Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 24.02.2009, 14:49   #1
...Kangallı...
Tecrübeli Yiğido
 
...Kangallı... - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
...Kangallı... Şuan ...Kangallı... isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.04.2010 13:02

Üyelik Tarihi: 01.02.2009
Mesajlar: 457
Tecrübe Puanı: 599 ...Kangallı... FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Daumen hoch (( ALBAYRAK KARDEŞLER ))

ALBAYRAK KARDESLER

Hüseyin ve Ali Rıza Albayrak sırasıyla 2003 ve 2004 yıllarında yayınlamış oldukları “Bâtıni Nefesler” ve de “Şah Hatayi Deyişleri ” adlı albümlerinde Alevi-Bektaşi inanç geleneğinin en önemli ifade biçimi olan deyiş ve de nefesleri, onların gelenekteki icra ve söyleyiş biçimlerini de temel alarak ve de bağlama ailesinin tüm üyelerinin (cura, çöğür, tambura, divan, balta saz, bas bağlama, şelpe vs.) zengin katılımını da sağlayarak kendi yorumlarıyla seslendirmeye çalışmışlardır.

Her iki albümde icra edilmiş olan nefesler; tanrısal sırrın en yetkin idrak seviyesini temsil eden insan-ı kâmil´in yani aşığın, maşukun (sevgili, tanrı) miratından(aynasından) kendi aynını (özünü, zatını) seyre daldığı hallerin birer ifade biçimidirler. Bu mirat’tan yani aynadan, aşığın kendi varlığının ayn´ını yani özünü, kaynağını seyretmesi için söz konusu aynaya, kendisine bakanı pürüzsüz şekilde gösteren ve adına “sır” denilen parlak cilanın iyice sürülmüş olması elzemdir yani eskilerin deyimiyle ayna sırlanmış olmalıdır. Kişinin aynası ya da diğer bir deyişle ayna kelimesinin de “ayn” kökünden türetilmiş olduğundan hareketle aşığın ayn’ı yani özü, zatı ne kadar sırlanırsa maşukun cemali de o derece berrak ve de pürüzsüz seyr olunur. Tüm varlık bu cemalin aynından yani gözünden seyredilmeye başlanır. Seyredildiği vakit aşığın sükûtu elinde olmadan kelama, deyişe, nefese dönüşür. Sırlı aynadan akseden nefes de sırlanmıştır artık. Nefesin sırrına vakıf olanlar ise bu sırla dostluk edenlerdir.


Ali Riza Albayrak
Anadolu geleneksel müziği türkülere ve bu müziğin vazgeçilmez çalgısı bağlamaya ufak yaşlardan itibaren gönül vermiş olan Ali Rıza Albayrak, 1977 Almanya’da doğdu.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. Müziğe ve bağlamaya küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başladı. İlk etkilendiği kişi doğal olarak bağlamayı öğrenmesinde ön ayak olan, kendisi de Anadolu âşıklık geleneği içerisinde yetişen, amcası Âşık Pervane mahlaslı Hasan Albayrak oldu. Geleneksel müziği ve bağlama çalma tekniklerini, otantik kaynakları ( Âşık Veysel, Davut Sulari, Âşık Daimi, Feyzullah Çınar, vb) ve usta sanatçıları (Mehmet Erenler, Talip Özkan, Arif Sağ, Ali Ekber Çiçek vb) dinleyerek geliştirdi.
Üniversite yıllarında, farklı müzik beğenilerine sahip arkadaşlarıyla bir araya gelerek Grup Nefes adlı türkü topluluğunu kurdu ve grupla birlikte konserler verdi. Öğrencilik yıllarında, bağlama çalma teknikleri ve bağlamanın armonik çalınış olanakları üzerine, Halk Müziği sanatçısı ve öğretim görevlisi, Erol Parlak ile bir süre birlikte çalışmalar yaptı.
2002 yılında, Hüseyin Albayrak ile birlikte Kalan Müzik ile anlaşarak profesyonel müzik hayatına başladı. Yönetmenliğini ve düzenlemelerini birlikte yaptıkları ilk albümü “Bâtıni Nefesler” adıyla 2003 yılında Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı. Bir yıl aradan sonra ikinci albümü “Şah Hatayi Deyişleri” adıyla yayınlandı. Bu albümde, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Hasan Esen, Ömer Avcı gibi ülkemizin önde gelen müzisyenleriyle birlikte çalıştı.

Sanatçı, yurtiçinde katıldığı konser ve festival yanı sıra, Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda gibi birçok Avrupa ülkesinde konserler verdi. Erkan Oğur, Sabahat Akkiraz, Cengiz Özkan gibi sanatçılarla birlikte konserler verdi. Zafer Gündoğdu, Dertli Divani Zara, Emre Saltık, Metin Karataş gibi sanatçıların albümlerinde aranjörlük yaptı ve bağlamasıyla yer aldı.
2005 yılında, Dertli Divani, Hüseyin Albayrak ve Ulaş Özdemir ile bir araya gelerek Anadolu müziğinin otantik yapısı üzerine temellenmiş ve bu müziği özellikle yurtdışı festivallerde tanıtma amacı güden “Hasbihal ” topluluğunu kurdu. Topluluk ile birlikte 2007 yılı için Fransa’da, Paris Şehir Tiyatrosu’nda (Theatre de la Ville) bir konser verdi.

Hüseyin Albayrak

Anadolu geleneksel müziği türkülere ve bu müziğin vazgeçilmez çalgısı bağlamaya ufak yaşlardan itibaren gönül vermiş olan Hüseyin Albayrak, 1971 yılında Türkiye de doğdu.

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’nden 1996 yılında mezun oldu. Müziğe ve bağlamaya küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başladı. İlk etkilendiği kişi doğal olarak bağlamayı öğrenmesinde ön ayak olan, kendisi de Anadolu âşıklık geleneği içerisinde yetişen, babası Âşık Pervane mahlaslı Hasan Albayrak oldu. Geleneksel müziği ve bağlama çalma tekniklerini, otantik kaynakları (Âşık Veysel, Davut Sulari, Âşık Daimi ve Feyzullah Çınar vb) ve usta sanatçıları ( Mehmet Erenler, Talip Özkan, Arif Sağ, Ali Ekber Çiçek vb) dinleyerek geliştirdi.

Üniversite yıllarında, farklı müzik beğenilerine sahip arkadaşlarıyla bir araya gelerek Grup Nefes adlı türkü topluluğunu kurdu ve grupla birlikte konserler verdi.

2002 yılında, Ali Rıza Albayrak ile birlikte Kalan Müzik ile anlaşarak profesyonel müzik hayatına başladı. Yönetmenliğini ve düzenlemelerini Ali Rıza Albayrak ile birlikte yaptıkları ilk albümü “Bâtıni Nefesler” adıyla 2003 yılında Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı. Bir yıl aradan sonra ikinci albümü “Şah Hatayi Deyişleri” adıyla yayınlandı. Bu albümde, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Hasan Esen, Ömer Avcı gibi ülkemizin önde gelen müzisyenleriyle birlikte çalıştı.

Yurtiçinde katıldığı konser ve festival yanı sıra, Almanya, Fransa, Belçika, gibi birçok Avrupa ülkesinde konserler verdi. Erkan Oğur, Sabahat Akkiraz, Cengiz Özkan gibi sanatçılarla birlikte konserler verdi. Zafer Gündoğdu, Dertli Divani Zara, Emre Saltık, Metin Karataş gibi sanatçıların albümlerinde aranjörlük yaptı ve bağlamasıyla yer aldı.

2005 yılında, Dertli Divani, Ali Rıza Albayrak ve Ulaş Özdemir ile bir araya gelerek Anadolu müziğinin otantik yapısı üzerine temellenmiş ve bu müziği özellikle yurtdışı festivallerde tanıtma amacı güden “Hasbihal ” topluluğunu kurdu. Topluluk ile birlikte 2007 yılı için Fransa’da, Paris Şehir Tiyatrosu’nda (Theatre de la Ville) bir konser verdi.

Hüseyin Albayrak´ın ayrıca Alevi-Bektaşi şiir geleneğinin en güçlü temsilcilerinden biri olan ve 14. yy´da Halep´te derisi yüzülerek şehit edilen Hurufi-Bektaşi geleneğine mensup Seyyid Nesimi ve de Hurufiler üzerine 2007 yılında Dharma Yayınevinden yayınlanan ”Sükût-u Harf” isimli bir romanı bulunmaktadır.
Alevi-Bektaşi Müziği içinde Kendilerini Konumlandırmaları
Hüseyin ve Ali Rıza Albayrak; Alevi-Bektaşi müziğine ve bu müziğin vazgeçilmez çalgısı olan bağlamaya ufak yaşlardan itibaren gönül vermişlerdir. Kendilerinin, bu müzikte yetişmesine ön ayak olan en önemli üstatları Âşık Pervane mahlasıyla şiirler yazan ve seslendiren Hasan Albayrak olmuştur.

Alevi Bektaşi müziği ve de inanı içersindeki konumlarını kendileriyle yapılan bir röportajda şöyle ifade etmektedirler;

Diğer müzik türleri için bir şey diyemeyiz ama söz konusu deyişler ve de nefesler olunca sizin onları seslendirmeniz o gelenek içersinde yer aldığınız anlamına gelmez. Diliniz ve icra ettiğiniz müzik “Hak-Muhammed-Ali” diyebilir ama siz tüm varlığınızla, hallerinizle icra ettiğiniz o nefeslere eşlik etmiyorsanız siz o müziğe dâhil değilsiniz demektir. Alevi - Bektaşi müziği sadece sahnede ya da stüdyoda seslendirmekle icra edilebilecek bir müzik türü değil. Asıl icra, sahneden indikten ya da stüdyodan çıktıktan sonra başlamaktadır. Dolaysıyla bu anlamda bizim bu müziğe dâhil olduğumuzu söylemek için henüz çok erken olur.
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
...Kangallı... isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla