|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Serbest Kürsü Serbest Konular |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
|
31.12.2009, 21:23 | #1 |
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1085
|
1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
1 Ocak 630 Mekkenin Fethi; Hudeybiye antlaşmasına göre; Huzaa kabilesi Resulullaha Bekiroğulları kabilesi de Kureyş kabilesi himayesine girmişti. Fakat Bekiroğulları kabilesi ansızın Kureyşlilerden Saffan bin Umeyye Ikrime bin Ebu Cehil Süheyl bin Amr Huveytib bin Abduluzza Müfrez oğlu Hafz ve bir kısım kureyşli müşriklerle Huzaa kabilesi üzerine saldirmislar ve onlardan 23 kişiyi öldürmüşlerdi. Bunun üzerine Huzaa kabilesinden Amr bin Salim Huzai 41 kişilik toplulukla peygamberimize geldiler ve olayı Resülullah'a anlattılar. Resulullah Kureyşlilere ya bu saldırıda öldürülen 23 kişinin diyetinin ödenmesini yâda Kureyşlilerin Bekiroğullarinin himayesini bırakmasını istedi. Kureyşli Müşrikler bunları da kabul etmediler. Fakat yine de anlaşmayı bozdukları için içlerini korku bürüdü. Ve tekrar anlaşma yapmaları için Ebu Süfyan-i Medine'ye yolladılar. Ebu Süfyan Peygamberimizden ve Sahabelerden özür dilediyse de kabul görmedi ve mekkeye eli boş olarak döndü. Peygamberimiz büyük bir ordu hazırlayarak gizlice Mekke şehrini kuşattı. Aniden basılan Mekkeli Müşrikler neye uğradıklarını şaşırmışlar ve savaş hazırlığını bile yapamamışlardı. On iki bin kişilik büyük İslam ordusu hiç bir büyük olaya karışmadan kolayca Mekke şehrini fethetmişlerdir. Hicretin sekizinci yılında Resülullah (s.a.s.)"e boyun eğen Mekke bu tarihten sonra yeni bir dönemi yaşamaya başladı. Allah-u Teâlâ"nin mübarek kıldığı İslâm dininin merkezi olan bu belde şirkten putperestlikten ve bütün diğer hurafelerden arındırılmış yeni bir hayata kavuştu. Daha önce bağımsız bir şehir devleti olan Mekke"nin fetihten sonra ekonomik ve sosyal durumu da değişmişti. Mekke ihtiyaçlarını temin edebilmek için ihtiyaç duyduğu yoğun kervan faaliyetlerine eskisi gibi bağımlı değildi. Zira İslâm devleti elde ettiği gelirleri ihtiyaçı olan yerlere adil bir şekilde taksim ettiği için Mekke"nin ihtiyaç duyduğu her şey İslâm devleti eliyle sağlanıyordu. Ayrıca eski ticarî faaliyetler Mekke için artik hayatî olma özelliğini yitirmişti. Mekke Hac zamanlarında çok değişik bir manevî atmosfer altında hareketli ve canlı günler yaşıyordu. Bu zaman zarfında çok yoğun bir ticarî faaliyeti de sahne oldu. Ayrıca Mekke yeryüzündeki bütün Müslümanların kalplerinde yaşattıkları ve oraya ulaşıp Hac ibadetini yerine getirmek için büyük fedakârlıkları göze aldıkları bir manevî şehir olma özelliğini kıyamete kadar sürdürecektir. (alinti)
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
31.12.2009, 21:26 | #2 |
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1085
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
Mekke’nin Fethi: Bir Şefkat Devrimi.. Mekke’nin fethi, İslam tarihinde son derece önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Miladi 1 Ocak 630, Hicri 20 Ramazan 8 yılında gerçekleşen bu fetih ile İslamiyet hızla yayılarak çok kısa bir sürede tüm Arap yarımadasına oradan da bütün dünyaya yayıldı. Mekke kapılarının Müslümanlara açıldığı, tevhit bayrağının Kâbe-i Muazzama’da dalgalandığı bir hadise olan Mekke’nin fethini .......
Mustafa İslamoğlu Mekke’nin fethi, İslam tarihi açısından neden bu kadar önemlidir ve Mekke’nin fethi ile ne olmuş, neler değişmiştir? Mekke’nin fethinin önemini konuşmak için öncelikle Mekke’nin önemini anlamak gerekir. Mekke, Ümmü’l-Kur’a yani kentlerin, şehirlerin anası; Mekke, gözyaşı vadisi; Mekke, yeryüzünde Allah’a ibadet edilen ilk mabedin kurulduğu yer; Mekke, Beytü’l-Akik, insanlığın kadim mekkesi; Mekke, Beytullahi’l-Haram yani Allah’ın ve mahlukatın hürmetinin sembolik olarak tezahür ettiği yer… Onun için sözlü geleneğimizde Mekke yeryüzünün göbeği olarak nitelenir. Mekke insanlığın ilk misafirhanesidir. Onun için insanlık hacca çağrılır. Beyti hac etmek Allah’ın insanlık üzerindeki bir hakkıdır buyuruyor ayet. Onun için hacca giden, Mekke’ye giden gurbete gitmez sılaya gider. Çünkü Mekke insanlığın ana ocağı, ata ocağı, ana kucağıdır. Onun için açılışın yapıldığı yerde kapanış yapılmıştır. Nübüvvet kitabı orada açılmış ve Nebilerin Hatemi ise orada mührü vurmuştur bu kitaba. Son sözü de önsözü de orada yazılmıştır. Diğer bölümleri dünyanın farklı yerlerinde yazılmış olabilir bu kitabın, ama önsözünün ve son sözünün orada yazılmış olması önemlidir, mühimdir. Bu, Mekke’nin konumunun bildiğimizin de ötesinde olduğunu gösterir ve Hatemü’l-Enbiya’nın Mekke’den çıkışının asla bir tesadüf olmadığı, çok özel bir seçim olduğunun, Mustafa’nın Mustafa oluşunun çok özel bir seçim olduğunun ifadesidir. Bunları kısaca hatırlattıktan sonra Mekke’nin fethinin ne demeye geldiğini sanırım daha iyi anlarız. Mekke’nin fethi şehrin imanı vermesidir. Yitiğin bulunmasıdır. Hasretin bitmesidir. Aslında insanların şehrin imanına zorla işkence ettikleri bir gecenin ardından tekrar sabahın yani iman sabahının gelmesidir. İman güneşinin doğmasıdır. Mekke’nin fethi bize “Her şey aslına rücu eder” gerçeğini öğreten bir hakikattir. Mekke’nin fethi bize küfrün geçici, imanın kalıcı, küfrün arızi, imanın daimi olduğunu gösterir. Dolayısıyla bir yer, bir mekân eğer imana aitse, orada küfür ne kadar olursa, ne olursa olsun bir gün gelir bir yiğit çıkar orayı asli kimliğine dönüştürür mesajını verir Mekke’nin fethi. Hocam, Mekke’nin fethini hazırlayan sâikler nelerdir? Efendimiz (s.a.v.) Mekke’den çıkarılırken yaşlı gözlerle Mekke’ye dönmüş “Ey şehir, senden çıkarılmasaydım vallahi seni asla terk etmezdim” demişti. Zayıf bir rivayet vardır, o rivayette şöyle bir cümlesi geçer Efendimizin: “Bir gün döneceğim ey Mekke.” Demek ki Efendimiz, sadece yüreğindeki arzuyu değil belki de insanlığın tabii olduğu sünneti dile getiriyordu. Ne idi o sünnet: Terk etmeden kavuşamazsın, bırakmadan bulamazsın, ayrılmadan vuslata eremezsin. Onun için bir tür Mekke’den hicret, Mekke’nin fethinin habercisi aslında. Hicreti olmayan bir fetih olmaz. Mekke’nin fethi hiç de kolay olmadı… Çünkü Mekke’yi bölgenin aristokratları küfrü tahkim edildiği bir istihkâm haline getirmişlerdi. Kâbe’nin içine 360 put koymuşlardı. Allah Resulü’ne bir de seninkini koyalım diyorlardı. Mekke, Kâbe’nin ekmeğini yiyordu. Baharat yolunun tam ortasında yazın kuzeye, kışın güneye sefer yapılıyordu. Akdeniz’le Kızıldeniz üzerinden okyanus arasında bütün ticaretin ballı ekmeğini yiyorlardı. Dağında ot bitmez, ormanı yok, ırmağı yok, yeşilliği yok, gölü yok, yok, yok, yok… Böyle bir yer… Kâbe’nin Rabbi’nin ekmeğini yiyip Kâbe’nin Rabbi’nin sofrasına bıçak sokuyorlar. Kâbe’nin Rabbi’nin tabağından yemek yiyorlar, o tabağı kirletiyorlar. İşte Mekke aristokrasisinin durumu bu. Mekkeliler, Ebrehe, Kâbe’ye saldırdığında Allah’ın onu koruduğunu gördüler. O hadiseden sonra Mekkeliler kendilerini Allah’ın haremi ilan ettiler. Yani Allah’ın muhterem kıldığı topluluk. Ancak, Hz. Muhammed (s.a.v.) gelince ilk karşı çıkan da kendileridir. Mekke’nin fethini anlamak için bu arka planı çok iyi bilmek lazım. Bir de Mekke’nin fethinin hemen öncesinde imzalanmış bir Hudeybiye anlaşması var. Ve bu anlaşmanın hemen akabinde inmiş Fetih Suresi var. Bu Mekke’nin fethinin müjdecisi miydi? Hicretin 6. yılında Hudeybiye’de Allah Resulü (s.a.v.) Süheyl bin Amr ile oturdu bir antlaşma yaptı. Dört maddelik bir antlaşma bu. Dört maddenin dördü de Müslümanların aleyhine. İlk bakışta öyle görünüyordu. Bu antlaşma zahirde sanki aleyhte gibi görünüyordu. Hakikati Allah ve Resulü biliyordu. Dolayısıyla Efendimiz bu anlaşmanın arkasından inen sureyi yüzünden ay doğar gibi karşıladı. Kur’an’da Fetih ismiyle bir tek sure vardır, o da işte bu ayetlerdir. Hudeybiye’nin arkasından 19 yılda İslam’a giren insan sayısı kadar insan o antlaşmanın ardından 6 ayda geldi. İşte fetih buymuş. Fetih kalplerin açılışı, fetih yürek fethiymiş, gönül fethiymiş. Efendimiz bunun arkasından ilk projesini Hayber üzerine yaptı. Hayber’i kuşattı ve aldı. Hayber düşmese Mekke fetholmazdı. Hayber, Mekke’nin kapısıdır. Hayber’in fethinden sonra Efendimiz ordusunu hazırladı. Mekke’ye binlerce kişilik bir ordu komutanı olarak giriyordu Hz. Peygamber. Çok değil 8 yıl önce Mekke’den kovularak, gözyaşı içinde çıkarılmış ve öz yurdunda bir ayaklık yer bırakılmamış olan Zat (s.a.v.) Mekke’ye muzaffer bir komutan ve nebi olarak dönüyordu. Mekke’ye girerken nebevi şefkatin nasıl bir şey olduğunu gösteren hadiseler yaşanıyor. Yolda yeni yavru yapmış bir köpek görüyor Efendimiz. Hemen iki kişiyi ordudan ayırıyor. “Bu köpeğin başında bekleyeceksiniz, ordunun son neferi de geçinceye kadar bu köpeğe zarar verilmesini önleyeceksiniz” diyor. Yeni doğum yapmış köpeğe gösterilen şefkate, merhamete bakın. Efendimiz’in Mekke’ye girdiği esnadaki tavrı da gerçekten muhteşem. Efendimiz’in muzaffer bir kumandan olarak Mekke’ye girerkenki tavrından, mahviyet ve tevazuundan bahsetmek gerekirse neler söyleyebiliriz? Efendimiz, Mekke’ye girerken mübarek sakalları devesinin sorgucuna değecek kadar tevazusundan eğilmiş. Mekke’ye girerken Efendimiz’in dudakları kıpır kıpır şu ayetleri okuyor: “Allahın nusreti ve fethi geldiğinde insanların Allah’ın dinine fevç fevç, kitle halinde girdiğini gördüğünde Rabbi’nin adını hamd ile an.” Yani “Bu benim değildir ya Rabbi, bu senindir de, ondan af dile” buyuruyor ayette Rabbimiz. Niye ondan mağfiret dileyecek? Fethetmek suç mu? Hayır, Efendimiz orada “Ya Rabbi, zaferin bile şerrinden sana sığınırım, zaferin bile ayartmasından sana sığınırım” diyor. Efendimiz, ufak tefek mevzi ve lokal çarpışmalar dışında ciddi çarpışmalar olmadan Mekke’ye girdi. Kâbe’nin avlusunda Efendimiz’e kan kusturan, Müslümanları yerlerinden yurtlarından eden, İslam’a can düşmanı olmuş, Kur’an’la savaşmak için ömürlerini harcamış insanlar, Kâbe’nin avlusunda toplandılar. Efendimiz geldi, Kâbe’nin önüne yüksekçe bir taşın üstüne çıktı, titreyen Mekkelilere dönerek “Ey Mekkeliler şimdi size ne yapacağımı zannediyorsunuz” dedi. Onlar “Sen kerim, affedici bir kardeşsin affedici bir kardeşin oğlusun, affedici bir evlatsın” dediler. Efendimiz orada “Ben size bugün Yusuf’un kardeşlerine dediğini diyorum: Bugün size kınama yoktur. Hadi gidin sizi salıverdim” deyince adamlar kulaklarına inanamadılar. Orada bir şefkat devrimi yapıldı, bir merhamet hareketi. Fetih aslında buydu, gönüllerin İslam’a açılmasıydı. Efendimiz, Mekke’deki en azılı düşmanlarından bir tanesi olan Ümeyye bin Halef’in oğlu Saffan bin Ümeyye’yi çağırarak 300 tane asker donatacak para vermesini istedi. Safvan bu parayı ne olarak istediğini sorunca Efendimiz borç olarak istediğini söyledi. Safvan da Müslüman olup olmamak için üç ay mühlet istedi. Efendimiz de ona bu mühleti verdi. Safvan, Huneyn Savaşı’na katılmıştı ama aklı fikri ganimetlerdeydi. Savaşın sonunda Safvan, dağlar gibi yığılmış ganimet mallarının önünde durmuş hayran hayran bakıyordu. Efendimiz onun bu halini görünce “Çok mu hoşuna gitti?” diye sordu. Safvan “İnsanın içi mi dayanır buna?” deyince Efendimiz “O gördüklerinin hepsi senin olsun” dedi. Safvan, afalladı, önce inanmak istemedi, şaşırdı, kekeledi, duraksadı, rengi attı. Kendine geldiğinde “Bu cömertliği ancak bir peygamber yapabilir” diyerek yüreği de İslam’ın oldu, malı da İslam’ın oldu her şeyi İslam’ın oldu… Fetih sırasında, sadece fetih sırasında değil Beni Kureyza maktullerini dışarıda tutmak şartıyla Asr-ı Saadet inkılabı boyunca iki taraftan verilen kayıpların toplamı 200 civarında. Yeryüzünde böyle bir inkılabın bu kadar az bir kayıpla yapıldığının bir örneği yoktur. Kaynak: Moral Dünyası Dergisi Mustafa Islamoglu..
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
31.12.2009, 22:47 | #3 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
31.12.2009, 22:59 | #4 |
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1085
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
Suan Tv5'de Anadolu Genclik Derneginin programi var zaten , izlemenizi tavsiye ederim .
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
31.12.2009, 23:05 | #5 |
Moderator
Cley Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 8.021
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
Mekkenin Fethi
Her şey bir şiirle başladı. Peygamber huzurunda okunan bir şiirle… Kızgın kum fırtınalarından, Adem vadisinden kopup gelen bir şairle… Ardında kırk süvari, Ve alev alev yanan gözlerinde ihanet haberleri. Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di. En üst perdeden okudu şiirini, Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi; " Kureyşîler sana verdikleri sözde durmadılar, Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozdular. Bizi Vetir'de, Kendi yurdumuzda gafil avladılar. Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı, Çağıramayacağımı sandılar." Dedi ve durdu. Şair ağlıyordu. Peygambere çevrildi tüm gözler Ve o an tutuldu nefesler. Sahabenin başları yere değiyordu, Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor, Peygamber celalleniyordu. " Ey Nebi! Allah'ın kullarını yardıma çağır, İçlerinde Allahın Rasulü de olsun Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin, Ve büyük bir ordunun başına geçip, Denizler gibi köpürerek akıp gelsin." Şiir bitmişti, Şair de bitmişti. Gözler hâlâ peygamberdeydi, Allahın râsû»lü, ridasını toplayıp ayağa kalktı! Ve sahabe ayağa kalktı. Şimdi konuşan peygamberdi; " Eğer kendime yardım ettiğim şeylerle Huzaalara yardım etmezsem, Ben de yardım görmeyeyim. Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun ki, Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi, Bunları da koruyacağım. Şimdi haber salın yeryüzüne! Allah'a ve Ahiret gününe iman edenler Medine'de toplansın." Medine dağlarında savaşın ritmi, Sokaklarında peygamber sessizliği… Konuşmuyor nebi Hane-i saadet'te kılıçlar bileniyor Hane-i Saadet'te zırhlar temizleniyor Ve şehirlerin anası gülüyor. Mekke-i mükerreme uzaktan gülüyor. Gül ey Mekke! Gün senin günündür Gün senin fetih günündür. Gül ki, bu dönüş sanadır. Baksana, Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce Ardından büyük bir birlik; Başlarında Halid bin Velid! Arkadan ey Mekke! Senin topraklarında yaşarken Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen, İşkence gören, Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi Kan içinde kalan muhacirler geliyor. En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor Hani sekiz yaşında müslüman olan Hani onbeş yaşında senden koparılan Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani Ateş dumanına tutmuştu Küfre dönsün diye. Ama o dönmedi küfre Ve peygamber yıldızlarından biri olarak En önde sana dönüyor ey Mekke! Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor! Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde… Şu müslüman oluşunu Kâbede ilan edince Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor. Eslemler geliyor bölük halinde Müzeyneler bin kişilik alayla geçerken çölden Tekbir sesleri geliyor göklerden Ey Mekke başka kimi bekliyorsun söyle! Hz.Hamza'yı mı? Musab bin umeyr'i mi? Onlar, Şehitler ordusuyla tebessüm ediyorlar sana Ve baksana Gözleri ışıl ışıl sana yaklaşan ve tozu dumana katan bir alayı seyrediyorlar Kapkara bir taşlığı andıran bu alay da kim Bir hareketlilik semada… Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr! Ve en ortada simsiyah sarığıyla Yâr! O an Peygamberler ayakta, Melekler ayakta Şehitler ayakta… Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk Çünkü gönüllere safâ geliyor Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor —– Sekiz yıl geçti aradan Sensiz tam sekiz yıl geçti… Gittiğin gece Uzaktan dönüp Kâbe'ye bakınca; " Mekke!demiştin, " Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin ama senin insanların beni rahat bırakmıyor" deyip gitmiştin. Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti. Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında. Mekke öksüz kalmıştı. Ve Mekke çocukları… Çocuklar hep Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı, Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı Hane-i Saadetin üzerinde Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi seni . Kâbe-i Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem, Haticetül Kübrâ'nın hatıraları, O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi seni. Şimdi Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah! İnmez misin ki, Ayaklarından öpsün mekke toprakları Ve kaldırmaz mısın başını ki Nur çehreni seyretsin âlem İşte Rasulullah'ın nur yüzü göründü. İşte Rasulullah bakıyor. Başında yemen işi simsiyah bir sarık. O Alnındaki nura kurban olalım. Rasulullah Kâbe'ye bakıyor. Ve işaret ediyor Hz. Bilâl'e… Bilâl, Kabe-i Muazzamâ'nın üzerinde… Şimdi Bilâli dinlesin yer ve gök. Dursun Ali Erzincanlı
__________________
Edep ile gelen Saygı ile karşılanır |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Cley'e Teşekkür Ediyor... |
31.12.2009, 23:06 | #6 |
Usta Yiğido
aozdemir Şuan
Son Aktivite: 22.01.2015 11:38
Üyelik Tarihi: 14.06.2006
Yaş: 50
Mesajlar: 820
Tecrübe Puanı: 756
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
fethimiz kutlu ve mübarek olsun.
__________________
Silgi kullanmadan resim yapma sanatına hayat denilmektedir.-John christian |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar aozdemir'e Teşekkür Ediyor... |
01.01.2010, 09:17 | #7 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 58
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
Mekkenin Fethi
Her şey bir şiirle başladı. Peygamber huzurunda okunan bir şiirle… Kızgın kum fırtınalarından, Adem vadisinden kopup gelen bir şairle… Ardında kırk süvari, Ve alev alev yanan gözlerinde ihanet haberleri. Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di. En üst perdeden okudu şiirini, Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi; " Kureyşîler sana verdikleri sözde durmadılar, Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozdular. Bizi Vetir'de, Kendi yurdumuzda gafil avladılar. Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı, Çağıramayacağımı sandılar." Dedi ve durdu. Şair ağlıyordu. Peygambere çevrildi tüm gözler Ve o an tutuldu nefesler. Sahabenin başları yere değiyordu, Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor, Peygamber celalleniyordu. " Ey Nebi! Allah'ın kullarını yardıma çağır, İçlerinde Allahın Rasulü de olsun Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin, Ve büyük bir ordunun başına geçip, Denizler gibi köpürerek akıp gelsin." Şiir bitmişti, Şair de bitmişti. Gözler hâlâ peygamberdeydi, Allahın râsû»lü, ridasını toplayıp ayağa kalktı! Ve sahabe ayağa kalktı. Şimdi konuşan peygamberdi; " Eğer kendime yardım ettiğim şeylerle Huzaalara yardım etmezsem, Ben de yardım görmeyeyim. Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun ki, Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi, Bunları da koruyacağım. Şimdi haber salın yeryüzüne! Allah'a ve Ahiret gününe iman edenler Medine'de toplansın." Medine dağlarında savaşın ritmi, Sokaklarında peygamber sessizliği… Konuşmuyor nebi Hane-i saadet'te kılıçlar bileniyor Hane-i Saadet'te zırhlar temizleniyor Ve şehirlerin anası gülüyor. Mekke-i mükerreme uzaktan gülüyor. Gül ey Mekke! Gün senin günündür Gün senin fetih günündür. Gül ki, bu dönüş sanadır. Baksana, Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce Ardından büyük bir birlik; Başlarında Halid bin Velid! Arkadan ey Mekke! Senin topraklarında yaşarken Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen, İşkence gören, Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi Kan içinde kalan muhacirler geliyor. En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor Hani sekiz yaşında müslüman olan Hani onbeş yaşında senden koparılan Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani Ateş dumanına tutmuştu Küfre dönsün diye. Ama o dönmedi küfre Ve peygamber yıldızlarından biri olarak En önde sana dönüyor ey Mekke! Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor! Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde… Şu müslüman oluşunu Kâbede ilan edince Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor. Eslemler geliyor bölük halinde Müzeyneler bin kişilik alayla geçerken çölden Tekbir sesleri geliyor göklerden Ey Mekke başka kimi bekliyorsun söyle! Hz.Hamza'yı mı? Musab bin umeyr'i mi? Onlar, Şehitler ordusuyla tebessüm ediyorlar sana Ve baksana Gözleri ışıl ışıl sana yaklaşan ve tozu dumana katan bir alayı seyrediyorlar Kapkara bir taşlığı andıran bu alay da kim Bir hareketlilik semada… Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr! Ve en ortada simsiyah sarığıyla Yâr! O an Peygamberler ayakta, Melekler ayakta Şehitler ayakta… Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk Çünkü gönüllere safâ geliyor Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor —– Sekiz yıl geçti aradan Sensiz tam sekiz yıl geçti… Gittiğin gece Uzaktan dönüp Kâbe'ye bakınca; " Mekke!demiştin, " Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin ama senin insanların beni rahat bırakmıyor" deyip gitmiştin. Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti. Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında. Mekke öksüz kalmıştı. Ve Mekke çocukları… Çocuklar hep Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı, Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı Hane-i Saadetin üzerinde Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi seni . Kâbe-i Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem, Haticetül Kübrâ'nın hatıraları, O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi seni. Şimdi Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah! İnmez misin ki, Ayaklarından öpsün mekke toprakları Ve kaldırmaz mısın başını ki Nur çehreni seyretsin âlem İşte Rasulullah'ın nur yüzü göründü. İşte Rasulullah bakıyor. Başında yemen işi simsiyah bir sarık. O Alnındaki nura kurban olalım. Rasulullah Kâbe'ye bakıyor. Ve işaret ediyor Hz. Bilâl'e… Bilâl, Kabe-i Muazzamâ'nın üzerinde… Şimdi Bilâli dinlesin yer ve gök. Dursun Ali Erzincanlı
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Salim58'e Teşekkür Ediyor... |
01.01.2010, 09:21 | #8 |
Usta Yiğido
barikat58 Şuan
Son Aktivite: 06.04.2016 18:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2198
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
İslamın doğduğu yerdi
Kabenin olduğu yerdi Allah cihat emrin verdi Resul mekkeyi fethetti İslam ordusunun bu zaferi mübarek olsun... |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar barikat58'e Teşekkür Ediyor... |
01.01.2010, 14:32 | #9 | |||
Usta Yiğido
Dilsad Hatun Şuan
Son Aktivite: 29.10.2010 21:09
Üyelik Tarihi: 27.12.2008
Mesajlar: 4.441
Tecrübe Puanı: 1085
|
Cevap: 1 Ocak 630 : Mekke'nin Fethi
Mekke'nin Fethi Müslümanlar karar kıldı Mekke'yi kurtarmak için Sekizden seksene geldi Menziline varmak için Çile çekiyordu Bilal Mekke'de İslam uğruna Elbet doğacaktı hilal Kabenin güzel bağrına Dört bir yanda yanar ateş Mekke ışık üryan oldu On bin asker hep can kardeş Mekke'liler donakaldı Yürürken islam ordusu Ufukta Kabe göründü Yükselirken ezan sesi Kabe putlardan arındı Emir alındığı zaman Yüce orduyla girildi Yanmadan can akmadan kan O gün Mekke fethedildi Seyyah Saidoğlu
__________________
"ATAM IZINDEYIZ" 1453! |
|||
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Dilsad Hatun'e Teşekkür Ediyor... |
30.03.2010, 11:54 | #10 |
Yeni Yiğido
iman Şuan
Son Aktivite: 03.02.2014 21:17
Üyelik Tarihi: 27.11.2008
Mesajlar: 15
Tecrübe Puanı: 0
|
Mekke'nin Fethi
Elbette onlar azın azı,
Dinlemiyorlardı ilâhi ikazı. Küfrün başı, en insafsızı, Rasüle en fazla nefret göstereni. Yerlere batsın asılsız boş dava. Sınanmadan, Kurtulacaklarını sandılar. O azgın şeytan önünde, İnkarı ölçü ediniyorlardı, Şirkin bataklığında, Böbürlenen babalar. Biri, Ûtbete bin Şeybe, Diğeri,Velid bin Mûğıre. Lât ve Menâtın önünde, Bunlar değil mi? Eğilenler. Kibirlenerek, Yanlarını eğip bükenler. Ölürcesine yalvardıkları, Putların yanında, Kurulmuş panayırlar. Köle olarak satılan insanlar, Fuhuş yapılan bayraklı çadırlar. İşte nankörlüğün cürmü, Göğüslerdeki gözler kör, En derin sapıklık bu, Apacık hüsran. Ey gören gözleri olanlar! Allah, Bu burunları, yere sürter. ‘’Allahın kudretinden, Ancak kafirler şüphe eder’’. Hiç bir şey O’na gizli kalmaz. Allah sözün doğrusunu söyler: ‘’Allah gerçeği hak olmasa, Bu şüphe, Sizin içinizde dolaşır durur mu? Müşriklerden daha sapık kim vardır’’. Yüreklerinde, Küfre muhabbet besleyenler. Gizlediklerine pişman olacaklar. Allahı öğrenmemiş bir yürek. Cenneti tasavvur edemiyecek. Gönlünü, neye kaptırmışsa şaşarım. Sevgi güllerini,Yolan eller kurusun. O yüzler harap olsun, Allahım. Her ne zaman, Azgınlık ve gurur çarpıştıysa, Hakkın önünde diz çökmüştür. Kiralık kafalar,ne söylerse söylesin, Ürken ve kaçan müşrikler, Yaşamakta haklı değildi. Cahiliyye şirki yere gömülürken. Küfrün rengine boyanmış, İnatçı zülmün suratı, Boyun eğmişti artık. Ne kadar da şaşırtıcı. Kaderin sinyalleri... Fethin azameti karşısında, Müşrikler evlere kapandılar. Siyahlara bürünerek ağladılar. Bu zafer,onların yüreğine indi. Ebu Süfyan, Savaş açanların başı öncüsü iken. O gün, durumu garipti gerçekten. Cihan peygamberini, Yenilmiş, durumda karşılıyorlardı. İki cihan güneşi efendimiz. Mekke ehline, Teselli dolu bakışlarla baktı. Semavi risalet ve nübüvvetiyle, Sevgi dolu nutkuyla, seslendi. Bu, kalblere ışık tutan, Sevgisinin ümmetine tezahürüydü. Ne mutlu o kimseye ki, O Rasüle uyar. Hz. Bilâl, Gür sesiyle, Haykırıyordu, Mekke de, Kâbe’nin damında. Bu ezan sesleri, Tekbir sedalarıyla gürlerdi, Beytullah’ın üzerinde. Yüce göklere yükseliyor, Arza yayılıyordu. İslam nurunu parlatan, Küfrün sesini susturan, Kahraman Mücahitler, Ubudiyet zirvesinde durup, Vahdet potasında eridiler. Bu sevdalı gönüllerde, Cihan büyüklüğünde, Alevlendi zafer ruhu. Bu Sevdalı yüreklerde, Yaşlar boşandı. O gün, Putpereslerin, Yürekleri acı çeksede, Çirkin cahiliyye artıkları, Toplanıp çöp sepetine atılıyordu. Hak nurun sinyalleri, Hiradan, Halk kitlelerine Dalga dalga iniyordu. Allahın dini, Kuşluk gibi apaydın. Şükür dolu, Gönüllerde dalgalanıyor. İşte bu, Nübüvvet güneşidir ki, İnsanlık ondan haz alıyor. Yeniden doğacak, mutlu umutlar. İslam rahmete çağırıyor. Samimi çağrı yetecek. Sözlerin gönüle en hoş olanıyla, Allahın kelamıyla. Usanma bilmeyen gayretle, Kalplere kafalara yerleşecek. Onu Fırtınalar sarsmaz, saptırmaz. Bu kul için huzur ve neşedir. Yüce hedefe varmak için. ‘’O halde doğrularla beraber bulun’’ İslam, Rasûl ve nebîlerin diliyle, Tekrarlanmış apaydın din. Cenab-ı Hakk bunu Rasûlüne, Rahmet buyurmuş. İşte dürülüp saklanmış, Sır ve hikmet bu. Rabbimin lütfu olan, Gül kokusu, varlık nuru, Canım Peygamberim. Daima ışığımız olsun parıldasın. Risaletle imanımız şahlansın. Güzel Rabbimiz, Nurunu tamamlayacak. Elbette rahmetiyle buyuracak. Ey kudretinin enginliğini Teyid eden Allahım! Dünyanın mağrurları, O izzet ve şerefe boyun eğdiler. Ey günahları silen Allahım! İslamı şereflendir. Ey ayıpları örten Allahım! İslamı heybetlendir, bereketlendir. Ey Allahım! Bu dini öksüz bırakma. Mekke / 1400H. Ali Kılıç Kakiz |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı iman'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Doğum Günlerine Göre Kişilik Tahminleri | besyo_cu | Eglence | 24 | 17.04.2010 21:57 |
Mekke'nin Fethi | ErdalGüler | İslami Konular | 2 | 08.10.2009 18:46 |
Dogum Günler ve Özellikleri | yerliturkuaz | Serbest Kürsü | 3 | 10.12.2008 00:35 |
doğum günlerine göre kişilk özelliğiniz. | elifberre | Arşiv | 23 | 18.06.2008 14:26 |
YIL BAŞI MI ? MEKKE'NİN FETHİ Mİ ? | Efe Cemil Şeker | Arşiv | 17 | 22.01.2008 14:08 |