![]() |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Cimri ve de boş boğazın biri Hocaya:
Ya Nasrettin Hoca demiş demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden ? -Hoca cevabını yapıştırmış. Senin gibilere muhtaç olmamak için... [/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]NASRETTİN HOCA birgün ölmüş öbür dünyaya gitmiş MELEK NASRETTİN HOCA'ya sorar:
_CENNET'emi gitmek istersin yoksa CEHENNEM'emi gitmek istersin.Hangisine gitmek istersin? HOCA bir bakmış CENNET'te herkes tespih çekiyormuş ama CEHENNEM'de herkez müzik açmış oynuyormuş.NASRETTİN HOCA MELEGE cevabın verir: CENNET'te benim canım sıkılır CEHENNEM'de ise canım sıkıldıkça oynarım.Demiş.Ve cehennemi tercih etmiş.Tam cehennemin kapısından girmışki:ŞEYTAN(Eylenme bitti herkes kazanlara[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]
Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş: - Hocam, uyudunuz mu? - Buyurun birşey mi var? - Biraz borç para isteyecektim. Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp: - Ben uyuyorum! demiş. [/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Hoca aksamleyin eve dogru yururken, baklava seven bir koyluyle karsilasir.
-Hoca, kisa bir sure once bir adam buyuk bir tepsi baklava goturuyordu... -Beni ilgilendirmez! -Fakat adam tepsiyi sizin eve goturuyordu. -O zaman seni ilgilendirmez! [/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş.Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız. Hoca hemen : -Boğazına ateş düştüğü zaman, demiş. [/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]BİR GÜN NASREDDİN HOCA BAHÇEDE NAMAZ KILIYOMUŞ BİR ÇOÇUKDA AĞAÇA ÇIKMIŞ NASREDDİN HOCA DUA EDİYOMUŞ ALLAHIM GÜNAHLARIMI AFFET DEMİŞ ÇOÇUKTA ETMEM DEMİŞ TEKRAR DEMİŞ ALLAHIM SEN GÜNAHLARIMI AFFET DEMİŞ ETMEM DEMİŞ NASREDDİN HOCA ETMEZSEN ETME ZATEN ABDESTİM YOKTU DEMİŞ
[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Akşehirde otururken, Nasrettin Hoca'nın evine dostlarından biri konuk olarak gelmiş.Nasrettin Hoca bu konuğa çeşitli yemekler hazırlatarak ikramlarda bulunmuştu.Tam yatacakları sırada, durmaksızın yemek yiyen bir obur konuk, bir mani söylemeye başlamıştı:
- "Bizim iller, bizim iller, Yatarken üzüm yerler... " Nasrettin Hoca,konuğun ne demek istediğini anlamıştı.Ona bu saatte üzüm ikram etmeyi uygun bulmadığı için, hemen bir karşı mani söyledi: - "Bizde böyle adet yoktur, Saklarlarda güzün yerler... "[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Bir gün Hoca'nın kapısı çalındı. Açıp baktı ki karşısında dilenci kılıklı bir adam.
- Ne istiyorsun? dedi. Adam: - Tanrı misafiriyim. Deyince, Hoca onu hemen elinden tutup, yakındaki camiye götürdü. - Tanrının evi burasıdır dedi! haydi gir, güle güle otur.[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]NASRETTİN HOCA MUZİPLİK YAPICAKMIŞ.EŞEĞİNE TERS BİNMİŞ PAZARDA AĞLIYORMUŞ.GÖRENLER SORMUŞ NE OLDU HOCAM. GÖRMÜYOR MUSUNUZ EŞEĞİMİN BAŞINI KAYBETTİM ONUN İÇİN AĞLIYORUM DEMİŞ.[/B]
|
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Hoca' ya sormuşlar:
- Sabah olunca halkın bir kısmı bir tarafa, bir kısmı diğer tarafa gidiyor, acaba neden? Hoca cevap vermiş: - Hepsi aynı tarafa gitseler dünyanın dengesi bozulur da ondan.[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Hoca rüyasında bir zengin beyin karşısındaydı.Adam ona dokuz altınveriyor, ancak o:
- On olmazsa almam! Diyerek direniyordu. Tam o sırada uyandı. Baktı ki ne bey var ne de para. Hemen gözlerini yumarak avucunu açtı: - Hadi ver dokuza da razıyım.[/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Hoca, komsusu ile agaç gölgesinde oturmus, konusuyorlarmis."- Bak su Allahin isine!", demis, Hoca.- Koca kabak, incecik ota baglanmis. Küçücük elma, koskaca agaca tutunmus! Bu nasil istir?!Tam o sirada daldan bir elma kopmus.Hoca'nin basina düsmüs.Hoca, saskin, ellerini göge kaldirmis:"- Tövbe!, Bir daha isine karismam!", demis.[/B]
|
--->: Çeşitli Fıkralar
Tükürük Şampiyonu
Temel Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gider. Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır. Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer. - Adam: "Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya'dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. -Hans: "Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans'ın suratının ortasına tükürür. -Temel: "Daha acemiyim." der. |
--->: Çeşitli Fıkralar
Doğanın Dengesi
Temel ormanda ağaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun; -Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış; - Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni.. |
--->: Çeşitli Fıkralar
Temel Eczane Açmak İsterse
temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye: - Beyefendi sizde soğan var mı? Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temel'e: -Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat. Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temel'e: -Siz de soğan varmı? demiş... Temel adama 'biz de soğan var ama senin reçeten var mı?'demis.... |
--->: Çeşitli Fıkralar
Temel Londrada
Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, __Ben aşağıdan içki isterken Laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor... __Bana bir fvisku,,,,,yok böyle anlarlar __Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar. __Bana bir bira.... Tamam diyor böyle iyi anlamazlar.... Ve aşağıya iniyor, masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. Barmen bana bir bira. Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor: __Birader sen laz mısın? Temel _uuuy nasıl anladın diyor; _burası resepsiyon da bar karşıda......! |
--->: Çeşitli Fıkralar
Temel Papağan Görürse
Temel şehre inmiş. Bakmış pencere kenarında bir papağan. İçinden: _Allah allah kuşa bak yav....demiş. Tabi bu arada papağan da Temel'in kendisine baktığını görüp: _Ne bakıyorsun hemşerim... demiş. Temel biraz şaşkınlık biraz da saflıkla: _Afedersun hemşerum. Ben seni kus sandiydum. |
--->: Çeşitli Fıkralar
Oruçlu Temel
Dursun Temel'e sormuş - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun? Temal - 100 tane demiş. Dursun - Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ? Cemal - 50 demiş. -Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş. |
--->: Çeşitli Fıkralar
Ormanın Güzelliği
Temel ile Dursun ormanda uyuyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor. Dursun ormanın güzelliğine bak. Dursun: Ağaçlardan göremiyorum ki |
--->: Çeşitli Fıkralar
[B][I][CENTER][COLOR="Magenta"]paylasim icin sagolun yaa
cok güzel fikralar :)[/COLOR][/CENTER][/I][/B] |
-->: Çeşitli Fıkralar
Bu güzel fıkraları bizimle paylaştığın için sağol
|
-->: Çeşitli Fıkralar
[B]Fertelliyim paylaşımın için teşekkürler ;)[/B]
|
--->: Fikra(lar)
> >> Erbakan ölmüş ve cennete gitmiş..
> >> meleklerin karşısında cennetin kapsında dururken arkasında > >> saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş ve sormuş: > >> -'Bu saatler ne böyle?' > >> melekler cevap vermiş: > >> -'Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır. > >> Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder.' > >> Erbakan > >> -'Ooo, peki bu kimin saati?' > >> -'Bu ATATÜRK ün saati.. İbre hiç bir zaman oynamadı, yani hiç > >> yalan söylememiş. > >> -'İnanılmaz' demiş Erbakan. > >> -'Peki bu kimin saati?' > >> melekler cevap vermiş: > >> -'Bu İsmet İnönü'nün saati. İbre iki kez hareket etti, yani İnönü > >> tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi...' > >> En sonunda Erbakan dayanamamış ve sormuş: > >> -'Peki Tayyibin saati nerede??' > >> -'Tayyibin saati Peygamber efendimizin ofisinde, Hz.Muhammed onu vantilatör > > olarak kullanıyor..' |
-->: Fikra(lar)
Bu güzel fıkarları bizlerle paylaştığınız için sağolun
|
--->: Fikra(lar)
[QUOTE=abircan;249429]>
> >> En sonunda Erbakan dayanamamış ve sormuş: > >> -'Peki Tayyibin saati nerede??' > >> -'Tayyibin saati Peygamber efendimizin ofisinde, Hz.Muhammed onu vantilatör > > olarak kullanıyor..'[/QUOTE] Tamam fıra olarak güzel olmuş ancak güzel ve hoş olmayan Hz. Muhammad (s.a.v.) min kullanılması Bu fıkrayı her kim yazmışsa (ilk yazan) Bilmezmi Cennette vantilatöre ihtiyacın olmadığını Hz. Muhammed'de (s.a.v.)Cenette olduğuna göre. |
--->: Fikra(lar)
Deniz Baykal ve cumhurbaşkanlığı süreci hakkında... Fıkra bu ya 27 Nisan sabahı 367 milletvekili oylama için TBMM'ye gitmek üzere evlerinden çıktıktan bir süre sonra ortadan kaybolmuşlar. AK Parti, ANAVATAN ve DYP'lilerden oluşan 367 vekilin ortadan kaybolması Deniz Baykal ve arkadaşlarını çok sevindirirken, Abdullah Gül ve taraftarlarını derin üzüntüye boğmuş...
Türkiye'de büyük bir kaos yaşanırken ve herkes milletvekillerinin akıbetini merak ederken CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın cep telefonu çalmış. Telefonun ucundaki ses Deniz Baykal'a, "Eğer partinin başından istifa ettiğini açıklamazsan, her 5 dakikada bir, bir milletvekilini serbest bırakacağız..." |
--->: Fikra(lar)
Parayı Kim Versin...
Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı aynı trafik kazasında ölmüş. Cenazeleri dualarla, göz yaşlarıyla kaldırılmış. İki üç gün geçmiş, bir de bakmışlar ki Karadenizli, çıkmış mezardan, üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik yaşanmış haliyle,sonra bakmış zombi mombi değil, bayağı kanlı canlı, cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar: -Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün? Anlatmış: - Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer, rüşvet, haksızlık, yolsuzluk... Geri göndermek için 5 bin dolar istediler, bastım parayı geri geldim. - Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi? - Vallahi ben gelirken, Kayserili hâlâ 3.500 dolara olmaz mı, yap bir indirim de ayağımız alışsın! ' diye pazarlık ediyordu. - Ya Diyarbakırlı? - O da 'Ben vermem, Devlet versin! ' diye inat ediyordu |
--->: Fikra(lar)
[QUOTE=fertelliyim;249748]Parayı Kim Versin...
Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı aynı trafik kazasında ölmüş. Cenazeleri dualarla, göz yaşlarıyla kaldırılmış. İki üç gün geçmiş, bir de bakmışlar ki Karadenizli, çıkmış mezardan, üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik yaşanmış haliyle,sonra bakmış zombi mombi değil, bayağı kanlı canlı, cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar: -Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün? [COLOR="Red"]Anlatmış: - Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer, [I][U][B]rüşvet, haksızlık, yolsuzluk...[/B][/U][/I][/COLOR] Geri göndermek için[B][I][U][COLOR="Red"] 5 bin dolar istediler[/COLOR][/U][/I][/B], bastım parayı geri geldim. - Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi? - Vallahi ben gelirken, Kayserili hâlâ 3.500 dolara olmaz mı, yap bir indirim de ayağımız alışsın! ' diye pazarlık ediyordu. - Ya Diyarbakırlı? - O da 'Ben vermem, Devlet versin! ' diye inat ediyordu[/QUOTE] [B]paylasim icin saol ama dalga gecmis gibi....[/B] |
Fikra(lar)
SON YILLARIN EN IYI FIKRASI...
Tayyip ile Bush ilk bulusmalarinda birbirlerine hava atarlar. Bush Tayyip'e 'Bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü 'diriltiriz' der. Tayyip altta kalmaz ve o da; - Bizdeki teknoloji çok farkli, partimizin bütün elemanlari 100 metreyi, 3 saniyede kosmayi beceriyor' der. Türkiye' ye döndügünde Tayyip'i bir düsünce alir. Danismanlarini çagirir, ve attigi palavrayi anlatir; -'Haftaya Bush geliyor, yalanimiz ortaya çikarsa ne yapariz?' diye sorar. Danismanlardan biri hemen cevap verir: -'Onlara ölüyü nasil dirilttigini sordunuz mu?' -'Hayir sormadik.' -'O halde hiç korkmayin Basbakanim, alin Bush'u Anitkabir'e götürün. Atatürk'ü diriltmesini isteyin. Diriltemezse o rezil olur. Yok eger diriltirse, siz zaten 100 metreyi 3 saniyede kosarsiniz!... |
--->: Fikra(lar)
tayyip fıkrası..
Basbakan Erdogan, dış destek aramak için Ingiltere’yi ziyarete gitmis. Ziyareti sirasinda kraliçe tarafindan çay içmeye davet edilen Erdogan, kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne oldugunu sormus. Kraliçe de “Çevremi akilli insanlarla doldurmak!” cevabini vermis. Erdogan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanlarin akilli olup olmadiklarini nasil ayirt ettigini sormus Kraliçe, “Onlara dogru sorulari sorarak ayirt ediyorum.” diye yanitlamis ve “Izin verin göstereyim.” demis. Kraliçe hemen Tony Blair’i aramis ve “Sayin Basbakan, lütfen bu soruya cevap verin: Annenizin bir çocugu var, babanizin bir çocugu var ve bu çocuk sizin ne kiz, ne de erkek kardesiniz. Kimdir bu?”diye sormus. Tony Blair: “Bu benim majesteleri!” diye yanitlamis. Kraliçe: Dogru.Tesekkürler,iyi çalismalar Blair.” demis ve Erdogan’a dönerek: “Gördünüz mü Sayin Erdogan?”Evet majesteleri, çok tesekkür ederim, bu metodunuzu kesinlikle kullanacagim.” diyerek oradan ayrilmis. Yurda dönüsünde hemen Unakitan’i yanina çagiran Erdogan “Kemal Abi Unakitan: “Tabii efendim, nedir?” Erdogan: “Annenizin bir çocugu var, babanizin bir çocugu var ve bu çocuk sizin ne kiz, ne de erkek kardesiniz. Kimdir bu?” Unakitan saga bakmis, sola bakmis düsünmüs, tasinmis ve en sonunda: Efendim bunu biraz düsünüp sonra size cevap versem?”demis. Erdogan kabul etmis ve Unakitan oradan ayrilmis. Vakit kaybetmeden Bakanlar Kurulunu toplantiya çagirmis. Saatlerce bu soru üzerinde düsünmüsler, ama bir cevap bulamamislar. En sonunda Kemal Unakitan,Kemal Dervis’i aramis ve durumu açikladiktan sonra: “Annenizin bir çocugu var, babanizin bir çocugu var ve bu çocuk sizin ne kiz, ne de erkek kardesiniz. Kimdir bu?” Dervis: “Bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim!” diye yanitlamis. Cevabi alan Unakitan hemen Tayyip’i arayarak: Cevabi buldum efendim, kim oldugunu biliyorum, “Sayin Kemal Dervis” demis. Tayyip büyük bir hayal kirikligiyla cevap vermis: “Yanlış cevap Kemal Abi, dogru cevap “Tony Blair” idi.”. |
-->: Fikra(lar)
pardon ama syn r.tayyip erdoğan sizin babanızın oğlumu!
hitap şekliniz yalnış bence. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına bu şekilde hitap edemezsiniz! |
--->: Fikra(lar)
Bush,putin ve tayyip oturup sohpet ederken birden karşılarına şeytan çıkar.bush hemen atılır:
biz dünyaya ne zaman hakim olacaz.şeytan:bi 50 yıl sonra .bush başlar ağlamaya ben o günleri göremiyeceğim diye.putin de aynı soruyu sorar. şeytan:sizde bir 100 yıl sonra.putin de ağlar o günleri göremeyeceği için.tayyip'in sorusu da farksızdır.bu sorudan sonra şeytan ağlamaya başlar.tayyip sorar niçin ağlıyorsunuz? diye.şeytan :ah o günleri bende göremeyeceğim. |
-->: Fikra(lar)
Evet, farklı düşünceler olabilir. Değişik görüşler savunulabilir.
