mansur58
21.04.2012, 02:24
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 73833493_1393368_1847002670_n. jpg
Allahu Teala:
“Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmememizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.”(İsra Suresi,23)
“Biz insana, ‘anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik…” (Ahkaf Suresi,15)
buyurmuştur.
Peygamberimiz (sav) :
Ebu Hureyre (r a) anlatıyor: Bir adam gelerek: “Ey ALLAH’ın Resulü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav): “Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi, Resûlullah (sav) “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi Resûlullah (sav) yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?” Resûlullah (sav) bu dördüncüyü: “Baban!” diye cevapladı.” Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1) buyurmuşlardır.
Toplum olarak gittikçe ülkemizde yaygınlaşan huzur evlerinin çoğalmasına sevinir olduk. Eskiden şimdiki kadar huzur evi yoktu. Var olanlarda daha çok kimsesiz yaşlılar ve garip-gureba için hizmet verirdi. Şimdilerde sayıları çoğalan huzur evleri, kimi kimsesi olup da ortada bırakılan veya bayramdan bayrama hatırlanıp ziyaret edilen yaşlı anne babalarla dolu.
Bu konuda hızla Avrupalılaştık. Avrupa da 18 yaşını dolduran çocuklar geçerli kültürün gereği Anne babalarından ayrılıp uzaklaşırlar. Anne-baba aç dahi kalsalar çocuklar kendilerini onlara karşı yardım etme gereği hissetmezler.
Hollanda'dan bir örnek: Aynı iş yerinde çalışan baba-oğul bir defasında baba yanına azık almayı unutmuştu. Yemek saati geldiğinde oğlu oturup yemeğini yerken bir kenara çekilip yemek yiyenleri çaresizce izleyen babasına bir lokma dahi teklif etmemişti. Orada bulunan müslüman arkadaşlar yanlarında getirdiklerinden ikram ederek adamı aç kalmaktan kurtarmışlardı.
Bu insanlar iyice yaşlandıklarındada zorunlu olarak huzur evlerine yerleştirilirler ve oralarda ölümü beklerler.
Bu Avrupa'da toplumsal bir gerçektir.
Ne yazıkki biz de aynı kültürün esiri olmaya başladık.
Bundan dolayı toplum olarak kendimizi yeniden sorgulayıp kimlik ve kişiliğimizin asıl kaynağı olan ve özünde sevgiyi, saygıyı, merhameti, yardımlaşmayı, ana-babaya itaatı, helali, haramı, ahlakı barındıran yüce dinimize yeniden dönmemiz lazım. Ya değilse bütün toplumsal değerlerinden uzaklaşmış ve okyanus ortasında rotasını kaybetmiş bir gemi misali bilinmezlere doğru yol almaya devam ederiz.
Kalın sağlıcakla
mansur58
Allahu Teala:
“Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmememizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.”(İsra Suresi,23)
“Biz insana, ‘anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik…” (Ahkaf Suresi,15)
buyurmuştur.
Peygamberimiz (sav) :
Ebu Hureyre (r a) anlatıyor: Bir adam gelerek: “Ey ALLAH’ın Resulü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav): “Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi, Resûlullah (sav) “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi Resûlullah (sav) yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?” Resûlullah (sav) bu dördüncüyü: “Baban!” diye cevapladı.” Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1) buyurmuşlardır.
Toplum olarak gittikçe ülkemizde yaygınlaşan huzur evlerinin çoğalmasına sevinir olduk. Eskiden şimdiki kadar huzur evi yoktu. Var olanlarda daha çok kimsesiz yaşlılar ve garip-gureba için hizmet verirdi. Şimdilerde sayıları çoğalan huzur evleri, kimi kimsesi olup da ortada bırakılan veya bayramdan bayrama hatırlanıp ziyaret edilen yaşlı anne babalarla dolu.
Bu konuda hızla Avrupalılaştık. Avrupa da 18 yaşını dolduran çocuklar geçerli kültürün gereği Anne babalarından ayrılıp uzaklaşırlar. Anne-baba aç dahi kalsalar çocuklar kendilerini onlara karşı yardım etme gereği hissetmezler.
Hollanda'dan bir örnek: Aynı iş yerinde çalışan baba-oğul bir defasında baba yanına azık almayı unutmuştu. Yemek saati geldiğinde oğlu oturup yemeğini yerken bir kenara çekilip yemek yiyenleri çaresizce izleyen babasına bir lokma dahi teklif etmemişti. Orada bulunan müslüman arkadaşlar yanlarında getirdiklerinden ikram ederek adamı aç kalmaktan kurtarmışlardı.
Bu insanlar iyice yaşlandıklarındada zorunlu olarak huzur evlerine yerleştirilirler ve oralarda ölümü beklerler.
Bu Avrupa'da toplumsal bir gerçektir.
Ne yazıkki biz de aynı kültürün esiri olmaya başladık.
Bundan dolayı toplum olarak kendimizi yeniden sorgulayıp kimlik ve kişiliğimizin asıl kaynağı olan ve özünde sevgiyi, saygıyı, merhameti, yardımlaşmayı, ana-babaya itaatı, helali, haramı, ahlakı barındıran yüce dinimize yeniden dönmemiz lazım. Ya değilse bütün toplumsal değerlerinden uzaklaşmış ve okyanus ortasında rotasını kaybetmiş bir gemi misali bilinmezlere doğru yol almaya devam ederiz.
Kalın sağlıcakla
mansur58