Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 24.01.2009, 21:27   #7
sonbahar5803
Usta Yiğido
 
sonbahar5803 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sonbahar5803 Şuan sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.09.2009 13:57

Üyelik Tarihi: 26.09.2005
Mesajlar: 1.078
Tecrübe Puanı: 791 sonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISI
Standart Cevap: Kitaplara İman


Kur`ân Tahriften Nasıl Uzak Kalmıştır?


Allah`ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlâhî fermanı olan Kur`an, 23 senede âyet âyet, sûre sûre nâzil olmuştur. Peygamber Efendimiz kendisine nâzil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahâbelerine okur, sahâbeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı. Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nâzil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler. Gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur`an`ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrâil (as) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu.


Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kuran`ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Ayrıca Cebrâil (as) her Ramazanda gelir, o güne kadar nâzil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu. Efendimizin vefatından evvelki son Ramazanda Hz. Cibrîl yine gelmiş, ancak bu sefer Kuran`ı Peygamberimizle iki sefer okumuşlardı. Birinci sefer Hz. Cibrîl okumuş, Peygamberimiz dinlemiş; ikinci seferde ise Peygamberimiz okumuş, Hz. Cibrîl dinlemişti. Böylece Kuran, son şeklini almıştı.


Bununla beraber, Hz. Peygamber`in sağlığında Kuran, henüz müstakil bir cilt hâlinde bir araya toplanmış da değildi. Sayfalar halinde Sahâbeler arasında dağınık olarak bulunuyor, hâfızalarda ezberlenmiş halde duruyordu. Fakat neyin nereye gireceği gayet kesin ve net şekilde bilinmekteydi. Nihayet Hz. Ebû Bekir`in hilâfeti zamanında görülen lüzum üzerine Zeyd bin Sâbit`in başkanlığında vahiy kâtiplerinden ve kuvvetli hâfızlardan müteşekkil bir komisyon kuruldu. Kuran`ın bir cilt hâlinde bir araya toplanma işi, bu komisyona havale edildi.


Ashabdan herkes, elinde yazılı bulunan Kuran sayfalarını getirip bu komisyona teslim ettiler. Hâfızların ve vahiy kâtiplerinin elbirliği ile çalışmaları sonunda sayfalar, sûre ve âyetler Peygamberimizin tarif ettiği şekilde yerli yerine kondu. Böylece Kuran, Mushaf adıyla tek kitab hâline getirilmiş oldu. Artık Kuran için unutulma, kaybolma, tahrif ve tebdile uğrama diye bir şey söz konusu olamazdı. Zira aslı, Hz. Peygambere gelen şekliyle eksiksiz ve noksansız şekilde tesbit edilmişti.


Hz. Osman zamanında görülen lüzum üzerine, bu Mushaftan yeni nüshalar çoğaltılıp çeşitli memleketlere gönderildi. Bugün elde mevcut olan Kuran`lar, işte bu Kuran`dan çoğaltılmıştır. Kuran tesbit edilişindeki sağlamlık itibariyle, diğer İlâhî Kitablardan farklı olarak, hiçbir tahrifat ve değişikliğe uğramadan vahiy mahsulü olan şekliyle tesbit edilip ortaya konmuş; 1400 senedir de muhafaza edilerek gelmiştir. Bunda, Kuran`ın edebî îcaz ve İcâzının, yani, ezberleme kolaylığının, hiçbir insan sözüne benzememesinin ve söz olarak hiçbir taklidinin yapılamamasının, edebiyat ve belâgatına erişilememesinin ve zaptında azamî titizlik gösterilmesinin büyük rolü olduğu kesindir.

Fakat asıl sebeb, Kuran`ı Cenâb-ı Hakk`ın hıfz ve himayesine alması, onu kıyâmete kadar lâfız ve mânâ bakımından bir mucize olarak devam ettirmeyi taahhüd etmesidir. Nitekim Kuran`da şöyle buyurulur:

"Muhakkak ki bu Kur`an`ı biz indirdik ve onu koruyacak, muhafaza edecek, devam ettirecek de biziz..."
(el-Hicr, 9).



Bugün yeryüzündeki bütün Kuran`lar aynıdır. Hiçbir farklılık ve değişiklik yoktur. Ayrıca milyonlarca hâfızın ezberinde bulunmakta, her an milyonlarca dil ile kırâet edilip okunmaktadır. Bu özellik, Kuran`dan başka herhangi bir beşerî kitaba nasîb olmadığı gibi, semavî kitablardan hiçbirine dahi nasib olmamıştır. Allah`ın son kelâmı, hükmü kıyâmete kadar geçerli ezelî fermanı olan Kuran`ın, böyle eşsiz bir makam ve ulvî bir şerefe nail olması da, elbette zarurî ve lüzumludur.


Kaynak: Mehmet Dikmen
__________________

İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı
Belli ki, yakınımız yoktur ALLAH’tan gayrı...
sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla