Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Hertelden (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=17)
-   -   Günün fıkrası (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=30235)

rüzgar79 12.03.2010 11:32

Cevap: Keloğlan Denizler Padişahına Karşı
 
[QUOTE=Serdar Yıldırım;531865][SIZE="2"][B]Bir Keloğlan varmış. Bu Keloğlan'ın saçı yokmuş ama aklı çokmuş. Herkesle fikir yarıştırmayı sever, bunu bir oyun haline getirirmiş. Kendi köyü Alaca, komşu köyler Bulaca, Kulaca ve Suluca'da yapılan düğünlere davet edilir ve akıl-fikir yarışmalarında ilk sırayı kimselere bırakmazmış. Mümkün mü Keloğlan'la akıl-fikir yarıştırmak? Keloğlan sorusunu sordu muydu yarışmacılar dilsiz kesilirmiş.

Bulutlar yere inse, yer göğe çıksa, insanlar hangi katta bulunurlar?
Yanan bir ateşin dumanı görünmese bunu kim anlar?
Eller ayaklarla yer değiştirse yürümek nasıl olurdu?

Asıl adı İbrahim olan Keloğlan, zekasının çokluğuyla her zaman öğünen denizler padişahı ile akıl-fikir yarıştırmak için, yola çıkmış.
Keloğlan yolda iki adama rastlamış. Adamlar, hararetli bir şekilde tartışmaktaymış. Keloğlan bir süre adamların tartışmasını izledikten sonra, araya girmiş:

“ Durun ağalar, etmeyin, eylemeyin. Şu koca dünyada, bu dağ başında neyi paylaşamazsınız? “

Keloğlan’ın araya girmesiyle adamlar sakinleşmiş. Adamlardan biri, Keloğlan’a sormuş:

“ Arkadaş, nerelisin, adın ne? “

Keloğlan:

“ Şu dağın ardında kalan Alaca köyündenim. Herkes, bana Keloğlan der. Söyleyin bakalım ağalar, nereden gelir, nereye gidersiniz? Adınız nedir, bir öğrenelim. “

Adamlardan biri:

“ Keloğlan adını duymuşluğum vardı. Benim adım Hacivat, kardeşliğimin adı Karagöz’dür. “

“ Vay, Hacivat ve Karagöz!.. Ben de sizin adınızı duymuştum. Nükteli konuşmalarınızla etrafınızdakileri güldürürmüşsünüz “ diyen Keloğlan, iki ayrılmaz dostla kucaklaşmış.

Daha sonra Karagöz sormuş:

“ Keloğlan, sen köyünden çok uzaktasın. Nereye böyle? “

Bunun üzerine Keloğlan, olanı-biteni anlatmış ve sonunda, denizler padişahı ile akıl-fikir yarıştırmak için yola çıktığını söylemiş.
Keloğlan sözlerini tamamladıktan sonra Hacivat karşısına dikilmiş:

“ Be Keloğlan, sende hiç akıl yok mudur? Denizler padişahını ben de bilirim. Akıl-fikir yarışında beni yeneni altına boğarım der ama kimseye beni yendin, al bir çuval altını demedi, kimseyi altına boğmadı. O’nun boğdurması başka türlü. Cellâtlarının eline düşenin vay haline. “

Karagöz’ün de kızgınlıkta Hacivat’tan aşağı kalır yanı yokmuş:

“ Bre kellerin padişahı.. Biz Hacivat’la ikimiz senin emrindeyiz. Yeter ki, o kötü fikrinden vazgeç. Bak yirminde varsın, yoksun. Hayatının baharındasın. Gel gitme. “

Karagöz ile Hacivat uzun süre dil dökmüşler fakat Keloğlan’ı vazgeçirmek ne mümkün? Rüzgâr diyormuş da fırtına demiyormuş. Hayalin gerçeğe, masalın efsaneye karıştığı bir anlık zaman diliminde aniden Hacivat’ın yüz hatları gerilmiş, kaşları çatılmış ve konuşmaya başlamış:

“ Bak Keloğlan, hiç kimse kazanma ihtimalinin sıfır olduğu bir şans oyununa parasını, bir ölüm oyununa hayatını koymaz. Karagöz’le beni az buçuk tanıdın. Yalan nedir bilmeyiz, doğruluktan şaşmayız, sırrını sırrımız bilir, kimselere açmayız. Hayatını ortaya koyduğuna göre, bu Denizler Padişahı senin tanıdık veya akrabana mı bir zarar verdi? “

Hacivat’ın kararlı konuşması üzerine, çocukluğundan beri beynini kemiren sırrı, Keloğlan gözyaşları içinde anlatmaya başlamış:

“ Anam anlattıydı. Babamın adı Mehmet’miş. Köylüymüş ama çok zekiymiş. Ben küçük bir çocukken, babamın çok zeki olduğunu duyan denizler padişahı babamı sarayına akıl–fikir yarıştırmak için, davet etmiş. Gidiş o gidiş. Babamın kendinden daha akıllı olduğunu gören zalim, babamı boğdurtmuş. Ben şimdi gidip de, o zalimden babamın intikamını almaz mıyım? Bir de şöyle bir durum var. Dikkat ettim, halk arasındaki konuşmalarda padişah, kral, imparator, şah, sultan diyorlar, o kadar zalimler var ki aralarında. Zindanlar haksız yere işkence gören, karanlık ve nemli taş odalarda ömür törpüleyen insanlarla dolu. Olur mu böyle şey? Padişahın biri, ordusunu toplayıp, kendi halinde yaşayan, iyi insanlarla dolu bir ülkeye saldırıyor, yüzlerce, binlerce insanın ölümüne sebep oluyor. Sonra ne oluyor, ülkesine yeni topraklar kattı, topraklarını genişletti. Böyleleri büyük padişah, büyük kral namıyla anılıyor. Kızıl saçlı, kızıl sakallı bir korsan olan denizler padişahı da gelecekte büyük padişah olarak anılacaksa yazıklar olsun. “

Bunun üzerine Hacivat: “ Dediğin doğru, Keloğlan. Benim de dikkatimi çeker bu durum. Şu el yazması kitaplar. Yüzyıllar öncesinden kalanlar var. Tarih kitaplarında hep savaşlar var. Tarih, savaş demek olmamalı. Tarih kitaplarından savaşı çıkarın, geriye Karagöz ile Hacivat kalır. Öyle değil mi Karagöz’üm? “

Karagöz: “ Sen ne diyorsun, Hacivat? Bir savaşı sevmeyiz. İnsanlar neden bizi tarih kitaplarına yazsınlar. “

Onların aralarındaki bu konuşma su gibi akıp gitmiş. Daha neler konuşmuşlar, neler. Özellikle babasından bahsederken, Keloğlan’ın, yıllardır için için yana bir volkanken aniden patlaması, yüzyıllardır süregelen bir yanlışı doğruluyor nitelikte miymiş? Düşüncede bütünlük sağlamak, aralarında fikir birlikteliği kurmalarına neden olacak, Keloğlan’ın yanına Karagöz ile Hacivat’ı katacak, yakındaki bir çiftlik sahibi onlara üç at satacak, fazla eğlenmeden yola çıkılacak, aradan günler, haftalar geçecek, denizler padişahının ülkesine giriş yapılacak, deniz kenarında, sarp kayalıklar üstündeki zalimin sarayına varılacak ve hoş geldin, beş gittin huzura çıkılacakmış.

Artık Keloğlan, denizler padişahının huzurunda, Karagöz ile Hacivat salonun bir köşesinde seyirciler arasındaymış. Biraz sonra denizler padişahının davudi sesi salonda yankılanmaya başlamış:

“ Benimle akıl–fikir yarıştırmak için, gelen sen misin? Adın Keloğlan’mış. Saçı yok olanın aklı da yok derlerdi de inanmazdım. Aklın olsa, şu kadarcık halinle, benim gibi heybetli bir padişahın karşısına çıkar mıydın? “

Bu soruya Keloğlan şu cevabı vermiş: “ Padişahım, saçım yoktur ama aklım çoktur. Şu kadarcık değil de, bu kadarcık olsaydım, bu salona sığmaz, dışarı taşardım. “

Denizler padişahı, Keloğlan’dan böyle bir cevap beklemediği için, sağına, soluna bakınmış. Salondaki bütün başlar öne eğilmiş. Keloğlan ise, dimdik karşısında duruyormuş. Başı dik, alnı açıkmış. Cesurmuş. Sorulacak her soruya karşılık verebilecek gibi görünüyormuş. Denizler padişahı kaşlarını çatıp, Keloğlan’a doğru sert bir bakış fırlatmış. Keloğlan oralı olmamış.

Bunun üzerine denizler padişahı ayağa fırlarken, bağırmış: “ Rezil herif, hemen diz çök karşımda. “

“ Padişahım, olur mu? Bu bir yarışma. Benim işime karışma. Şartlar eşit olacak ki, tadı çıksın; Keloğlan’ın kel başında saç çıksın. Hem sen şimdi padişahlığı boş ver, bir soru sorayım da bana akıl ver. Bu elimde yok, bu elimde de yok. Ellerimde yok olan şeyin adı nedir? “

“ Bre densiz, bu ne biçim sorudur? Cellâtlar, alın bunu başımdan, koparın gövdesini başından. “

İki cellât gelmiş ve Keloğlan’ı kaptıkları gibi sarayın yer altı katlarında bulunan zindana götürmüşler.
Gece yarısı Karagöz ile Hacivat zindana inmiş ve Hacivat uzaktan akrabası zindancıbaşıyla görüşmüş. Keloğlan'ı salıvermesini, bu durumun kimse tarafından bilinmeyeceğini söylemiş. Hacivat'ın ricası ve verdiği on altın üzerine zindancıbaşı, Keloğlan ile Karagöz ve Hacivat'ı gizli bir geçitten saray dışına çıkarmış.

Zindancıbaşı: " Bak Keloğlan, yirmi yıldır bu zindandayım. Padişahıma isyan eden, karşı çıkan, düşman olan, boyun eğmeyen yüzlerce insanın hayatına son verdim. Şimdiye kadar bir kişi bile, bu zindandan sağ kurtulamadı. Hacivat'ın hatırına seni bırakıyorum. Eğer ki, bir daha bu zindana gelirsen, vay haline! Bir Hacivat değil, bin Hacivat gelse seni kurtaramaz, dedikten sonra, Keloğlan'ın ensesine öyle sert bir tokat vurmuş ki, onu toza, toprağa bulamış.

Zindancıbaşı gittikten sonra, Karagöz ile Hacivat, Keloğlan'ı kucakladıkları gibi oradan kaçırmışlar. Keloğlan günlerce ölümle cebelleşmiş. Gitmiş, gitmiş, gelmiş. Sonradan Keloğlan biraz kendine gelince sormuş: " Ne oldu? Neredeyim ben? "

Bunun üzerine Hacivat: " Dağda, bayırdayız, Keloğlan. Tam altı gündür kendini bilmeden yattın. Terledin, durdun. Zindancıbaşı gitmene izin verdi. "

Keloğlan: " Of, ensem! Ne biçim zindancıbaşıymış o. Enseme öyle bir tokat vurdu ki, tarifi imkansız. Sanki öldürmek için vurdu. "

Hacivat: " Tabi öldürmek için vurdu. Seni bıraktığını denizler padişahı bir duyarsa, zindancıbaşını en yüksek direğe astırır. Artık akıllan Keloğlan, babanın intikamını aldın. Bunu böyle kabul et. Denizler padişahının ülkesini terk et. Var git köyüne, evine. Kur düzenini rahat et. "

Daha sonra kendine gelen ve iyileşen Keloğlan'ı, Alaca Köyü'nün yakınlarına kadar getirmişler. Keloğlan'dan bir daha denizler padişahıyla uğraşmayacağı sözünü alan Karagöz ile Hacivat, Bursa'ya dönmüş.

Yazan: Serdar Yıldırım [/B][/SIZE][/QUOTE]

iyide bu fikra degilki masal güzel olmus ginede sagolasin

Salim58 20.03.2010 18:02

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][COLOR="DarkRed"]Gelin Kaynana

[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img160.imageshack.us/img160/4210/tanzen001.gif[/img][/url]

"Evde çıktı iki meydan savaşı,
Biri bitti, biri bitti bitecek.
Gelinle kaynana tuttu güreşi,
Biri yattı, biri yattı yatacak.


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img93.imageshack.us/img93/4481/tanz4.gif[/img][/url]


Ben de duyamadım sözün başını,
Gıcırdattı anam sıktı dişini,
Yerden kalkmayan o eğri kaşını,
Biri çattı, biri çattı çatacak.


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img93.imageshack.us/img93/4481/tanz4.gif[/img][/url]


Havayı sarınca savaş kokusu,
Başladı hanımın kuru sıkısı.
Denizli horozu gibi ikisi,
Biri öttü, biri öttü ötecek


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img261.imageshack.us/img261/5791/aaf594ae61826e42a17a22b.jpg[/img][/url]


Aracının dayak yemek kaderi,
Ara yere saldık yine pederi,
Garibi ortada ileri, geri,
Biri itti, biri itti itecek.

[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img93.imageshack.us/img93/4481/tanz4.gif[/img][/url]


Çekilmiyor bunların gayri kahiri,
Terk eylesem derim köyü, şehiri,
Gizlice yemeğe fare zehiri,
Biri kattı, biri kattı katacak.


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img93.imageshack.us/img93/4481/tanz4.gif[/img][/url]

Ben giderim odun ile kömüre,
İkisi de bakmaz aşa, hamura,
İtişe kakışa varıp çamura,
Biri battı, biri battı batacak.


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img93.imageshack.us/img93/4481/tanz4.gif[/img][/url]


Kim demiş hanımın gözleri şaşı,
Üç yerden yarıldı anamın başı,
Gördünüz attığı son iki taşı,
Biri tuttu, biri tuttu tutacak.


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img151.imageshack.us/img151/6441/beatnik.gif[/img][/url]


Adım 112, ben de attım havamı,
Zor aldım elinden bakır tavamı,
Karakolda biter maçın devamı,
Biri gitti, biri gitti gidecek."[/COLOR][/B]

kimene58 30.04.2010 17:45

Cevap: Günün fıkrası
 
[B] Genç kız, sevgilisine telefon açmış...
- 'Tankut,' demiş, 'seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum. Ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. Seni annem-babamla tanıştırayım. Sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yaparız '
Tankut ömründe hiçbir kızla yan yana gelmemiş , toy bir delikanlı...
Bir e...czaneye gitmiş... Babacan eczacıya;
'Bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım' demiş,
'Bu yüzden iyisinden bir kutu gerekenden istiyorum...
' Babacan eczacı gerekeni vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş...
Tankut hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış...
Genç kız kapıyı açmış. Tankut'u doğrudan yemeğe almış...
Delikanlı çok mahçup biçimde masaya oturmuş. Kızın ana-babasının yüzüne şöyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş...
Başlamış dua etmeye... Ancak dua bir türlü bitmiyor...
Kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
- 'Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Tankut,' demiş...
Tankut adeta inlemiş:
- 'Ben de babanın eczacı olduğunu![/B]

