Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - HAZRET-I EBÛ BEKR-I SIDDÎK
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 27.03.2010, 10:04   #3
WåñTêd_øØ7
Usta Yiğido
 
WåñTêd_øØ7 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
WåñTêd_øØ7 Şuan WåñTêd_øØ7 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Tournaments Won: 2

Üyelik Tarihi: 05.02.2008
Mesajlar: 1.335
Tecrübe Puanı: 736 WåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYORWåñTêd_øØ7 SITEMIZE IŞIK ŞACIYOR
Standart HAZRET-I OSMÂN-I ZINNÛREYN

HAZRET-I OSMÂN-I ZINNÛREYN
“radıyallahü anh”
Hazret-i Osmânın künyesi Ibni Abdüllah, lakabı Zinnûreyndir.
Bu lakab, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”
iki kızıyla evlenmesi sebebiyle verildi. Resûlullah, kızlarından,
önce hazret-i Rukayyeyi ve onun vefâtından sonra da
hazret-i Ümmü Gülsümü hazret-i Osmâna nikâh etdi. (Bir
kızım dahâ olsa, onu da Osmâna verirdim. Insanlardan hiç
kimseye bir Peygamberin iki kızıyla nikâhlanmak nasîb olmamısdır)
buyurdu. Yine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem”, hazret-i Osmân için, “O hesâbsız Cennete girecekdir”
buyurdu. Hazret-i Osmân Medîneye yarım fersâh uzaklıkda
bulunan Rûme kuyusunu Ebû Abdüllah bin Mendereden
otuz bin akçeye satın aldı. Ta’mîr etdirip, müslimânların
istifâdesi için vakf etdi. Tebük gazâsında hava çok sıcakdı.
Yiyecek ve binek çok azdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem”, “Bu orduyu kim techîz ederse, o Cennete gider” buyurdu.
Hazret-i Osmân bunu duyunca, onbin dinâr getirdi.
Bunun üzerine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Yâ
Osmân, Allahü teâlâ senin geçmisdeki ve gelecekdeki, bir rivâyetde,
gizli ve âsikâr günâhlarını afv etsin) buyurdu. Bir
hadîs-i serîfde de hazret-i Osmân için söyle buyruldu: (Biliniz
ki gökdeki meleklerin hayâ etdigi kimseden ben de hayâ
ediyorum.)
Beyt:
Allaha ve Resûlüne düsmân olan, düsmândır kendine,
Hayâsızdır düsmân olanlar, hayâ sâhibi Zinnûreyne.
Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hicretin
yirmiüçüncü senesinde, Zilhicce ayında, nemâzda iken,
Mugîre bin Su’benin “radıyallahü anh” kölesi Ebû Lü’lü Fîruz
tarafından yaralandı. Sehîd olacagını anladılar. Hazret-i
Ömer “radıyallahü anh” sehîd olmadan önce yaralı hâlde
iken söyle buyurdu: “Halîfelige en lâyık olan kimseler sunlardır.
Resûlullah onlardan râzı olarak vefât etmisdir. Bunlar;
Osmân, Alî, Zübeyr, Talha, Abdürrahmân bin Avf ve
Sa’d bin Ebî Vakkâsdırlar “radıyallahü anhüm ecma’în”. Bu
– 299 –
altı kisi, hazret-i Ömerin defninden sonra halîfe seçmek üzere
toplandılar. Hazret-i Zübeyr, ben Alîye “radıyallahü anh”
bî’at ediyorum, dedi. Sa’d bin Ebî Vakkâs ise, ben Abdürrahmân
bin Avfa bî’at ediyorum, dedi “rıdvânullahi aleyhim
ecma’în”. Sonunda halîfe seçme isini Abdürrahmân bin Avfa
bırakdılar. Abdürrahmân bin Avf, hazret-i Alînin elini tutup,
Allahın kitâbı, Resûlullahın sünneti ve Seyhaynın (Hazret-
i Ebû Bekr ve hazret-i Ömerin) sîretiyle amel eder misin,
dedi. Hazret-i Alî, tâkatım yetdigi kadar amel ederim, dedi.
Sonra hazret-i Osmânın elinden tutup aynı seyi sordu. Hazret-
i Osmân, Abdürrahmân bin Avfın istedigi gibi cevâb verdi.
Bu süâli her ikisine de üçer kerre sordu ve aynı cevâbları
aldı. Sonra hazret-i Osmâna bî’at ederek onu halîfe seçdi.
Eshâb-ı kirâm da hazret-i Osmâna bî’at etdiler “rıdvânullahi
aleyhim ecma’în”. Hilm ve hayâ sultânı hazret-i Osmânın
“radıyallahü anh” fazîletlerinin ve kerâmetlerinin nihâyeti
yokdur.
¥ Bir gün Eshâb-ı kirâmdan “aleyhimürrıdvân” biri, hazret-
i Osmânın evine gidiyordu. Yolda yabancı bir kadına
bakdı. Osmânın “radıyallahü anh” evine varınca, size ne oldu
ki gözlerinizde zinâ eseri oldugu hâlde benim evime gelirsiniz,
dedi. Bir rivâyetde ise, sizden birinize ne oldu ki, yolda
zinâ edip de buraya geldi, dedi. O sahâbî bizden zinâ eden
biri yokdur, dedi. Hazret-i Osmân “radıyallahü anh”, Resûlullah
“sallallahü aleyhi ve sellem” (Gözler de zinâ ederler)
buyurdu, dedi. Bunun üzerine o sahâbî, ey mü’minlerin emîri,
Resûlullahdan sonra vahy gelir mi, dedi. Hâyır bu vahy
degildir, sâdık firâsetdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,
(Mü’minin firâsetinden sakınınız. Çünki o, Allahın nûruyla
bakar) buyurdu, dedi. [(Kıyâmet ve Âhıret) kitâbının
158.ci sahîfesine bakınız!]
¥ Emîr-ül mü’minîn hazret-i Osmân “radıyallahü anh” sehîd
edildigi günün gecesinde, rü’yâsında Resûlullahı “sallallahü
aleyhi ve sellem” gördü. “Ey Osmân, yârın bizim yanımızda
iftâr edersin” buyurdu. Sabâhleyin kölelerini isyâncılara
karsı durmakdan men’ etdi. Çünki, sehîdlik se’âdetine kavusmak
istiyordu. Abdüllah bin Riyâh ve Ebû Katâde “radı-
– 300 –
yallahü anhümâ” söyle anlatmıslardır: Biz hazret-i Osmânın
“radıyallahü anh” evi kusatıldıgı sırada yanında idik. Kavga
siddetlenince, hazret-i Osmânın köleleri kılıçlarını ellerine
aldılar. Hazret-i Osmân onlara, kim kılıcını kınına sokarsa, o
azâd olsun, dedi. Biz dısarı çıkdık. Giderken Hasen bin Alî
“radıyallahü anh” ile karsılasdık. Onunla birlikde hazret-i
Osmânın yanına geri döndük. Hazret-i Hasen, ey mü’minlerin
emîri. Senin emrin olmadan ben müslimânlara kılıç çekmem.
Sen hak üzere halîfesin. Emr et, bu belâyı senin üzerinden
def’ edeyim, dedi. Hazret-i Osmân, hazret-i Hasene: Ey
kardesimin oglu, evine git, otur. Allahü teâlânın emri ne ise
o olacakdır. Ben kan dökmek istemiyorum. Bu gece rü’yâmda
Resûlullahı gördüm. “Harb edersen nusret bulursun. Eger
harb etmezsen sehîd olup, yârın gece yanımda iftâr edersin”
buyurdu. Ben Resûlullah ile iftâr etmek istiyorum, dedi.
(Fasl-ül-Hitâb) kitâbının sâhibi söyle yazmısdır: Bu durum
hullet makâmında derdlere ve belâlara teslîm olmak
alâmetidir. Nitekim, Halîlullah Ibrâhîm aleyhisselâmı mancınıga
koyup, atese atdıkları sırada, Cebrâîl aleyhisselâm gelip,
bir arzûn var mıdır, diye sordugunda, var ama, sana degil
[(Hasbiyallah ve ni’mel vekîl) ya’nî, bana Allahım yetisir.
O iyi vekîl, yardımcıdır], buyurmusdur.
¥ Hazret-i Osmânın “radıyallahü anh” sehîd edildigi gün,
Cühcân bin Sa’îd Gıfârî, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve
sellem” yâdigâr kalan bir asâyı, hazret-i Osmânın elinden kapıp,
dizine koyarak kırmak istedi. Görenler, yapma diye bagrısdılar.
O kimsenin dizinde eklem kısmında bir hastalık meydâna
geldi. Bir sene geçmeden o hastalıkdan öldü.
¥ Güvenilir kimselerden biri söyle anlatmısdır: Bir gün
Kâ’beyi tavâf ediyordum. Kör bir kimse de tavâf yapıyordu
ve yâ Rabbî beni afv et, ama afv etmeyeceginden sübhem
yokdur, diyordu. Ben, Sübhânallah! Bu makâmda böyle sözler
söylüyorsun, dedim. Bunun üzerine o kör kimse söyle anlatdı:
Hazret-i Osmânın evinin kusatıldıgı gün, bir arkadasımla
yemîn etdik ki, eger hazret-i Osmân sehîd edilirse, yüzüne
çıplak olarak bir tokat vuralım, dedik. Sehîd edildi ve
– 301 –
ben arkadasımla hazret-i Osmânın evine girdik. Bası hanımının
dizi üzerinde idi. Arkadasım hanımına onun yüzünü aç,
dedi. Hanımı maksadınız nedir, diye sordu. Yüzüne tokat vurmak
için and içdim, dedi. Hazret-i Osmânın hanımı, Onun,
Resûlullah ile “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbet etdigini ve
iki kızını nikâhladıgını bilmiyormusun dedi ve dahâ birçok fazîletlerini
saydı. Arkadasım utanıp geri çekildi. Ben o sözlere
aldırıs etmedim. Yaklasıp yüzüne bir tokat vurdum. Hanımı
bana Allahü teâlâ senin günâhlarını afv etmesin, ellerin kurusun
ve gözlerin kör olsun, dedi. Henüz evin kapısından çıkmadan
ellerim kurudu ve gözlerim kör oldu. Günâhlarımın afv edilmeyeceginden
de sübhem yokdur!
¥ Hazret-i Osmân-ı zinnûreyn “radıyallahü anh” sehîd
edilince, cinnîler, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”
mescidinin damında üç gün aglasdılar. Onun için mersiyeler
söylediler.
¥ Adî bin Hâtem “radıyallahü anh” söyle anlatmısdır:
Hazret-i Osmân bin Affânın “radıyallahü anh” sehîd edildigi
gün, bir kimsenin söyle dedigini isitdim: Ibni Affânı ferâhlık,
râhatlık, se’âdet ve Cennetdeki sayısız ni’metlerle ve
Rabbinin rızâsıyla müjdeleyiniz, diyordu. Etrâfımıza bakdık,
kimseyi göremedik.
¥ Hazret-i Osmân bin Affân “radıyallahü anh” sehîd edilince,
mu’ârızların kargasasından, üç gün defn edilemedi.
Gâibden söyle bir ses isitildi: Onu defn ediniz, nemâzını kılmayınız,
magfirete kavusdu ve nemâzı kılındı.
¥ Hazret-i Osmânı “radıyallahü anh” defn etmek için üç
gün sonra Bakî’ kabristânına götürdüler. Arkalarında bir karartı
gördüler ve korkdular. Karartı yaklasınca, cenâzeyi bırakıp
dagıldılar. O sırada karartıdan söyle bir ses geldi.
Korkmayınız, biz sizinle defnde bulunmak için geldik, dedi.
Defnde bulunanlardan ba’zısı yemîn ederek onların melekler
oldugunu söylemislerdir.
¥ Bir hac kâfilesi, hac mevsiminde, hazret-i Osmânın “radıyallahü
anh” kabrini ziyârete gitdiler. Içlerinden biri, hakîr
görüp ziyâret etmedi. Kâfile selâmetle gidip dönerken, bir
– 302 –
yırtıcı hayvân, kâfilenin içine girip, o kimseyi parçaladı ve
etinden yemedi. Kâfilede bulunanlar, o kimsenin hazret-i
Osmâna “radıyallahü anh” hürmetsizlik etdigi için, bu hâle
düsdügünü anladılar.
¥ Bir gün Ebû Zer Gıfârînin “radıyallahü anh” yanında
hazret-i Osmândan “radıyallahü anh” bahs ediliyordu. Ben
onun hakkında hayrdan baska birsey söylemem dedi ve söyle
anlatdı: Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” evinden
çıkdı ve yürümege basladı. Ben de Resûlullahın arkasından
gitdim. Bir yere varıp oturdu. Huzûruna yaklasıp, selâm
verdim ve karsısına oturdum. Ey Ebâ Zer, niçin geldin, buyurdu.
Allahü teâlâ ve Resûlu dahâ iyi bilir, dedim. O sırada
hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” geldi ve Resûlullahın
sag tarafına oturdu. Ona da niçin geldin, buyurdu. Allah ve
Resûlü dahâ iyi bilir, dedi. Sonra hazret-i Ömer “radıyallahü
anh” geldi. Ebû Bekrin “radıyallahü anh” sag tarafına oturdu.
Resûlullah ona da niçin geldin, diye sordu. O da, Allah ve
Resûlü dahâ iyi bilir, dedi. Dahâ sonra hazret-i Osmân “radıyallahü
anh” geldi. Hazret-i Ömerin sag tarafına oturdu. Resûlullah
“sallallahü aleyhi ve sellem” yerden yedi veyâ dokuz
dâne çakıl tası aldı. Mubârek avucunda tutdu. Taslar mubârek
avucunda tesbîh etmege basladı. Seslerini bal arısının
âvâzı gibi isitiyordum. Tasları yere koydu, sesleri kesildi. Sonra
hazret-i Ebû Bekrin eline verdi. Taslar onun avucunda da
tesbîh etdiler. O da yere koydu. Tasların sesi kesildi. Resûlullah
“sallallahü aleyhi ve sellem” tasları alıp, hazret-i Ömerin
eline verdi. Taslar onun elinde de tesbîh etdiler. O da yere bırakdı
ve tasların tesbîh sesi kesildi. Sonra Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” tasları alıp, hazret-i Osmânın eline verdi.
Taslar onun elinde de tesbîh etdiler. Yere koyunca tesbîh
sesleri kesildi.
¥ Ensârdan “radıyallahü anhüm” bir kisi Müseyleme-tül
Kezzâbın öldürüldügü gün sehîd olmusdu. Öldürülenler arasında
onu arıyorlardı. Ölülerden birisinden söyle bir ses geldi.
Muhammed “aleyhisselâm” Allahın Resûlüdür. Ebû
Bekr sıddîkdır, Ömer-ül Fârûk sehîddir, Osmân Zinnûreyn
yumusak kalbli ve merhametlidir.



Kaynak:ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri)Kitabından Alıntıdır...

Sesli Olarak Dinlemek İçin:[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
Bilgisayara indirmek İçin(Mp3 Formatında):[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Nefsini baş tacı eden , Dinini hor görür...
WåñTêd_øØ7 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar WåñTêd_øØ7'e Teşekkür Ediyor...