Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 17.07.2009, 11:11   #9
gul-i_ahmer
Usta Yiğido
 
gul-i_ahmer - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
gul-i_ahmer Şuan gul-i_ahmer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 27.08.2010 15:43

Üyelik Tarihi: 15.09.2008
Yaş: 36
Mesajlar: 698
Tecrübe Puanı: 688 gul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOKgul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOKgul-i_ahmer FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart Cevap: "Şaraplı konser” ile ilgili sorular!

BİR AYETİ KERİME VAR

EY MUHAMMED EY RESULUM!!SEN Mİ KÖR OLANA GÖSTERECEKSİN SENMİ SAĞIR OLANA DUYURACAKSIN....


BİR PEYGAMBER BİLE HİDAYETE YETKİSİ YOKKEN BİZ ACİZANE KULLARMI ONLARA HİDAYET VERECEZ HİDAYET SADECE ALLAHTANDIR BİZLER SADECE İYİLİĞİ EMREDER KÖTÜLÜĞE NEHLEDERZ BİZ SADECE TEŞVİK EDERİZ BİZLER BU DÜNYADA ALLHIN HALİFESİYİZ VE ALPERENLERDE EN GÜZEL HALİFELİĞİ YAPTILAR VE TEŞVİK ETTİLER BUNDAN SONRASI ONLARN VİCDANLARINA KALMIŞ BİŞEY DİLERİM ALLAHTAN ONLAR HİDAYETE ERSİN ISLAH OLSUNLAR....


Muhsin YAZICIOĞLU yaşasaydı Topkapı Sarayı’nda içki içilmesine ses çıkarmazdı’ diyenlere ağız dolusu bir laf söylemek istiyorum: Muhsin YAZICIOĞLU sizin kadar mezhebi geniş biri değildi. Yaşasaydı Ankara’yı da İstanbul’u da başınıza yıkardı.


Hiç tereddüdüm yok ki; Alperenlerine ilkel yaratık diyecek adamın alnını karışlardı. Geçmişimizdeki parlak aynalar geleceğimizi aydınlatır misali, Muhsin Başkanın geçmişi, geleceğe de ipuçları vermektedir. Muhsin Başkan ebedi âleme göçmüş olsa da; geride saçtığı tohumlar bu ülkenin değerlerine sahip çıkmaya devam ediyor…


Tiyatrolarda naylondan, kartondan ve köpükten aslanlar yapılır, sadece dekoru tamamlasın diye… Bizim de ülkemizde bakanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız var ve hiçbir işte işimize yaramadıkları gibi kendileri aslan pozuna yatmayı bir marifet zannediyorlar. Aynı şekilde bu ülkenin çocuklarına ilkel yaratık diyen bir kültür bakanı var bu ülkede.


Oysa bu bakanlarımız milletvekillerimiz her fırsatta milli manevi değerlere sahip çıktığını söyleyip bu ülke insanından oy devşirdiler. Milli manevi hassasiyetleri sahiplenmek sırası gelince hep kenardan dolaşmaya yani bulaşmamaya azami gayret gösterdiler. Şimdi kendi kendimize soralım, Ertuğrul Günay mı suçlu bu işte; yoksa koca meclis içinde bakan olacak kadar kültürlü bir adam bulamayanlar mı?


Şimdi gelelim saraylarda içkili kokteyl ve toplantılara, işin manevi boyutu elbette ki çok önemlidir. Ama onun yanında beni rahatsız eden ikinci bir nokta da var: Ülkemizde bu kadar açlık, işsizlik ve yoksulluk varken; devlet parasıyla devlete ait mekânlarda içkili müzikli işret âlemleri yapılması beni ciddi şekilde rahatsız ediyor. Özel sektöre ait her mekânda istediğinizi yapma hürriyetine sahip olabilirsiniz; ama kamusal alanda devlet parasıyla rezil ve sefih bir hayat sürmenize asla rızamız yoktur. Bu hesabı sormak da yine bizim vekâlet verdiğimiz insanlara düşmektedir. Onlar bu hesabı soramayacak kadar acizse, ortaya çıkıp protesto eden gençlerin elini tutmaya da hakları yoktur. Böcek olmayı kabul edenlerin ayaklar altında ezilmekten şikâyet etmeye haklarının olmadığı gibi…


Her seçim öncesi bir naylon kahramanlık yapıp mağdur ayaklarıyla bu milletten oy alanlar, ne garip bir utanmazlıktır ki; seçim olmadığı rahat zamanlarda milli manevi değerlere tam ters istikamette icraatlara imza atmaktadır. Kimse kusura bakmasın Anadolu derinliği bütün bunları not ediyor…


Lafı açık konuşan adamları her zaman sevmişimdir. Devlet Bahçeli’nin çocukları bir şekilde susturulmuş olabilir. Maalesef güçlendikçe kontrol edilebilirlikleri de artıyor. Tabiri caizse onlara’’ biz sizi evlendireceğiz ama önce kısırlaştıracağız ondan sonra evleneceksiniz’’ deniyor. Onlarda bunu kabul etmiş gibi gözüküyor.


Muhsin Başkanın çocukları bu zincirleri kabul etmiyor, bu durum da benim acayip hoşuma gidiyor. Sözün daha Türkçesi Alperen gençliği zincir kemirmeye devam ediyor… Ülke olarak elimizin altındaki bu refleks imkânına ekmekten sudan çok ihtiyacımız var. Sistemin kaymağını sömüren ve ellerinden imkânların kaymasını istemeyenlere adeta şunu söylüyorlar: ‘’Aradığınız uysal çocuklar burada yok…’’


‘Küfre rıza küfür, zulme rıza zulümdür’ düsturuyla kendini orta yere koyan bu gençliği ‘’bizim çocuklar’’ deyip bağırlarına basmaları gerekenler, büyük efendilerinin korkusuyla ağızlarını dahi açamamaktadır. Ucuz kahramanlığa sıra gelince esip gürleyenler meydan zamanı ortalıkta yok. Kusura bakmayın sizde Alperenlere laf söyleyecek ağız yoktur…


Biz ilkokulda okurken bir ''Meçhul asker şiiri'' vardı. Şöyle bir mısra vardı bu şiirde; ''Tuttuğu bayrak belli yattığı toprak belli kim demiş meçhul asker diye'' Türkiye'de yerimiz safımız net, tuttuğumuz bayrak belli olmalı. Tuttuğunuz bayrak belli değilse yatacağınız toprak ta belli değil demektir…


O içki şişelerini başınızda kırmamışlarsa dua edip susun oturun. Bu millet kimin ilkel yaratık olduğunu çok iyi biliyor. Sende kabahat yok sayın bakan, senin gibi bir komünist artığını bakan diye karşımıza dikenler tarih ve hakikat önünde suçludur. Soralım bu millete sen misin ilkel yaratık, yoksa ben miyim?

UMUT BULUT / MİLLİ GAZETE


Muhsin YAZICIOĞLU yaşasaydı Topkapı Sarayı’nda içki içilmesine ses çıkarmazdı’ diyenlere ağız dolusu bir laf söylemek istiyorum: Muhsin YAZICIOĞLU sizin kadar mezhebi geniş biri değildi. Yaşasaydı Ankara’yı da İstanbul’u da başınıza yıkardı.


Hiç tereddüdüm yok ki; Alperenlerine ilkel yaratık diyecek adamın alnını karışlardı. Geçmişimizdeki parlak aynalar geleceğimizi aydınlatır misali, Muhsin Başkanın geçmişi, geleceğe de ipuçları vermektedir. Muhsin Başkan ebedi âleme göçmüş olsa da; geride saçtığı tohumlar bu ülkenin değerlerine sahip çıkmaya devam ediyor…


Tiyatrolarda naylondan, kartondan ve köpükten aslanlar yapılır, sadece dekoru tamamlasın diye… Bizim de ülkemizde bakanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız var ve hiçbir işte işimize yaramadıkları gibi kendileri aslan pozuna yatmayı bir marifet zannediyorlar. Aynı şekilde bu ülkenin çocuklarına ilkel yaratık diyen bir kültür bakanı var bu ülkede.


Oysa bu bakanlarımız milletvekillerimiz her fırsatta milli manevi değerlere sahip çıktığını söyleyip bu ülke insanından oy devşirdiler. Milli manevi hassasiyetleri sahiplenmek sırası gelince hep kenardan dolaşmaya yani bulaşmamaya azami gayret gösterdiler. Şimdi kendi kendimize soralım, Ertuğrul Günay mı suçlu bu işte; yoksa koca meclis içinde bakan olacak kadar kültürlü bir adam bulamayanlar mı?


Şimdi gelelim saraylarda içkili kokteyl ve toplantılara, işin manevi boyutu elbette ki çok önemlidir. Ama onun yanında beni rahatsız eden ikinci bir nokta da var: Ülkemizde bu kadar açlık, işsizlik ve yoksulluk varken; devlet parasıyla devlete ait mekânlarda içkili müzikli işret âlemleri yapılması beni ciddi şekilde rahatsız ediyor. Özel sektöre ait her mekânda istediğinizi yapma hürriyetine sahip olabilirsiniz; ama kamusal alanda devlet parasıyla rezil ve sefih bir hayat sürmenize asla rızamız yoktur. Bu hesabı sormak da yine bizim vekâlet verdiğimiz insanlara düşmektedir. Onlar bu hesabı soramayacak kadar acizse, ortaya çıkıp protesto eden gençlerin elini tutmaya da hakları yoktur. Böcek olmayı kabul edenlerin ayaklar altında ezilmekten şikâyet etmeye haklarının olmadığı gibi…


Her seçim öncesi bir naylon kahramanlık yapıp mağdur ayaklarıyla bu milletten oy alanlar, ne garip bir utanmazlıktır ki; seçim olmadığı rahat zamanlarda milli manevi değerlere tam ters istikamette icraatlara imza atmaktadır. Kimse kusura bakmasın Anadolu derinliği bütün bunları not ediyor…


Lafı açık konuşan adamları her zaman sevmişimdir. Devlet Bahçeli’nin çocukları bir şekilde susturulmuş olabilir. Maalesef güçlendikçe kontrol edilebilirlikleri de artıyor. Tabiri caizse onlara’’ biz sizi evlendireceğiz ama önce kısırlaştıracağız ondan sonra evleneceksiniz’’ deniyor. Onlarda bunu kabul etmiş gibi gözüküyor.


Muhsin Başkanın çocukları bu zincirleri kabul etmiyor, bu durum da benim acayip hoşuma gidiyor. Sözün daha Türkçesi Alperen gençliği zincir kemirmeye devam ediyor… Ülke olarak elimizin altındaki bu refleks imkânına ekmekten sudan çok ihtiyacımız var. Sistemin kaymağını sömüren ve ellerinden imkânların kaymasını istemeyenlere adeta şunu söylüyorlar: ‘’Aradığınız uysal çocuklar burada yok…’’


‘Küfre rıza küfür, zulme rıza zulümdür’ düsturuyla kendini orta yere koyan bu gençliği ‘’bizim çocuklar’’ deyip bağırlarına basmaları gerekenler, büyük efendilerinin korkusuyla ağızlarını dahi açamamaktadır. Ucuz kahramanlığa sıra gelince esip gürleyenler meydan zamanı ortalıkta yok. Kusura bakmayın sizde Alperenlere laf söyleyecek ağız yoktur…


Biz ilkokulda okurken bir ''Meçhul asker şiiri'' vardı. Şöyle bir mısra vardı bu şiirde; ''Tuttuğu bayrak belli yattığı toprak belli kim demiş meçhul asker diye'' Türkiye'de yerimiz safımız net, tuttuğumuz bayrak belli olmalı. Tuttuğunuz bayrak belli değilse yatacağınız toprak ta belli değil demektir…


O içki şişelerini başınızda kırmamışlarsa dua edip susun oturun. Bu millet kimin ilkel yaratık olduğunu çok iyi biliyor. Sende kabahat yok sayın bakan, senin gibi bir komünist artığını bakan diye karşımıza dikenler tarih ve hakikat önünde suçludur. Soralım bu millete sen misin ilkel yaratık, yoksa ben miyim?

UMUT BULUT / MİLLİ GAZETE

Konu gul-i_ahmer tarafından (17.07.2009 Saat 13:22 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi.Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir..
gul-i_ahmer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla