![]() |
#1 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() HAYATI
Türk, şair. İstiklal Marşı'mızın yazarı. İstanbul'da doğdu, 27 Aralık 1936'da aynı kentte öldü. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapma kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih camii'nde İran edebiyatının klasik yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası İsmail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti (Tarım Bakanlığı) emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma olanağı buldu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayımlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar yazmaya, şiirler ve çağdaş Mısırlı İslam yazarlarından çeviriler yayımlamaya başladı. 1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde İslam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfununda edebiyat dersleri vermeye devam etti. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. I. Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli örgütü olan Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı uygarlığının gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında profesör İsmail Hakkı İzmirli'yle birlikte Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan ulusal direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayımlanmaya başladı ve Mehmed Âkif bu vilayette halkın kurtuluş hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi. Meclis'in bir İstiklâl Marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi. Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmed Âkif, laik bir Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması üzerine Mısır'da sürekli olarak yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyye'de Türk dili ve edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün yaşamı sırasında siroz hastalığına yakalandı ve hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döndü ve İstanbul'da vefat etti. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() “Medeniyet” denilen vahşete lanetler eder,
Nice yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler! Bakmayın hem tükürün çehre-i murdarımıza Tükürün belki biraz duygu gelir ârımıza. Tükürün cephe-i lâkaydına şarkın tükürün. Kuşkulansın görelim gayreti halkın tükürün. Tükürün milleti alçakça vuran darbelere, Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere... Tükürün Ehl-i Salib’in hayasız yüzüne! Tükürün onların asla güvenilmez sözüne! Medeniyyet denilen maskara mahluku görün: Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün! Hele ilânı zamanında şu mel’un harbin, “Bize efkar-ı umimiyesi lazım Garb’in; O da Allah’ı bırakmakla olur” herzesini, Halka iman gibi telkin ile, diyenin sesini Susturan aptalın idrâkine bol bol tükürün!…" M.A.E |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl... Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl! |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() ISSIZ KALAN YURTLAR
Gitme Ey yolcu beraber oturup ağlaşalım, Elemim bir yüreğim karı değil paylaşalım Ah!Karşımda vatan namına bir kabristan Yatıyor şimdi…..Nasıl yerlere geçmez insan Şu mezarlarki uzanmış gidiyor,ey yolcu Nerede başladı yükselmeye,bak nerede ucu Azıcık kurcala toprakları seyret ne çıkar Dipçik altında ezilmiş paralanmış kafalar Sürgünlenmiş,kanı donmuş,nice binlerce beden! Nice başlar,nice kollar ki cüda cisminden! Beşiğinden alınıp parçalanan mahlukat Sonra namusuna kurban,edilen bunca hayat Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler! Göğsü baltayla kırılmış memesiz valideler! Bakalım yavrusu uğrar mı deyip karnından Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can! Bakmayın,hem tükürün çevre-i murdarımıza Tükürün,belki biraz duygu gelir aramıza Tükürün cephe-i lakaydına şarkın,tükürün! Kuşkulansın görelim gayreti,halkın tükürün Tükürün Milleti alçakça vuran darbelere Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere Tükürün Ehli Salibin o hayasız yüzüne! Tükürün onların ala güvenilmez sözüne Medeniyet denilen maskara mahluku görün Tükürün maskeli vicdanına asrın,tükürün Yine hicran ile çılgınlığım üstümde bugün… Bana vahdet gibi bir yari müsaid lazım Artık ey yolcu bırak,Ben yalnız ağlayayım! M.Akif ERSOY |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() Uyan
(Mehmet Akif Ersoy) Baksana kim boynu bükük ağlayan. Hakkı hayatındır senin ey müslüman, Kurtar artık o biçareyi Allah için. Artık ölüm uykularından uyan. Bunca zamandır uyudun kanmadın, Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın. Çiğnediler yurdunu baştan başa. Sen yine bir kerre kımıldanmadın. Ninni değil dinlediğin velvele, Kükreyerek akmada müstakbele. Bir ebedi sel ki zamandır adı, Haydi katıl sen de o coşkun sele |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ramazan_d Şuan
![]() Son Aktivite: 28.02.2011 17:52
Üyelik Tarihi: 19.12.2008
Mesajlar: 707
Tecrübe Puanı: 675
![]() |
![]() Mehmet Akif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine siir 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi siiri okuyan: süleyman istanbullu Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!" Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ! Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam, Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak, Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. Ruhunuz şad olsun.
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() barikat58 Şuan
![]() Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2222
![]() |
![]() BACIMIN ÖRTÜSÜNE BATMAKTA REZILIN GÖZÜNE..!!
ACIRIM TÜKÜRÜGE BİLLAHİ TÜKÜRSEM YÜZÜNE..!! MEDENİ OLMAK EĞER AÇMAKSA BEDENİ... DESENİZE HAYVANLAR İNSANLARDAN DAHA MEDENİ!!!!! (MEHMET AKİF ERSOY...) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() sibelYILMAZ Şuan
![]() Son Aktivite: 05.09.2014 09:55
Üyelik Tarihi: 13.12.2007
Yaş: 36
Mesajlar: 2.927
Tecrübe Puanı: 938
![]() ![]() ![]() |
![]() işte budur Allahım nice Mehmet Akifler çıkarsın şu yurdun topraklarında inşallah Allah razı olsun......
__________________
"Çöplüğe attılarda mukaddes emaneti, Hak bellettiler Hakka en büyük ihaneti." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HaZaN Şuan
![]() Son Aktivite: 14.05.2013 14:36
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 16.918
Tecrübe Puanı: 2310
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Mehmet Akif Ersoy'un bir şiirini de ben eklemek istedim
Zulmü Alkışlayamam : Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!... -Boğamazsın ki! -Hiçolmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?
__________________
Huzuru kendi içimizde bulamassak başka yerde aramak boştur.
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#10 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() ramazan_d Şuan
![]() Son Aktivite: 28.02.2011 17:52
Üyelik Tarihi: 19.12.2008
Mesajlar: 707
Tecrübe Puanı: 675
![]() |
![]() arkadaşlar değerli şairimiz gelmiş geçmiş kıymetli insanlarımızdan birisiydi allah mekanını cennet eylseninnn aminn......................... .....
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
KOYULHİSAR-Sugözü | SivasLady | Koyulhisar | 33 | 29.04.2008 20:56 |
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936) | Abdurrahman 58 | Arşiv | 5 | 15.04.2008 00:43 |