Cevap: Hikayeler/Kıssadan Hisseler
Soğuklar geldiğinde, boğazlı kazaklara sarılıp sokaklara atarım kendimi Kentin soğuk çıkmaz sokaklarında sıklıkla plansız yürüyüşler yaparım Gecenin ilerleyen saatlerinde daha bir keyifli olur bu yürüyüşler Hele bir de hafif hafif yağan, ne ıslatan ne kuru bırakan yağmur da benimle birlikteyse… Anlatamam bu beni bulutlara Damlacıklar düşmez de süzülür hani yanağınızdan, usulca bırakır kendini… Bir Sezai Karakoç şiiri yetişir anlamsızlığıma:
Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden birşey bekler
Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler
Soğuklar geldiğinde, tası tarağı toplayıp herhangi bir köye gitmek isterim Neyse ki kaçacak bir köyümüz var hâlâ Toprağın kokusu çeker belki de beni Belki de dünyadan saklanacak bir yerin, sığınılacak bir limanın yokluğuna inattır bu
Soğuklar geldiğinde, çay ve boza en sık kapısını çaldığım içecekler olurlar Dilerlerse ısıtırlar koyu bir sohbet eşliğinde, dilerlerse keyiflendirirler en sıkıcı sohbetleri bile Salep hemen peşlerinden gelir, yeni bir nefesle içime işler nakış gibi
Soğuklar geldiğinde, sessiz olurum her zamankinden fazla Bir sürü soru gelir aklıma, bir sürü cevap çıkar yalnızlığıma Bilmem kaçıncı dalgınlığımda, küserim zaten yalan dünyaya o zaman anlarım işte Karakoç Üstadı:
Öküzün gözü veya dananın kuyruğu
Kadifekale veya Sen nehri
Ha Sezai ha ping-pong masası
Ha ping-pong masası ha boş tüfek
Bir el işareti eyvallah ve tak tak
Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi
Ne kadar güzel ne kadar sıcak
Tak tak tak tak tak tak tak
Velhasıl soğuklar geldiğinde, daha çok okurum… daha çok yürürüm… daha çok susarım! Hem kaçarım hem de yaşarım
__________________
|