![]() |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
Bekir Coşkun korkmaya başlamış..:)
Sıra ona gelir mi,gelsin gelsin.. |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[QUOTE=LaEdri;613843]Bekir Coşkun korkmaya başlamış..:)
Sıra ona gelir mi,gelsin gelsin..[/QUOTE] [B][I] "bana dokunmayın yılan bin yaşasın misali" Siz sanmayın size bir şey olmaz bir gün sıra size de gelebilir :)[/I][/B] |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[QUOTE=ÖnceVatan_58;613850][B][I] "bana dokunmayın yılan bin yaşasın misali" Siz sanmayın size bir şey olmaz bir gün sıra size de gelebilir :)[/I][/B][/QUOTE]
Suç işlersem bana da dokunsun.. Bu millettekiyetimlerin,fakirin hakkını yersem fitil fitil getirsinler burnumdan.. Yok öyle! |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[COLOR="Red"][B][SIZE="4"]İşte ezbercilerin ezberlerini bozup düşündürecek güncel bir istatistik.[/SIZE][/B][/COLOR]
Zengin ile yoksul arasındaki uçurum Yoksul yılda bir kez ayakkabı alırken, aynı sayıdaki zengin aile yedi ayakkabı alıyor. [B]{Alınanan ayakkabı farkı belirtilmemiş. (sivaslınet)} [/B] Türkiye'deki 19 milyon ailenin en zengin yüzde 20'lik ve en yoksul yüzde 20'lik kesiminin yaptığı harcamalar arasındaki fark bakın ne kadar... Rapora göre en yoksul 3 milyon 761 bin aile yılda bir kez ayakkabı alırken, aynı sayıdaki zengin aile yedi ayakkabı alıyor. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) ''En Zenginler, En Yoksulların Türkiye Harcama Görünümü'' adlı raporuna göre, Türkiye'de yoksulu gıda, barınma ve yakıt masrafı zorlarken, yüksek gelir grupları gıda yanında, araç alımına, kiraya, restoran ve cafelere kaynak ayırabiliyor. [B][COLOR="Red"]Eğitime, kültür ve eğlenceye para ayıramayan dar gelirli sigarasından ise vazgeçemiyor.[/COLOR] [COLOR="DarkRed"]Rapora göre ekonomide ortadirek olarak anılan kesim de yoksulluğa daha yakın durumda.[/COLOR] [/B] Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) resmi verileri ve saha anketlerinden yararlanılarak hazırlanan En Zenginler, En Yoksulların Türkiye Harcama Görünümü Raporu'nda Türkiye'de gelir düzeyi ile hane halklarının tüketim tercihleri arasındaki ilişkiyi detaylı bir biçimde ortaya konuluyor. En yoksul ve en zengin gelir grupları arasında kimi harcama kalemlerindeki fark dikkat çekiyor. Türkiye'de sayıları 18 milyon 808 bin 172 olan hanenin, en zengin 3 milyon 761 bin 634 hanesi ile en yoksul 3 milyon 761 bin 634 hanesinin harcama analizlerine göre, [COLOR="Red"][SIZE="4"]zenginin araba masrafı bile yoksulun gelirinden fazla durumda.[/SIZE][/COLOR] Rapora göre, en yoksul 3 milyon 761 bin hanehalkı, 2010 yılında yıllık araç alımı harcaması ile toplamda sadece 377 adet araba alabilirken, en zengin 3 milyon 761 bin hanehalkı toplamda 651 bin 144 araba almış. [COLOR="Red"][SIZE="4"][B] {Alınan araba farkı belirtilmemiş. Hoş yeni çıkacak yasaya göre eski arabaların vergileri daha fazla arttırılarak fakirlerin araba alması da önlenecek}[/B][/SIZE][/COLOR] Zengin için gıda ile araç alımının payı ise neredeyse aynı. Rapora göre en zengin ve en yoksul kesim arasındaki farkın önemli oranda belirginleştiği diğer konular sigorta ve sosyal hizmetler alanında. [COLOR="Red"][SIZE="4"]En yoksul yüzde 20 risklere karşı kendini korumak amaçlı sigorta yaptıramazken, sosyal amaçlı hizmetler satın alamıyor.[/SIZE][/COLOR] Rapordaki verilere göre, örneğin yıllık toplam sigorta poliçesi adedi en yoksul 3 milyon 761 bin hanehalkı için 2 bin 515 iken, en zengin 3 milyon 761 bin hanehalkı için toplamda 1 milyon 207 bin. En yoksul haneler yılda yalnız bir çift ayakkabı alabilirken, en zengin aileler 7 çift ayakkabı alıyor. Paket turlara katılan hanehalkı sayısı da, dar gelirli hanehalkları için son derece sınırlı. En yoksul yüzde 20 içinde paket turlara katılanların sayısı 18 bin ile sınırlı iken, bu en zengin yüzde 20 içinde 940 bine çıkıyor. Rapora göre, halkın harcama yapısına bakıldığında en zengin yüzde 20'nin, en yoksul yüzde 20'ye göre gıda harcamalarına ayırdığı pay 2,8 kat, gerçek kira için ayırdığı pay 2,4 kat, elektrik, gaz ve diğer yakıtlarda 2,8 kat fazla iken, araç alımında bu fark 1729 kata ulaşıyor. En zengin dilim ile ortadirek arasında da araç alımı için ayrılan paylar arasında 38,7 kat fark bulunuyor. [SIZE="4"] [COLOR="Red"]{Aldıkları gıda farkı belirtilmemiş, [B]Ayrıca zengine hesaba dahil edilmeyen çoğu gıda hediye geliyor[/B] (sivaslınet)}[/COLOR][/SIZE] Raporda incelen bir yıllık TÜİK dönem verilerine göre hane halkları toplam 416 milyar lira tüketim harcaması yaparken, bunun 173 milyar lirasını, yani yüzde 42'sini en zengin yüzde 20'lik kesim yaptı. [COLOR="Red"][SIZE="4"][B]Buna karşın en yoksul yüzde 20'nin yaptığı harcama 30 milyar lira ve ve yüzde 7'lik pay ile sınırlı düzeyde gerçekleşti.[/B][/SIZE][/COLOR] Ortadirek ise harcama pastasından 69 milyar lira ile yüzde 17'lik pay aldı. En fazla fark, araç satın alımında [COLOR="Red"][B][SIZE="4"] Rapora göre, zengin ve yoksul harcaması arasında ürün gruplarına göre eğlence ve kültürde 90, konaklama hizmetlerinde 94, sosyal hizmetlerde 108, sigorta hizmetlerinde 480, araç satın alımında 1.727 kat fark bulunuyor.[/SIZE][/B][/COLOR] En zengin ile en yoksul arasında harcamalar arasındaki farkın en az olduğu ürün grupları ise kira, gıda, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar. Bu ürün gruplarının zorunlu harcamalar olması dikkat çekici. Söz konusu fark gerçek kirada 2,4 kat, elektrik, gaz ve diğer yakıtlarda 2,8 kat, gıda harcamalarında 2,8 kat, izafi kirada 3,4 kat, sigara ve tütün tüketiminde ise 3,4 kat. Rapora göre, en yoksul yüzde 20 sigara ve tütünden vazgeçemiyor. En zengin ile en yoksul kesim arasında tütün ve sigara tüketimi açısından fark sadece 3,4 kat. Bu fark alkollü içeceklerde 14,1'e çıkıyor. Yoksul alkole yıllık sadece 8 lira ayırabilirken, tütün ve sigaraya 410 lira ayırıyor. Buna karşın en zengin kesimin yıllık alkollü içecek bütçesi 119 lirada kalırken, sigara ve tütün bütçesi 1.409 lira. Buna göre en zengin yüzde 20'nin sigara ve tütün masrafı, yoksullun yıllık gıda harcamasının yarısından fazla. Ortadirek alkollü içecek kullanımına ortalamadan daha fazla bir kaynak ayırırken, buna karşın sigara ve tütünde bu tutar ortalamanın altında. Arıkan:''Vergilere yeni sistem gerekiyor'' İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, adaletsiz vergi olarak adlandırılan ve gelirine bakılmaksızın herkesten yaptığı harcamaya göre aynı oranda alınan dolaylı vergiler nedeniyle hanelerin arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini savundu. Türkiye'de vergi sisteminin hanehalklarının gelirlerine duyarlı olması gerektiğine işaret eden Arıkan, dar gelirlilerin üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi için, vergi sisteminde kökten bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu kaydetti. Arıkan, özellikle elektrik, doğalgaz gibi kaynaklar ve gıda harcamaları üzerindeki vergilerin indirilmesinin önemli bir etki yaratabileceğine işaret ederek, ''Vergi sistemi, zaten zor durumda olan dar gelirlerinin üzerine basan değil, gelir dağılımını düzenleyici bir biçimde yapılandırılmalıdır. Bu anlamda hanehalkı gelire göre, harcama kalemleri dolaylı vergiler için temel alınmalıdır. Dar gelirlinin sık tükettiği ana ihtiyaçlar vergi dışı bırakılmalıdır'' görüşünü ifade etti. [SIZE="4"][COLOR="Red"][B] {Dar gelirlinin ana ihtiyaçlarındaki verginin kaldırılacak olması "sus ve kaderine rağzı ol" düzenlemesidir. (sivaslınet)}[/B][/COLOR][/SIZE] |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
Bu yazıyı okuyunca Rahmetli değerli ozan Mahsunu Şerif'in bir türküsü aklıma geldi. "Kimi metelik bulamaz kimi milyona karışır" Malesefki sistem yapısı gereği aradaki fark korkunç şekilde büyümüş, büyümekte ve dahada büyüyecektir. Ne yaparsanız yapın kaderci toplumlarda bunlar pek etki tepki bulmaz. Acından da ölse Allah'ım bana bunu layık görmüş yinede şükür deyip sineye çekmektir. Oysaki Japonya'da deprem oluyor aynı ölçekte deprem bizdede oluyor onlarda 3-5 kişi hayatını kaybederken (oda heyecandan) bizde 20-30 bin kişi çürük yapı yüzünden hayatını kaybediyor.Bunlarda taktiri ilahi denerek sineye çekilebiliyor. Oysaki bu tür şeyler kaderim çekerim yerine düşünülmesi,tartışılması çözüme kavuşturulması gereken şeyler.Hal böyle oluncada, sorgulamayan, araştırmayan kaderci toplumları yönetmek te çok kolay bir iş olsa gerek. Durup dururken zam yağmurları devam ederken hangimiz ne tepki verebildik,ne yapabildik kuzu kuzu ödemekten başka.
|
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
Can Ataklı : Risk almak kendi insanını ölüme göndermek değildir.
Sevgili okurlar; geçen hafta Suriye konusunda yaşanan tuhaflıklar, 28 Şubat soruşturmasıyla biraz geri plana düştü ama, zaten sanki 28 Şubat soruşturması bu sorunu bir parça halkın gündeminden çekmeye yönelik gibi geliyor bana. Oysa sorun çok büyük. Farkında mıyız? Suriye’de her an sıcak bir çatışma yaşanabilir. Buna karşı Türkiye’de fazla bir heyecan yok. Galiba TV başında oturup savaş izlemeye... bizi öyle alıştırdılar ki, burnumuzun ucundaki savaş tehlikesini görmezden gelmek, yok saymak daha işimize geliyor. Ne biliyoruz? Suriye’de sözde “Arap Baharı” yaşanıyor. Ama gerçekte ne oluyor, kamuoyu ne kadarını biliyor. Açıktan söylenen şu; “Esad özgürlük ve demokrasi isteyen halkına saldırıyor, her gün yüzlerce kişi öldürülüyor, şehirler acımasızca bombalanıyor.” Gerçek bu mu? Peki bu gerçek mi? Esad’ın bir diktatör olduğu kesin. Diktatör olmasa, babasıyla birlikte 40 yılı aşkın süre iktidarda kalabilir miydi? Ancak halkını katlettiği, acımasız bir cani olduğu kanıtlanmış bir gerçek mi? Çelişkili haberler Suriye ile ilgili haberler genellikle bazı Batılı haber kaynaklarından ve Arap kökenli El Cezire televizyonundan geliyor. Ama iki kaynağın da birçok yalan haber yaptığı, sahte görüntüler yayınladığı da ortaya çıktı. Bunlara neden gerek duyulmuş olabilir? Esad bir caniyse Mantıklı bakarsak, Esad’ın eli kanlı bir katil, bir cani olduğu, halkını gaddarca öldürdüğü gerçekse, bu yalan haberlere ne gerek var? Demek ki asıl amaç Esad’ın gitmesi ve bunu sağlamak için her türlü hileye hurdaya başvurulacak. Aynen kabul ediyoruz Ortaya çıkan sahtekârlıklara rağmen, iktidar ve yandaşları başta olmak üzere medyada bir kabullenme söz konusu. Esad’ın halkını katlettiğine inanmışız artık, geri dönüşü yok. Ancak sorun bununla bitmiyor, savaş çığırtkanları da hiç susmak bilmiyor. Müdahale baskıları Suriye’deki olaylara serinkanlı biçimde bakmak yerine nedense etkili bir kesim ısrarla “müdahale edilmesi” yönünde görüş bildirerek hükümeti cesaretlendirmeye çalışıyor. Bu şahin politikayı anlamak mümkün değil. Kimin ne çıkarı var acaba? Müdahalenin sonuçları Kimse “Türkiye insan haklarına çok saygılı. Katliamlara sessiz kalamaz” diyerek Suriye’ye müdahale edilmesine bahane aramasın. Suriye’ye müdahalenin bölgeyi bir anda kan gölüne çevireceği ve Türkiye’nin zarar göreceği unutulmasın. Gücümüz yetecek mi? Suriye’ye müdahale, Güneydoğu’da kendini mutlaka hissettirecek ve PKK eliyle yürütülen terör faaliyetlerine meşruiyet kazandıracaktır. İran müdahil olacak ve muhtemelen sınırımıza yığınak yapacaktır. Rusya da öyle. Peki bu kadar gücümüz var mı? Üçüncü Dünya Savaşı Farkında mıyız bilemem, Suriye’ye yapılacak bir Türkiye müdahalesi bölgede “mini bir üçüncü dünya savaşının” fitilini ateşleyebilir. Bu durumda Türkiye savaşın merkez cephesi olacaktır ki, uğrayacağımız zararı düşünmek bile insana kâbus gibi geliyor. Nedir bu şahinlik? İktidar ve yandaşlarıyla medyanın içindeki şahinler, bu kuşkuları taşıyanlara ve soru soranlara yönelik adeta bir terör fırtınası estiriyor. Suriye’ye derhal müdahale edilmesini isteyenler, soru soranları neredeyse vatan haini ilan edecek. Global bakmak gerek Suriye konusunda komşuluk bahanesiyle duygusal bakmak bizi yanlışa götürür. Öncelikle ABD ve Batı’nın Suriye yönetimini neden yıkmak istediğini iyi anlamak gerek. Suriye Batı’nın hangi çıkarlarına engel oluyor, bunu biliyor muyuz? Hayır. Asıl hedef İran Gelişmeleri mercek altına aldığımızda Suriye rejimini yıkmanın arkasında asıl hedefin İran olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü Batı’nın çıkarlarını Suriye değil, asıl İran engelliyor. Suriye sanki İran’a giden yolda bir atlama taşı. Erdoğan’ın siyaseti Başbakan Erdoğan yakın bir geçmişe kadar “kucaklaşacak” kadar dost olduğu Suriye’ye karşı bu kadar şahin davranıyor ama, açıkçası, asıl İran hedef tahtasına oturtulduğunda Türkiye’nin alacağı pozisyonu da gerçekten çok merak ediyorum. Türk halkına anlatmak Suriye’nin ardından İran’a bir müdahalede yine Türkiye’nin rol alması istenecektir. Esad Türk kamuoyunda “eli kanlı diktatör” olarak tanıtılabilir ve müdahale için destek sağlanabilir. Peki İran’a yönelik operasyonda Türkiye’nin bahanesi ne olacaktır? Orta Doğu’nun lideri Anladığım kadarıyla Erdoğan başta Davutoğlu olmak üzere kurmaylarının “risk almazsak bölgede lider olamayız” tezinden çok etkilenmiş durumda. Arap kamuoyundaki popülaritesine güvenerek Orta Doğu bölgesinin lideri olmayı şiddetle düşünüyor. Tehlikeli oyun Ama Orta Doğu’da oynanacak her oyun tehlikelidir. Bugün arkanızda duran halklar basit bir gerekçeyle bir anda ortadan yok olabilir. Tarihte bunun örneği çok. Risk almak büyük hedefler için elbette çok önemli ama, bu kadar tehlikeli oyun ters de tepebilir. Ölümüne risk olmaz Suriye konusunda alınacak risk sayısı şimdiden kestirilemeyecek kadar insanımızın ölümüne de neden olacaktır. Hiçbir iktidar “risk alıp bölge lideri olacağım” diyerek kendi insanlarını ölüme gönderme kararı alamaz. Bunun bedelini ödeyemez. Hatay’daki kamplar Kamuoyunun pek dikkatini çekmiyor ama, güya Suriye’den kaçanlar için kurulan çadır-konteyner kentler müthiş. Van’a çadır yetiştiremeyen ve halkını perişan eden iktidar nasıl oldu da bu kadar hızlı biçimde olağanüstü kentler kurmayı başardı? İnsanın içi sızlar Türkiye büyük devlet olarak muhtaç olan kim olursa olsun yardımına koşacaktır. Buna karşı kendi halkının deprem acılarını saramayan bir devletin ne amaçla kaçtığı belli olmayan bir kısım Suriyeli’ye sağladığı olanaklar da insanın içini sızlatıyor. Kamplarda yaşam Ne kadar saklanmaya çalışılsa da bu kamplardaki yaşam ister istemez medyaya sızıyor. Anlatılanlara göre Türkiye’ye gelenlerin gerçek bir kaçış nedeni yok. Saldırıya uğrayıp uğramadıkları bile kesin değil. Üstelik bölgede sürekli sorun da yaratıyorlar. Daha sakin olmalıyız Türkiye komşularında veya yakın çevresinde bu tür olayları ilk kez yaşamıyor. Daha önce on binlerce Kürt ve Bulgaristan’da yaşayan Türkler akın akın Türkiye’ye gelmişlerdi. O zamanlar savaşmayı hiç düşünmemiş ve sakin durmuştuk. Şimdi de öyle olmalı Türkiye Suriye’ye karşı daha sakin ve soğukkanlı bir politika izlemelidir. Türkiye Batı ülkelerinin taşeronu olmaya değil, akıllıca ve güvenilir kararlarıyla bölgenin gerçek lideri olmaya soyunmalıdır. Bir evladımızın bile ölmesine tahammülümüz olamaz. Ve savaş çığırtkanlarına Son olarak savaş çığırtkanlarına ve onların propagandalarına karşı çıkanlara hain gözüyle bakanlara seslenmek istiyorum. Savaş sandığınız gibi popcorn yiyerek seyredilen bir film değil. Hiçbiriniz savaşa gitmeyeceğiniz gibi gidecek çocuklarınız da yok. Başkasının ölümüne karar vermek haddiniz değil. |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[B][I]Can Ataklı'yı severim takip etmeye çalışıyorum, Derlerya hani "kitabın ortasından konuşuyor" aynen öyle. Sayın Alibaba58 paylaşım için teşekkürler.[/I][/B]
|
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
Mehmet Şevket Eygi
GÜNÜMÜZDE MÜSLÜMAN GEÇİNEN "HARÂMİLER" İÇİN SON SÖZÜNÜ SÖYLEDİ: ... İSLAMCILIĞIN cıcığını çıkarttınız, Allah belânızı versin!.. Ben çoğunuzun o eski mücahitlik günlerini bilirim, ne nutuklar atıyor, mangallarda kül bırakmıyordunuz. Sonra mücahitlik postunu çıkardınız müteahhit oldunuz. Müslümansan, hangi meşreb ve mezhepten olursan ol, mutlaka doğru ve dürüst olmak zorundasın. Siz yıllar var ki, doğruluk şişesini taşa vurup paramparça ettiniz. Allah bin kere belânızı versin! Namaz kılıyor, günde onlarca defa Allah'tan sirat-ı müstaqime (doğru yola) kılavuzlamasını lisan ile niyaz ediyorsunuz ve hayatta tam tersini yapıyorsunuz. Bre uğursuzlar!.. İslam'da devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak var mıdır? Rüşvet almak var mıdır? Haram yemek var mıdır? Her türlü emanete hıyanet etmek var mıdır? Yalan söylemek, halkı aldatmak var mıdır? Arsa ve arazileri yapılaşmaya açarak, binalara fazla kat çıkma izni sağlayarak haram komisyonlar almak var mıdır? İhalelere fesat karıştırmak var mıdır? Haram yollarla süper zengin olmak var mıdır? Size beddua ediyorum. Allah belanızı versin!.. İki yakanız bir araya gelmesin!.. Haram servetlerinizi huzur içinde yiyemeyin emi!.. Müslümanların yüzünü kara çıkarttınız... Başınız belâdan kurtulmasın... |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[B]İNSANLIK DENEN ŞEY BU KADARMI BOZULDU NE KADAR ÜZÜCÜ, ÇOK YAZIK![/B]
[B]Cenaze sokak ortasında 7 saat bekledi[/B] Fatih'te ekmek almak için evinden dışarıya çıkan Recep Ali Tunalı, yere düşerek başını zemine çarptı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Tunalı'nın öldüğünü belirledi. Cesedin yaklaşık 7 saat yerde beklediği öne sürüldü.Olay, Akşemsettin Mahallesi Battalgazi Sokak üzerinde dün saat 18.00 sıralarında meydana geldi. 58 yaşındaki Recep AliTunalı, evinden ekmek almak için dışarıya çıktığı sırada kaldırımda yürürken ayağı takıldı ve yere düştü. Başını zemine çarpan Tunalı'yı gören komşuları durumu polis ve ambulans ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptıkları tüm müdahaleye rağmen Tunalı'yı hayata döndüremedi. Cenazenin kaldırılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nehaber verildi. Cenaze aracının gelmesini sokakta polis ekipleri ve komşuları saatlerce beklendi. İddiaya göre, cenaze aracı henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı yaklaşık 7 saat sonra olay yerine geldi. Yere düşen Tunalı'nın saat 18.00 sıralarında hayatını kaybettiğini belirten görgü tanıkları, cenazeyi almakta geciken görevlilere sitem etti. Cesedin başında kedilerin gezdiğini aktaran görgü tanıkları, insana verilen değerin az olduğunu ifade etti. Tunalı'nın cesedi Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Son dakika Haber |
Cevap: FLAŞ GÜNCEL YAZI
[B]Arif abi, canlısına değer veriliyor mu ki ölüsüne değer verilsin...[/B]
|
WEZ Format +2. ?uan Saat: 00:36. |
Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.