Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Serbest Kürsü (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=175)
-   -   Bunları biliyormusunuz? (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=19662)

Arif Coşkun 13.03.2008 12:52

Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
ANGUT

Herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir "Angut".
Birisi bir salaklık yapınca, bi laftan anlamayınca, böle boş boş
bakınca hemen "Angut'musun" der günümüzün insanı.. .

Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton "Angut!" var ülkemizde.. Angut kuşu'nun eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir
yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile
eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun baş ucunda
bekler...

İşte bu canlının yaptığı en büyük"Angut"luk budur.. Ayrıca bu olay
bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen birşey
değildir.. Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz..

Hani derler ya "Angut gibi bakmasana lan".. keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine..

Bundan sonra bazılarına "Angut" demeden önce bir kere daha
düşünün.. Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...


Bu ve buna benzer konuları birlikte paylaşmak ümidiyle.Bekleriz.

Arif Coşkun 13.03.2008 13:49

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
Beyaz karayı, sinek yarayı, zengin parayı,
Yemek tuzu, rakı buzu, maymun muzu,
Ördek kazı, güzel nazı, aşık sazı sever...
Kuş darıyı, çiçek arıyı, erkek karıyı,
Ana çocuğu, çoban gocuğu, yumurta sucuğu,
Ocak közü, kirpik gözü, ozan sözü sever...
Garip sılayı, yiğit halayı, tencere kalayı,
Davul zurnayı, avcı turnayı, deve hurmayı,
Alın kelini, cömert elini, cimri dilini sever...
Çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava hamuru,
Tembel yatmayı, geveze atmayı, pazarcı satmayı,
Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever...
Ebe bebeği, kahve dibeği, çengi göbeği,
Memur masayı, ermiş asayı, hakim yasayı,
Haylaz döveni, dalkavuk öveni, hergele söveni sever...
Sarhoş dostunu, ayı postunu, yaşlı bastonu,
Hatip lafı, suçlu affı, açıkgöz safı,
Orman çamı, kedi damı, işçi zammı sever...
Mektup pulu, zampara dulu,
Allah kulu sever de..
Sen?

:)

Sweetgirl 13.03.2008 13:53

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
[B][I][CENTER][COLOR="Magenta"]Angut'un bir kus türü oldugunu cok gec ögrendim
ama yinede Angut kelimesini birine karsi kullanmam
Angut kusunun bir resmini eklim dedim :)


[URL=http://imageshack.us][IMG]http://img204.imageshack.us/img204/4136/angutpj0.jpg[/IMG][/URL][/COLOR][/CENTER][/I][/B]

altuntas58 13.03.2008 13:59

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
Çok haklısın Arif bey bu masum kuşun bazen bilerek bazende bilmeyerek adını anarız sizinde dediğiniz gibi angutun ne olduğunu bilmeyen fakat her fırsatta angut kelimesini kullanan bir çok insanımız var yine size katıldığım bir cümle var keşke herkes sevdiğine değer verdiğine bir angut kuşu gibi davransa kuş olduğu halde eşini yaralı iken ölene kadar her türlü tehlikeye rağmen asla yanından ayrılmayan bizler insan olarak yolda trafik kazası sonucu vatandaşı ezip geciyor ve durmaya tenezül dahi etmiyoruz trafik kazası sonucunda kacanın bıraktığı yaralıyı arabam kan olur kirlenir diye almıyoruz şimdi bir angut dediğimiz kuş her zaman iyisini yapıyor ama biz insanlar her zaman iyisini yapmayı beceremiyoruz kıssadan hisseler bu güzel konuyu bizlerle paylaştığınız için sağol arif kardeş

Arif Coşkun 13.03.2008 14:04

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
[QUOTE=Sweetgirl;243943][B][I][CENTER][COLOR="Magenta"]Angut'un bir kus türü oldugunu cok gec ögrendim
ama yinede Angut kelimesini birine karsi kullanmam
Angut kusunun bir resmini eklim dedim :)


[URL=http://imageshack.us][IMG]http://img204.imageshack.us/img204/4136/angutpj0.jpg[/IMG][/URL][/COLOR][/CENTER][/I][/B][/QUOTE]


Sweetgirl kardeşim.Resim işi aklıma gelmemişti bunuda sen tamamlamışın teşekkür ederim. Ha bu arada atışmaları unuttuk sanırım uğramaz oldun,en son ben yazmıştım yanılmıyorsam:)

Sweetgirl 13.03.2008 14:05

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
[QUOTE=arifcoskun;243947]Sweetgirl kardeşim.Resim işi aklıma gelmemişti bunuda sen tamamlamışın teşekkür ederim. Ha bu arada atışmaları unuttuk sanırım uğramaz oldun,en son ben yazmıştım yanılmıyorsam:)[/QUOTE]

[B][I][CENTER][COLOR="Magenta"]rica ederim abi
en son senmi yazmisdin ciddenmi
bilsem hemen cevap yazardim kimse yazmiyor diye girip bakmiyom bile [/COLOR][/CENTER][/I][/B]

Arif Coşkun 13.03.2008 14:22

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
Tavla oynayanlar Farsça altıya kadar saymasını bilirler. (yek, du, se, cihar, penç, şes) Şimdi de yedi sayısını öğreniyoruz. Farsça yedi (heft)dir veya (hefte) Yedi günlük hafta ismi de buradan alınmıştır.
Halen Türkçede kullandığımız gün isimlerinin kökenlerinin neler olduklarını biliyor musunuz?
Cuma Arapça (Toplama, toplanma)
Cumartesi Arapça (Ertesi) Türkçe
Pazar Farsça Ba (Yemek), zar (yer)
Pazartesi Farsça (Ertesi) Türkçe
Salı İbranice (Üçüncü)
Çarşamba Farsça (Cehar) şenbe (dördüncü gün)
Perşembe Farsça (Penç) şenbe (beşinci gün)
Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin geldikleri yerler de karışık. Hicri takvimdeki Arabi ay isimlerinin bugün hiçbirini kullanmamamıza rağmen yine de Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül aylarının isimlerinin kökenleri Arapça ve Süryanice, Kasım ayının ise Arapça.
İşin daha ilginç yanı bunlardan Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül hemen hemen aynı telaffuzla Yahudi takviminde de yer alıyorlar. Gelin ayların isimleri ve kökenlerine bir göz atalım.
Ocak Türkçe (Kışın evlerde ateş yakılan yer)
Şubat Süryanice
Mart (Latince Mariîus mitolojik isim Mars tan)
Nisan Süryanice
Mayıs (Latice Tanrıça Marianın ayı)
Haziran Süryanice
Temmuz Arapça Süryanice
Ağustos (Latice Roma İmparatoru Augustusun adından)
Eylül Süryanice
Ekim (Türkçe Toprağı ekmekten)
Kasım (Arapça Bölen)
Aralık (Türkçe İki zaman dilimi arası)

Arif Coşkun 02.04.2008 12:10

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
Ünlü besteci Beethoven'in son bestesini, sağır olarak yaptığını...

Paris'teki Versailles Sarayı'nın 1300 odası olduğunu ve hiç tuvaletinin olmadığını...

Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksa idi, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplayacağını...

Eyfel kulesinin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanıldığını...

Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına geldiğini...

Bir insandaki toplam damar uzunluğunun 150 bin km. ve dünya ile güneş arasındaki mesafenin de 150 milyon km. olduğunu...

Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini...

Bir futbolcunun topa her kafa vuruşunda, beyninden 1000(bin) hücrenin öldüğünü...

Ortalama bir insanda 30.000-100.000 adet saç olduğunu, hergün yaklaşık 100 tanesinin döküldüğünü...

İnsan vücudunun her 7 yılda -ölen hücrelerin yerine yenisi gelerek- tamamen yenilendiğini...

Amerikan halkının %60'ının ülkelerini, dünya haritasında bulamadıklarını...

0(sıfır)'ı müslümanların bulduğunu...

Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu...

Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Balkan savaşındaki mağlubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini...

Galatasaray kulübünden, yıllar önce bir grubun ayrılıp 'Güneşspor' u kurduğunu...

Fenerbahçe Kulübünün ilk adının 'Siyah Çoraplılar' olduğunu...

İbni Sina'nın göz ameliyatı yaptığını...