Ama her farklı düşüncede, asgari bazı ilkelere de saygı göstermek gerekir. Bir şeyi savunurken, kendimizi rezil etmemeliyiz. Temel ilkelere ters beyanlardan kaçınmamız gerekir. Sayın Deniz Baykal'ın bugün düştüğü durum, "Türbana özgürlük verilmesin" diye yaptığı açıklamalar, kendisinin tüm siyasi ömrünü rezil eden bir noktaya geldi dayandı. Bir konuşmada, küçük bir yanlışlık, bir-iki maddi hata olabilir. Ama ben sıralayayım, siz de karar verin, bu kadar tezat dolu, gerçeklerle uyuşmayan bir konuşma, Türkiye'yi yönetmeye aday bir siyasi partinin genel başkanına yakışıyor mu? "Anayasa yapmak için değil, uygulamak için seçildik." Gafa bakın siz.. Sayın Baykal, 22 Temmuz seçimlerinde, milletten Anayasa yapmak için değil, darbeci 5 generalin kendi kafalarına göre yaptıkları Anayasa'yı harfiyyen uygulamak için oy istemiş! Yapmayın sayın Baykal.. Bu kadar küçük düşürmeyin kendinizi.. Bu kadar gülünç olmayın. Bir konuda düşüncelerinizi açıklarken, birazcık özeleştiride bulunun.. Milletvekili seçiminde verilen oyların anlamı nedir? Yasama organını oluşturacak milletvekillerinin belirlenmesi. Peki milletvekillerinin görevi nedir? Belli çoğunluğu elde ederlerse Anayasa'yı değiştirmek, yine belli bir çoğunluğu elde ettiklerinde kanunları değiştirmek, yenilerini yapmak.. Baykal ne diyor? "Biz Anayasa'yı değiştirmek için seçilmedik!" O zaman senin Anayasa'dan da haberin yok sayın Baykal. Anayasa'daki, Anayasa'nın değiştirilmesi ile ilgili maddelerden de haberin yok! Nasıl hukukçu oldun, nasıl milletvekili oldun, anlamak mümkün değil. Alın bir gaf daha: "Milletvekilleri Anayasa'yı korumak için yemin ettiler.. Mevcut Anayasa'yı yok sayıp yeni bir Anayasa yapılması öngörülmemiştir." Sayın Baykal, bu cümleleri gerçekten siz mi söylüyorsunuz? Anayasa'nın onlarca maddesinin değiştirildiğini bile bile, Anayasa değişikliğini şimdi "Anayasa'yı koruma yeminine aykırı" mı buluyorsunuz gerçekten? Anayasa'nın kendisinde yazılı, Anayasa'nın nasıl değiştirileceği.. Milletvekilleri de, o maddeyi de bilerek ettiler yeminlerini. Ve şimdi de, Anayasa'da yazılı şekilde olduğu gibi değiştiriliyor Anayasa.. O zaman sorun ne? Bir gaf daha: "Anayasa yeniden yapılamaz mı? Elbette yapılır. Düşmanı atarsın, devleti yeniden kurarsın. Bayrağı dikersin. Parayı bastırırsın. Yapanlar yapmış... İhtilali yaparsın. İdamı göze alırsın... Anayasa toptan yenilenir." Baykal, ihtilalcilere, idamı göze alarak darbe yapanlara Anayasa yapma hakkı veriyor... Darbeciye verdiği hakkı, milletin temsilcilerine vermiyor! Bu nasıl bir demokrasi anlayışı? Bu nasıl bir hukuk devleti anlayışı? İdamlık suç işleyen adamı, milletvekillerinden üstün gören kafa, hangi yüzle siyaset yapıyor? Bugünden sonra hangi yüzle yapacak? Gerçekten hayret etmemek elde değil. Açıkça soruyorum sayın Baykal'a: "Şu an savunduğun ve değiştirilmemesini önerdiğin Anayasa'yı, ihtilal yaparak, idamı göze alan 5 general yapmadı mı?" Buyur söyle sayınBaykal, 5 generalin ihtilal ile yaptığı Anayasa'ya sarılıp duruyorsun da, seçimlerde milletten oy alarak yasama organına gelmiş olan milletvekillerine, darbecilerin yaptığı Anayasa'yı değiştirme hakkını niçin vermiyorsun? Sen darbecilere alkış tutuyorsun da, niçin