Aydın Doğan'ı kimler yönetiyor?..

[Salim58]

Yaralı kartalın kanadını onaran, kartalın vereceği zarardan sorumludur” der bir İslam âlimi…



Aslında bu konuya bir daha dönmeyecektim ama…
Medyanızdaki kimi yazarları okuyunca, “Yalnız” olduğunuza… yazarlarınızın en başından beri yaptıkları gibi şimdi de “önce ateş edip sonra nişan aldıklarına” tanık olunca, yazmaya karar verdim…
Ama bu kez doğrudan size hitap edeceğim…
Aydın Bey;
Birkaç gündür, sizi eleştirirken mistik örnekler verdim…
Bazı adamlarınızın gözünde “yobaz” bile oldum…
Eh madem öyle, bu kez bir ateistten örnek vererek başlayayım…
İngilizlerin ünlü Maddeci filozofu, Tanrıtanımaz Thomas Hobbes bakın ne diyor:
“…. Dokunulmazlık ‘kibir’ demektir. Kibir de nefret… Nefret ise bütün baskıcı ve aşağılayıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.”
En büyük hatanız “Dokunulmaz” olduğunuzu düşünmenizdi…
Belki siz kendinizi “dokunulmaz” hissetmiyordunuz ama yakın çevrenizde çöreklenmiş ve hak etmedikleri kadar büyük maaşlar vererek servet sahibi yaptığınız “sözde ağır abiler” sizi Türk kamuoyuna öyle tanıttılar…
Kamuoyu ve bilhassa Ak Parti iktidarına oy vermiş 15 milyon vatandaşla birlikte, milyonlarca CHP’li okur, gazetenizde Deniz Baykal’a her gün hakaret eden (eleştirenlere kimsenin lâfı yok) kimi yazarlar yüzünden sizden nefret ediyorlardı…
Ahmet Hakan’ın ikide bir “döneğim” diyerek Nişantaşı hayatına nasıl adapte olduğunu anlatması, kulaktan kulağa bir efsane gibi yayılıyor, buna sizi düşman belleyen kimi medya ve yazarlarının abartılı aktarmaları da eklenince; kibirli algılanışınız milyonlar üzerinde nefrete dönüşüyordu…
Milyonlarca Ak Parti seçmeni, eski İslamcı (ki en sevilen simaların başında geliyordu) Ahmet Hakan’ın yaşam tarzını kökten laiklere uydurmasının ve bunu allayıp pullayıp anlatmasının sorumlusu olarak sizi görüyordu…
Siyasetçi şeytanla bile ilişki kursa sıra seçime geldi mi; seçmenini tercih eder beyefendi…
Siz Ak Parti kadrolarını ne kadar kendinize yakın görürseniz görün, onlar seçmenlerinin sizin hakkınızda ne düşündüklerine bakacaklardır…
Bu sadece Ak Parti için değil, tüm siyasi partiler için böyledir…
Çünkü siyasetçi dünyanın her yerinde aynıdır…
Gelecek seçimleri düşünürler…
Siz, işte bu kişilerle ne zaman uzlaşacağınızı, ne zaman kavga edeceğinizi bilemediniz…
Ya da strateji hatası yaptınız…
Akıllı stratejinin, “Orta ya da az başarı, hiç kazanılmamış başarıdan iyidir” olduğunu nasıl öğrenemediğinizi yıllardır şaşkınlıkla izliyorum…
Haydi, siz öğrenemediniz…
Milyonlarca dolar yıllık maaş verdiğiniz adamlarınız da mı bilmiyorlardı?...
İşadamları için “Uzlaşma esas, Kavga talidir” Aydın Bey…
Ve tabii kiminle uzlaşacağınız da önemlidir…
Siz, Cumhurbaşkanı’nın kankası ama Başbakan’ın ise nefret ettiği Fehmi Koru ile uzlaşmayı tercih ettiniz…
Aklı kim verdiyse?...
Ve biliniz ki son yıllarda yaptığınız en büyük hatalardan biri, Fehmi Koru ve mahallesi tarafından düzenlenen Fasıl gecesine katılmanızdı…
Keşke gitmeseydiniz…
Keşke Ahmet Hakan'a, Fehmi Koru’nun fasıl davetine sizinle gelip gelemeyeceğini sormasaydınız…
Ahmet Hakan haklı olarak size “hayır” diyemezdi…
Strateji bilseydi elbette “Yanlış olur efendim” derdi ama her iyi yazan kişinin aynı zamanda öngörü yeteneği yüksek olan iyi bir stratejist olacağı kural değil…
Ama Türkiye’nin “en güçlü medya patronu” olarak siz öngörecektiniz bunu…
Şeyh Sadi Gülistan isimli eserinde şöyle der:
“Sen kendi ağırbaşlılığını koru. Kendi itibarının değerini bil. Şaklabanlığı ise yanında çalışanlara bırak”…
Ne işiniz vardı o fasılda Aydın Bey?..
Bırakın sizi başkası temsil etsin…
Bırakın Ahmet Hakan gitsin ve gelemediğinizi ama gönlünüzün onlarla olduğunu söylesin…
Diyeceksiniz ki; “Gitmeseydim ‘kibirli” derlerdi”
Kibirli olmakla mesafeli durmak aynı şeyler değildir…
Hem deselerdi ne olacaktı?..
Kim duyacaktı?..
Ama fasla vasıl olunca koca Türkiye duydu…
Ve hükümete yaklaşmak için gittiğiniz neredeyse herkese ezberletildi…
Siz, korktuğunuz imajı verdikçe, sizi göçertmek isteyenlerin “Saldır!” hormonlarını takviye ettiniz…
Ve Aydın Bey;
Basın açıklamalarınızı kim yazıyor, bazı köşe yazarlarınıza kim akıl veriyorsa yanlışlılarınız katlanarak artıyor…
Deyin ki bu cezayı hak etmediniz…
Deyin ki siyasal iktidar sizi yok etmek istiyor…
Deyin ki uzlaşmaya da gitmeyecek dava açacaksınız…
İyi ama köşe yazarlarınızın içinde size kıyakçılık yaptıklarını zanneden aklı evveller son iki gündür yazdıkları ve ekranlarda söyledikleriyle iktidara: ” Bizim patronu yaraladınız… Aman ha!... Sakın yaralı bırakmayın… Yarın bir gün güç topladığında sizi fena yapar” demiş olmuyorlar mı?..
Unutmayın…
Eğer iktidar partisi gerçekten karşınızdaysa, İslam felsefesini ve âlimlerini en iyi bilen kadrolarla cebelleşiyorsunuz…
“Yaralı kartalın kanadını onaran, kartalın vereceği zarardan sorumludur” der bir İslam âlimi…
Yaralı kartal rolü oynamaktan vazgeçin…
Yazarlarınızdan bazılarının, size iyilik değil kötülük yaptıklarını görün artık…
O yazıların karşınızdakinin öfkesini, hiddetini artırmaktan başka işe yaramadığını anlayın…
Bırakın hükümetle vergi kavgası yapmayı…
Dava süresince, bugünden başlayarak yazarlarınızı uyarın bu konuda tek kelime yazmasınlar...
Hukuka ve yargıya güvenin…
Haklıysanız bilin ki yargı hakkınızı da itibarınızı da iade edecektir…

Geçmiş olsun
Adnan Berk Okan
adnanberkokan@gmail.com

[goramaz]

israilin filistine son saldırınsında doğan medyasının tavrını hep beraber gördük.. mücahid Hamas ve liderlerini karalayan nerdeyse israili haklı çıkaran bir tutum içerisindeydi..