|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
|
20.04.2012, 04:38 | #1 |
Usta Yiğido
hicre58 Şuan
Son Aktivite: 30.05.2014 01:02
Üyelik Tarihi: 15.10.2010
Mesajlar: 682
Tecrübe Puanı: 587
|
Hikâyeleri hikâyedir
Bu tür haberler, satışları dibe vurmuş bazı gazetelerin "esasta emekli memur" olan müşterilerini hiç olmazsa bir süre daha ellerinde tutmaya yararlar... Haber şu, bir araştırmanın haberi : "CHP'nin köşk adayı kim olabilir?..." Evet, adayları olacak tabii. Okuyan emekli, hani bir zamanlar Yasemin Kumral'ın "Bim Bam Bom" şarkısındaki buldumcuk kız gibi sevinecek, çatlasın düşmanlar, benim de artık bir adayım var! Sağır sultan bile biliyor: Cumhurbaşkanlığı seçimini AKP'nin adayı kazanacak. Seçim 2012'de de olsa, 2013'te de olsa, 2014'te de olsa, AKP'nin adayı kazanacak. AKP ister Recep Tayyip Erdoğan'ı aday göstersin, ister Abdullah Gül'ü, isterse Hacı Mehmet Efendi'yi, kimi gösterirse o kazanacak. (Propaganda yapmıyoruz, tesbit yapıyoruz.) Ama başka adaylar da çıkacak tabii (örneğin şu günlerde Fransa'da maç Sarkozy ile Hollande arasında oynanıyor ama sağcı aday Le Pen'den solcu aday Melenchon'a kadar, kazanmaları sözkonusu olamayacak birçok figüran da var sahada...) CHP de elbette bir aday gösterecek, göstermiş olmak için. Göstermemiş olur mu? Hiç olmaz. Üstelik, toplayacağı oy yüzde 26'yı geçerse, amigo gazetelere "CHP oylarını arttırdı" diye çığlık atma fırsatı çıkacak. (Öyle utanmaz herifler ki, İstanbul belediye seçiminde Kılıçdaroğlu yüzde 39 alınca "kazandı" havalarına girmişlerdi, oysa karşı tarafın oyu yüzde 53 olmuştu!) İşte bu aday kim olsun diye bir anket yapılmış CHP çevrelerinde. Bu elbette "resmi" değil, "bilimsel" hiç değil ama genel eğilim hakkında bir fikir de veriyor. Katılanların hiçbiri, evet, hiçbiri Kılıçdaroğlu dememiş. (Alay edince Kılıçdaroğlu çok bozuluyor, o nedenle yorum yapmayacağım.) Yüzde 29, Eskişehir ilimiz dışında kimsenin tanımadığı Yılmaz Büyükerşen'i öne sürmüş. (Bu ismi, ileride belki lazım olur diye, bir kenarda sürekli tutuyorlar.) Yüzde 18, bütün olup bitenlere ve herşeye rağmen Deniz Baykal demiş. Derin devletin adayı Emine Ülker Tarhan, yüzde 15 toplamış. Olup biten hiçbir şeyin farkında olmayan hakiki gabiler de yüzde 7'yle Hikmet Çetin demişler... Hayret, Bülent Ecevit'e oy çıkmamış. (Merhum Ecevit beyin kanaması geçirdiğinde partisinin oy oranı sıçrama göstermişti!) Fakat daha da matrak bir şey olmuş: Ankete katılan CHP seçmeninin yüzde 7'si, aday olarak Hüsametin Cindoruk'u görmek istiyor! CHP adayı bir Hüsamettin Cindoruk... Demirel'in, özellikle Mehmet Haberal aracılığıyla "CHP'ye çengel attığı" söyleniyordu, çengelin sivri ucu yerine oturmuş galiba!... Bu size yeterince matrak gelmediyse, en sona sakladım, daha da matrağı var: Ankete katılan CHP seçmenlerinin yüzde 8'i, CHP adayı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor! Vallahi billahi doğru söylüyorum. Şimdi, son kitabıyla amigo basında birçok çapsızın gönlünü fetheden Osman Ulagay da otursun, bunlardan "hikâye" beklesin. Hikâyenin feriştahını yazmışlar da Ulagay farkında değil. Kara mizah öyküsü müdür, komedya mıdır, tragedya mıdır, artık bilmem. Engin Ardıç /sabah [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
20.04.2012, 14:13 | #2 |
Tecrübeli Yiğido
amet_58 Şuan
Son Aktivite: 14.04.2015 16:33
Üyelik Tarihi: 02.12.2006
Yaş: 39
Mesajlar: 331
Tecrübe Puanı: 694
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Halkını seven sayar da
Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, altmışlı yılların son demlerinde bize şöyle demişti: "Sloganlarla düşünmek mümkün değildir... Türkiye'de sol, sloganlarla düşünmeye çalıştığı için kaybedecek!" Öyle de oldu. Hiç akıllanmaya niyetli adamlar olmadıkları için, aynı hatayı bugün de yapıyorlar, herhalde yirmi ikinci yüzyılda da yaparlar. "Bağımsız Türkiye" diyorlardı. Bunun "NATO'dan çıkalım" anlamına geldiğini biliyorlardı ama Amerikan gizli servislerinin bunu söyleyene neler yapabileceği hakkında bir fikirleri yoktu. Silivri ve Hasdal'a sorup bu konuda bilgi edinebilirler. "Tek yol devrim"... Oysa evrim diye de bir yol vardı (Rus sosyalistleri dikta kurmak yerine bu yolu seçselerdi yetmiş beş yıl acı çekilmezdi.) "Mahir, Hüseyin, Ulaş... Kurtuluşa kadar savaş!"... Savaşta yenilmek de vardır. Savaşları haklı olanlar değil, güçlü olanlar kazanırlar. "Ata binmiş eşekler, millet sizden ne bekler?"... Proje bekler, yatırım bekler, kalkınma bekler, iş bekler, aş bekler... "Yabancı sermayeye hayır"... Yerli sermaye birikimimiz "otarşi politikası" sürdürebilecek kadar güçlü ve yeterliymiş yani... "Sermayeye de hayır"... Sermaye olmadan yatırım, Karl Marx'ın bile tasavvur edemeyeceği bir iktisat ucubesi olmalı. "Herkesten yeteneği oranında, herkese ihtiyacı kadar"... Silinmeye, ortadan kalkmaya yüz tutacak kadar zayıflamış olan devlet aslında o kadar güçlü ki, kaynak toplamadan kaynak dağıtabiliyor! Bu kadar sağlamsa niçin ve nasıl ortadan kalkacak? "IMF'ye hayır!"... Aynı şeyi söyleyen ve üstelik uygulayan başbakan niçin kötü kişi oluyor acaba? "Kahrolsun Amerikan emperyalizminin uşağı İsrail!"... Vallahi başbakan da söylüyor, o zaman da "Amerika'nın Ortadoğu projesinin eşbaşkanı" diyorlar, nasıl hem o hem bu olunabiliyorsa?... Ama şu farkla: Başbakanın İsrail'in "hükümetiyle" sorunu var, devletiyle ya da halkıyla değil, bunu da açık seçik belirtti. Şimdi de slogan atarak düşündüklerini sanıyorlar. Dahası, slogan atmanın "bir cevap" olduğunu sanıyorlar. Hani yazısını beğenmediğin köşe yazarına hakaret ettiğin zaman onu altettiğini sanmak gibi bir şey... Bakınız ne demişler: "Halkını sevmek cesaret ister!" Ama hiç ummadıkları bir açıdan haklıdırlar bu sefer. Halkını sevmek, ona kök söktürmüş olan bürokrasiyle çata çat mücadele cesareti ister. Kendin edemiyorsan, edebileni takdirle karşılayacaksın. Halkını sevmek, halkının tercihini, seçimini de sevmek, en azından saygı göstermektir. Halkının inançlarına da saygılı olacaksın halkını seviyorsan. Temsilcilerinden de, her işlerini beğenmesen bile, nefret etmeyeceksin. Bu bir cesaret meselesidir, evet. Kum gibi düşman kazanmaktan ürkmemek, tepki göreceğini, başının derde gireceğini bile bile doğruları yazmaktır örneğin... Yalnız kalmaktan korkmamaktır, küfürden, tehditten yılmamaktır cesaret. Ayrıca... Hani siz "halkın gücü, zulmün topunu tüfeğini yerle bir eder" diye slogan atmıyor muydunuz canım, ettiği zaman niçin bozuluyorsunuz peki? |
20.04.2012, 14:31 | #3 | |
Usta Yiğido
sivaslınet Şuan
Son Aktivite: 02.03.2016 06:48
Üyelik Tarihi: 11.09.2011
Mesajlar: 2.221
Tecrübe Puanı: 708
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Alıntı:
Peki, Nato'yla birlikte hareket ederek, onlara oyları ile destek olarak, 1.5 milyon müslümanın kanına girmenin diğer yaşamdaki yeri neresidir? Not: Diğer sloganlara cevap vereceğim. Bu iletiyi buraya asan önce bu soruma cevap versin..
__________________
Ezberlerimizin yerini bilgiler almalı.. |
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı sivaslınet'e Teşekkür Ediyor... |
21.04.2012, 08:33 | #4 | |
Usta Yiğido
sivaslınet Şuan
Son Aktivite: 02.03.2016 06:48
Üyelik Tarihi: 11.09.2011
Mesajlar: 2.221
Tecrübe Puanı: 708
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Alıntı:
Mesela başbakan; "Nato'nun Libyada ne işi var" demişti. Ama ne yaptı? Irak'ta bitti.. Sıra Suriye'de.
__________________
Ezberlerimizin yerini bilgiler almalı.. |
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı sivaslınet'e Teşekkür Ediyor... |
20.04.2012, 15:24 | #5 |
Usta Yiğido
ÖnceVatan_58 Şuan
Son Aktivite: 15.07.2012 09:54
Üyelik Tarihi: 03.05.2008
Mesajlar: 3.605
Tecrübe Puanı: 971
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Bu adam tam bir yalaka satılmış kalem ve salya, sümük şuğursuzca saldıran bir tip Ergin Ardınç. Bu adam ciddiye de alınmaz. Çünkü kişiliği belli.
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı ÖnceVatan_58'e Teşekkür Ediyor... |
20.04.2012, 17:31 | #6 |
Usta Yiğido
mansur58 Şuan
Son Aktivite: 29.07.2014 06:38
Üyelik Tarihi: 15.10.2010
Mesajlar: 1.491
Tecrübe Puanı: 668
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Vehbi'nin kerrakesi ekonomiktir İşin magazin yanını bol bol okudunuz, daha haftalarca da okursunuz: Hangi paşa içeri girmiş, hangi paşa dışarı çıkmış, on beş yıl önce tanklar nereden nereye yürümüşmüş, basında hangi ******** o cuntaya nasıl köpeklik etmişmiş... Bu arada bendeniz en çok saf ve iyi niyetli arkadaşlara üzülüyorum: "28 Şubat darbesini gönülden destekliyorum" demeye dili varmadığı için "koskoca emekli paşa ayakta bekletilir mi" gibi gülünç kem küm gerekçeleri ardına sığınan Kılıçdaroğlu'nu ve onun partisini "kurtarmaya", adam etmeye çalışan arkadaşlarımın durumuna... (Osman Ulagay bunların ağababasıdır ama onun hazin açmazını ayrı bir yazıda ele alacağız, sanki yıllardır döne döne hiç değinmedik de...) 28 Şubat darbesinin temeli ekonomikti. Bütün o, karısının eline "ikona" gibi Atatürk fotoğrafı tutuşturan adamın yol açtığı televizyon haber bülteni yaygaraları... Bütün o, hepi topu yirmi Aczmendi'nin görüntü bantını yirmi kere üstüste oynatınca "bunlar çok kalabalıkmış ayol, gelirlerse ırzımıza geçecekler" korkusu yaratmalar... Bütün o, kontrgerillaya çalışan meşkuk hocalarla yatakta basılan çarşaflı kızcağızlar... On beş yıl öncesinin magazinidir. Bahanesidir. Kılıfıdır. Hani ak sakallı bir Alman Yahudisi de, bundan yüz elli yıl kadar önce, "altyapı üstapıyı belirler" demişti... Bununla, "yabancı oyuncu transfer edeceğinize PAF takımından gençleri alıp oynatın" demek istememişti tabii. "Herşeyin temeli ekonomiktir" diyordu. 