![]() |
Fikra(lar)
[B]Bitliste adamın biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:
"Hop abeler, bi dakka. Hanımından gorhanlar ayağa gahsın." Ani bir gürültü, haydaaa herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşır ve: "Abe helal olsun be, deliganlı adam mışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?" Adam nefes nefesedir. Heyecanı biraz geçince: "Yav gardaşım ele bi laf ettin ki, dizlerim bağı çözüldü, galhamadım." der[/B] [B][COLOR="Red"]Güzel Fikralariniz Varsa sizde paylasabilirsiniz ;)[/COLOR][/B] |
--->: Fikra(lar)
[B]Bu Fikra Benim Cok Hosuma Gidiyor.
Hakemler Bizde Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -"Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?" -"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş şeytan. -"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca gülümsemiş: -"Ama bütün hakemler de bizde..." [/B] |
fıkra
Makara
Bir gün hamile bir kadın mağazada alışveriş yaparken, bir çatışma çıkar ve vurulur. Hemen hastaneye kaldırırlar. Doktor ameliyat sonrası kadına: "Hanımefendi hayati tehlikeyi atlattınız. Ancak iki kursunu çıkaramadık. Bunlardan biri doğacak olan kız çocuğunuza diğeri ise erkek çocuğunuza isabet etmiş. Şimdi çıkarırsak ölürler. Ancak üzülmeyin ileride bu kurşunları vücutlarından atarlar. Kadın doğum yapmış. Çocuklar sağlıklı. Aradan yıllar geçmiş. Kız çocuğu bir gün bahçede oynarken "Anne anne çabuk gel" diye bağırmış. Annesi telaş içinde "Ne oldu kızım?" diye kosmuş. "Bak anne vücudumdan bir demir parçası çıktı. Kadın sevinmiş: "Telaşlanma. Doktor amcan demişti. Bak kurşunu vücudundan attın. Bundan birkaç gün sonra bu kez erkek çocuk bağırmış. "Anne anne çabuk gel!" Kadın yine telaşla koşmuş: "Ne oldu oğlum?", "anne, mastürbasyon yaparken kediyi vurdum!" |
--->: fıkra
[B][QUOTE=orhanakbulut_58;216504]Makara
Bir gün hamile bir kadın mağazada alışveriş yaparken, bir çatışma çıkar ve vurulur. Hemen hastaneye kaldırırlar. Doktor ameliyat sonrası kadına: "Hanımefendi hayati tehlikeyi atlattınız. Ancak iki kursunu çıkaramadık. Bunlardan biri doğacak olan kız çocuğunuza diğeri ise erkek çocuğunuza isabet etmiş. Şimdi çıkarırsak ölürler. Ancak üzülmeyin ileride bu kurşunları vücutlarından atarlar. Kadın doğum yapmış. Çocuklar sağlıklı. Aradan yıllar geçmiş. Kız çocuğu bir gün bahçede oynarken "Anne anne çabuk gel" diye bağırmış. Annesi telaş içinde "Ne oldu kızım?" diye kosmuş. "Bak anne vücudumdan bir demir parçası çıktı. Kadın sevinmiş: "Telaşlanma. Doktor amcan demişti. Bak kurşunu vücudundan attın. Bundan birkaç gün sonra bu kez erkek çocuk bağırmış. "Anne anne çabuk gel!" Kadın yine telaşla koşmuş: "Ne oldu oğlum?", "anne, mastürbasyon yaparken kediyi vurdum!"[/QUOTE] Orhan Abi Bu Konu Daha Önce Yani Dün RaZZceden Acilmisti. [url]http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=13529[/url][/B] |
--->: fıkra
[B][FONT="Comic Sans MS"][COLOR="DarkRed"]kardeş komikte dikkat et seni aforoz etmesinler siteden :D[/COLOR][/FONT][/B]
|
--->: fıkra
[QUOTE=fratt;216506][B][FONT="Comic Sans MS"][COLOR="DarkRed"]kardeş komikte dikkat et seni aforoz etmesinler siteden :D[/COLOR][/FONT][/B][/QUOTE]
napiim abi hoşuma gitti en fazla kovarlar bende bidaha üye olurum başka yapacak bişi yok :d |
--->: fıkra
[QUOTE=Mert5858;216505][B]
Orhan Abi Bu Konu Daha Önce Yani Dün RaZZceden Acilmisti. [url]http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=13529[/url][/B][/QUOTE] doğrudur kardeşim görmedim demekki daha önce |
--->: fıkra
[B]Konu tekraridir...!!
-----------------[/B] |
Yılın Fıkrası
[B][B]Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Iraklı kahvede oturmuş cay içiyorlar.
Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçalamış. "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere cay içmeyiz" İngiliz de bunun üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış. "Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardır ki, ayni bardakla iki kere cay içmeyiz" Bunun üzerine Iraklı da çayını bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve Ingilizi vurup öldürmüş. "Bağdat’ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz ayni adamlarla oturup iki kere cay içmeyiz...[/B][/B] |
-->: Yılın Fıkrası
Gercektende yılın fıkrası olmaya aday çok güzel bir fıkra
|
--->: Yılın Fıkrası
güzel paylaşım için tşk
güldüren ve bir o kadarda anlamlı bi fıkra |
--->: Yılın Fıkrası
[COLOR="magenta"][B][I][CENTER]cok güzel bir fikra
paylasim icin sagol[/CENTER][/I][/B][/COLOR] |
--->: Yılın Fıkrası
hehehe
sonu harika :D********:D |
--->: Yılın Fıkrası
[B]sanirim bu konu benim tarafimdan acilmisti....
yinede tsk.ler emege saygii... :)[/B] |
--->: Yılın Fıkrası
:D:D güzeldi paylaşım için sağol
|
Fıkralar
Selam arkadaşlar
forumda fıkralar bölümü bulamayınca bende fıkralarımı buraya yazıyım dedim ;) [B]Yeni Öğretmen[/B] Sinifa yeni ögretmen gelir ve ögrenciler ile tanismak ister. Talebenin birine sorar:"Evladim senin adin ne?, - Fatih, Hocam der talebe, Ögretmende oo bir Fati'a okuda dinleyelim, talebe Fetia'yi okur ve yerine oturur. Ögretmen diger bir talebeye sorar, kizim senin adin ne? - Kevser, hocam diye cevab verir, ögretmende sende bir kevser suresini okuda dinleyelim. Ögretmen arka siralarda talebenin birinin saklanmaya calistini fark eder ve adini sorar. Talebede "Hocam benim adim yasin, ama arkadaslar bana kisaca subaneke derler" [B]Güle Güle Anne[/B] Süper markette alışveriş yapmakta olan genç adam,kendisini takip etmekte olan bir hanımı farkeder.Kadını görmezlikten gelsede,kadın dik dik bakmaya devam eder. Nihayet kasa önünde kuyruğa gelirler.Kadın adamın birkaç sıra önüne düşmüştür.Kadın derki:¤¤Özür dilerim.Böyle dikkatli bakmam sizi rahatsız etmiş olmalı. Üzgünüm ama geçenlerde ölen oğluma o kadar benziyorsunuz ki adam şöyle cevap verir bunu duyduğuma çok üzüldüm.Sizin için yapa bileceğim birşey varmı?Evet yavrum az sonra eşyalarımı alıp çıkarken ne olur bana güle güle anne diye seslene bilirmisin?tabiki der genç adam.Yaşlı kadın çıkarken genç adam ona elsallar ve güle güle anne diye seslenir.adam birisini mutlu etmenin mutluluğu içinde gülümser ve ödeme sırası kendine gelince kasanîn 150 dolar yazdığını görür kasiyere sorar bu nasıl olur alt tarafı üç parça eşya aldım der.Kasiyer gayet sakin cevap verir "anneniz hesabını sizin ödeyeceğinizi söyledi [B]İyilik Sever Teyze[/B] Tur otobüsü şöförünün omzuna dokunulunca adam hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki elinde bir avuç badem olan yaşlı bir kadın durmakta.. Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş.. 15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şöförün omuzuna dokunup bir avuç daha badem vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapınca "Zahmet ediyorsunuz efendim.." demiş saygılı şöför, " Hep bana yedirdiniz..Biraz da kendiniz yesenize.." Çiğniyemiyorum evladım.." demiş yaşlı kadın, "Dişlerim yok.." "Niye satın alıyorsunuz o zaman?.." " Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum!.." |
--->: Fıkralar
[B]Amerikalı, İngiliz ve Iraklı[/B]
Bir Amerikali, bir Ingiliz ve bir Irakli kahvede oturmus cay iciyorlar.Amerikali cayini bitirince bardagi havaya firlatmis,silahini cikarip bardaga ates edip parcalamis: "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere cay icmeyiz" Ingiliz de bunun uzerine cayini bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates ederek bardagi parcalamis bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapmak icin o kadar cok kum vardir ki, ayni bardakla iki kere cay icmeyiz" Bunun uzerine Irakli da cayini bitirmis, bardagi havaya firlatmis, silahini cekip Amerikali ve Ingilizi vurup öldurmüş: "Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar cok var ki biz ayni adamlarla oturup iki kere cay icmeyiz... [B]İş Görüşmesi[/B] Adam,korkunç bir kazada kulaklarının ikisini birden kaybetmiştir.Bu alışılmadık durum onu oldukça hassas ve alıngan bir kişi yapmıştır.Kaza sonucu sigorta şirketinden aldığı rekor tazminat acısını oldukça hafifletmiş ve ona her zaman hayalini kurduğu işini kurma olanağı vermiştir.Gelişmekte olan küçük bir bilgisayar şirketini satın alır.Ancak hiç yöneticilik deneyimi olmadığını görür ve birini işe almaya karar verir.Üç tane aday seçer ve her biriyle tek tek görüşür.İlk aday oldukça iyidir ve adam onu sevmeye başlar.Derken adaya sorar, -Bende alışılmadık bir şey görüyor musun? Adam yanıtlar, -Eğer onu kastediyorsanız, kulaklarınız yok Adam üzülmüştür, derhal adayı odadan kovar.İkinci aday, birinciden de iyidir. Konuşmanın devamında adam aynı soruyu ona da sorar, -Bende alışılmadık bir durum görüyor musun? -Evet kulaklarınız yok! Adam üzgün ve kızgın, onu da dışarı atar.Derken sıra üçüncü adaya gelir.Üçüncü bizim Temel... Tümünden de iyidir.Bütün sorulara mükemmel yanıtlar verir.Adam heyecanla sorar, -Bende,alışılmadık bir durum görüyor musun? Temel, -Evet kontakt lens kullanıyorsunuz. Adam iyice heyecanlanmıştır, -Çok iyi! Bu senin zeki biri olduğunu gösterir,nasıl anladın? -Ula çok basit,kulakların olsaydı gözlük takardın! [B]Ağlayan Hastalar[/B] Temel hastaneye gitmektedir.Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar: -Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun? Adam: -''Kan tahlili yaptırmaya geldim,parmağımı kestiler!'' der. Temel daha şiddetli bir biçimde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam, Temel'e sorar: -''Hemşerim sen niye ağlamaya başladın?'' Temel: -''Ben'' der, '' İdrar tahlili yaptırmaya geldim!'' |
--->: Fıkralar
Çok güzel paylaşımlar emeğine sağlık
Temel Fıkrasından Beter:) Trabzon'da yerel Akça Televizyonu'nda haftada bir yayınlanan "Müzik Ziyafeti" programını hazırlayan mahalli sanatçı İsa İlhan, geçen haftaki programında Temel fıkralarını aratmayan bir sürprizle karşılaştı. Her programında olduğu gibi izleyici istekleri almaya başlayan İlhan, canlı telefon bağlantıları yapmaya başladı. Bir kaç telefondan sonra bir bağlantı daha yapan ve türkü isteği almayı bekleyen İlhan, "İsa abi, ben sizin mahalledeki tüpçü Rıfat. İstediğin tüpü eve götürdük fakat patron, 'veresiye olmaz, parasını alın' dedi. Şimdi dükkándayız. Televizyonda seni görünce bunu söylemek için aradım" sözlerini duyunca şoke oldu. Neye uğradığını şaşıran İsa İlhan programa beş dakika reklam arası verdi. |
--->: Fıkralar
[QUOTE=58divrigi;221229]Çok güzel paylaşımlar emeğine sağlık
Temel Fıkrasından Beter:) Trabzon'da yerel Akça Televizyonu'nda haftada bir yayınlanan "Müzik Ziyafeti" programını hazırlayan mahalli sanatçı İsa İlhan, geçen haftaki programında Temel fıkralarını aratmayan bir sürprizle karşılaştı. Her programında olduğu gibi izleyici istekleri almaya başlayan İlhan, canlı telefon bağlantıları yapmaya başladı. Bir kaç telefondan sonra bir bağlantı daha yapan ve türkü isteği almayı bekleyen İlhan, "İsa abi, ben sizin mahalledeki tüpçü Rıfat. İstediğin tüpü eve götürdük fakat patron, 'veresiye olmaz, parasını alın' dedi. Şimdi dükkándayız. Televizyonda seni görünce bunu söylemek için aradım" sözlerini duyunca şoke oldu. Neye uğradığını şaşıran İsa İlhan programa beş dakika reklam arası verdi.[/QUOTE] bu kadar olur hocam tüpçüye söyleyecek birşey bulamıyorum pes doğrusu:D |
--->: Fikra(lar)
[B][I][CENTER][COLOR="Magenta"]Güzel fikralar :D
paylasimizin icin tskler emeginize saglik [/COLOR][/CENTER][/I][/B] |
FIKRALAR
BİRAZDA GÜLÜP EĞLENİP DÜŞÜNELİM
Bütün canlılar birbirlerini anlamaya çalışmalıdır Çiftlikteki danalardan biri üzgün ve bezgin bir durumda, otların üzerine serilmiş, kara kara düşünmekteymiş. Bu dananın arkadaşı olan dana onun yanına gelip çökmüş ve burnuyla arkadaşını dürtüp sormuş: - Nedir bu halin?.. Hasta mısın, başına kötü bir şey mi geldi? Üzgün ve bezgin dana, durumunun nedenini arkadaşı danaya anlatmaya başlamış: - Bu insanlar bizi neden besliyorlarmış biliyor musun? Belirli kiloya ve yaşa gelince bizi keseceklermiş. Derimizi yüzeceklermiş. Kaburgalarımızdan pirzola, butlarımızdan bonfile yapacaklarmış. Beynimizi ve yüreğimizi bile çıkartıp, yiyeceklermiş. Bunları dinleyen dana gülmüş, arkadaşı dananın başını yalamış, - Sen ruh hastası olmuşsun. Kendini komplo teorilerine böyle kaptırırsan, aklını iyice yitirirsin, demiş. Kıssadan hisseler Esop'tan (MÖ 620-560) La Fontaine'e (1621-95) uzanan ve insanlarla hayvanları aynı bakış açısından yapıtlarına konu eden yazarların yaşadıkları dönemlerde dünya böyle karmaşık değildi. Ama insanlar yine insandı. Örneğin kaplumbağa ile yarışan ve "Nasıl olsa yarışı ben kazanırım" diye uyurken yarışı kaybeden tavşanın öyküsü Esop'a aittir. Veya "Çıkış yolunu bilmediğin sorunların içine girmeden önce düşünmelisin" benzeri kıssalar, Esop'un öykülerinden çıkartılmıştır. La Fontaine'in öykülerindeki (fables) hayvanlar, günümüz insanlarına daha yararlı dersler verirler. Örneğin "En güçlünün görüşü en iyi görüştür" ya da "Aç karınlar genellikle sağırdır" benzeri kıssalar, La Fontaine öykülerinden çıkan derslerdir. Günümüz dünyasında ise "fıkralar" her konudaki çarpıcı yaklaşımları seslendirmekte. Empati denemesi Yazının başında aktardığımız "komplo teorileri"ne ilişkin fıkra bunlara bir örnekti. Buna benzer birkaç örnek daha verelim. Delikanlı nişanlısını hayvanat bahçesine götürmüş. Kız "Şempanzeleri göreceğim" deyince, primatların bulunduğu bölüme gitmişler. Ama şempanzelerin kafesi boşmuş. Delikanlı o bölümdeki görevliye "Nişanlım şempanzeleri görmek istiyor, ama kafesleri boş. Şempanzeler nerede?" diye sormuş. Görevli "Kafesin arkasındaki odada sevişiyorlar" diye cevap verince, delikanlı tatmin olmamış, - Acaba şempanzelere muz versek sevişmeyi bırakıp, kafese gelirler mi, demiş. Görevli gülerek cevap vermiş: - Siz olsaydınız gelir miydiniz? "Empati"yi hatırlatan bu fıkraya, bir de "yabancı dil merakı"na ilişkin bir örneği ekleyelim: Bıkkın yamyamlar Karşılaşan iki kediden biri diğerine "Hav, hav" diye seslenince, birinci kedi "Neden bütün kediler gibi miyav miyav demiyorsun" diye tepki göstermiş. "Hav hav" diyen kedi kendisine gösterilen tepkiye sinirlenmiş, - Cahil kedi, bu zamanda herkes bir yabancı dil konuşuyor artık, diye bağırmış. Hayvanları kullanarak insanları alaya alan fıkralardan birinde de, insanlarla hayvanları birbirine karıştıran "yamyamlar" konu edilir. Bir yamyamı normal bir lokantada dana pirzolası yerken gören arkadaşı "Neden buradasın?" diye sorunca, şu cevabı alır: - İnsanlardan bıktım! |
--->: FIKRALAR
karne..
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: -"Getir bakayım şu karneyi!" -"Al baba..." Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. -"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!" -"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..." |
--->: FIKRALAR
Hasta Cimbomlu gerçektende hasta olur ölüm dösegine düser. Her
zaman maçlara gittigi fanatik arkadaslari ziyaretine gelirler.Son defa görelim derler. " Allahin takdiri,elden birsey gelmez ama bir son istedigin varsa bari onu yerine getirelim " O zaman beni FB'ye üye yapin! Herkes birbirine bakar: "Yaav sen dogustan Galatasaray'lı degil misin? Ne yapiyorsun sen? Hasta Galatasaray'lının birden yüzü güler: "Ülen, bir CimBomlu ölecegine bir FB'li ölsün be! |
--->: FIKRALAR
Eşşekliğinden
Dostlarinin baskilarina dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmis, hocanin vaazini dinliyordu.Hoca, içkinin kötülügünü anlatmak için aklina ne geliyorsa söylüyordu. Bir ara söyle dedi: -Bir esegin önüne, bir kova su ile bir kova sarap koysaniz, hangisin içer? Elbette ki suyu içer. Peki esek niçin sarabi içmez? Bektasi dayanamayip seslendi: -Neden olacak, esekliginden.. |
--->: FIKRALAR
Bir gün fazla tutmuş
Adama sormuslar: -Kaç gün oruç tuttun? -Hastaligim nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! Ayni soruyu, orada bulunan Bektasiye sorunca, hiç istifini bozmadan yanit vermis: -Bu arkadas benden bir gün fazla tutmus! |
--->: FIKRALAR
[B]"fikralar" konusu benim tarafimdan acilmisti..
Iste Link: [url]http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=13529[/url][/B] |
3 Fıkra ve Hayata Dair Ders!!
Ders 1 :
Adamın biri tam duşa girmek üzeredir ve karısı da duşunu almış olarak kabinden çıkmaktadır ki, kapının zili çalar. Kapıya kimin bakacağı konusunda ufak bir tartışma sonrasında kadın pes eder. Üzerine bir havlu alarak merdivenleri aşağı iner ve kapıyı açar. Gelen eşinin arkadaşı x'tir. Kadın daha selam veremeden x "havlunuzu üzerinizden yere düşürürseniz size anında 300 Euro veririm" der. Kadın bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun düğümünü açarak havlunun düşmesini sağlar. X ona bakar ve 300 Euro verir ve söze devam eder: "Antrede doğabilecek ufak bir tensel yakınlık için size 500 Euro daha verebilirim, hem de derhal" der. Önce şaşkın, fakat daha sonra adrenalinin verdiği heyecan ve alacağı para ile yapabileceklerinin anlık hayaliyle kısa bir duraksamadan sonra kabul eder. Yaşamış olduğu olayın ve kısacık bir süre içerisinde edinmiş olduğu ufak servetin heyecanıyla merdivenleri yukarı çıkarak banyoya geri döner. Hala duşta olan eşi ona kimin geldiğini sorar. "Arkadaşın x" diye cevap verir kadın. "Çok iyi, ona borç verdiğim 800 Euro'yu getireceğini söylemişti, onu getirdi o zaman." 1. hikayeden çıkartılacak ders : Eğer bir ekipte çalışıyorsanız bilgiyi saklamayın, paylaşın. Karar mekanizmasında belirleyici olabilir. Böylece yanlış anlaşılmaların ve dışarıya karşı kötü duruma düşmenin önüne geçebilirsiniz. Ders 2 : Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Aracını durdurur ve kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının güzelliği ortaya çıkar. Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre için aracın kontrolünü kaybeder. Aracı tekrar kontrol altına aldıktan sonra sağ elini rahibenin bacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve şöyle der : "Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?" Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini sıralar. Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin bacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle ve rahibe aynı soru ile karşılık verir : "Rahip 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?" Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve "afedersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor" der. Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış fırlatarak kaybolur. Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak 129. ayeti açar okumak için 129. ayet şöyle demektedir :İleriye gidiniz, daha yukarlarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız. 2. hikayeden çıkartılacak ders : Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi taktirde fırsatları kaçırabilirsiniz. Ders 3: Pazarlamacı, şef sekreter ve personel müdürü bir öğlen paydosunda lokantaya doğru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar. Lambayı ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çıkar. "Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler üç kişi olduğunuz için hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım" der cin. Şef sekreter arsızca atılarak "önce ben" diyerek sıranın önüne yerleşir. "Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin" diye dileğini ifade eder.Ve hoop, ortadan kaybolur. Şimdi de pazarlamacı atılır ve "şimdi sıra bende" der. "Hayallerimdeki kadınla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur. "Şimdi sıra sende" der cin Personel Müdürüne. "İkisini de öğleden sonra işlerinin başında görmek istiyorum" der personel müdürü. 3. hikayeden çıkartılacak ders : Üstünüz olan birinin her zaman için önce konuşmasına izin verin |
--->: Fikra(lar)
[CENTER][B][COLOR="Magenta"][I]bu güzel paylasimin icin cok sagol fertelli
devamini bekleriz emegine saglik[/I][/COLOR][/B][/CENTER] |
--->: Fikra(lar)
DOKSAN DOKUZ
Bir devirde nasreddin hoca büyük bir para sikintisina düsmüs . Ne yapsin? Baslamis gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye : " Ya Rabbi bana yüz altin ver ! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem..." Onun durmadan böyle dua ettigini duyan zengin bir komsusu merak etmis . Yanina doksa dokuz altin alarak görünmeden Hoca nin damina cikmis . tam hoca ayni duayi ederken baslamis bascasindan teker teker altinlari atmaya . Hoca , bacasindan altin yagmaya basladini görünce, Allah in nihayet duasini kabul ettigini inanarakkosmus . Baslamis altinlar toplamaya... Bir tarafdan da sayarmis. Altinlarin sayisi doksan dokuz olunca : "Buna da sükür Allahim! Varsin doksan dokuz olsun!"diyerek altinlari vcebine indirmis . Bacanin tepesinde bu isin sonunu bekleyem zengin komsu hemen telaslanmis . Yukaridan seslenmis:"Hoca! Hoca! Hani altinlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin ! Oldu mu ya?!" Hoca piskin bir tavirla söyle cevap vermis : Doksan dokuz altin veren Allah, elbette birini de verir.":D |
--->: Fikra(lar)
Dursun, saatlerin geri alinacagini duyunca, evdeki tüm saatleri toplayip Saatci Temel'e gider:
- Ula Temel, saatler geri alunacakmis. Biz de evdeki saatleri senden satin aldigimiz için sana getirdik. Bunlari geri alacaksun da. Temel kendinden emin bir sekilde: - Oyle yagma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alinacakmis. 1 tanesini alirim, digerlerini almam. |
--->: Fikra(lar)
PAPAZ VE PAPAĞAN
Kasabanin birinde bir papaz ve onun iki tane papagani varmis. Papaganlarda papaz gibi oldukca inancli ve dindarlarmis. Sabah-aksam kafeslerinde oturup incil okuyup dua ederlermis, papazin cemaatinden bir kadininda 2 tanedisi papagani varmis, papazin erkek papaganlari ne kadar ahlakli isekadinin disi papaganlarida o kadar ahlaksizmis. Eve gelen misafirlerin onunde erkek istiyoruz! diye bagirirlarmis. Kadin sonunda dayanamamis ve papaza akil danismaya gitmis.Papaz da 'Sen getir onlari bana benim papaganlarin kafesine koyalim da ahlak ogrensinler biraz, 'Benim papaganlar surekli dua eder' demis. Kadinda almis papaganlari getirmis papazin evine... Kafese girergirmez disi papaganlardan birisi 'hey yakisikli, iki tane ucuz fahise ister misiniz kafesinizde' demis. Erkek papaganlardan biri otekine donup 'oglum butun dualarimiz kabul oldu lan sonunda'..... |
--->: Fikra(lar)
[QUOTE=abircan;226548]PAPAZ VE PAPAĞAN
Kasabanin birinde bir papaz ve onun iki tane papagani varmis. Papaganlarda papaz gibi oldukca inancli ve dindarlarmis. Sabah-aksam kafeslerinde oturup incil okuyup dua ederlermis, papazin cemaatinden bir kadininda 2 tanedisi papagani varmis, papazin erkek papaganlari ne kadar ahlakli isekadinin disi papaganlarida o kadar ahlaksizmis. Eve gelen misafirlerin onunde erkek istiyoruz! diye bagirirlarmis. Kadin sonunda dayanamamis ve papaza akil danismaya gitmis.Papaz da 'Sen getir onlari bana benim papaganlarin kafesine koyalim da ahlak ogrensinler biraz, 'Benim papaganlar surekli dua eder' demis. Kadinda almis papaganlari getirmis papazin evine... Kafese girergirmez disi papaganlardan birisi 'hey yakisikli, iki tane ucuz fahise ister misiniz kafesinizde' demis. Erkek papaganlardan biri otekine donup 'oglum butun dualarimiz kabul oldu lan sonunda'.....[/QUOTE] ABIRCAN ABI BAK BENI COK GULDURDUN ALLAHTA SENI GULDURSUN :))) HAHAHAHHA :)) |
--->: Fikra(lar)
Temel aynı filmi 20’nci defa seyrettikten sonra sinemadan çıkarken, bilet satan adam gişeden çıkmış ve yolunu kesip sormuş ona:
- Bu filmde ne var ki her gün gelip izliyorsun bunu? Temel anlatmış: - Filmde bir sahne var. Güzel yıldız plaja geliyor ve elbiselerini çıkartıp mayo giyecekken bir tren geçiyor plajın önünden. Bu tren yüzünden kadını çıplak göremiyorum. Bu trenin mutlaka rötar yapacağını düşündüğüm için her gün aynı filme geliyorum. |
--->: Fikra(lar)
TEMEL DEN
TEMEL KARISI NATAŞA'YA GERDEK GECESİ SORMUŞ: "İLK UYUDUĞUN ERKEK BEN MİYUM?" NATAŞA: "UYURSAN EVET!" ************* BÜYÜK İKRAMİYE ÇIKAN TEMEL'İ ÜÇ AY SONRA BAKKAL, KASAP VE BORÇLU OLDUĞU DİĞER ESNAF YOLDA ÇEVİRMİŞ; "ULA TEMEL, SANA İKRAMİYE ÇIKTUĞU HALDE ÜÇ AYDIR NİYE B ORCUNU ÖDEMİYSUN?" TEMEL; "ZENCUN OLDİ, DEĞİŞTU DEMESUNLAR DİYE..." **************** İDAMA MAHKUM OLAN TEMEL'E SON ARZUSUNU SORMUSLAR; "BENU OĞLUMIN YANUNA GÖMİN" DEMİŞ. OĞLUNUN YAŞADIĞI ORTAYA ÇIKINCA; "OLSUN BEN BEKLERUM" DEMİŞ. ****************** TEMEL ÖLMÜŞ , CEHENNEME GİTMİŞ. KAPIDA SİLLE TOKAT KARŞILAMIŞLAR. "PÖYLE YAPARSANUZ HİÇ ÇİMSE CELMEZ HAA" DEMİŞ. ******************** &n bsp; TEMEL İLE CEMAL EVE İKİ KADIN GETİRMİŞLER. YATMADAN ÖNCE KADINLAR; "SÖYLEMEDİ DEMEYİN, BİZ DÖNMEYİZ" DEMİŞLER. TEMEL; "HA PURA BİZİMDİR, İSTEDİĞUNUZ KADAR KALABİLURSUNUZ DA!" **************** ÖĞRETMEN TELEFONDA; "DEMEK TEMEL HASTA, OKULA GELMEYECEK. PEKİ BEN ŞİMDİ KİMİNLE KONUŞUYORUM?" "PABAMLA" ************* TEMEL SAVAŞTA BÜYÜK ÇATIŞMADAN SONRA, GECE SESSİZLİK SIRASINDA BİR SİGARA ÇIKARIYOR, KİBRİTLE YAKIYOR. ARKADAŞI HEMEN ATILIYOR; "HEYY ! DELİ MİSİN? BU ÇOK TEHLİKELİ!" TEMEL; "YOK CANUM, İÇİME ÇEKMEYRUM. |
--->: Fikra(lar)
Halim Yok
Plajin bol adaleli yakisiklisi, bir sabah dustan çikmis hayran hayran kendisini seyrederken bir bakmiski, tüm vücudu günes yanigi. Yalniz orasi süt beyazi Içine sinmemis. Onuda yakacak. Dogru plaja itmis ,günes dogarken soyunmus tamamen kendini kuma gömmüs. Heryer kumun altinda Orasi disarda.. İki ihtiyar hanimefendi , sabah yürüyüsüne çikmislar erkenden Ellerinde baston Birden kumdan disari çikmis seyi gormusler Biri etrafinda dolasmis. Bastonu ile orasina burasina dokunmus. Sonrada arkadasina dönmüs.. 'Dünyanin adaleti yok' demis 'Nasil Yani' demis öteki 'Nasil Olacak' demis yasli kadin Bak simdi bu nesne varya bu nesne: 10 yasimdayken merak ettim 20 yasimda tanistim. 30 yasimda hoslanmaya basladim. 40 yasimda pesine düstüm. 50 yasimda satin alir oldum. 60 yasimda bulmak için adaklar adadim 70 yasimda unuttum... Ve bastonu ile dokunarak bir daha isaret etmis -"Simdi 80 yasindayim, bu allahin belasi sey kumda bile yetismeye baslamis ama benim egilip dokunacak halim bile yok". |
--->: Fikra(lar)
EŞ'den gelen özür maili.....
> >>>ne esler var :) > >>>Sevgili Kocacim, > >>> > >>>Avrupadaki iþ gezisinden donmeden sana haber vermek istedim, arabamla > >>>cok ufak bir kaza gecirdim,kotu bir kaza degil ve canim yanmadi,bana > >>>birsey olmadi onun icin endiselenmeni istemedim... Migrostan geri > >>>donerken > >>>tam evin garajina girecekken ayagim kaydi ve yanlislikla gaz pedalina > >>>basiverdim sonuna kadar...garaj kapisi hafif arizalandi ama senin > >>>arabanin tamponuna dokundurunca arabam en nihayet duruverdi... Cok ama > >>>cok > >>>ozur dilerim ve biliyorum ki senin o yufka yuregin ve muthis > >>>karakterinle > >>>beni affedersin.. .seni ne kadar cok sevdigimi biliyorsun canim > >>>benim...ekte > >>>eksperin cekmiþ oldugu resmi koyuyorum,seni tekrar kollarimin arasinda > >>>hissetmeyi 4 gozle bekliyorum kocacim... > >>> > >>>NOT: Sen evde yokken kiz arkadasin aradi. ...sevgiler. ... Resim : Ferrari üstünde kamyonet darmadağın bir garaj :) |
Fıkralar
Karne
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: -"Getir bakayım şu karneyi!" -"Al baba..." Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. -"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!" -"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..." Sobadaki hikmet Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi." Bayan Ajan İsrailli güzel casus Suriye'den dönüp İsrail Genelkurmayı'na rapor verir: - Hafız Esad'ın son saldırı planını gece masasından çaldım. Üstelik, bununla kalmayıp oğlunu da hapsettim. Generaller sevinçle haykırırlar: - Harika, oğlunu hemen bize ver, sorguya çekelim. Güzel casus üzgün bir yüzle cevaplar: - İşte bu hemen olmaz, dokuz ay beklememiz lazım. :DAteist Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamiş. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayi adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "TANRIM!!!" diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamiş. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: - "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş. Adam utanç içinde: - "Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demiş. Ses: - "Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya baslamis. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamiş: - "Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere.":D:D:D Başçavuş Albayı tutuklayacakmış Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.:D Tek ben miyim? Manevra varmış. Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş. Komutan gelip sormuş: -Düşman önden gelirse ne yaparsın? Mehmet cevaplamış. Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse diye; tekrar tekrar sormuş komutan. Mehmet bunları da cevaplamış. Komutan en sonunda: - "Ya düşman tepeden gelirse?" deyince; - "Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım?" Teyzesiyim Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür. Bebeğe bakan doktor: - "Bu çocuk iyi gıda almıyor", der ve kadına dönerek: - "Lütfen soyununuz", diye rica eder. Soyunan kadının göğüslerini iyice kontrol eden doktor: - "Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz yok." Kadın: - "Tabi olmaz doktor bey", der. "Ben çocuğun teyzesiyim..." Öksüremiyorum Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktor da adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki: - "Bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel." Adam bir hafta sonra gelince doktor: - "Öksürüğün nasıl oldu?", deyince adam da: - "Cesaret edip de öksüremiyorum ki!" |
--->: Fikra(lar)
Erzurum'lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şoför acı bir frenle duruyor.
Kadın: -Gardaş bu otubus İlice'ye gidir mi? Şoförün canı burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla -Heyir baci, getmez! Kadın: -Vış! eleyse niye durdun! Trafik ışıkları. Erzurumda trafik ışıkları yeni yapılmış. Trafik polisi de kaza olmasın diye halkı yönlendiriyormuş.Neyse erzurumlu teyzenin biri de kırmızı ışıkta geçmiş.Polis -Dur teyze nereye gidiyorsun? demiş. Teyze de -Vış ahan sene ne çi erimden izin almışam gaynıma gidirem demiş. |
Fıkralar.
Baba,ortaokul 3. sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir.
-Getir bakalım şu karneyi -Al baba Adam bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf -Baba: bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin. ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali rezil şey! -"Çocuk: baba o benim karnerm değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinin birisini bulmuştum..." İki Deli. Iki deli havuzun basina gelirler biri hemen havuza atlar suyu içer azcik içdikten sonra tükürür bunu gören öbür deli ne yaptin lan sen der. Havuzdaki deli geçen gün iki seker atmistim tatli oldumu diye bakiyordum ama olmamis der. Disardaki deli : ulen sen delimisin nesin karistirsana... Kırmızı Otobüs Bir gün doktorlar delileri test etmek istiyorlarmis ve kim akillandiysa, onu birakacaklarmis. Duvara kocaman bir resim asmislar. Resim kirmizi otobüs resmiymis. Doktarlar delilere "Atlayin otobüse" demisler. ve deliler resime dogru yürüyüp girmeye çalismislar. Bir deli arkada dikilmis. Doktorlar "Bu neden otobüse girmiyor" diye. Deli cevaplamis: -Biletim yoktu... Plan bozuldu Akil hastanesinde deliler bi araya gelip kaçis plani yaparlar. Elebaslari plani anlatir : -Büyük bir kütük bulup ilk önce 1. kapiyi, 2. kapiyi ve daha sonra 3. kapiyi kiracagiz ve herkes basinin çaresine bakip kaçacak. Sabah olunca bir kütük bulurlar dogruca 1. kapiyi kirarlar, 2. kapiya kosup onuda kirdiktan sonra 3. kapiya yönelirler. 3. kapinin açik oldugunu gören elebaslari der ki : -Arkadaslar plan bozuldu geri dönün. Kamyon. Doktorlar delilerin akillanip akillanmadiklarini kontrol etmek için bir test yapmislar. Deliler'e: -Buradan geçen küçük arabanin önüne atlayana çikolata verilecektir denmis. Delilerin hepsi arabanin önüne atlamis, lakin biri atlamamis. Doktorlar akilliyi bulduk diye sevinmisler. Delinin yanina gidip neden atlamadigini sorduklarin da ise deli: -Ben kamyon bekliyorum büyük çikolata alacagim demis... Eleyse niye durdun. Erzurum'lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şoför acı bir frenle duruyor. Kadın: -Gardaş bu otubus İlice'ye gidir mi? Şoförün canı burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla -Heyir baci, getmez! Kadın: -Vış! eleyse niye durdun! Ben bilmezmiyim. Ermeni bir gün kayseriye gelir.Kayserili bir çocuğu kandırarak elindeki parayı almak ister.Çocuk :ona dediklerini yaptığı taktirde parayı vereceğini söyler.söyle bakalım der ermeni.çocuk:beni sırtında şuraya kadar taşı der.ermeni taşır.sonrada bir eşek sesi çıkar der. Ermeni başlar anırmaya.Sonra ermeni parayı ister.Çocuk:ermeniye sen eşşek olmakla paranın değerini biliyonda ben kayserili olarak bilmezmiyim der. Sarhoş. Yolda duran polis gençleri durdurur ve derki: Gençler arkol var mı? Yok polis bey hepsini içtik.. Selamı var. Öğrencinin biri Mısır'da üniversite okuyormuş. Yazılılar bittikten sonra sömestır tatili olmuş. Arkadaşı Ali'ye, ben memleketime gidiyorum sen bana notlarımı iletirsin: Eğer bir zayıfım varsa Ali'nin selamı var, iki zayıfım varsa Muhammed'in selamı var, üç zayıfım var ise Muhammet Emin'in selamı var dersin demiş. Arkadaşı notlara baktıktan sonra evini aramış, babası çıkmış telefona. Ali orada mı diye sormuş; babası, yok demiş, o da notu bırakmış: - Ali geldiğinde söyleyin, ümmeti Muhammed'in selamı var. |
BİRAZDA GÜLELİM
DOLMUŞ DİYALOGLARI
Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sürçer: - Şoför bey mübarek bi yerde inebilir miyim? - Şu ilerdeki caminin önünde bırakayım teyze seni... ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ..... .... . Yolcu: - Abi Heykel'e çıkıyo mu? Şoför: -Yok abi, yanından geçiyo. ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir: - Kızım şurdan bir kişi uzatır mısın? - Ben kız değilim! - Amaaaan ne bileyim kız mısın dul musun, uzat işte. ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Kadın: - Kızım dur! Ben vereyim benim ki bozuk zaten... Genc Kız: - Aman ne olacak sanki nasılsa benimki de bozulacak, ben vereyim! ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Eve gitmek üzere Bakırköy dolmuşu bekliyordum. Sigaramın (Monte Carlo marka) kalmadığı aklıma gelince önünde durduğum Tekel bayiine girecekken minibüs geldi. Apar topar bindim. Şoföre parayı uzatıp, - Bir Monte Carlo' dedim! Adam birkaç saniye yüzüme bakıp: - Abi bu Bakırköy'e gider' diye cevap verdi! Işte o an benim ve şoförün bittiği andı. ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . - Mükemmel bir yerde inebilir miyim? Yolcunun kafası karışık sanırım, kendisi de dolmuşdakilerle birlikte güler söylediğine şoför kadını indirirken: - Buyrun, size layık değil ama! ............ ......... ... ...... ......... ......... ......... ......... ......... . Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sürçer: - Müsait bi yerde iner misiniz? Şoför: - Niye sen mi kullancan??? ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ..... .... . Rumeli-Hisarü stü otobüsüyle Taksim'e doğru gidiyoruz. Adamın biri Beşiktaş dolaylarında gayet aceleci bir tavırla: - Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim? Bizim şoför olaya hakim: - Tabi abi ayıp ettin. Al götür senden kıymetli mi... ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Oğlum bu Eminönü'nden geçer mi? - Yok teyze biz Taksim'e çıkıyoruz. - Tamam oğlum, öyleyse siz gidin ben gelmeyeyim. ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Istanbul'dayiz. .. Dolmuşa bindik, dolmuş doldu, tam kalkıcak, elemanın biri açtı kapıyı. Içerde tıkış tıkış oturmuşuz, önde 3 kişi arkada 4 ... Eleman hala bir umut sordu: - Kaptan, yer var mı? Şoför de arkasını dönüp cevap verdi: - Bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım... ............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... . Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi. Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. Çocuklardan biri şoföre parayı uzattı: - Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın? Buna benzer mizah türü yazıları olan arkadaşlar varsa bizlerle paylaşırsa seviniriz.:) |
| WEZ Format +2. ?uan Saat: 18:19. |
Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.