Güleycanım 02.04.2008 12:49

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
[B]bilgiler için teşekkürler Angut Kuşu gerçekten ilginç :)
emeğine sağlık [/B]

fertelliyim 02.04.2008 13:18

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
Yanlış bilgi olmasın Sweetgirl kardeşimizin koyduğu resim bir tür serçedir Gercek Angut Kuşu Budur Bu kuşlardan bizim köydede vardı Hatta bizim Köyden bu olaya şahit olanlar da olmuştu Kuşlardan biri Yüksek gerilim hattına takılmış ve ölmüştü Eşi ise Tam 4 gün boyunca yanında resmen ağlarcasına sesler cıkararak durmuştu daha sonra öğrendiğimize göre eşide ölmüştü Hayvan Hayvan İken İnsanlardan Daha Sadık Sevdiklerine Eşine.

[URL=http://imageshack.us][IMG]http://img183.imageshack.us/img183/5230/angutpd9ba9.jpg[/IMG][/URL]


Böylesine güzel paylaşımlar için Çk Teşekkür ederim

fertelliyim 03.04.2008 13:28

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
[CENTER]Angut Kuşu Efsanesi


[URL=http://imageshack.us][IMG]http://img507.imageshack.us/img507/7076/angutkuuefsanesing2.png[/IMG][/URL][/CENTER]

Arif Coşkun 12.04.2008 09:23

--->: Bunları biliyormuyuz?(angut)
 
DİKKAT !

Oturma belgesini ( ikametgah ilmuhaberini ) artık muhtarlar değil, Nüfus Müdürlükleri veriyor. Adrese dayalı nüfus sayımından sonra, adresinizde bir değişiklik olduysa, muhtardan onaylı ' FORM C' belgesiyle İlçe Nüfus Müdürlüğüne durumu bildirmeniz gerekiyor. Değişiklikler bildirilmez ve durum tespit edilirse ağır para cezaları veriliyor. Nüfus Müdürlüğünde kayıtlı olan adresinizin doğru olup olmadığını kontrol etmenizde yarar var. Çünkü herhangi bir kurumdan oturma belgeniz istendiğinde, bunu Nüfus Müdürlüğünden almak durumundasınız. Alınan bu belgenin geçerlilik süresi 30 ( otuz ) gündür.

Ayrıntılı bilgiye [url]http://www.nvi.gov.tr[/url] adresinden de ulaşabilirsiniz

4Eylul 29.07.2008 21:37

Bunları biliyormusunuz?
 
[B][COLOR="Green"]
Bursa'yı Yunanlılar işgal ettiğinde Pir Emir türbesine bakan türbedarın, mezarı bastonla dürtüp:

"Ya pir Bursa'yı Yunanlılar işgal etti, kalk kurtar dediğini ve türbedarın gece rüyasında Pir Emir Hazretlerini görüp, Emir in kendisine :

"Behey ahmak, vatanı düşmandan kurtarmak ölülerin değil dirilerin hakkıdır!" diyerek hışımla bir tokat aşkettiğini ve türbedarın korku içinde uyandığında çenesinin yamulmuş olduğunu gördüğünü ölünceye kadar çenesinin düzelmediğini..[/COLOR][/B]

[B][COLOR="Blue"]İmkansızlıklar içinde Kafkasya dağlarında yıllarca sürdürdüğü özgürlük mücadelesinden sonra Ruslara esir düşen Kafkas kartalı Şeyh Şamil'in büyük bir törenle Petersburg'a getirilip, şerefine büyük balo düzenlendiğini ve Çar ll. Aleksandr'ın.Şamil' e bu baloyu nasıl bulduğunu sorması üzerine Büyük İmam'ın:

"Çar hazretlerine meçhul değildir ki Cenab-ı Hak dünyayı Hristiyanlara ve ahireti Müslümanlara vaad buyurmuşlar. O İlahi 'Cennet'e gidemeyeceğinize göre, dünyayı Cennet'e çevirmekte çok isabet buyurmuşsunuz" diye müthiş bir cevap verdiğini..[/COLOR][/B]

[COLOR="DarkRed"][B]Merc-i Dabık Savaşı öncesi Büyük Hünkar Yavuz Sultan Selim'in ordusunun önünde askerleriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atını ileri doğru mahmuzlaması üzerine, sadrazam Sinan Paşa'nın padişahın ellerine sarılıp:

"Şevketlü hünkarım, olmaya ki heyecana gelir, kendinizi ateşe atarsınız, yüreğimiz dilhun olur" diye gitmemesi için yalvardığını...

Alem-i İslam'ın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava adamının bunun üzerine: "Biz cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han,ın torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyüz" diye haykırdığını.[/B][/COLOR]

4Eylul 29.07.2008 21:39

Çağdaşlaşma Yolunda
 
[B]1930´lu yılların Türkiyesi´nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan insanların öldüğünü...
Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paralar ödeyerek heykel yaptırdığımızı![/B]

4Eylul 29.07.2008 21:40

Talan Edilen Mirasımız
 
[B]Şanlı Osmanlı Devleti´nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han´ın, ecdadına hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile, döşettiğini . . .
Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının türbeden gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında kullanıldığını..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:41

Bitmeyen Osmanlı Sevgisi
 
[B]Balkanlar´dan Orta Doğu´ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle "Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını ..
Budapeşte´den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın´. "Madem ki İstanbul´a gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul´u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp´daki ihtiyar Cezayirlilerin , boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:42

Avrupa´da Akıncı Korkusu
 
[B]1534 yılında Viyana´daki St. Stephen Katedrali´nde. Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:43

Şefzade´nin Dolmabahçe Sefası
 
[B]İsmet İnönü´nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde müzakereleri işitmemezlikten geldiğini..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:44

Ağaca Asılan Zekat Parası
 
[B]Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu´ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını.[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:45

Osmanlı arması
 
[B]Merhum Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini
Necip Fazıl´ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırdığını[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:47

Pasaport farkı
 
[B]Şanlı Osmanlı Devleti´nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek: "Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı teb´asıyım ne olur bunu değiştirin" diye sefaret yetkililerine yalvardığını..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:48

Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları
 
[B]Birinci Dünya savaşı sıralarında Musul´da halkın açlıktan perişan durumlara düşüp hergün sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar birçok insanın inleye inleye ölüme gittiklerini ve buna bir çare bulunamadığını…

Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren on-on iki kişinin idam edildiğini...[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:49

Hayal Müessesesi
 
[B]Teb´asını "Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti´nde, akıl hastalarına bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli çamaşır ve çarşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini,

Aynı dönemde Avrupa´da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını,

İstanbul´daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere´nin: "Burası Avrupa´nın asırlar sonra tahayyül edeceği bir hayal müessesidir" dediğini ve Osmanlı´nın uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD´de ancak 1956 yılında uygulamaya geçebildiğini..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:50

İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
 
[B]Yavuz Sultan Selim Han´ın Ridaniye Savaşı´nda, ileri görüşlü babası Sultan II Bayezid´in icadı olan "içi yivli topları kullanarak büyük başarılar elde ettiğini...

Bugün ise bizlerin hala II Bayezid´in bu büyük icadını tarih kitaplarımızda: "Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:51

Milletlere Göre Fiyat Farkı
 
[B]Osmanlı´nın son döneminde (1850) İstanbul´da uzun yıllar kalmış bir Batılı tarihçi olan M A Ubicini´nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:

"Bir kaide olarak, Ermeni ye istediği paranın yarısını, Ruma üçte birini, Yahudi ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alışveriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz"diye yazdığını...[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:52

Osmanlılarda ağaç
 
[B]Osmanlı Devleti´nde ağaçlara çok kıymet verilip koruma altına alındığını...

Sultan ll. Abdülhamid devrinde, Belgrad ormanlarına zarar verip ormanı tahrip ettikleri için bir köyün kitle halinde sürgün edildiğini...

Kin

İkinci Dünya Harbi sonlarında yapılan lise mezunlarının olgunluk imtihanlarında sorulan "Ormanlar ve Ormanların faydaları" isimli kompozisyon sualine talebelerim bazılarının enteresan bir şekilde:"Türkiyemiz ormanlık bir ülkeydi, fakat o zalim padişahlar, yurdumuzu ormansız bıraktılar" gibi cevaplar verdiklerini...

Sebep olarak da; bu zavallı öğrencilerin öylesine bir kin terbiyesi içinde yetiştirilerek Osmanlı´yı kötülemeye öylesine alıştırıldıklarını ve böylece eğer bir fırsatını bulup da padişahlara hakaret ederlerse iyi not alacaklarına inandıklarından dolayı böyle cevaplar verdiklerini...[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:55

Ecdad Nesline Hürmet
 
[B]Merhum Adnan Menderes´in, İstanbul´un imarı faaliyetlerinin başlatıldığı l950´li yılların birinde, gece yarısı cennetmekan Sultan Abdülhamid Han´ın muhterem kerimeleri Ayşe Osmanoğlu ile annesi Müşfika Kadınefendi´nin kaldığı evin kapısını çalarak gizlice içeri girip her ikisinin de ellerini öptükten sonra :

"Siz bize veli nimetlerimizin emanetlerisiniz. Fakat maalesef sizlerle bugüne kadar alakadar olamadım. Çok özür dilerim Çevremiz böyle tavırları hazmedemeyecek insanlarla dolu!..." dediğini... Daha sonra da, Osmanlı´nın bu aziz analarına, kimseye muhtaç olmamaları için, içinde 10.000 lira bulunan bir zarf bırakıp ayrıca tahsisat-ı mestureden (örtülü ödenek) maaş bağladığını ve 27 Mayıs´da bu paranın kesildiğini...[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:56

Eşsiz Misafirperverlik
 
[B]Osmanlı askerî teşkilatını Avrupa´ya tanıtmış olmakla meşhur Comte de Marsigli´nin, Türk toplumunun misafirperverliği ile alakalı olarak:

"Türkler hiçbir din farkı gözetmeksizin bütün yabancılara karşı son derece misafirperverdirler. Ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali vakti yerinde olanlar öyleden evvel ve akşamüstü gezintiye çıkıp yolcu bulmaya çalışırlar. Eğer bulacak olurlarsa evlerine davet ederler ve hatta çok defa misafirin hangi evde ağırlanacağını tayin ederken kavgaya bile tutuşurlar." dediğini... [/B]

4Eylul 29.07.2008 21:56

İnsanlığın En Muhteşem Harikası
 
[B]Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta:

"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı´ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht´un:

"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin´in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini...[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:57

Enderun Okulu
 
[B]Üç kıtada altı asırlık bir hükümranlık şanlı ecdadımızın devlet ve medeniyet mirasının sırlarının bulunduğu ve dünyanın en büyük arşivi olan Osmanlı Arşivi´ni, bizler doğru dürüst incelememişken, bine yakın Amerikalı ile yüze yakın İsrailli tarihçinin yıllarca didik didik ettiğini...

Bugün ABD´de sadece "Enderun okulu" hakkında hazırlanan uzman eserlerin ve doktora tezlerinin sayısının 350 tane olduğunu..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:57

Sözünün Eri Olmak
 
[B]Mehmet Akif Ersoy´un sözünün eri bir insan olduğunu ve söz verdiği şeyi yerine getirmek için ölümden başka hiçbir şeyin onu engellemediğini...

İstanbul Vaniköy´de oturan bir ahbabı ile öğleden bir saat önce buluşmak için sözleştiklerinde, o gün yağmurlu, fırtınalı bir gün olup her tarafı sel bastığı halde Mehmet Akif´in binbir zorlukla sırılsıklam vaziyette söz verdiği yere vaktinde geldiğini, fakat arkadaşının gelmemesi üzerine çekip gittiğini... Ertesi gün özür dilemek için gelen arkadaşını dinlemeyip: "Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir" diyerek tam altı ay o arkadaşıyla konuşmadığını... [/B]

4Eylul 29.07.2008 21:58

Kızılca Buğdayı
 
[B]ABD´nin 1890 yılına kadar bizim Tuna boylarımızda yetişen "kızılca" ismi verilen buğdayımızı ithal ederek tohumluk olarak kullandığını ve bununla halkını beslediğini..[/B]

4Eylul 29.07.2008 21:59

Bir Yanlışın İzahı
 
[B]Padişahların, Osmanlı topraklarındaki muhtelif yerleri devletin ileri gelenlerine: "Sana orayı bahşettim" demesinin

"Verilen yeri imar et!" manasına geldiğini ve bu varlıklı Osmanlı paşalarının, o toprakların mamure haline gelmesi uğrunda servetlerini tükettiklerini..[/B]

4Eylul 29.07.2008 22:00

Hakiki Nişan
 
[B]Kırım Savaşı´ndaki büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümetince kendisine nişan verilen Deli Hasan Ağa´nın bu nişanı takmadığını farkeden Fuat Paşa´nın ona takmama sebebini sorması üzerine:

"Paşam, benim vücudumda harpte kazandığım yedi nişan (yara izi) var. Onlar varken elin Frenk´inin nişanını ben ne yapayım!" diye cevap verdiğini[/B]

4Eylul 29.07.2008 22:01

Yabancı Gözüyle Lozan ve Neticesi
 
[B]1922-1923 yılları arasında Sovyetler Birliği´nin Türkiye büyükelçisi olarak Ankara´da bulunan S. İ. Aralov´un, Lozan Konferansı´nın sonuçları ile alakalı olarak yazmış olduğu hatıratında:

"... İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, eskiden Türkiye´nin olan Musul´u ve daha başka yerleri Türkiye´den koparmayı, Yunanlıların yakıp yıktığı şehir, kasaba ve köyler için Yunanlılara tamirat parası verdirmemeyi ve Boğazlar meselesinde İngiliz planını gerçekleştirmeyi başardı.

Türkiye´nin Musul´u bırakması ve tamirat parasından vazgeçmesi karşılığı olarak kendisine küçücük Karaağaç bölgesinin verilmesiyle yetindi Bundan başka Batılı devletler, Türkiye´yi Osmanlı Devleti´nin Batılı kapitalistlere olan borçlarının, Osmanlı Devleti´nden ayrılan ülkeler arasında bölünüşünden sonra, payına düşen bölümünü 20 yıl içinde ödemeye ikna ettiler" diye yazdığını..[/B]

4Eylul 29.07.2008 22:01

Acı itiraf
 
[B]Lozan Konferansı´na İsmet İnönü ile birlikte katılarak Türkiye aleyhine birçok entrikalar çeviren Hahambaşı Hayim Naum’un,daha sonraları hükümet erkanı ile araları çok iyi olmasına rağmen: "Bu memlekete bu millete çok kötülük ettim, artık aralarında yaşayamam" diyerek pişmanlık içinde Mısır´a gittiğini...[/B]

4Eylul 29.07.2008 22:01

Mehterin Büyüleyici Tesiri
 
[B]Batı musiki şaheserlerini yazmış olan Mozart,Bizet gibi büyük bestekarların mehter musikisinin büyüleyici tesiri altında kalarak,Türk tarzında Alla Turca denilen kısımlarını yazdıklarını....[/B]

4Eylul 30.07.2008 21:29

İlahi İkaz
 
[B]Birinci Dünya Savaşı sırasında Dördüncü Ordu karargahında Mekke ve Medine´yi kurtarmak için Hicaz Seferi Kuvveti hazırlanması meselesi görüşülürken,Harbiye Nazırı Enver Paşa´nın bu iş için Mustafa Kemal´i atadığını ve bunun üzerine Mustafa Kemal’in:

"Değil Hicaza asker sevketmek,hatta oradaki askerleri de geri almak ve kuvvetleri verimsiz yönlere dağıtmamak gerek" diyerek görüşünü belirttiğini ve sonunda M. Kemal´in bu görüşünün kabul edilerek Medine´nin boşaltılmasına karar verildiğini...

Tam bu sırada ışıkların aniden sönerek ortalığın zifiri bir karanlığa bürünmesi üzerine bunu İlahi bir İkaz kabul eden Cemal Paşa´nın birden ürperip sarsıldığını ve daha sonra Hicaz´ın boşaltılmasından vazgeçilerek Fahreddin Paşa nın Medine´ye gönderildiğini.... [/B]

4Eylul 30.07.2008 21:30

Medine Muhafızı
 
[B]Osmanlı´nın edeple taçlaşmış iman anlayışının gereği olan Hazret-i Peygamberi´nin (sav) şehrini bir valinin adının altına sokamayacağı saygı ve edebi ile, oraya göndereceği idareciyi "Vali" yerine "Medine Muhafızı" diye isimlendirme hassasiyetini gösterdiğini ...[/B]

4Eylul 30.07.2008 21:32

Haram Yemeyen Ordu
 
[B]Osmanlı ordusunun, İslam´ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verdiğinde Yavuz Sultan Selim´in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden birşey çıkmaması üzerine ellerini Ulu dergaha kaldırıp:

"Allah´ım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lutfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim." diyerek Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulunduğunu... [/B]


WEZ Format +2. ?uan Saat: 21:05.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.