milletin seçtiği Meclis'te oturuyorsun? Baykal'dan bir gaf daha: "Anayasa ile ilgili değişiklik ihtiyacı hissedilebilir. Belli konular için düzenleme yapılabilir. Yaygın, kısmen değişiklik ihtiyacı hissedilebilir ama 85 yıl sonra Anayasa'nın tamamını bir kenara atıp, dünyada bir ülkenin yeniden yazma ihtiyacı içine girdiğinin pek fazla örneği yoktur." Neresini düzeltelim bu cümledekilerin? Hem "Kısmi olarak Anayasa değişikliği olabilir" diyor, hem de Anayasa'nın iki maddesinde yapılmak istenen değişikliğe bile karşı çıkıyor. Kafası hepten bozulmuş olmalı ki, gündemin ne olduğunu karıştırıp, Anayasa'nın tümünün değiştirilmek istendiğini sanıyor! Daha da ilginci, mevcut Anayasa'nın 85 yıl önce yapıldığını sanıyor! Uyan Baykal uyan. Bu Anayasa, 1921 Anayasası değil. Darbecilerin 1982'de yaptığı Anayasa! Uyan da, millet nezdinde daha fazla utanılacak durumlara düşme! Ali İhsan KARAHASANOĞLU VAKİT |
--->: Fikra(lar)
bu ne yha başka dalga geçecek adam mı bulamadınız.
|
--->: Fikra(lar)
[QUOTE=abircan;250405]Bush,putin ve tayyip oturup sohpet ederken birden karşılarına şeytan çıkar.bush hemen atılır:
biz dünyaya ne zaman hakim olacaz.şeytan:bi 50 yıl sonra .bush başlar ağlamaya ben o günleri göremiyeceğim diye.putin de aynı soruyu sorar. şeytan:sizde bir 100 yıl sonra.putin de ağlar o günleri göremeyeceği için.tayyip'in sorusu da farksızdır.bu sorudan sonra şeytan ağlamaya başlar.tayyip sorar niçin ağlıyorsunuz? diye.şeytan :ah o günleri bende göremeyeceğim.[/QUOTE] iLAHİ ABİRCAN ŞEYTAN BILE BU ANLATTIĞIN FIKRAYA GULER.. UMARIM O FIKRAYI HATIRLAMIŞINDIR:))))) NEYSE ANLAYAN ANLADI :)) |
--->: Fikra(lar)
sayyın kardeşim ordan burdan toplama t c başbakanınıda içine katarak fıkralar saygı seviyesini aşar sizin bu yazdıklarınız medeni insanla bagdaşmıyor
şimdi bir iki fıkrada sizin çok begendiginiz genel başkanlarada isimleriyle beraber uyarlasak nasıl olur hoşunuza gider mi ama biz medeni insanlarız yakışmaz tabiki sizede yakışmaz saygılar yigido abi |
--->: Fikra(lar)
Yaşasın,tarihimizde ilk defa bir başbakanımıza,saygı duyulmasını,gerktiğini duydum,
Ahh ahhh,demokrasi=siyaset=dinsizlik.... söyleminin geldiği nokta gözlerimi yaşarttı... |
--->: Fikra(lar)
Başbakan Tayyip Erdoğan berbere saç traşı olmaya gider.
Oturur koltuğa berber hazırlığını yapar başlar traş etmeye. Berber: -Sayın başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz? Başbakan hiç duymazlıktan gelir.Bir süre sessizlik olur.Aradan 5 Dakika geçmez berber yine: -Sayın başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz? Başbakan yine içinden ya sabır der susar,yine bir sessizlik...Aradan yine bir 5 dakika geçer. Berber: -Sayın başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz? Başbakan: Sana ne lan laiklikten sen traşına baksana!!!! Berber: -Kızmayın sayın başbakanım. Laiklik deyince saçlarınız diken diken oluyor,o zaman daha rahat kesiyorum saçlarınızıda....;) |
--->: Fikra(lar)
[B]çok iğrenç fıkralar....... :mad:
Saygı adına hiçbirşey kalmamış ülkemizde maalesef...[/B] |
--->: Fikra(lar)
gecin bakalim dalganizi siznende bi dalga gecen olur elbet
|
| WEZ Format +2. ?uan Saat: 09:24. |
Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.