Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 19.04.2008, 14:53   #161
doganay
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
doganay Şuan doganay isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.04.2015 00:52

Üyelik Tarihi: 27.02.2008
Yaş: 59
Mesajlar: 225
Tecrübe Puanı: 651 doganay FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart --->: SIVAS FİRMALARINI NE KADAR TANIYOR

"Tekstilde Üretimi Anadolu’ya Yönlendirmemiz Gerek"
Umut ORAN
Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayicileri Meclis Başkanı


Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) ve Dünya Hazır Giyim Federasyonu’nun eski başkanı olan ve sektörde 1992 yılında kurduğu Domino Tekstil ile faaliyet gösteren Oran, sektörün önemli isimlerinden biri.

1963 yılında doğan Oran, iş hayatına Koç Holding’in tekstil şirketi Bozkurt Mensucat’ta başladı. 1992 yılında kendi şirketi Domino Tekstil Ürünleri Sanayi ve Dış Ticaret AŞ’yi kurdu. 1993 yılında TGSD’ye üye olan Umut Oran, 2002’den 2005 yılı başına kadar da bu derneğin başkanlığını yürüttü. Aynı dönemlerde Avrupa Hazır Giyim Sanayicileri Başkanlığı ve Dünya Hazır Giyim Federasyonu’nun da başkanlığını yürüten Oran şimdi ise TOBB’un Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayicileri Meclis Başkanı.

Tekstilde temel sorun olarak girdi maliyetlerini gösteren Oran, özellikle istihdam ve enerji maliyetlerinin yüksekliğinden şikayetçi. Tekstilde kurtuluşun yolunun üretimin rotasını Anadolu’ya kaydırmaktan geçtiğini vurgulayan Oran, sektörle ilgili beklentilerini, düşüncelerini ve hedeflerini anlattı...

Tekstil sektörünün en büyük sorunu nedir?
Genel olarak makro ekonomik yapı ve bununla bağlantılı olarak da Türkiye’deki yatırım ortamı, bugün karşılaştığımız sorunların ana kaynağı. Bu politikaların sonucunda, sadece bizim için değil, bütün sanayici ve üreticiler için temel girdi maliyetleri yükseliyor. Özellikle istihdam ve enerji gibi temel maliyet kalemlerinde bu durum daha somut bir şekilde ortada. Bakın, asgari ücretlinin işverene maliyeti 740 YTL düzeyinde. Bu rakamın 305 YTL’si kesintiler. Türkiye’de işçilik ücretleri saat başına 3 dolara yaklaşırken, bu rakam Mısır’da sadece 0,4 dolar. Üretimi köstekleyen bir başka faktör de yüksek enerji maliyetleri. Son yapılan zamlar ile enerji maliyeti kilowatt başına 8.5 sent düzeyine çıktı. Bu rakam Mısır’da 3 sent...

Sorunlar ortada. Aslında şöyle de diyebiliriz: Sorunlar ortak... Tekstilin diğer patronları da benzer şeyler söylüyor. Özellikle girdi maliyetleri en büyük sorun. Fotoğraf çok açık, peki ya çözümü?
"Biz uzunca bir süredir, sadece sektörün değil genel olarak Türk sanayi ve üreticileri için çıkış noktasının ihracat hedefli, istihdam odaklı bir kalkınma modelinden geçtiğini söylüyoruz. Bu modelin genel çerçevesi ise bölgesel kalkınma perspektifiyle çizilmeli. Yani, tekstil ve hazır giyim sektörünün tasarım, ticaret merkezinin İstanbul olmaya devam ederken, üretimin Anadolu’ya kayması gerektiğine inanıyoruz.

Özellikle emek girdisinin daha yüksek olduğu hazır giyim sektöründe üretiminin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ne kayması için uygun bir ortam oluşturulmalı. İlk adım ise ülke genelinde bölgesel asgari ücret uygulamasına geçmek olmalı. Özellikle İstanbul ve Kocaeli gibi illerde, emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren sanayicilere, üretimlerini Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’ne taşıma kararı almaları durumunda ekstra taşınma teşvikler sunulmalı. yine, bölgedeki sanayicilere, üreticilere belirli bir süre için, lojistik maliyetler anlamında avantajlar sağlanmalı.

Umut Oran, sektörün güç kazanması ve zemin kaybetmemesi için Türkiye genelinde yapılması gerekenler olduğunun da altını çiziyor... "Türkiye genelinde, enerji ve istihdam üzerinden devletin aldığı vergi ve primler yeniden düzenlenmeli. Burada, sektörlerin sağladığı ihracat, istihdam dikkate alınmalı. Yine bölgelerin kalkınmışlık düzeylerine göre, ihracat ve istihdam konusunda yatırımcılara farklı düzeylerde avantajlar sağlanmalı.

Umut Oran’ın şirketi Domino Tekstil özellikle ihracat konusunda oldukça iddialı. Şirket, Zara, Marks&Spencer, H&M gibi dünya devleri için üretim yapıyor, ürünleri dünyanın dört bir yanında satılıyor. Dolayısıyla tekstil ihracatı ile ilgili söz söyleyebilecek en etkin isimlerden biri de Umut Oran... "Düşük kur politikası, Türkiye’nin genel olarak ihracattaki gerçek performansını gizliyor. 2007 yılında ihracatımız dolar cinsinden yüzde 23 arttı. Ama YTL cinsinden bakarsanız, bu artış yüzde 13 düzeyinde kaldı.

"Umut Oran, tekstil ihracatının lokomotif konumunu sürdürebilmesi için hükümeti göreve çağırıyor... Eğer, hükümet üretimi, reel sektör yatırımlarını desteklerse, tekstil ve hazır giyim sektörü en az önümüzdeki 25 yıl daha Türkiye’nin ihracat ve istihdamında lokomotif görevini devam ettirir. Bunun için, ihracat ve istihdam sağlayan sektörlerin önündeki engelleri kaldıran bir siyasal yaklaşım gerçekleştirilmeli. Yine, teşvikler aracılığıyla sektörün bölgesel bir yapılanmaya yönlendirilmesi gerekiyor. Bu yapıldığı takdirde İstanbul moda, Anadolu üretim, GAP bölgesi ise organik pamuk ve organik tekstil üretim merkezi olur."

Tekstil sektöründe rekabet önemli. Özellikle Uzakoğu ülkelerinin bu sektöre damgasını vurmasıyla kıran kırana rekabet yaşanıyor. Kimisi ucuz işçilikle öne çıkmaya çalışırken, kimisi şirketlere teşvik veriyor, kimisi de kaliteye ağırlık veriyor. Peki Türkiye bu ortamda nasıl rekabet avantajı sağlayabilir?
"Türkiye’nin rakipleri sadece Çin ve Uzakdoğu ülkeleri değil. Bölgemizdeki Mısır, Ürdün ve Fas gibi ülkeler de Türkiye’ye ihracat anlamında önemli rakipleri. Gerek Uzakdoğu gerekse bölgemizdeki rakip ülkelerin avantajı ucuz girdi. Sanayicinin girdi maliyetleri açısından sadece Mısır ile bir kıyaslama yaptığımızda dahi, Türk sanayicisinin rekabetçiliğinin hangi noktalarda zorluk çektiği rahatlıkla görülüyor. Türkiye’de işçilik Mısır’ın beş katı, elektrik 3 katı, doğalgaz ise tam 10 katı.

Türkiye, başta enerji ve istihdam girdilerini düşürecek üretimin önündeki engelleri kaldırmalı. Özellikle, adı geçen ülkeler için rekabetçi şartlar oluşturabilmemiz için öncelikle gelir düzeyinin düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu illerinden işe başlanabilir. Çünkü, bu bölgedeki vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü zaten Mısır, Fas, Çin gibi ülke şartlarında yaşıyor."

"Bizim rekabette en büyük avantajımız, sektörün güçlü tedarik zinciri. Türkiye’de pamuktan moda tasarıma kadar sektördeki tedarik zincirinin bütün halkaları son derece güçlü. Şirketlerimiz geçtiğimiz 20 yılda sektörde büyük bir deneyim kazandılar ve patron, yönetici düzeyinden işçisine kadar sektördeki işgücü gelişmiş ülke standartlarına yükseldi. Ayrıca dünyadaki en gelişmiş makine-teknoloji altyapısı da bizde. Yine bütün bunların sonucunda, batılı büyük şirketler nezdinde Türkiye ve Türk şirketleri güvenilir bir tedarikçi konumunda."

Tekstilde en çok konuşulan konulardan biri markalaşma. İtalya, Fransa gibi ülkeler yarattıkları markalarla sektöre hükmediyor. Türkiye’nin ise bu konuda maalesef çok büyük başarıları yok. Peki Türkiye bundan sonra yurtdışında marka olmayı başarabilir mi?
Umut Oran, bu soruya biraz farklı bir perspektiften yanıt veriyor... "Maalesef, ürünlerin markaları ile çıktıkları ülkenin imajı arasında doğrudan bir ilişki var. Türkiye’nin yurtdışındaki imaj problemini çözmediğimiz bir ortamda Türkiye’den uluslararası markaların çıkması çok kolay değil. Türkiye yurtdışındaki insanlar nezdinde, özgürlük, bağımsızlık türban, ılımlı İslam ve ekonomik kırılganlık gibi sorunlarla özdeşleştiriliyor. Bu nedenle Türkiye olarak, eğitim, sağlık ve hukuk gibi temel evrensel alanlardaki sorunlarımızı çözmeye odaklanmalıyız.

Diğer taraftan, Türk şirketleri, birçok batılı şirket nezdinde güvenilir, stratejik tedarikçiler olduğu için kurumsal algı anlamında iyi bir noktada. Ama bu sorunlar burada da elimizi ayağımızı bağlıyor." Tekstil sektörü genel anlamda hükümetten önemli beklentileri olan bir sektör. Çünkü gelinen nokta itibariyle hükümetin desteğine ve teşviğine ihtiyaç duyuyorlar. Sektörün yarattığı istihdam ve ekonomiye katkısının sürebilmesi için hükümetin tavrı da önemli. Umut Oran Ankara’dan beklentilerini şöyle anlatıyor: "Hükümetten tek beklentimiz, ‘kazan-kazan’ bakış açısıyla sektöre yaklaşması. Tekstil ve hazır giyim sektörü bugün, Türkiye’de ihracata ve istihdama en fazla katkı sağlayan sektör. Eğer, sektörün önündeki engeller kaldırılırsa sektör Türkiye’ye daha fazlası kazandırabilir. Bu bağlamda, eğer girdi maliyetleri düşürülürse sektörde kayıtdışı azalacaktır. Böylece hem sektör daha fazla istihdam sağlayacak hem de toplamda devletin vergi gelirleri artacak.

Yüksek girdi maliyetleri sonucunda üreticinin rekabetçiliğini düşüren engeller kaldırılmalı. İstihdam ve enerji maliyetleri üzerinden yapılacak her türlü indirim, sektöre olumlu şekilde yansıyacak."

Kaynak: Hürriyet Gazetesi

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
doganay isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla