Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 15:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 688 
|
Cevap: SİZCE HARF İNKILABI NEDEN OLMUŞTUR ?
Alıntı:
barikat58 Nickli Üyeden Al?nt?
Sayın Urumçi dil değişikliği bir gecede olmuştur.Milletimizin böyle bir konuda bilgisi dahi olmamıştır.İstanbul sarayburnunda bir şenlik için toplanılmıştı M.Kemal Atatürk konuşma yapmak için kürsüye çıktığında "Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet aleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz" diyor.Ve halkımızın bir şenlik için toplandığı sırada haberi oluyor böyle bir değişimden.Bu durumu yadırgayan istiklal marşının yazarı Mehmet Akif bile ömrünün sonunu sürgünde geçirmiştir.Osmanlıca konuşmak yasaklanmıştır suç kabul edilmiştir!Dayatma diretme ve yasaklarla halka kabul ettirilmiştir tıpkı şapka kanunu gibi.Şapka takmadığı için insanların asıldığınıda biliyoruz ki şuanda Atatürkün gençliğe hitabesi bile tercümeye muhtac durumda çoğu yeri anlaşılmıyor
Peki Osmanlı zamanında konuşulan dil arapça ise biz bugün niye osmanlıca diyoruz ? Osmanlıca dememizdeki sebep Osmanlının kendine özgü bir dili oldugunu göstermezmi ?
|
Osmanlıca dediğin dilin içerisinde Türkçe kökenli kelimeler vahim denilecek kadar azdır, onun yerine ister fransa'dan ister farstan ister arapça'dan bir alım yapılmıştır. Ancak bu alımı sadece elit zümreler yapmıştır yani cumhuriyet'in ilk yıllarında %11 olan oran, Üstelik Atatürk'ün lisanı da gayet saf gayet sadedir, sade hali buysa düşün öte halini. Neyse az buçuk okumayla, öğrenmeyle Gençliğe Hitabe'ninde ağır bir dil olmadığını anlamakta pek mümkün, zira artık orada bana yabancı gelen hiçbir kelime yokken kullanmaktan imtina ederim kendimi, zira türkçesi vardır ya da anlatımı zenginleştirmeye gerek yoktur kullanmam...
Hah madem eski lisanın elifbasını çözümlemeye gelelim ben yarım senede latin elifbasını öğrendim, 3 sene de arap elifbasını öğrenip yazıp okumakta güçlük çektim, en son dedem gel dedi kulağımdan çekti de öğretti. Vesselam ne oldu bundan sadece 1 yüzyıl önce yazılmış hukuk metinlerini okuyum dedim, yok aynı lisan-ı değil kelimeleri okuyamıyorum anlamlarına bakayım. Osmanlı kendi içerisinde spesifik kurallar oluşturmuş, oluştururken ekler bağlamalar ifade yüklemeler vesaire ile kendi dilini yansıtmaya çalışmış, üstelik o dili terkedip Arapça eğilimi gösterirken. Evet işte bu yüzden %95'i arapça olan bir metini dahi okuyamamışım. Hani Türkçelerde farklı sesleri farklı şekilde yansıtması olsa diyeceğim ama öğrendiğim yazıdan farklı karmaşık ve zor bir yazı stili, hobi edindim efenim öğreneyim dedim nihayetinde pekte sevmediğim latin alfabesini sevdim...
Şimdi buradan bu arkadaşlara sesleniyorum Osmanlıca öğrenmek isterseniz sizlere ücretsiz kurslara gönderebilirim, 1 sene sonunda kaç kişi Osmanlıca öğrenecek bakalım... Abece'nin kıymetini bilmek için birebir, bende eskiden arap dilinin anlatımının güzelliğine kanıpta hem müslüman olduğumdan bu alfabenin bırakılmasına karşı bir görüş benimsemiştim. Ancak allah başımıza bir kere vermeyegörsün, çok şükür dedim...
Hah neyse genel itibariyle elifba değişimini gerektiren sebeplere gelince:
- ilk olarak orta asyada ki günümüz abece sisteminin latinleşmesi yani ortak bir dilin ortak bir abece de yazılması meselesine yaklaşmak, günümüzde bu daha yakın bir şey. Oradaki Müslüman-Türk kardeşlerimizle kaynaşmamıza vesile olabilecek bir steno örneği...
- arap elifbasının öğeniminin latin abecesinin öğreniminden çok daha zor olması, öğrendikten sonra yazımının ve okumasının gene çok zor olması ve o dönemde %11 lik kitlenin içerisinde hatip denilebilecek düzgünlükte okuma yapanın oranın sadece %0.5 olması. Yani %4 ü okuma yazma bilenlerin düzgün okuyup yazabiliyor. Bu da 65.000 (altmış beş bin) kişinin bu elifbayı düzgün okuyup, yazabildiğini gösteriyor. Bunun sebebinin arapçanın okuması gayet zor bir dil olması ve üstünler örtrelerle bezetilmiş bir kaynaştırma eğrimi olarak varlığı...
-Herkesin bir çok kelimeyi çeşitli şekillerde yazıyor olması. Arap elifbasına uygun bir yazım kuralı düzenlenmesinin imkansızlığı..
- Yayınları herkesin okuyamaması ve bunun müsebbibinin dil eğitimin zor olması, okuma yazma oranının artması için öncelikle dilde reformistlik ve yanında elifbada değişim.
Evet sevgili arkadaşlarım tanzimat dönemiyle birlikte dilde sadeleşme ve elifba meselesi dillendirilmiş, yani tee Osmanlı'da başlanmış bir çalışmanın devamıdır bu. Neyse:
Dil uygunluk komisyonu arapça'daki imla kurallarını düzenleyebilmek adına bir çalışma başlatıyor, ancak 1 senelik çalışma hiçbir sonuç veremiyor, imla bütünlüğünü sağlayacak kurallar çıkarılamıyor ortaya. Bu Atatürk döneminde oluyor...
Bakınız daha açık bir anlatımla elifba değişimi içerisinde 1928-1935 arasında okuma-yazar oranı %150 artarak %26 oranına çıkmış, hatip sayısı yani dili iyi kullanan sayısı %15lerde, yani bundaki artış %3000.
Geçiş sürecinin bir anda olmadığını üstelik devlet dairelerinde olmadığını da biliyoruz. nasıl mı bakalım devlet daireleriyle ilgili geçiş sürecine:
8 ağustos 1928 senin dediğin açıklama yapılmış
11 Ağustos 1928 Dolmabahçe'de ilk ders...
Peki devlette yeni yazıya geçiş teyammülü ne kadar:
---
En geç 1929 Ocağında Devlet yazışmalarında tamamen yeni yazı kullanılacak, ancak basım işleri yüzünden bazı evraklar 1929 Haziranına kadar eski usulde yazılabilecekti.
1928 Aralığından itibaren her türlü basılı şeyler yeni harflerle yazılmaya başlanacaktı. Ancak halkın zorlukla karşılaşmaması için 1929 Haziranına kadar eski harfli dilekçeler kabul olunabilecekti.
Kâtipler Türk steno yazısını öğreninceya kadar, ama en geç 1930 Haziranına kadar eski yazı ile zabıt tutulabilecekti.
---
Devlet işlerinde 1929 Hazirana kadar yani neredeyse 1 sene uzatılmış bir süreç var,
EEe halk dilekçesini öğrenmezse veremeyecek mi? Yahu zaten halk okuma yazma bilmiyor dilekçeyi yazdırıyor arzuhalcilere. Amaç gaye de halkı arzuhalcilere düşürmemek bu geçişteki. Ve bu öğrenilmesi basit alfabe için devlet memuruna muhlet tanımış, halka tanımamış.
Neyse basın yayınlarda zaten bir müddet daha eski dilin devam ettiğini sonraları eskiyle yeni olduğunu sonunda da yeni yazı olduğunu bilmek gerekir...
Demekki neymiş hoppadanak geçilmemiş, çalışmaları varmış efendime söylemesi aa bakın çalışmalardan latin işaretlerine ilişkin seslerin türkçe seslere çevrilmesi var:
-Dil encümeni, Lâtin alfabesi temelinde, ancak, her yönü ile Türkçenin ses yapısına uygun millî bir Türk alfabesi hazırlama görevini yüklenmiş bulunuyordu.
Encümen tarafından hazırlanan tasarıda ne Arap alfabesindeki harfler yer almış ne de Avrupa milletlerinin yazılarında görülen ch, sch, tsch gibi ikili, üçlü ve dörtlü harflere yer verilmiştir. ç, c, s, j, ğ gibi harfler de başka dillerin alfabesinden alındığı hâlde, ses değerleri bakımından kendi dilimize göre ayarlanmıştır.
Dil encümeninin olumlu raporu üzerine
M. Kemâl, 8 Ağustos 1928 akşamı Gülhane Parkında Cumhuriyet Halk Fırkası'nın düzenlediği halka açık bir toplantıda yazı inkılâbını halka şöyle duyurdu:
“Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için Yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel ahenktâr, zengin lisanımız, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz, Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlayacağız. Anladığımızın asârına yakın zamanda bütün kainat şahit olacaktır. Ben buna kat'iyetle eminim, siz de emin olunuz."
demekki pattanadak yapılan bir şey değil bu ve getirilerine baktığında
aa süleymaniye'deki kitaplar meselesi vardı. onlar tercüme edildi
bir de bak ne oldu:
Harf Devrimi’nin genel olarak “kütüphanelerde yansımasını” Meral Alpay şöyle özetlemektedir:
1. Milli Kütüphane kurma eylemini getirmiş, Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu ile bu eylemin gerçekleştirilmesine yardımcı olmuştur.
2. 1920-1938 yılları arasında çeşitli kütüphane türlerinin kuruluş ve gelişmesine katkıda bulunmuştur.
3. Devletin kütüphane hizmetlerini bir kamu görevi olarak benimsemesi ve bir meslek olarak kütüphaneciliğin gelişmesinde etkili olmuştur.
4. Yayın hayatının canlanması, dolayısıyla bibliyografya ve kataloglama hareketinin başlamasında önemli etkileri olmuştur.
Bunun sebepleri yeni dilde eserlerin çevrilmesi, tasniflenmesi, yeni dilde çalışmaların ivme kazanması ve kitap oranının epey bir artması bu vesiyle ve yazılan kitapların basımının kolaylığı vs vs vs gibi sebepleri vardır. Neyse konu uzadı epey milli kütüphane meselesine gitmeyelim hiç 
Sevgiler saygılar arkadaşlar...
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre...
|