![]() |
TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
İnsanlar toplumda iyi bir yere sahip olabilmek için kendilerini çeşitli konularda geliştirirler. Daha güzel giyinebilmek, daha iyi konuşabilmek, daha saygın, kişilikli, kültürlü, insanlar üzerinde olumlu etki bırakan bir kişi olabilmek için çeşitli yollar denerler. Aile bireylerinden veya yakın çevrelerinden bir kişiyi ya da toplumda herkes tarafından beğenilen insanları kendilerine örnek alırlar. Onların değer yargılarını kabul eder, hal ve tavırlarına, yaşam tarzlarına özenir ve onları taklit etmeye çalışırlar. Halbuki kendilerine örnek aldıkları bu kişiler ahlak, kişilik ve tavır yönünden pek çok zaafa sahip olabilirler. İşte bu nedenle bir insanın kendine örnek alacağı kişiyi çok titizlikle seçmesi gerekmektedir. Eğer insan kendine ideal bir örnek seçse geçen her gün lehine sonuçlanacak, kendisini ahlak, kişilik, görünüm, kültür gibi pek çok açıdan süratle geliştirebilme imkanı elde edecektir.
İşte insanı yaratan ve en iyi tanıyan Rabbimiz, onun bu arayışına cevap olarak Hz. Muhammed’i (sav) “örnek insan” olarak göndermiştir. Hz. Muhammed’in (sav) güçlü imanını, yüksek ahlakını, vicdanını, kişiliğini, yaşam şeklini, zevklerini, sanat anlayışını, temizliğini, konuşmasını, insanlara olan yaklaşımını örnek almalarını ve dolayısıyla olabilecek en güzel hayatı yaşamalarını tüm insanlara öğütlemiştir. Allah bir Kuran ayetinde Peygamber Efendimizin iman edenler için en güzel örnek olduğunu şöyle bildirmektedir: Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır. (Ahzap Suresi, 21) Bu nedenle, Allah’a iman eden ve ahiret günü ile karşılaşacağını umut edenlerin, Hz. Muhammed (sav)’i hem Kuran ayetlerinde anlatılan şekliyle, hem de günümüze ulaşan rivayetlerle yakından tanımaları son derece önemlidir. Allah Kuran’da Peygamberimizin büyük bir ahlak üzerinde olduğunu haber vermiş (Kalem Suresi, 4) ve tüm insanları O’na uymakla sorumlu tutmuştur. O yalnızca kendi döneminin değil, günümüzün ve tüm zamanların insanlarına aklıyla, yüksek karakteri ve güzel ahlakıyla büyük bir örnektir. Hz. Muhammed (sav) sadece Müslümanların değil, aynı zamanda Hıristiyanların, Musevilerin ve yeryüzündeki tüm insanların da Peygamberidir. Allah O’nu tüm insanlığı doğru yola çağırmakla ve onlara ahirette sorumlu tutulacakları dini öğretmekle görevlendirmiştir. Bu nedenle Allah’ın razı olacağı kullardan olabilmek için sadece Müslümanların değil, tüm insanların Peygamberimiz (sav)’i yakından tanımaları, O’nun hayatını incelemeleri, güzel ahlakını kendilerine örnek almaları ve sünnetini uygulamaları gerekir. Tüm insanlık için en güzel örnek olan Peygamberimiz (sav)’in, sahabesi olan Muaz (ra)’ya verdiği bir öğüdünde, O’nun derin imanının, güzel ahlakının örneklerini görmekteyiz: Muaz! Sana Allah’tan korkmanı, sözün doğrusunu söylemeni, sözünde durmanı, emaneti yerine getirmeni, hıyanetten uzak kalmanı, komşu hakkını korumanı, yetime acımanı, tatlı sözlülüğü, bol bol selam vermeni, işin iyisini yapmanı, az tamahkarlığı, imana sarılmanı, Kuran’ı derinliğine anlamanı, ahiret sevgisini, hesaptan korkmanı, tevazu kanatlarını indirmeni tavsiye ederim. Muaz! Seni hikmet sahiplerine sövmekten, doğru söyleyene yalan söylemekten, günahkara boyun eğmekten, adaletli bir hükümdara baş kaldırmaktan, yeryüzünde fesat çıkarmaktan menederim. Muaz! Sana her taşın, ağacın ve duvarın yanında nerede olursan ol Allah’tan korkmanı işlediğin her günahın ardından gizlisine gizli, aleni olanına da aleni tevbe etmeni tavsiye ederim. Hz. Muhammed (sav)’in sabrı ve tevekkülü Peygamberimiz (sav)’e Allah’ın yüklediği sorumluluk çok büyüktür. Çünkü Peygamberimiz Allah’ı ve dini tanımayan veya bildikleri halde göz ardı eden bir topluma gönderilmiştir. Onlara kendisinden önce indirilmiş olan hak kitapların tahrif edildiğini ve Allah’ın kendilerine yeni bir din yolladığını açıklamış, onları Allah’a şirk koşmaksızın iman etmeye, O’ndan korkup sakınmaya ve yalnızca Allah’a kul olmaya davet etmiştir. Ancak ne var ki bu davetiyle, yüzeysel ve basit bir bakış açısına sahip olan, tahrif olmuş dinlerini ve kurulu düzenlerini bırakmakta direnen, dünya hayatına tutkulu bir bağlılıkla bağlanmış, dünyevi çıkarlarını kaybetmekten şiddetle korkan insanları karşısına almıştır. İslam dininin hükümlerini kabul etmeyen bu insanlar Hz. Muhammed (sav)’e karşı güç birliği yapmış, O’nun davetine düşmanlıkla cevap vermişlerdir. Müslümanların toplum içinde azınlık oldukları bu dönemde, Peygamberimiz (sav) ve çevresindeki sahabelerin evlerine, ailelerine şiddetli saldırılar düzenlenmiş ve Müslümanlar tehlike içinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Asılsız itham ve iftiralarda bulunulmuş, Müslümanları sözde haksız ve suçlu gösterecek komplolar düzenlenmiştir. İbadetlerini yerine getirmelerine, insanlara İslam dinini anlatmalarına engel olunmaya çalışılmıştır. Dini yaymalarını durdurabilmek için maddi yönden kayıplar vermeleri istenmiştir. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, Peygamberimiz ihlası ve azmi sayesinde Allah’ın dinini büyük bir süratle insanlar arasında yaymayı başarmıştır. Hayatının tehlike altında olması, hiçbir zaman dini tebliğ etmesine engel olmamıştır. Daima Allah’a güvenmiş, O’nu kendisine dost ve yardımcı edinmiş, O’nun rahmetinden ve yardımından emin olarak kaderine razı olmuştur. Karşılaştığı zorlukları her zaman hayırla değerlendirmiş ve çevresindekilere “Bir nefse takdir edilmiş şey mutlaka olur” demiştir. Peygamberimiz (sav)’in aşağıdaki sözleri de, O’nun Allah’a olan güveninin, teslimiyetinin ve sadakatinin önemli delillerindendir: Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırlıdır; bir zarar gelse sabreder bu da hayırlıdır. … Bir şey isteyince Allah’tan iste. Yardım talep edeceksen Allah’tan yardım dile. Zira kullar, Allah’ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah’ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar.” Peygamberimiz (sav)’in güçlü imanı, samimiyeti, tevekkülü, cesareti ve kararlılığı karşısında, inkarcılar başarılığı olamamış, O’na tabi olan Müslümanları yıldıramamışlardır. Kuran’da da bildirildiği üzere, inkarcılar Allah’ın nurunu söndürmek istemişler, ama Allah Peygamberimiz Hz. Muhammed’i vesile ederek nurunu tamamlamış ve O’nu inkarcılar karşısında galip kılmıştır. Hz. Muhammed (sav)’in Hoşgörüsü Hz. Muhammed hem kendi döneminin hem de kendisinden sonra yaşayan tüm nesillerin sevgisini ve hayranlığını kazanmış kutlu bir insandır. Allah’ı inkar eden insanların bile Peygamberimiz (sav)’e karşı kalplerinde bir sevgi ve muhabbet oluşmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden biri, O’nun güzel ahlakı ve insanlara karşı olan hoşgörülü yaklaşımıdır. Unutmamak gerekir ki, Peygamberimiz (sav) çok akıllı, çok görgülü, güzel ahlaklı ve ince düşünceli mübarek bir insandı. Onun çevresinde bulunanlar arasında ise bilgisiz, cahil, görgüsü ve aklı gelişmemiş, hatta iki yüzlü davranarak O’na zorluk çıkarmak isteyen, doğruları kabul etmekte direnen, nefisleri ile çatışan bir durumda Peygamberimiz (sav)’e karşı kin besleyen pek çok insan olmuştur. Elbette ki bu gibi insanlara karşı hoşgörülü olup anlayış göstermek, oldukça yüksek bir iman ve sabır gerektirir. Ancak Peygamberimiz (sav), “Sana zulmedeni affet, sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap, aleyhine de olsa hakkı söyle”, “Her nerede olursan ol Allah’tan ittika et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder, insanlara güzel ahlakla muamelede bulun” buyurmuş ve dini kabul eden ya da etmeyen her türlü insana karşı en güzel tavrı göstermiştir. Her biri ile tek tek ilgilenerek onlara Kuran ahlakını anlatmış, iyiliği emretmiş ve onları kötülüklerden menetmeye çalışmış, hepsine son derece büyük bir hoşgörü ve adaletle yaklaşmış, haklarını korumuş, tüm insanların barış içinde yaşayacakları bir toplum oluşturmuştur. Nitekim Hz. Muhammed (sav)’in yaşadığı bu dönem Asr-ı Saadet olarak isimlendirilerek tarihe geçmiştir. Asr-ı Saadet boyunca sadece Müslümanlar değil, Yahudiler, Hıristiyanlar ve farklı inanç sahipleri de en güzel şartlarda yaşamış, her türlü insani hakka sahip olmuş ve kendi inançlarını diledikleri gibi yaşama imkanı elde etmişlerdir. Hz. Muhammed (sav)’in hoşgörülü tavrı farklı dinlere mensup birçok insanın İslamı kabul etmesine ve henüz kabul etmeyenlerin ise İslam dinine karşı güçlü bir muhabbet duymasına vesile olmuştur. Peygamberimiz (sav)’in sabrını ve hoşgörüsünü kendisine örnek alan müminler, O’nun karşılaştığı olayları ve yaşadığı koşulları çok iyi düşünüp takdir etmelidirler. İslam tarihinin büyük alimlerinden olan İmam Gazali, Peygamberimiz (sav)’in hoşgörülü tutumunu ve ince ahlakını şöyle tarif etmektedir: Öfkelenmekten son derece uzak ve bir şeye çabucak rıza gösterendi. İnsanlara karşı insanların en şefkatlisi idi. Öyle ya, insanların en hayırlısı insanlara hayrı dokunan, insanların en yararlısı da insanlara faydalı olandır. Allah’ın rızasını kazanmayı amaçlayan, dünyada ve ahirette kurtuluşa ermeyi hedefleyen, Peygamberimiz (sav)’e benzemek isteyen insanların kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in ayetleri ve Peygamberimiz (sav)’in sünneti ile hükmetmeleri, Peygamberimiz gibi konuşmaları ve bu hükümleri yaşamlarının her anında titizlikle uygulamaları gerekir. Menfaatleri ile çatışan en basit bir durumda hemen ye’se kapılan, ümitsizliğe düşen, tahammülsüzlük gösteren, insanlara öfkelenen ve husumet besleyen, Allah’ın dinini anlatmaktan vazgeçen, korkak bir karakter gösteren kişiler, bu tavırlarının Kuran ahlakı ve Peygamberimiz (sav)’in sünneti ile bağdaşmadığını bilmelidirler. Ve henüz vakitleri varken, Allah’a yönelip bağışlanma dilemeli, yegane doğru yol olan Kuran’a ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetine yönelmelidirler. Unutulmamalıdır ki insanların yüzyıllardan beri arzuladıkları huzur, mutluluk, güven, şefkat, merhamet, dostluk, adalet, kardeşlik, hoşgörü, fedakarlık, sevgi, saygı gibi erdemler ancak Kuran ahlakının ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetinin hakim olduğu toplumlarda en yüksek seviyede yaşanabilir. Tüm Müslümanlar ise, böyle bir ahlakı yaşamak ve çevrelerindeki insanları da bu ahlaka davet etmekle sorumludurlar. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
paylaşım için teşekkürler........
hemen kopyala yapıştırdan bilgilerimin içine alıyorum:D saollllllll:D |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Paylaşım için tşkler bunlar sizin fikirlerinizmidir yoksa alıntımıdır ? Alıntıysa nerden ve kime ait olduğunu belirtirseniz açıklayıcı olur.
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
rica ederim alıntı ama kaynak hatırlayabilirsem tabi yazarım benim fikirlerimide yansıtığı için yazdım..
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Ben eleştiride bulunmadım yanlış anlamayın , sadece alıntı olup olmadığımı merak ettim.
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
bişi demedim zati
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
kavga yok.:D
lütfen:D |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
yok ne kavgası bişi demedim :)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Ben kavga neyim bilmem :)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
yine bişi demedim :):)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Serdal paşam zorla kavga ettireceksin insanları :)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B]Biraz sonra "yine bişi demedim" msjı gelecek:D...[/B]
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
uşaaah konuyu saptırmışsınız
kızımlada dalga geçmeyin lutfen o bildiği şeyde ısrarlıdır o gader. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Abla ayıpsın hemşerimizin canı sıkılmasın diye inceden espiri yapmaya çalışıyoruz. Kızın olduğunu bildiğimiz için. :)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B]Yok abla "BEN BİŞİ DEMEDİM" :D...[/B]
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
tmm ben derim kavga etmeyin :):)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B][I]Peygamber efendimizden daha önder ve örnek varmi su yer yüzünde[/I][/B]
[B][I]gelmedi ve gelmeyecek.[/I][/B] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Şöyle bir tez var bu konu hakkında tartışmak istiyorum. Hristiyanlık eğer değiştirilmeseydi , bugün islam dini olurmuydu ?
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B][I]evet olurdu cünki islam dini dünya yatildigindan bu taraf vardi.[/I][/B]
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
Ozaman Allah kullarına Hristiyanlığı neden gönderdi?
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B][I]güzel bir soru, en kisa zamanda arastirip sana cevabini yazacagim[/I][/B]
[B][/B] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
diğer bütün dinleri görüp islamı daha çok sevmemiz için bence ;)
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B]Hz. Muhammed (sav)’in Hoşgörüsü
Hz. Muhammed hem kendi döneminin hem de kendisinden sonra yaşayan tüm nesillerin sevgisini ve hayranlığını kazanmış kutlu bir insandır. Allah’ı inkar eden insanların bile Peygamberimiz (sav)’e karşı kalplerinde bir sevgi ve muhabbet oluşmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden biri, O’nun güzel ahlakı ve insanlara karşı olan hoşgörülü yaklaşımıdır. paylaşımınız için sağolun[/B] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=club7house;450853]Şöyle bir tez var bu konu hakkında tartışmak istiyorum. Hristiyanlık eğer değiştirilmeseydi , bugün islam dini olurmuydu ?[/QUOTE]
S.a Bütün peygamberler, vahiy yolu ile Allahü Teala’dan aldıkları gerçekleri insanlara bildirmişlerdir. Vahyin kaynağı Allahü Teala olduğu için dinin özü de birdir. Her peygamber ‘tevhit dini’ni getirmiştir. Ancak kapsam ve ayrıntıda farklar vardır. Mesela İbrahim Peygamber sabah ve akşam namazı kılıyordu. Musa Peygamber rükusuz ve cemaatsiz namaz kılıyordu. Bu örneklerde olduğu gibi nitelik ve kapsam farkı vardı. Hepsi de Allah’ın varlığını ve birliğini, ahiretin varlığını, ibadeti, güzel ahlakı haber vermiştir. Ancak belirli sebeplerle insanlık bir gelişim içinde olgunlaştı ve kemale erdi. İlk peygamberden itibaren yüzbini aşkın peygamber ve 103 kitap geldi. Bunlar belirli bir zaman ve ortamı aşamazken, sadece Hz Muhammed (sav) ve O’nun sunduğu İslam; Kitap'ı, hadis külliyatı, ilimleri ve medeniyeti ile ebedileşti. Ona kadar olanlar, evrensel değillerdi. Belirli bir zamana ve topluluğa hitap ediyorlardı. Ve de asıllarını koruyamadılar. [B] KURAN-I KERİM VE İSLAM İLAHİ TEMİNATLA KORUNMUŞTUR[/B] “Kuran’ı biz indirdik. Ve onu biz koruyacağız.” (Hicr, 9) Cenab-ı Hakk’ın Kuran-ı Kerim üzerinde açık bir teminatı vardır. Bu nedenle Kuran-ı Kerim’in ve İslam’ın herhangi bir şekilde tahrifatı imkansızdır. İnanan alimler korumada somut unsurlardır. Bu sebeple her müminin temel görevlerinden biri Kuran-ı Kerim başta olmak üzere, dini ölçüleri öğrenmek, korumak ve savunmaktır. Bir ayette şöyle buyuruluyor: “Allah katında yegane din İslam’dır.” (Al-i İmran, 19) Burada dikkat edilmesi gereken bir husus var; din tekil olarak zikredilmiştir, ikili veya çoğul değil. Bir başka ayette şöyle buyuruluyor: “Her kim İslam’dan başka bir din ararsa, o din ondan asla kabul edilmeyecektir. Ahirette ise o, hüsrana uğrayanlardandır.” (Al-i İmran, 85) [B] İSLAM’DAN ÖNCEKİ DİNLER NİÇİN GEÇERSİZDİR[/B] Hz Peygamberden önceki dinler ve onların şeriatları da hak idi. Ancak iki temel sebepten dolayı geçersiz olmuşlardır. 1- Onların evrensel olmayışları. Yani zaman, mekan ve muhataplar olarak belirli insanlara hitap etmeleri. Mesela Tevrat’ta hitap tarzı, daha çok ‘siz İsrailoğulları’ tarzındadır. Halbuki İslam evrenseldir. İslam’ın gelişi ile önceki dinlerin hükmü geçerliliğini kaybetmiştir. 2- İslam’dan önceki dinler ve kitapları, asıllarını koruyamadılar. Mahdut bir zamana hitap ettikleri halde, Hz Peygamber dönemine ulaşamadılar. İslam akaidine göre, gelmiş geçmiş bütün peygamberleri ve ilahi kitapları tasdik ederiz. Ancak muhtevalarından sorumlu değiliz. Hatta tahrif edilmiş o kaynaklara baş vurmak Peygamberimiz tarafından men edilmiştir. Bir hadis-i şerifte şu uyarı yapılıyor: “Ehl-i kitaba din konusunda hiçbir şey sormayınız. Çünkü kendileri sapıklığa düşmüş haldeyken elbette size doğru yolu gösteremezler. Şüphe yok ki, bu durumda siz onlara bir şey sorduğunuz taktirde, ya batıl bir şeyi tasdik eder, ya da doğru olan bir şeyi inkar edersiniz. Allah’a yemin ederim ki, Musa hayatta olup aranızda bulunsaydı, bana tabi olmaktan başka bir yol ona asla helal olmazdı.” (Kenzu'l-Ummal) [B] DİN ALLAH’INDIR[/B] Din ilahi bir kurumdur. Yani Allah tarafından konulmuştur. Peygamberler vahyi iletir. Hadisler de, ‘vahy-i gayri metluv’, okunmayan, kalbe ilham olan vahiydir. Ayetler ve hadisler böylece kaynakta birleşmiş olur. Bu sebeple dinde beşerilik vasfı söz konusu değildir. Zümer Suresi’nde, “İyi bilin ki, din-i halis (gerçek din) Allah’a mahsustur.” (Zümer, 3) diye beyan olunuyor. “... Bugün sizin üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamiyet'e razı oldum...” (Maide, 3) Bu ayetler, çok açık bir şekilde, din koyma yetkisinin Allah’a ait olduğunu ortaya koymaktadır. Dine müdahale, bazı esasları kaldırma veya değiştirme yetkisi hiç kimseye verilmemiştir. Din, tüm zamanları kapsayarak kıyamete kadar devam edecektir. [B] İSLAM EVRENSELDİR[/B] İslam’dan önce gelen ilahi dinler, evrensel değildir. Belirli bir zamana, belirli bir topluma hitap etmişlerdir. İslam ise evrenseldir. Tüm zamanı, tüm coğrafyayı ve tüm insanları kuşatmıştır. Hatta Hz. Muhammed’in (sav) risaleti cinleri de kapsar. Kuran-ı Kerim’de Cin Suresi adıyla bilinen bir sure vardır. Hz Peygamber, Rasulu’s-Sakaleyndir. Yani insanların da, cinlerin de peygamberidir. Mirac olayında bütün peygamberler Mescid-i Aksa’da Hz. Peygamber’in arkasında saf tutup namaz kıldılar ve O’na biat ettiler. Böylece peygamberlerin her biri bir bakıma ümmet-i Muhammed olma şerefine nail olmuşlardır. Zaten Peygamberimiz, “Eğer Musa sizin aranızda olsaydı, bana tabi olmaktan başka yolu yoktu...” diye buyuruyor. [B] DİNE DAVET VE ELÇİLER[/B] Hz. Peygamber Efendimiz belirli bir coğrafyaya hitap etmekle kalmadı. Hicretin altıncı yılında dünyanın belli başlı devlet reislerini ve onların şahsında halklarını İslam’a davet etti. Bizans, İran, Mısır, Habeşistan, Yemen başta olmak üzere o günkü şartlarda dünyanın merkezlerine ilahi din daveti ulaştırıldı. Takip eden yıllarda özellikle dört halife devrinde okyanustan Türk illerine ve Hindistan’a ulaşıldı. İslam, ırki ve kavmi kimlikleri geçerek her topluluğu kendi potasında eritti. Müslüman kimliği ile muhatap aldı. “Ey iman edenler!” hitabı, Kuran-ı Kerim’in yaygın hitabıdır. Bugün ırkları farklı olan Yusuf İslamlar, Muhammed Aliler, Garaudyler en canlı örneklerdir. Evrensel olan İslam bütün insanları temel hak ve hürriyetlerde eşit görür. İslam’a göre mülkün temeli adalettir. Hukuk önünde bütün insanlar eşittir. Kulluk için bütün insanlar hürdür. Diğergamlık gereği iktisat şarttır. Nesli muhafaza için iffet ve nikah şarttır. Ahlakın teminatı için haramlardan sakınmak gerekir. Sosyal huzur ve barış için kul hakkına riayet esastır. Evet İslam bütün ilkeleri, esasları ve kuralları ile evrenseldir. İnanan ya da inanmayan herkese dünya saadeti ve huzuru sağlar. İnananlara ayrıca ahiret saadeti için ışık tutar. İslam’ın olduğu bir toplumda gayrimüslimler de emniyet içindedirler. Hiçbir haklarına hiç kimse zarar veremez. [B] EHL-İ KİTABIN HAKSIZLIĞI[/B] İslam akaidine göre bütün peygamberler ve ilahi kitaplar haktır. Bir tanesinin bile inkarına izin verilemez. Gerçek bu olduğu halde, Yahudi ve Hıristiyanlar yani "ehl-i kitap" denilen bu iki zümre, Hz. Muhammed’i (sav) ve Kuran-ı Kerim’i kabul etmiyorlar. Bu tutumları ile ehl-i kitap kafir olmuşlardır. Halbuki, geçmiş ilahi kitaplar sevgili Peygamberimizin geleceğini haber vermiştir. Mesela Hz. İsa’nın getirdiği İncil’de şöyle deniyordu: “Bir vakitler Meryem oğlu İsa dedi ki: ‘Ey İsrailoğulları! Şüphe yok ki ben, benden önceki Tevrat’ı tasdik edici ve benden sonra Ahmet isminde gelecek bir peygamberi müjdeleyici olarak sizlere Allah’ın resulüyüm...” (Saf, 6) Evet Hz. İsa gibi bütün peygamberler Rasulullah’ı müjdelemiş ve O’nun gelişine şahitlik etmişlerdir. “De ki, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” (Al-i İmran, 31) Bu ayet-i kerimeye göre, Hz Peygamber’i ve getirdiği dini beraber kabul etmek gerekir. O'nun izlediği yolu ve sünneti takip etmek şarttır. “De ki; Allah’a ve Peygambere itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran, 32) Peygamberimize itaattan yüz çevirenler kafir olarak niteleniyor. Bu durumda ehl-i kitap da kafirler zümresine girmiş oluyor. “Bütün dinlere üstün kılmak üzere Rasulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Buna şahit olarak Allah yeter.” (Fetih, 28) “And olsun ki, ‘Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir.’ diyenler elbette kafir olmuştur.” (Maide, 73) “Ey iman edenler, kitap verilen her hangi bir guruba uyarsanız, imanınızdan sonra onlar, sizi döndürüp kafir yaparlar.” (Al-i İmran, 101) Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Benim Peygamberliğini duymadan İsa’ya tabi olan ve onun dini üzre yaşayıp ölen hayır üzere ölmüştür. Ancak benim Peygamber olduğumu duyduğu halde bana inanmadan ölen kişi helak olmuştur.” (Ruhu’l-Meani) Bu hadis-i şerife göre, Hz. İsa’ya tabi olanlar için iki şart vardır. Birincisi, Allah üçtür demeyecek. İkincisi, henüz Hz. Peygamber'in geldiğini haber almamış olacak. Bu iki şart gerçekleşmişse, Hz. İsa bağlısı biri, inancı üzere vefat ettiği taktirde kurtulmuş olur. Özellikle gelinen bugünkü durumda Hz. Peygamber’i duymamış birinin kaldığını kabul etmek mümkün değildir. Bir hadiste şöyle buyuruluyor: “Ehl-i kitaptan din konusunda hiçbir şey sormayın. Çünkü kendileri sapıklığa düşmüş haldeyken, elbette size doğru yolu gösteremezler. Bu durumda siz, onlara bir şey sorduğunuz taktirde, ya batıl bir şeyi tasdik eder ya da doğru olan bir şeyi yalanlarsınız. Allah’a yemin ederim ki, Musa hayatta olup aramızda olsaydı, bana tabi olmaktan başka bir yol asla helal olmazdı.” (Kenzu’l-Ummal) Bu hadiste gerekçe çok net ortadadır. Gerçekler batılla karıştığı için geçmiş dinlerin ne kitabı ve ne de şeriatı geçerli değildir. Zaten zaman olarak onların hükmünü kaldıran İslam, herşeyi en doğru bir şekilde ortaya koymuştur. İslam tevhid dinidir. İslam’a göre Allah birdir, din de birdir. Bir dinden başka yol aranırsa, bu, ihtilafa vesile olur. Bütün insanlık, ebedi risalet sahibi olan Hz Muhammed’in (sav) davetine icabet etmek zorundadır. Eğer böyle olursa, “Allah birdir” diyenler kardeş olurlar. Yoksa, iftira, yalan ve benzeri iddialarla çelişkiye düşerler. Bu konuda şu ilahi çağrıyı iyi anlamak gerekir: “De ki: Ey ehl-i kitap, bizimle sizin aranızda musavi olan bir kelimeye geliniz; Allah Teala’dan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak kılmayalım. Ve Allah Teala’dan başka, bazımız bazımızı Rab edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse deyiniz ki, şahit olunuz, bizler muhakkak Müslümanlarız.” (Al-i İmran, 64) Bu ayet-i kerime, Müslümanlar tarafından yapılan açık bir çağrıyı anlatıyor. Eğer kitap ehli olanlar Hz. Muhammed’in (sav) davetine icabet edip Müslüman olsalar mesele kendiliğinden hallolacaktır. Ayetteki ‘geliniz’ emrini biraz açmak gerekir. Burada davet edilenler ve davet edilen konu var. Davet edilenler Yahudi ve Hıristiyanlardır. Davet edildikleri konu da net bir şekilde İslam’dır. Tek doğru yol, bu davete icabet etmektir. Aksine davete icabet etmeyen ehl-i kitap dışlanıyor. Onların karşısına Müslüman kimliği çıkarılıyor. Ehl-i kitapla dini konularda birlik, diyalog, fikir alışverişi ve benzeri münasebetler kurulamaz. Hele "İbrahimi dinler" iddiasıyla Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ı eşdeğer ve hak dinler olarak takdim etme gayretleri, tamamen yanlış ve art niyetli projelerdir. Son defa vurgulayarak ifade edelim ki, ehl-i kitap kafir olmuştur. Yegane hak ve gerçek olan din İslam’dır. “İnneddine indellahi'l-İslam” "Allah katında yegane din İslam’dır." |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
teşekkür ederim wanted007 paylaşımın
çok güzeldi. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=club7house;450859]Ozaman Allah kullarına Hristiyanlığı neden gönderdi?[/QUOTE]
HRİSTİYANLIK Hz. İsa'nın tebliğ ettiği fakat daha sonraları tahrif edilen din. Günümüzde dünyanın her tarafından mensubu bulunan ve dünya nüfusunun l/5'inin dini olan Hrıstiyanlık, Filistin bölgesinde doğmuş evrensel bir dindir. Bir milyar civarında mensubu vardır. Menşei itibariyle vahye dayanan ve kutsal kitabı olan, özde tek tanrılı olmakla beraber, sonradan teslis inancına dönüştürülmüş bir dindir. Bu dinde ayrıca peygamber, melek, âhiret kader gibi dini kavramlar bulunsa da, bu kavramları anlayış ve açıklayış şekli İslâm'dakinden farklıdır. Hristiyanlıkta Hz. İsa merkezi bir öneme sahiptir. Bugünkü Hristiyanlık, Yahudilikteki inanç ve ibadet gelenekleriyle, Yunan-Roma (Greko-Romen) âleminin kültürlerini birleştiren bir kurtarıcı tanrı dinidir. Nâsıralı İsa'yı merkeze alan bir Yahudi Mesihi hareketidir. İsa, İsrâil'i, gelecek tanrı'nın krallığı'na hazırlamak istemiştir. Ancak bugünkü Hristiyanlık, İsa'nın havârîlerinin arasına sonradan giren Pavlus'un yorumları ile değişik bir hüviyet kazanmıştır (Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 117 VD. A. Abdullah Masdûsi, Yaşayan Dünya Dinleri (trc. Mesud Sadak), İstanbul 1981, s. 170-201; Ekrim Sarıkcıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1983, s. 200 vd.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 136 vd.) Hristiyan, Mesih'e bağlı demektir. Bu kelime, Yunanca "Hristos"tan gelir. İbranîcesi "Maşiah"dir, yağlanmış anlamını ifade eder. İncillerde "Hristiyan", "Hristiyanlık" gibi terimler yer almaz. Bu terimler, ilk defa Hz. İsa'dan 20-30 sene sonra Antakya'da kullanılmıştır (Resullerin işleri, XI, 26). İnciller daha çok, Hz. İsa'ya ağırlık vermektedirler ve onun bir tür hayat hikayesi durumundadırlar. Hristiyanlık aslında tek tanrı anlayışını esas alan bir dindir. İncillerde ve diğer yazılarda bu hükmü doğrulayacak ifadeler vardır. Allah'ın birliğinden söz edilmektedir (Yuhanna, V, 44). Fakat yine aynı metinlerde bir kısım ifadeler, mecâzî deyimler, daha sonraları bir üçleme (teslis) anlayışına yol açmıştır. Bunda, İncil yazarları ile Hz. İsa arasındaki zaman aralığının rolü vardır. Öte yandan, Hristiyan Kutsal Kitabı'nda teslis, hiç bir yerde açıkça zikredilmemiştir. Ancak "ben ve baba biriz", "baba'nızın ruhu", "Allah'ın ruhu" gibi ifadeler, zamanla Allah'ın yanında İsa ve kutsal rûhun da tanrı sayılmasına kadar varan yorumlara yol açmıştır. Bu yorumları ilk başlatan, havârîlere sonradan katılan Pavlus olmuştur. "Hz. İsâ zamanındaki en büyük ilâhiyatçısı" olarak tanımlanan Pavlus, bugünkü Hristiyanlığın kurucusu olarak bilinmektedir. Modern bilginlere göre günümüz hristiyanlığı, Hz. İsa'nın getirdiği nizamdan çok, Pavlus'un yorumlarından ibarettir. Hatta denilebilir ki, sonraki yüzyıllar, dini inançlarını İncillerden çok, onun yorumlarına dayandırdılar. Pavlus'un telkinleri, Allah'ı değil, İsa Mesih'i ağırlık merkezi olarak almıştır. Ona göre İsa, sâdece bir insan değil, Tanrı'nın kudretiyle diriltilen bir kimse idi. Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş olması ve tekrar dirilmesi, insanların Hz. Âdem'in Cennet'te, yasak meyveden yemiş olması sebebiyle doğuştan günahkâr oldukları inançları da Pavlus tarafından Hristiyanlığa sokulmuştur. Görüldüğü gibi bugünkü Hristiyanlık, Pavlus'un yorumlarına dayanır. Gerek dinin aslî şekli, gerekse kutsal kitabları olan İncil, tahrifata uğramıştır. Artık Hristiyanlık muharref bir dindir. Bunun içindir ki, günümüz hristiyanlarının benimsediği Hristiyanlık ile, Kur'ân-ı Kerîm'in bize bildirdiği Hristiyanlık, birbirinden tamamen farklıdır. Kur'ân-ı Kerîm'de Hristiyan için "Nasrânî", Hristiyanlar için de "Nasârâ" kelimeleri kullanılmıştır (Âli İmran, 3/67; el-Bakara, 2/62, 111, 113, 135, 140; el-Mâide, 5/14, 18, 51, 69, 82; et-Tevbe, 9/30; el-Hacc, 22/17). Ayrıca, "Ehl-i Kitap" ifadesinin yer aldığı âyetlerde, Hristiyanlar da muhatap alınmıştır. Meselâ "De ki; ey Ehl-i kitap! Aramızda eşit olan bir kelimeye gelin. Yalnız Allah'a kulluk (ibadet) edelim ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım" (Âli İmrân, 3/64) âyetinde olduğu gibi. Kur'ân-ı Kerim'e göre, Yahudiler gibi Hristiyanlar da verdikleri sözde durmadıkları için, kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin salınmıştır. Hz. Muhammed onlara da gönderilmiş bir elçidir. O, Ehl-i Kitab'ın gizledikleri ve sakladıkları şeylerin çoğunu onlara açıklamıştır. Ancak Yahudi ve Hristiyanlar, kendilerinin "Allah'ın oğulları ve sevgilileri" olduklarını söyleyerek, Hz. Muhammed'e karşı çıkmışlardır. Yahudiler Uzeyr'i, Hristiyanlar da İsa'yı Allah'ın oğlu saymışlardır. İnsanları tanrılaştırdıkları için de küfre girmişlerdir. (el-Mâide, 5/12-18; et-Tevbe, 9/20) Allah'a çocuk isnad etmekle Tevhid'in özüne ve rûhuna aykırı hareket etmişlerdir. Halbuki "Allah, bu tektir. Her şeyden müstağnî ve her şey O 'na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir." (İhlâs, 112/1-4) . Kur'ân-ı Kerim, Hz. İsa'nın Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu, O'nun da tevhid'i tebliğ ettiğini açıklar. (el-Mâide, 5/46-47, 62-69, 72-77). Bu durumda Meryem oğlu İsa'yı ilah edinen Hristiyanlar, "Allah, üçün üçüncüsüdür" (el-Mâide, 5/72-75) diyerek doğru yoldan sapmışlar, tevhid çizgisinden uzaklaşmışlardır. Tevhid esasından uzaklaşan Hristiyanların yüce Allah, dinlerinin aslına, tevhid ve İslâm yoluna çağırmaktadır. (el-Mâide 5/46). Yukarıda da belirtildiği gibi hristiyanlık, aslı itibariyle hak dinlerderdendir. Peygamberi Hz. İsa, kitabı da İncil'dir. Bugünkü Hristiyanlığın odak noktasını oluşturan ve Pavlus teolojisinin temelini teşkil eden Hz. İsa, yalnız Allah'ın kulu ve Rasûlü'dür. Bunu bizzat kendisi şöyle ikrar etmiştir: ''Hz. İsa: Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı; nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve annene iyi davranmamı emrelti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selam olsun" dedi (Meryem, 19/30-33). Ayrıca Hz. İsa'yı ve annesini tanrılaştırıp "teslis" akidesini oluşturan Hristiyanlarla Hz. İsa, kıyamet gününde yüzleştirilecekler ve böylece Hristiyanların uydurdukları yalanlar bir kere daha ortaya çıkmış olacaktır. Bu husus, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle belirtilir: "Allah Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin," dedin?" demişti de; ''Hâşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen benim içimde olanı bilirsin, ben Senin içinde olanı bilemem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, ''Ben onları sadece, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları sen gözlüyorsun. Sen her şeye şâhidsin" (elMâide, 5/117). Şu halde bugünkü Hristiyanlık, Hz. İsa'nın tebliğ ettiği Hristiyanlık değildir; ''Mesih, Allah'ın oğludur" gibi sözleri kendi ağızlarıyla uydurmuşlar (et- Tevbe, 9/30) ve "Meryem oğlu Mesih'i'de, kendilerine Allah'tan başka Rab edinmişlerdir" (et-Tevbe, 9/31). Aynı şekilde, mevcut Hristiyanların, Hz. İsa'nın getirdiği İncil'le hiç bir ilgileri yoktur (el-Mâide, 5/68). Çünkü Yahudi bilginleri gibi, Hristiyan râhipleri de birtakım menfaat temini için, Allah'tan kendilerine indirilmiş olan Kitab'ın hükümlerini değiştirmişlerdir (et-Tevbe, 9/34). Özetle söylemek gerekirse; İslâmiyet ile bugünkü Hristiyanlık arasındaki belli başlı ayrılıklar şunlardır: 1. Hristiyanlık'ta teslis akidesi olduğu halde İslâm'da tevhid akidesi vardır. 2. İslâm bütün semâvî dinleri ve peygamberleri içine alır; Hristiyanlık ise, yalnız Kitab-ı mukaddes'i hak bilir ve Kur'an-ı Kerim'i vahye dayalı bir kitap olarak kabul etmez. 3. Hristiyanlık, insanın doğuştan günahkâr olduğunu ve bu sebeple temizlenmesi için vaftiz edilmesi gerektiğini savunur; İslâm ise, bütün insanların günahsız doğduğunu ve hiç kimsenin bir başkasının günahını yüklenmeyeceğini belirtir. 4. Hristiyanlıkta papaz ve rahiplerin günah çıkarmak ve affetmek yetkisi vardır; İslâmiyet'te ise, günahlar yalnız Allah tarafından bağışlanır. 5. Hristiyanlık'ta Hz. İsa'nın sözleri Allah kelâmı olarak telakki edilir; İslâmiyet'te ise, ilâhi emirler vahiy yoluyla, Cebrâil vasıtasıyla bildirilir. 6. Hristiyanlar'a göre İsa (a.s) çarmıha gerilmiştir. İslam'a göre ise, Allah onu kendi katına yükseltmiştir. 7. Her ne kadar bugünkü Hristiyanlar, kendi dinlerinin son din olduğunu iddia ediyorlarsa da, bu iddiânın İslâm nazarında hiç bir geçerliliği yoktur. Çünkü "Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet'tir..." (Âli İmrân, 3/19) Ye artık "Kim İslâm'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir ve o, âhirette de kaybedenlerden olacaktır" (Âli İmran, 3/85). Ahmet GÜÇ okuyabilirsen ;) |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=WåñTêd_øØ7;451187]HRİSTİYANLIK
Hz. İsa'nın tebliğ ettiği fakat daha sonraları tahrif edilen din. Günümüzde dünyanın her tarafından mensubu bulunan ve dünya nüfusunun l/5'inin dini olan Hrıstiyanlık, Filistin bölgesinde doğmuş evrensel bir dindir. Bir milyar civarında mensubu vardır. Menşei itibariyle vahye dayanan ve kutsal kitabı olan, özde tek tanrılı olmakla beraber, sonradan teslis inancına dönüştürülmüş bir dindir. Bu dinde ayrıca peygamber, melek, âhiret kader gibi dini kavramlar bulunsa da, bu kavramları anlayış ve açıklayış şekli İslâm'dakinden farklıdır. Hristiyanlıkta Hz. İsa merkezi bir öneme sahiptir. Bugünkü Hristiyanlık, Yahudilikteki inanç ve ibadet gelenekleriyle, Yunan-Roma (Greko-Romen) âleminin kültürlerini birleştiren bir kurtarıcı tanrı dinidir. Nâsıralı İsa'yı merkeze alan bir Yahudi Mesihi hareketidir. İsa, İsrâil'i, gelecek tanrı'nın krallığı'na hazırlamak istemiştir. Ancak bugünkü Hristiyanlık, İsa'nın havârîlerinin arasına sonradan giren Pavlus'un yorumları ile değişik bir hüviyet kazanmıştır (Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 117 VD. A. Abdullah Masdûsi, Yaşayan Dünya Dinleri (trc. Mesud Sadak), İstanbul 1981, s. 170-201; Ekrim Sarıkcıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1983, s. 200 vd.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 136 vd.) Hristiyan, Mesih'e bağlı demektir. Bu kelime, Yunanca "Hristos"tan gelir. İbranîcesi "Maşiah"dir, yağlanmış anlamını ifade eder. İncillerde "Hristiyan", "Hristiyanlık" gibi terimler yer almaz. Bu terimler, ilk defa Hz. İsa'dan 20-30 sene sonra Antakya'da kullanılmıştır (Resullerin işleri, XI, 26). İnciller daha çok, Hz. İsa'ya ağırlık vermektedirler ve onun bir tür hayat hikayesi durumundadırlar. Hristiyanlık aslında tek tanrı anlayışını esas alan bir dindir. İncillerde ve diğer yazılarda bu hükmü doğrulayacak ifadeler vardır. Allah'ın birliğinden söz edilmektedir (Yuhanna, V, 44). Fakat yine aynı metinlerde bir kısım ifadeler, mecâzî deyimler, daha sonraları bir üçleme (teslis) anlayışına yol açmıştır. Bunda, İncil yazarları ile Hz. İsa arasındaki zaman aralığının rolü vardır. Öte yandan, Hristiyan Kutsal Kitabı'nda teslis, hiç bir yerde açıkça zikredilmemiştir. Ancak "ben ve baba biriz", "baba'nızın ruhu", "Allah'ın ruhu" gibi ifadeler, zamanla Allah'ın yanında İsa ve kutsal rûhun da tanrı sayılmasına kadar varan yorumlara yol açmıştır. Bu yorumları ilk başlatan, havârîlere sonradan katılan Pavlus olmuştur. "Hz. İsâ zamanındaki en büyük ilâhiyatçısı" olarak tanımlanan Pavlus, bugünkü Hristiyanlığın kurucusu olarak bilinmektedir. Modern bilginlere göre günümüz hristiyanlığı, Hz. İsa'nın getirdiği nizamdan çok, Pavlus'un yorumlarından ibarettir. Hatta denilebilir ki, sonraki yüzyıllar, dini inançlarını İncillerden çok, onun yorumlarına dayandırdılar. Pavlus'un telkinleri, Allah'ı değil, İsa Mesih'i ağırlık merkezi olarak almıştır. Ona göre İsa, sâdece bir insan değil, Tanrı'nın kudretiyle diriltilen bir kimse idi. Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş olması ve tekrar dirilmesi, insanların Hz. Âdem'in Cennet'te, yasak meyveden yemiş olması sebebiyle doğuştan günahkâr oldukları inançları da Pavlus tarafından Hristiyanlığa sokulmuştur. Görüldüğü gibi bugünkü Hristiyanlık, Pavlus'un yorumlarına dayanır. Gerek dinin aslî şekli, gerekse kutsal kitabları olan İncil, tahrifata uğramıştır. Artık Hristiyanlık muharref bir dindir. Bunun içindir ki, günümüz hristiyanlarının benimsediği Hristiyanlık ile, Kur'ân-ı Kerîm'in bize bildirdiği Hristiyanlık, birbirinden tamamen farklıdır. Kur'ân-ı Kerîm'de Hristiyan için "Nasrânî", Hristiyanlar için de "Nasârâ" kelimeleri kullanılmıştır (Âli İmran, 3/67; el-Bakara, 2/62, 111, 113, 135, 140; el-Mâide, 5/14, 18, 51, 69, 82; et-Tevbe, 9/30; el-Hacc, 22/17). Ayrıca, "Ehl-i Kitap" ifadesinin yer aldığı âyetlerde, Hristiyanlar da muhatap alınmıştır. Meselâ "De ki; ey Ehl-i kitap! Aramızda eşit olan bir kelimeye gelin. Yalnız Allah'a kulluk (ibadet) edelim ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım" (Âli İmrân, 3/64) âyetinde olduğu gibi. Kur'ân-ı Kerim'e göre, Yahudiler gibi Hristiyanlar da verdikleri sözde durmadıkları için, kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin salınmıştır. Hz. Muhammed onlara da gönderilmiş bir elçidir. O, Ehl-i Kitab'ın gizledikleri ve sakladıkları şeylerin çoğunu onlara açıklamıştır. Ancak Yahudi ve Hristiyanlar, kendilerinin "Allah'ın oğulları ve sevgilileri" olduklarını söyleyerek, Hz. Muhammed'e karşı çıkmışlardır. Yahudiler Uzeyr'i, Hristiyanlar da İsa'yı Allah'ın oğlu saymışlardır. İnsanları tanrılaştırdıkları için de küfre girmişlerdir. (el-Mâide, 5/12-18; et-Tevbe, 9/20) Allah'a çocuk isnad etmekle Tevhid'in özüne ve rûhuna aykırı hareket etmişlerdir. Halbuki "Allah, bu tektir. Her şeyden müstağnî ve her şey O 'na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir." (İhlâs, 112/1-4) . Kur'ân-ı Kerim, Hz. İsa'nın Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu, O'nun da tevhid'i tebliğ ettiğini açıklar. (el-Mâide, 5/46-47, 62-69, 72-77). Bu durumda Meryem oğlu İsa'yı ilah edinen Hristiyanlar, "Allah, üçün üçüncüsüdür" (el-Mâide, 5/72-75) diyerek doğru yoldan sapmışlar, tevhid çizgisinden uzaklaşmışlardır. Tevhid esasından uzaklaşan Hristiyanların yüce Allah, dinlerinin aslına, tevhid ve İslâm yoluna çağırmaktadır. (el-Mâide 5/46). Yukarıda da belirtildiği gibi hristiyanlık, aslı itibariyle hak dinlerderdendir. Peygamberi Hz. İsa, kitabı da İncil'dir. Bugünkü Hristiyanlığın odak noktasını oluşturan ve Pavlus teolojisinin temelini teşkil eden Hz. İsa, yalnız Allah'ın kulu ve Rasûlü'dür. Bunu bizzat kendisi şöyle ikrar etmiştir: ''Hz. İsa: Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı; nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve annene iyi davranmamı emrelti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selam olsun" dedi (Meryem, 19/30-33). Ayrıca Hz. İsa'yı ve annesini tanrılaştırıp "teslis" akidesini oluşturan Hristiyanlarla Hz. İsa, kıyamet gününde yüzleştirilecekler ve böylece Hristiyanların uydurdukları yalanlar bir kere daha ortaya çıkmış olacaktır. Bu husus, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle belirtilir: "Allah Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin," dedin?" demişti de; ''Hâşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen benim içimde olanı bilirsin, ben Senin içinde olanı bilemem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, ''Ben onları sadece, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları sen gözlüyorsun. Sen her şeye şâhidsin" (elMâide, 5/117). Şu halde bugünkü Hristiyanlık, Hz. İsa'nın tebliğ ettiği Hristiyanlık değildir; ''Mesih, Allah'ın oğludur" gibi sözleri kendi ağızlarıyla uydurmuşlar (et- Tevbe, 9/30) ve "Meryem oğlu Mesih'i'de, kendilerine Allah'tan başka Rab edinmişlerdir" (et-Tevbe, 9/31). Aynı şekilde, mevcut Hristiyanların, Hz. İsa'nın getirdiği İncil'le hiç bir ilgileri yoktur (el-Mâide, 5/68). Çünkü Yahudi bilginleri gibi, Hristiyan râhipleri de birtakım menfaat temini için, Allah'tan kendilerine indirilmiş olan Kitab'ın hükümlerini değiştirmişlerdir (et-Tevbe, 9/34). Özetle söylemek gerekirse; İslâmiyet ile bugünkü Hristiyanlık arasındaki belli başlı ayrılıklar şunlardır: 1. Hristiyanlık'ta teslis akidesi olduğu halde İslâm'da tevhid akidesi vardır. 2. İslâm bütün semâvî dinleri ve peygamberleri içine alır; Hristiyanlık ise, yalnız Kitab-ı mukaddes'i hak bilir ve Kur'an-ı Kerim'i vahye dayalı bir kitap olarak kabul etmez. 3. Hristiyanlık, insanın doğuştan günahkâr olduğunu ve bu sebeple temizlenmesi için vaftiz edilmesi gerektiğini savunur; İslâm ise, bütün insanların günahsız doğduğunu ve hiç kimsenin bir başkasının günahını yüklenmeyeceğini belirtir. 4. Hristiyanlıkta papaz ve rahiplerin günah çıkarmak ve affetmek yetkisi vardır; İslâmiyet'te ise, günahlar yalnız Allah tarafından bağışlanır. 5. Hristiyanlık'ta Hz. İsa'nın sözleri Allah kelâmı olarak telakki edilir; İslâmiyet'te ise, ilâhi emirler vahiy yoluyla, Cebrâil vasıtasıyla bildirilir. 6. Hristiyanlar'a göre İsa (a.s) çarmıha gerilmiştir. İslam'a göre ise, Allah onu kendi katına yükseltmiştir. 7. Her ne kadar bugünkü Hristiyanlar, kendi dinlerinin son din olduğunu iddia ediyorlarsa da, bu iddiânın İslâm nazarında hiç bir geçerliliği yoktur. Çünkü "Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet'tir..." (Âli İmrân, 3/19) Ye artık "Kim İslâm'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir ve o, âhirette de kaybedenlerden olacaktır" (Âli İmran, 3/85). Ahmet GÜÇ okuyabilirsen ;)[/QUOTE] Emek gösterip uğrşmışsın tşk ederim emeğine , yalnız ben alıntı okumuyorum kusura bakmayın kişisel değil. Kendi birikim ve fikirlerin olursa daha makbule geçerdi. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=club7house;451252]Emek gösterip uğrşmışsın tşk ederim emeğine , yalnız ben alıntı okumuyorum kusura bakmayın kişisel değil. Kendi birikim ve fikirlerin olursa daha makbule geçerdi.[/QUOTE]
Hristiyanlık Hakkında bilgiye sahip değilim burda okudugum kadarıyla : ) burdaki birikim kadarını bılıyorum arastıracak bı nedende gormedım : ) ne yapmak ıstedıgınıde anlamıyorum : ) bi usteki paylasımı okursan sordugun 2. sorunun bı manası kalmıyor : ) [URL="http://sivaslilar.net/forum/showpost.php?p=451187&postcount=26"]buraya tıkla :)[/URL] zaten sana tavsiyem Efendimizin hayatını ve İslamıyetı bıraz arastır arastırmaların sonucunda böyle sorular kafana takılmaz : ) eger degısık dusunceler kafana takılıyorsa bılkı bunlar seytanın vesvesesıdır [URL="http://sivaslilar.net/forum/showpost.php?p=451187&postcount=26"] [/URL] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=WåñTêd_øØ7;451526]Hristiyanlık Hakkında bilgiye sahip değilim burda okudugum kadarıyla : ) burdaki birikim kadarını bılıyorum arastıracak bı nedende gormedım : ) ne yapmak ıstedıgınıde anlamıyorum : ) bi usteki paylasımı okursan sordugun 2. sorunun bı manası kalmıyor : )
[URL="http://sivaslilar.net/forum/showpost.php?p=451187&postcount=26"]buraya tıkla :)[/URL] zaten sana tavsiyem Efendimizin hayatını ve İslamıyetı bıraz arastır arastırmaların sonucunda böyle sorular kafana takılmaz : ) eger degısık dusunceler kafana takılıyorsa bılkı bunlar seytanın vesvesesıdır [URL="http://sivaslilar.net/forum/showpost.php?p=451187&postcount=26"] [/URL][/QUOTE] Bir gerçek hakkında bilgiye sahip değilsen susmak zorundasın , Ben alıntı okumuyorum bu benim tercihim googleden kopyala yapıştır hoşuma gitmiyor. Ben burda fikirleri öğrenmek istiyorum. Efendimizin hayatı ile ilgili takıldığın bir soru olursa kısa zamanda cevaplarım o konuda gönlün rahat olsun buna islamiyette dahil. Değişik düşünceler zart zurt diyerek neyi saçmalığına giriyorsun. Dünyadaki gerçeklerden bi haber değilsin bide cahil cahil konuşuyorsun. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B][I]Club7house seni ikna etmek cok güc,niyeki ????????????[/I][/B]
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[COLOR="Navy"][FONT="Verdana"][B]HIRISTIYANLIK NEDIR?NE ZAMAN ORTAYA CIKMISTIR?
HIRISTIYANLAR NEYE INANIRLAR? [COLOR="DarkRed"][FONT="Verdana"][B]HRISTIYAN SÖZCÜGÜ ILK OLARAK I.S.40`LI YILLARDA ANTAK`YADA KULLANILMISTIR. "MESIH`CI" ANLAMINDAKI BU SÖZCÜGÜ ISA`YA INANMAYANLAR O`NU IZLEYENLERI KÜCÜMSEMEK ICIN KULLANILAN BIR SÖZCÜK OLUSU UNUTULDU,ANLAM GENISLEMESINE UGRAYARAK ISA`YA INANANLARI TANIMLAYAN BIR DIN SÖZCÜGÜ OLDU. HIRISTIYANLIK ÜC KOLA AYRILDI,BU ÜC MEZHEP 1)PROTESTANLIK 2)KATOLIK 3)ORTODOKSLUK ASLINDA HIRISTIYANLIK ICINDE BU SEKILDE AYRILIKLARIN OLMASI DOGAL DEGILDIR. TEK BIR KITAP VETEK BIR INANC VARDIR. AMA HEP YORUMLARA,HEM YASANANLARA HEMDE COGRAFI OLARAK YASANAN YERE GÖRE MEZHEP`LER OLUSTU. OYSA KUTSAL KITABA GÖRE BAKTIGIMIZDA BÖYLE BISEY YOKTUR. PROTESTAN`LIK ILE KATOLIK ARASINDA BAZI FARKLAR VARDIR. BU FARKLAR KONUSUNDA ANA HATLARIYLA ACIKLAYACAK OLUNURSA! 1)KATOLIKLER MERYEMIN ARABULUCU OLARAK KABUL EDERLER. 2)MERYEMIN GÜNAHSIZLIGINA INANIRLAR,AMA KUTSAL KITAP;HERKESIN GÜNAHLI OLDUGUNU IFADE EDER.ROMALILAR 3:23 3)HEYKELLERIN VARLIGININ INANCI BESLEDIGI SÖYLENIR AMA KUTSAL KITAP;HEYKEL DIKMEYECEKSINIZ DER. 4)PAPAZLARA GÜNAHLARI ITIRAF ETMEK,OYSA KUTSAL KITAP;..."TANRIDAN BASKA KIM GÜNAHLARI BAGISLAYABILIR?"MARKOS 2:7 DER. 5)ISLERLE KURTULUS OLMAZ,EFESLILERDE;"IMAN YOLUYLA,LUTUFLA KURTULDUNUZ.BU SIZIN BASARINIZ DEGIL TANRININ ARMAGANIDIR KIMSENIN ÖVÜNMEMESI ICIN IYI ISLERIN ÖDÜLÜ DEGILDIR."DIYE YAZAR. 6)BEBEK VAFTIZ OLAMAZ.ZIRA TANRININ SÖZÜYLE ILGILI OLARAK"ONUN SÖZÜNÜ BENIMSEYENLER VAFTIZ OLDU"....ELCILERIN ISLERI2:41 BIR BEBEK SÖZÜ NASIL BENIMSEYEBILIR? 7)BEKARLIK YEMINI ,BAZI KISILER (rahip;rahibeler)BEKARLIGI SECEBILIR AMA TANRI" INSANIN YALNIZ OLMASI IYI DEGILDIR"DEMISTIR. [COLOR="Purple"]BÜTÜN PEYGAMBERLERIN SOYU ISRAILOGULLARINDANDIR SADECE (HZ.)PEYGAMBERIMIZ ARAPTIR. HZ.ISA BIR YAHUDI OLARAK ROMA`IMPARATORLUGUNDA DÜNYAYA GELDI(M.Ö8-M.Ö2) YAHUDILERIN YÜZYILLARDIR BEKLEDIGI MESIH OLDUGUNU ILERI SÜREN ISA DINI ÖGRETILERI YAYDI VE GENIS BIR KITLEYI PESINDE SÜRÜKLEDI. BAZI YAHUDI DIN ADAMLARININ TESVIKI VE ROMA`NIN YAHUDIYE EYALETININ VALISI PONTIUS PLATUS`UN EMRI LE KUDÜSTE CARMIHA GERILDI. HIRISTIYAN KAYNAKLARINA GÖRE ISANIN CARMIHTA ÖLDÜGÜ VE ÜC GÜN SONRA DIRILDIGI INANCI HAVARILERI VE DIGER ÖGRENCILERI ARASINDA BÜYÜK ETKI YARATTI. HAVARILER ISA`NIN GÖGE ALINISINDAN SONRA BIR SÜRE FILISTIN`DE KALDILAR. ANCAK HEM YAHUDI MUHAVAZAKARLAR HEMDE ROMA`LILARDAN GÖRDÜKLERI BASKILAR NEDENINYLE DÜNYANIN DEGISIK YERLERINE GÖC ETMEK ZORUNDA KALDILAR. BUNUN SONUCLARINDAN BIRIDE HIRISTIYANLIGIN YAYILMASI OLDU. HAVARILERDEN PETRUS ROMA`DA BARTOLOMEO(BARTALMAY) ERMENISTANDA YEHUDA(TADAY)VE YURTSEVER SIMUM PERS TOPRAKLARINDA ÖLDÜRÜLMÜSLERDIR. VE ISA`KITAP INDIRILMEMISTIR NEDE KENDISI YAZMISTIR. TOMAS INCIL`I DÜNYA ÜZERINDE BULUNAN KITAPLAR ARASINDA HZ.ISA`NIN SÖZLERINI EN DOGRU VE EN ESKI YAZILMIS TEK KITAPTIR. TOMAS INCIL`IHZ.ISA`YA AIT 114 DEYIS VE SÖZ ICERMEKTEDIR.[/COLOR][/B][/FONT][/COLOR][/B][/FONT][/COLOR] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=ömer yalcin;451583][B][I]Club7house seni ikna etmek cok güc,niyeki ????????????[/I][/B][/QUOTE]
Ömer abi benim ikna olabilmem için soruma cevap verilirken , '' Ben bu konu hakkında bilgi sahibi değilim '' Konu hakkında bilgi sahibi değilse ben nasıl ikna olacağım bana açıklarmısın ? |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
hristiyanlikk hakkinda bi bilgii sahibi olmakk isteyenn varsaa benimlee irtibata geceblir arkadaslar kavga etmenin lüzümu yokk bildigimm kadarini severek sizinle paylasirimm...sen nerden biliosun dersenizz 3 büyük din hakkinda cohh kitap okudum bi müslümanin asilligi ve farkliligidaa bence kendini diger dinlerden ayirt edebilmesidir niye islamiyeti sectigi ve halen bu dine mensup oldugunu baskalarina anlatabilmesidr...
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[QUOTE=betüs58;451952]hristiyanlikk hakkinda bi bilgii sahibi olmakk isteyenn varsaa benimlee irtibata geceblir arkadaslar kavga etmenin lüzümu yokk bildigimm kadarini severek sizinle paylasirimm...sen nerden biliosun dersenizz 3 büyük din hakkinda cohh kitap okudum bi müslümanin asilligi ve farkliligidaa bence kendini diger dinlerden ayirt edebilmesidir niye islamiyeti sectigi ve halen bu dine mensup oldugunu baskalarina anlatabilmesidr...[/QUOTE]
Ben hristiyanlık ile ilgili birşey merak etmiyorum , soruyu iyi anlayamamışınız. Ben diyorum ki Hristiyanlık değiştirilmeseydi Yani Allah ( c.c.) hak ettiği şekilde kalsaydı islamiyet insanlara inermiydi. Bu soruyu sormamdaki amaç insanların islamiyet hakkındaki fikirlerini , bilgilerini ölçmek. Ben zaten bu sorunun cevabını biliyorum cevap şöyle ; Hristiyanlık ve diğer 2 hak dini İslamiyet'in ve Hz. Muhammed ( s.a.v. ) ' in habercisi müjdecisidir , yani İslamiyetten önceki diğer 3 hak dini değiştirilmese bile İslamiyet dünyaya inecekti. |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B]Yalçın, sen bu soruyu Wanted'a sorana kadar aklıma hiç öyle bir soru gelmedi:)senin o msjını gördükten sonra araştırdım hemde çok araştırdım:)Hristiyanlık ve diğer 2 hak dini İslamiyet'in ve Hz. Muhammed ( s.a.v. ) ' in müjdecisi ve diğer 3 hak dini değiştirilmese bile İslamiyet dünyaya ineceğini öğrendim ben verecektim bu cevabı ama soruyu sorduğun kişi versin diye yazmadım ama o da kaçamak cevaplar vererek geçiştirdi :)...[/B]
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
İlgin ve nezaketinden ötürü teşekkür ederim. Hayırlı sahurlar , hayırlı sabahlar kardeşim.
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[B][/B][B][I]Süphesiz yer yüzüne gelen ve gelecek olan,en büyük lider ve örnek insan[/I][/B]
[B][I]Hz:MUHAMMED S.A.V dir. Süphesi olan veya aksini ispat eden buyursun söylesin........ bu konuyu tartismak bile sacma bence.!!!!!!!![/I][/B] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
ben iyii niyetimi belirtmekk istedimm okadarr ben kimsenin sorusunu da göz önünde bulundurarak herhangii bi cümlemi sarf etmedimm ben genele olarak konu hristiyanlikti bilgi sahibi olmak isteyen varsaa buyursun sorsunn dedimm okadar ama yinede yannis anlasildimm yinee nese alistikk artikk......
|
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
[url=http://resimzade.com/Show.html?i=11985&token=63238][img]http://resimzade.com/Show.html?i=11985&token=63238[/img][/url]
[url=http://resimzade.com/Show.html?i=11988&token=111032][img]http://resimzade.com/Show.html?i=11988&token=111032[/img][/url] |
Cevap: TÜM İNSANLIĞA TEK ÖRNEK HZ.MUHAMMED (SAV)
hepimiz için en güzel örnek
|
| WEZ Format +2. ?uan Saat: 10:28. |
Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.