarken gündüz ne yapılacağı, gece ise istisnaları, hepsi anlatılıyor Kur’an da. Ama bunlar ne yazık ki bizlere ne hikmetse yetmiyor.

Hac konusunda da her türlü açıklama yapılıyor ama bizler Allah ın hiç bahsetmediği bilgileri hac konusuna ilave edince, bugün her isteyen ne yazık ki hacca gidemiyor. Hani hatırlayınız Rabbim ne diyordu? Biz bu kitabı yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım. Düşünen akıl eden yok mu? Bizler edindiğimiz rivayetlerle, Allah ın hiç bahsetmediği AREFE gününe öyle anlamlar yükledik ki, o gün hacda olmadığımızda haccımız kabul olmaz diyerek, yılda birkaç güne hac görevini indirmenin yanlışlığını fark edememişiz bile. Allah ın kolaylaştırdığı dini, bizler elimizden geldiğince zorlaştırmışız.


Allah Hac konusunda o kadar güzel açıklamalar yapmıştır ki, burada en az ne kadar kalacağımızdan tutun, neler yapacağımıza kadar gerekli açıklamalar yapılmıştır. Hatta çok dikkat çekecek bir şekilde, Safa ve Merve tepelerinden bahsederek, bu tepeleri ziyaret etmenizde bir sakınca yoktur diyerek, Allah bizlere bir şeyler anlatmaya çalışmıştır bu sözleriyle.


Demek ki açıkladıklarının dışında yapılanlarda, bir sakınca olduğu çok açık değil midir? Şeytan taşlamak, Hacerül esvet taşına el yüz sürmek ve bu taşın cennete açılan kapı olduğunu söyledikten sonra, bu taşın hesap günü bizlere şefaat edeceğinden bahsetmek, Kur’an a ve İslam a sığıp sığmadığının yorumunu sizlere bırakıyorum.

Hâlbuki Allah haram aylardan bahsederek ve bu ayların özelliğini anlatarak haccı kim bu aylarda kendisine uygun görürse yapsın dediği halde, bizlerin yılda bir gün yani AREFE günü orada olmadığımızda, hac kabul olmaz dememiz ne kadar kur’an öğretisine uyar?

Daha önce verdiğim cevapta, peygamberimizin bazı hadislerini hatırlatmıştım değerli kardeşime, orada peygamberimizin bizlere söylediklerini lütfen dikkatle okuyalım. Peygamberimiz bizleri yalnız Kur’an a yönlendirdiği ve Kur’an hükümlerine hiçbir ilave yapmadığı çok açık anlaşılmıyor muydu?


Allah Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık, hükmü yalnız ben veririm, biz her konudan nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyorsa, sizce Kur’an da çok önemsenen ve din adına Allah ın yapmamızı emrettiği ibadetler konusunda gereken bilgiyi, detayı vermemiş olabilir mi? Vermediği bir detaydan bizleri sorumlu tutar mı?

Yorum ve karar sizlerin.

Saygılarımla

mansur58
19.04.2012, 18:05
Allah razı olsun bazı düşüncelerinize katılmasam da emek harcamışsınız.

Sizin yaklaşımınızdan hareketle,

İkinci sorum:

Rasulullah (SAV) namazı , kaç rekat, kaç vakit ve nasıl kılmıştır ?

halukgta
19.04.2012, 18:56
Peygamberimizin hayatını bizlere nakleden bilgilerden ve bazı hadislerden yola çıktığımızda, peygamberimizin genelde namazlarını üç vakitte yani, sabah, öğlen ve akşam şeklinde kıldığı nakledilirse de, bazen de günümüzde kılındığı gibi, beş vakitte kıldığı rivayet edilir. Bana kalırsa peygamberimiz her boş zamanında, Rabbin huzuruna durduğuna inanıyorum. Namaz Allah ile bir olma anıdır çünkü. Ayrıca peygamberimizin bazı namazlarını çok uzun kıldığını, uzattığı anlatılır.

Örneğin hac görevi esnasında, bu hadislerden yola çıkarak, hac görevinin ifasında ki görevleri öne sürerek, namazların üç vakitte kılındığını bugün görüyoruz.

Kur'an a baktığımızda, namaz vakitleri olarak üç vakit tarif edilir. Fecr vakti yani sabah namazı, Vusta yani öğlen ve işa yani akşam namazı olarak açıklık getirilir.

Bu soruyu Diyanet işleri başkanlığına sorduğumda, yani ben beş vakit namazı Kur’an da göremiyorum dediğimde, bakın bana nasıl bir cevap vermişlerdi.

(Kuran-ı Kerim’de beş vakit namazdan söz edilmediği ileri sürülerek, günde beş vakit namazın farz olmadığı iddia edilemez.)

Çok düşündürücü bir cevap değil mi sizce? Yine size namaz konusunda Diyanetin sitesinden alıntı yaparak yazılarımda kullandığım, bazı bölümleri aktarmak istiyorum. Lütfen bu düşünce ve fikir üzerinde dikkatle düşünelim. Bakın ne diyorlar namaz konusunda.


(İslâm'ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer rekâttan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Miraç olayından sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. "Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş için-de ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden olma" (el-A`râf 7/205) ayeti namazın başlangıçtaki durumuyla ilişkili görülmektedir. Yine yaygın kabule göre, Cibril’in Hz. Peygamber'e Kâbe'de, namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık etmesi Miraç olayının ertesi günü olmuştur.)


(Namaz emrini, Allah Teâlâ'nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Miraç gecesi Hz. Peygamber'in huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesi de (Buhârî, "Salât", 1; Müslim, "Îmân", 263), bu ibadetin Müslümanın dinî ve ruhanî hayatı açısından önem ve anlamını göstermektedir.)


Allah namaz konusunu bizlere anlatırken, bizlerden önceki toplumlara da namazı emrettiğini söyler. Allah bizlere farklı, geçmiş kavimlere farklı bir namaz emretmiş olabilir mi? Emretmiş olsaydı bu farklılığı bizlere açıklamaz mıydı?

Dikkat ediniz yukarıda anlatılanlar, Kur’an emriyle değil, Kur’an dışından rivayetler yoluyla beş vakit namazın emredildiği anlatılıyor. Yazıya dikkat ederseniz, yaygın kabule göre diyerek başlıyor ve anlatıyor. Din ve iman yaygın kabule, rivayetlere göre değil, Kur’an a göre uygulanır ve yaşanır. Allah birçok kez bizleri, Kur'anın ipine sarılın demiyor muydu? Düşünebiliyor musunuz Allah namaz emrini bizlere Kur’an ile değil, Kur’an dışından emredildiği anlatılıyor.

Hani Rabbim bizleri, Kur’an dan sorumlu tutacaktı? Hani Allah her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle vermişti. Hani biz Kur’an da eksik bırakmadık diyordu, ne oldu bu ve buna benzer yüzlerce ayetler? Hepsinin üstü örtüldü, görmezden gelindi. Rabbim affetsin. Bugün mezheplere bakınız namaz konusundaki farklılığı ve bu yolun doğru olmadığını anlarsınız. Her mezhep uygulamalarını, peygamberimizin hadisleri diye uygularlar. Peki bu farklılık niye?

Eski Diyanet İşleri Başkanı, Sayın Prof. Süleyman Ateş in sitesine girin ve Miraç konusunu okuyun, Miraç gerçeğini daha iyi anlayacaksınız. Bu konuda kendisine meyil göndermiş ve sormuştum. Diyanet İşleri başkanıyken bu gerçekleri neden topluma anlatmadınız demiştim. Bana verdiği cevap, o zamanlar bazı gerçeklerin farkında olamadığı yönünde idi. Yorumunu sizlere bırakıyorum.

Lütfen Miraç konusunu iyi araştırınız, o zaman tüm sorduğunuz sorulara cevap bulacaksınız. Ama lütfen tarafsız ve Kur’an penceresinden olaya bakmalısınız.

Saygılarımla

mansur58
19.04.2012, 21:22
Sizin yaklaşımınızdan yola çaıkarsak.

Namaz konusunu tam anlamıyla kendi düşünce dünyanızda netleştiremediğiniz anlaşılıyor.

Bu konuda yazılarınızdan anlaşılan o ki; Peygamber(as) vakit buldukça namaz kılmıştır.
Farz namazların vaktinin üç olduğunu yazmışsınız. Daha önceki yazılarınızda da namazın rekatları konusunda bir rekat olabileceği şeklinde yazmışsınız.
Bunlar sahih hadislere muracaat edildiğinde ikna edici yaklaşımlar değil.

Camiler ve cemaatle namaz kılma konusunda da yazılarınızdan anlaşılan net bir durum ortaya koyamamışsınız.

Ayrıca Peygamberimiz (SAV) Gelen vahyi tebliğ etmiş gerisini insanlara bırakmış ve kim ne anlıyorsa öyle yaşasın der gibi bir konuma oturtuyor olduğunuz izlenimini uyandııryorsunuz.

Bu da insanları peygambersiz bir din veya haşa peygamberi sıradan sürüden birisiymiş gibi algılama yanlışına doğru sürükleyecektir. Yanlış sularda oynuyorsunuz hocam. Bu durum ne mealcilerin, ne hadis, sünnet karşıtlarının ve ne de Kur'an sünnet ışığında İslam'ı yaşayanların faydasına olur.

Tamam İslam anlayışına zaman içerisinde yerleşen hurafelerin teşhir edilip ortaya konulmasına ve bunların müslümanın hayatından çıkartılıp temizlenmesine takdir etmekten başka söylenecek bir şey yoktur. Ama Peygamber (SAV)'in hayatı boyunca uyguladığı Kur'an pratiğini hükümsüzleştirme gayretleri; sadece şunu söyleyeyim MÜSLÜMANLARA fayda getirmez.

Selamlar

halukgta
19.04.2012, 22:11
Mansur Bey verdiğim onca detaylı bilgilerden sonra, siz söylediklerimden bunları mı anladınız?

Hâlbuki ben sizin söylediklerinizi anlayacak şeyler yazmadım. Sanırım siz daha ben cevap yazmadan, peşin hükümlü olduğunuz anlaşılıyor.


Benim yazımdan, peygamberimiz vakit buldukça namaz kılmıştır diye anlaşışsınız. Lütfen bir daha okuyun bakalım, öylemi demişim.Eğer öyle anladım diyorsanız siz yazdığım yazıları okumamışsınız demektir. Namaz konusunda Diyanet sitesinden aldığım bölümlerden bir sonuca varamadığınız anlaşılıyor.


Farz namazların üç vakit olduğunu yazmışsınız diyorsunuz. Bunu ben söylemiyorum Kur’an söylüyor. Zaten peygamberimizin uygulamalarına da baktığımızda, genelde namazlarını üç vakitte cem ettiği söylenir. Fakat Kur’an da namazların cem edilişi hakkında hiçbir bilgi yoktur. Örneğin oruç konusunda açıklama yaparken, tutamadığınızı daha sonra tutun der ama namazlarınızı birleştirin türünden bir hüküm yoktur.

Madem böyle bir hüküm yok, o halde peygamberimizde, eğer Allah ın emri beş vakit üzerine olsaydı, asla birleştiremezdi. Demek ki peygamberimizde Kur’an dan namaz konusunda farz emir olarak üç vakit anlamış ki bunu uygulamış. Örneğin Hacca gidenler bilir. Namazlarını üç vakitte kılarlar, onların tabiriyle cem ederler.

Allah namaz konusundan bahsederken, namazı vakti girdiğinde kılınız der, ama birleştirme konusunda bir hüküm vermez. Çok acelesi olanın yada tehlike altında kalan için ise bir kolaylık getirir ve kısaltabileceğimizi anlatır örneğini verir.

Benim daha önceki yazılarımda namaz rekâtlarının bir rekât olduğumdan bahsettiğimi söylemişsiniz. Lütfen yazdığım yazılarımı dikkatle okuyunuz. Ben Kur’an ın kısaltılmış namazı tarifinden bahsederken bunu söylerim. Normal kılınacak namaz bir rekât değil daha fazladır. Buda bizlere kalmıştır. Huşu içinde kılabileceğimiz kadardır.

Peygamberimiz vahyi tebliğ ettikten sonra, birlikte bunu uygulamış ama yalnız Kur’an ı uygulamıştır, ne ilave etmiş nede farklı bir hüküm asla koymamıştır. Herkesin farklı anlaması mümkün değildir, farklı anlayanlar dini bölüp ayıranlar ve hepsi farklı itikatlar yaratıp Kur’an dan uzaklaştıranlardır. Allah biz her konuda örnekleri verdik diyorsa, Kur’an da ibadetlerimizin Ameli boyutunun açıklanmadığını söylemek Kur’an ı eksik görmektir.

Bizlerin anlayamadığı yada kabul etmek istemediği gerçek, bugün yaşadığımız dinde ameli boyutta yaşadıklarımızı Kur’an da göremediğimizdeki telaşımızdan kaynaklanmaktadır. Lütfen bunu dikkatle düşünelim. Rabbim açıklamadığı, hüküm vermediği bir konuda sizce bizleri sorumlu tutar mı? Bu sorunun cevabını çok iyi düşünüp, kendi nefsimize vermeliyiz.

Hiç kimse peygambersiz bir din yaratamaz. Ama hiç kimsede peygamberimize yetkisi olmayanları yükleyemez. Bunu yaparsak Yahudilerin ve Hıristiyanların durumuna düşeriz. Size daha önce hatırlattığım ve yine hatırlatmamın doğru olacağını düşündüğüm peygamberimizin bazı hadislerini tekrar yazmak istiyorum. Bakın peygamberimiz ne diyor? Acaba siz bu hadislerden Kur’an dışından başka ilavelerin de yapıldığını mı anlıyorsunuz, yoksa Peygamberimizin bütün çabası Kur’anı tebliğ edip yalnız Kur’an ı yaşatmanın çabasını mı veriyor. Yorum sizin.

Saygılarımla.



Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403

Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılma-dım. Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım.
İbni Hişam Siret 4 sayfa 332

Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN.

Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.
Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20

mansur58
19.04.2012, 23:16
Peygamberimizin hayatını bizlere nakleden bilgilerden ve bazı hadislerden yola çıktığımızda, peygamberimizin genelde namazlarını üç vakitte yani, sabah, öğlen ve akşam şeklinde kıldığı nakledilirse de, bazen de günümüzde kılındığı gibi, beş vakitte kıldığı rivayet edilir. Bana kalırsa peygamberimiz her boş zamanında, Rabbin huzuruna durduğuna inanıyorum. Namaz Allah ile bir olma anıdır çünkü. Ayrıca peygamberimizin bazı namazlarını çok uzun kıldığını, uzattığı anlatılır.

Saygılarımla

Bana kalırsa peygamberimiz her boş zamanında, Rabbin huzuruna durduğuna inanıyorum.

Bu sözler size ait. Dolayısıyla Rasulullah (SAV)'ın namzaı hakkında bana kalırsa diye fikir yürütüyorsunuz. Sonrada anlamamakla itham ediyorsunuz.

Farz namazların üç vakit olduğunu yazmışsınız diyorsunuz. Bunu ben söylemiyorum Kur’an söylüyor. Zaten peygamberimizin uygulamalarına da baktığımızda, genelde namazlarını üç vakitte cem ettiği söylenir. Fakat Kur’an da namazların cem edilişi hakkında hiçbir bilgi yoktur. Örneğin oruç konusunda açıklama yaparken, tutamadığınızı daha sonra tutun der ama namazlarınızı birleştirin türünden bir hüküm yoktur.

Peygamberimiz (SAV) namazları zaman zaman cem etmiştir genelde değildir. Yani bunu her gün yapmamıştır. Zarurete binaen yapılmıştır.

Rasullah size göre yanlış yapmıştır.



Namazlarımızda ki rekât sayısına gelince. Allah bu konuda bir hüküm vermemiş ve vakit namazlarımızı istediğimiz rekâtta kılmamızı bizlere bırakmıştır. Kısaltılmış rekatı da özellikle tarif etmiştir. Bununda bizim anlayışımızla bir rekat olduğu anlaşılıyor.

Yorum ve karar sizlerin.

Saygılarımla

Bununda bizim anlayışımızla bir rekat olduğu anlaşılıyor.

Sizin anlayişınıza göre rekat sayısı.

Ben anlamamış olabilirim. Burayı okuyan arkadaşlar varsa ne anladıklarını yazsınlar lütfen.

Bu arada cami cemaat sizin anlayışınızda yok hele ezan okumak hiç yok peki ne yapacaksınız bunları ?

Camileri yıkmayı, ezanı susturmayı düşünüyormusunuz ?

Selamlar

halukgta
20.04.2012, 11:41
Sayın Mansur Bey, benim yazdıklarımı lütfen önceki ve sonraki cümlelerimle bağlantılı düşününüz. Art niyetli olmayınız. Yalnız bir cümle alırda öncekini yazmazsanız çok farklı anlaşılır. Bakın ben ne yazmışım.

( peygamberimizin genelde namazlarını üç vakitte yani, sabah, öğlen ve akşam şeklinde kıldığı nakledilirse de, bazen de günümüzde kılındığı gibi, beş vakitte kıldığı rivayet edilir.)

Bu sorduğunuz sorunun cevabıydı, yani peygamberimiz namazlarını hangi vakitlerde kılardı diye sormuştunuz. Bende bu cevabı vermiştim. Daha sonra da peygamberimiz bunlarla yetinmeyeceğini her boş anını namazla değerlendireceğini söyledim. Bu sözlerime sanırım siz katılmıyorsunuz ki bana böyle cevap vermişsiniz, buna saygı duyarım en son söylediğim şahsi düşüncemdi. Bakın sizin yazdıklarınızla bir ilgisi var mı?


Yine benim verdiğim cevaplardan yanlış anladığınız konuda bakın ne yazmışsınız.

(Peygamberimiz (SAV) namazları zaman zaman cem etmiştir genelde değildir. Yani bunu her gün yapmamıştır. Zarurete binaen yapılmıştır. Rasullah size göre yanlış yapmıştır.)

Bu cevabı yazdıktan sonra, kendinizce benim adıma hüküm verip bana göre peygamberimiz yanlış yapmıştır demişsiniz. Değerli kardeşim bu sözler iftiradır, vebali vardır hatırlatırım.


Peygamberimizin namazlarını genelde cem ederdi diyen ben değilim, hadis külliyatından, mezheplerin öğretisinden alınmadır. Hatta geleneksel İslam ın öğretisi Kur’an ile sabit olan namazlar cem edilemez der. Daha önce yazmıştım, bugün beş vakit namaz emrini Kur’an dan değil, miraç ile emredildiği anlatılır. Bakın bir kısım hadislerde nasıl geçiyor. Size örneklerini vereyim.

Hz. Peygamber’den (s) gelen çok sayıda rivayetler, onun namazları herhangi bir
sebebe baglı kalmadan cem’ ettigini gösteriyor.

Hz. Peygamber (s) Ögle ve _kindi namazlarıyla Aksam ve Yatsı namazlarını sefer
hali veya korkulu bir durum olmadan birlestirdi. [Malik ibn-i Enes, El-Muvetta,
1. cilt, s. 161]


İbn-i Abbas Resulullah’ın (s) Ögle ile _kindi namazlarını ve Aksam ile Yatsı
namazlarını, Medine’deyken ve tehlikeli bir durum ya da yagmur olmadan,
birlestirmistir. Ve Vakî tarafından rivayet edilen hadiste kullanılan ifadeler söyle:

“Ben _bn-i Abbas’a dedim ki: Onu neden yaptı? O dedi ki: Böylece
(peygamberin) ümmet(i) (gereksiz yere) vebal altına girmeyecekti.
[Sahih-i Müslim (_ngilizce çevirisi), Kitab es-Salât, 4. kitap, 100. bab
Combination of prayers when one is resident, (Mukim iken namazları cem’
etmek) 1520 no’lu hadis, Sünen-i Tirmizî, 1. cilt, s. 26

2918-“Resûlullah korku ve sefer hali olmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı.” [Müslim, Müsâfirîn 49, (705); Muvatta, Kasru's-Salât 4, (1, 144).]

2912-”Resûlullah yol halinde iken öğle ile ikindiyi birleştirirdi, akşam ile yatsıyı da birleştirdi.” [Buhârî, Taksîru's-Salât 13.]

2910-”Resûlullah, güneş batıya meyletmeden yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine te’hir eder, ikindi olunca mola verir, ikisini cemederdi (beraber kılardı). Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyletti (öğle vakti) girdi ise, hareketten önce her ikisini de (öğle ve ikindi) kılar sonra yola çıkardı.”

2911-”…Acele yürümek gerekirse öğleyi ikindiye te’hir eder, ikisini birleştirirdi, keza ufuktaki aydınlık kaybolunca da akşamla yatsıyı birleştirirdi.” [Buhârî, Taksîru's-Salât 16; Müslim, Müsâfirîn 46; Ebû Dâvud, Salât 274; Nesâî, Mevâkît 42]

2397-”Resûlullah hava sıcaksa öğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta’cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu.” [Nesâî, Mevâkît 4]
“İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: “Nebiyyi Ekrem (s.a.v.) öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı (birlikte) yedi (rek’at) ve sekiz (rek’at) olarak kıldırırdı.” (Tecrid-i Sarih Tercemesi, 11/487, Ank. 1972)


Mezheplerin bu konudaki tavırları birbirinden farklıdır. Tehlike, hastalık, yolculuk, hava muhalefeti gibi durumlarda Hanefi Mezhebi hariç, diğer üç mezhep cem'in caiz olduğu görüşündedirler. Kısmen farklı düşüncelerde vardır. Daha da ilginci Hanefi mezhebi haricinde ki mezhepler, bunu sürekli uygulamakta mahsur görmezler ve peygamberimiz hep böyle kılardı derler. Hanefi mezhebinde ise zorunluluk durumunda başvurulacak yöntem olduğunu kabul eder. Bakın bu konuda dahi birliktelik yok. Herkes yaptığı işe peygamberimizi delil gösteriyorlar, ama gerçekler acaba nasıl, doğruyu bilen, emin olan var mı?

Din ve iman emin olmadığımız rivayetlerle yaşanır mı? Bu konuda Allah Kur’an da emin olmadığınız bilginin ardı sıra gitmeyin diye uyarıyordu bizleri, ama duyan dinleyen yok. Bu soruyu kendimize soralım ve cevabını yine kendi nefsimize verelim. Çünkü yaptıklarımızdan sorumlu olacağımızı asla unutmayalım.

Yine bana cevabınızda iftira atmışsınız hatırlatırım. Benim düşüncemde cami cemaat, ezan, benim anlayışımda olmadığını söylemişsiniz. Bunu nasıl söylersiniz, ben böyle bir söz mü söyledim de bana iftira attınız. Yoksa sizin art niyetli düşüncelerinizden mi çıktı bu sonuç. Daha da kötü bir iftira;

(Camileri yıkmayı, ezanı susturmayı düşünüyormusunuz ?)

Demişsiniz. Rabbim korusun bir Müslüman a söylenecek söz mü bunlar. Size sizin iftiralarınız üslubunda elbette cevap vermeyeceğim. Kur’an buna izin vermiyor. Ama bana attığınız iftiranın HÜKMÜNÜ RABBİM E BIRAKIYORUM.


Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz. Hiçbir Müslüman ın, bir başka Müslümana söylememesi gereken sözleri söylediniz. Ben size iyi niyetle cevap vermeye çalıştım Rabbim şahittir. Bu vebal sizinle huzura kadar gidecektir.

Saygılarımla

sivaslınet
20.04.2012, 13:53
Sayın Halugta,

Müsterih olun. Sizi çok dikkatle okuyor ve söylediklerinizin doğru olduğuna akıl ve mantığımızı da kullanarak inanıyoruz.

Nitekim Allah; (Örneklediğiniz ayetlerin meali)

1- Verilecek tüm hükümleri Kuran'da verdim(tamamladım, ilave yapılamaz).
2- Hüküm yalnızca Allah'a aittir.

Bu iki ayetten şu anlaşılıyor: Kim olursa olsun Kuran'daki hükümlere ilave düşünmek, yapmak şirktir.

Peygamber Allah'ın hükümlerine katkı yapmamış ancak açıklamıştır. Haşa, hükümlerine ilavesi yukardaki ayetlere göre düşünülemez.

**

Sizi üzen arkadaşa aldırmayın. Sanıyorum o, bu forumda iyi niyetle tartışmak için değil, polemik üretmek ve dediğiniz gibi insanlara iftira atmak için var. Bu üslubunu kullanarak, sizle beraber üçüncü kişiden "size cevap vermeyeceğim" sözünü duymayı başardı. Bu tavrını da devam ettireceğini sanıyorum. (İnşallah devam ettirmez)

Saygılar,

mansur58
20.04.2012, 14:24
Cevaplarınız ikna edici değil. Namazın rekatlarının bir olduğunu daha önceki yazınızdan alıntıladım. Bana gösterin dediğiniz sizin yazınız yani. Bu konu cevapsız kaldığına göre söyleyecek bir şeyiniz de yok sanırım. Size göre namaz bir rekat kılınması gerektiği kesinleşmiş oldu.

Ezan Kur'an da yoktur. Bu konuya da cevap yazmak yerine kaçamak bir uslup takınmışsınız.

Siz sünnet olmuş olabilirsiniz eminim ki ebeveynleriniz Rasulullah'ın sünetini yerine getirmede tereddüt etmemişlerdir.
Kur'an da sönnet olmak yoktur peki siz bu inancınızla çocuklarınızı sönnet ettirmeyi düşünüyormusunuz ? Çünki çocuklarınız sizin tasarrufunuzdadır.

Bu arada sizin düşüncelerinize destek değilde bana karşı size cevap yazmayacğım dediği halde her defasında kendini tutamayıp yazan değerli Darwinist pardon ne olduğu belli olmayan arkadaşımın raftan düşen yumurta pozisyonuna düşmüş olmasına tebessüm etmemek mümkün değildir.
Her renge girme çabası başka nasıl açıklanabilir.

Maşallah renk çeşitleri bol: Darwinist, sosyalist, marksist, ateist, kemalist, darbeist, islamist... seç beğen al.

sivaslınet
20.04.2012, 14:37
Bu arada sizin düşüncelerinize destek değilde bana karşı size cevap yazmayacğım dediği halde her defasında kendini tutamayıp yazan değerli Darwinist pardon ne olduğu belli olmayan arkadaşımın raftan düşen yumurta pozisyonuna düşmüş olmasına tebessüm etmemek mümkün değildir.
Her renge girme çabası başka nasıl açıklanabilir.

Maşallah renk çeşitleri bol: Darwinist, sosyalist, marksist, ateist, kemalist, darbeist, islamist... seç beğen al.


İftiracı(iflah olmaz tribüncü) iftiralarına devam ediyor..(HUZURDA BEN DE DAVACIYIM)

Üç türlü insan vardır:

"Seviyece düşük olanlar insanlarla, normal seviyedekiler olaylarla, üst seviyedekiler ise fikirlerle uğraşır."

mansur58
20.04.2012, 14:55
O zaman ne olduğunu açıkça yaz renklere oynama. İletişimciler derlerki ne söylediğin değil nasıl anlaşıldığın önemlidir. Sen de çok renkli görünüyorsun.
Bana cevap yazdığın için cevap yazılmıştır. Her sevdiğin sözü söylersen, sevmediğin sözleri duymak durumunda kalırsın.

sivaslınet
20.04.2012, 15:11
ne olduğunu açıkça yaz

Söylediğim gibi, yazdığım ata söze rağmen "NE"sin diyerek hala insanlarla uğraşıyosun. Sana söylemiştim, bir cümle de olsa FİKİR tartışalım.

Merak ediyorsan ne olduğumu söyleyeyim: Tek duruşum ve ideolojim var. İNSAN SEVGİSİ. Senin gibi "NE"sin diyerek insanları ötekileştirmem.

Neyse üslubum gereği bu sana kesin son cevabım. Çünkü iflah olmuyorsun. İnsanlarla uğraşıyor, polemik, iftira ve tribüncülüğün devam ediyor.

Cevap vermeni de istemiyorum. Zira cevabım olmayacak..

mansur58
20.04.2012, 18:28
Hala kaçak oynuyorsun sözde insan severler.

Ben ona buna değil Allah'a kul olmaya çalışan bir müslümanım ve kimliğim de kişiliğim de İslamdır açık ve net söylüyorum.

Ama seninkisi belirsiz.

Bu fıkrada olduğu gibi

Saksaganın bir tanesi, her gün gelip kilisenin çanına işer işer gidermiş. Kilise papazi saksağanın pisliklerini temizlemekten yorgun bitap düşmüş ve saksağanın ne olduğunu kim olduğunu kime hizmet ettiğini anlamak için bir yöntem düşünmüş. Saksağan gelmeden sabah erkenden kilisenin çanının üzerine bir bardak içki koyarak saksağanın gelişini beklemiş. Beklediği malum saksağan gelmiş papazin koyduğu içkiyi bir güzel içmiş içmiş, kilisenin çanına da yine işeyip gider.

Papaz şaşkınlık içerisinde baka kalarak derki ki;
ey saksağan seni Müslüman zannetmiştim ama değilsin.
Müslüman olsaydın içkiyi içmezdin Hıristiyan olsaydın kiliseyi her gün kirletmezdin
sen nesin be saksağan Müslüman desem Müslüman değilsin, Hıristiyan desem hiç değilsin...

Cley
20.04.2012, 19:01
Soru gayet açık değil mi ? Kuran'da ezan geçmiyor. Ezan hakkındaki düşünceleriniz neler.

halukgta
20.04.2012, 19:19
Cley rumuzlu kardeşime cevap vermek istiyorum, önemli bir soru olarak gördüğüm için.

Ezanın şekli, yani çağırma boyutu peygamberimizin sünnetidir ve başımızın tacıdır. Ama şekli boyutu, Allah emri olmadığı için kutsallığı yoktur. Eğer kutsallığı olsaydı, sabah namazına çağırırken, Bilal- i Habeşi ekleme, ilave yapabilir miydi?

Cley
20.04.2012, 19:34
Ben sizi anlayamıyorum kusura bakmayın. En iyisi ben sizi inandıklarınız ve inanmadıklarınızla başbaşa bırakayım.

sivaslınet
21.04.2012, 07:54
"ne" olduğumu söyleyeyim:

"Ben 'NE'yim"in devamı:

“Ben Atatürkçüyüm,
Ben Cumhuriyetçiyim,
Ben Laikim,
Ben Anti-emperyalistim.
Ben Özgürlükçüyüm.
Ben Bağımsız Türkiye’den yanayım.
Ben insan hakları savunucusuyum.
Ben terörün karşısındayım.
Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.

Uğur MUMCU - Sivaslınet

**
İnanç konusunda:
Ben, İnançlıyım. İnancımı tribünlerle değil, kendimle, aklımla yaşarım.

Ayrıca:
Ben, Humanistim(insan sevgisi).

Sivaslınet.

ÖnceVatan_58
21.04.2012, 08:07
"Ben 'NE'yim"in devamı:

“Ben Atatürkçüyüm,
Ben Cumhuriyetçiyim,
Ben Laikim,
Ben Anti-emperyalistim.
Ben Özgürlükçüyüm.
Ben Bağımsız Türkiye’den yanayım.
Ben insan hakları savunucusuyum.
Ben terörün karşısındayım.
Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.

Uğur MUMCU - Sivaslınet

**
İnanç konusunda:
Ben, İnançlıyım. İnancımı tribünlerle değil, kendimle, aklımla yaşarım.

Ayrıca:
Ben, Humanistim(insan sevgisi).

Sivaslınet.

Başka söze ne hacet, tebriikler.

Cley
21.04.2012, 11:26
iyikı Uğur Mumcu varmıs. Yoksa ne olduğunuz sorusu cevapsız kalacakmış. Ne olduğu sorusunu bile baskasından kopya edenin başkalarını kopyacılıkla suçlaması ne kadar garip

mansur58
21.04.2012, 13:13
iyikı Uğur Mumcu varmıs. Yoksa ne olduğunuz sorusu cevapsız kalacakmış. Ne olduğu sorusunu bile baskasından kopya edenin başkalarını kopyacılıkla suçlaması ne kadar garip

Tebrikler cley kısa ama çok öz.

Bir de halukgt nin açtığı islami konuyu bile
bu hale getirdiler ya.
Şaşkın ördek gbi ne yapacaklarını bilmez durumdalar.
Yazmayacağım diye kendilerini bağlayan sözler etselerde
ben tevbemi geri aldım şarkısıyla yeniden atağa geçiyorlar.

sivaslınet
21.04.2012, 13:22
Uğur mumcu izinde gidilecek bir insan. İlkelerini benimsemek benim için büyük şereftir.
Ben değil keşke yetmiş milyon onun gibi olsa..

Ayrıca, başlığı ilk tıkayan "cevap vermeyeceğim" dedirten ben değilim.

Pusula_58
21.04.2012, 13:40
Hala kaçak oynuyorsun sözde insan severler.

Ben ona buna değil Allah'a kul olmaya çalışan bir müslümanım ve kimliğim de kişiliğim de İslamdır açık ve net söylüyorum.

Ama seninkisi belirsiz.

Bu fıkrada olduğu gibi

Saksaganın bir tanesi, her gün gelip kilisenin çanına işer işer gidermiş. Kilise papazi saksağanın pisliklerini temizlemekten yorgun bitap düşmüş ve saksağanın ne olduğunu kim olduğunu kime hizmet ettiğini anlamak için bir yöntem düşünmüş. Saksağan gelmeden sabah erkenden kilisenin çanının üzerine bir bardak içki koyarak saksağanın gelişini beklemiş. Beklediği malum saksağan gelmiş papazin koyduğu içkiyi bir güzel içmiş içmiş, kilisenin çanına da yine işeyip gider.

Papaz şaşkınlık içerisinde baka kalarak derki ki;
ey saksağan seni Müslüman zannetmiştim ama değilsin.
Müslüman olsaydın içkiyi içmezdin Hıristiyan olsaydın kiliseyi her gün kirletmezdin
sen nesin be saksağan Müslüman desem Müslüman değilsin, Hıristiyan desem hiç değilsin...

Bu fıkranın orijinalı böyle değil az değişikliğe uğramış.

Karganın biri hergün gelir kilisenin çanına pisler. Papaz artık bıkmıştır temizlemekten. Bir gün bir yerde anlatırken anlattığı kişi derki "kolayı var" Nasıl diye sorar papaz?
Derki çanın yakınına tabağa biraz peynir koy, başka bir tabağada rakı koy. Peyniri yiyen karga susayacaktır, haliyle su diye rakıyı içecektir sarhoş oluncada gider yakalarsın. Papazın kafaya yatar aynıısnı yapar ertesi sabah giderki, peynir yenmiş rakıda içilmiş karga kafayı bulmuş, yan gelmiş yatıyor:)
Papaz kargayı alır eline şöyle der.
Ulan hiristiyan desem kilisenin çanına pislemezsin.
Müslüman desem rakı içmezsin,
Söyle ulan sen kimsin necisin?
Karga titrek bir seslee şöyle der:

Aaaaa kkkk kkkkk eeeeee ppp ppp eeeliiiiiiiiiyyimm:D

mansur58
21.04.2012, 14:48
:) çok eğlenceli

mansur58
21.04.2012, 14:50
Buyurun pusulasını şaşırmış bir saksağan daha düştü :) Bunlarda çeşit bol da düştükleri durum aynı... Başka varmıydı acep ? :)

mansur58
21.04.2012, 15:08
Uğur mumcu izinde gidilecek bir insan. İlkelerini benimsemek benim için büyük şereftir.
Ben değil keşke yetmiş milyon onun gibi olsa..

Sizler hiç izinden dönemedinizki izinde olduğunuzu her fısatta tekrarladınız. Atam izindeyiz. Uğur Mumcu izindeyiz... hep izindesiniz. Bu ne uzun bir tatilmiş be hiç biteceği yok.



Ayrıca, başlığı ilk tıkayan "cevap vermeyeceğim" dedirten ben değilim.

Cevap vermeyeceğim diyen sensin. Hakkı bulut sağ olsun ben tevbemi geri aldım Tanrım sen bağışla beni... şarkısı nezdinizde bayağı tutmuşa benziyor:)

Senin tevben aynen bizim anadoluda anlatılan tavuk tevbesine benziyor.

Tavuk çöplükten akşam kümese gagasını yerlere sürte sürte dönerek yemeyeceğim bu haltı diye tevbe edermiş. Sabah kalktığında ilk işi ben tevbemi geri aldım şarkısıyla çöplüğe koşarmış.

sivaslınet
21.04.2012, 15:46
"Cevap vermeyeceğim diyen sensin." -Mansur-

Sayın Mansur Bey,

Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz. Hiçbir Müslüman ın, bir başka Müslümana söylememesi gereken sözleri söylediniz. Ben size iyi niyetle cevap vermeye çalıştım Rabbim şahittir. Bu vebal sizinle huzura kadar gidecektir.

mansur58
21.04.2012, 16:06
"Cevap vermeyeceğim diyen sensin." -Mansur-

Vah vah vah okuduğunu dahi anlamayan adamlarla muhatap olmak nasıl bir şey dostlar. Alıntıladığı yazıda cevap vermeyeceğim diyen kişi Mansur mu halukgt mi lütfen bir bakın da klinik vakıa düzeyine ulaşmış bu arkadaşın rahatsızlık dercesini anlayın. Buyurun.

halukgta Nickli Üyeden Alıntı
Sayın Mansur Bey,

Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz. Hiçbir Müslüman ın, bir başka Müslümana söylememesi gereken sözleri söylediniz. Ben size iyi niyetle cevap vermeye çalıştım Rabbim şahittir. Bu vebal sizinle huzura kadar gidecektir.

Oy sandığında halktan aldıkları dersten akıllanmadıklarının nedenini şimdi daha iyi anladınız mı dostlar?

hicre58
21.04.2012, 16:19
"Cevap vermeyeceğim diyen sensin." -Mansur-



Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz.




sivaslınet bu ne panik! Daha kimden alıntı yaptığından haberin yok. Tam da mansur hocamın söylediği şaşkın ördek tiplemesine ne kadar da uyuyorsunuz.
Mansur hocam biraz yavaş gidin size çarpanların halini görüyosunuz :)

mansur58
21.04.2012, 16:24
sivaslınet bu ne panik! Daha kimden alıntı yaptığından haberin yok. Tam da mansur hocamın söylediği şaşkın ördek tiplemesine ne kadar da uyuyorsunuz.
Mansur hocam biraz yavaş gidin size çarpanların halini görüyosunuz :)

:)
Yavaş da gitsek olan oluyor.

sivaslınet
21.04.2012, 16:55
İnsanlık üslubumu kullanarak, kişilikle alay etmeden olayı açıklayacağım. İnşallah mahçup olursun.. Ama mümkün değil. Hırsın dikkatini engelliyor.

1- "Konuyu bozdunuz" dedin.

2- Ben de hayır sen bozdun. Zira, konuyu açan(Halugta) senin tartışma üslubunu kastederek,
" 'cevap vermeyeceğim' dedi. Bunu dedirten ben değilim ki konuyu bozayım" dedim..

3- Sen buna rağmen hala "cevap vermeyeceğim" diyen sensin diyorsun. Halbuki biz konuyu bozmaktan konuşuyoruz.(bozdunuz dediğin konu)

4- Bunu kastederek, senin sözünü, her zaman alıntı anlamına gelecek tırnak işareti içerisine alarak cevapladım. Bilgisizliğin, tırnak alıntısını bile anlamayacak kadar sığ.

5- "Halugta"nın "cevap vermeyeceğim" sözünü de özellikle altına alıntı yaptım.

Pes doğrusu. Hem anlamıyorsun hem de karşı tarafı anlamıyor görüyorsun.

Yine anlamazsan eğer, "gelişmiş" alıntılarla(çok basitleştirerek) daha net açıklayayım...

mansur58
21.04.2012, 17:37
Sayın Mansur Bey,

Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz. Hiçbir Müslüman ın, bir başka Müslümana söylememesi gereken sözleri söylediniz. Ben size iyi niyetle cevap vermeye çalıştım Rabbim şahittir. Bu vebal sizinle huzura kadar gidecektir.

Saygılarımla

Yukarıda senin de yaptığın bu alintı kime ait ? Birileri gelsin de bu arkadaşa yardım etsin lütfen.

sivaslınet
21.04.2012, 17:49
Yukarıda senin de yaptığın bu alintı kime ait ? Birileri gelsin de bu arkadaşa yardım etsin lütfen.

Tribüncü, "birilerini" yardıma çağırma. Bu huyunu en kısa zamanda bırak. Belli ki kafan hala basmamış. Ben birileri olmadan da anlamana yardımcı olacağım.

O alıntı Halugta'ya ait. Yani, artık sana cevap vermeyeceğini söylüyor. Anlaşıldı mı?

Bizim konuştuğumuz, yani senin kastın olan, "konuyu bozdunuz" nitelemen için alıntıladım. İşte, konuyu tıkayan sensin anlamında.

Tevekkeli değil, bu zekayla Halugta'yı anlaman da mümkün değil.

Başka sorun var mı?

gencgirisim
21.04.2012, 17:49
Üzerinde tartışılan meseleye bak,Üsluba bak

mansur58
21.04.2012, 18:43
halukgta Nickli Üyeden Al?nt?
Sayın Mansur Bey,

Size bundan sonra cevap vermeyeceğim çünkü niyetinizi, düşüncenizi üslubunuzda belli ettiniz. Hiçbir Müslüman ın, bir başka Müslümana söylememesi gereken sözleri söylediniz. Ben size iyi niyetle cevap vermeye çalıştım Rabbim şahittir. Bu vebal sizinle huzura kadar gidecektir.

"Cevap vermeyeceğim diyen sensin." -Mansur-

Sen yapamıyorsun anlaşıldı tecahul-i arif sanatı yapıyorsun. Ama başkaları senin bana söylediğin sözle alıntıladığın kişinin sözünü karşılaştırsın da düştüğün açmazdan kurtarsın.

Sağlık olarak geldiğin noktadan endişeliyim. İstersen yanlışında fazla israr etme olan sağlığına olur.

ÖnceVatan_58
22.04.2012, 00:04
Bu fıkranın orijinalı böyle değil az değişikliğe uğramış.

Karganın biri hergün gelir kilisenin çanına pisler. Papaz artık bıkmıştır temizlemekten. Bir gün bir yerde anlatırken anlattığı kişi derki "kolayı var" Nasıl diye sorar papaz?
Derki çanın yakınına tabağa biraz peynir koy, başka bir tabağada rakı koy. Peyniri yiyen karga susayacaktır, haliyle su diye rakıyı içecektir sarhoş oluncada gider yakalarsın. Papazın kafaya yatar aynıısnı yapar ertesi sabah giderki, peynir yenmiş rakıda içilmiş karga kafayı bulmuş, yan gelmiş yatıyor:)
Papaz kargayı alır eline şöyle der.
Ulan hiristiyan desem kilisenin çanına pislemezsin.
Müslüman desem rakı içmezsin,
Söyle ulan sen kimsin necisin?
Karga titrek bir seslee şöyle der:

Aaaaa kkkk kkkkk eeeeee ppp ppp eeeliiiiiiiiiyyimm:D


Süperr bir fıkraymış çok güldümmm :D

mansur58
22.04.2012, 00:24
Şaşkın ördek saklandığ yerden çıktı ey millet şenlik var. Sağa sola çarpa çarpa kafa tamamen gitmiş bir hal olmuştu en sonundan ortalardan tüymüştü. Aha ortaya çıktı emme kafayı yine toparlayamamış yazık.

ÖnceVatan_58
22.04.2012, 02:55
Bir varmış bir yokmuş günün birinde bir kopişçi varmış birde onun tastikçi gölgesi varmış. Birgün bunları hocaları kopiş çekerken yakalamış. Alışkanlık buya hayati kopiş olmuş .Aldığımız bilgilere göre FOTOKOPİ uzmanı hatta fotokopi makinalarınında mucidi oldukları iddia edilmekte, bizde böle bir kopişçimiz olduğu için gurur duyuyoruz:)

ÖnceVatan_58
22.04.2012, 03:14
Şaşkın ördek saklandığ yerden çıktı ey millet şenlik var. Sağa sola çarpa çarpa kafa tamamen gitmiş bir hal olmuştu en sonundan ortalardan tüymüştü. Aha ortaya çıktı emme kafayı yine toparlayamamış yazık.

Vahh vahhh kopişçi başka birşey gelmedimi aklına bak bu gidişle sınıfta kalcan sakısıyı çalıştır biraz ne ile besliyon sen bu sakısyı olmuyo böyle :)