28 Şubat darbesinin temeli de ekonomiktir. (Sanki 27 Mayıs, enflasyona ezilip geçim sıkıntısına düşen memurların tepkisi değilmiş gibi!) 28 ŞUBAT, İSTANBUL SERMAYESİYLE EL ELE VEREN BÜROKRASİNİN ANADOLU SERMAYESİNİ EZME PLANIDIR. İstanbul sermayesinin medya ayağı da bu girişimde ayakçı olarak kullanılmıştır. "Atatürkçülük" bunun kılıfıdır. "Dipten gelen dalgayı" seziyorlardı, tırpanlamak istediler. Çok ciddi bir rakip çıkıyordu ortaya... Anadolu sermayesine "yeşil" adını taktılar, "gericilik" salçası dökülürse aydınları kandırmak ve kendi yanına çekmek daha kolaydı. Nitekim birçok avanak, "adamlar Atatürkçü canım" diye darbeye alkış tuttu. (Sanki eski darbelerde farklı olmuş gibi...) Bugün de muhalif basın işin bu boyutunu özenle gözlerden kaçırmaya çalışıyor. Hesap sorulmasına karşı çıkacaklar da, utanıyorlar, lafı dolandırıyorlar. İstanbul sermayesi ve onun uşağı olan basın kesimi, ekonomik kavgada bugün de Atatürkçülük kılıfını kullanıyor. Bugün, 28 Şubat darbesinin ekonomiye maliyeti, yani verdiği zarar "300 milyar dolar kadar" olarak hesaplanıyor. "Memleket elden gidiyor" dediler. "Elimizden gidiyor" demek istediler. Haklıydılar. Memleket bürokrasinin elinden gitti, halkın eline geçti. Balans ayarında kullanılan terazinin ibresi birilerinin bir tarafına batmıştır. Nasıl işkence görenler "12 Eylül davasına" müdahil oldularsa, o dönemde hortumlanan bankalarda birikimi buharlaşan, faiz lobisi tarafından soyulan, o korkunç 2001 devalüasyonunda parası pul olan, işsiz kalan, aç kalan vatandaşlar da yakında başlayacak gibi görünen "28 Şubat davasına" müdahil olsunlar! Engin Ardıç [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] Kutluyorum Engin Ardıç'ı çok önemli tesbitlerde bulunmuş.
__________________
“belki” ler dünyasında… “keşke” lerle yaşarken… “iyiki” diyeceğimiz insanlarda var Konu mansur58 tarafından (20.04.2012 Saat 17:51 ) değiştirilmiştir.. |
20.04.2012, 17:51 | #7 |
Usta Yiğido
hicre58 Şuan
Son Aktivite: 30.05.2014 01:02
Üyelik Tarihi: 15.10.2010
Mesajlar: 682
Tecrübe Puanı: 587
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Eğilme Bekir
Bekir Coşkun, uzun süredir "gündemden düşmüş", adı anılmayan bir adam. Yazılarını da okuyan yok, çalıştığı gazeteyi de. Bunun sıkıntısı içinde, kendini kamuoyuna hatırlatmak için birtakım atraksiyonlara girişti. Önce, işe yaramadığı ya da aldığı yüksek maaşı haketmediği için işten çıkarılan birçok gazeteci gibi "beni başbakan mahvetti" tezini bir süre savundu, söktüremedi. (İlk gazetesinden kovulmamış, kendisi "heyheylenip" tüymüştü.) Ancak Internet'in "yolcu pisliğiyle geçinen hancı tavuğu" misali basın dedikoduları üzerinden ekmek sağlayan birtakım sitelerinde yankı bulabildi yani... Ama bunların da müşterisi belli ve sınırlıydı, sıradan vatandaş ilgilenmiyor, izlemiyordu. Belki de hatayı, "küçük olsun bizim olsun" felsefesiyle, az satan gazetede "İlhan Selçuk postuna oturmayı" tercih etmekle yapmış, arkadaşlarının "buraya gel, sana yakışan yer burasıdır" çağrısına uyup cazgırlık ve edepsizlikle satış sağlayan daha etkili "bulvar gazetelerine" gitmemekle iyi etmemişti... Kendi dar çevresinde havası vardı da kitlede etkinliği yoktu. Bir süre bekledi, baktı ki hepten unutulup gidecek, günün modasına uyup başbakana küfür etmeyi denedi, "belki bana da dava açar" umuduyla... Başbakan aldırmadı, onu Ahmet Altan'ı aldığı kadar ciddiye almamıştı. Bunun üzerine, son çare olarak, "başıma bir şey gelecek diye ödüm kopuyor, beni öldürecekler, korkuyorum" dümenine yattı. Nitekim, yalnızca kendi çevresinde bile olsa, beklediği tepkiyi hemen gördü. Onunla aynı kafada gidenler hemen gözyaşları içinde reklamını yapmaya koyuldular. Eh, biz de bugün burada adını anarak kendisine yardımcı olalım, okurlarımıza "sahi yahu, böyle bir adam vardı" dedirtelim. Birbirimize destek olmalı, meslek dayanışmasına girmeliyiz, öyle değil mi? Düşeni yerden kaldırmak bir görevdir. Bu da fazla etkili olmazsa, televizyon tartışma programlarına katılıp, bu yolla şöhret bulan bazı kişiler gibi ciyak ciyak cazgırlık ederek ilgi toplamak da bir çözüm olabilir ama Coşkun ekran sevmiyor, "aksanı varmış", onun için halkın karşısında Türkçe konuşmak istemiyor. Bekir Coşkun, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi öldürülmekten korkuyormuş. Sözünü ettiği kişileri kontrgerilla öldürdü. Vallahi, suçu "İslamcılara" yıkabilmek için Coşkun'u da yapar mı yapar, hani şu ünlü Danıştay baskını gibi!... İşin kötüsü, kayıtları da silerler, kimvurduya gider. Ya da tetikçi giderken şöyle "yaşasın şeriat" diye bir bağırsa hani... Sonra yakalanınca da "Bekir ağabey Kemalistmiş, bilmiyordum, özür dilerim" diyerek rengini ve kime çalıştığını belli etse salak tetikçi... Ya da gazeteye yeni bir bomba... Ama atacak olan görevliye eskisi gibi tembih etsinler, bomba fazla hasar vermesin, şöyle güm diye sesi çıksın yeter, ne de olsa gazete yabancı yer değil! Sayın Coşkun gerçekten korkuyorsa önce kendi arkadaşlarına dikkat etsin, arkasını dönmesin. Örneğin, yerde yirmi beş kuruş görürse sakın eğilip almaya kalkmasın. İmza: Bir dost. Engin Ardıç... [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
21.04.2012, 08:25 | #8 |
Usta Yiğido
ÖnceVatan_58 Şuan
Son Aktivite: 15.07.2012 09:54
Üyelik Tarihi: 03.05.2008
Mesajlar: 3.605
Tecrübe Puanı: 971
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
Sen kimsin söyle Engin Ardıç
Etmişler seni iktidara savdıç Olmuşun hakim hem de yargıç Çirkefleşen diller kesilir bir gün |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 4 Kullanıcı ÖnceVatan_58'e Teşekkür Ediyor... |
21.04.2012, 16:35 | #9 |
Usta Yiğido
hicre58 Şuan
Son Aktivite: 30.05.2014 01:02
Üyelik Tarihi: 15.10.2010
Mesajlar: 682
Tecrübe Puanı: 587
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar hicre58'e Teşekkür Ediyor... |
21.04.2012, 23:20 | #10 |
Usta Yiğido
ÖnceVatan_58 Şuan
Son Aktivite: 15.07.2012 09:54
Üyelik Tarihi: 03.05.2008
Mesajlar: 3.605
Tecrübe Puanı: 971
|
Cevap: Engin Ardıç Yazıları
|
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı ÖnceVatan_58'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
ENİŞTEM YÜCEL ENGİN | Sabiha Serin | Serbest Kürsü | 7 | 02.12.2011 21:00 |
Engin Ardıç öyle bir yazı yazdı ki!bravo | seva | Serbest Kürsü | 7 | 03.04.2011 15:36 |
MÜJDEEEEEEEEEE :)) ENGİN NURŞANİ HAYATA DÖNDÜ !!!!!!!!! | Esengül | Arşiv | 8 | 18.09.2008 09:09 |
ENGİN NURŞANİ YOĞUN BAKIMDA !!! ( Dualarımız Seninle ) | Esengül | Arşiv | 12 | 15.09.2008 03:29 |
Aras Cargo, Sivas'a 7 bin ardıç dikecek | ErdalGüler | Sivas' ta Yatırım | 6 | 18.10.2007 21:27 |