PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Uyumak Ve Yellenmek Abdesti Bozar mı


halukgta
03.08.2013, 13:35
Bizler inancımızı yaşarken, Kur’an merkezinden o kadar uzaklaşıp, hurafelerin etkisinde kaldık ki, bizlere öğretilen yanlış itikatları, Allah ın ayetleriyle anlatmaya, izah etmeye kalksanız bile, kabul görmez oldu. Çünkü Allah ın koyduğu, sınırların dışına çıktık.

Dini bir konuda konuşmak istediğinde, hemen öne sürdükleri, senin Arapça ilmin ne kadar ki din adına konuşabiliyorsun olmakta, böylece toplum susturulup, korkutulmaktadır. Böylece istedikleri inancı ve itikadı, topluma çok daha kolay kabul ettirebilmektedirler.

Lütfen şunu asla unutmayalım, Allah başka dillere tam olarak çevrilmeyen bir rehber gönderip, daha sonrada tüm kullarını bu kitaptan asla hesap sormaz. Birçok kez Allah ın yemin ederek, bu kitabı, bu dini sizler için kolaylaştırdım hükmünü lütfen unutmayalım, birilerin aldatmacalarına kanmayalım.

Elbette bu yanlışları yapmamızın asıl nedeni, Kur’an ın eğitiminden geçmek yerine beşerin, rivayetlerin, edindiğimiz velilerin eğitiminden geçmemiz, büyük etken olmuştur.


Allah Kur’an ın ipine sarılın, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum dedikçe, bizler tam tersi düşüncelere inandırıldığımız için, Kur’an da her bilginin olmadığı, izah edilmediği fikrini kabul etmemiz, bizlerin inanılmaz yanlışlara yönlenmemize, inanmamıza neden olmuştur. Elbette bu yanlışlara inanmamız dinde bizlere, zorluklarda çıkarmıştır.

Bu yazımda sizlerin, üzerinde düşünmenizi istediğim konu, abdesti bozan şartlar nelerdir konusu üzerine olacak.

Allah Maide suresi 6 ve Nisa 43.ayetinde namaza başlamadan önce, nasıl abdest almamız gerektiğini, abdesti bozan durumları, açık bir şekilde anlatır. Ayrıca abdest in bozulma şartlarının örneklerini de verir, su bulamadığınızda bile ne yapmamız gerektiğini anlatır bizlere.

Abdest in bozulma hallerini, bu ayetlerden yola çıkarak, şunları söyleyebiliriz.

—Cünüpseniz, cinsel ilişkiye girdiyseniz temizlenin, yıkanın.
—Tuvaletten çıktığınızda yani küçük, büyük abdest yaptığınızda, namaza durmadan önce abdest alın.

Buradan da anlaşılıyor ki, Allah abdesti bozan durumları açıkça yazmıştır. Cinsel ilişki ve tuvalete girip ihtiyacımızı gördükten sonra, abdestin bozulduğunu, tekrar alınması gerektiği izah ediliyor.

Peki günümüzde bizlere, abdesti bozan şartlar olarak yalnız bunlar mı anlatıldı? Elbette her zaman olduğu gibi, her konuda yaptığımızı bu konuda da yaptık ve Allah ın rehberinde açıkça izah ettikleri, bizlere yetmedi, bunlarla yetinmedik ve emin olmadığımız bilgiler ışığında yapılan ilavelerle, Allah ın kolaylaştırdığı dini zorlaştırdık.

Bizlere öğretilen ve Allah ın asla abdesti bozan şartlar arasında saymadığı, iki konuyu gündeme getirmek istiyorum bu yazımda. Tabi bunlardan başka birçok ilaveleri de sayabiliriz. Her mezhepte bu ilavelerin farklı olduğunu da söyleyebiliriz. Yazımda gündeme getirmek istediğim, konu üzerinde konuşmak istiyorum.

—Uyumak ve yellenmek.

Uyumanın ve yellenmenin abdesti bozduğu anlatıldı bizlere. Ama bu bilgi ne yazık ki Kur’an dan onay almaz. Allah böyle bir hüküm vermemiştir. Gerçi günümüzde, Kur’an ın onayını arayan pek de yok zaten.

Yalnız Kur’an ile imanımızı yaşamayız, İslam ı tam olarak yaşayabilmemiz için, fıkıh kitaplarına da ihtiyacımız vardır diyerek, adeta Kur’an ı tek başına yeterli görmeyen bir toplum olduk.

Acaba bu tavrımıza Yüce Rabbimiz ne diyordur diye hiç düşündük mü? Hadi bir benzerini getirsinler bakalım, diyen Rahmanın zikrini hatırlatırım.


Kur’an da her şeyin olmadığına inandığımızda, elbette ucu açık, sonu gelmeyecek birçok dine ilavelere de inanmamız, bu durumda hiç zor olmayacaktır.

Allah abdestin bozulma şartlarını anlatırken, uyumanın ve yellenmenin abdesti bozduğunu söylememiştir. Kur’an da hiç bahsedilmediği halde, bizler bu konudaki ilavelere, söylenenlere inanmakta, birçok konuda yaptığımız gibi, bir sakınca- kusur görmemişiz, Çünkü Kur’an ın da bir sınırları olduğu, emin olmadığımız bilgilerden kaçınmamız gerektiği, öğretilmemiş bizlere.

Şimdi de bu konu ile ilgili rivayet hadislere bakalım. Acaba Allah ın koymadığı bir kuralı-hükmü koyarak, kendi nefsimize çıkardığımız zorluklara çareler, bakalım nasıl aramışız. Her nedense, bu rivayet hadisleri topluma anlatmazlar. Benim sizlere hatırlatmamın nedeni, üzerinde Kur’an ın ışığında düşünmeniz adınadır.

6106 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) horlayıncaya kadar uyudu. Sonra kalkıp namaz kıldı.''
6107 - İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın o uykusu, kendisi yani Hz. Peygamber oturur iken olmuştur."

Aslında yukarıdaki örnek, çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Bizler Allah ın vermediği bir hükmü vererek, zorlaştırdığımız dini, daha sonra rivayetlerle esnetmeye çalışmamız, Kur’an ın sınırlarını aştığımızda olacaklara, güzel bir örnektir.

Eğer uyku abdest bozuyorsa, bunun yatarak ya da oturarak olmasının, farklı olduğunu söylemek, yaptığımız yanlışlara kılıf aramaktan öte gitmez. Bildiğiniz gibi, uyumanın abdesti bozduğunu söyleyenler, uyuduğumuzda kendimizden geçtiğimizi ve bu durumda farkında olmadan yellenebileceğimiz anlatılır.

Bu konu ile ilgili, rivayet hadislerden örnekler vermeye ve üzerinde düşünmeye devam edelim.

3648 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın ashabı uyurlar, sonra abdest almadan namaz kılarlardı:
(Enes'ten bunu rivayet eden) Katade'ye:
"Bu sözü Enes'ten bizzat işittin mi?" diye sorulmuştu:
"Vallahi evet!" diye te'yid etti."
Müslim, Hayz 125, (376); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (200); Tirmizi, Tahâret 58, (78).

3651 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ı secde halinde uyurken görmüş ve hatta Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) horlayıp solumuş, sonra kalkıp (abdest almadan) namaz kılmıştır.
İbnu Abbas der ki:
"Ey Allah'ın Resulü dedim, siz uyudunuz, (abdestiniz bozulmuş olmalı değil mi)?" Bana şu açıklamayı yaptı: "Abdest, yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rahâvet basar.''
Tirmizi, Taharet 57, (77); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (202); Nesâi, Ezân 41, (2, 30).


Dikkat ederseniz aynı konuda, çok örnek var. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Aslında biraz düşündüğümüzde, yaptığımız yanlışların dinde zorluklar çıkarmasının, bizlerde yarattığı etki-tepki çok net anlaşılıyor.

Şimdi yazacağım rivayet hadis, hadis naklinin çelişkilerini ve bir o kadar da, çok dikkatli olmamız gerektiğini gösteren, güzel ve düşündürücü bir örnek.

3650 - Hz. Ali (radıyallahu ahh) anlatıyor: "Gözler, halkanın bağıdır, öyleyse uyuyan abdest alsın."
Ebu Dâvud, Tahâret 80, (203).

Ne dersiniz, sizce Hz. Ali böyle bir şey söylemiş olabilir mi? İşte dine ilaveler ne yazık ki böyle günden güne çoğalıp gidiyor. Eğer Kur’an ın onayını almadan, her rivayete inanır ve inancımızı bunlara göre yaşarsak, sizce gittiğimiz yol, bizleri Allah a ulaştırır mı?

Dikkat ederseniz verdiğim hadislerin hepsi, bir başkası tarafından, yine bir diğerine nakli kanalıyla oluyor. Bu yolla ulaşan bilgilerin, yüzlerce yıl sonra değişikliğe uğramadan, bizlere ulaşması mümkün değildir. Lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim.

Kendimize şu soruyu neden sormuyoruz? Peygamberimiz bizlere, neden direk hitap etmek, ilk elden bilgi vermek adına, bu bilgileri kendisi bizzat yazdırmamışta, yüzlerce yıl sonra, toplanmaya çalışılmış? Bu sorunun doğru cevabını nefsimize verebilirsek, sanırım her şey çok net anlaşılacaktır.

Şimdide yellenme konusuna gelelim. Daha önce söylediğim gibi, Kur’an yellenmenin abdesti bozduğu konusunda bir hüküm vermez. Peki, rivayet hadisler bu konuda neler söylüyor. Gelin şimdide onlara bakalım ve üzerinde düşünelim. Bizleri doğruya ulaştıracak, her bilgiden faydalanmalıyız, yeter ki Kur’an ın onayından geçsin.

3625 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ses ve koku olmadıkça abdest alınmaz.''

Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "Biriniz mescidde iken, kabaları arasında bir yel hissetse ses işitmedikçe veya koku duymadıkca dışarı çıkmasın.''

3626 - "Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidden çıkmasın."

3627 - Ebu Dâvud'da şöyle gelmiştir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidi terketmesin."
Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Tahâret,56, (74, 75); Ebu Dâvud, Taharet 68, (177).

3628 - Abdullan İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu veselâm'a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan bahsedilmişti. Şöyle ferman buyurdular:
"Sesi işitip kokuyu duymadıkça namazı sakın terketmesin.''


3629 - Ebu Dâvud bir rivâyette şu ziyadede bulunmuştur: "Biriniz mescide girince, kabaları arasında bir şey hissedecek olsa, çıkanın sesini işitmedikçe sakın mescidden dışarı çıkmasın.''
Buhari, Vudü 4, 34, Büyü 5; Müslim, Hayz 98, (361); Ebu Dâvud, Tahâret 68, (176); Nesâi, Tahâret 116, (1, 99).

Dikkat ederseniz, bu konuda birçok rivayet hadis, Kur’an ın hükmü doğrultusunda kısmen toplumu yönlendiriyor. Yani camide, mescitlerde namaz kılarken, çevreyi rahatsız etmediği durumda, abdestimizin bozulmayacağı açıklaması yapılıyor. Dikkat ederseniz toplum bu konuda, adeta belirli bir eğitimden geçiriliyor düşüncesi hasıl oldu bende.

Hadislere dikkat ederseniz, toplum içinde kılınan namazlarda, yellenme konusunda daha dikkatli olmaları konusunda, adeta toplum uyarılıyor, eğitiyor. Ama yellenmenin, aslında abdesti bozmadığı anlatılmaya çalışılıyor. Lütfen rivayet hadisler üzerinde, dikkatle düşünelim.

Her zaman olduğu gibi, şimdide yukarıdaki birçok rivayetin, tam tersi olan bir hadis nakletmek istiyorum sizlere.

3630 - Ali İbnu Talk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz namazda yellenirse derhal namazdan çıksın, abdest alsın ve namazı iade etsin."

Ne dersiniz dostlar, kafanız karıştı değil mi? Bizler imanımızı emin olmadığımız bilgiler ışığında düşünmeden yaşarsak, daha çokkkkk kafamız karışacaktır, bunu unutmayalım.

Elbette toplu kıldığımız namazlarda, yellenme konusunda camide bulunanları, rahatsız edecek bir durum hâsıl olmuşsa, camiden dışarı çıkmak en doğrusu olacaktır.

Allah bizlere namaz kılmamızı ve namazdan önce abdest almamızı emrettiyse, bu konuda bizlerin bilmesi gerekenleri açıklamış, izah etmiş olması gerekmez mi? Bilgilendirmediği, hüküm vermediği bir konudan, detaydan sizce Rahman, bizlerden hesap sorar mı?

Allah ın herhangi bir konuda verdiği açık hükümlere, geleneklerimizin yaptığı ilaveler, dinde verilen ana hükmün şartlarından sayılır mı?

Eğer evet sayılır diyorsak, lütfen bugün mezheplere, hatta tarikatlara bölünmüş ve birçok konuda dine yapılan, ama her birinin bir diğerinden çok farklı ilaveleri, nasıl açıklarız? Sanırım açıklayamadığımız için olsa gerek, birbirimize düşman olmuş, hatta bir birimizi öldürecek kadar da, nefret etmişiz.

Verdiğim rivayet hadisleri okuduğunuzda, şöyle düşünebilirsiniz. Yaşlı bir kişi düşünün, kulağı az işitiyor, burnu az koku alıyor. Bu durumda, yellendiğinden şüphe eden bir kişi, ne ses duyabilir, nede kokuyu. Her yellenenden de, koku duyulacak da değildir zaten.


Ne dersiniz, iyice kafanız karıştı değil mi? Kafaları karıştıran, aslında bizlerin doyumsuz nefsimizdir. Eğer nefsimizi aklın ve Kur’an ın kontrolünden çıkartırsak, bu sonuç kaçınılmaz olacaktır. Nefsimize hükmetmesini öğrenmediğimiz sürece, her zaman aynı şüphede yaşamaktan asla kurtulamayız.

Yaradan bu kitabı, yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım diyor da, bizlere kolaylaştırılmış bir yol, yöntem gösteriyorsa, lütfen bu hak yolu, batılla zorlaştırmayalım.

Yaradan sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, gelin Rabbimizin söylediklerinin ve bizler için çizdiği sınırların dışına çıkmayalım. Sınırları zorlayıp, kendimize eziyet etmeyelim.

Allah açıkça hüküm verip, bizlerin bütün şan ve şerefimizin Kur’an da olduğunu söylüyor da, biz Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık diyorsa, sizce bizleri ilgilendiren, bizlerin sorumlu olduğumuz her şey, Kur’an da yok dersek, Rabbimize ve kitabına saygısızlık yapmış olmaz mıyız?

Yorum ve karar sizlerin. Hepimiz imtihandan geçiyoruz. İmtihan olduğumuz kitap ta yalnız Kur’an olduğunu söylüyorsa Yaradan, bizlere düşen imtihanımızı, elde Kur’an, aklımızla düşünerek yaşamak olmalıdır.

Aklını kullanmayanı, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIRIM diyen Rabbimize, lütfen kulak verelim. Yoksa pislikten, Allah ın lanetinden kurtulamayız.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

_DuMaN_58
03.08.2013, 15:08
halukgta büyük yada küçük tuvaleti sen kendin mi uyduruyorsun? "Tuvaletten çıkmak" tan sadece bunlar mı anlaşılır? Tuvalette yellenme olayı olmaz mı?
Uykuda iken, nerden bileceksin bir damlanın çıkmadığını?

"Maide Suresinin 6. ayetine göre tuvalete gitmek yani orada ihtiyaç gidermek abdesti bozar. Tuvalette olan eylemlerden biri de yellenmek, gaz çıkarmak olduğuna göre bunun abdesti bozacağı açıktır.

Uyku halinde ise kişinin farkında olmadan abdestinin bozulmuş olması ihtimalinin derecesine itibar edilir. Bu sebeple yatarak derin uykuya dalmak abdesti bozar. Uyku ile uyanıklık arasındaki hal ise bozmaz."

halukgta
03.08.2013, 17:52
Düşünce ve inancınıza saygı duyarım. Sizin sözleriniz ve inancınız sizin imtihanınız, benim sözlerim ve inancım benim imtihanımdır.

mete209
04.08.2013, 02:55
Haluk bey, Kur'an'da namazın nasıl kılınacağı belirtiliyor mu?

ELLİSEKİZ
05.08.2013, 01:55
Nedense başlığı görünce aklıma büyük ulema Zekeriya Beyaz geldi ))

Tereddüt ve vesvese ile namaz olmaz .Abdest almak çok mu zor ?

Tazele ne kaybedersin...''Nurun alâ nur ''...

_DuMaN_58
05.08.2013, 09:23
Düşünce ve inancınıza saygı duyarım. Sizin sözleriniz ve inancınız sizin imtihanınız, benim sözlerim ve inancım benim imtihanımdır.

Sizi gayet iyi tanıyorum. Bir konuyu onlarca foruma gönderip geniş kitlelere hitap etme isteğiniz kaçınılmaz. Sanırım bunu inkar da etmezsiniz.

Siz düşüncenizi yada inancınızı belirtmek adına "öylesine" bir konu açıp yazmıyorsunuz. Bilerek insanları etkilemek adına konu açıyorsunuz. Normal bir vatandaş gelipte buraya "ben Allah'a şu şu nedenlerden dolayı inanmıyorum.." diye konu açar mı? Açmaz. İnanmıyorsa kendi içinde yaşar bu inancını. Dışa vurmaz.

Bizim dinimiz kolaylık dinidir evet ama öyle elini kolunu sallayarak herkes istediği gibi yaşayamaz bu dini. Sevgilerimle...

halukgta
05.08.2013, 12:31
Çok doğru birçok sitede yazılarımı yayınlıyorum. Amacım hurafeden uzak, Kur'ana davet etmektir okadar. Buna Rabbim şahittir.

Bir müslüman, elde Kur'an aklıyla önce iman etmelidir. Daha sonra Kur'an ın süzgecinden, onayından geçen her bilgiden, örnekten faydalanmalıdır. Bunu söyleyen ve öneren Kur'an ın bizzat kendisidir.

cevabınızın sonunda şöyle bir cümle kullanmışsınız çok doğru.

( Bizim dinimiz kolaylık dinidir evet ama öyle elini kolunu sallayarak herkes istediği gibi yaşayamaz bu dini.)


Evet Allah da aynen böyle söylüyor ve diyorki, dini Allah a has ona özgüleyerek, araya kimseyi sokmadan yaşayın, hurafelerin batılın ardından gitmeyin. Elçisinede dönerek, sana indirdiğimle onlara hükmet, bunu yapmazsan görevini yapmamış sayarım diyor. Ayrıca aklınızı kullanın, emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin, Kur'ana sarılın, çünkü ben hiç kimseyi hükmüme ortak etmem diyor. Ama bizler bu hükümnlerin, tamamen tersini yaşadığımızın, hiç farkında değiliz.

Yine elçisine dönerek. Tebliğ etmek sana, hesap sormaK bana düşer diyen Rabbin sözlerini lütfen dikkatle düşünelim.

İş işten geçtikten sonra, aklımızı kullanmanın hiç bir faydası olmayacaktır. Çünkü zaman bir göz açıp kapanması gibi, gelip geçip gidiyor.

Saygılarımla

_DuMaN_58
05.08.2013, 13:38
halukgta Uykuda iken, nerden bileceksin bir damlanın çıkmadığını?

bunu cevabını verir misin?

halukgta
05.08.2013, 16:15
İslam dini şüpheci ve korkutucu bir din değildir kardeşim. Siz eğer şüphe içinde kalkıyorsanız yataktan, size tavsiyem her gün gusül abdesti almanızdır.

_DuMaN_58
05.08.2013, 19:18
İslam dini şüpheci ve korkutucu bir din değildir kardeşim. Siz eğer şüphe içinde kalkıyorsanız yataktan, size tavsiyem her gün gusül abdesti almanızdır.

Bakın kendiniz söylediniz gusül abdestini bile düşünülürken uykudan sonra normal abdesti gereksiz görüyorsunuz.

halukgta
05.08.2013, 19:54
Ben değil siz şüpheci sorularla kendinizi üzüyorsunuz diye öyle söyledim. Farkında olmadan yaptığın, hiç birşeyden sorumlu değilsin kardeşim. Örneğin oruç olduğunuz zaman yanlışlıkla yeyip içmeniz gibi. Çünkü Allah bilinçli, kasti yaptıklarımızdan sorumlu tutacağımızı belirtmiştir.

Siz uyurken farkında olmadan bir damla çıkmadığını nereden bileceksin dediğiniz için sizin, şüpheci tavrınıza karşı söyledim. Uyurken bir insandan gördüğü rüyanın etkisiyle menide gelir, ama bu durumda farkında olur uyanırsınız. Ben bunu kast ettim. Bu durumda farkında olacağınız için abdest alın dedim.

Uykunun abdesti bozacağını Allah söylememiş, ama bir insanın boşalması yada cinsel şehevi durumlarında, abdest alması gerektiğinin örneklerini vermiştir.

Konuyu biraz daha detaylı anlatalım isterseniz.

Ayette geçen, sizden birisi tuvaletten gelirse abdest alsın sözünden, tuvalette ne yapılır büyük küçük abdest ve yellenmek demiş yazıma cevap veren bir kardeşimiz. Yazıma verilen birkaç cevapta da buna benzer bir savunma vardı.

Bir başka deyişle, tuvalete gitmek madem abdesti bozar, bu durumda burada yellenme ihtiyacı da doğacağına göre, yellenme de abdesti bozmalı fikrinden yola çıkılmış.

Allah ayetlerini bizlere anlatırken açık, anlaşılır ve detaylı anlattığından bahseder. Yani Rahmanın açıkladıklarından başka, fikir yürütmek, ilaveler yapmak bizleri yanıltacaktır.

Bakara suresi 67 ve 71. ayetlerde Allah Musa peygambere çok açık ve basit bir hüküm verir ve derki Allah için bir sığır kurban kesin. Allah çok basit bir hüküm verdiği halde, toplum bunu zorlaştırarak birçok sorular soruyor ve detay bilgi istiyorlar. Nasıl ve ne şekilde bir hayvan olsun gibilerinden. İşte bu gereksiz soruların sonunda, zor bulabilecekleri bir hayvan kesmeleri emri ile karşı karşıya kalıyorlar.

Bizler bu yanlış her zaman yapıyoruz ve apaçık söylenen, belirtilen konuların dışında ilaveler de yaparak, kendimize zorluk çıkartıyoruz.

Allah bir emir verdiyse bir konuda, o konu ile ilgili hiçbir soru sorulamayacak bir konumda vermiştir. Sorular sorarak, kendi nefsimizce işin içinden çıkılmaz hale getiren bizleriz.

Allah abdesti bozan halleri sayarken, sizden biriniz tuvaletten geldiğinde namaz kılmak için abdest alsın diyor. Bizler hemen kendi nefsimizce, olayı sanki iyi yapıyormuş gibi genişletiyoruz.

Tuvalete gittiğimizde ne yaparız, başka yerde yapmadığımız şeyler olarak? Küçük ve büyük abdest. Bu durumda yellenmede var dersek eğer, kendimize şu soruyu sorma gereği duymaz mıyız? Peki, tuvaletin dışında yellenince ne olacak? İşte bu ve buna benzer ilaveleri yaptığımızda, buna benzer sorularla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

Yellenmek yalnız tuvalette olmaz. Her zaman olabilecek sindirimsel bir olaydır. Yediğimiz bazı besinler çok gaz içerir ve çok fazla yellenme ihtiyacı olur. Eğer yellenmek abdesti bozmuş olsaydı, Rabbimiz bunu da mutlaka açıklar ve bildirirdi.

Tuvaletten çıktığımızda, neden abdest almamızı emretmiştir Allah diye düşünelim. Çünkü tuvalette açıkta kalan yerlerimiz idrar ya da diğer pislikle kirlenmiştir de ondan. Peygamberimizin devrini düşünün. Tuvalette tar atlanırken bile su yoktu, taşlarla siliyorlardı. Lütfen bunu unutmayalım.


Bizler apaçık ayetlere ilaveler yapmasını çok seviyoruz. Allah abdest alma emrini verirken, yıkayın yüzlerinizi, kollarınızdan dirseklere kadar, mesh edin başınızı ayaklarınızdan topuklara kadar diye apaçık bildirdiği halde, günümüzde abdest almaya ilave edilenleri siz düşünün lütfen. Sanki HÂŞÂ Rahman eksik bırakmışta, bizler tamamlıyormuşçasına davranıyoruz. Böyle yapınca da yanılıyoruz, hata yapıyoruz. Bu hataları her konuda yapmaktan da geri kalmıyoruz.

Allah apaçık ne söylemişse, o sözlerin ardından, arkasından, sağından, solundan anlamlar çıkartarak, güzelim kolay dinimizi zorlaştırmayalım. Bunu yaparak ancak kendimize eziyet ederiz.

Gelenekler bizler üzerinde o kadar etkili ki, bu sözleri söyleyen ben bile abdestliyken yellendiğimde, içime sinmiyor, nefsime hükmedemiyor ve tekrar abdest alıyorum.

Saygılarımla

OSMAN ECE
05.08.2013, 22:27
şu tartışmayı bırakında ehli olan yani din adamları yapsın atadan ne görmüş ne öğrenmişsek
onu yapıyoruz yeni yeni din icat etmeyin bilip bilmeden lütven

mete209
05.08.2013, 22:35
Allah bir emir verdiyse bir konuda, o
konu ile ilgili hiçbir soru
sorulamayacak bir konumda vermiştir.
Sorular sorarak, kendi nefsimizce işin
içinden çıkılmaz hale getiren bizleriz.

Haluk bey, kusura bakmayın ama bazı konularda işinize geldiği gibi yorum yapıyorsunuz. Abdest konusunda madem kurallar bu kadar basit neden namaz konusunda aynı basitlik yok. Allah açık açık namazın nasıl kılınacağını belirtmeyip neden hz. Ibrahim'e bizi havale etsin

halukgta
05.08.2013, 23:23
Namaz konusu ile ilgili yazımı eklemiştim, demekki okumamışsınız. Allah İbrahim peygamberden bu yana namazı hiç değiştirmeden, aynı konumda tüm ehli kitaba emretmiştir. Oda çok açık ve net bellidir. Buna ne İbrahim pegamber ilave etmiştir, nede diğer peygamberler.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

_DuMaN_58
06.08.2013, 09:50
halukgta senin mantığından gidersek;hani yellenmek için illa tuvalet gerekmez diyorsunuz ya, küçük yada büyüğü yapmak için illa tuvalete gitmemiz gerekmez. İnsanoğlu tuvaletsiz de bu ihtiyacını yapabilir.

Burda ki temel meseleyi nasıl göremezsin halukgta, insanlar bu ihtiyaçlarını(BOŞALTIM) başka malzemeler olmadan da yaparlar fakat EDEPten dolayı tuvalete gidilir. Yada tuvalet yoksa edepten dolayı kimsenin görmediği bir yere gidilir.

Gelgelelim yellenme nereden geliyor, bağırsaktan. Hangi bağırsak kalınbağırsak. Yani büyük ihtiyacın geldiği yerden geliyor. Küçük, mesaneden gelir, büyük ve yellenmek kalınbağırsaktan gelir. Yellenmenin geldiği yerin pis oluşu bile ayrı bir neden ki yellenirken gazın dışında etrafa saçılan pislikleri unutmamak lazım.

Ben var olana ayete ekleme yapmıyorum. Ayette "küçük, büyük" diye madde madde yazılmamış çünkü. Boşaltım ihtiyacından bahsedilmiş.

Kaptan-58
06.08.2013, 10:52
günümüzde insanlar istediği gibi istediği yerde yelleniyor fakat bunun asıl yeri tuvalettir. çünkü sonuçta hem ses hemde koku itibariyle ortalığa kötü bir durum meydana gelir. bu nedenledir ki yellenmek addesti bozar. abdest temizlenmektir. yellenmeye çıkan kötü kokuda temizliği tabiki bozar. uykuda da insan kendini bilmediğinden yellenebilir. bu durumda abdest tehlikeye girer. sanırım yeni bir abdest almak mümin bir kul için çok zor olmasa gerek.

ayrıca uykuda abdest bozmaz demiş ve Peygamber Efendimizi örnek göstermişsiniz.
bizler uyuduğumuz zaman kendimizi kaybederiz ve uyku esnasında ne olduğunu bilemeyiz. fakat Nebiler Nebisi Peygamber Efendimiz bizden çok farklı. O uyurken bile ümmeti için dua ederdi.

Peygamber Efendimiz’in (asm) gözleri uyurdu ancak kalbi uyumazdı

“(Uyuyunca) Gözleri uyurdu, fakat kalbi uyumazdı.” (Cami’üs Sağir)

bu nedenledirki Peygamber efendimizle kendimizi karşılaştırmak sanki olmamış.

sonuç olarak. bir mümin için abdest almak çok zor olmamalı ve böyle insanların kafalarını karıştıran tartışmalara girilmemeli diye düşünüyorum