ömer yalcin 30.04.2010 17:59

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][COLOR=Red]harika fikralar elinize saglik..[/COLOR][/B]

kimene58 01.05.2010 11:05

Cevap: Günün fıkrası
 
Tilki ormanda nefes nefese kosuyormus. Karsisina cikan kaplumbaga:

-'Tilki kardes ne bu telas?'

-'Ormana maliyeciler gelmis' demis tilki. 'simdi bir bakarlar bende kurk, hanimda kurk, cocuklarda kurk, dunyanin vergisini yazarlar....'

Bunu duyan kaplumbaga telasla yurumeye baslamis.

Onu telasli goren leylek:

-'Hayrola kaplumbaga kardes ne bu telas?' diye sormus.

-'Maliyeciler ormanda' demis kaplumbaga. 'Bende ev, hanimda ev, cocuklarda ev, yakalanirsak dunya vergi alirlar.'

Leylek de hemen ucusa gecmis. Agaclarin uzerinden maymun seslenmis:

-'Leylek kardes, ne is? Bu ne acele?'

-'Vergi memurlari herkese ceza yaziyormus. Bende yazlik, hanimda yazlik, cocuklarda yazlik, vergi borcundan batariz...'

Maymun bunu duyar duymaz kosarak agactan agaca atlamaya baslamis. Sonra birden durmuş ve kendi keniden sormuş ;Ben Neden ve kimden kaciyorumki? diye.

- 'Benim kicim acik, hanimin kici acik, cocuklarin kici acik...Alacak bir sey bulamayacaklarına göre

kimene58 03.05.2010 09:31

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Osmanlının balkanlara dogru yeni yeni yayılmaya basladığı dönemde,
Yeniçeriler Balkanlarin iç kısımlarına dogru yavaş yavaş ilerken Balkan halkının
Osmanlı hakkındaki düşünceleri ve korkuları değişip evlerinden dişarıya çıkmaya
başlıyorlar.
Ozamana kadar böyle cengaverler görmemis olan halkın dikkatini
en çok yeniçerilerin göğüs kılları çekiyor ve bir yeniçeri ile halktan bir bayan
arasında şöyle bir diyalog geçiyor :
- Hiç böyle göğüs kılları görmemiştim bir tane hatıra olarak alabilirmiyim?
Yeniçeri :
- Vitrini bozma bacım depodan verelim!..[/B]

Salim58 03.05.2010 15:31

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Maç Bileti[/B]

[COLOR="Black"][FONT="Arial"]Hafta içi Temel le Dursun hafta sonu maça gitmek için anlaşır.
Temel
- Sen biletleri al gel ben sana parasını veririm
der.
Hafta sonu olur Dursun yüzü asık gelir bu arada da Temel ilk kez gideceği bir futbol maçı için heyecanlıdır. Temel Dursunu yüzü asık görünce sorar;
- Noldu Dursun
der.
Dursun
- Bi tane alabildim bu da şansa bilet kalmamış
der. Temel
- Şimdi nolucak
derken
Dursun
- Kura çekicez kim çıkarsa maça o gidecek maçtan dönünce de diğerimize maçı anlatıcak
der.
Kura çekerler ve Temel çıkar. Temel maça gitmiş gelmiştir.
Dursun
- Hadi anlat bakalım maçta noldu
der ve
Temel başlar ;
- Kısacık donları giyiyler kabaği ortaya koyiler tepiniyiler tepiniyiler kabak pazar torbasına girince gol gol diye bağriyiler demiş..... [/FONT][/COLOR]

tulina 03.05.2010 16:31

Cevap: Günün fıkrası
 
Cesaret

Ögretmen ögrencilere sordu :
- Cesaret nedir?
Ögrencilerden birisi parmak kaldiriyordu. Ögretmen cevaplamasini istedi,
- Bir seyi bilmedigi halde, biliyormus gibi yapip, parmak kaldirmaya denir
ögretmenim...

GÖVDELİ 03.05.2010 17:14

Cevap: Günün fıkrası
 
temel dursun uçağa binmişler
temel çok korkuyomuş durmadan:
-ya bu uçak ikizkulelere çarparsa ya kafalama düşersek ya bi uçağa çarparsak demiş dursun da dayanamayıp:
-öf be temel sabahtan beri başımun etini yedun durdun da bak temelcum gerekirse en cüvenilir
ulaşım aracu uçaktur da demiş temelde:
-allah allah mademçi uçak en iyi araçtur yollarda niye araba kullanayiruk demiş

kimene58 04.05.2010 10:29

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Zeki Öğrenci:
Din dersinde öğretmen yeni başladığı sınıfında öğrenciyi kaldırmış...
- Adın ne senin evladım
- Kevser öğretmenim
- Ne güzel isim,Oku bakalım kevser suresini
- Öğrenci sureyi ezbere okumuş
- Aferin evladım, ağzına sağlık
- Senin adın ne evladım
- Fatih öğretmenim
- Çok güzel isim, Oku bakalım fatiha suresini demiş,
- Öğrenci ezbere okumuş
- Aferin evladım, ağzına sağlık..
-Öğretmen birde bakmış, bir çocuk masanın altına saklanmaya çalışıyor..
- Evladım kalk bakayım, adın ne senin demiş
- Yasin öğretmenim, ama arkadaşlar bana kısaca Süphaneke derler :)[/B]

Salim58 04.05.2010 14:13

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Amin evlatlarım [/B]

[COLOR="Black"][FONT="Arial"]Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken
'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir
papağandan geldiğini görürler.

Bunun uzerine Iraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın
geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.

Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü
papağan kuşunu çok sevmektedir. Derken aklına cami imamlarının papağanı
gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve 'Hocam eğer
sakıncası yoksa papağanları değişelim'der Hoca kabul eder ve değişim
gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler
ve kızarak :'biz sana bunu yok edeceksin demedikmi? '
Amca bu papağan o değil desede inandıramaz.
Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup
olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:
'Kahrosun Amerika!!
ses çıkmyınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!

papağan dile gelir
-Amin evlatlarım.....)))[/FONT][/COLOR]

kimene58 05.05.2010 11:43

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Temel birkaç günlüğüne geldiği İstanbul’da Sultanahmet Camii’nin minarelerini seyrederken yanına düzgün kılıklı biri gelmiş,
“Muhteşem değil mi” diye söylenmiş...
Temel de “Evet, çok güzel... Nasıl yapmışlar, anlayamadım” diye cevap vermiş...
Adam Temel’in saf, temiz biri olduğunu çoktan anlamış...
“Basit, tohumu var, ekersin, biter... Ama oldukça pahalı” demiş...
Temel hemen fiyatını sormuş, sıkı bir pazarlıktan sonra bir miktar satın almış...
Köyüne döner dönmez tohumları ekmiş ve beklemiş...
Gel gör ki lahanaya benzer bir şeyden başka ortalıkta boy gösteren yokmuş...
Sonunda Temel toprağı kazıp incelemeye karar vermiş, lahanamsı bitkinin dibindeki havucu görünce dövünmüş;
“-Tüh be... Yazıklar olsun bana, tohumu ters ekmişim...”[/B]

Kardelencicegi 15.05.2010 21:14

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][COLOR="Red"]Ördek Yüzüyordu

Karadenize yeni gelen biri kahvedeki Temele sormuş
- Şu yandaki dere derin midir arabayla geçebilirmiyim demiş.
Temelde
- Geçepilirsin
demiş.
Adam dereden canını zor kurtararak kahveye gelmiş Temele patlamış
- Hani bu dere derin değildi arabam battı ben zor kutuldum
demiş. Bizim Temelda
- Haçen daha demin pir ördek geçmişti onun peline kadar çeliyordu bu dere
demiş.....


[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img510.imageshack.us/img510/4800/83944062ga3.gif[/img][/url][/COLOR][/B]

Salim58 15.05.2010 21:22

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Ölü Adam
3 Arkadaş yolda yürürlerken kestirme bir yol bulmuşlar.Bu kestirme yol mezarlıktan geçiyormuş.3 arkadaş mezarlıktan yürürken tak tak sesleri duymuş.
Hayalet olduğunu düşünen bu 3 arkadaş titreye titreye ilerlemeye devam etmiş.Biraz daha yürüdükten sonra ileri de bir taşa elindeki çekiçle vuran yaşlı bir adam görmüşler.Adamın yanına gelip:
- Amca ne yapıyorsun.Korkuttun bizleri.
Adam:
- Adımı yanlış yazmışlar da.
[/B]

Kardelencicegi 15.05.2010 21:25

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][I][COLOR="DarkRed"]CEZA

Temel Almanya da polis memuruymuş.
Birgün bisiklete binen bir papaz kırmızı ışıkta geçmiş
Temel papaza
- Kırmızı ışıkta geçtiniz size ceza keseceğim
demiş.
Papaz
- Sen ne diyorsun benim sağ kolumda isa sol kolumda meryem var demiş.
Temel
- Ya demek bisiklete üç kişi binmişsiniz ha size daha fazla ceza kesmek zorundayım
demiş.





[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img510.imageshack.us/img510/4800/83944062ga3.gif[/img][/url][/COLOR][/B][/COLOR][/I][/B]

Kardelencicegi 12.08.2010 07:10

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][I][COLOR="DarkRed"] Leyla ile Mecnun


Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş:

- Pize içi pilet lütfen.

- Leyla ile Mecnun için mi?

- Hayir Fadime'yle penum için.



[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img510.imageshack.us/img510/4800/83944062ga3.gif[/img][/url][/COLOR][/I][/B]

doğan bulut58 12.08.2010 07:20

Cevap: Günün fıkrası
 
GÜNÜN FIKRASI

ALİ BABASINA SORMUŞ:
- BABA BEN NASIL DÜNYAYA GELDİM?
-GECE ANNENLE YATMAYA GİTTİĞİMİZDE YATAĞIN ÇEVRESİNE ŞEKER KOYDUK.SABAH KALKTIĞIMIZDA SEN GELMİŞTİN.BU FİKİR ALİ'NİN İLGİSİNİ ÇEKMİŞ VE DENEMEYE KARAR VERMİŞ.YATARKEN YATAĞININ ÇEVRESİNE ŞEKER KOYMUŞ.SABAH BÜTÜN KARINCA, BÖCEKLER, VS. YATAĞIN ÇEVRESİNDEYMİŞ.
ALİ:
- ULAN DEMİŞ, ŞİMDİ SİZE ELİMİN TERSİYLE BİR KORUM.AMA BABA YÜREĞİ....

Kardelencicegi 14.08.2010 09:51

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][I][COLOR="Red"]BEŞ DAKİKA..
İki sarhoş mezarlıkta içiyorlarmış,o sırada bir cenaze alayı gelmiş.
Sarhoşlardan biri,ben bir bakayım kimmiş diye cenaze
sahiplerinin yanına gelmiş...
"Başınız sağolsun ,hayrola arkadaş neden öldü acaba?"
Cenaze sahibi;
"Sorma kardeş,mevtamız çok içerdi alkol yüzünden öldü."
Buna canı sıkılan sarhoş arkadaşının yanına gelmiş ve ;
"Artık içmeyelim ya,baksana adam alkolden ölmüş." demiş.
Beş dakika sonra bir cenaze daha gelmiş mezarlığa.
Aynı sarhoş merakla cenaze sahibine sormuş;
"Bu da mı alkolden öldü?"
Cenaze sahibi;
"Hayır rahmetli sağlığında hiç içmezdi,üstelik alkolden nefret ederdi."
Sarhoş koşa koşa ,arkadaşının yanına gelmiş ve sevinçle;
"Hadi içelim arkadaşım,içenle içmeyenin arasında beş dakika var...."



[url=http://www.imagehosting.com/][img]http://img510.imageshack.us/img510/4800/83944062ga3.gif[/img][/url][/COLOR][/I][/B]

aysima58 14.08.2010 11:36

Cevap: Günün fıkrası
 
[QUOTE][/QUOTE][QUOTE=doğan bulut58;570645]GÜNÜN FIKRASI

ALİ BABASINA SORMUŞ:
- BABA BEN NASIL DÜNYAYA GELDİM?
-GECE ANNENLE YATMAYA GİTTİĞİMİZDE YATAĞIN ÇEVRESİNE ŞEKER KOYDUK.SABAH KALKTIĞIMIZDA SEN GELMİŞTİN.BU FİKİR ALİ'NİN İLGİSİNİ ÇEKMİŞ VE DENEMEYE KARAR VERMİŞ.YATARKEN YATAĞININ ÇEVRESİNE ŞEKER KOYMUŞ.SABAH BÜTÜN KARINCA, BÖCEKLER, VS. YATAĞIN ÇEVRESİNDEYMİŞ.
ALİ:
- ULAN DEMİŞ, ŞİMDİ SİZE ELİMİN TERSİYLE BİR KORUM.AMA BABA YÜREĞİ....[/QUOTE]

aaaaaaaaayyy ali bu soruyu şöyle sormuştu babasına baba annem kübrayı benden çok seviyor beni neden az seviyor malum kardeşler birbirlerini çok kıskanır babasıda dediki oğlum annenin işi vardı seni ben doğurdum ondan galiba ali sesini çıkarmadı ama meğer inanmış bi kaç gün sonra kübranın saçını tarıyorum okula göndereceğim giydirdim dersine iyi çalış emi kızım dedim ali başladı ağlamaya benide sen doğursaydın kübra gibi severdin dimi anne aa aaoğlum ne diyosun seni tabiiki ben doğurdum yalan söylüyosun senin işin varmış babam doğurmuş beni ama nasıl ağlıyor ama ne gülmüştüm bu bir gerçektir alide benim oğlumdur maalesef.

doğan bulut58 26.08.2010 14:24

Cevap: Günün fıkrası
 
Kadının biri rahatsızlığı bulunan oğlunu doktor Temel'e götürmüş :
- Doktor bey oğlum rahatsız.
- Nesi vardur ?
- Bacakları çarpık, kolları tutmuyor, gözleri iyi görmez ve de pek iyi işitmez. Temel bunun üzerine kadına döner :
- Lütfen soyinun , sonra da uzanun der. Kadın şaşkın bir vaziyette,
- Doktor bey hasta olan ben değilim, oğlum hasta.
- Ula anladum da uşağu tüzeltmek, yenisini yapmaktan taha zor.

Kardelencicegi 01.03.2011 20:02

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][COLOR="Red"]Tavukçu Temel tavukçuluk yapmaya karar verir.
Gider 250 tane civciv alır ve getirip ayaklarından tarlaya eker.
Sabah öldüklerini görür. Herhalde ters taraftan ektim diye düşünerek
ertesi gün de yine o kadar civciv alır ve bu sefer de kafalarından eker.
Sonuç yine hüsrandır.
Bir mektup yazarak durumu İstanbul'da veterinerlik fakültesindeki
amcası Dursun'a bildirerek bilgi ister.
Bir süre sonra cevap gelir: - "Haçan sen oranın toprağından numune gönder de inceleteyum." [/COLOR][/B]

Kardelencicegi 02.03.2011 22:21

Cevap: Günün fıkrası
 
[B][I][COLOR="Red"]Hazine

Bir gün temel, alman ve ingiliz define bulmuşlar ve sıragelmiş paylaşıma
ilk önce alman 40 sana 40 sana gerisi bana demiş.

Sonra ingiliz 20 sana 20 sana gerisi bana demiş.

Sıra temele gelmiş temel çekmiş hançeri bi sağa bi sağa hepsi kaldı bağaaa demiş. :) [/COLOR][/I][/B]

Kardelencicegi 05.08.2011 01:40

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Kisme yohmi ? :))[/B]
[CENTER][B][FONT=Trebuchet MS][COLOR=#ff8000][SIZE=4]Kisme yohmi ? :))[/SIZE][/COLOR][/FONT][/B][/CENTER]

[SIZE=4]Fakat dağ basında kim olaki.
Artık dayanacak gücü kalmamıştır. Parmakları çözüülmeye baslar. Sesinde bile takat kalmamıştır.
–Kisme yohmii
Rabbül Alemin Bu yakarışa merhamet eder ve Hızır A.S ı gönderir.Hızır a.s– Ben seni kurtaracağım.Ama bazı şartlarım var. Kurtulduktan sonra bu şartlarımı yerine getireceksin. der
Adam :
– Sen beni kurtarda ne ise yerine getiririm der.
Bunun üzerine Hızır a.s şartları sıralar
– Kurtulduktan sonra, Namaza başlayacaksın, İslamın Şartlarını yerine getirecek, Haramlardan uzak duracak ve İbadet le meşgul olacaksın.
Adam Son bir gayretle tekrar bağırmaya baslar
— BAŞKA KİSMEEE YOHMMMİİİİİİİİİİİ ? [IMG]http://www.klasikforum.net/images/smilies/biggrin.gif[/IMG][/SIZE]

HaZaN 05.08.2011 11:46

Cevap: Günün fıkrası
 
[IMG]http://img13.imageshack.us/img13/9044/gelinkaynana.jpg[/IMG]

HasreT 05.08.2011 11:54

Cevap: Günün fıkrası
 
[QUOTE=HaZaN;603774][IMG]http://img13.imageshack.us/img13/9044/gelinkaynana.jpg[/IMG][/QUOTE]

Güzeldi...........:D

erhan 58 05.08.2011 12:27

Cevap: Günün fıkrası
 
[QUOTE=HasreT;603779]Güzeldi...........:D[/QUOTE]

ne mümkün böyle konusmak kaynanalara bu gelin tevatir gözü karaymis :confused:

Kamera 06.08.2011 14:43

Cevap: Günün fıkrası
 
Çocuk Dedesine Sormuş..
Dede, Nenem İle Kaç Yıldır Evlisiniz?
- 40 Yıldır Evlat Demiş Dede.
- Peki Ama Dede, Ben Sizi Hiç Kavga Ederken Görmedim Bunun Sırrı Nedir?
- Otur Evlat Anlatayım.
......Evlat Biz Ninen İle Evlendiğimizde Elde Avuçta Bir Şey Yok,
Kimsemde Yoktu.
Ben Neneni Bizden Oldukça Uzaktaki Köyden Aldım,
Nikahımız Kıyıldı,
Benim At Arabasına Nenenin Üç Beş Eşyasını Attık Ve Bizim Köyün Yolunu Tuttuk.
Yolda Benim Atin Ayağı Sürçtü Ve Tökezledi.

-Ben "Bu Bir" Dedim. Devam Ederken Bir Daha Tökezledi,
-Ben Yine "Bu İki" Dedim. Köye De Daha Epey Yolumuz Vardı,
Bizim Atın Ayağı Bir Daha Tökezleyince
"Bu Üç" Dedim Ve Çektim Belimden Silahı,
Ati Orada Vurdum.
Ben Atı Vurunca Nenen Başladı Bana Söylenmeye.
"Biz Simdi Nasıl Gidiceğiz,
Niye Durup Dururken Atı Vurdun.
Sen De Hiç Akıl Yok Mu. Bu Eşyaları Nasıl Götüreceğiz"
-Ben De Döndüm Nenene
"Bu Bir" Dedim.
O Gün Bugündür, Gül Gibi Geçinip Gidiyoruz… :))

HasreT 06.08.2011 14:54

Cevap: Günün fıkrası
 
Temel için kız istemeye giderler.
Temel"in babası kızı istedikten sonra kızın babası sorar: Oglunizun cigarasu, ickisu, kumari var midur?
Temel"in babası kafasını sallamış: Hepsi var, hepsi var, bir tek kari eksuk da!!..

sandalli 06.08.2011 14:59

Cevap: Günün fıkrası
 
Karımı arıyorum

İki erkek hararetle yolda koşuştururken çarpışırlar. Adamın biri diğerine;
-Ben karımı arıyorum, vitrinlere bakarken kalabalıkta kaybettim. der
Diğeri de;Aynen ben de öyle. Bu kalabalıkta nasıl bulacağız? İstersen hanımları tarif edelim birbirimize, sonra dağılıp birlikte arayalım.
-Tamam. Benim hanım, şöyle 1,75 boyunda, sarı saçlı, mavi gözlü, etine dolgun güzel bir kadındır. Ya seninki?
Diğer adam:
-Benimkini boşver, seninkini arayalım.

erhan 58 06.08.2011 15:11

Cevap: Günün fıkrası
 
Osmanlı zamanında bir adam bir bayanın karşısına geçer der ki ;
"-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz etmek değildir.. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir.. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i izdivacınıza talibim!.."
Bayan basar cevabı.. "-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz..."

NECMEDDİN ÖZBEK 06.08.2011 15:35

Cevap: Günün fıkrası
 
misafir gelen birine ev sahibi ne varsa ikram eder sofraya oturan misafiri evin küçük çocuğu kapı aralığından seyrederken artan yemeklerden ben de yerim diye beklermiş oysa misafir her yediği kabı güzelce bir sıyırır hiç bi şey bırakmaz peşinede sünnettir derimiş sonra kapı arasından kendisini seyreden çocuğu görüp gel bakayım küçük senin adın ne diye sorar yemeklerden umudunu kesen çocuk ismim farz efendim der misafir çocuğa o nasıl isim yahu farzdan isim olurmu der çocuk çocuk hiç düşünmeden sünnet deyimde benidemi yiyesin efendim der misafirmi bu cevap karşısında sanmamki utanmıştır

Arif Coşkun 06.08.2011 17:39

Cevap: Günün fıkrası
 
Adamın biri berbere sakal traşı olmaya gider, girer içeri traş olan biri var, berber biraz beklemsini söyler. Bir süre sonra sıra ona gelir oturur koltuğa.
Berberde biraz şakacıdır.
Berber sorar ?
-Gardaş memleket neresi?
-"Erzurum" der.
-Berber" Hadi ya az evvel traş olan da Erzurum'luydu, Adam valla sabunsuz sakal traşı oldu hayret ettim" der.
Öyle diyince;
-"O zaman bende sabunsuz traş olayım" der.
Berber alır usturayı sabunsuz sakala başlar tarşa, tabi adamın gözlerinden yaş gelir. Bakar dayanılacak gibi değil.
-"Berber Abi bişe söyleyim mi?" der.
-Berber "Söyle gardaş" der.
-"Abi ama ben Erzurum'un köyündenim" :D

YuSuF 29.10.2011 12:21

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış..." [/B]

YuSuF 29.10.2011 12:22

Cevap: Günün fıkrası
 
[B]ALİ BABASINA SORMUŞ:
- BABA BEN NASIL DÜNYAYA GELDİM?
-GECE ANNENLE YATMAYA GİTTİĞİMİZDE YATAĞIN ÇEVRESİNE ŞEKER KOYDUK.SABAH KALKTIĞIMIZDA SEN GELMİŞTİN.BU FİKİR ALİ'NİN İLGİSİNİ ÇEKMİŞ VE DENEMEYE KARAR VERMİŞ.YATARKEN YATAĞININ ÇEVRESİNE ŞEKER KOYMUŞ.SABAH BÜTÜN KARINCA, BÖCEKLER, VS. YATAĞIN ÇEVRESİNDEYMİŞ.
ALİ:
- ULAN DEMİŞ, ŞİMDİ SİZE ELİMİN TERSİYLE BİR KORUM.AMA BABA YÜREĞİ....[/B]

Kardelencicegi 29.12.2012 01:03

Cevap: Günün fıkrası
 
[CENTER][B][COLOR="DarkRed"]Aynı Mezarda Mı?


Temel uzun zamandır görmediği arkadaşı Cemal'le İstanbul'da karşılaşır:
-Uşak nasilsun pakayum?
-İyiyum...
-Çocuklarun nasuldur?
-Onlar da çok iyidur...
-Ha karin nasuldur?
Temel böyle sorunca Cemal'in birden yüzü değişir... Temel arkadaşının karısının geçen yıl öldüğünü hatırlayıp hemen şöyle der:
-Yani aynı mezarda mi yatayii?[/COLOR][/B][/CENTER]


WEZ Format +2. ?uan Saat: 07:47.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.