[sandalli]

MHP’nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in 3 trilyonluk miras davasında, ilk eşinden olan kızları Ayzıt Hall (Türkeş) ve Umay Günay’ın beraat kararını Yargıtay bozdu.


Alparslan Türkeş’in iki kızının, ‘Özel evrakta sahtecilik ve banka aracılığıyla dolandırıcılık’ suçundan yargılandıkları Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararını bozan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ayzıt Türkeş’in, babasının sağlığında imzalayıp bıraktığı boş kağıtların üzerini doldurup hesapları boşalttığını vurguladı.


Türkeş’in vefatından sonra İngiltere’deki Deutsche Bank Londra Şubesi’ndeki hesabında bulunan 575 bin mark (536 milyar 394 milyon 540 bin lira), 845 bin dolar (1 trilyon 318 milyar 200 milyon) ve 367 bin sterlin (1 trilyon 28 milyar 701 milyon) çekilmesiyle ilgili davada verilen beraat kararını bozan Yargıtay, iki kardeşin TCK’nın 504/3 maddesindeki, ‘Dolandırıcılık’ suçundan yargılanmalarını istedi.


İki kardeş 2 yıldan 7.5 yıla kadar hapis ve sağladıkları haksız menfaatin iki katı kadar ağır para cezası (yaklaşık 6 trilyona kadar) istemiyle yeniden hákim önüne çıkacaklar.


PARA TRANSFER EDİLDİ


Kararda Ayzıt Türkeş’in, babasının sağlığında imzalayıp bıraktığı boş kağıtların üzerini doldurup, vefat ettiğinden bahsetmeden bankaya 25 Nisan 1997’de iki mektup yazdığı, banka yetkililerinin, ‘hesap kapatma olacağı için yazılı talimat’ istemeleri üzerine, yine babasının adına 15 Mayıs 1997 tarihli yazılı talimatı yazarak, dolar ve markları İsviçre’deki Swiss Bank’a (282890 nolu hesap), İngiliz poundlarını ise diğer sanık Umay Günay’ın İngiltere’deki Barclays Bank hesabına (PIC 60255270 nolu hesap) transfer ettiği belirtildi.


Kararda, ‘Ölümle sona eren ve hukuki niteliğini kaybeden imzalı boş kağıdın doldurularak, terekeye intikal etmesi gereken paraların transferleri gerçekleştirilerek, diğer mirasçıların zararına işlem yapılmak suretiyle banka vasıta kılınarak, sanık Ayzıt Türkeş tarafından dolandırıcılık suçunun işlendiği sabit olduğu...’ denildi.


Sayın Necmeddin Erbakan'ın serveti bol sıfırlarla ölçülüyordu. 140 kilo altın, 800,000 euro, 900,000 dolar, 600.000 sterlin (Sayılar az veya çok olabilir. Çünkü bu mal beyannamesi 15 yıl önce verilmişti.) diye.

Ayrıca, bol sıfırlı (tam13 tane) bir dava yüzünden "evci"ye çıkarılmıştı ya.

Şimdi de denize "sıfır", 14.000 metrekarelik, 2 kat, 2 villa ve müştemalattan oluşan "yazlık"ta cezasını çekiyordu.

Sıfırı çok seven, daha doğrusu sıfırlarla oynamayı çok seven bir başka büyüğümüz de, ablamız, bacımız, anamız Tansu Çiller de, politkaya dönmek ile dönmemek arasında bocalıyordu.

Sıfırları seven, dedim.

Babasından kalan 400,000 lirayı, birkaç yılda 12 sıfırlı trilyona çıkarılmıştı da!

Türkiye'de arsaların arazilerin,

çiftliklerin, mahallelerinin (Evet, 20-30 evlik mahalleler) toplam yüzölçümü, Avrupa'nın küçük devletleri, Andonra, San Marina, Monaco, Lıchtenstein ve Lüksemburg'un toplam yüzölçümlerinden daha fazla idi.

Bu yüzden ben, Sayın Çiller'e "Devlet gibi kadın" sözünü yakıştırmıştım.

Alımlı, çalımlı, hanımlara, "hükümet gibi kadın" denir ya.

Sayın Çiller için "Sıfırsever" demiştim.

Genel Başkanlığı döneminde partisi DYP'yi "barajın altı"na düşürmüştü.

Yani, sıfırın altına!

Bunlardan da bahsetsek iyi olur diye düsündüm.