Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Haberler (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=203)
-   -   50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=16097)

Sivaslilar.Net 03.03.2008 01:17

50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[IMG]http://www.sivaslilar.net//images/stories/semah.jpg[/IMG]
Aleviler başörtüsü yasağının kalkması için devrede. "Gelin Canlar Bir Olalım" çağrısıyla Ankara'da düzenlenecek başörtüsüne destek toplantısına siyasî liderler de çağırılacak.

50 Alevî derneği, başörtüsü yasağının kalkması konusunda devreye girmeye hazırlanıyor. Bu çerçevede önümüzdeki günlerde büyük bir organizasyona imza atılacak. 'Gelin Canlar Bir Olalım' çağrısıyla Ankara'da düzenlenecek başörtüsüne destek toplantısına siyasî liderler bizzat davet ediliyor.
10 Alevî örgütü, önceki gün MHP lideri Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Dernek yöneticileri, hem Bahçeli'ye başörtüsü yasağının kalkmasına destek verdiği için teşekkür etti hem de tarihî toplantıya davet etti. Bahçeli'nin, misafirlerinin bu desteğinden ve duyarlılığından memnun olduğu kaydedildi.

MHP'ye giden heyette yer alan Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, başını örten ile örtmeyenin barış içerisinde yaşadığına dikkat çekerek iddia edildiği gibi yasağın laiklikle ilgisinin olmadığını söyledi.

Başörtüsüne destek açıklamasının yapılacağı toplantıya şu ana kadar 50 dernek destek verdi. Toplantıya Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP lideri Deniz Baykal, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer dahil bütün liderler davet edilecek. Alevi örgütleri, ilk somut adımı önceki gün attı. 10 Alevi derneği başkanı, MHP lideri Bahçeli'yi ziyaret etti.

Söz konusu dernek yöneticileri şunlar: "Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, Antalya Finike Alevi Türkmen Derneği Başkanı Cüneyt Gürbudak, Çorum Bozköy Alevi Derneği Başkanı Faruk Uçan, Çorum Alaca Hamdi Köyü Alevi Derneği Başkanı Mehmet Şahin, Sivas Divriği Alacadağ Alevi Derneği Başkanı Ali Vural, Kırıkkale Hamzalı Alevi Derneği Başkanı İsmail Şimşek, Haydar Sultan Derneği Başkanı Tamer Öznuk, Kırıkkale Federasyon Başkanı Hüseyin Yakut, Çankırı Şabanözü Alevi Derneği Başkanı Akif Karsavuran, Samsun Vezirköprü Alevi Derneği Başkanı Satılmış Akyüz."

Samimi bir havada geçen görüşme 70 dakika sürdü. Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, Bahçeli'ye başörtüsü özgürlüğüne yönelik attığı adımlardan dolayı teşekkür ziyaretine gittiklerini söyledi. Özdemir, "Sayın Bahçeli, yakın ilgi gösterdi. Samimi bir şekilde yasağın sona ermesi için çalıştıklarını söyledi." dedi.

Özdemir, Ankara'da yapacakları toplantıya Bahçeli'nin gelmek istediğini, gelemese bile mutlaka yönetimden temsilci göndereceğini söylediğini aktardı. Özdemir, başörtüsü yasağına toplumun büyük çoğunluğunun karşı çıktığını ve yasağın laiklikle ilgisi olmadığını söylerken bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: "Başını örten ile örtmeyen barış içinde yaşıyor. Bireysel tercihlere saygı duymalıyız. Birbirimize hoşgörülü davranarak ülkemizin kalkınması için el ele çalışmalıyız."

Ankara'daki toplantının tarihi, liderlerle yapılacak görüşmenin ardından netleşecek. Alevi dernekleri, Bahçeli'nin ardından Başbakan Erdoğan'ın kapısını çalacak. Bu hafta Başbakan'dan randevu isteyeceklerini söyleyen Özdemir, "Sayın Başbakan'ımızı 33 dernek başkanı ile ziyaret etmeyi düşünüyoruz." dedi. Alevi dernekleri, başörtüsü özgürlüğüne karşı çıkan CHP lideri Deniz Baykal, DSP lideri Zeki Sezer dahil bütün liderleri ziyarete gitmeyi ve toplantıya davet etmeyi planlıyor.




[B]Kaynak: Haberturk[/B]

recosan58 03.03.2008 09:28

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
inşallah gereken desteği görürler zaten bu sorunun tamamen çözülmesi için
sivil toplum örgütlerinin daha kuvvetli seslerini yükseltmeliri gerekiyor
daha fazla destek tam testek

ceylankimya 03.03.2008 09:33

-->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[B][COLOR="Blue"]Öyle diyorlar ama Başörtüsüne şiddetle karşı çıkan CHP'ye oy veriyorlar...Şimdi destekliyorlar mı anlamadım ve anlamak zor kendileri ile çelişiyorlar[/COLOR][/B]

puar 03.03.2008 09:34

--->: -->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=ceylankimya;240913][B][COLOR="Blue"]Öyle diyorlar ama Başörtüsüne şiddetle karşı çıkan CHP'ye oy veriyorlar...Şimdi destekliyorlar mı anlamadım ve anlamak zor kendileri ile çelişiyorlar[/COLOR][/B][/QUOTE]

konuyla alakalı değilde bu imzandaki resim nerde çekilmiş?

abircan 03.03.2008 09:36

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
ALEVİLERİ TEMSİL EDEN ÜST KURULUŞ ADRESİ BELLİDİR GERİ KALAN TABELA DERNEKLERİ VE DÜZENLE UZLAŞMIŞ HIZIR PAŞA ALEVİLERİDİR, SATILIKLARDIR DERİZ ONLARA GENELEDE

ALEVİLİĞİN DERDİ TÜRBAN DEĞİLDİR
LAİK DEMOKRATİK ÖZGÜR TÜRKİYEDİR
ALEVİLERİN DERDİ ZORUNLU YANLI DİNDERSİNİN KALDIRILMASIDIR
ALEVİLİĞİN DERDİ DEVLETİ KEMİREN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KALDIRILMASI DERDİDİR
İNANÇ ÖRGÜTLENMELERİNİN ÖNÜNDEKİ DEVLET TEKELİNİN KALDIRILMASI VE İNANCIN YAŞAMA BİÇİMİNİN BELİRLENMESİ TOPLULUKLARA BIRAKILMASI SORUNUDUR
VS VS VS

TÜRKİYEDE ALVİ FEDARASYONU VARDIR VE ALEVİLER ADINA ANCAK BU KURUM KONUŞUR,
HACI BEKTAŞ DERNEKLERİ , PİR SULTAN ABDAL DERNEKLERİ GİBİ GENELİ VE YOĞUNLUĞU TEMSİL EDEN KURULUŞLARIN BULUNDUĞU ÜST YAPI ANCAK ALEVİLERİ TEMSİL EDER, GERİKALAN DERNEKÇİLER ONUN BUNUN SUYU DÜMEN ÖRGÜTLERİDİR BİR ANLAM İFADE ETMEZ ALACAKLARI VE ALDIRACAKLARI KARARLARDA GENELİ BAĞLAMAZ

recosan58 03.03.2008 09:37

--->: -->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=ceylankimya;240913][B][COLOR="Blue"]Öyle diyorlar ama Başörtüsüne şiddetle karşı çıkan CHP'ye oy veriyorlar...Şimdi destekliyorlar mı anlamadım ve anlamak zor kendileri ile çelişiyorlar[/COLOR][/B][/QUOTE]

kardeş önyargılı olmayalım derim sanki alevi olmayan oy vermiyormu chp ye
güzel bir girişimde bulunmuşlar.Beş parmağın beşi bir değil

özdemir 03.03.2008 09:40

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Gelin canlar bir olalım
gerisini boşverelim

recosan58 03.03.2008 09:40

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
özgürlükten kastın nedir abircan sizin tekelinizdemi özgürlük yanlı davranıyorsunuz
yanlış yapıyorsunuz

abircan 03.03.2008 09:47

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
ŞİMDİ SİZE SORAYTIM
GERÇEK ALEVİ OLSALAR ALEVİNİN DERDİMİKİ BU BAŞÖRTÜSÜ SORUNU DA ONUN İÇİN BİRTEK ALEVİLER KALMIŞ BİRDE ONLAR ADIM ATACAKMIŞ, YA BUNLAR BENLİĞİNİ UNUTMUŞ SATILIK DÜZEN YANLISI ASİMİLE OLMUŞ KİŞİLERDİR BAŞKA BİRŞEY DEĞİL, O KADAR MİLLET TÜRBAN YASAĞININ KALDIRILMASI İÇİN UĞRAŞIRKEN CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, HÜKÜMET PARLEMENTODAKİ 411 MİLLETVEKİLİ, ANAYASA MAHKEMESİ, YÖK, MAZLUMDER, ERBAKAN HOCAMIZ, ANADOLU GENÇLİK, NİZAMI ALEM, VAKIFLAR DERNEKLER VS VS VS VS VS
SİZCE SAĞLIKLI BİRŞEYMİ, SİYASETİN MECRASINDA BİRŞEYMİDİR DÖRT TANE KENDİNE ALEVİYİM DİYEN **** BUNLARA BU YAPILARA KARŞI TÜRBANA ÖZGÜRLÜK İSTEMESİ DOĞRU BİŞEYMİDİR BU KAFA BULAMADIR, TÜRBN İÇİN ÇALIŞAN ONCA KİŞİ KURUM VARKEN BU HERALDE EN SON ALEVİYE DÜŞER, SİZ HİÇ GÖRDÜNÜZMÜ MAZLUM DERİ BİR CEM EVİ İNŞATININ YIKILMASINI ENGELLEMEK İÇİN YÜRÜŞ YAPTIĞINI BAŞBAKANI ÇAĞIRIP YEMEK YAPTIĞINI, BASIN AÇIKLAMASI OKUDUĞUNU
GÜLDÜRMEYİN BİZLERİ KOMİK OLUYOR BU DURUM

aozdemir 03.03.2008 09:48

-->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=abircan;240918]ALEVİLERİ TEMSİL EDEN ÜST KURULUŞ ADRESİ BELLİDİR GERİ KALAN TABELA DERNEKLERİ VE DÜZENLE UZLAŞMIŞ HIZIR PAŞA ALEVİLERİDİR, SATILIKLARDIR DERİZ ONLARA GENELEDE

ALEVİLİĞİN DERDİ TÜRBAN DEĞİLDİR
LAİK DEMOKRATİK ÖZGÜR TÜRKİYEDİR
ALEVİLERİN DERDİ ZORUNLU YANLI DİNDERSİNİN KALDIRILMASIDIR
ALEVİLİĞİN DERDİ DEVLETİ KEMİREN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KALDIRILMASI DERDİDİR
İNANÇ ÖRGÜTLENMELERİNİN ÖNÜNDEKİ DEVLET TEKELİNİN KALDIRILMASI VE İNANCIN YAŞAMA BİÇİMİNİN BELİRLENMESİ TOPLULUKLARA BIRAKILMASI SORUNUDUR
VS VS VS

TÜRKİYEDE ALVİ FEDARASYONU VARDIR VE ALEVİLER ADINA ANCAK BU KURUM KONUŞUR,
HACI BEKTAŞ DERNEKLERİ , PİR SULTAN ABDAL DERNEKLERİ GİBİ GENELİ VE YOĞUNLUĞU TEMSİL EDEN KURULUŞLARIN BULUNDUĞU ÜST YAPI ANCAK ALEVİLERİ TEMSİL EDER, GERİKALAN DERNEKÇİLER ONUN BUNUN SUYU DÜMEN ÖRGÜTLERİDİR BİR ANLAM İFADE ETMEZ ALACAKLARI VE ALDIRACAKLARI KARARLARDA GENELİ BAĞLAMAZ[/QUOTE]


abircan sende alevisin galiba. başörtüsüne destek veren derneklere teşekkür ediyorum. siz demokrasi diyorsunuz ama sizden farklı düşünen özgürlükçü alevi derneklerini yok sayıyorsunuz. bu nasıl demokratlıktır. tek tip insan istiyorsunuz. sizden farklı düşünenleri susturmak, buna gücünüz yetmezse hakaret etmek en belirgin özelliğiniz. sizin ve sizi gibi düşünenlerin.

abircan 03.03.2008 09:59

--->: -->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=aozdemir;240928]abircan sende alevisin galiba. başörtüsüne destek veren derneklere teşekkür ediyorum. siz demokrasi diyorsunuz ama sizden farklı düşünen özgürlükçü alevi derneklerini yok sayıyorsunuz. bu nasıl demokratlıktır. tek tip insan istiyorsunuz. sizden farklı düşünenleri susturmak, buna gücünüz yetmezse hakaret etmek en belirgin özelliğiniz. sizin ve sizi gibi düşünenlerin.[/QUOTE]


BIRAK ALLAH AŞKINA YA
NE SUSTURMASI BE KULAĞIMIZ KUNNAÇ OLDU BE ARKADAŞIM
HER TARAFIMIZDA TÜRBAN BE ADAM , İŞİ GÜCÜ BIRAKTIK, EKONOMİ, SAVAŞ , İŞSİZLİK, TERÖR VS VS BİR KENARDA TÜRBAN BİR KENARDA YAHU

abircan 03.03.2008 10:02

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
YANLIZCA GEÇEN CUMA 2 MİLYAR DOLAR DÖVİZ KAÇTI TÜRKİYEDEN
KRİZ GELİYOR ARKADAŞLAR , TÜRBAN BUNUN PERDESİYDİ, HERKES DÖVİZE OLAN BORCU VARSA KAPASIN, ÖNLEM ALIN BORÇLANMAYIN YAKINDA EKONOMİ MALESEF PATLAYACAK, TÜRBANDA YETMEYECEK AÇIKLARI GİDERMEYE ALEVİLİKDE, ÖZGÜRLÜKDE, BAĞIRARAK KIZARAK NUTUK ATMAKDA, BEYAZ KAŞKOLDA, AMPULDE, KARAÇARŞAFDA, BEYAZ TÜRBANDA ÜÇ HİLALDE ALTI OKDA SAĞDA SOLDA YETMEYECE AYNI 2001 E GERİ DÖNECEĞİZ, YOKSULLUĞA HEP BERABER ADIM ATACAĞIZ, BIRAKINDA BİRAZ GERÇEK GÜNDEN EKONOMİYE İŞSİZLİĞE YOĞUNLAŞIN YAHU

ceylankimya 03.03.2008 10:04

-->: --->: -->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=abircan;240934]BIRAK ALLAH AŞKINA YA
NE SUSTURMASI BE KULAĞIMIZ KUNNAÇ OLDU BE ARKADAŞIM
HER TARAFIMIZDA TÜRBAN BE ADAM , İŞİ GÜCÜ BIRAKTIK, EKONOMİ, SAVAŞ , İŞSİZLİK, TERÖR VS VS BİR KENARDA TÜRBAN BİR KENARDA YAHU[/QUOTE]

[B][COLOR="DarkRed"]İnanç özgürlüğü serbest olsun ondan sonra otur sabah akşam düşün ekonomiyi...
şimdiye kadar nerdeydin?
[/COLOR][/B]

MEDYABİRAJANS 03.03.2008 10:13

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=abircan;240926]ŞİMDİ SİZE SORAYTIM
GERÇEK ALEVİ OLSALAR ALEVİNİN DERDİMİKİ BU BAŞÖRTÜSÜ SORUNU DA ONUN İÇİN BİRTEK ALEVİLER KALMIŞ BİRDE ONLAR ADIM ATACAKMIŞ, YA BUNLAR BENLİĞİNİ UNUTMUŞ SATILIK DÜZEN YANLISI ASİMİLE OLMUŞ KİŞİLERDİR BAŞKA BİRŞEY DEĞİL, O KADAR MİLLET TÜRBAN YASAĞININ KALDIRILMASI İÇİN UĞRAŞIRKEN CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, HÜKÜMET PARLEMENTODAKİ 411 MİLLETVEKİLİ, ANAYASA MAHKEMESİ, YÖK, MAZLUMDER, ERBAKAN HOCAMIZ, ANADOLU GENÇLİK, NİZAMI ALEM, VAKIFLAR DERNEKLER VS VS VS VS VS
SİZCE SAĞLIKLI BİRŞEYMİ, SİYASETİN MECRASINDA BİRŞEYMİDİR DÖRT TANE KENDİNE ALEVİYİM DİYEN **** BUNLARA BU YAPILARA KARŞI TÜRBANA ÖZGÜRLÜK İSTEMESİ DOĞRU BİŞEYMİDİR BU KAFA BULAMADIR, TÜRBN İÇİN ÇALIŞAN ONCA KİŞİ KURUM VARKEN BU HERALDE EN SON ALEVİYE DÜŞER, SİZ HİÇ GÖRDÜNÜZMÜ MAZLUM DERİ BİR CEM EVİ İNŞATININ YIKILMASINI ENGELLEMEK İÇİN YÜRÜŞ YAPTIĞINI BAŞBAKANI ÇAĞIRIP YEMEK YAPTIĞINI, BASIN AÇIKLAMASI OKUDUĞUNU
GÜLDÜRMEYİN BİZLERİ KOMİK OLUYOR BU DURUM[/QUOTE]




[FONT="Comic Sans MS"][B][COLOR="Navy"]Abircan bey...
Sizin dışınızda farklı düşünen, sizin gibi alevi bile olsa tahammül edemiyorsunuz.Çünkü sizler asimile olmuş alevilerden olduğunuzu düşünüyorum.Nedeni ise, gerçek alevi hiç bir zaman dine karşı bu kadar hiddetli ve karşı olamaz.Ben bir sunni olarak sizden daha çok alevi olduğumu iddaa ediyorum.Çünkü ben Hz. Ali efendimize hayranım , Ehli beyte kurbanım. Hz Ali'yi seven başörtüsüne düşman olamaz.Gelin sizde durumunuzu bi gözden geçirin Hz Ali'yi ne kadar seviyorsunuz kendinizi bi test edin . Sevgi ve muhabbetle... [/COLOR][/B][/FONT]

abircan 03.03.2008 11:11

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=MEDYABİRAJANS;240946][FONT="Comic Sans MS"][B][COLOR="Navy"]Abircan bey...
Sizin dışınızda farklı düşünen, sizin gibi alevi bile olsa tahammül edemiyorsunuz.Çünkü sizler asimile olmuş alevilerden olduğunuzu düşünüyorum.Nedeni ise, gerçek alevi hiç bir zaman dine karşı bu kadar hiddetli ve karşı olamaz.Ben bir sunni olarak sizden daha çok alevi olduğumu iddaa ediyorum.Çünkü ben Hz. Ali efendimize hayranım , Ehli beyte kurbanım. Hz Ali'yi seven başörtüsüne düşman olamaz.Gelin sizde durumunuzu bi gözden geçirin Hz Ali'yi ne kadar seviyorsunuz kendinizi bi test edin . Sevgi ve muhabbetle... [/COLOR][/B][/FONT][/QUOTE]

BOŞVERSENİZE GİDİN SAFLARA ANLATIN GİDERKENDE KÖMÜR NOHUT GÖTÜRÜN BELKİ CİDDİYE ALIRLAR SİZİ

Arif Coşkun 03.03.2008 11:58

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Bu ülkenin başörtüsü meselesi yok, başörtüsü dayatması başörtüsü zorlaması başörtüsüyle birlikte bazı şeyleride örtme meselesi vardır.Dini siyasete katma meselesinde ilk adımlar atılma meselesi vardır.Yater artık yaaa. Uyanın artık!!! Toplum olarak aylardır tartıştığımız şeye bak.İnancım gereği kapatıyorum deniyor, iyi güzelde her inanan kendi inancını uygulatmaya kalkarsa olurmu bu? Her yerin bir kuralı uyumluluğu yasası vardır. Sonra işin esas yanı sakıncası, erkek açık saç görürse tahrik olurmuş. Saçtan tahrik oluyor diye kadının başını değil tahrik olan erkeğin bilmem neresini bağlamalı.Kadın üzerinden siyaset kadın üzerinden ticaret kadın üzerinden rant.Ya Atatürk'ün görmek istediği çağdaş Türk kadını bumu? Kendine gel,Kendini kullandırma ona buna yem malzeme olma!!! Geçmişe değil geleceğe bak, çağdaş medeniyet geçmişle değil gelecekle değişimle bulunur.Alevi dernekleri meselesine gelincede yıllardan beri alevi sorunalrından bahsedilir, kendi sorunlarını çözdülerde sıra buna mı geldi.Bundada bir gariplik var.Temennim şu kısır tartışmayı biran evvel gündenden kaldırıp başka daha ciddi sorunlara çözüm çara aranır.Anayasa Mahkemesi buna son noktayı koyacaktır.Bu birilerini üzsede. Saygılar.

ceylankimya 03.03.2008 12:34

-->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=arifcoskun;240967]Bu ülkenin başörtüsü meselesi yok, başörtüsü dayatması başörtüsü zorlaması başörtüsüyle birlikte bazı şeyleride örtme meselesi vardır.Dini siyasete katma meselesinde ilk adımlar atılma meselesi vardır.Yater artık yaaa. Uyanın artık!!! Toplum olarak aylardır tartıştığımız şeye bak.İnancım gereği kapatıyorum deniyor, [B][COLOR="Blue"][U]iyi güzelde her inanan kendi inancını uygulatmaya kalkarsa olurmu bu?[/U][/COLOR][/B] [/QUOTE]

[B][COLOR="DarkRed"]Yukarıda altını çizdiğim yere atıfla Gardaş burası Türkiye ve Halkı Müslüman bir ülke bu ülkede yasak uygulanıyor ama Avrupada ilkokullarda bile karışılmıyor. Birileri istemiyor diye İnancından mı vazgeçirceksiniz?
[COLOR="Blue"]ALLAH Örtün diyecek siz muhalefet edeceksiniz haa otur düşün kime karşı konuştuğunu? Karşına kimi aldığını?[/COLOR]
[/COLOR][/B]

MEDYABİRAJANS 03.03.2008 12:50

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=arifcoskun;240967]Bu ülkenin başörtüsü meselesi yok, başörtüsü dayatması başörtüsü zorlaması başörtüsüyle birlikte bazı şeyleride örtme meselesi vardır.Dini siyasete katma meselesinde ilk adımlar atılma meselesi vardır.Yater artık yaaa. Uyanın artık!!! Toplum olarak aylardır tartıştığımız şeye bak.İnancım gereği kapatıyorum deniyor, iyi güzelde her inanan kendi inancını uygulatmaya kalkarsa olurmu bu? Her yerin bir kuralı uyumluluğu yasası vardır. Sonra işin esas yanı sakıncası, erkek açık saç görürse tahrik olurmuş. Saçtan tahrik oluyor diye kadının başını değil tahrik olan erkeğin bilmem neresini bağlamalı.Kadın üzerinden siyaset kadın üzerinden ticaret kadın üzerinden rant.Ya Atatürk'ün görmek istediği çağdaş Türk kadını bumu? Kendine gel,Kendini kullandırma ona buna yem malzeme olma!!! Geçmişe değil geleceğe bak, çağdaş medeniyet geçmişle değil gelecekle değişimle bulunur.Alevi dernekleri meselesine gelincede yıllardan beri alevi sorunalrından bahsedilir, kendi sorunlarını çözdülerde sıra buna mı geldi.Bundada bir gariplik var.Temennim şu kısır tartışmayı biran evvel gündenden kaldırıp başka daha ciddi sorunlara çözüm çara aranır.Anayasa Mahkemesi buna son noktayı koyacaktır.Bu birilerini üzsede. Saygılar.[/QUOTE]



[B][COLOR="Navy"]Ya kardeş bu kin neden? Kime karşı? Varlık sebebinizi düşünerek bi karar verin
kime karşı olduğunuzu ,ne ile mücadele etmeye çalıştığınızı , neticeyi kelam nereye varacağınızı.İçiniz rahatsa no problem.[/COLOR][/B]

[B][COLOR="DarkRed"]Bu arada Mustafa Kemal Atatürk e atıfla müslüman Türk kadınını nasıl görmek istediğine bakmak isterseniz, eşi latife hanıma bi bakarsanız görürsünüz. [/COLOR][/B]

Arif Coşkun 03.03.2008 12:57

--->: -->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Yukarıda altını çizdiğim yere atıfla Gardaş burası Türkiye ve Halkı Müslüman bir ülke bu ülkede yasak uygulanıyor ama Avrupada ilkokullarda bile karışılmıyor. Birileri istemiyor diye İnancından mı vazgeçirceksiniz?
ALLAH Örtün diyecek siz muhalefet edeceksiniz haa otur düşün kime karşı konuştuğunu? Karşına kimi aldığını?

Ceylankimya kardeşim.Bende zaten kendi ülkemizden bahsediyorum. Birde tutturmuşlar avrupada yasak değil, kendi ülkemizde neden yasak olsun? Peki: Avrupada veya herhangi bir ülkede siyasi simge, hangi dini örgütler kendi inancı için kendi ülkesinin değiştilrilmesi dahi teklif edilemez anayasının maddelerini değiştirmeye kalkıyor?Ülkemiz hariç. Varmı bir devlet bana gösterirmisin?Hangi sistem olursa olsun hangi görüş olursa olsun,devlet kendine sistemine zarar verecek hiç birşeye müsade etmez.Bu zaten kanunlarla temel ilkelerle korunmuştur.
Ben karşıma Allahımı ona olan sevgimi minnettarlığımı belirtmek için alırım.Karşı konuştuğum şey olmadık şeyleri Allahın emriymiş gibi gösterip insanların kafasını karıştırmak isteyenlerdir.Allahım insana akıl fikir vermiş mantığıyla haraket etsin diye.Burada şimdi farklı bir tartışma ortamı yaratmak istemiyorum.Açılan konu için bende görüşümü mantığımı belirtmek istedim.Katılan olur olmaz farklı şey. Aşık veyselimiz ne demiş? "Koyun kurt ilen gezerdi fikir başka başka olmasa" Sanırım bu cümle çok şeyler ifade ediyor. Saygılar.

serkanka58 03.03.2008 14:11

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
ilgililere duyurulur ; herkes insanları kendi istedikleri doğrultusunda düşünmelerini istemeleri kadar aptalca ve basiretsizce bir davranış yoktur.

neymiş satılıkmış felan

zorunuzamı gitti alooooooooooooo.................

serkanka58 03.03.2008 14:13

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
işte bu haber sayesinde bazılarının gerçek yüzü ortaya çıkıyor.
kimse kendini olduğundan farklı göstermeye çalışsada maskesi elbet bir gün düşüyor.

anlaşılan arkadaşın birinin çok zoruna gitmişşşşş yaaa üzüldüm boşuna kasma kendini:)

ceylankimya 03.03.2008 15:28

-->: --->: -->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=arifcoskun;240985]Yukarıda altını çizdiğim yere atıfla Gardaş burası Türkiye ve Halkı Müslüman bir ülke bu ülkede yasak uygulanıyor ama Avrupada ilkokullarda bile karışılmıyor. Birileri istemiyor diye İnancından mı vazgeçirceksiniz?
ALLAH Örtün diyecek siz muhalefet edeceksiniz haa otur düşün kime karşı konuştuğunu? Karşına kimi aldığını?

Ceylankimya kardeşim.Bende zaten kendi ülkemizden bahsediyorum. Birde tutturmuşlar avrupada yasak değil, kendi ülkemizde neden yasak olsun? Peki: Avrupada veya herhangi bir ülkede siyasi simge, hangi dini örgütler kendi inancı için kendi ülkesinin değiştilrilmesi dahi teklif edilemez anayasının maddelerini değiştirmeye kalkıyor?Ülkemiz hariç. Varmı bir devlet bana gösterirmisin?Hangi sistem olursa olsun hangi görüş olursa olsun,devlet kendine sistemine zarar verecek hiç birşeye müsade etmez.Bu zaten kanunlarla temel ilkelerle korunmuştur.
Ben karşıma Allahımı ona olan sevgimi minnettarlığımı belirtmek için alırım.Karşı konuştuğum şey olmadık şeyleri Allahın emriymiş gibi gösterip insanların kafasını karıştırmak isteyenlerdir.Allahım insana akıl fikir vermiş mantığıyla haraket etsin diye.Burada şimdi farklı bir tartışma ortamı yaratmak istemiyorum.Açılan konu için bende görüşümü mantığımı belirtmek istedim.Katılan olur olmaz farklı şey. Aşık veyselimiz ne demiş? "Koyun kurt ilen gezerdi fikir başka başka olmasa" Sanırım bu cümle çok şeyler ifade ediyor. Saygılar.[/QUOTE]

Peki Türban olmadık şeymi? Dinde olan bişeyi bahsediyoruz burada. ALLAH zalimlerden korusun

asitane3458 03.03.2008 16:00

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
:confused:[QUOTE=abircan;240918]ALEVİLERİ TEMSİL EDEN ÜST KURULUŞ ADRESİ BELLİDİR GERİ KALAN TABELA DERNEKLERİ VE DÜZENLE UZLAŞMIŞ HIZIR PAŞA ALEVİLERİDİR, SATILIKLARDIR DERİZ ONLARA GENELEDE

ALEVİLİĞİN DERDİ TÜRBAN DEĞİLDİR
LAİK DEMOKRATİK ÖZGÜR TÜRKİYEDİR
ALEVİLERİN DERDİ ZORUNLU YANLI DİNDERSİNİN KALDIRILMASIDIR
ALEVİLİĞİN DERDİ DEVLETİ KEMİREN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KALDIRILMASI DERDİDİR
İNANÇ ÖRGÜTLENMELERİNİN ÖNÜNDEKİ DEVLET TEKELİNİN KALDIRILMASI VE İNANCIN YAŞAMA BİÇİMİNİN BELİRLENMESİ TOPLULUKLARA BIRAKILMASI SORUNUDUR
VS VS VS

TÜRKİYEDE ALVİ FEDARASYONU VARDIR VE ALEVİLER ADINA ANCAK BU KURUM KONUŞUR,
HACI BEKTAŞ DERNEKLERİ , PİR SULTAN ABDAL DERNEKLERİ GİBİ GENELİ VE YOĞUNLUĞU TEMSİL EDEN KURULUŞLARIN BULUNDUĞU ÜST YAPI ANCAK ALEVİLERİ TEMSİL EDER, GERİKALAN DERNEKÇİLER ONUN BUNUN SUYU DÜMEN ÖRGÜTLERİDİR BİR ANLAM İFADE ETMEZ ALACAKLARI VE ALDIRACAKLARI KARARLARDA GENELİ BAĞLAMAZ[/QUOTE]

abi senin yaptığın doğrumu sımdı sen asıl alevısın onlar uydurmadan alevi senin onlara satılık demeye hakkın yhok sırf turbana destek verıyorlar dıye onlara hakaret edıyosun hiç yakıstıramadım.....:confused:

FatihCan 03.03.2008 16:01

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[B]Gelin dostlar bir olalım

Daha özgür, Daha demokratik bir TÜRKİYE için el ele..[/B]

sivaslıgenç 03.03.2008 18:52

-->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Vayyy bee alevilerden pek beklemezdim ama tebrik ederim gerçektende Allah razı olsun.

abircan 04.03.2008 08:44

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=serkanka58;241022]ilgililere duyurulur ; herkes insanları kendi istedikleri doğrultusunda düşünmelerini istemeleri kadar aptalca ve basiretsizce bir davranış yoktur.

neymiş satılıkmış felan

zorunuzamı gitti alooooooooooooo.................[/QUOTE]

kontöör kalmadı galiba serkannnnn alooo kesilmişde :)
tabiki hoşuma gitmedi , hangi aklı başında alevi kendi sorununu çözmüşde bopçuların istediği türban sorununu kendi sorunu olarak görsün, sünni müslümanın bile sorunu değilken türban,

abircan 04.03.2008 08:55

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Danıştay: Zorunlu Din dersi hukuksuz
Danıştay 8. Dairesi, “ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasını hukuka aykırı” buldu.


AA
Güncelleme: 23:25 TSİ 03 Mart 2008 Pazartesi


ANKARA - Danıştay 8. Dairesi, iki velinin, çocuklarının, zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olması amacıyla açtığı davaları karara bağladı. Bu içerikte zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi tersini hukuksuz bulan Daire, gerekçesinde “Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir” dedi.
Haberin devamı

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, çocukları ilköğretimde okuyan iki velinin, ayrı tarihlerde yaptığı “çocuklarının zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması yönündeki” başvurularını reddetmişti. Bu işlemlerin iptal edilmesi istemiyle açılan davalarda İstanbul 5. İdare Mahkemesi İl Milli Eğitim Müdürlüğünün kararını iptal ederken, diğer davaya bakan İstanbul 6. İdare Mahkemesi ise davayı reddetmişti. Danıştay 9. Dairesi, temyiz üzerine, iki davayı da görüştü; 5. İdare Mahkemesi’nin kararını oy birliği ile onarken, İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararını oybirliği ile bozdu.

DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ İLKESİ
Daire, her iki davanın konusu da aynı olduğu için iki davaya ortak gerekçe yazdı. Gerekçede, Anayasa’nın “Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24. maddesinde, “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir... Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır...” hükmünün yer aldığı anımsatıldı.

ZORUNLU DİN DERSİ AİHS’YE AYKIRI
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesinde de “Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır” hükmü bulunduğu hatırlatılan gerekçede, davacının, zorunlu din dersinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi ile Ek 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesine aykırı olduğunu ileri sürdüğü belirtilerek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye açısından bağlayıcı olduğu kaydedildi.

AİHS’nin “Eğitim hakkı” başlıklı maddesinde, “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimi kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir” düzenlemesine yer verildiği kaydedildi.

MÜFREDAT DAVACININ İNANÇLARINA UYGUN DEĞİL
Davacının, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen eğitimin kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir müfredatla verilmediğini ileri sürerek çocuğunun din dersinden muaf tutulması talebi karşısında, uyuşmazlığın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatından kaynaklandığı sonucuna varıldığı, bu nedenle incelemenin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatına ve bu müfredat çerçevesinde davacının talebinde haklılık bulunup bulunmadığına yönelik yapıldığı da ifade edildi.
Fırat: Karar yanlış, Danıştay yetkisini aştı


ANAYASA MAHKEMESİ “YANSIZ DİN EĞİTİMİ” İSTEMİŞTİ
Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesi’nin 16 Eylül 1998 günlü kararındaki şu tesbitler hatırlatıldı:

“Laik devletin, doğası gereği resmi bir dininin bulunmaması, belli bir dine üstünlük tanımamasını, onun gereklerini yasalar ve diğer idari işlemlerle geçerli kılmaya çalışmamasını gerektirir. Bu bağlamda, laik bir devlette belli bir dinin, eğitim ve öğretimi zorunlu hale getirilemez...

“Anayasa’nın 24. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır.

“Din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılmasının nedeni, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu konudaki eğitim ve öğretim özgürlüğünün kötüye kullanılmasını engellemektir. Dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla din kültürü ve ahlak öğretimi dersleri ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına alınmıştır. Din eğitimi yerine ‘din kültürü’ dersinden söz edilmesi de bu amacı açıkça ortaya koymaktadır. Bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi, ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin iznine bağlı tutulmuştur.”

DİN EĞİTİMİ Mİ, DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK ÖĞRETİMİ Mİ?
Gerekçede, “Anayasa Mahkemesi’nin belirlediği bu hukuki durum çerçevesinde değerlendirilerek, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretime ilişkin müfredatın ‘din kültürü ve ahlak öğretimi’ mi yoksa ‘din eğitimi’ mi olduğunun tespiti gerekmektedir” denildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, 9 Ekim 2007 tarihli Hasan ve Eylem Zengin kararına da yer verilen gerekçede, başvuranların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf tutulması taleplerine yönelik olarak, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisine ilişkin beş ders kitabının içeriklerinin incelendiği ifade edildi.

AİHM’İN ALEVİLERİ ÇİN VERDİĞİ KARAR
Gerekçede, AİHM’ce, söz konusu müfredatın incelemesi sonucunda, “Türkiye’de hakim olan dinsel çeşitliliğin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde dikkate alınmadığı, özellikle Alevi inancına sahip topluluğun Türk nüfusundaki oranının çok büyük olmasına rağmen, öğrencilerin Alevi inancının itikat veya ibadet unsurları hakkında eğitim almadığı, 9. sınıfta bu inancın ortaya çıkışında en büyük etkisi olan iki şahsiyetin yaşam felsefesinin öğretilmesinin, bu öğretimdeki eksiklikleri gidermekte yetersiz kaldığı” değerlendirmesi yapıldığı anımsatıldı.

Gerekçede, “Bu bağlamda, Mahkemenin demokratik bir toplumun eğitimde çoğulculuğu benimsemesinin, öğrencilerin dini konular hakkında düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü çerçevesinde eleştirel bir bakış oluşturmalarını sağlayabileceği kanaatinde olduğu ifade edilmiştir” denildi.

AİHM kararında özetle, “Türkiye’de ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin rehber ilkelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir yönünün olmadığı, ancak eğitim sisteminde, din dersleriyle ilgili tarafsızlık ve çoğulculuk koşullarının yerine getirilmemesi ve ebeveynlerin inançlarına saygı gösterilmesini sağlayacak uygun bir yöntem sunulmaması nedenleriyle, sistemin yetersiz olmasından ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiği”nin belirtildiği vurgulandı.

EBEVEYNLERİN DİNİ VE FELSEFİ KANAATLERİNE SAYGI
Gerekçe şöyle devam ediyor:

“Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir.

“Anayasa’nın 24. maddesine göre, din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu kuşkusuzdur. Ancak, bu öğretimin Anayasa’nın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi gerektiği, içeriğinin nesnel ve çoğulcu olması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak, bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerekmektedir. Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda, bunun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce öğretime ilişkin müfredatta yapılan ve kararımızda hüküm kurmaya yeterli görülen tespitler uyarınca, ülkemizde çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin verilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

“Bu durumda, Anayasa’nın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

_DuMaN_58 04.03.2008 15:58

50 Alevi Derneği Başörtüsü İçin Atakta
 
[B]Aleviler başörtüsü yasağının kalkması için devrede. "Gelin Canlar Bir Olalım" çağrısıyla Ankara'da düzenlenecek başörtüsüne destek toplantısına siyasî liderler de çağırılacak.[/B]

[B][IMG]http://www.haberturk.com/kuturesim/alevilikkk.jpg[/IMG][/B]

[B]50 Alevî derneği, başörtüsü yasağının kalkması konusunda devreye girmeye hazırlanıyor. Bu çerçevede önümüzdeki günlerde büyük bir organizasyona imza atılacak. 'Gelin Canlar Bir Olalım' çağrısıyla Ankara'da düzenlenecek başörtüsüne destek toplantısına siyasî liderler bizzat davet ediliyor. [/B]
[B]10 Alevî örgütü, önceki gün MHP lideri Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Dernek yöneticileri, hem Bahçeli'ye başörtüsü yasağının kalkmasına destek verdiği için teşekkür etti hem de tarihî toplantıya davet etti. Bahçeli'nin, misafirlerinin bu desteğinden ve duyarlılığından memnun olduğu kaydedildi. [/B]

[B]MHP'ye giden heyette yer alan Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, başını örten ile örtmeyenin barış içerisinde yaşadığına dikkat çekerek iddia edildiği gibi yasağın laiklikle ilgisinin olmadığını söyledi. [/B]

[B]Başörtüsüne destek açıklamasının yapılacağı toplantıya şu ana kadar 50 dernek destek verdi. Toplantıya Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP lideri Deniz Baykal, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer dahil bütün liderler davet edilecek. Alevi örgütleri, ilk somut adımı önceki gün attı. 10 Alevi derneği başkanı, MHP lideri Bahçeli'yi ziyaret etti. [/B]

[B]Söz konusu dernek yöneticileri şunlar: "Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, Antalya Finike Alevi Türkmen Derneği Başkanı Cüneyt Gürbudak, Çorum Bozköy Alevi Derneği Başkanı Faruk Uçan, Çorum Alaca Hamdi Köyü Alevi Derneği Başkanı Mehmet Şahin, Sivas Divriği Alacadağ Alevi Derneği Başkanı Ali Vural, Kırıkkale Hamzalı Alevi Derneği Başkanı İsmail Şimşek, Haydar Sultan Derneği Başkanı Tamer Öznuk, Kırıkkale Federasyon Başkanı Hüseyin Yakut, Çankırı Şabanözü Alevi Derneği Başkanı Akif Karsavuran, Samsun Vezirköprü Alevi Derneği Başkanı Satılmış Akyüz." [/B]

[B]Samimi bir havada geçen görüşme 70 dakika sürdü. Hasandede Türkmen-Bektaşi Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, Bahçeli'ye başörtüsü özgürlüğüne yönelik attığı adımlardan dolayı teşekkür ziyaretine gittiklerini söyledi. Özdemir, "Sayın Bahçeli, yakın ilgi gösterdi. Samimi bir şekilde yasağın sona ermesi için çalıştıklarını söyledi." dedi. [/B]

[B]Özdemir, Ankara'da yapacakları toplantıya Bahçeli'nin gelmek istediğini, gelemese bile mutlaka yönetimden temsilci göndereceğini söylediğini aktardı. Özdemir, başörtüsü yasağına toplumun büyük çoğunluğunun karşı çıktığını ve yasağın laiklikle ilgisi olmadığını söylerken bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: "Başını örten ile örtmeyen barış içinde yaşıyor. Bireysel tercihlere saygı duymalıyız. Birbirimize hoşgörülü davranarak ülkemizin kalkınması için el ele çalışmalıyız." [/B]

[B]Ankara'daki toplantının tarihi, liderlerle yapılacak görüşmenin ardından netleşecek. Alevi dernekleri, Bahçeli'nin ardından Başbakan Erdoğan'ın kapısını çalacak. Bu hafta Başbakan'dan randevu isteyeceklerini söyleyen Özdemir, "Sayın Başbakan'ımızı 33 dernek başkanı ile ziyaret etmeyi düşünüyoruz." dedi. Alevi dernekleri, başörtüsü özgürlüğüne karşı çıkan CHP lideri Deniz Baykal, DSP lideri Zeki Sezer dahil bütün liderleri ziyarete gitmeyi ve toplantıya davet etmeyi planlıyor.[/B]




[B]Kaynak: Haber 58[/B]

altuntas58 04.03.2008 19:59

-->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Bu ülkede herkes bildiği gibi istediği yaşamalı mademki demokrasi var mademki insan hakları var ve bu ülke laik özgürlüğün önüne set cekilemez

Esengül 04.03.2008 20:02

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[COLOR="Magenta"][B]Ben anlayamadım :confused:

Yani aleviler baş örtüsü üniversitelerde serbest olsun diyemi bir araya gelicekmiş ?[/B][/COLOR]

abircan 05.03.2008 08:04

gerçek alevi derneği ne diyor biliyormusunuz ?
 
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kazım Genç ve Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer Mülkiyeler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Halkevleri, Devrimci 78’liler, SHP ve DİSK yöneticilerinin de katıldığı toplantıda konuşan Genç, 12 Eylül darbesinin ürünü olan zorunlu din dersi uygulamasının yargının her alanından reddedilmesine rağmen AKP’nin bu kararlara karşı direnç gösterdiğini belirtti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 9 Ekim 2007 tarihli kararının Danıştay 8. Dairesi’nin kararında da emsal olarak kullanıldığını belirten Kazım Genç, din dersini zorunlu kılan Anayasa’nın 24. maddesi ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesinin AİHM kararları doğrultusunda değiştirilmesini istedi. Genç, belirtilen tarihe kadar gerekli düzenlemeler yapılmadığı takdirde Avrupa Parlamentosu Bakanlar Komitesi’ne başvuruda bulunacaklarını belirtti. Evrensel 05.03.2008



Din dersi için ‘Anayasa değiştirilsin’
Danıştay’ın zorunlu din derslerine ilişkin kararının ardından Anayasa değişikliği ve dersin kaldırılması istendi
Danıştay 8’inci Dairesi’nin, ‘ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasını hukuka aykırı’ bulmasının ardından zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Anayasa değişikliği yapılması talebi gündeme geldi.

Eğitim sendikaları ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Alevi Bektaşi Federasyonu, Danıştay 8. Dairesi’nin verdiği karardan sonra Anayasa’da da gerekli değişikliğin yapılmasını ve ‘zorunlu din dersinin derhal kaldırılmasını’ talep ettiler. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise kararı değerlendirmeye aldı.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kazım Genç ve Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer Mülkiyeler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Halkevleri, Devrimci 78’liler, SHP ve DİSK yöneticilerinin de katıldığı toplantıda konuşan Genç, 12 Eylül darbesinin ürünü olan zorunlu din dersi uygulamasının yargının her alanından reddedilmesine rağmen AKP’nin bu kararlara karşı direnç gösterdiğini belirtti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 9 Ekim 2007 tarihli kararının Danıştay 8. Dairesi’nin kararında da emsal olarak kullanıldığını belirten Kazım Genç, din dersini zorunlu kılan Anayasa’nın 24. maddesi ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesinin AİHM kararları doğrultusunda değiştirilmesini istedi. Genç, belirtilen tarihe kadar gerekli düzenlemeler yapılmadığı takdirde Avrupa Parlamentosu Bakanlar Komitesi’ne başvuruda bulunacaklarını belirtti.

Eğitim Sen: Karar fırsat

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, zorunlu din dersleri ve imam hatip liselerinin 12 Eylül sonrası sistemi sorgulamadan kabullenen bir kuşak yetiştirmek için hayata geçirilmiş uygulamalar olduğunu dile getirdi. Hükümetin özgürlük sorununu türbana sıkıştırmaya çalıştığına vurgu yapan Dinçer, “Bu mahkeme kararı ne kadar özgürlükçü olduğunuzu göstermeniz için fırsattır” sözleri ile Erdoğan’a gerekli yasal düzenlemeleri yapması çağrısında bulundu. Mahkeme kararının dersin içeriği ile değil varlığıyla ilgili olduğunu vurgulayan Dinçer, “Talebimiz zorunlu din derslerinin kalkması ve lise son sınıfta sosyoloji veya felsefe dersleri içinde dinlerin tarihi ve öğretileri üzerine konular eklenmesidir” dedi.

ABF: Zorunlu din dersi derhal kaldırılmalı
Öte yandan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkanı Turan Eser, Danıştay’ın kararının ardından, AKP Hükümeti’ne seslendi ve zorunlu din derslerinin derhal kaldırılmasını istedi. Danıştay’ın söz konusu kararıyla “İslamizasyona” hayır dediğini vurgulayan yazılı bir açıklama yapan Eser, “Devletin asli görevi din ve dindar üretmek değil, çağdaş bireyler yetiştirmek olması yönünde mesaj vermiştir. Danıştay ve AİHM’nin aldığı bu kararlar, artık Türkiye’de zorunlu din derslerinin mevcut haliyle uygulanmasının mümkün olmadığını göstermiştir” ifadelerine yer verdi. (Ankara/EVRENSEL)

abircan 05.03.2008 08:08

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=serkanka58;241024]işte bu haber sayesinde bazılarının gerçek yüzü ortaya çıkıyor.
kimse kendini olduğundan farklı göstermeye çalışsada maskesi elbet bir gün düşüyor.

anlaşılan arkadaşın birinin çok zoruna gitmişşşşş yaaa üzüldüm boşuna kasma kendini:)[/QUOTE]

papaz maaşını kiliseden alıp yese içse yaşasa pazar ayinlerini kaçırmasa

ama bu papaz hergüm İSLAMI ÖVSE MÜSLÜMANLARI ÖVSE SEN ŞÜPHE DUYARMISIN DUYMAZMISIN, İNAN O DUYGUYU YAŞATIYOR ZAMAN VE TARAFTARLARININ ALEVİ VE ALİCİLİK SEVGİLERİDE BANA PAPAZ ÖRNEĞİNİ ANIMSATIYOR,

abircan 05.03.2008 08:11

--->: İŞTE MAHKEME KARARI
 
Danıştayın Zorunlu Din Derslerinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin kararına yönelik olarak Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi olarak bugün Mülkiyelilerde yaptığı Basın Açıklamasını yayınlıyoruz [url]www.pirsultan.net[/url] 04.03.2008



D A N I Ş T A Y


SEKİZİNCİ DAİRE


Esas No : 2007/679


Karar No : 2008/1461


Temyiz İsteminde Bulunan : İstanbul Valiliği


Karşı Taraf : ….. Velayeten …Ali KENANOĞLU


Vekili : Av. Kazım GENÇ


İstemin Özeti : Davacının, ….. İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması yönündeki 12.7.2005 tarihli başvurusunun cevap verilmeyerek reddine ilişkin İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; Anayasanın 24. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile herkesin inanç özgürlüğünün korunduğu, İslam dininin öğretimine yönelik olarak zorunlu dersler arasında sayılan din kültürü ve ahlak öğretiminin İslam dinine mensup olanlar için zorunlu ders olarak kabul edildiği, bunun aksi düşüncenin inanç hürriyetinin korunmasıyla bağdaşmayacağı, nitekim Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığının 9.7.1990 gün ve 1 sayılı kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Hristiyan ve Musevi dinlerine mensup öğrencilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulduğu, bu kararla İslam dinine mensup olmayanların muaf tutulmasının amaçlanması nedeniyle bu dersin dini ve felsefi inancına uygun olmadığını belirten davacının, herhangi bir din mensubu olduğuna bakılmaksızın, inanç özgürlüğünün uygulaması kapsamında, çocuğunun zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması gerektiği gerekçesiyle işlemi iptal eden İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 12.10.2006 gün ve E:2005/2541, K:2006/2285 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.


Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.


Danıştay Tetkik Hakimi ….. Düşüncesi : Anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru olduğu düşünülmektedir.


Danıştay Savcısı …. Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.


Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:


Uyuşmazlık; davacının, ….. İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması yönündeki 12.7.2005 tarihli başvurusunun cevap verilmeyerek reddine ilişkin İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali isteminden kaynaklanmaktadır.


2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "VI. Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24. maddesinde;


"Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.


14' üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.


Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.


Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.


Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz,"


hükmü yer almaktadır.


1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12. maddesinde de; "Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır." hükmüne yer verilmiştir.


Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Üsküdar Rasathane İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması istemiyle 12.7.2005 tarihinde İstanbul Valiliğine başvurulduğu; bu başvurunun cevap verilmeyerek reddedilmesi üzerine, çocuğunun zorunlu din dersine tabi tutulmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesine aykırı olduğu, iradesi ve istemi dışında uygun görmediği bir müfredat programı ile düzenlenmiş olan din eğitimine tabi tutulamayacağı ileri sürülerek, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Davacı tarafından, zorunlu din dersinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.


İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 04.11.1950 tarihinde imzalanmış ve 03.09.1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 04.11.1950 tarihinde imzalanmış ve Sözleşme ile bağlanma işlemi tamamlanmak üzere, 19.3.1954 tarih ve 8662 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "10.3.1954 tarih ve 6366 sayılı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun" çıkarılarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye açısından bağlayıcı hale gelmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir" hükmü, aynı maddenin 2. fıkrasında da; "Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir" hükmü yer almaktadır.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No'lu Protokolünün 11 No'lu Protokol ile değiştirilen "Eğitim hakkı" başlıklı 2. maddesine, Türkiye tarafından 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu gerekçe gösterilerek çekince konulmuş ise de; 1 No'lu Protokolün "Eğitim Hakkı" başlıklı 2. maddesinde; "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir" düzenlemesine yer verilmiştir.


Bununla birlikte, davacının, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen eğitimin kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir müfredatla verilmediğini ileri sürerek çocuğunun din dersinden muaf tutulması talebi karşısında, uyuşmazlığın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatından kaynaklandığı sonucuna ulaşıldığından, inceleme Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatına ve bu müfredat çerçevesinde davacının talebinde haklılık bulunup bulunmadığına yönelik yapılmıştır.


Anayasa Mahkemesinin 16.09.1998 gün ve E:1997/62, K:1998/52 sayılı kararında;


"Laik devletin, doğası gereği resmi bir dininin bulunmaması, belli bir dine üstünlük tanımamasını, onun gereklerini yasalar ve diğer idari işlemlerle geçerli kılmaya çalışmamasını gerektirir. Bu bağlamda, laik bir devlette belli bir dinin, eğitim ve öğretimi zorunlu hale getirilemez.


Anayasanın 24. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır.


Din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılmasının nedeni, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu konudaki eğitim ve öğretim özgürlüğünün kötüye kullanılmasını engellemektir. Dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla din kültürü ve ahlak öğretimi dersleri ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına alınmıştır. Din eğitimi yerine "din kültürü" dersinden söz edilmesi de bu amacı açıkça ortaya koymaktadır. Bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi, ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin iznine bağlı tutulmuştur."


değerlendirmeleri yer almıştır.


Dava konusu uyuşmazlık Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirlediği hukuki durum çerçevesinde değerlendirilerek, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretime ilişkin müfredatın "din kültürü ve ahlak öğretimi" mi yoksa "din eğitimi" mi olduğunun tespiti gerekmektedir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 09.10.2007 tarih ve Başvuru No: 1448/04 sayılı Hasan ve Eylem Zengin kararında; başvuranların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf tutulması taleplerine yönelik olarak, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıflarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisine ilişkin beş ders kitabının içerikleri incelenerek;


"4. sınıf ders kitabında, öğretimin, din kavramına, ahlak ve din, yaratan ve yaratılan, aile ve din arasındaki ilişkinin incelenmesine ve Hz. Muhammed'in hayatına ilişkin bilgi verilmesine yöneldiği;


5. sınıf ders kitabının, "Allaha inanıyorum" ifadesinin anlamının açıklanması ile başladığı; özellikle İslamiyetin temel kavramlarını öğretme odaklı olduğu; inancın açıklanması; namaz, ibadet yeri olarak cami, Ramazan ayında yapılan duaların niteliği; Hz. Muhammed'in aile hayatı ile isimleri Kur'an' da geçen peygamberlere genel olarak değinildiği;


6. sınıf ders kitabının, günlük namazlar ile başladığı; her müslümanın günde beş kez namaz kılması gerektiğinin açıklandığı; ilgili ritüellerin kitapta tasvir edildiği; daha sonra yardımseverlik, vatan ve millet sevgisi, zararlı davranışlar, dostluk ve kardeşlik, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört kutsal kitap konularına değinildiği;


7. sınıf ders kitabında, Kur'an bilgisi, din ve yüksek ahlak standartları arasındaki ilişki, hac ve kurban, melekler ve görünmez varlıklar, öteki dünya inancı ve aile konularının vurgulandığı; ayrıca temel dinler olan Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerin on beş sayfanın üzerinde anlatıldığı;


8. sınıf ders kitabının, Hz.Muhammed'in yüksek ahlaki standartlarını, kültür ve dini, din kavramlarını, akıl ve bilimi, kader inancını, inanç ve davranış arasındaki bağlantıyı tartıştığı; bu kitapta aynı zamanda, "dine farklı yaklaşımlar", "dinlerin ve islamiyetin öğütleri",


"laiklik", " din ve vicdan özgürlüğü" gibi konulara da yer verildiği;


Bu ders kitaplarında, öğrencilerden Kur'an'da yer alan birçok sureyi ezberlemelerinin istendiğinin de anlaşıldığı;


Hükümet tarafından, 9. sınıflar için hazırlanan ders kitabının sunulduğu; bu ders kitabının, insanın evrendeki yerinin incelemesiyle başladığı; daha sonra insan doğası ve din, dinin insan yaşamındaki yeri ile monoteizm, politeizm, gnostisizm, agnostisizm ve ateizm gibi çeşitli inanç şekilleri gibi başlıklar yer aldığı; namaz, temizlik ile namaz arasındaki bağlantı gibi birçok kavram için açıklamaların bulunduğu ve bu bölümde, gusül ve abdestin nasıl alınması gerektiğinin gösterildiği; ayrıca İslamiyet ile ilgili bilgi vermek amacıyla Hz. Muhammed'in hayatı, Kur'an ve temel kavramlar (tefsir, sureler,vs.) gibi bazı temel öğelerin anlatıldığı; kitabın geri alan kısmının ise, genel olarak aile ve değerler, vatan, bayrak, özgürlük, bağımsızlık, insan hakları, laiklik, laik devlet, Atatürk ve laiklik, gibi kavramlarla ilgili olduğu ve son olarak, kitabın Türk tarihi bağlamında Türkler ve İslamiyet konusunu ele aldığı; bu bölümde, "Gök-tanrı" kavramı, Manihaizm, Budizm, Hristiyanlık ve Musevilik gibi Türklerin önceki inançlarının incelendiği ve Ebu Hanife (doğum 699, ölüm 767, Hanefi Mezhebinin kurucusu), İmam Şafii (doğum 767, ölüm 820, Şafii Mezhebinin kurucusu), Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli gibi Türklerin islam anlayışını etkileyen kişilerin de ele alındığı,"


yönünde tespitlerde bulunulmuştur.


Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında, Milli Eğitim Bakanlığının 19 Eylül 2000 tarih ve 373 sayılı kararı ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine ilişkin olarak laiklik, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ilkelerine saygı çerçevesi içinde öğretilmesini ve bir barış ve hoşgörü kültürü geliştirilmesini, aynı zamanda temel dinlerin tümüyle ilgili bilgi verilmesi, öğrencilerin Musevilik, Hristiyanlık, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerin tarihsel gelişimi, temel özellikleri ve öğretilerinin içeriği hakkında bilgi sahibi olmasını, Musevilik ve Hristiyanlıkla ilişkili olarak İslamiyetin konumunu nesnel ölçütler kullanarak değerlendirebilmelerini sağlamak şeklinde belirlediği, rehber ilkelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No'lu Protokolün 2. maddesinde öngörülen çoğulculuk ve nesnellik ilkeleriyle açıkça uyumlu olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Mahkeme, Türk Anayasası tarafından güvence altına alınan laiklik ilkesinin, Devletin belli bir din veya inançtan yana olmasını engellediğini, dolayısıyla Devlete tarafsız hakemlik rolünde rehberlik ettiğini ve kesinlikle din ve vicdan özgürlüğünü içerdiğini belirtmiştir.


Anılan Mahkemece, söz konusu müfredatın incelemesi sonucunda, Türkiye'de hakim olan dinsel çeşitliliğin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde dikkate alınmadığı, özellikle Alevi inancına sahip topluluğun Türk nüfusundaki oranının çok büyük olmasına rağmen, öğrencilerin Alevi inancının itikat veya ibadet unsurları hakkında eğitim almadığı, 9. sınıfta bu inancın ortaya çıkışında en büyük etkisi olan iki şahsiyetin yaşam felsefesinin öğretilmesinin, bu öğretimdeki eksiklikleri gidermekte yetersiz kaldığı, değerlendirmesi yapılmıştır.


Öte yandan, ebeveynlerin, çocuklarını her zaman aydınlatabileceği; öğütler verebileceği ve eğitici olarak çocukları üzerinde doğal ebeveynlik fonksiyonlarını uygulayarak ve onları kendi dini ve felsefi kanaatleri doğrultusunda yönlendirebileceğinden, taraf devletlerin muafiyetle ilgili düzenlemeleri dikkate almaksızın din öğretimini okul müfredatına dahil etmeleri durumunda, ebeveynlerin meşru olarak bu öğretimin nesnellik ve çoğulculuk ölçütlerini karşılayacak ve kendi dini veya felsefi kanaatlerine saygılı bir şekilde düzenlenmesini bekleyebilecekleri belirtilmiştir.


Bu bağlamda, Mahkemenin demokratik bir toplumun eğitimde çoğulculuğu benimsemesinin, öğrencilerin dini konular hakkında düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü çerçevesinde eleştirel bir bakış oluşturmalarını sağlayabileceği kanaatinde olduğu ifade edilmiştir.


Bahse konu kararın "Ailelerin inançlarına saygı gösterilmesinin sağlanması için uygun araçlar bulunup bulunmadığına ilişkin" kısmında ise; sözleşmeye taraf bir devletin eğitim müfredatında din dersine yer vermesi durumunda; öğrencilerin, okulun verdiği din eğitimiyle ebeveynlerin dini ya da felsefi inançları arasında doğacak bir çatışmayla karşı karşıya kalmalarının önlenmesi gerektiği; bu bağlamda Avrupa'da verilen din eğitimine ilişkin olarak öğretim yaklaşımlarının çeşitliliğine rağmen üye devletlerin neredeyse tamamına yakınının, öğrencilere muafiyet sistemi sağlayarak veya söz konusu dersin yerine geçebilecek bir derse girmelerine imkan verilerek ya da din derslerine katılmalarını tamamen isteğe bağlı hale getirerek, din derslerine katılmamayı tercih edebilecekleri bir yol sunduğu belirtilmiştir.


Ayrıca Mahkeme tarafından yapılan tespitler arasında, Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulunun 9.7.1990 tarihli kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Hristiyan ve Musevi dinlerine mensup öğrencilere, bu dinlerden birine mensup olduklarını beyan etmek kaydıyla muafiyet imkanının tanındığı, ancak ebeveynlerin çocuklarının söz konusu dersten muaf tutulabilmeleri için Hristiyan ve Musevi dinlerine mensup olduklarını okula önceden bildirmeleri zorunluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi çerçevesinde sorun yaratabileceği, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24. maddesine göre kimsenin dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve dini inançların kişisel tercih meselesi olduğu değerlendirmeleri yer almıştır.


Bu itibarla, muafiyet usulünün uygun bir yöntem olmadığı ve din derslerinde öğretilenin, çocukların üzerinde okul ile kendi değerleri arasında bağlılık çatışmasına yol açabileceğini haklı olarak düşünecek ebeveynlere yeterince koruma sağlayamadığı, bu durumun özellikle Sunni İslamdan farklı din veya felsefi inançlara sahip ebeveynlerin çocukları


için uygun bir seçim yapma imkanının öngörülmediği koşullarda geçerli olduğu ve din dersinden muafiyet işleminin, farklı dini veya felsefi inançlara sahip aileleri ağır bir yük altına sokabileceği ve onları, çocuklarının din dersinden muaf tutulmaları için dini ya da felsefi inançlarını ifşa etmeye mecbur kılacağı belirtilmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin belirtilen kararında atıfta bulunulan, Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonunun (ECRI) 2005 tarihli Türkiye ile ilgili Raporunda; "Müfredat bütün dinleri kapsamaktadır ve öğrencilere var olan bütün dinler hakkında bir fikir edindirmek amacıyla hazırlanmıştır. Ancak, birçok kaynakta, bu derslerin çeşitli din kültürlerini kapsamaktan ziyade yalnızca İslamiyetin ilkelerini öğretmekten ibaret olduğu belirtilmiştir. ECRI, dini azınlık gruplarına mensup öğrencilerin bu dersten muaf tutulabileceğini ve yalnızca Müslüman öğrencilerin katılması gerektiğini not etmektedir. ECRI, durumun açık olmadığı görüşündedir: eğer bu gerçekten farklı dini kültürlerle ilgili bir ders ise, bu dersin yalnızca Müslüman çocuklar için zorunlu tutulması için bir sebep yoktur. Bunun tersine, eğer ders yalnızca Müslüman dinini öğretmeyi amaçlıyorsa, bu belli bir dinin dersidir ve çocuklarla ailelerinin din özgürlüğünü korumak adına zorunlu olmamalıdır. Bunu ya herkes için isteğe bağlı yapmalılar ya da bu dersin gerçekten bütün dini kültürleri kapsayacak biçimde ve artık İslamiyetin öğretildiği bir ders olarak algılanmayacak şekilde içeriğinin düzeltilmesini sağlamalıdırlar" yönünde değerlendirmelere yer verilmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında özetle; Türkiye' de ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin rehber ilkelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bir yönünün olmadığı, ancak eğitim sisteminde, din dersleriyle ilgili tarafsızlık ve çoğulculuk koşullarının yerine getirilmemesi ve ebeveynlerin inançlarına saygı gösterilmesini sağlayacak uygun bir yöntem sunulmaması nedenleriyle, sistemin yetersiz olmasından ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiği belirtilmiştir.


Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir.


Anayasanın 24. maddesine göre din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu kuşkusuzdur. Ancak, bu öğretimin Anayasanın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi gerektiği, içeriğinin nesnel ve çoğulcu olması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak, bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerekmektedir. Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda, bunun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince öğretime ilişkin müfredatta yapılan ve kararımızda hüküm kurmaya yeterli görülen tespitler uyarınca, ülkemizde çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin verilmediği sonucuna ulaşılmıştır.


Bu durumda, Anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.


Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddi ile İstanbul 5. İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına 29.2.2008 gününde oybirliği ile karar verildi


Başkan Üye Üye Üye Üye

*********************************************************

*********************************************************

T.C.


D A N I Ş T A Y


SEKİZİNCİ DAİRE


Esas No : 2006/4107


Karar No : 2007/7481


Temyiz İsteminde Bulunan : … Velayeten Hatice KÖSE…


Vekili : Av. Kazım GENÇ


Karşı Taraf : İstanbul Valiliği


İstemin Özeti : Davacının, … İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması yönündeki 16.02.2005 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 8.3.2005 gün ve 611 sayılı İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; Anayasanın 24. maddesinin ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12. maddesinin incelenmesinden; ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında, din kültürü ve ahlak öğretiminin de yer aldığı; İslam dini esaslarına göre yapılan bu öğretimin, ancak bu din dışındaki kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olduğu; davacı tarafından, çocuğunun hiç din dersi almaması istenmekte ise de, yukarıda belirtilen hükümler gereğince bu dersten muaf tutulmasının mümkün olmadığı; bu nedenle, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddeden İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 30.12.2005 gün ve E:2005/1153, K: 2005/2726 sayılı kararının; Anayasanın 90. maddesi uyarınca iç hukuk hükmü haline gelmiş olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesi değerlendirilmeden usul ve yasaya aykırı karar verildiği öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.


Savunmanın Özeti : Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ve Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.


Danıştay Tetkik Hakimi …….. Düşüncesi : Anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak öğretiminin zorunlu dersler arasında olduğunun belirtilmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceğinin tespit edilmiş olması ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, bu haliyle din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


Danıştay Savcısı ……. Düşüncesi : Anayasanın “II. Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2.maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” , “IV. Değiştirilemeyecek hükümler” başlıklı 4.maddesinde, “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükmü ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” hükümlerine yer verilmiştir.


Belirtilen maddeler ile laik niteliği en üst yasa metni olan Anayasada açıkça vurgulanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, bu metne göre; resmi bir dininin bulunmaması, hiçbir dini inancı bulunmayanlar da dahil olmak üzere her türlü din ve inanca eşit mesafede, ancak koruyucu bir biçimde durması, kimsenin inancından dolayı ayrımcılığa tabi tutulması uygulamasına olanak sağlamaması, kimsenin tabi olmadığını beyan ettiği bir dinin öğretisini zorunlu olarak almasına neden olacak bir uygulamaya gitmemesi gerekmektedir.


Kuşkusuz ki Devlet bu alanda, denetleme, düzenleme, koruyucu ve geliştirici, tarafsız eğitimi sağlayıcı alt yapıyı kurma görevini Anayasal yükümlülük nedeniyle yerine getirmeli, bu alanda oluşabilecek boşluğun Devlet örgütü dışında örgütler tarafından doldurulmasına da fırsat vermemelidir.


Öte yandan, Anayasanın “VI. Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24.maddesinde, “Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.


1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12.maddesinde ise, “Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır.” hükmüne yer verilmiştir.


Yine Anayasanın “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90.maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.” denilmiş, aynı fıkraya 7.5.2004 tarih ve 5170 sayılı Yasanın 7.maddesi ile eklenen ek cümlesinde ise, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmü yer almıştır.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından 18.3.1954 tarihinde onaylanan ve 19.3.1954 tarih ve 8662 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan onay ile Türkiye açısından bağlayıcı niteliğe kavuşan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmesinin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) “Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.” hükmü yer almaktadır.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her ne kadar 11.protokol ile değiştirilen ve “eğitim hakkı” başlığını taşıyan 2.maddeye 3 mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu nedeniyle 1 nolu protokolün 2.maddesine çekince koymuşsa da İHAS’nin 9.maddesi bu konuda yeterince açık hüküm içermektedir. Söz konusu 9.madde herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmekle, herhangi bir kimsenin belirli bir din doğrultusunda zorunlu eğitimini yasaklamakta, tersine herkesin inandığı din veya sahip olduğu inanç doğrultusunda (hiçbir dine inanmaması halinde dahi) eğitimine katkıda bulunulması gerektiğini kurala bağlamaktadır. Aksi bir düşünce, maddenin 2. fıkrasında yer alan genel sınırlamalara ek, madde ile öngörülmeyen özel bir sınırlama getirmek anlamına gelir.


Bu bağlamda, Anayasanın 24.maddesinin 3.fıkrası, İHAS’ın 9.maddesi ve 1739 sayılı Kanunun 12.maddesinin paralel hükümler taşıdığı açıktır.


Öte yandan, laiklik niteliği en üst düzey yasa metni ile açıklanan ve bu metnin çeşitli maddeleriyle desteklenen bir devlette, bir başka anlatımla herhangi bir dine mensup olduğu Anayasaya göre hiçbir belgede belirtilmemesi gereken vatandaşların, nüfus cüzdanında yazılı ve hiçbir hukuksal bağlayıcılığı olmayan din hanesinde yazan ibareye dayanılarak o kişinin, İslam dinine mensup olduğu ve bu bağlamda İslam dinine mensup olanlar için zorunlu tutulan din kültürü ve ahlak öğretimi dersine sorgusuz ve koşulsuz olarak tabi olacağı biçiminde algılayarak Anayasa maddesi ve ilgili Kanun hükmünü bu biçimde yorumlamak da olası değildir.


Çünkü temel bulgu olarak alınan nüfus cüzdanında yer alan din hanesi, Türkiye Cumhuriyetinin “laik devlet” niteliği nedeniyle Anayasal düzeyde zorunlu tutulmuş bir kimlik bilgisi değildir.


Bu bağlamda, Anayasanın, zorunlu din ve ahlak eğitimi ve öğretimine ilişkin düzenlemeleri içeren 24.maddesinin 3.fıkrası hükmü, aynı Anayasanın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laik bir devlet olduğunu açıkça vurgulayan maddeleriyle çelişse de bu madde hukuk aleminde varlığını sürdürdüğü sürece, söz konusu Anayasa maddesinin İHAS’nin 9.maddesiyle birlikte düşünülmesi halinde, zorunlu niteliğini koruyan düzenlemenin uygulamada bu dersi alacak öğrencilere bir seçenek sunması, öğrencilerin velisi aracılığıyla inandığı dini öğreti veya inanç doğrultusunda eğitim almasına olanak tanınması, bunun alt yapısının oluşturulmasının ise laik devlet tarafından sağlanması gerekmektedir.


Bu nedenle, laik devlet niteliği nedeniyle ve İHAS’nin 9.maddesiyle paralel düzenleme içeren Anayasanın 24.maddesinin 3.fıkrasında yer alan hükme göre, İslam dini içinde “Alevilik mezhebine” bağlı olduğunu beyan eden öğrenci velisine hiçbir seçenek sunulmadan, Alevilik inancının tersine öğretimde bulunulduğunu iddia ettiği dersin zorunlu tutulmasında, Anayasanın 2.maddesiyle İHAS’ın 9.maddesine aykırılık bulunduğundan tesis edilen işlemde isabet bulunmamaktadır.


Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.





TÜRK MİLLETİ ADINA


Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:


Uyuşmazlık; davacının, ... İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması yönündeki 16.02.2005 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 8.3.2005 gün ve 611 sayılı İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali isteminden kaynaklanmaktadır.


2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "VI. Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24. maddesinde;


"Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.


14' üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.


Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.


Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.


Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz,"


hükmü yer almaktadır.


1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12. maddesinde de; "Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır." hükmüne yer verilmiştir.


Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, …. İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi olan çocuğunun, zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulması istemiyle 16.2.2005 tarihinde İstanbul Valiliğine başvurulduğu; bu başvurunun, Anayasanın 24. maddesi ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12. maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmesi üzerine, çocuğunun zorunlu din dersine tabi tutulmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesine aykırı olduğu, iradesi ve istemi dışında uygun görmediği bir müfredat programı ile düzenlenmiş olan din eğitimine tabi tutulamayacağı ileri sürülerek, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Davacı tarafından, zorunlu din dersinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ile Ek 1 No'lu Protokolün 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.


İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 04.11.1950 tarihinde imzalanmış ve 03.09.1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 04.11.1950 tarihinde imzalanmış ve Sözleşme ile bağlanma işlemi tamamlanmak üzere, 19.3.1954 tarih ve 8662 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "10.3.1954 tarih ve 6366 sayılı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun" çıkarılarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye açısından bağlayıcı hale gelmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir" hükmü, aynı maddenin 2. fıkrasında da; "Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir" hükmü yer almaktadır.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No'lu Protokolünün 11 No'lu Protokol ile değiştirilen "Eğitim hakkı" başlıklı 2. maddesine, Türkiye tarafından 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu gerekçe gösterilerek çekince konulmuş ise de; 1 No'lu Protokolün "Eğitim Hakkı" başlıklı 2. maddesinde; "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir" düzenlemesine yer verilmiştir.


Bununla birlikte, davacının, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen eğitimin kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir müfredatla verilmediğini ileri sürerek çocuğunun din dersinden muaf tutulması talebi karşısında, uyuşmazlığın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatından kaynaklandığı sonucuna ulaşıldığından, inceleme Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatına ve bu müfredat çerçevesinde davacının talebinde haklılık bulunup bulunmadığına yönelik yapılmıştır.


Anayasa Mahkemesinin 16.09.1998 gün ve E:1997/62, K:1998/52 sayılı kararında;


"Laik devletin, doğası gereği resmi bir dininin bulunmaması, belli bir dine üstünlük tanımamasını, onun gereklerini yasalar ve diğer idari işlemlerle geçerli kılmaya çalışmamasını gerektirir. Bu bağlamda, laik bir devlette belli bir dinin, eğitim ve öğretimi zorunlu hale getirilemez.


Anayasanın 24. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır.


Din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılmasının nedeni, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu konudaki eğitim ve öğretim özgürlüğünün kötüye kullanılmasını engellemektir. Dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla din kültürü ve ahlak öğretimi dersleri ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına alınmıştır. Din eğitimi yerine "din kültürü" dersinden söz edilmesi de bu amacı açıkça ortaya koymaktadır. Bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi, ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin iznine bağlı tutulmuştur."


değerlendirmeleri yer almıştır.


Dava konusu uyuşmazlık Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirlediği hukuki durum çerçevesinde değerlendirilerek, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretime ilişkin müfredatın "din kültürü ve ahlak öğretimi" mi yoksa "din eğitimi" mi olduğunun tespiti gerekmektedir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 09.10.2007 tarih ve Başvuru No: 1448/04 sayılı Hasan ve Eylem Zengin kararında; başvuranların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf tutulması taleplerine yönelik olarak, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıflarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisine ilişkin beş ders kitabının içerikleri incelenerek;


"4. sınıf ders kitabında, öğretimin, din kavramına, ahlak ve din, yaratan ve yaratılan, aile ve din arasındaki ilişkinin incelenmesine ve Hz. Muhammed'in hayatına ilişkin bilgi verilmesine yöneldiği;


5. sınıf ders kitabının, "Allaha inanıyorum" ifadesinin anlamının açıklanması ile başladığı; özellikle İslamiyetin temel kavramlarını öğretme odaklı olduğu; inancın açıklanması; namaz, ibadet yeri olarak cami, Ramazan ayında yapılan duaların niteliği; Hz. Muhammed'in aile hayatı ile isimleri Kur'an' da geçen peygamberlere genel olarak değinildiği;


6. sınıf ders kitabının, günlük namazlar ile başladığı; her müslümanın günde beş kez namaz kılması gerektiğinin açıklandığı; ilgili ritüellerin kitapta tasvir edildiği; daha sonra yardımseverlik, vatan ve millet sevgisi, zararlı davranışlar, dostluk ve kardeşlik, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört kutsal kitap konularına değinildiği;


7. sınıf ders kitabında, Kur'an bilgisi, din ve yüksek ahlak standartları arasındaki ilişki, hac ve kurban, melekler ve görünmez varlıklar, öteki dünya inancı ve aile konularının vurgulandığı; ayrıca temel dinler olan Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerin on beş sayfanın üzerinde anlatıldığı;


8. sınıf ders kitabının, Hz.Muhammed'in yüksek ahlaki standartlarını, kültür ve dini, din kavramlarını, akıl ve bilimi, kader inancını, inanç ve davranış arasındaki bağlantıyı tartıştığı; bu kitapta aynı zamanda, "dine farklı yaklaşımlar", "dinlerin ve islamiyetin öğütleri",


"laiklik", " din ve vicdan özgürlüğü" gibi konulara da yer verildiği;


Bu ders kitaplarında, öğrencilerden Kur'an'da yer alan birçok sureyi ezberlemelerinin istendiğinin de anlaşıldığı;


Hükümet tarafından, 9. sınıflar için hazırlanan ders kitabının sunulduğu; bu ders kitabının, insanın evrendeki yerinin incelemesiyle başladığı; daha sonra insan doğası ve din, dinin insan yaşamındaki yeri ile monoteizm, politeizm, gnostisizm, agnostisizm ve ateizm gibi çeşitli inanç şekilleri gibi başlıklar yer aldığı; namaz, temizlik ile namaz arasındaki bağlantı gibi birçok kavram için açıklamaların bulunduğu ve bu bölümde, gusül ve abdestin nasıl alınması gerektiğinin gösterildiği; ayrıca İslamiyet ile ilgili bilgi vermek amacıyla Hz. Muhammed'in hayatı, Kur'an ve temel kavramlar (tefsir, sureler,vs.) gibi bazı temel öğelerin anlatıldığı; kitabın geri alan kısmının ise, genel olarak aile ve değerler, vatan, bayrak, özgürlük, bağımsızlık, insan hakları, laiklik, laik devlet, Atatürk ve laiklik, gibi kavramlarla ilgili olduğu ve son olarak, kitabın Türk tarihi bağlamında Türkler ve İslamiyet konusunu ele aldığı; bu bölümde, "Gök-tanrı" kavramı, Manihaizm, Budizm, Hristiyanlık ve Musevilik gibi Türklerin önceki inançlarının incelendiği ve Ebu Hanife (doğum 699, ölüm 767, Hanefi Mezhebinin kurucusu), İmam Şafii (doğum 767, ölüm 820, Şafii Mezhebinin kurucusu), Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli gibi Türklerin islam anlayışını etkileyen kişilerin de ele alındığı,"


yönünde tespitlerde bulunulmuştur.


Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında, Milli Eğitim Bakanlığının 19 Eylül 2000 tarih ve 373 sayılı kararı ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine ilişkin olarak laiklik, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ilkelerine saygı çerçevesi içinde öğretilmesini ve bir barış ve hoşgörü kültürü geliştirilmesini, aynı zamanda temel dinlerin tümüyle ilgili bilgi verilmesi, öğrencilerin Musevilik, Hristiyanlık, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerin tarihsel gelişimi, temel özellikleri ve öğretilerinin içeriği hakkında bilgi sahibi olmasını, Musevilik ve Hristiyanlıkla ilişkili olarak İslamiyetin konumunu nesnel ölçütler kullanarak değerlendirebilmelerini sağlamak şeklinde belirlediği, rehber ilkelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No'lu Protokolün 2. maddesinde öngörülen çoğulculuk ve nesnellik ilkeleriyle açıkça uyumlu olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Mahkeme, Türk Anayasası tarafından güvence altına alınan laiklik ilkesinin, Devletin belli bir din veya inançtan yana olmasını engellediğini, dolayısıyla Devlete tarafsız hakemlik rolünde rehberlik ettiğini ve kesinlikle din ve vicdan özgürlüğünü içerdiğini belirtmiştir.


Anılan Mahkemece, söz konusu müfredatın incelemesi sonucunda, Türkiye'de hakim olan dinsel çeşitliliğin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde dikkate alınmadığı, özellikle Alevi inancına sahip topluluğun Türk nüfusundaki oranının çok büyük olmasına rağmen, öğrencilerin Alevi inancının itikat veya ibadet unsurları hakkında eğitim almadığı, 9. sınıfta bu inancın ortaya çıkışında en büyük etkisi olan iki şahsiyetin yaşam felsefesinin öğretilmesinin, bu öğretimdeki eksiklikleri gidermekte yetersiz kaldığı, değerlendirmesi yapılmıştır.


Öte yandan, ebeveynlerin, çocuklarını her zaman aydınlatabileceği; öğütler verebileceği ve eğitici olarak çocukları üzerinde doğal ebeveynlik fonksiyonlarını uygulayarak ve onları kendi dini ve felsefi kanaatleri doğrultusunda yönlendirebileceğinden, taraf devletlerin muafiyetle ilgili düzenlemeleri dikkate almaksızın din öğretimini okul müfredatına dahil etmeleri durumunda, ebeveynlerin meşru olarak bu öğretimin nesnellik ve çoğulculuk ölçütlerini karşılayacak ve kendi dini veya felsefi kanaatlerine saygılı bir şekilde düzenlenmesini bekleyebilecekleri belirtilmiştir.


Bu bağlamda, Mahkemenin demokratik bir toplumun eğitimde çoğulculuğu benimsemesinin, öğrencilerin dini konular hakkında düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü çerçevesinde eleştirel bir bakış oluşturmalarını sağlayabileceği kanaatinde olduğu ifade edilmiştir.


Bahse konu kararın "Ailelerin inançlarına saygı gösterilmesinin sağlanması için uygun araçlar bulunup bulunmadığına ilişkin" kısmında ise; sözleşmeye taraf bir devletin eğitim müfredatında din dersine yer vermesi durumunda; öğrencilerin, okulun verdiği din eğitimiyle ebeveynlerin dini ya da felsefi inançları arasında doğacak bir çatışmayla karşı karşıya kalmalarının önlenmesi gerektiği; bu bağlamda Avrupa'da verilen din eğitimine ilişkin olarak öğretim yaklaşımlarının çeşitliliğine rağmen üye devletlerin neredeyse tamamına yakınının, öğrencilere muafiyet sistemi sağlayarak veya söz konusu dersin yerine geçebilecek bir derse girmelerine imkan verilerek ya da din derslerine katılmalarını tamamen isteğe bağlı hale getirerek, din derslerine katılmamayı tercih edebilecekleri bir yol sunduğu belirtilmiştir.


Ayrıca Mahkeme tarafından yapılan tespitler arasında, Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulunun 9.7.1990 tarihli kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Hristiyan ve Musevi dinlerine mensup öğrencilere, bu dinlerden birine mensup olduklarını beyan etmek kaydıyla muafiyet imkanının tanındığı, ancak ebeveynlerin çocuklarının söz konusu dersten muaf tutulabilmeleri için Hristiyan ve Musevi dinlerine mensup olduklarını okula önceden bildirmeleri zorunluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi çerçevesinde sorun yaratabileceği, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24. maddesine göre kimsenin dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve dini inançların kişisel tercih meselesi olduğu değerlendirmeleri yer almıştır.


Bu itibarla, muafiyet usulünün uygun bir yöntem olmadığı ve din derslerinde öğretilenin, çocukların üzerinde okul ile kendi değerleri arasında bağlılık çatışmasına yol açabileceğini haklı olarak düşünecek ebeveynlere yeterince koruma sağlayamadığı, bu durumun özellikle Sunni İslamdan farklı din veya felsefi inançlara sahip ebeveynlerin çocukları için uygun bir seçim yapma imkanının öngörülmediği koşullarda geçerli olduğu ve din dersinden muafiyet işleminin, farklı dini veya felsefi inançlara sahip aileleri ağır bir yük altına sokabileceği ve onları, çocuklarının din dersinden muaf tutulmaları için dini ya da felsefi inançlarını ifşa etmeye mecbur kılacağı belirtilmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin belirtilen kararında atıfta bulunulan, Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonunun (ECRI) 2005 tarihli Türkiye ile ilgili Raporunda; "Müfredat bütün dinleri kapsamaktadır ve öğrencilere var olan bütün dinler hakkında bir fikir edindirmek amacıyla hazırlanmıştır. Ancak, birçok kaynakta, bu derslerin çeşitli din kültürlerini kapsamaktan ziyade yalnızca İslamiyetin ilkelerini öğretmekten ibaret olduğu belirtilmiştir. ECRI, dini azınlık gruplarına mensup öğrencilerin bu dersten muaf tutulabileceğini ve yalnızca Müslüman öğrencilerin katılması gerektiğini not etmektedir. ECRI, durumun açık olmadığı görüşündedir: eğer bu gerçekten farklı dini kültürlerle ilgili bir ders ise, bu dersin yalnızca Müslüman çocuklar için zorunlu tutulması için bir sebep yoktur. Bunun tersine, eğer ders yalnızca Müslüman dinini öğretmeyi amaçlıyorsa, bu belli bir dinin dersidir ve çocuklarla ailelerinin din özgürlüğünü korumak adına zorunlu olmamalıdır. Bunu ya herkes için isteğe bağlı yapmalılar ya da bu dersin gerçekten bütün dini kültürleri kapsayacak biçimde ve artık İslamiyetin öğretildiği bir ders olarak algılanmayacak şekilde içeriğinin düzeltilmesini sağlamalıdırlar" yönünde değerlendirmelere yer verilmiştir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında özetle; Türkiye' de ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin rehber ilkelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bir yönünün olmadığı, ancak eğitim sisteminde, din dersleriyle ilgili tarafsızlık ve çoğulculuk koşullarının yerine getirilmemesi ve ebeveynlerin inançlarına saygı gösterilmesini sağlayacak uygun bir yöntem sunulmaması nedenleriyle, sistemin yetersiz olmasından ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiği belirtilmiştir.


Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir.


Anayasanın 24. maddesine göre din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu kuşkusuzdur. Ancak, bu öğretimin Anayasanın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi gerektiği, içeriğinin nesnel ve çoğulcu olması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak, bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerekmektedir. Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda, bunun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince öğretime ilişkin müfredatta yapılan ve kararımızda hüküm kurmaya yeterli görülen tespitler uyarınca, ülkemizde çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin verilmediği sonucuna ulaşılmıştır.


Bu durumda, Anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.


Açıklanan nedenlerle, İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine 28.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi


Başkan Üye Üye Üye Üye

serkanka58 05.03.2008 09:05

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=abircan;241510]papaz maaşını kiliseden alıp yese içse yaşasa pazar ayinlerini kaçırmasa

ama bu papaz hergüm İSLAMI ÖVSE MÜSLÜMANLARI ÖVSE SEN ŞÜPHE DUYARMISIN DUYMAZMISIN, İNAN O DUYGUYU YAŞATIYOR ZAMAN VE TARAFTARLARININ ALEVİ VE ALİCİLİK SEVGİLERİDE BANA PAPAZ ÖRNEĞİNİ ANIMSATIYOR,[/QUOTE]

çokmu zoruna gittiiiiii :D.........

adogan 05.03.2008 11:48

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
çok güzel bir düşünce...
Ama ne zaman olacak?
Ben Samanyolu Televizyonu Haber Merkezi'nde muhabirim.
Tam zamanı ve mekanını belirtirseniz takip ederiz haber yaparız :)

0554-637-25-99

abircan 05.03.2008 12:47

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=adogan;241535]çok güzel bir düşünce...
Ama ne zaman olacak?
Ben Samanyolu Televizyonu Haber Merkezi'nde muhabirim.
Tam zamanı ve mekanını belirtirseniz takip ederiz haber yaparız :)

0554-637-25-99[/QUOTE]


RÜŞTÜ ELMAS BURAYI FETOYA SATTI GALİBA

SENDE HOŞGELDİN, MUHABİR OLDUĞUNA GÖRE İŞİN ZOR , O KADAR ALİ DİBO YOLSUZLUK , ADAMKAYIRMA, İŞE TARİKATI YERLEŞTİRME HABERLERİ SİZE BİRŞEY İFADE EDERMİ

AMA GERÇEK HABER ALACAKSAN BU HAFTA SONU 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ MİTİNGİNİ İZLEMEYE GEL ÇAĞLAYANA, KIYAĞIM OLSUN ATLATIRSIN SENİN TAYFAYI :)

ÇÜNKÜ SİZİN İÇİN HANBER DEĞERİ YOK GİBİ GÖRÜLEBİLİR ÖZGÜR EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ,

abircan 05.03.2008 12:48

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
Devlet dindar üretemez'
05-03-08


YAZAR: CUMHURIYET



Aleviler Danıştay'ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili kararından memnun.




Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, "Hükümet boş konuşmaktan vazgeçsin. Ulema yerine, evrensel hukukun referanslarına başvurarak zorunlu din derslerini derhal kaldırsın" görüşünü dile getirdi.

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser , Danıştay'ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili kararıyla "Eğitimde İslamizasyona son verin" dediğini belirterek "Danıştay, devletin asli görevinin din ve dindar üretmek değil, çağdaş bireyler yetiştirmek olması yönünde mesaj vermiştir" dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ile Eğitim-Sen de zorunlu din derslerine bir an önce son verilmesini istediler.

Eser, yaptığı yazılı açıklamada, yıllardır Türkiye'de "İnanç özgürlüğünün olmadığı" konusundaki görüşlerini dile getirdiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını belirterek "Ne zaman hukukun evrensel dilini devreye soktuk, paslanmış kulaklar açılmaya, kemikleşmiş kanaatlar yumuşamaya başladı" dedi. AKP hükümetine "Alevilere yönelik ayrımcılık ve Alevilerin özgürlük alanlarına yönelik tecavüzlere son verin" çağrısında bulunan Eser, "Nasıl ki Sayın Başbakan'ın özgürlük alanına tecavüz edilmesine tahammülü kalmadıysa, Alevilerin hem tahammülü hem de sabrı kalmamıştır. Artık tribünlere konuşmaktan ve gerçekleri türbanla örtmekten vazgeçip, Alevilerin özgürlük haklarını tanıyın ve gereğini yapın. Hükümet boş konuşmaktan vazgeçsin. Ulema yerine, evrensel hukukun referanslarına başvurarak zorunlu din derslerini derhal kaldırsın" görüşünü dile getirdi.

Alevilerin zorunlu din dersi konusundaki haklılıklarının önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ardından da Danıştay tarafından anlaşıldığını, buna karşın AKP iktidarının bunu anlamamakta ısrar ettiğini belirten Eser, "Danıştay aslında, eğitimde İslamizasyona son verin demiştir. Zaten laik bir hukuk devletinde zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin anayasada güvence altına alınması ise ayrı skandaldır. Sosyal bilgiler, biyoloji, Türkçe, matematik, sanat, fizik, kimya gibi dersleri anayasada zorunlu olarak ele alınmıyorsa, din dersi de alınmamalıdır. ABF olarak talebimiz gayet açık ve net: Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır ve anayasada konu edilmekten çıkarılmalıdır" dedi.

'Derslere son verilsin'

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ile Eğitim-Sen de ortak basın toplantısıyla zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine bir an önce son verilmesini istedi. PSAKD Başkanı Kâzım Genç , yargının verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesini isteyerek "Bu somut yargı kararları karşısında hükümeti AİHM'nin ve Danıştay'ın kararlarına uymaya ve zorunlu din dersi uygulamasına derhal son vermeye davet ediyoruz. Bu aşamadan sonra görev ve sorumluluk hükümet ve hükümetin başbakanına ait olacaktır'' dedi. Genç, bu konuyu Türkiye'nin sorunu olarak gören yurttaşları "zorunlu din derslerine'' karşı dava açmaya davet etti.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de hükümeti eleştirerek "Ne kadar özgürlükçüsünüz; özgürlük, demokrasi konusunda, kişi, hak ve hürriyetleri konusunda ne kadar samimisiniz, bunu ortaya koyun ve hemen anayasanın 24. maddesinin değişiklik teklifini vererek, bu dersleri zorunlu olmaktan çıkarın'' dedi.

Cumhuriyet

asitane3458 05.03.2008 16:17

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
abi sende cumhuriyet gazetesinden kopyala yapıştır yapıon bune yha .gazete de gazete olsa barii tek taraflı haber yapıo

ero 05.03.2008 16:36

--->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
ne oldu asitane zamandan mı yazsın ......ZAMAN en objektif gazetedir demi.....:D:D ALLAHIM YA....

aozdemir 05.03.2008 16:36

-->: --->: -->: --->: 50 ALEVİ DERNEĞİNDEN ÇAĞRI
 
[QUOTE=abircan;240934]BIRAK ALLAH AŞKINA YA
NE SUSTURMASI BE KULAĞIMIZ KUNNAÇ OLDU BE ARKADAŞIM
HER TARAFIMIZDA TÜRBAN BE ADAM , İŞİ GÜCÜ BIRAKTIK, EKONOMİ, SAVAŞ , İŞSİZLİK, TERÖR VS VS BİR KENARDA TÜRBAN BİR KENARDA YAHU[/QUOTE]


bir sorunu bu kadar büyütmenin ne anlamı vardı. bunun suçlusu bu sorunu çözmek isteyenler değildir. bu bir özgürlük sorunudur. benim davranışım başkasının hakkını ihlal etmiyorsu bu davranışıma sınır koymak kimin haddine.


WEZ Format +2. ?uan Saat: 04:12.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.