Yeni Yiğido
merkez_reis Şuan
Son Aktivite: 28.01.2009 20:53
Üyelik Tarihi: 27.02.2007
Yaş: 37
Mesajlar: 17
Tecrübe Puanı: 0 
|
--->: KANGAL-Deliktaş
Ünlü Ozanımız Aşık Ruhsati
RUHSATİ
(1835 - 1911)
Asıl adı Mustafa olan Ruhsatî Sivas'ın Kangal İlçesine bağlı Deliktaş Köyü'nde H.1251 (M.1835) yılında doğmuştur. Şiirlerinden babasının adının Mehmet Olduğunun öğrenilmesine karşılık, annesinin ismine tesadüf edilememiştir. Ünlü araştırmacı yazar Eflatun Cem Güney, annesinin isminin Safiye olduğunu söylemektedir.
Fakir bir ailenin çocuğu olan Ruhsatî oniki yaşında iken babasını kaybetmiştir. Babasının ölümü üzerine Deliktaş ağalarından Ali Ağa'nın yanında azaplık etmiş, çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağlama uğraşı vermiştir.
Kuvvetli bir tahsil görmemiş olan Ruhsatî'nin şiirlerinde Arapça'ya kısmen de olsa vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Ruhsatî'nin başınhdan dört nikah geçmiştir. İlk karısı Meryem dediği Mihri'dir. Mihri ölmüş, beş çocuğu öksüz kalmıştır. Eflatun Cem Güney, Mihri'nin ölümünden sonra Ruhsatî'nin Ayşe adında bir kızla evlendiğini söylemektedir. Fakat bunun da ömrü vefa etmemiş, genç yaşında ölmüştür.
Ruhsatî, Mihri'nin ölümüyle kaybettiği sevgiyi üçüncü karısı Fatma'da bulmuştur. Fatma'nın da ölmesiyle dünyası kararmış, onsuz dünya gözüne görünmez olmuştur. Ruhsatî dördüncü evliliğini Mühimme ile yapmıştır. Ancak Mühimme hakkında geniş bir bilgi mevcut değildir. Dört defa evlenen Ruhsatî'nin bu evliliklerinden yirmi üç çocuğu olmuştur. Ancak bunlardan çoğu sağlığında vefat etmiştir. Hatta bir günde dört çocuğunu birden kaybettiğini şiirlerinde belirtmektedir. Ömrünün tamamını doğduğu köyde geçiren Ruhsatî, hayatının sonlarında da köyünde imamlık yapmıştır. H.1327 (M.1911) yılında vefat eden Ruhsatî'nin mezarı doğduğu köy olan Deliktaş'tadır.
Ruhsatî alçak gönüllülüğüyle, mütevazi karaktaxeriyle herkes tarafından sevilip saılan bir insandır. Yazdığı taşlamalarında bile munistir. Haramdan, koğ ve gıybetten ömrü boyunca kaçmıştır. Kendine emanet edilen sırları ne pahasına olursa olsun saklamasını bilmiştir. Basiret, kanaat, tevazu ve iz'an sahibi birisidir. Kimseyi kıskanmamıştır. Kimsenin malına göz dikmemiş, kimsenin işine karışmamıştır. Dinine aşk derecesinde balı bir insandır. Hayatı hep yoksullukla geçmiş, öyle günler olmuştur ki borcunu ödeyemez durumlara düşmüştür. Devrin ileri gelenlerinden ve zenginlerinden yardım telebinde bulunurken bile onurundan taviz vermemiş, dilenci durumuna düşmemiştir.
Ruhsatî, aşıklığı genç yaşta elde etmiştir. Kendisi bunu bade içmesine bağlamaktadır. Onun ne Sümmani'nin Gülperi'si, ne de Feryadi'nin Güldane'si gibi hayaline yandığı bir sevgilisi vardır. Çevresinde Hak aşığı olarak bilinen Ruhsati'ye aşıklık "Bismillah" ile verilmiştir. Şiirlerinde Ruhsat, Ruhsat Baba, Aşık Ruhsat ve genellikle de Ruhsatî mahlasını kullanmıştır. İrticalen söyleyebilen şair, saz çalmasını bilmemektedir. Ruhsatî, anlatmak istediği düşünceyi gayet usta bir söyleyişle dile getirmesini bilmiştir. Şiirlerinde tekrara düşmemeye özen gösterir. Ancak ifadeye kuvvet vermek isterken şuurlu olarak tekrara baş vurur. Bunu yaparken de sıkıcılığa düşmediği gibi, üslubuna ahenk katar. Ruhsatî'nin şiirlerinde en göze çarpan özellik tasvirlerdir. Öyle tasvirler vardır ki, çoğu aşıklarda rastlanılmayacak güzelliktedir. Diğer aşıklarda olduğu gibi Ruhsatî de şiirlerinde aşk, tabiat, gurbet, öğüt, taşlama, tenkit, şikayet, dilek, mistik düşünce ile fanilik konlarını ele almıştır. Şiirlerini 8, 11, 14 ve 15 hece ile söylemiştir. Nadir de olsa 5 ve 7 heceli şiirleri vardır. Aruz vezni ile de şiirler yazmışsa da bunda pek başarılı olamamıştır. Şiirleri teknik yönden oldukça başarılıdır. Gereği gibi okuyamayan şairin en büyük düşmanı cehalettir. Ona göre insanı insan yapan en önemli özellik eğitim ve terbiyedir. Ferdin, ailenin, toplumun ve milletin huzuru için sağlam bir terbiye ile köklü bir eğitim esastır. Ruhsatî'nin şiirleri incelendiğinde, onun, en çok Karacaoğlan'ın etkisinde kaldığı görülür. XVII. Yüzyılın güçlü temsilcilerinden Aşık Ömer ve Gevherî'nin de Ruhsatî de etkisi görülür. Ayrıca Ruhsatî, Pir Sultan, Kul Himmet Üstadım ve Dadaloğlu gibi aşıklarla, çağdaşı aşıklardan Dertli ve Seyrani'nin de etkisinde kalmıştır. Başta oğlu Minhacî, Meslekî, Zakirî (Noksanî), Emsalî ve Tabibî gibi aşıklar Ruhsatî'den etkilenmişlerdir. Bekir Kılıç, Dilhanî, Ehramî, Firakî, Gafili Hamza, Sızırlı Hasan, Hitabî, Kelamî, Kenanî, Memiş Eroğlu, Muzaffer, Nedimî gibi aşıklar da Ruhsati'yi usta kabul etmişlerdir.
Daha senden gayı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem'den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk'ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzımı açmış hey deli gönül
Mevlâm kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
RUHSATÎ dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
|