Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - Türk müziğinin yasaklanışı
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 29.04.2012, 16:26   #2
mansur58
Usta Yiğido
 
mansur58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
mansur58 Şuan mansur58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 29.07.2014 06:38

Üyelik Tarihi: 15.10.2010
Mesajlar: 1.491
Tecrübe Puanı: 700 mansur58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Törk müziğinin yasaklanışı

Başka kaynaklardan Türk Müziğinin yasaklanışı

Türk musikisine en büyük darbe "Müzik devrimi"yle yapıldı. 1926'da Türk musikisi öğretimi, o zamanın konservatuvarı olan Darü'l-elhan'dan kaldırıldı. musikiye asıl büyük darbe ise 1934'te Radyoda Alaturka musikisinin yasaklanmasıyla yapıldı. M. Armağan'ın ifadeleriyle, "Asıl müzik, Batı müziğidir. Türk musikisi tek seslidir ve medeni dünyanın seviyesinden geridedir. Öyleyse nasıl kılık kıyafetimizi veya Arab harflerini Batılılarınkilerle değiştirerek muasır medeniyet karşısında içine düştüğümüz aşağılık kompleksinden kurtulduksa, aynı şekilde "geri ve ilkel" musikiyi terk edersek medeni milletlerin dairesine kabul edilmemiz mümkün olabilir." Böylelikle bir kez daha "ideoloji, kültüre baskın çıktı". Bundan sonrasını gelin rahmetli Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarından takip edelim:

Türk müziğinin yasaklanması

Cumhuriyetten sonra Batılılaşmak sevdasıyla, Türk müziği önce okullardan kaldırılmış ve müzik derslerinde Türk müziğinin öğretilmesi yasaklanmış. Bunu yapan Türk Milli Eğitim Bakanlığı Arkasından, "İstanbul Belediye Konservatuvarı" adını alan "Darülelhan"ın Türk Müziği Bölümü 1926'da kapatılmış. Böylece Türk müziği gençlere öğretilmediği gibi, öğretecek olan öğretmenlerin veya icra edecek olan sanatkarların yetişmesinin de önü kesilmiştir.

Buna karşılık, Batı müziğini öğretecek öğretmenler yetiştirmek üzere, 1924 yılı sonunda "Musiki Muallim Mektebi" açılmış: 1925'te Avrupa'ya bu iş için on genç gönderilmiş; 1927'den sonra Anadolu'da şehir bandoları teşkil edilmiş; 1932'den sonra ise bütün Halkevleri'nde Batı çalgıları öğretilmiş, orkestralar, korolar kurulmuştur. Bir taraftan, bütün okullarda da mandolin, muzıka, keman gibi batılı aletlerin öğrenilmesi mecbur kılınmıştır.

Bu hazırlıklardan sonra yeni yetişen Batıcı genç müzikçilerin yazıp sahneye koydukları - Türk ve İran uluslarının kardeşliğini işleyen - "Özsoy", daha sonra "Bayönder" ve "Taşbebek" operaları 1934 yılında temsil edilmiş; ancak fiyasko ile neticelenmiştir.

Bu başarısızlık üzerine, Batıya has nağmelere yer açmak için, Türk halkının kulağından ve hafızasından Türk müziği alışkanlığını ve zevkini yok etmek, sevgisini gönlünden silmek gerektiğine karar verilmiş ve 3 Kasım 1934 günü, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın emriyle, o sırada sadece iki merkezden yayın yapan Türkiye Cumhuriyeti Ankara ve İstanbul radyolarında Türk müziğinin çalınması yasak edilmiştir.

Yasağın kötü tesirleri

Bu yasaklar şu kötü neticeleri vermiştir:

Yüzyıllardır tekamül ederek, yüksek bir sanat musikisi olgunluğuna erişmiş olan Türk Müziği ve onu icra eden sanatkarlar, içkili gazino sahnelerine sığınarak yaşamaya çalışmış, bu yüzden sanat değerlerini kaybetmeye başlamışlardır.

Sevdiği nağmeleri duyamaz olan halk kitleleri, o yıllarda fevkalade gelişme gösteren ve üstün musiki sanatkarlarının rol alıp birçok şarkılar söyledikleri Mısır filmlerine dadanmıştır. Arap müziği, aslında, Osmanlı sanat musikisinin değiştirilip Arab zevkine uydurulmuş şeklidir Böylece halis Türk musikisi yerine, onun bozulmuş şekli olan Arab müziği halk arasında yayılmıştır.

Bunun farkına varan Batıcı devrimci çevreler, ikinci bir yanlış yaparak, Arab filmlerindeki şarkıların Türkçeleştirilmesi şartını koşmuşlar; bu sefer de Arab bestelerine giydirilmiş Türkçe sözler, Arab müziğinin, Türk müziği gibi benimsenmesine sebep olmuştur. Türk bestecileri de, piyasası olduğu için mecburen, aynı ahenge uygun fantezi besteler yapmışlar ve bu bozulma bugünlerdeki "arabesk" tarzına kadar ilerleyerek gelmiştir.

Batı müziği gelemedi, Türk müziği öldü

"Hulasa edersek: Batılılaşmak için musikide devrim yapanlar, -Ziya Gökalp gibi birkaç cahilin iddialarına kapılarak- Bizans ve Arap müziğinden çıkmış zannettikleri asıl Türk musikisini atıp yerine "milli" saydıkları "Batı müziğini" almaya çalışırken, asıl milli Türk musikisini öldürmüş, onun yerine ne idüğü belirsiz, Arap müziğinden bozulma garip bir müziğin yerleşmesine sebep olmuşlardır. İşte musikimizin acıklı serencamı budur"* Son bir not: "Onuncu Yıl Marşı'nın bestesinin Batı müziği tarihinin pek fazla bilinmeyen bir operasından alıntı, hatta çalıntı olduğunun iddiasının TBMM kürsüsünden kayıtlara geçtiğini biliyor musunuz?

Bu tarihi bilgilere bakılırsa; o dönemde batılılaşma adına maskaralaşma yaşandığı ayan beyan ortadadır.
__________________
“belki” ler dünyasında…
“keşke” lerle yaşarken…
“iyiki” diyeceğimiz insanlarda var
mansur58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı mansur58'e Teşekkür Ediyor...