İnsanlık tarihinin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olan Sivas, keşfedilmeyi bekliyor. 28 bin 488 kilometrekarelik yüz ölçümü ile Belçika, Hollanda ve Tayvan gibi ülkelere eş değer olan Sivas, Arnavutluk, İsrail, Malta gibi birçok ülkeden de daha büyük.
Böylesine geniş bir coğrafyaya ve zengin bir tarihe sahip Sivas’ta geçmişi gün yüzüne çıkaracak yüzey araştırmaları ve arkeolojik kazılar yeterli sayıda yapılmıyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda 188 âdeti tescil edilmiş, 500 adet arkeolojik yerleşim yeri tespit edilen Sivas’ta 2 bin 22 yerleşim biriminin bulunduğu ve henüz keşfedilmeyi bekleyen yaklaşık bin 500 civarında arkeolojik yerleşim yerinin olduğu öğrenildi.
Bu rakamlar Sivas açısından sevindirici olurken bu tarihi değerlere yönelik geniş bir çalışma yapılmaması akıllarda soru işareti bırakıyor.
Sivas’ın ekonomik kalkınmasında büyük önem taşıyan ve bu kapsamda tarih ve kültür turizminin canlanması için tespit edilen ancak henüz gerekli yüzey araştırması ve arkeolojik kazı çalışması yapılmayan yaklaşık bin 500 yerleşim yerinde gerekli çalışmaların başlatılması gerekiyor. Yapılacak olan bu çalışmalarda ortaya çıkacak tarihi bulguların gerekli tanıtımlarının yapılarak Türkiye ile dünya turizmine ve kültürüne açılması büyük önem arz ediyor.
BİRÇOK ÖNEMLİ ESER ORTAYA ÇIKTI
Türk Tarih Kurumu’nun desteğiyle, Anadolu tarihinin aydınlatılmasına yönelik olarak 1945’li yıllarda Hafik gölü kıyısında bulunan
Pılır höyükte Kılıç Kökten tarafından gerçekleştirildi. Sondaj niteliği taşıyan bu kazı sırasında, burada göl tabanına çakılmış ahşap direkler üzerinde göl evlerinin varlığı tespit edildi. Pılır höyük daha önce İsviçre’deki Zürich gölü ile Alp göllerinde birçok örneği keşfedilen, Palafit adı verilen göl evleri türündeki yerleşim tarzının Türkiye’de ki tek örneği olma özelliğini taşıyor. Günümüz bilgi ve teknolojisinin kullanıldığı arkeolojik kazılar ise1992 yılında Alman Arkeolog Prof. Dr. Andreas Müller Karpe tarafından yapılmaya başlandı.
2002 yılında Gürün’e bağlı
Tepecik köyünde bulunan mozaik tabana yönelik kurtarma kazısı yapıldı. Bu çalışma sırasında 24 parça halinde çıkartılan mozaik taban müzeye kaldırıldı.Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı projesi kapsamında, Sivas merkeze bağlı Akpınar köyünde 2004 yılında yapılan ziyaret suyu kurtarma kazısında Helenistik dönemden başlayarak Roma dönemine uzanan bir yerleşime ait mimari yapı kalıntıları ortaya çıkarıldı. Yine merkeze bağlı Köklüce köyü civarında Hayranlı mevkiinde yer alan üst miyosen çökellerindeki katılımlı kazı çalışmalarında 10 milyon yıl öncesine ait fosil kalıntıları arasında büyükbaş hayvanlara zürafa, gergedan, fil gibi kalıntılarının yanında üç toynaklı bir at fosili de ortaya çıkarıldı.
Yıldızeli
Kayalıpınar köyü harabe ören yerinde yapılan kazı sırasında ortaya çıkan üzerinde tanrı betimi bulunan Hitit imparatorluk dönemine ait olan tanrı kabartması da yine tarihin bir dönemine ışık tuttu. Kazıda bulunan Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tablet, Sivas’ın yazılı tarihini 300 yıl daha önceye yaklaşık M.Ö.1800 yılına kadar götürdü.
Hürdoğan Gazetesi