Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 22.07.2013, 18:01   #7
halukgta
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
halukgta Şuan halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 09.08.2016 13:35

Üyelik Tarihi: 13.10.2011
Mesajlar: 304
Tecrübe Puanı: 485 halukgta FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Rivayetler Kur'an ın Önüne Geçerse

Değerli kardeşim verdiğiniz linkte yazılan yazının ilk paragrafı üzerinde eğer dikkatle düşünürsek, bu konunun beşeri değil, Rahmanın tebliğiyle anlaşılması gerektiğini anlamamız gerekir. Bakın bu yazının ilk bölümünde ne diyor.

( Kur'an-ı Kerim'i anlama konusunda, İslâm tarihi boyunca farklı yaklaşımlar olmuştur. Asırlar boyunca meydana gelmiş olan çeşitli tefsir tarzları, bunun neticesidir.

Tefsir ilminin yapacağı ilk iş, Kur'an'ın açıklanmasında, Hz. Peygamber aleyhisselamın işlevini göz önünde bulundurmaktır. Allah Tealâ gönderdiği Kitabın tefsirini birinci derecede Resulüne havale etmiştir.)


İslam âlemi Kur’an ı anlayabilmek adına, genel olarak rivayetlerden yardım almıştır. Kur’an ın bizzat kendisinden istifade ederek anlamaya çalışmamıştır. Onun içindir ki, İslam toplumunda farklı yaklaşımlardan dolayı, farklı anlamışlardır Kur’an ayetlerini.

Tefsir kelimesi sözcük olarak, Kur'an'ın surelerini açıklayarak, görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama demektir.

Hâlbuki Kur’an ın muhkem ayetlerinin, görüşler ileri sürerek, yorumlamamızı değil üzerinde düşünmemizi ister Allah. Üzerinde düşünmemizi istediği bir şeyin yoruma kapalı ve okunduğunda anlaşılamayan sözler olması da mümkün değildir.

Allah anlaşılması zor bir rehber gönderip, daha sonrada bizleri sorumlu tutmasını düşünmemiz, Rahmanın adaletini anlayamadığımızı gösterir.

Allah ayetlerini açık, anlaşılır ve her şeyden nice örneklerle verdik ki anlayasınız diyorsa, sizce Kur’an ın muhkem ayetlerinin, beşeri bir yoruma, izaha ihtiyacı olabilir mi? Peygamberimiz ayetleri tebliğ etme ve ayetleri tebliğ ettiği topluma anlatma izah etme görevi almıştır. Bu anlatma ve izah etme konusunu farklı anlamamalıyız. Bu konuda bir yazı yazdım yakında nasip olursa yayınlayacağım.

Kur’an ayetlerinin bildiğiniz gibi Allah iki kısma ayırıyor. Muhkem ve Müteşabih ayetler olarak. Bizleri din ve imanımızı yaşamak adına sorumlu olduğumuz ayetlerin muhkem ayetler olduğunu anlıyoruz. Bu ayetlerinde açık anlaşılır olduğunu rabbimiz söylüyor.

Müteşabih ayetlere gelince. Allah bu ayetlerin anlamını, bir ben bilirim birde ilimde derinleşmiş olanlar bilir der ve bu ayetlerin zamanla anlamlarının ilmi araştırmalarla bulunacağını ve iman edenlerin imanlarının artacağı örneğini verir.

Peygamberimizin hadisleri yazdırmadığını söylemiştim. Fakat hayır peygamberimiz yazdırmıştır, diye itiraz etmişsiniz. Bu düşüncenize saygı duyarım, bu sizin sorumluluğunuz. Lütfen dört halife devrinde, hadis yazımı ve nakliyle yapılan çalışmaları araştırınız. Ben size bazı rivayet hadis örnekleri vermek istiyorum. Önce belirtmeliyim hepsi bir rivayettir, aslolan Kur’an gerçeğidir.

Ayrıca unutmamamız gereken, her din âliminin söylediği ve kabul ettiği gibi, Kur’an kendisini anlatan, açıklayan eşsiz bir nurdur.


( Hz. Ebu Bekir’in aldığı önlemler

Hz. Ebu Bekir, peygamberin vefatından sonra Müslümanları toplayarak şöyle demişti: “Sizler, Peygamberden hadis rivayet ediyorsunuz ve bu hadislerde ihtilafa düşüyorsunuz. Sizden sonrakiler ise daha fazla ihtilaf edecektir. Peygamberden hiçbir şey tahdis etmeyin. Size bir soru soran olursa, “Bilgimizle sizin aranızda Allah’ın kitabı var” deyin ve onun helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılın”
[Zehebi, “Teskiretu’l Huffaz, I, 2-3]

Hz. Ebu Bekir vefat ettiği gece bir hayli huzursuz olmuş ve uyuyamamış, bunun sebebini soran kızı Hz. Aişe’ye sebebinin hadisler olduğunu söylemiş, sabah olunca da evde mevcut olan bütün yazılı hadisleri getirtip yaktırmış.
[Zehebi, I, 5]
Ömer’ın aldığı önlemler

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
[İbn Abdilberr, 108]

Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişnası’dır bunlar.
[İbn Sad/Tabakat 5/140]

Hz. Ömer Irak’a yolcuğa giden arkadaşlarına şöyle demişti: “Siz öyle bir ülkeye gidiyorsunuz ki halkı arı uğultusu gibi Kur-an okur. Hadislerle onları meşgul etmeyiniz ve yollarını saptırmayınız.
[Hanbel, Kitabul Ilel 1/62-63]

Hz. Ömer şöyle der. “Ancak sizden önceki kavimleri hatırladım, onlar da kitaplar yazmışlardı ve Allah’ın Kitabı’nı bırakarak onlara sarılmışlardı. Allah’ın Kitabi’nı asla başka bir şeyle değiştirmem” başka bir rivayette “Ben yemin ederim ki, Allah’ın Kitab’nı hiçbir şeyle gölgelemem. ”
[El Hatip, Takyıdull İlm Sayfa 50; İbn Sad, Tabakat, 3/206]



Hz. Osman’ın aldığı önlemler

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden ötürü Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı Kırede dağlarına göndermekle tehdit etmiştir.
[Tahzırul Havas 10b. ]



Hz. Ali’nin aldığı önlemler

Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre o yanında yazılı sahifeler bulunan kimseleri, bunlara müracaat etmekten sakındırmış ve “Sizden önceki insanlar, Rabb’lerinin Kitabını terk ederek âlimlerinin sözlerine uydukları için helak olmuşlardır” demiştir.
[İbn Abdilberr, 108]

Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”

İbn Abdülberr, Camiul Beyanil İlm

Bir gün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış.” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki: “Kurtuluş Kuran’dadır. Çünkü sizden öncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranızdakilerin hükmü de ondadır. O gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. O’nu terk eden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu O’ndan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür.


Hadis rivayet eden sahabelerin bundan vazgeçmeleri

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı? ” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı” cevabını verdi.
[Buhari, K. Fezailul Kur-an 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30, 31; Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmızı K. Fiten 43]

İbn Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek sayfaları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar etmezse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa onu arar bulur ve yok ederim.
[Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, s. 27]


Oluşturulan notların yakılması/imha edilmesine dair

Ebu Musa el Eşari’nin bir taraftarı, teşvik üzerine hocasının hadislerini yazmış; ancak o bunu öğrenince hepsini imha ettirmiş.
[İbn Sad, IV, 112]


Ubeyde b. Kays, kitaplarının yakılmasına veya başka türlü imha edilmesine, vasiyetinde yer vermişti.
[İbn Hanble, Ilel, I. 104]

Ömer, Şam’a geldiğinde Zeyd b. Sabit’in diyete dair sahifesini sorup getirtti ve onu parçaladı.
[İbn Hanbel, Ilel, I, 206]


4 Halife’nin dışında Peygamberimiz’i gören birçok değerli sahabe, gerek 4 Halife döneminde, gerekse 4 Halifeden sonra arkadaşlarının hadislere karşı takındıkları tavrı benimsemişlerdir. Bu konuda İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud adlı meşhur sahabeleri görelim:

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı.” cevabını verdi.

Buhari K. Fezailul Kuran 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30,31
Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmizi K. Fiten 43

İbni Abbas hadis yazmayı yasaklar ve şöyle derdi: “Sizden önceki ümmetlerin sapmaları bu şekilde kitaplar vücuda getirmek yüzünden olmuştur.”

İbn Abdül Berr, Camiul Beyanil ilm 1/63-68

Abdullah bin Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek yazıları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar ederse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa o hadisi arar bulur ve yok ederdim.

Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetinin Aydınlatılması s. 27 )
halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla