Makine İhracatı, 5 Yıl İçinde Otomotivi Geçerek Liderliği Yakalar"
Küresel piyasalardaki dalgalanma, aşırı değerli YTL ve artan maliyetlere rağmen Türkiye’nin ihracat artışı sürüyor. Son yıllarda en önemli ihracat ataklarından birini makine ve aksamları sektörü yaptı.
Sektör, 2007’de bir önceki yıla göre yüzde 37’lik artışla yaklaşık 9 milyar dolara yaklaştı. Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (OAMAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörünün, 4-5 yıl içerisinde otomotivi geçerek, ihracatta liderliği ele alacağını söyledi. Dalgakıran, Türkiye’nin teknoloji üretmediğini, satın aldığı teknolojiyle üretim yaptığını belirterek, teknoloji üretimini üstlenecek baş aktörün, makine sektörü olduğunu söyledi.
Sektörün, 2007’de yüzde 37’lik artışla 9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini hatırlatan Dalgakıran, "İthalattaki artış yüzde 19’lar civarında oldu. İhracat artışı çok daha yüksek yani. Makası da yavaş yavaş kapatmaya başladık. Makine ve aksamları, Türkiye’nin ihracatı en hızlı artan sektörü konumunda." diye konuştu. Dalgakıran, 2008 yılına iyi bir giriş yaptıklarına da işaret ederek, ihracat artış hızının, yüzde 30-40 seviyeleri arasında olacağını, ancak çeşitli nedenlerden dolayı iç pazardaki daralmanın devam edeceğini tahmin ettiklerini ifade etti. Gelişmiş ülkelerin, makine sektörünü ana sektör olarak kabul ettiğini ve bunun arkasına çok ciddi finansmanlar koyduğunu anlatan Dalgakıran’a göre, ithal makine tercih edilmesindeki sebep, 5-7 yıla varan finansman desteği verilmesi. Türk makine sektörünün, ihracatının yüzde 80’ini gelişmiş ülkelere yaptığını söyleyen Dalgakıran, "Sektörün sorunları çözülürse, Türkiye’nin çok kısa sürede 50 milyar dolarlık makine ihracatına ulaşması hiç sürpriz olmaz.’’ diye konuştu.
Dalgakıran, sektörün dünya ticaretindeki payının binde 5 seviyesinde bulunduğunu vurgularken, "Tabii bu son derece düşük. Türkiye, bu payı yüzde 5’e çıkarabilse, herhalde bütün meselelerini çözmüş olur. Türkiye, makineyi stratejik sektör olarak kabul edip, bunun gereklerini yerine getirirse, Türkiye’ye bu konuda sadece Batı’dan değil, Uzakdoğu’dan da çok ciddi şekilde yabancı yatırımcının geleceğini düşünüyorum.’’ diye konuştu.
Türkiye’de, dünyadaki rakiplere göre çok küçük ve fazla sayıda işletme bulunduğuna dikkati çeken Dalgakıran, gelecek 5 yıllık dönemde, Türkiye’de sektördeki şirketlerin çok ciddi bir konsolidasyon (birleşme) süreci yaşanacağını düşünüyor. Dalgakıran’a göre şirketler belirli ölçeğe gelmek zorunda. Ya bir birleşme sağlayacaklar ya yan sanayi dönüşümü yapacaklar ya da çok ciddi bir yok olma süreci yaşanacak. Dünya ticaretinin yüzde 40’ını otomotiv ve makine sektörleri oluşturuyor. Almanya, Japonya, ABD ve Çin’in dünya makine üretiminde ön sıralarda yer alması, kendi üretim araçlarını üretmeden hiçbir ülkenin kalkınmasını gerçekleştiremeyeceği gerçeğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin, biri enerji, diğeri makine olmak üzere iki büyük ihracat açığı kalemi bulunduğuna işaret eden Dalgakıran, "Eğer Türkiye makine açığını kapatırsa, cari açığını da aynı zamanda kapatmış olacak ve aynı zamanda üretim araçları daha ucuz şekilde kullanılacağı için diğer sektörlerin rekabet gücüne de çok ciddi katkıda bulunacaktır.’’ görüşünü dile getirdi.
"Kalifiye Eleman Bulamıyoruz"
Dalgakıran, Kore, Tayvan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkelerin, öncelikle sektörün önde gelen ülkelerini baz alarak, aradaki mesafeyi kapattığına dikkati çekti. Türkiye’nin de bu yolu izlemesi gerektiğini ifade eden Dalgakıran, şu hususlara dikkat çekiyor: Türkiye, AB’nin teşvik sistemine uyarak, kendi elini kolunu bağlıyor. Avrupa’daki teşvik sistemine değil de kendi ekonomik durumuna göre bir teşvik sistemi uygulamalı. Şu anda bu aradaki makası kapatmadan dünyaya yeni buluşlar ortaya koymak, sektör için çok güç. Bu yüzden teşvik sisteminin, önce bu aradaki makası kapatmaya yönelik uygulanması gerekiyor. Bu tarz bakış açısı yakalanırsa, gerçekten çok işlevsel bir sistem oluşturulur. Dalgakıran, kur nedeniyle firmaların yeni yatırım yapmak için gereken kârlılığı elde edemediğine de değinerek, şunları kaydetti: "Firmalar, yeni yatırım ve yeni istihdam sağlamakta güçlük çekiyorlar. Bunun ana sebeplerinden biri, makine sektörünün konuşlandığı yerlerdeki arazi fiyatlarının korkunç derecede yüksek olması -sektörün yüzde 80’i Marmara Bölgesi’nde- diğeri de kalifiye insan gücünün azlığı. Bir yandan işsizlikten bahsediyoruz, ama bir yandan da sektörümüz, çalıştıracak kalifiye eleman bulamıyor."
Kaynak: Zaman Gazetesi
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]