|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
|
30.03.2009, 19:38 | #1 |
Editör
SivasLady Şuan
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 44
Mesajlar: 2.501
Tecrübe Puanı: 10
|
Ocağımıza Ateş Düştü
Üzülmeyin!.. Onun vardığı menzil tek kişilik Mamak hücresi değil, özlenen ve hiç üşütmeyen özgürlükler ülkesi...
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki kutlu insanların hayatını kaybetmesinin tüm ülkede yankısı sürerken Milli Gazete'den Sabri Gültekin Türkiye'ye düşen ateşi böyle yorumladı.... İşte tüm duygulara tercüman olacak yazı...... 25 Mart 2009 Çarşamba günü saat 16.00 civarlarında Arşiv Servisi'nde arkadaşlarla siyasi gündeme dair sohbet ediyoruz. Aristokrat siyasetçi, beton kokan siyasetçi ve toprak kokan siyasetçi tiplemelerinin içerisine yerleştirdiğimiz isimlerden bahsederek özeleştirilerimizi bir noktada Muhsin Yazıcıoğlu'na getiriyoruz. Mütevazılığı, duruşu, 12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra Mamak'taki mahpusluğu, mücadelesi, yol ayrımına girişi ve 28 Şubat rüzgârlarının sertçe estiği bir havada Erbakan-Çiller Hükümeti'ne verdiği "kerhen destek" sözünün bugünkü mânâsını tefsir etmeye çalışıyoruz. Hiç kurgusuz, olacaklardan habersiz... Tâ ki, sohbetimizi bitirip masamıza oturmamızla birlikte ajanslara düşen, Kahramanmaraş'tan gelen acı haberi okuyana kadar. Neydi ajanslara düşen bu acı haber: "Saat 15.40 civarında Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesinden helikopterle Yozgat'ın Yerköy ilçesine gitmek üzere havalanan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler 3 bin rakımlı Berit Dağı'na düştü" deniliyordu. Daha birkaç dakika önce arkadaşlarla konuşurken, siyasi gündemin debdebeli şahsiyetlerinden değil de, neden Muhsin Yazıcıoğlu'ndan bahsetmiştik!.. Abdala malum olurmuş... Haberler ajans ve televizyonlardan akmaya başlıyordu birbiri ardınca... BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu (55), Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ (37), İl Başkan Yardımcısı Yücel Yancı (50), İl Genel Meclis Adayı Murat Çetinkaya (51), Pilot Kaya İstektepe (56) ve kazadan sağ kurtulmayı başarabilen İHA muhabiri İsmail Güneş (34), farkında olmadan kendinin de içinde bulunduğu son haberini yapıyordu, saatler 15.46'yı gösterirken... 20 dakika boyunca, 112 Acil Servis görevlisine olanları aktarırken cansız bedenler arasında; Erhan ağabey, Erhan ağabey diyerek hayata tutunmaya çabalıyordu. Arada bir de "Çağ atlamış Türkiye"ye soruyordu: "Hanfendi, daha yerimiz tesbit edilmedi mi?" diye... Ve "çok pis kırılan ayağı"nın sancısıyla aktardığı bilgilerin akabinde "üşüyorum" diyordu... Bizler ölüm-kalım çığlıklarını televizyonlardan film gibi dinlerken, onlar çaresizliğin ve bilgi kirliliğinin bol oksijenli atmosferinde ölüyordu... Üşüyorum... Yüreğimize "kor" gibi düşen bu cümle bize yabancı değil. Mamak Cezaevi'nin soğuk duvarlarında 25 yıl önce yankılanmaya başlayan "Üşüyorum" dizeleri, Yazıcıoğlu'na hiç mi hiç yabancı değil. "Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır / Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum / Gözlerim parke parke taş duvarlarda / Açılıyor hayal pencerelerim / Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum Kekik kokulu koyaklardan aşarak / Güvercinler ülkesinde dolaşıyor / Bir çeşme başı arıyorum / Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp / Mis gibi nane kokuları arasında / Ruhumu dinlemek istiyorum Zikre dalmış her şey / Güne gülümserken papatyalar / Dualar gibi yükselir ümitlerim / Güneşle kol kola kırlarda koşarak / Siz peygamber çiçekleri toplarken / Ben çeşme başında uzanmak istiyorum / Huzur dolu içimde / Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, Sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın/Beton çok soğuk, üşüyorum." O, vuslata her zaman hazır olduğunun ümidini haykırıyordu, bu dizelerde. Gecenin karanlığına gömülürken "ümitlerimiz", onun kadar dirayetli bir duruş sergileyemiyorduk. Bir yanımızı kaybetmenin sancısıyla, çaresizliğimize çare olarak, meslektaşımız İsmail Güneş'in çığlıklarını da yanımıza alarak; "İnna lillâhi ve innâ ileyhi raciûn" (Bakara / 156) ayetini mırıldanıyorduk. "Kün" denildi mi, zirvelerin ötesine berisine seğirtsek ne yazardı!.. Dün Mamak Cezaevi'nin soğuk duvarları arasında 7.5 yıl üşüyerek "beraat" eden yağız yiğit, bugün "kekik kokulu koyaklardan aşarak" sonsuzluğun sahibine ulaşıyordu. Bize düşen ise sadece "sabr-ı cemil"e teslim olup, "ecr-i cezil"le müjdelenmeyi beklemek. Gündüzler karanlık gecelerin koynuna girerken, geceler aydınlığı kovalıyor!.. Farkında mısınız?.. Soğuk ve tipi estikçe zirvelerde, bedenimizi kavuruyor... Sinesine saplanıyor bir hançer gibi kavruk yüzlü yiğitlerin... Farkında mısınız? İşe yaramayan teknolojiniz sizin olsun!.. Oynayın oyuncaklarınızla, mutlu olun ve gerekirse düğmelerine basıp fezayı ateşe verin!.. Fakat ne olur, o soluk benizli yiğitleri bir an önce bulun!.. Biz onların kardan kefenlerini çıkarıp, annelerinin çeyiz sandıklarında kendilerine sakladıkları beyazları giydireceğiz. Dualar edeceğiz. İsyankârlığımızı bastırmak için gözyaşı dökeceğiz. Ey meydanlarda kükreyen aslan parçaları!.. Koordinatlarınız sizin olsun!.. Bize Muhsin ağabeyimizi ve yoldaşlarını verin!.. Bize gardaşlarımızı verin!.. Ve 47 saat sonra... Dualarımız kabul oldu... Döngel köyünün üstündeki, Keş Dağı'ndan bir ses geldi... "Yiğitlerin cansız bedenlerini bulduk" diye... Sevindik, yüreğimiz yanarak... Kahramanmaraş'a, Sivas'a dahası "coğrafyanın hafızasına" ateş düştü... Katıldığı bir TV programında "Millet beni çok seviyor, fakat sandığa gelince oy vermiyor" cümlesinin ardından, gülen gözleriyle tebessüm ediyordu. Çağlayancerit'ten güvercinler gibi vuslata kanat çırpmadan önce de "Adaylarımı size, sizi Allah'a emanet ediyorum" diyordu... Vasiyet gibi... Niye sevilmesindi ki!.. Sivas Demir Çelik Fabrikası'nın kapılarına kilit vurulmasıyla birlikte; işsizliğin, aşsızlığın ve sonrasında çaresizliğin pençesine düşen onlarca insan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin koridorlarında alıyorlardı soluğu. Meclis koridorlarında yakaladıkları milletvekiline dertlerini arzediyor, karşılığında; "gençler, sizlere bol bol dua edeceğim" vaadi veriliyordu. Sonrasında Muhsin (Yazıcıoğlu) ağabeylerine gittiklerinde ise, parti genel merkezinin bütün kapıları sonuna kadar açılıyor, elden gelen bütün imkânlar seferber ediliyordu. Bu anekdotu Sivas Devlet Demir Yolları'nda çalışan Gürbüz Ballı, "Allah ondan razı olsun" diyerek aktarmıştı. Böyle bir insan niye sevilmesindi ki!.. İşte buna benzer bir anektod daha... Yıllar önce "şehirdekilerle aynı şansa sahip olamayan" taşralı baba; duyma ve konuşma özürlü çocuklarını "işitme engelliler okulu"na kaydettirmek ister. Fakat bürokratik engeller kapıları yüzüne bir bir kapattırır. Sıkıntısını dostlarına anlattığında; "bir de Muhsin Yazıcıoğlu'na uğrayıver" denir. Çaresiz baba için son umuttur, Muhsin Yazıcıoğlu. Yanına gidilir, durum izah edilir. Yazıcıoğlu'nun girişimleri sonucu 2 işitme ve konuşma özürlü genç, okullarını başarı ile bitirerek hayata tutunur. Ulaş'ın Karahisar beldesinden Yunus Kendirli bu olayı bana anlatırken gözlerinde yaş, dudaklarında dua vardı. Böyle bir insan niye sevilmesindi ki!.. "Mucizeler, umutlar tükendiği zaman belirir" denilir ya... Olmadı!.. Onu ve yanındakileri bizden daha çok seven aldı yanına. Hem de Fidan anneden, Naciye abladan, Yusuf ağabeyden, Gülefer yengeden, Firuze bacıdan, Furkan oğuldan, ülküdaşlarından ve gardaşlarından daha çok seven... Üzülmeyin!.. Onun vardığı menzil tek kişilik Mamak hücresi değil, özlenen ve hiç üşütmeyen özgürlükler ülkesi... O, bu dünyada sevildiği kadar, ahirette de sevilmeyi dileyerek yürüdü... Ömrünce, sayılı nefesince... Sivas, sevgilisini kaybetti... Şimdi ağabeylerini son yolculuğa uğurlama yoluna düşen milyonlarca Gürbüz'ün, Yunus'un, Hakkı'nın, Uğur'un, Ahmed'in ve Polat'ın gözlerinde yine yaş, dudaklarında yine dua... Bedduaların arşı inlettiği bir dünyada, dua almak hiç kolay değil. Ruhunuz şâd, mekânınız Cennet olsun Muhsin ağabey ve yoldaşları. Milletimizin başı sağolsun. Kuşkular... Neye dair kuşkularımız yok ki... En uzaktaki ihtimalleri en yakınımıza koyarak oyalanırız bir ömür boyu... Kuşku; sayılı nefeslerin ömrü törpülediği gibi yer, kemirir ve bitirir her şeyi... [İlk defa binilen Bell Long Ranger tipi helikopter... Helikopterin kiralandığı Med Air şirketi... Ekgenekon'un 2. iddianamesinin açıklanmasından birkaç saat sonra böyle bir olayın meydana gelmesi... Kazanın meydana gelişinden itibaren oluşturulan bilgi kirliliği... Helikopterde olması gereken ELT cihazı... Basının teknik sorgudan ziyade, arama çalışmalarına yönelmesi... Doğan Grubu'nun Hürriyet'teki "Kaderleri aynı oldu" sulandırması...] Fakat sadece Fatihalar ve Yasinler eşliğindeki dualar müstesna Sabri Gültekin MİLLİ GAZETE SENİ UNUTMAYACAĞIZ
__________________
Sadece Susmak İstiyorum... Yalan İnsanları Kaale Almadan... Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan... HUZUR Bulmak İstiyorum Gözlerimi Kapayıp Kimseyi Anmadan... Sessizliği Dinlemek İstiyorum,Yüzüme Gülüp Arkamdan Konuşulanları Duymadan... |
20.04.2009, 13:01 | #2 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2178
|
Cevap: Ocağımıza Ateş Düştü
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
20.04.2009, 13:08 | #3 |
Navigator
Kardelencicegi Şuan
Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 57
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5466
|
Cevap: Ocağımıza Ateş Düştü
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Üzülmeyin!.. Onun vardığı menzil tek kişilik Mamak hücresi değil, özlenen ve hiç üşütmeyen özgürlükler ülkesi... Dualarim hep sizinle Reisim.... [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
|
20.04.2009, 13:29 | #4 |
Usta Yiğido
HaZaN Şuan
Son Aktivite: 14.05.2013 15:36
Üyelik Tarihi: 03.11.2008
Mesajlar: 16.918
Tecrübe Puanı: 2290
|
Cevap: Ocağımıza Ateş Düştü
Muhsin YAZICIOĞLU’ na ithafen.... Ölüm kalım mücadelesindeydin Davanda haklı ve de azimliydin İlkbahar günü bembeyaz karlara Yenik düştü o muazzam bedenin. Anka kuşları sardı dört bir yanını Azrail geldi sordu derdini, gamını Selam durdu melekler, tuttu safını Gözlerin kapanırken, ukbaya açıldı. Etrafında envar kardelen çiçekleri Kayaları yarar cisminin ciddiyeti Aysbergler gibi salınırken etrafa Ak olur saçların, derviş timsali. Soğuk üşütmez seni, gönül koyma Yakmak ateş sineni, yeislik sanma Rabbin senle birlikte sarıl ha sabra Biz biliriz Sen’ i, yolun ki Hakk’ a. 27.MART.2009 Sat:18.25 Allah Rızası için ruhuna el fatiha diyelim.... Ruhun şad mekanın Cennet olsun başkanım.
__________________
Huzuru kendi içimizde bulamassak başka yerde aramak boştur.
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Alemin nuru Muhammed | ...Kangallı... | Dini şiirler | 7 | 20.02.2009 11:30 |
Marifetname | MeLody58 | Serbest Kürsü | 34 | 26.12.2008 13:27 |
Şehidin Evine Ateş Düştü | Sivaslilar.Net | Anasayfa Haberler | 18 | 06.10.2008 13:36 |
EVRİMCİ SÜLEYMAN ATEŞ | bayatlı kenan58 | Arşiv | 0 | 17.06.2008 16:27 |
ZINA | bulutbey1978 | Muhtelif konular | 24 | 24.04.2008 17:00 |