--->: HZ. ALİ ile ilgili konular
Türk’ün İslam anlayışının iki büyük önderi Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli Sünnilik ve Alevi Bektaşiliği arasındaki uyumun ortak aynasıdır.
Bu sözler Eski Başbakan Ecevit’e aittir ve yıllar önce Başbakanlık konutundaki törende ifade edilmiştir.
Aynı törende Gazi Üniversitesi’nin Alevi Bektaşiliği ile ilgili olarak kapsamlı ve pahalı bir belgesel hazırladığını ve bunun masraflarının da Başbakanlık tarafından karşılandığını biliyoruz.
Bizim bütün bunlara zerre itirazımız yoktur.
Başbakanlık makamında bu tür toplantıların yapılmasını ve dahası, Hacı Bektaş törenlerine devleti temsil edenlerin katılmasını da eşyanın tabiatına uygun sayarız.
Alevi Bektaşiliği olgusu inanç iklimimizin bir gerçeği ve hatta zenginliğidir.
Hacı Bektaş Veli, Sarı Saltuk, Gül Baba, Otman Baba ve Topçu Baba gibi isimler Osmanlı fetihlerinde öncü görevini görmüş mânâ misyonerleriydi.
Balkanlar’ın pekçok merkezlerinde Bektaşi tekkelerinin izlerine bugün bile rastlanıyor.
Bir başka şey Türkiye’de bugün var olan Alevi Bektaşiliği realitesinin İran’daki şiilikle örtüşmemesidir.
Dolayısı ile yukarıda belirttiğimiz gibi devletimizin bu kesime yakın ilgisini yerinde buluyoruz.
Sünnilik ve Alevilik aynı membanın iki ayrı koludur.
Ancak üzülerek ifade etmeliyiz ki Türkiye’de devlette değil ama bazı çevrelerde bu konuda çifte standartlar görülüyor.
Mesela Alevi-Bektaşiliğine gösterilen hoşgörü diğer kesime gösterilmiyor.
Ne bileyim Başbakanlıkta Şah-ı Nakşibendi Hazretleri ile ilgili böyle bir toplantı yapılsaydı eminim “irtica” yaygaraları yapılırdı.
Ya da Yesevi’den Yunus’a ve Mevlana’ya bu tür devlet destekli bir belgesel hazırlansaydı kıyametler koparılırdı.
En basitinden Sayın Ecevit’in Fethullah Gülen Hoca’ya takındığı tavır sebebiyle aldığı tepkiler gözler önündedir.
Elbette bütün bunlarda inancın siyasallaştırılmasının payı yok değildir ve bunun müsebbipleri de bilinmektedir.
Ancak yine de Sünniliği “irtica” ile Aleviliği de “laiklikle” özdeşleştirmek kavramları çarpıtmak ve kural dışılıktır.
Dinin siyasallaştırılması Sünniliğin kabahati olamaz.
Laik sistem inançlara eşit mesafede olan yönetim biçimidir.
Bu itibarla bir mezhebi “irtica” diğerini “laiklik” olarak sunmak açık bir çarpıtma, çifte standart ve hatta dayatmadır.
Sevindirici husus devlet yöneticilerinin bu konudaki tarafsızlığı yani eşit mesafede durmasıdır.
Sayın Demirel de Sayın Ecevit de ve hatta geçmişteki pek çok devlet büyüğü de, bu noktada zerre bir tartışmaya ve şüpheye mahal vermeyecek tavırlarla biliniyorlar.
Bizim eleştirilerimiz devletin dışında olan bazı odakların tutumlarınadır.
Lafı dolandırmaya gerek yok.
Bu çevreler yıllar yılı Alevi-Bektaşi kesimi, ikilemleri derinleştirmek için hep kullanmak istemişlerdir. Alevi cenahı adeta ayrılıkçılığın dolgu malzemesi olarak görülmüştür.
Bereket sağduyulu Alevi kardeşlerimiz, gerçekte inançsız olan bu cenahın oyununa gelmemiştir.
Bu fotoğraf bile Türkiye’deki aydın namusunu gözler önüne
seriyor.
Sonuç olarak söyleyeceğimiz şudur:
Biz Alevisiyle-Sünnisiyle, Çerkez’i, Arab’ı, Laz’ı ve Kürt’üyle bin yıldır olduğu gibi Müslüman-Türk kimliğimizle beraber yaşamaya devam edeceğiz...
|